Hz. Peygamber (s.a.a)’in Hadislerinde Hz. Mehdi (a.s)
Musa Sadık
Mehdilik konusunun üzerinde önemle durulması gereken yönlerinden biri, bu inancın, elimize ulaşan hadislerde nasıl beyan edilmiş olduğudur. Çünkü Kur’an’da genel hatlarıyla geçen bu İslamî inancın asıl kaynağı, Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ’ın hadisleri ile onun pâk Ehl-i Beyt’inin sözleridir.
Bu yüzden, bu inancın temellerini sahih bir şekilde incelemek için Müslümanlar arasındaki sahih hadis kitaplarına başvurmamız gerekir.
Biz şuna inanıyoruz ki, hadisler üzerinde taassupsuz ve derin bir araştırma, Mehdilik inancının, İslam’ın temel inançlarından biri olduğunu ve her Müslümanın dinini ve imanını kemale ulaştırmak için buna inanmak zorunda olduğunu ortaya koyar.
Biz bu makalede, Resulullah’ın hadisleri ve pak Ehl-i Beyt’inin sözleri ışığında Mehdilik inancını açıklamaya çalışacağız.
Mehdi ile ilgili Hadislerin Ehl-i Sünnet Nezdine Mütevatir Oluşu
Mehdi aleyhi’s-selâm ile ilgili hadislerin sayısı o kadar fazladır ki iki İslami fırkanın naklettiği hadisler içerisinde çok az konu bu hadde ulaşmıştır. Şiilerde Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ve Ehl-i Beyt imamlarının hepsinden Mehdi aleyhi’s-selâm hakkında hadisler varit olmuştur.
Ehl-i Sünnet’in de Resulullah sallallâhu aleyhi ve alih ’ten bu konuda naklettikleri hadisler mütevatir olup, onların ileri gelenlerinin büyük bir bölümü de buna tanıklık etmişlerdir.
Hafız Eskalani “ et-Tehzib ” c. 9, s. 144’de (Haydar Abad bas.) der ki: “Mehdi ve onun Ehl-i Beyt’ten olduğu yedi yıl hükümet edeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı, Hz. İsa’nın onunla birlikte zuhur edeceği, Deccal’ı öldüreceği, ümmete imamet edeceği ve İsa’nın onun arkasında namaz kılacağına dair Mustafa sallallâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan hadisler, ravilerinin sayısının çokluğundan mütevatir ve müste-fizdir...”
Bunu Suyuti de “ el-Havi li-l Fetava ” kitabında aynen nakleder.
İbn-i Hacer-i Heysemi, “ Es Savaik”, s. 165 (Mısır bas.) der ki: Ebu Hüseyn-i Acuri şöyle der: Mehdi’nin zuhuru, Ehl-i Beyt’ten olduğu, yeryüzünü adaletle dolduracağı, İsa aleyhi’s-selâm ’la birlikte zuhur edeceği ve Filistin topraklarında ki “Bab-ı Led” de Deccal’ı öldürmek için ona yardım edeceği, ümmete imamet edeceği ve İsa aleyhi’s-selâm ’ın da onun arkasında namaz kılacağına dair Mustafa sallallâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan hadisler, ravilerinin sayısının çokluğundan mütevatir ve müste-fizdir.”
Şeblenci “ Nur-ul Ebsar”, s. 171’de (Mısır Şa’biyye bas.) der ki: “Mehdi’nin Ehl-i Beyt’ten olduğu ve yeryüzünü adaletle dolduracağına dair Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan rivayetler mütevatirdir ve Deccal’ı öldürmek için İsa’ya yardım edeceğini bildiren hadisler de mütevatirdir.”
Mısırlı Şeyh Muhammed-i Hanefi “ İthaf-u Ehl-il İslam ” (elyazması) adlı kitabında der ki: “Mehdinin zuhur edeceğine dair, Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan hadisler mütevatirdir...”
Araştırmacı Muhammed b. Resul Berzenci “ el-İşaatu li Eşrat-is Sae” (s. 87, Mısır bas.) adlı kitabında der ki: “Muhammed b. Hasan Esfevi “ Menakıb-ı Şafii ” adlı kitabında şöyle der: Mehdi ve onun Peygamber’in Ehl-i Beyt’inden olduğuna dair Resulullah’tan naklolunan rivayetler mütevatirdir.”
Şeyh Muhammed Sabban “ İs’af-ur Rağıbin s.140’da (Mısır bas.) der ki: “Mehdi’nin zuhuru, Ehl-i Beyt’ten olduğu, yeryüzünü adaletle dolduracağı ve Filistin’deki “Bab-ı Led”de Deccal’ı öldürmek için İsa’ya yardım edeceği, ümmete imam olup İsa’nın onun arkasında namaz kılacağına dair Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ’ten ulaşan hadisler mütevatirdir.”
