Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

    22- Osman'ın Katledileceği Haber

    İbn-i Eşa's diyor:
    Osman'ın evi muhasara edildiği sırada Hz. Hasan (a.s) ile birlikte idim. Babası O'nu Osman'a su götürmekle görevlendirmişti. Bana buyurdu: "Ey İbn-i Eş'as! Bu saatte biri onu öldürerek ikindiye çıkmayacaktır."Olay İmam (a.s)'ın dediği gibi oldu. Zira Osman ikindi vaktinden önce öldürüldü.

    (İsbat'ul-Hudat, c.5, s.157)

    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #32
      Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

      23- Ubeydullah B. Ömer'in Katledilme Haberi

      Ömer b. Hattab'ın oğlu Ubeydullah, İmam Hasan (a.s)'a: "Beni gör! Sana söyleyeceklerim var" diye haber gönderdi.
      Hazret onunla görüşünce o şöyle dedi: "Baban (Hz. Ali) işin evvelinde (İslam'ın başlangıcında ve sonunda) Kureyş'in kanını döktü, halk ona karşı öfkelidir. Eğer istiyorsan onu hilafetten uzaklaştırıp seni onun yerine geçirelim."
      İmam Hasan (a.s) cevabında şöyle buyurdular: "ALLAH'a andolsun ki, bu kesinlikle mümkün değildir. Ey Hattab'ın oğlu, adeta senin bugün veya yarın öldürüleceğini görüyorum ve ALLAH'ın seni yüzüstü yere vuracağı çok yakındır."
      Nasır şöyle diyor: "ALLAH'a andolsun ki, Ubeydullah aynı veya ertesi gün öldürüldü. İmam Hasan (a.s) o gün bir cenazeyle karşılaştı. Onun kim olduğunu sorunca; "Öldürülmüş olan Ubeydullah b. Ömer'in cenazesidir" dediler.

      (Nasır b. Mezahim'in "Sıffın Vakıası" kitabı, s.297)

      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #33
        Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

        24- Muaviye'nin Gizli Ajanı

        Ali b. Yunus şöyle diyor:
        Muaviye gizli bir ajanını içinden çıkamadığı bir takım konuları kendisinden sorması için Hz. Ali (a.s)'ın yanına gönderdi. Ajan Hz. Ali'ye arzetti: "Ben sizin halktan biriyim."
        İmam (a.s); "Hayır, sen Muaviye tarafından şöyle bir memuriyet için gelmişsin" buyurdu.
        O şahıs da itiraf etti. Sonra İmam (a.s); "Soruları bu iki oğlumdan birine sor" diye buyurdu.
        İmam Hasan (a.s) onun sorusundan önce şöyle buyurdular: "Falan mesele hakkında soru sormaya geldin."İmam Hasan (a.s) onun, on meseleden fazla olan sorularını cevapladı.

        (İsbat'ul-Hudat, c.5, s.162 )

        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #34
          Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

          25- Mehdi-yi Mev'ud (a.f)'den Haber Vermesi

          Ebu Said-i Ukays'tan şöyle söylediği naklolunmuştur:
          İmam Hasan (a.s) şöyle buyurdular:
          "Biz Ehlibeyt imamlarından herkesin üzerinde zamanının tağutundan bir biat olacaktır (hepsi onların velayet ve hilafet haklarını gasbetecekler), ancak Hz. İsa (a.s)'ın gelip arkasında namaz kılacağı Kâim-i Âl-i MUHAMMED istisnadır. ALLAH O'nun doğumunu gizli kılacak ve kıyam zamanına kadar kimsenin O'nun üzerinde biati olmaması için varlığını gaipte muhafaza edecektir. O, kardeşim Hüseyin'in dokuzuncu göbekten torunudur. ALLAH-u Teala O'nun ömrünü gaybetiyle uzun kılacak. Daha sonra O'nu kendi kudretiyle, ALLAH'ın her şeye kadir olduğunu bilsinler diye kırk yaşının altında bir genç suretinde zahir edecektir."

