İmam Sadık (a.s.)'ın ilmî boyutu hakkında bir çok deliller mevcuttur. Şiaya göre o hazret, Allah tarafından imamet makamına tayin edilmiştir ve böyle bir inanç ve anlayış tarzının doğrudan bıraktığı netice, ö hazretin imamete has ilme sahip olmasıdır. O hazret ehli sünnet arasında hadis rivayet etmek, fakihlik ve fetva vermek bakımından yüce bir makama sahiptir. Öyle ki Ebu Hanife. Malik b. Enes ve kendi hadisçilerinin büyüklerinden büyük bir grubu İmam Sadık (a.s.)'ı kendi üstad ve hocalarından biri olarak kabul etmişler. Malik b. Enes İmam Sadık (a.s.)'ın huzurunda uzun bir süre öğrencilik eden. ders okuyanlardan biri olup o hazretin şahsiyeti hakkında şunları söylüyor:
'Bir süre Cafer b. Muhammed (a.s.)'in huzuruna varıyordum o hazret mizah, şaka ehliydi ve daima hafiften bir gülümseme dudaklarında görünüyordu. Onun huzurunda Rasulullah (s.a.a.)'ın adı söylendiğinde onun rengi önce yeşile ve daha sonra da sarıya dönüşüyordu. O hazretin evine gidip geldiğim sürece onu hep namaz kılarken veya oruçlu iken veyahut da Kur'an okumakla meşgulken görüyordum ve asla abdestsiz iken Rasulullah (s.a.a.)'tan hadis nakletmez ve faydasız bir şey söylemezdi. O. bütün vücudu Allah korkusuyla dolu olan takvalı. zahit alimlerden idi. Onun huzuruna vardığım her zaman üzerinde oturduğu kendi minderini bana verirdi."5
Amr b. Mikdam'ın şöyle dediği nakledilmiş
"Çatar b. Muhammed (a.s.)'a baktığımda onun Peygamberler soyundan okluğunu anlıyordum."16
Üçüncü yüzyılın meşhur alimlerinden olan Cahiz imam Sadık (a.s.)'ın hakkında şöyle suntan söylüyor
"Cafer b. Muhammed (a.s.), ilim ve fıkhı dünyayı dolduran biridir. Ebu Hanife ve Süfyan Savri'nin onun öğrenclerinden oldukları söylenmektedir, bu ikisinin o hazretin öğrencilerinden olması onun ilmî azameti hakkında yeterlidir."7
İbn-i Hacer Haysemi de o hazretin ilmî şahsiyetini methederken Yahya b. Said, İbn-i Cürayh. Malik, Süfyan Savri, Ebu Hanife, Şü'be ve Eyyüp Secistani gibilerinin o hazretten. hadis naklettikleri hususuna değinmiştir8.
İmam Sadık ,(a.s.)’ın şahsiyeti hakkında 'alim ve düşünürler bir çok sözler söylemişler ve Üstad Esed Haydar da bu sözlerin büyük bir bölümünü değerli "el-İmam-us Sa-dık'vel-Mezahib-ul Erbea" kitabında bir araya toplamıştır9 ve bu yüzden de onlara burada değinmemize gerek yoktur. O hazretin dersine katılan veya ondan hadis nakleden ilim severlerin, muhassillerin çokluğu İmam Sadık (a.s)'ın ilmî şahsiyetinin azametini göstermektedir.
Hasan b. Ali el-Veşşa' "Küfe mescidinde, Cafer b. Muhammed (a.s.) şu hadisi buyurdu, diyen dokuz yüz kişi gördüm" diyordu10.
O hazretin huzurunda ilim öğrenen ve hadis dinleyen kimselerin dört bin kişi hududunda olduktan söylenmektedir11.
Ehl-i Sünnet kaynaklarında takva ve ilimle meşhur ' olan- Süfyan Savri Naşir b. Kesir Re birlikte İmam Sadık (a.s.)'ın huzurunda edeple diz çöküp ilmî ve ahlakî açıdan o hazretten yararlanmışlardır12. Naşir hacc mevsiminde Süfyan ile imamın huzuruna gelerek "Ben hacca gitmek istiyorum; bana biç şey öğret de onun sebebine kurtuluşa ereyim" dedi. İmam da onlara bir dua öğretti'3. Başka zamanlar da acizce-sine imamdan, kendisine bir hadis nakletmesini istiyordu14.
Bu arada İmam Sadık (a.s.)'tan uydurma hadisler naklederek onu itibardan düşürmek isteyen kimseler de vardı.