Süveydi “ Sebaik-uz Zeheb ” s.78’de (Mısır bas.) der ki: “Alimlerin üzerinde ittifak ettikleri şey şudur ki, Mehdi ahir zamanda kıyam edecektir ve yeryüzünü adaletle dolduracaktır.”
Ehl-i Sünnetin hafız ve ravileri yüzlerce hadis, tefsir, kelam, irfan, terceme, lügat ve tarih kitaplarında Mehdi hadisini tahric etmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:
1- Buhari, Sahih ’inde. [1]
2- Müslim b. Haccac, Sahih ’de.
3- Buhari, Tarih-i Kebir ’de.
4- Ebu Davud, Sünen ’de.
5- İbn-i Mace, Sünen ’de.
6- Hakim, Müstedrek ’te.
7- Ahmed b. Hanbel, Müsned ve el-Cem’u Beyn’es Sihah’ da.
8- Tirmizi, Sahih ’inde.
9- İbn-i Kesir , el-Bidayetu ven Nihaye ’de.
10- Ayrıca, Nihayet-ul Bidaye ’de.
11- Zehebi, Mizan-ul İtidal ’da.
12- Ayrıca, Tezkiret-ul Huffaz ’da.
13- Ayrıca, Lisan-ul Mizan ’da.
14- Ayrıca, Tarih-ul İslam ’da.
15- Ayrıca, Telhis-ul Müstedrek ’de.
16- Muttaki, Kenz-ul Ummal ’da.
17- Ayrıca, Muntahab-ı Kenz-ul Ummal ’da.
18- Ebu Nuaym, Hilyet-ul Evliya ’da.
19- Muhibbuddin Hatip, Zahair-ul Ukba ’da.
20- Ayrıca, Riyaz-un Nazıra ’da.
21- Yusuf b. Yahya Mukaddesi, Akd-üd Dürer ’de.
22- Beyhaki, el-İtikad ’da.
23- Ayrıca, el-Bas’u ve’n Nüşur ’da.
24- Hamidi, el-Cem’u Beyn’es Sahiheyn ’de.
25- Heysemi, Mecme-uz Zevaid ’de.
26- Taberi, Mucem-us Sağir ’de.
27- Hatib, Tarih-i Bağdad ’ta.
28- İbn-i Esir, En Nihaye ’de.
29- Eskalani, el-İsabe ’de.
30- Ayrıca, Tehzib-ut Tehzib ’te.
31- İbn-i Asakir, Tarih-i Dimeşk ’de.
32- İbn-i Esir, Usd-ul Gabe ’de.
33- Diyarbekri, Tarih-ul Hamis ’de.
34- İbn-ül Cevzi, Tezkire ’de.
35- İbn-i Hallikan, Vefeyat-ul A’yan ’da.
36- İbn-i Hacer, Savaik-ul Muhrika ’da.
37- İbn-i Teymiyye, Minhac-us Sünne ’de.
38- Suyuti, Cami-us Sağir ’de.
39- Semhudi, Cevher-ul Akdeyn ’de.
40- Zeyni Dahlan, Siret-un Nebeviyye ’de.
Yeryüzü Adalet ve Eşitlikle Dolduracak olan Hz. Mehdi ’ nin Özellikleri
Mehdi aleyhi’s-selâm ’ı, yaratılışın başlangıcından ahir zamana kadar gelip geçecek diğer bütün insanlardan ayıran özellik, onun yeryüzündeki zulüm ve fesadı ortadan kaldıracak olmasıdır.
İşte bu, Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de vermiş olduğu vaadidir: “Zikir’den sonra Zebur’da da yazdık ki, salih kullarım yeryüzüne varis olacaklardır.” [2] Aynı şekilde: “Allah sizlerden iman edip salih ameller işleyenlere kendilerini yeryüzüne varis yapacağına dair söz verdi.” [3]
Doğaya hakim olan düzen incelendiğinde de bu gerçek ortaya çıkmaktadır; yani dünya bu hakikatin tecelli zamanını, adlin ve adaletin doğacağı anı beklemektedir.
Büyük müfessir ve meşhur filozof, Allame Tabatabai (r.a) bu konuyu açıklarken özetle şöyle der: “İnsanoğlu yeryüzüne ayak bastığından itibaren mutluluk ve saadetle içiçe olan bir toplumsal hayatın ümidini hep kalbinde taşımıştır. Ve o, bu ümidine ulaşmak için çaba harcamıştır. Eğer böyle bir ümit gerçekleşmeyecek olsaydı, insanın böyle bir ümit taşıması mümkün olmazdı. Eğer yiyecek yaratılmasaydı, insana açlık duygusuda verilmezdi, eğer su olmasaydı, insanda susama duygusu da olmazdı; eğer ona bir eş yaratılmasaydı, cinsel duygu da verilmezdi. İşte bu yüzden dünyada öyle bir zaman gelecek ki, insanlık toplumu adalet ve eşitlikle dolacak, fertler barış ve sefa içinde yaşayacak, toplum fazilet ve kemalle dolacaktır. Yeryüzünü adaletle dolduracak bir şahsa olan inanç, İslam’a özgü bir inanç değildir. Kur’an-ı Kerim’de de bildirildiği üzere, diğer ilahî dinlerde de bu müjde yer almıştır. Ve hatta bu inanç insanın fıtratından kaynaklandığı için bütün insan topluluklarında hatta putperestlerde bile vardır.”