          (Kemal'ud-Din, c.1, s.5, h. 2)

          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #35
            Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

            BİR GONCA GÜL


            Fatıma olmasaydı, yaratılmazdı Ali
            Murtazâ’dan başka er, görmezdi sır cemâlini
            Kıyıldı nikâhları, gökyüzü sahnesinde
            İki nur kavuştular, saâdet hânesinde

            Gönderildi Müctebâ, yüce Mevlâ katından
            İhtimâm gösterildi, Cebrâil tarafından
            Yürüdü kanadında, Ruh’ul- Kudüs Emin’in
            Uğurlandı Arş’ından, Melekût âleminin

            Râhman’ın gülşeninde açıldı bir gonca gül
            Hasan geldi dünyaya, bürünerek nurdan tül
            Kesildi Kevser ile, ebter diyen lal diller
            Yeryüzü ziynetlendi; gökte yandı kandiller

            Gelmemişti böyle nur, insan silsilesinde
            Göklerin şerif oğlu, Arş’ın himayesinde
            Nur çehresine nikâb, olmuştu ay ışığı
            Benziyordu “Rahmet”e, güneş oldu âşığı

            Sevinci sonsuz idi, sonsuzluk Resûlü’nün
            Öptü nurlu elini, Mirâc’ın Betûlü’nün
            Kucakladı göklerin, emânet Zehrâ’sını
            Kutsadı Hatice’nin yektâ hâtırasını

            Çok geçmedi peşinden, nur damlası muazzâm
            Teşrif etti âlemi, Ma’sûm, Zebîh-i A’zam
            İnmişti yeryüzüne, Arş’tan büyük kâfile
            Sonunda beş oldular, tamamlandı âile

            Hitap etti her zaman, şefkatli baba Tâ-Hâ
            Baban fedâdır sana, kızım Ümm-ü Ebîhâ
            Sen İlâhî nevâsın, cennetlerin bestesi
            Kevser-i Fâtıma’sın, Ehl-i Beyt’in annesi

            Büyüdü iki kardeş nurun definesinde
            Kerrâr’ın kutlu eşi, Hâtun’un sinesinde
            Reyhâne oğulları, fetihler Nebisi’nin
            Pervânesi oldular, “Hel Etâ” perisinin

            Mutluluk peygamberi, tebliğe devam etti
            Fetih müyesser oldu, Hak dinini yüceltti
            Nübüvvet mührü olan, mübârek omzuna
            Kondu “Hümây-ı Rahmet”, Ka’be şahitti buna

            İletmişti Nebi’miz, son Vedâ Hutbesinde
            Ki buyurdu Rabb’imiz, Mâide suresinde
            Emânetimdir size, Hak’tan gelen bu Kur’ân
            Ehl-i Beyt onun eşi, hakka, bâtıla Furkân

            Sınandı geçti devir, ilk Resûl sonra Betûl
            Ardından da Murtazâ, göçtüler Hakka melûl
            Meveddet âilesi, sayılmadı emânet
            Hayret! Oysa ne kadar, var idi delil, âyet

            Küfrün gizli ilâhı, Müslüman kisvesinde
            Kandırdı ahmakları, Tevhid elbisesinde
            Zulmün kanlı silahı, dîn, îman kılıfında
            Saklanarak bilendi, mazlumların boynunda

            Satılmıştı imanlar, servet, şöhret, makama
            Kalmamıştı sadakât, MUHAMMEDî İslam’a
            Nebevî kelâmları, değiştirip bozdular
            Emevî yalanları, hep uydurup yazdılar

            Cahiliyet mantığı, inatla geldi geri
            Sarsmıştı İslamlığı saltanat hileleri
            Bâtıl çıktı ortaya, takvâ iddiasında
            Öldürüldü adalet, cellatlar sehpasında

            Vefâsızlar terk edip hakikat imâmını
            Aldılar bu dünyanın, üç günlük makamını
            Çok eziyet ederek, mazlumlar sultânına
            Pek hâince girdiler, Müctebâ’nın kanına

