İMAM SADIK (a.s.) VE GULAT
Bizim görüşümüzce imamın onlara karşı tutumu, şiayı dengeli ve usulî bir düzeyde tarihte korumak için gösterdiği telaş o hazretin en önemli faaliyetlerindendir. Genelde bir mezhep hayatı boyunca iki aşamaya sahiptir. Varlığını koruma ve gelişip yayılma. Bu iki aşamanın her birinde esasî ve tehdit edici bir tehlike onun pususundadır.
Gulat'ın itikatları, Allah'ın bazı sıfatlarını bazı insan fertlerine isnad edip onlar için bir nevi ilahlık kabul eden bir takını görüşleri .içermektedir. Bu görüşler bazen Allah'ın unvanını ve bazen da Allah'tık haddinde olan bazı sıfatları onlara isnat ediyordu. Şia imamları da kendilerinin Allah tarafından tayin edildiklerini söylediklerinden dolayı bu gibi bir isnata maruz kalma zeminesine sahip idiler ve onları aşırı şekilde sevmek ve velayetlerini kabul etmek de gulatın bu gibi tavırları için ikinci bir ortam sayılabilirdi
İmam Sadık (a.s.)'ın asil şianın hayatında önemli bir rol' oynayan yasam boyutlarının en önemlilerinden biri o hazretin gulat ile ve guluv meselesiyle açıkça muhalefet ve mücadele etmesiydi. İmamın bu tutumu gufat'ın çeşitli alanlarda mahdudiyetine neden olup onları şia alanından uzaklaştırıyordu. Aksi halde şiadan hiç bir eser kalmaz ve bu mezhep bazı fırsatçıların elinde oyuncak olur ve mesihi yahudi kültürlerinden etkilenmekle şiayı başka bir kalıba sokarlardı.
İmam Sadık (a.s )'ın gulata karşı tutumuna değinmeden önce bir noktaya işaret etmemiz gerekir. Ehl-i sünnet alimlerinin sonraları yazmış oldukları "fırkalar ve mezhepler" kitaplarında maalesef ki, gerçek şiayı gulattan ayırt edemediklerinden dolayı, kendi okuyucularını meselenin hakikatinden saptırmış ve onların pir çıkmazda kalmalarına neden olmuşlardır. Bir kaç yıl öncesine kadar, henüz Ehl-i sünnet ve cemaatın imamiye şiaların gulattan ayrı oldukları ve İmam Bakır (a.s.) ve İmam Sadık (a.s.)'in gulatı kendi topluluklarından çıkarmış oldukları hakikatine varamamışlardı Bu kitapların müellifleri şiaların gulat karşısında sürdürdükleri geniş çaplı mücadelelerden ve şia imamlarının onları tekfir ettiklerinden haberdar olmuş olsalardı böyle büyük bir hataya düşmezlerdi. Harta son zamanlarda bazı şarkiyatçılar tam bir umursamazlıkla gerçek şianın gûtatın inançlarından doğduğunu kanıtlamaya çalışmışlar. Oysa ki aşağıda konu edilecek olan bazı tarihî gerçeklere dikkat etmek bu iki fırkanın başlangıç tarihlerinden itibaren birbirlerinden ayrı olduklarını gösterip şarkiyatçıların bu husustaki kuruntularının, tevehhümlerinin batıl olduğunu rahatlıkla kanıtlayacaktır. İmamların gulata karşı .kullandıkları siyaset:
1 - GERÇEK ŞİALARI GULATTAN SAKINDIRMALARI
İmamın gulata karşı tutumlarından biri, gerçek şialar ile' onların arasında mesafe icad etmesiydi. Çünkü onlarla temas kurmak dolayısıyla şia üzerinde kötü etkiler bırakabilirdi.
İmam Sadık (a.s.)'a isnat edilen bir rivayette o hazret Ebil Hattab'ın ashabına ve gulata değinerek Mufazzal b. Maz-yad'a şöyle buyurdu:
"Ey Mufazzal! Gulat ile oturup kalkmayın, onlarla bir arada yemek yemeyin ve su içmeyin, arkadaşlıkla onlara el vermeyin, tokalaşmayın ve onlarla kültürel ve ilmî mübadelede bulunmayın."40
İmam Sadık (a.s.)'tan rivayet edilen başka bir hadis de şöyledir:
"Gulat, gençlerinizi inhirafa düşürmesin diye ortan gulattan uzak tutun. Allah'ın yaratıklarının en kötüsü gulattır. Onlar, Allah'ın azametini küçültüp onun kullarına Mantık isnadında bulunuyorlar."