Şii ve Sünni kanalıyla mütevatir olarak, Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih ’in İslam ümmetine Mehdi’nin zuhurunu ve onun bu özelliğini bildirmiş olduğu nakledilmiştir. İşte bu hadislerden bazıları:
TARİHİ SÜREÇTE MEHDEVİYET
MEHDİ İNANCININ TARİHİ
Mehdi inancı ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? Resulullah zamanında da Mehdi’den söz ediliyor muydu? Yoksa Resulullah’ın vefatından sonra mı Müslümanlar arasına bu inanç girdi? Bazı şüpheciler diyor ki bu inanç İslam’ın ilk zuhurunda yoktu; birinci yüzyılın ikinci yarısında Müslümanlar arasında ortaya çıktı. Bazıları Muhammed b. Hanefiye’yi Mehdi olarak adlandırdılar. Onun vasıtasıyla İslam için parlak bir gelecek vaat ettiler. Öldüğü zaman da "ölmemiştir "Radva" dağında yaşıyor ve bir gün dışarı çıkacaktır" dediler.
Gerçek şu ki Mehdi inancı Müslümanlar arasında İslam’ın ilk zuhurundan beri yaygın idi. Resul-i Ekrem (s.a.a) bir defa değil defalarca Hz. Mehdi'nin geleceğinden haber vermiştir; Mehdi’nin (a.s) devleti, alametleri, eserleri, ismi ve künyesi hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Resulullah’tan (s.a.a) bu hususta Şia ve Ehl-i sünnet kanalıyla nakledilen hadisler tevatür haddini bile aşmaktadır. Örnek olarak bu hadislerden bir kaçını burada zikrediyoruz:
Abdullah b. Mes’ud Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Ehl-i Beyt’imden adı Mehdi olan birisi ümmetime hüküm etmedikçe dünyanın sonu gelmez." [1]
Ebu’l Hicaf da Peygamber’in (s.a.a) üç defa şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Mehdi hususunda müjdeler olsun sizlere. Halkın dağıldığı ve zorlukların baş gösterdiği zaman Mehdi zuhur edecektir. Zulüm ve sitemle dolan yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Onun yolundan gidenlerin kalbini ibadetle dolduracak ve adaleti herkesi kaplayacaktır." [2]
Diğer bir hadiste de Peygamber'in (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Bizden olan hak üzere Kâim kıyam etmedikçe asla kıyamet kopmaz. Bu da Allah’ın izin verdiği bir zamanda olacaktır. Ona uyan kurtulur, ondan geri kalan ise helak olur. Ey Allah’ın kulları, Allah’tan korkun; Mehdi zuhur edince, her şeyi bırakıp mümkün olan her vesileyle ona doğru koşunuz. Zira o Allah’ın halifesi ve benim vasimdir." [3]
Hakeza Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Evlatlarımdan olan Mehdi’yi inkar eden beni inkar etmiştir." [4]
Ve yine Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Hüseyin’in evlatlarından olan birisi ümmetimin işlerini ele geçirmedikçe dünya sona ermez. O, zulüm ve sitem ile dolan yeryüzünü adaletle dolduracaktır." [5]
PEYGAMBER’İN EHL-İ BEYT’İNDEN OLAN MEHDİ
Bu konuda hadisler oldukça fazladır. Bütün bunlardan da Mehdi inancının Resulullah'ın (s.a.a) döneminde de kesin bir konu olarak telakki edildiği anlaşılmaktadır. Müslümanlar Hz. Mehdi konusunu Peygamber’den defalarca duydukları için artık duyarken yadırgamıyorlardı Bazı hadisler de Peygamber (s.a.a) Hz. Mehdi'nin nişanelerinden bile haber vermiş ve şöyle buyurmuştu: "Mehdi ve vaat edilen Kâim, benim Ehl-i Beyt’imdendir."