            Şam’da çıkan fitnenin sermayesi, nifâk, kin
            Alınmak istenmişti, intikâmı “Bedir”in
            Evlâd-ı MUHAMMED’e, nefretle saldırdılar
            Fatımâ’nın gülünü, zehirle soldurdular

            Zeyneb’in başında var, yine mâtem bulutu
            Okladı hayasızlar, el üstünde tâbûtu
            Bırakmadılar yatsın, dedesinin yanına
            Hüzünlü döndü kervan, hüzün kabristânına


            Hüseyin Yalçın
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #36
              Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri


              Resulullah ( s.a.a) şöyle buyurmuştur:
              “Hasan ve Hüseyin kıyam etseler de etmeseler de İmamdırlar. ”(İlel’uş- Şerayi, c.1, s.211)

              Resulullah ( s.a.a) buyurmuştur ki:
              “Hasan ve Hüseyin, benden ve babalarından sonra yeryüzü halkının en üstünleridirler; anneleri de yeryüzü kadınların en üstünüdür.” (Uyun-u Ahbar’ur- Rıza, c.2, s.62)

              Yine Resulullah ( s.a.a) buyurmuştur ki:
              “Hasan’a gelince; o benim oğlum, evladım, bedenimin bir parçası, gözümün nuru, kalbimin ışığı ve ciğerimin meyvesidir. O, cennet gençlerinin efendisi ve ALLAH’ın ümmete olan hüccetidir; onun emri benim emrim ve onun sözü benim sözümdür. Ona tabi olan bendendir, ona karşı gelen ise benden değildir. Ben ona baktığımda, benden sonra onun başına gelecek olan zulüm ve musibetleri adeta görür gibiyim. Durum böyle devam edecek, nihayet zulüm ve haksızlıkla zehirletilerek öldürülecektir; o zaman melekler ve yedi göğün ehli onun ölümüne ağlayacak; her şey, hatta gökte uçan kuşlar ve denizdeki balıklar bile ona ağlayacaklar.” (Emali-yi Saduk, s.100.)

              Yorum


                #37
                Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                Muaviye’nin İmam Hasan’ı (as) Zehirletmesi

                Abdülbirr “el-İstiab” kitabında Muaviye’nin tercemesinde diyor ki: “Muaviye Hz. Hasan’ı zehirletti”
                (Ahmet Hüseyn Yakup “Adalet’üs Sahabe” s.108 / Şerhu Nehc’ül Belağa İbni Ebil Hadid C.16, s.10 / Ebu Ferec el-Asfahani “Mekatil âl Ebi Talib S.48)

                *Muaviye Cude’ye Hz. Hasan’ı zehirletmesi için emir verdi

                (İbni Teymiyye “Minhac’üs Sünnet” C.2, S.225)

                *Muaviye Hz. Hasan’ı zehirletti.

                (İbni Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc' ül Belağa" c.4, s.4, 7’de Medaini’den, c.4,
                s.11, 17’de Ebul Ferec’ten / El-İstiab “el-İsabe’nin hamişinde” c.1, s.375 / el-
                Mesudi' nin "Müruc ez-Zeheb" c.2, s.427 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.311)

                Muaviye’nin Hz. Ali’ye Lanet Edip Lanet etmeye Emir Vermesi

                *Muaviye Hz. Ali’ye lanet etti.

                (İkd’ül Ferid İbn-i Abdu Rabbih’in c.4, s.366 / İbni Ebil Hadit' in "Şerhu Nehc'ül Belağa"c.1, s.356; c.3, s.258 – 1.Baskı-Mısır)

                *Muaviye Hz.Ali’ye sövdü.