2 - GULATIN İNANÇLARINI TEKZİB ETMELERİ
İmam Sadık (a.s.), gulatı şia toplumundan çıkarmak için onların inançlarını reddederek hakkı batıldan ayırt eden ölçütün Allah'ın kitabı olduğunu söyledi. Aslında o hazret gulatın inançlarını reddetmekle şia hadislerini ve inançlarını tashih etmek doğrultusunda münasip bir fikirsel hareket başlattı.
Şehristani'nin nakline göre Sudayr Sayrafi İmam Sadık (a.s.)'ın yanına gelip şöyle dedi:
"Kurbanın olayım; şialarınız sizin hakkınızda ihtilafa duçar olmuş ve bunda da ısrar ediyorlar. Bir grup "İmamın halkı hidayet etmesi için ihtiyaç duyduğu her şey onun kulağına söyleniyor diyorlar. Bazıları "imama vahiy geliyor" diyorlar ve başkaları da "İmamın kalbine ilham oluyor", bazıları da "uykuda görüyor" ve daha başkaları da "babalarının yazılarına bakıp fetva veriyorlar41 demektedirler. Bu görüşlerin hangisi doğrudur?
İmam şöyle buyurdu: Ey Sudayr! Bu sözlerin hiçbiri doğru değildir. Biz Allah'ın hücceti ve kullan hakkında onun emin tanıdığı kimseleriz; helal ve haramı Allah'ın kitabından elde ediyoruz."
Bu rivayet gulatcıl inançların şialar arasına, nüfuz etmesiyle nice ihtilaf ve tefrikalar doğurduğunu, hakikati arayanların hayrette kalmalarına neden olduğunu ve onların bu çıkmazlar içinde sadece İmam Sadık (a.s.)'ı emin bir sığınak olarak bulduklarım ve imamın da onlara böyle tavsiyeler ettiğini göstermektedir.
Şehristani'nin naklettiği başka bir rivayet de şialar arasında ortaya çıkan bu görüş farklılıklarını göstermektedir. Feyz b. Muhtar İmam Sadık (a.s.)'in yanına gelip dedi: "Kurbanın olayım; şialarmız arasında meydana gelen bu ihtilaf nedir? Bazan onların toplantılarına katıldığımda neredeyse sizin hakkınızda tereddüt edecek gibi oluyorum. Dana sonra Mufazzal'ın yanına gidiyor ve onun sözleriyle huzur buluyorum.
'Ebu Abdullah (a.s.) şöyle buyurdu: Evet, halk yalana öylesine meyillenmiş ki, güya Allah onu kendilerine farz kılmış ve ondan başka bir şey kendilerinden istemiyor, Ben kendilerine hadis söylüyorum ve benim yanımdan çıkıp gittiklerinde onu kendi ve sahih manasından başka bir şekilde tevil ediyorlar."
Bu hadisin son cümleleri, bizim inhiraf diye adlandırdığımız şia arasındaki görüş farklılığı sorununu iyice göstermektedir. Gulatın küfre dayanan bazı düşüncelerinin imamla rabıtası dan bazılarının arasına sızması, onların imamın hadislerini yanlış tevil etmelerine neden olmuş ve şia arasında bir so-run doğurmuştu ve bu sorunu sadece Mufazzal gibi imamın gerçek ve sağlam imanlı bazı ashabı çözümleyebiliyordu
Başka bir rivayet de şöyledir: isa Cürcani diyor ki Cafer b. Muhammed*(a.s.)'e "bu cemaattan duyduğum şeyleri söylememi ister misin?" dedim Söyle" buyurdu. Ben de şöyle dedim:
"Onların bazdan Allah'ın yerine sana ibadet ediyorlar ve diğer bazdan da senin peygamber olduğunu söylüyorlar... Diyor ki: İmam bu sözü işitince öyle ağladı ki. mübarek yüzü gözyaşlarıyla ıslandı, daha sonra buyurdu: Allah onları benim elime verir de onları öldürmezsem Allah evlattanım kendi elimle öldürsün.'"»