Hz. Ali (a.s) şöyle buyurur: "Resulullah’a şöyle dedim: "Acaba vaat edilen Mehdi bizden midir, yoksa başkasından mı?" Resulullah şöyle buyurdu: "Bizden olacaktır. Allah Tealâ bu dini Mehdi vasıtasıyla sona erdirecektir. Nitekim bu dinin ortaya çıkışı da bizimle oldu. Bizim vasıtamızla şirkten kurtuldukları gibi bizimle de fitnelerden kurtulacaklardır. Allah Tealâ bizim bereketimizle şirk ve putperestlik döneminin düşmanlıklarından sonra, kalplerini birleştirip onları dinde kardeş kıldığı gibi, fitne döneminin düşmanlıklarını da kalplerinden silecektir." [6]
Ebu Said-i Hudri de Peygamber’in (s.a.a) minber üzerinde şöyle buyurduğunu nakleder: "Ehl-i Beyt’imden olan vaat edilmiş Mehdi âhir zamanda zuhur edecektir. Gök ona yağmurunu yağdıracak ve yer ona bitkilerini bitirecektir. İnsanlar yeryüzünü zulümle doldurduktan sonra o yeryüzünü adaletle dolduracaktır." [7]
Ümm-ü Seleme (r.a) ise Peygamber’den (s.a.a) şöyle nakletmiştir: "Mehdi benim Ehl-i Beyt’imden ve Fatıma’nın (s.a) evlatlarındandır." [8]
Hakeza Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kâim, (kıyam edecek olan Mehdi) benim evlatlarımdandır. Adı; benim adım, künyesi; benim künyem, huyu; benim huyum ve davranışları da benim davranışlarım olacaktır. İnsanları benim dinime çağıracak, Allah’ın kitabına davet edecektir. Ona itaat eden, bana itaat eder. Ona isyan eden bana isyan eder. Gaybetinde onu inkar eden beni inkar etmiştir. Onu tekzip eden beni tekzip etmiştir. Onu tasdik eden, beni tasdik etmiştir. Onu tekzip edenleri, onun hakkındaki sözlerimi inkar edenleri ve ümmetimi sapıtanları Allah nezdinde şikayet edeceğim. Zalimler yakında işlerinin sonucunu göreceklerdir." [9]
Ebu Eyyub-i Ensari ise Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Ben peygamberlerin efendisi ve büyüğüyüm. Ali de vasilerin efendisidir (Hasan ve Hüseyin). İki torunum evlatların en iyisidir. Masum imamlar bizden ve Hüseyin’in neslindendir. Bu ümmetin Mehdi’si de bizdendir."
Peygamber’in (s.a.a) huzurun da olan bedevilerden biri kalkarak şöyle dedi: "Ya Resulullah, sizden sonraki imamlar kaç kişidir?" Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:
"Esbat (Ya’kub’un evlatları), İsa’nın havarileri ve Beni İsrail’in nakibleri sayısınca olacaklardır." [10] (Yani on iki kişidirler.)
Hüzeyfe Resulullah’tan (s.a.a) şöyle nakleder: "Benden sonraki imamlar Beni İsrail’in nakibleri sayısıncadır. Bunların dokuzu Hüseyin’in soyundan gelecektir. Bu ümmetin Mehdi’si de bizdendir. Bilin ki, onlar hak ile ve hak da onlar iledir. Benden sonra onlara nasıl davranacağınızı dikkat ediniz." [11]
Said b. Musayyib, Osman ve Ömer’den şöyle rivayet eder: "Biz Resulullah’ın şöyle buyurduğunu duyduk:
"Benden sonraki imamlar on iki kişidir. Bunların dokuzu Hüseyin’dendir. Bu ümmetin Mehdi’si de bizdendir. Benden sonra onlara sarılan, şüphesiz ki Allah’ın kopmaz ipine sarılmıştır. Onları terk eden ise Allah’ı terk etmiş sayılır." [12]
Bu hususta daha birçok hadis mevcuttur. Daha fazla inceleme yapmak isteyenler ilgili hadis kitaplarına müracaat edebilirler.
[1] - Bihar-ul Envar, H.1384 Islamiye baskısı, c.51, s.75; Isbat-ul Hüdat 1.baskı, c.7, s.9.
[2] - Bihar-ul Envar, c.51, s.74.
[3] - Bihar-ul Envar, c.51, s.65; Isbat-ul Hüdat, c.6, s.382.
[4] - Bihar-ul Envar, c.51, s.73.
[5] - Bihar-ul Envar, c.51, s.66.
[6] - Bihar-ul Envar, c.51, s.84; Isbat-ul Hüdat, c.7, s.191; Mecma-üz Zevaid/Ali b. Ebi Bekr-i Haysemi, Kahire baskısı, c.7, s.317.
[7] - Bihar-ul Envar, c.51, s.74; Isbat-ul Hüdat, c.7, s.9.
[8] - Bihar-ul Envar, c.51, s.75.
[9] - Bihar-ul Envar, c.51, s.73.
[10] - Isbat-ul Hüdat, c.2. s.531.
[11] - Isbat-ul Hüdat, c.2, s.533.
[12] - Isbat-ul Hüdat, c.2, s.526.