                (İbn' ül Esir' in "Üsd' ül Gabe" c.1, s.134 / el-İsabe c.1, s.77 / El-Kamil İbn’ül
                Esir c.3, s.302 / el-Suyuti' nin "Tarih'ül Hulefa" s.190 / İbn-i Abdurabbih’in
                “el-İkd’ül Ferid” c.2, s.144 / İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika"
                s.33 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.310)

                * Muaviye namaz kıldığında Ali'ye, Hasan’a, Hüseyin’e, İbn-i Abbas’a Kays bin Sa’d bin İbadet ve Eşter’e lanet etti

                (ŞeyhülISLAM Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi el-Belhi'nin "Yenabi'ul Mevedde" s.162)

                *Muaviye Hz. Ali’ye sövmeleri için emir verdi

                (Sahih-i Müslim c.2, s.360 / Sahih-i Tirmizi c.5, s.301, Hadis No: 3808 / el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek alas-Sahihayn" c.3, s.109 / Hasais en-Nisai s.48, 81 Haydariye Bas. / el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet'üt Talib" s.84,86 Haydariye Bas./ İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.206, Hadis No: 271,272 / ez-Zerendi el-Hanefi'nin "Nazım Dürer es-Simtayn" s.107 / Menakib-i Hüvarezmi s.59 / İbn-i Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.1, s.134; c.4, s.25-26 / el-Askalani eş-Şafii’nin “el-İsabe fi Temyiz es-Sahabe” c.2, s.509 / İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” s.82, 92 / İbn-i Abdu Rabbih’in “İkd’ül Ferid” c.4, s.29 / İbn-i Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc'ül Belağa" c.1, s.256, 361, Mısır 1. Bas. / Sıbt İbn-i Cevzi’nin “Tezkiret’ül Havas” s.63 / el-Emini’nin “el-Gadir” c.1, s.257; c.3, s.200)

                Muaviye mimberde Hz.Ali'ye lanet okudu ve bütün valilerine de ona lanet okumalarını emretti. Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme, Muaviye'ye mektup yazarak şöyle dedi :
                “Siz mimberde Hz. Ali'ye ve onu seven herkese lanet ettiğiniz için ALLAH ve resulüne küfrediyorsunuz. Ben, ALLAH ve Resulünün Hz.Ali'yi sevdiğine şehadet ediyorum.”
                Ama Muaviye onun sözlerini dinlemedi.

                (Bkz. İbn-i Abdurabbih'in "İkd'ül Ferid" kitabı c.4, s.366)


                İslam ülkelerinde minberlerde Ali'ye (a.s) küfür edilmesine emir verdi. (Bu emir Emevi halifelerinden Ömer b. Abdulaziz'in (99-101) dönemine kadar icra edildi). Muaviye mümessillerinin ve içlerinde sahabelerin de bulunduğu idarecilerinin yardımıyla, has ve seçkin Ali taraftarlarını öldürdü ve bazılarının başını mızraklara takıp şehirlerde gezdirdi. Rastladıkları Şiilere, Ali'den (a.s) uzak olduklarını ve ona sebbetmelerini teklif ediyorlardı. Bu tekliften çekinenler derhal katlediliyordu.

                (en-Nesaih’ül Kafiye S.58,63, 77-78)

                Açıklama:

                Muaviye, Ehli Sünnet tarihçilerinin de naklettiği sahih rivayetlere göre İmam Hasan'ı zehirletmiştir:

                Kuran'ı Kerim bir mümini öldüren hakkında şöyle buyurmuştur:

                "Bir mümini kasten öldürene gelince, onun cezası içinde ebedi olarak kalacağı cehennemdir. ALLAH gazap etmiştir böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona." (Nisa 93. Ayet)

                Muaviye, Hz. Ali'ye mimberlerde lanet ettirmiştir. Bu da başta Sünni İslam Bilginleri olmak üzere en sahih tarih ve hadis kitaplarında geçmektedir.