Gulatın, imam Sadık (as.) dönemindeki bahanelerinden bir başkası'da İmam Bâkır'm Mehdi olduğuna inanmalarıydı fakat İmam Sadık (a.s.) bunu yalanladı4*. Gulat tarafından Heri sürülen masum imamlann peygamber olduklarına inanç mevzuu da imamlar tarafından reddedldi. İmam Sadık (a.s.)'tan bu zeminede şöyle bir rivayet nakledilmiştir:
"Bizim peygamber olduğumuza inananlara Allah lanet etsin ve bu hususda şüphe edenlere de Allah'ın laneti olsun."46
Gulat'ın ifratı inançlarından bir .başkası da "İlah1 terimini imam hakkında kullanmalarıydı. Şöyle diyorlardı:
"Göklerin ve yerin Allah'ı odur ve Allah'tan maksadın da imam olduğunu söylüyordu."
İmam Sadık (a.s.). bu inancı taşıyan kimselerin Me-cus'tan. Yahud'dan. Nasrani'den ve müşriklerden daha kötü olduklarını söylüyordu47.
Başka bir rivayette de imam, gulatın (Ali bulutlardadır) inancını yalanlayarak şöyle buyurdu:
Sihab, peygamberin (s.a.a.) Ali (a.s.)'ye giydirdiği, cüb-benin ismidir. Ali (as.) âl-i aba ile birlikle peygamberin huzuruna geldiğinde peygamber şöyle buyurdu:
Sihab'a doğru ilerleyen Ali'dir 49.
Gulatın dayandığı .en önemli mevzulardan biri de İmamların Allah'lık sıfatlarına sahip olduklarına inanmaları ve onları kulluk makamından Allah'tık makamına yükseltmeleriydi. İmam Sadık (a.s.) bu inancı yalanlamak ve reddetmek için şöyle buyurdu:
Bizim kendi hakkımızda söylemediğimiz şeyleri bize isnat edenlere Allah lanet etsin. Bizleri yaratan ve dönüşümüzde kendisine olan Allah'a kul olduğumuzu inkar edenlere Allah lanet etsin .
45) İhtiyar-u Ma rifet-ür Rical (Tûsi). s: 300
46) İhtiyar-u Ma'rifet-ür Rical (Tûsi). K 301.
47) İhtiyar-u Ma'rifet-ür Rical. (Tûsi). s. 300.
48) Mizan-ul i tidal (Zahett). c: 3. t: 9849.
49) İhtiyar-u Mariftt-ir Rical (Tûsi). s
Bizim görüşümüzce imamın onlara karşı tutumu, şiayı dengeli ve usulî bir düzeyde tarihte korumak için gösterdiği telaş o hazretin en önemli faaliyetlerindendir. Genelde bir mezhep hayatı boyunca iki aşamaya sahiptir. Varlığını koruma ve gelişip yayılma. Bu iki aşamanın her birinde esasî ve tehdit edici bir tehlike onun pususundadır.
Gulat'ın itikatları, Allah'ın bazı sıfatlarını bazı insan fertlerine isnad edip onlar için bir nevi ilahlık kabul eden bir takını görüşleri .içermektedir. Bu görüşler bazen Allah'ın unvanını ve bazen da Allah'tık haddinde olan bazı sıfatları onlara isnat ediyordu. Şia imamları da kendilerinin Allah tarafından tayin edildiklerini söylediklerinden dolayı bu gibi bir isnata maruz kalma zeminesine sahip idiler ve onları aşırı şekilde sevmek ve velayetlerini kabul etmek de gulatın bu gibi tavırları için ikinci bir ortam sayılabilirdi
İmam Sadık (a.s.)'ın asil şianın hayatında önemli bir rol' oynayan yasam boyutlarının en önemlilerinden biri o hazretin gulat ile ve guluv meselesiyle açıkça muhalefet ve mücadele etmesiydi. İmamın bu tutumu gufat'ın çeşitli alanlarda mahdudiyetine neden olup onları şia alanından uzaklaştırıyordu. Aksi halde şiadan hiç bir eser kalmaz ve bu mezhep bazı fırsatçıların elinde oyuncak olur ve mesihi yahudi kültürlerinden etkilenmekle şiayı başka bir kalıba sokarlardı.