Musa Sadık
Mehdilik konusunun üzerinde önemle durulması gereken yönlerinden biri, bu inancın, elimize ulaşan hadislerde nasıl beyan edilmiş olduğudur. Çünkü Kur’an’da genel hatlarıyla geçen bu İslamî inancın asıl kaynağı, Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ’ın hadisleri ile onun pâk Ehl-i Beyt’inin sözleridir.
Bu yüzden, bu inancın temellerini sahih bir şekilde incelemek için Müslümanlar arasındaki sahih hadis kitaplarına başvurmamız gerekir.
Biz şuna inanıyoruz ki, hadisler üzerinde taassupsuz ve derin bir araştırma, Mehdilik inancının, İslam’ın temel inançlarından biri olduğunu ve her Müslümanın dinini ve imanını kemale ulaştırmak için buna inanmak zorunda olduğunu ortaya koyar.
Biz bu makalede, Resulullah’ın hadisleri ve pak Ehl-i Beyt’inin sözleri ışığında Mehdilik inancını açıklamaya çalışacağız.
Mehdi ile ilgili Hadislerin Ehl-i Sünnet Nezdine Mütevatir Oluşu
Mehdi aleyhi’s-selâm ile ilgili hadislerin sayısı o kadar fazladır ki iki İslami fırkanın naklettiği hadisler içerisinde çok az konu bu hadde ulaşmıştır. Şiilerde Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ve Ehl-i Beyt imamlarının hepsinden Mehdi aleyhi’s-selâm hakkında hadisler varit olmuştur.
Ehl-i Sünnet’in de Resulullah sallallâhu aleyhi ve alih ’ten bu konuda naklettikleri hadisler mütevatir olup, onların ileri gelenlerinin büyük bir bölümü de buna tanıklık etmişlerdir.
Hafız Eskalani “ et-Tehzib ” c. 9, s. 144’de (Haydar Abad bas.) der ki: “Mehdi ve onun Ehl-i Beyt’ten olduğu yedi yıl hükümet edeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı, Hz. İsa’nın onunla birlikte zuhur edeceği, Deccal’ı öldüreceği, ümmete imamet edeceği ve İsa’nın onun arkasında namaz kılacağına dair Mustafa sallallâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan hadisler, ravilerinin sayısının çokluğundan mütevatir ve müste-fizdir...”
Bunu Suyuti de “ el-Havi li-l Fetava ” kitabında aynen nakleder.
İbn-i Hacer-i Heysemi, “ Es Savaik”, s. 165 (Mısır bas.) der ki: Ebu Hüseyn-i Acuri şöyle der: Mehdi’nin zuhuru, Ehl-i Beyt’ten olduğu, yeryüzünü adaletle dolduracağı, İsa aleyhi’s-selâm ’la birlikte zuhur edeceği ve Filistin topraklarında ki “Bab-ı Led” de Deccal’ı öldürmek için ona yardım edeceği, ümmete imamet edeceği ve İsa aleyhi’s-selâm ’ın da onun arkasında namaz kılacağına dair Mustafa sallallâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan hadisler, ravilerinin sayısının çokluğundan mütevatir ve müste-fizdir.”
Şeblenci “ Nur-ul Ebsar”, s. 171’de (Mısır Şa’biyye bas.) der ki: “Mehdi’nin Ehl-i Beyt’ten olduğu ve yeryüzünü adaletle dolduracağına dair Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan rivayetler mütevatirdir ve Deccal’ı öldürmek için İsa’ya yardım edeceğini bildiren hadisler de mütevatirdir.”
Mısırlı Şeyh Muhammed-i Hanefi “ İthaf-u Ehl-il İslam ” (elyazması) adlı kitabında der ki: “Mehdinin zuhur edeceğine dair, Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ’ten naklolunan hadisler mütevatirdir...”
Araştırmacı Muhammed b. Resul Berzenci “ el-İşaatu li Eşrat-is Sae” (s. 87, Mısır bas.) adlı kitabında der ki: “Muhammed b. Hasan Esfevi “ Menakıb-ı Şafii ” adlı kitabında şöyle der: Mehdi ve onun Peygamber’in Ehl-i Beyt’inden olduğuna dair Resulullah’tan naklolunan rivayetler mütevatirdir.”
Şeyh Muhammed Sabban “ İs’af-ur Rağıbin s.140’da (Mısır bas.) der ki: “Mehdi’nin zuhuru, Ehl-i Beyt’ten olduğu, yeryüzünü adaletle dolduracağı ve Filistin’deki “Bab-ı Led”de Deccal’ı öldürmek için İsa’ya yardım edeceği, ümmete imam olup İsa’nın onun arkasında namaz kılacağına dair Peygamber sallallâhu aleyhi ve alih ’ten ulaşan hadisler mütevatirdir.”