Şerik, bu hususda şöyle diyor: "Cafer b. Muhammed salih ve takva!) biridir ama bazı cahil kimseler, onun yanına gidip geliyor ve dışarda da o hazretten uydurma hadisler naklediyorlar, onlar mal kazanmak ve halktan para koparmak için her münkeri o hazrete isnat ediyorlar. Bu şahıslardan biri, "gulat'in meşhurlarından biri olan Beyyam b. Sem'an'dır. Bu şahıs, imamı tanımanın namaz, oruç ve bütün şer'i farzlar yerine yeterli olduğunu iddia etmektedir. "Şerik, sözlerine şöyle devam ediyor: "Cafer (a.s.)'in makamı bütün bu yalanlardan pak ve beridir fakat halk bunları dinliyorlar ve neticede imamın makamı onların görüşünde sarsılıyor. 'I5
Kısacası imam kendi döneminde bilhassa toplumun alim ve düşünürleri tabakasının gözünde hayret edici bir azamete sahip bulunuyordu. Ebu Zühre bu hususda şöyle yazıyor:
"İslam alimleri, onca görüş farklılıklarına ve mekteplerinin değişik olmasına rağmen İmam Sadık (a.s.)'tan ve ilmin' den başka birisi hakkında ittifak etmemişler'16.
Meşhur "Milel ve Nihel" kitabının yazan Şehristani imamın ümî ve ahlakî şahsiyeti hakkında şöyle yazıyor:
"O, din konulan hakkında sonsuz bir ilme, hikmette çok yüce bir 'görüşe ve dünya islerine ve onun süs püsü karsısında ise çok güçlü bir zühd ve takvaya sahip olup nefsani şehvetlerden de kaçınıyordu."17
Ebu Hanife İmam Bakır (a s.)'dan büyük bir ölçüde faydalanmasının18 yanı sıra İmam Sadık (a.s.)'dan da hadis nakletmiştir. Onun İmam Sadık (a.s.)'tan naklettiği hadisler "el-Âsar" kitabında çok görülmektedir19.
Onun kendisi İmam Sadık (a.s.) hakkında şöyle diyordu:
"Ben Cafer b. Muhammed (a.s.)'den daha fakih birini görmedim, şüphesiz o İslam ümmetinde herkesten daha çok bilendir."?20
Meşhur tarihçilerden olan İbn-u Hallekan o hazret hakkında şöyle söylüyor:
"O. İmamiyye'nin şiaların on iki imamından biri ve Rasu-lullah (s.a.a.)'ın Ehli beytinin büyüklerindendir. Ve sözleri doğru olduğundan dolayı "Sadık' lakabıyla meşhur olmuştur, onun fazileti, söylenemeyecek kadar meşhurdur."21 Şeyh Müfid de onun hakkında şöyle diyor: "İslam alimlerinin, o hazretten naklettikleri hadis miktarı onun hanedanının diğer fertlerinden nakledilmemiştir."22
Daima şiilerle mücadele eden abbasi halifesi Mansur, ehli sünnetin Malik b. Enes gibi bazı fakihlerini öne sürmekle
İmam Sadık (a.s.)'ın fıkhî boyutunu itibarını sarsmak istiyordu. O, Malik'e şöyle diyordu: And olsun Allah'a halkın en akıllısı sensin... Eğer ömrüm yeterse senin fetva ve sözlerini Mushaf gibi yazdırıp her bölgeye göndereceğim ve halkı da onu kabul etmeye zorlayacağım."23
Mânşur'un bu hareketi onun Malik'e dan istek ve ilgisinden kaynaklanmıyordu. O, Malik'i halka örnek göstermekle imam Sadık (a.s.)'a karşı duyduğu kin ve haset ateşini söndürmek istiyordu.
Mansur, imamın fıkhî ve ilmî şahsiyetini zedelemek ve sarsmak için her işe el atıyordu ve bu doğrultuda İmamı İslamî Mimler sahnesinden saf dışı edebilmek için Ebu Hanife'yi, imamın karşısında durup, onunla tartışmaya zorluyordu. Ebu Hanife'nin kendisi bu macerayı şöyle nakletmiştir:
Mansur bana şöyle dedi: "Halk hayret edici bir şekilde Cafer b. Muhammed'e meyletmiş ve akın-akın ona doğru yönelmişler, sen bazı zor konulan hazırla ve onların çözümünü Cafer'den iste. O senin sorularına cevap veremeyince halkın gözünden düşecek. Ben de çok girift ve zor olan kırk konu hazırladım."