                Peki İmam Ali'ye söven kişinin konumu Nedir ?
                Bizzat Sevgili Peygamberimizin sahih hadislerinden görelim:

                Resulullah (saa) şöyle buyurdu : “Men sebbe Aliyyen sebbeni”

                Meali: “Ali'ye söven bana sövmüştür”

                Kaynak:
                1. el-Hasais en-Nisai s.24
                2. İbn-i Asakir'in 'Tarih-i Dimaşk' c.2, s.184
                3. el-Müttaki el-Hindi'nin 'Muntahab'ul Kenz' c.5, s.30
                4. el-Suyuti'nin 'Tarih'el Hulefa' s.73
                5. el-Nebehani'nin 'Feth'ül Kebir' c.3, s.196
                6. Tabari'nin 'Zehair'ul Ukba' s.66
                7. Menakıb-ı Hüvarezmi s.82
                8. Mişkat'ül Mesabih c.3, s.235


                İbn-i Abbas dedi ki: ALLAH’a ant olsun ki, Resulullah (saa)’ın şöyle buyurduğunu duydum: (Men sebbe Aliyyen fekad sebbeni, ve men sebbeni fekad sebbalâh, ve men sebballâh azze ve celle ekebbehullâhu alâ minherihi finnâr)

                Meali: “Ali'ye söven bana sövmüştür, bana söven de ALLAH’a sövmüştür, ALLAH’i söven kişiyi, ALLAH onu burnu üzere ateşe dökecektir”

                Kaynak:
                1. İbn-i Sabbağ el-Maliki'nin 'Füsul'ül Mühimme' s.111
                2. Tabari' nin 'Zehair'ul Ukba' s.66 ve 'Riyad'ul Nadara' c.2, s.219
                3. Menakıb-ı Hüvarezmi s.81-82
                4. Menakıb-ı Meğazeli s.83
                5. Süleyman el-Kunduzi' nin 'Yenabi' ul Mevedde' s.205
                6. eş-Şeblenci' nin 'Nur'ül Absar' s.110
                7. el-Künci' nin 'Kifayet' üt Talib' s.82
                8. el-Hamvini eş-Şafii' nin 'Feraid es-Simtayn' c.1, s.302
                9. el-Murkat fi Şerh’ül Müşkat c.10, s.474


                Hz. Ali'den naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “Yâ Ali, lâ yahubbek illâ mümin, velâ yübğiduke illâ münâfıkun”

                Meali: “Ey Ali, seni müminden başkası sevmez ve münafıktan başkası da sana kin beslemez”

                Kaynak:
                1. Sünen-i Nisai c.8, s.117
                2. Müsned-i Ahmet bin Hanbel c.1, s.95
                3. Ebu Naim el-Asbahani'nin 'Hilyet'ül Evliya' c.4, s.185
                4. el-Müttaki el-Hindi'nin 'Kenz'ul Ummal' c.2, s.598 ve Muntahab'ul Kenz' c.5, s.30
                5. İbn'ül Cevzi'nin Tezkiret'ül Huffaz c.1, s.10
                6. es-Seyyid Murtada Hüseyni'nin 'Fedail'ül Hamse min es-Sıhah es-Sitte' c.2, s.211

                Yorum


                  #38
                  Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                  Bismillahirrahmanirrahim



                  Hamt olsun Allah’a ki, insanların hidayeti ve mutluluğu için onlara kitap ve yaşam kanunları nazil etmiş, onların uygulanması için de onlara masum Peygamber ve İmamlar göndermiştir.

                  Salat ve selam olsun Hz. Peygamber’e ki, kendisinden sonra gelecek olan hidayet İmamlarının velayet ve hilafetini yerine oturtmak için İlahi vahyin emirleri doğrultusunda çeşitli şekillerde ve ele geçirdiği her fırsatta bazen isim ve tarifleriyle, bazen de genel bir şekilde bu ilahi makama tayin edildiklerini halka tebliğ etmiştir. Yine salat ve selam O’nun hidayet kandilleri olan Ehl-i Beyti’ne olsun ki, O’nlar da var güçleriyle, mal, can ve evlatlarıyla İslam’ın yok olmasını önlemiş ve parlak bir yolun baki kalmasını sağlamışlardır. Amel ve sözleriyle de, Kur’an ve Sünnetin hayatın değişik şartlarında nasıl uygulanacağını göstermiş ve kendilerine uyanlara da bu yolda kılavuzluk yapmışlardır.