Süveydi “ Sebaik-uz Zeheb ” s.78’de (Mısır bas.) der ki: “Alimlerin üzerinde ittifak ettikleri şey şudur ki, Mehdi ahir zamanda kıyam edecektir ve yeryüzünü adaletle dolduracaktır.”
Ehl-i Sünnetin hafız ve ravileri yüzlerce hadis, tefsir, kelam, irfan, terceme, lügat ve tarih kitaplarında Mehdi hadisini tahric etmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:
1- Buhari, Sahih ’inde. [1]
2- Müslim b. Haccac, Sahih ’de.
3- Buhari, Tarih-i Kebir ’de.
4- Ebu Davud, Sünen ’de.
5- İbn-i Mace, Sünen ’de.
6- Hakim, Müstedrek ’te.
7- Ahmed b. Hanbel, Müsned ve el-Cem’u Beyn’es Sihah’ da.
8- Tirmizi, Sahih ’inde.
9- İbn-i Kesir , el-Bidayetu ven Nihaye ’de.
10- Ayrıca, Nihayet-ul Bidaye ’de.
11- Zehebi, Mizan-ul İtidal ’da.
12- Ayrıca, Tezkiret-ul Huffaz ’da.
13- Ayrıca, Lisan-ul Mizan ’da.
14- Ayrıca, Tarih-ul İslam ’da.
15- Ayrıca, Telhis-ul Müstedrek ’de.
16- Muttaki, Kenz-ul Ummal ’da.
17- Ayrıca, Muntahab-ı Kenz-ul Ummal ’da.
18- Ebu Nuaym, Hilyet-ul Evliya ’da.
19- Muhibbuddin Hatip, Zahair-ul Ukba ’da.
20- Ayrıca, Riyaz-un Nazıra ’da.
21- Yusuf b. Yahya Mukaddesi, Akd-üd Dürer ’de.
22- Beyhaki, el-İtikad ’da.
23- Ayrıca, el-Bas’u ve’n Nüşur ’da.
24- Hamidi, el-Cem’u Beyn’es Sahiheyn ’de.
25- Heysemi, Mecme-uz Zevaid ’de.
26- Taberi, Mucem-us Sağir ’de.
27- Hatib, Tarih-i Bağdad ’ta.
28- İbn-i Esir, En Nihaye ’de.
29- Eskalani, el-İsabe ’de.
30- Ayrıca, Tehzib-ut Tehzib ’te.
31- İbn-i Asakir, Tarih-i Dimeşk ’de.
32- İbn-i Esir, Usd-ul Gabe ’de.
33- Diyarbekri, Tarih-ul Hamis ’de.
34- İbn-ül Cevzi, Tezkire ’de.
35- İbn-i Hallikan, Vefeyat-ul A’yan ’da.
36- İbn-i Hacer, Savaik-ul Muhrika ’da.
37- İbn-i Teymiyye, Minhac-us Sünne ’de.
38- Suyuti, Cami-us Sağir ’de.
39- Semhudi, Cevher-ul Akdeyn ’de.
40- Zeyni Dahlan, Siret-un Nebeviyye ’de.
Yeryüzü Adalet ve Eşitlikle Dolduracak olan Hz. Mehdi ’ nin Özellikleri
Mehdi aleyhi’s-selâm ’ı, yaratılışın başlangıcından ahir zamana kadar gelip geçecek diğer bütün insanlardan ayıran özellik, onun yeryüzündeki zulüm ve fesadı ortadan kaldıracak olmasıdır.
İşte bu, Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de vermiş olduğu vaadidir: “Zikir’den sonra Zebur’da da yazdık ki, salih kullarım yeryüzüne varis olacaklardır.” [2] Aynı şekilde: “Allah sizlerden iman edip salih ameller işleyenlere kendilerini yeryüzüne varis yapacağına dair söz verdi.” [3]
Doğaya hakim olan düzen incelendiğinde de bu gerçek ortaya çıkmaktadır; yani dünya bu hakikatin tecelli zamanını, adlin ve adaletin doğacağı anı beklemektedir.
Büyük müfessir ve meşhur filozof, Allame Tabatabai (r.a) bu konuyu açıklarken özetle şöyle der: “İnsanoğlu yeryüzüne ayak bastığından itibaren mutluluk ve saadetle içiçe olan bir toplumsal hayatın ümidini hep kalbinde taşımıştır. Ve o, bu ümidine ulaşmak için çaba harcamıştır. Eğer böyle bir ümit gerçekleşmeyecek olsaydı, insanın böyle bir ümit taşıması mümkün olmazdı. Eğer yiyecek yaratılmasaydı, insana açlık duygusuda verilmezdi, eğer su olmasaydı, insanda susama duygusu da olmazdı; eğer ona bir eş yaratılmasaydı, cinsel duygu da verilmezdi. İşte bu yüzden dünyada öyle bir zaman gelecek ki, insanlık toplumu adalet ve eşitlikle dolacak, fertler barış ve sefa içinde yaşayacak, toplum fazilet ve kemalle dolacaktır. Yeryüzünü adaletle dolduracak bir şahsa olan inanç, İslam’a özgü bir inanç değildir. Kur’an-ı Kerim’de de bildirildiği üzere, diğer ilahî dinlerde de bu müjde yer almıştır. Ve hatta bu inanç insanın fıtratından kaynaklandığı için bütün insan topluluklarında hatta putperestlerde bile vardır.”