İmam Sadık (a.s )'ın gulata karşı tutumuna değinmeden önce bir noktaya işaret etmemiz gerekir. Ehl-i sünnet alimlerinin sonraları yazmış oldukları "fırkalar ve mezhepler" kitaplarında maalesef ki, gerçek şiayı gulattan ayırt edemediklerinden dolayı, kendi okuyucularını meselenin hakikatinden saptırmış ve onların pir çıkmazda kalmalarına neden olmuşlardır. Bir kaç yıl öncesine kadar, henüz Ehl-i sünnet ve cemaatın imamiye şiaların gulattan ayrı oldukları ve İmam Bakır (a.s.) ve İmam Sadık (a.s.)'in gulatı kendi topluluklarından çıkarmış oldukları hakikatine varamamışlardı Bu kitapların müellifleri şiaların gulat karşısında sürdürdükleri geniş çaplı mücadelelerden ve şia imamlarının onları tekfir ettiklerinden haberdar olmuş olsalardı böyle büyük bir hataya düşmezlerdi. Harta son zamanlarda bazı şarkiyatçılar tam bir umursamazlıkla gerçek şianın gûtatın inançlarından doğduğunu kanıtlamaya çalışmışlar. Oysa ki aşağıda konu edilecek olan bazı tarihî gerçeklere dikkat etmek bu iki fırkanın başlangıç tarihlerinden itibaren birbirlerinden ayrı olduklarını gösterip şarkiyatçıların bu husustaki kuruntularının, tevehhümlerinin batıl olduğunu rahatlıkla kanıtlayacaktır. İmamların gulata karşı .kullandıkları siyaset:
1 - GERÇEK ŞİALARI GULATTAN SAKINDIRMALARI
İmamın gulata karşı tutumlarından biri, gerçek şialar ile' onların arasında mesafe icad etmesiydi. Çünkü onlarla temas kurmak dolayısıyla şia üzerinde kötü etkiler bırakabilirdi.
İmam Sadık (a.s.)'a isnat edilen bir rivayette o hazret Ebil Hattab'ın ashabına ve gulata değinerek Mufazzal b. Maz-yad'a şöyle buyurdu:
"Ey Mufazzal! Gulat ile oturup kalkmayın, onlarla bir arada yemek yemeyin ve su içmeyin, arkadaşlıkla onlara el vermeyin, tokalaşmayın ve onlarla kültürel ve ilmî mübadelede bulunmayın."40
İmam Sadık (a.s.)'tan rivayet edilen başka bir hadis de şöyledir:
"Gulat, gençlerinizi inhirafa düşürmesin diye ortan gulattan uzak tutun. Allah'ın yaratıklarının en kötüsü gulattır. Onlar, Allah'ın azametini küçültüp onun kullarına Mantık isnadında bulunuyorlar."
2 - GULATIN İNANÇLARINI TEKZİB ETMELERİ
İmam Sadık (a.s.), gulatı şia toplumundan çıkarmak için onların inançlarını reddederek hakkı batıldan ayırt eden ölçütün Allah'ın kitabı olduğunu söyledi. Aslında o hazret gulatın inançlarını reddetmekle şia hadislerini ve inançlarını tashih etmek doğrultusunda münasip bir fikirsel hareket başlattı.
Şehristani'nin nakline göre Sudayr Sayrafi İmam Sadık (a.s.)'ın yanına gelip şöyle dedi:
"Kurbanın olayım; şialarınız sizin hakkınızda ihtilafa duçar olmuş ve bunda da ısrar ediyorlar. Bir grup "İmamın halkı hidayet etmesi için ihtiyaç duyduğu her şey onun kulağına söyleniyor diyorlar. Bazıları "imama vahiy geliyor" diyorlar ve başkaları da "İmamın kalbine ilham oluyor", bazıları da "uykuda görüyor" ve daha başkaları da "babalarının yazılarına bakıp fetva veriyorlar41 demektedirler. Bu görüşlerin hangisi doğrudur?
İmam şöyle buyurdu: Ey Sudayr! Bu sözlerin hiçbiri doğru değildir. Biz Allah'ın hücceti ve kullan hakkında onun emin tanıdığı kimseleriz; helal ve haramı Allah'ın kitabından elde ediyoruz."
Bu rivayet gulatcıl inançların şialar arasına, nüfuz etmesiyle nice ihtilaf ve tefrikalar doğurduğunu, hakikati arayanların hayrette kalmalarına neden olduğunu ve onların bu çıkmazlar içinde sadece İmam Sadık (a.s.)'ı emin bir sığınak olarak bulduklarım ve imamın da onlara böyle tavsiyeler ettiğini göstermektedir.