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                    Ehl-i Beyt’in söz, amel ve siyerinden haberdar olmak, O’nları tanımak için en iyi bir vesiledir. Peygamber (s.a.a), insanların ilim elde etmeleri için ilim kapıları olan Ehl-i Beyti’ni tanıtmış, onlara başvurulmasının gerekliliğini de bütün söz ve hareketleriyle vurgulamıştır.

                    Ehl-i Beyt’ten uzak kalmak, her şeyden önce O’nların zengin kültür ve kaynaklarından mahrum kalmaya, Kurân ve Resulullah ( s.a.a)’in gerçek sünnetini anlamada masum olmayan insanların düşüncelerine başvurmaya ve neticede ihtilafların baş göstermesiyle müslümanların kanının dökülmesine yol açmaktadır.

                    Elbette Ehl-i Beyt’i ve ilahi şahsiyetleri tanımak için ilk etapta, insan ilahi yardıma, mümin kardeşinin nasihatine ve kendi nefsinde olan bir öğütçüğe muhtaçtır; ikinci aşamada ise ilahi elçi ve İmamlar tarafından gelen bilgi ve eserlere muhtaçtır.

                    Ehl-i Beyt’in dördüncü şahısı olan İmam Hasan (a.s)’ın makamını daha iyi tanıyabilmek için Hz. Peygamber ( s.a.a)’in hadislerine göz atmamız yerinde olacaktır.

                    Yorum


                      #40
                      Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                      Resulullah ( s.a.a) bazen İmam Hasan’ı omzuna alarak şöyle buyuruyordu:

                      “Allah’ım, ben onu çok seviyorum, sen de onu sev.” [1]

                      Yine buyurmuştur ki:

                      “Kim Hasan ve Hüseyin’i severse beni sevmiştir; kim de O’nlara buğz ederse bana buğz etmiştir.” [2]

                      Yine buyurmuştur ki:

                      “Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridirler; babaları ise onlardan daha üstündür.” [3]

                      Yine buyurmuştur ki:

                      “Ben heybet ve ilmimi Hasan’a, cömertlik ve merhametimi ise Hüseyin’e verdim.” [4]

                      Başka bir hadiste de şöyle nakledilmiştir:

                      Hz. Fatıma (a.s), Resulullah (s.a.a)’in hastalığı sırasında Hasan ve Hüseyin’i (a.s) Hazretin yanına getirerek şöyle arz etti: “Ya Resulellah! O’nları bir şeye mirasçı kıl.”

                      Yorum


                        #41
                        Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                        Resulullah (s.a.a) de şöyle buyurdular:

                        “Heybet ve ululuğum Hasan içindir; şecaat ve cömertliğim de Hüseyin içindir.”[5]

                        Yine buyurmuştur ki:

                        “Çocuk güldür; benim güllerim ise Hasan ve Hüseyin’dir.” [6]

                        Yine buyurmuştur ki:

                        “Hasan ve Hüseyin, benden ve babalarından sonra yeryüzündekilerin en üstünleridirler; anneleri ise kadınların en üstünüdür.” [7]

                        Hz. Ali (a.s) da şöyle buyurmuştur:

                        “Bir gün Hasan’la Hüseyin Resulullah( s.a.a)’in yanında güreşiyorlardı. Resulullah ( s.a.a); “Çabuk ol ya Hasan!” diye buyurdu. Fatıma; “Ya Resulellah! Küçüğü bırakıp da büyüğe mi yardım ediyorsun?” dediğinde Resulullah ( s.a.a) şöyle buyurdular: “Cebrail; çabuk ol ya Hüseyin diyor, ben de çabuk ol ya Hasan diyorum.” [8]