Şii ve Sünni kanalıyla mütevatir olarak, Resulullah salla’llâhu aleyhi ve alih ’in İslam ümmetine Mehdi’nin zuhurunu ve onun bu özelliğini bildirmiş olduğu nakledilmiştir. İşte bu hadislerden bazıları:
TARİHİ SÜREÇTE MEHDEVİYET
MEHDİ İNANCININ TARİHİ
Mehdi inancı ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? Resulullah zamanında da Mehdi’den söz ediliyor muydu? Yoksa Resulullah’ın vefatından sonra mı Müslümanlar arasına bu inanç girdi? Bazı şüpheciler diyor ki bu inanç İslam’ın ilk zuhurunda yoktu; birinci yüzyılın ikinci yarısında Müslümanlar arasında ortaya çıktı. Bazıları Muhammed b. Hanefiye’yi Mehdi olarak adlandırdılar. Onun vasıtasıyla İslam için parlak bir gelecek vaat ettiler. Öldüğü zaman da "ölmemiştir "Radva" dağında yaşıyor ve bir gün dışarı çıkacaktır" dediler.
Gerçek şu ki Mehdi inancı Müslümanlar arasında İslam’ın ilk zuhurundan beri yaygın idi. Resul-i Ekrem (s.a.a) bir defa değil defalarca Hz. Mehdi'nin geleceğinden haber vermiştir; Mehdi’nin (a.s) devleti, alametleri, eserleri, ismi ve künyesi hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Resulullah’tan (s.a.a) bu hususta Şia ve Ehl-i sünnet kanalıyla nakledilen hadisler tevatür haddini bile aşmaktadır. Örnek olarak bu hadislerden bir kaçını burada zikrediyoruz:
Abdullah b. Mes’ud Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Ehl-i Beyt’imden adı Mehdi olan birisi ümmetime hüküm etmedikçe dünyanın sonu gelmez." [1]
Ebu’l Hicaf da Peygamber’in (s.a.a) üç defa şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Mehdi hususunda müjdeler olsun sizlere. Halkın dağıldığı ve zorlukların baş gösterdiği zaman Mehdi zuhur edecektir. Zulüm ve sitemle dolan yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Onun yolundan gidenlerin kalbini ibadetle dolduracak ve adaleti herkesi kaplayacaktır." [2]
Diğer bir hadiste de Peygamber'in (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Bizden olan hak üzere Kâim kıyam etmedikçe asla kıyamet kopmaz. Bu da Allah’ın izin verdiği bir zamanda olacaktır. Ona uyan kurtulur, ondan geri kalan ise helak olur. Ey Allah’ın kulları, Allah’tan korkun; Mehdi zuhur edince, her şeyi bırakıp mümkün olan her vesileyle ona doğru koşunuz. Zira o Allah’ın halifesi ve benim vasimdir." [3]
Hakeza Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Evlatlarımdan olan Mehdi’yi inkar eden beni inkar etmiştir." [4]
Ve yine Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Hüseyin’in evlatlarından olan birisi ümmetimin işlerini ele geçirmedikçe dünya sona ermez. O, zulüm ve sitem ile dolan yeryüzünü adaletle dolduracaktır." [5]
PEYGAMBER’İN EHL-İ BEYT’İNDEN OLAN MEHDİ
Bu konuda hadisler oldukça fazladır. Bütün bunlardan da Mehdi inancının Resulullah'ın (s.a.a) döneminde de kesin bir konu olarak telakki edildiği anlaşılmaktadır. Müslümanlar Hz. Mehdi konusunu Peygamber’den defalarca duydukları için artık duyarken yadırgamıyorlardı Bazı hadisler de Peygamber (s.a.a) Hz. Mehdi'nin nişanelerinden bile haber vermiş ve şöyle buyurmuştu: "Mehdi ve vaat edilen Kâim, benim Ehl-i Beyt’imdendir."