Şehristani'nin naklettiği başka bir rivayet de şialar arasında ortaya çıkan bu görüş farklılıklarını göstermektedir. Feyz b. Muhtar İmam Sadık (a.s.)'in yanına gelip dedi: "Kurbanın olayım; şialarmız arasında meydana gelen bu ihtilaf nedir? Bazan onların toplantılarına katıldığımda neredeyse sizin hakkınızda tereddüt edecek gibi oluyorum. Dana sonra Mufazzal'ın yanına gidiyor ve onun sözleriyle huzur buluyorum.
'Ebu Abdullah (a.s.) şöyle buyurdu: Evet, halk yalana öylesine meyillenmiş ki, güya Allah onu kendilerine farz kılmış ve ondan başka bir şey kendilerinden istemiyor, Ben kendilerine hadis söylüyorum ve benim yanımdan çıkıp gittiklerinde onu kendi ve sahih manasından başka bir şekilde tevil ediyorlar."
Bu hadisin son cümleleri, bizim inhiraf diye adlandırdığımız şia arasındaki görüş farklılığı sorununu iyice göstermektedir. Gulatın küfre dayanan bazı düşüncelerinin imamla rabıtası dan bazılarının arasına sızması, onların imamın hadislerini yanlış tevil etmelerine neden olmuş ve şia arasında bir so-run doğurmuştu ve bu sorunu sadece Mufazzal gibi imamın gerçek ve sağlam imanlı bazı ashabı çözümleyebiliyordu
Başka bir rivayet de şöyledir: isa Cürcani diyor ki Cafer b. Muhammed*(a.s.)'e "bu cemaattan duyduğum şeyleri söylememi ister misin?" dedim Söyle" buyurdu. Ben de şöyle dedim:
"Onların bazdan Allah'ın yerine sana ibadet ediyorlar ve diğer bazdan da senin peygamber olduğunu söylüyorlar... Diyor ki: İmam bu sözü işitince öyle ağladı ki. mübarek yüzü gözyaşlarıyla ıslandı, daha sonra buyurdu: Allah onları benim elime verir de onları öldürmezsem Allah evlattanım kendi elimle öldürsün.'"»
Gulatın, imam Sadık (as.) dönemindeki bahanelerinden bir başkası'da İmam Bâkır'm Mehdi olduğuna inanmalarıydı fakat İmam Sadık (a.s.) bunu yalanladı4*. Gulat tarafından Heri sürülen masum imamlann peygamber olduklarına inanç mevzuu da imamlar tarafından reddedldi. İmam Sadık (a.s.)'tan bu zeminede şöyle bir rivayet nakledilmiştir:
"Bizim peygamber olduğumuza inananlara Allah lanet etsin ve bu hususda şüphe edenlere de Allah'ın laneti olsun."46
Gulat'ın ifratı inançlarından bir .başkası da "İlah1 terimini imam hakkında kullanmalarıydı. Şöyle diyorlardı:
"Göklerin ve yerin Allah'ı odur ve Allah'tan maksadın da imam olduğunu söylüyordu."
İmam Sadık (a.s.). bu inancı taşıyan kimselerin Me-cus'tan. Yahud'dan. Nasrani'den ve müşriklerden daha kötü olduklarını söylüyordu47.
Başka bir rivayette de imam, gulatın (Ali bulutlardadır) inancını yalanlayarak şöyle buyurdu:
Sihab, peygamberin (s.a.a.) Ali (a.s.)'ye giydirdiği, cüb-benin ismidir. Ali (as.) âl-i aba ile birlikle peygamberin huzuruna geldiğinde peygamber şöyle buyurdu:
Sihab'a doğru ilerleyen Ali'dir 49.
Gulatın dayandığı .en önemli mevzulardan biri de İmamların Allah'lık sıfatlarına sahip olduklarına inanmaları ve onları kulluk makamından Allah'tık makamına yükseltmeleriydi. İmam Sadık (a.s.) bu inancı yalanlamak ve reddetmek için şöyle buyurdu:
Bizim kendi hakkımızda söylemediğimiz şeyleri bize isnat edenlere Allah lanet etsin. Bizleri yaratan ve dönüşümüzde kendisine olan Allah'a kul olduğumuzu inkar edenlere Allah lanet etsin .
45) İhtiyar-u Ma rifet-ür Rical (Tûsi). s: 300
46) İhtiyar-u Ma'rifet-ür Rical (Tûsi). K 301.
47) İhtiyar-u Ma'rifet-ür Rical. (Tûsi). s. 300.
48) Mizan-ul i tidal (Zahett). c: 3. t: 9849.
49) İhtiyar-u Mariftt-ir Rical (Tûsi). s
Yorum