                        Yorum


                          #42
                          Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                          Bir gün İmam Hasan (a.s) gelerek Resulullah ( s.a.a)’in kucağında oturdu; Resulullah ( s.a.a) O’nun ağzından öperek üç kez şöyle buyurdular:

                          “Allah’ım, ben O’nu seviyorum, O’nu seven kimseyi de seviyorum.” [9]

                          Hz. Ali (a.s) da Hasan ve Hüseyin’e (aleyhima’s- selam) şöyle buyurdular:

                          “Siz benden sonra İmamsınız, cennet gençlerinin efendilerisiniz, masumlarsınız, Allah Teala her ikinizi korusun; Allah’ın laneti ise size düşmanlık yapan kimsenin üzerine olsun.” [10]

                          İmam Rıza (a.s) da babalarından şöyle nakletmiştir:

                          “Hasan’la Hüseyin (a.s) gecenin geç vaktine kadar Resulullah ( s.a.a)’in yanında oynuyorlardı. Resulullah (s.a.a) onlara; “Artık annenizin yanına gidin.” buyurdular. Derken bir şimşek çaktı, onlar annelerinin yanına gidinceye dek oralar aydınlatmış oldu. Resulullah ( s.a.a) de şimşeğe bakarak şöyle buyurdular: “Hamd Allah’a ki biz Ehl-i Beyt’e ikramda bulunmuştur.” [11]

                          İmam Hasan (a.s)’ın fazileti hakkında Şia ve Ehl-i Sünnet kitaplarında pek çok hadis vardır; bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyenler, “Bihar’ul- Envar” kitabının 43. cildine müracaat edebilirler.

                          Yorum


                            #43
                            Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                            Ehl-i Beyt İmamları (a.s) zaman ve mekan şartlarına göre kendi vazifelerini yapmış ve halkı da hidayet etmeğe çalışmışlardır. Ama cahil ve bilgisiz halk, kasıtlı veya kasıtsız olarak O’nların bir takım amellerine itiraz etmeğe kalkışmışlardır. Tarih kitaplarını araştırdığımızda, birçok savaş ve barışlarda bu çeşit itirazlar göze çarpmaktadır. Örneğin: Hz. Peygamber ( s.a.a) Kureyş müşrikleriyle sulh yaptığında (Hudeybiyye Sulhunda), Hz. Peygamber’e tam inancı olmayan bazı kimseler, itiraz etmeğe ve Peygamber’in peygamberliğinde şüphe bile etmeğe başladılar; hatta bazı kitapların yazdığına göre; “Ben Peygamber’in peygamberliğinde şimdiye kadar böyle şüphe etmemiştim” diyenler bile oldu. Ama sonradan bu sulhun İslam için ne kadar faydalı olduğunu anlamış oldular. İmam Sadık (a.s) bu barış hakkında şöyle buyurmuştur; “Bu barıştan daha bereketli bir olay vuku bulmamıştır.”[12].

                            Zohri de şöyle diyor: “Hudeybiyye Sulhundan daha büyük bir zafer olmamıştır.” [13]

                            Hz. Ali (a.s) Muaviye’yle savaştığında birçok kimseler, hem savaşa, hem de kendi önerdikleri hakemiyete itiraz edip İmam Ali ile savaşmışlardır. İmam Hasan (a.s)’ın kıyamına da itiraz eden, hatta düşmanın safında yer alanlar bile olmuştur...

                            Yorum


                              #44
                              Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                              Ebu Said-i Akisa diyor ki:

                              İmam Hasan (a.s)’a; “Neden Muaviye ile sulh yaptın, oysa hak seninleydi; Muaviye ise sapık ve zalimdi?” dediğimde İmam (a.s) şöyle buyurdular:

                              “Acaba ben babam Ali’den sonra Allah’ın hücceti ve İmam değil miyim?”

                              Ebu Said-i Akisa: “Evet, öyledir.”