Hz. Ali (a.s) şöyle buyurur: "Resulullah’a şöyle dedim: "Acaba vaat edilen Mehdi bizden midir, yoksa başkasından mı?" Resulullah şöyle buyurdu: "Bizden olacaktır. Allah Tealâ bu dini Mehdi vasıtasıyla sona erdirecektir. Nitekim bu dinin ortaya çıkışı da bizimle oldu. Bizim vasıtamızla şirkten kurtuldukları gibi bizimle de fitnelerden kurtulacaklardır. Allah Tealâ bizim bereketimizle şirk ve putperestlik döneminin düşmanlıklarından sonra, kalplerini birleştirip onları dinde kardeş kıldığı gibi, fitne döneminin düşmanlıklarını da kalplerinden silecektir." [6]
Ebu Said-i Hudri de Peygamber’in (s.a.a) minber üzerinde şöyle buyurduğunu nakleder: "Ehl-i Beyt’imden olan vaat edilmiş Mehdi âhir zamanda zuhur edecektir. Gök ona yağmurunu yağdıracak ve yer ona bitkilerini bitirecektir. İnsanlar yeryüzünü zulümle doldurduktan sonra o yeryüzünü adaletle dolduracaktır." [7]
Ümm-ü Seleme (r.a) ise Peygamber’den (s.a.a) şöyle nakletmiştir: "Mehdi benim Ehl-i Beyt’imden ve Fatıma’nın (s.a) evlatlarındandır." [8]
Hakeza Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kâim, (kıyam edecek olan Mehdi) benim evlatlarımdandır. Adı; benim adım, künyesi; benim künyem, huyu; benim huyum ve davranışları da benim davranışlarım olacaktır. İnsanları benim dinime çağıracak, Allah’ın kitabına davet edecektir. Ona itaat eden, bana itaat eder. Ona isyan eden bana isyan eder. Gaybetinde onu inkar eden beni inkar etmiştir. Onu tekzip eden beni tekzip etmiştir. Onu tasdik eden, beni tasdik etmiştir. Onu tekzip edenleri, onun hakkındaki sözlerimi inkar edenleri ve ümmetimi sapıtanları Allah nezdinde şikayet edeceğim. Zalimler yakında işlerinin sonucunu göreceklerdir." [9]
Ebu Eyyub-i Ensari ise Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Ben peygamberlerin efendisi ve büyüğüyüm. Ali de vasilerin efendisidir (Hasan ve Hüseyin). İki torunum evlatların en iyisidir. Masum imamlar bizden ve Hüseyin’in neslindendir. Bu ümmetin Mehdi’si de bizdendir."
Peygamber’in (s.a.a) huzurun da olan bedevilerden biri kalkarak şöyle dedi: "Ya Resulullah, sizden sonraki imamlar kaç kişidir?" Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:
"Esbat (Ya’kub’un evlatları), İsa’nın havarileri ve Beni İsrail’in nakibleri sayısınca olacaklardır." [10] (Yani on iki kişidirler.)
Hüzeyfe Resulullah’tan (s.a.a) şöyle nakleder: "Benden sonraki imamlar Beni İsrail’in nakibleri sayısıncadır. Bunların dokuzu Hüseyin’in soyundan gelecektir. Bu ümmetin Mehdi’si de bizdendir. Bilin ki, onlar hak ile ve hak da onlar iledir. Benden sonra onlara nasıl davranacağınızı dikkat ediniz." [11]
Said b. Musayyib, Osman ve Ömer’den şöyle rivayet eder: "Biz Resulullah’ın şöyle buyurduğunu duyduk:
"Benden sonraki imamlar on iki kişidir. Bunların dokuzu Hüseyin’dendir. Bu ümmetin Mehdi’si de bizdendir. Benden sonra onlara sarılan, şüphesiz ki Allah’ın kopmaz ipine sarılmıştır. Onları terk eden ise Allah’ı terk etmiş sayılır." [12]
Bu hususta daha birçok hadis mevcuttur. Daha fazla inceleme yapmak isteyenler ilgili hadis kitaplarına müracaat edebilirler.
[1] - Bihar-ul Envar, H.1384 Islamiye baskısı, c.51, s.75; Isbat-ul Hüdat 1.baskı, c.7, s.9.
[2] - Bihar-ul Envar, c.51, s.74.
[3] - Bihar-ul Envar, c.51, s.65; Isbat-ul Hüdat, c.6, s.382.
[4] - Bihar-ul Envar, c.51, s.73.
[5] - Bihar-ul Envar, c.51, s.66.
[6] - Bihar-ul Envar, c.51, s.84; Isbat-ul Hüdat, c.7, s.191; Mecma-üz Zevaid/Ali b. Ebi Bekr-i Haysemi, Kahire baskısı, c.7, s.317.
[7] - Bihar-ul Envar, c.51, s.74; Isbat-ul Hüdat, c.7, s.9.
[8] - Bihar-ul Envar, c.51, s.75.
[9] - Bihar-ul Envar, c.51, s.73.
[10] - Isbat-ul Hüdat, c.2. s.531.
[11] - Isbat-ul Hüdat, c.2, s.533.
[12] - Isbat-ul Hüdat, c.2, s.526.