                              İmam (a.s): “Resulullah (s.a.a) benim ve kardeşim hakkında; ‘Hasan ve Hüseyin, kalksalar da otursalar da İmamdırlar’ buyurmamış mıdır?”

                              Ebu Said-i Akisa: “Evet, buyurmuştur.”

                              İmam (a.s): “Öyleyse ben İmamım, ister kıyam edim ister etmeyeyim. Benim Muaviye ile sulh yapmamın sebebi, Resulullah’ın Beni Zamre, Beni Eşca ve Hudeybiyye’de Mekke halkı ile yaptığı sulhun sebebinin aynısıdır; şu farkla ki onlar kafir idi, ama Muaviye ve ashabı kafir hükmündedirler... Ey Ebu Said! Eğer ben Allah tarafından İmam isem artık senin, maslahatı bilmediğinden dolayı bana itiraz etmenin bir anlamı yoktur; bizim meselimiz Hızır ve Musa’nın meseli gibidir. Hızır (a.s), Hz. Musa’nın, maslahatını bilmediği bazı işler yapıyordu, Musa (a.s) onun işlerini görünce sinirlenip itiraz ediyordu; ama Hızır (a.s) yaptığı işin hikmetini açıkladığında Hz. Musa rahatlayıp susuyordu. Şu kadarını bil ki, eğer Muaviye ile sulh yapmamış olsaydım yeryüzünde bir Şia dahi kalmazdı.” [14]

                              Yorum


                                #45
                                Ynt: İmam Hasan'ın (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                                İmam Hasan (a.s) bu sulhu ile Şialarının canını korumasıyla birlikte Muaviye’nin kerih çehresini de aşikar etmiş oldu. Muaviye Nuhayle’de yapmış olduğu bir konuşmasında şöyle dedi:

                                “Ben namaz kılasınız, oruç tutasınız ve hacca gidesiniz diye sizinle savaşmadım; ben hükümet etmem için sizinle savaştım ve ona da ulaştım; şimdi Hasan bin Ali ile yapmış olduğum sulhun şartlarını ayağımın altına aldığımı ilan ediyorum.”[15]

                                İmam Hasan (a.s)’ı Muaviye ile sulh yapmaya mecbur eden amillerden bazıları da şunlardır: İmam Hasan (a.s)’ın ordusunda kendisine candan bağlı olanlar pek azdı, kimisi dünya malı elde etmek için uğraşıyordu, kimisi şüphe içindeydi, kimisi dini amaç için değil sırf kabile reislerinin emrine uymak için gelmişti, kimisi (Havariç gibi) İmam’ı savunmak değil sadece Muaviye’yi sevmedikleri için gelmişti,[16] kimisi yel hangi yandan eserse öte yana eğiliyordu, kimisi de Hâricilerin inancına kapılmıştı. Müslümanların içine düşen ayrılık, görüşlerinin birbirine zıt oluşu, vahdetin kalmayışı, servet elde etme sevdası iman kudretini oldukça zayıflatmıştı. Muaviye’nin casusları, bir an bile durmuyorlar, bu ayrılığı, bu zıddiyeti daha da derinleştirip genişletiyorlardı; vaatle, parayla, tehditle adam avlıyorlardı.[17] Ordu içerisinde İmam Hasan (a.s)’ı tutup kaçırarak Muaviye’ye teslim etmek isteyenler bile vardı.[18]

                                Bir kere çadırlarına girmişler, buldukları her şeyi yağma etmişler, altlarındaki seccadelerini bile çekip almışlardı; hatta birisi kendilerini ağır bir şekilde yaralamıştı...[19]

                                İmam Hasan (a.s) kesinlikle savaştan çekinmiyordu, Muaviye ile savaşmak için ordusuna hararetli konuşmalar bile yapıyordu. Bir ara Muaviye’nin casuslarını yakalatıp öldürttükten sonra Muaviye’ye şöyle bir mektup yazdı:

                                “Casus mu gönderiyorsun, savaşmak mı istiyorsun? Öyleyse savaşa hazırlan!” [20]

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X