İmam Sadık (a.s.) ve Ebu Hanife "Hayre"de Mansurjjn karşısında birbirleriyle karşılaşıyorlar. Ebu Hanife Mansurrun düzenlediği toplantıya girdiği anı şöyle vasfediyor:
"Meclise girdiğimde şahsiyetinin haybet ve azameti, hatta Mânşur'un kendisini bile etkileyen Cafer b. Muhammed (a.s.)'i gördüm, selam edip yerimde oturdum. Bu sırada Mansur bana hitaben şöyle dedi: Sorularını Ebu Abdullah (a.s.)'tan sor. Ben de getirdiğim soruları peşpeşe o hazretten sordum. O da cevabında şöyle diyordu: Bu konu hakkında sizin inancınız şudur, Medine'liler şöyle diyorlar ve biz de şöyle diyoruz. Sorulan soruların bazısı hakkında o hazretin görüsü bizim görüşümüzle ve diğer bazı konularda da Medinelilerin görüşüyle muhalif idi. Böylece hazırlanan kırk mesele o hazrete sunuldu ve cevaplan da alındı."
Ebu Hanife. bu münazaradan sonra ister istemez imam Sadık (a.s.)'a işaret ederek son sözünü şöyle dedi:
‘’Halkın en bilgilisi, halkın muhtelif görüşlerini bilen kimsedir."24
İmamın da aynen yüce ceddi Emir-ül Müminin (a. s.) gibi şöyle haykırması tabii idi.
"Beni kaybetmeden önce istediklerinizi bana sorun. Benden sonra kimse benim gibi size hadis söyleyemez."25
İmam Sadık (a.s.)'tan sadece fıkıhla ilgili değil: tefsir, kelam ilmi ve ahlak konulan hakkında da değerli hadisler elimize gelip ulaşmıştır. "Kafi" kitabının 'Usul faslına' bakmakla İslamın aklî konuları hakkındaki imamın görüşünün derinlik ve genişliği biraz da olsa aydınlığa kavuşur "el-Bürhan", 'Safi" ve "Nur-us Sagaleyn" tefsirleri de fazla bir miktarda imamın hadislerini içermektedir.
Ehl-i sünnet alimlerinden olan Ebu Zühre bu hususda şöyle yazıyor:
"O hazretin ilmi sadece hadis ve İslam fıkhıyla sınırlı değildi, kelam ilminde dersi veriyordu."26
İmamın kelam üzerindeki görüşlerini bütün ayrıntılarıyla burada nakl edemeyiz fakat onun "Cebr ve Tafviz hakkında buyurmuş olduğu en güzel, en bütün ve en zarif meşhur tabirine burada değiniyoruz:
"Ne cebrdir ne tafviz, bunların arasında bir şeydir."
Ebu Zühre kitabının başka bir yerinde İmam Sadık (a.s.)
hakkında şöyle diyor:
"imam Sadık (a.s.), bu «ilimlerden daha üstün olan ardak zeminesinde ve ahlakı bozan nedenler hakkında çok değerli bir bilgiye sahip idi."27
İmamdan hadis nakledenlerin sayısı pek fazladır ve bu şahısların isimleri İmam Mazzi'nin 'Tahzib-ül Kemal" kitabında28 ve 'Tahzib-ut Tahzib" gibi "Rical" hakkındaki kitaplarda mevcuttur. Bu şahısların arasında ehl-i sünnetin önemli şahsiyetlerinden çoğu da yer almaktadır. Zahebi. İmam Sadık (a.s.)'tan hadis nakledenlerin isimlerini "Siyer-ü A'lam-ün Nübela" kitabında zikretmiştir29.
Bu şahısların tümü. Beni Ümeyye döneminde çoğu hadisçilerin imamdan hadis nakletmeye cüret edemedikleri bir zamanda o hazretten hadis nakletmişler. Malik b. Enes'in hakkında şöyle denmiştir.
"Abbasiler hükümete geçinceye kadar Cafer b. Muhammet (a.s.)'ten hadis nakletmedi."30
2) el-tthaf (Şebravi). s: 147.
3) Yakubi. c: 3. s: 117/el-İmarn-us Sadık (Ebu Zühre). s 67.
4) El-İmam-us Sadık (a.s.). s: 6
5) el-Menakib (Zavavi), s: 41. el-lmam Malik (Ebu Zühre). s: 94-95 den nahten/el-lmam-us Sadık vel-Mezahib-ul Erbea. c: 2? s: 53/et-Teves-sul-u vel-Vasile (İbn-i Taymiye). s: 52.
6) Tahzib-ut Tahzib (İbn-i Hacr Askalani). c. 2. s: 104/Keşf-ul
Ğumme. c: 2. s: 18/el-Kamil-u fi züafâ-ir Rical (ibn-i Adiy) c. 2. s:556/Siyer-u A'lam-un Nübela. c: 6, s: 257.
Resâil-u Cahiz. i: 106.
17) es-savaik-ül Muhrike, »: 120.
18) el-İmam-us Sadık (a.s.O vel-Mezahto-ul Erbea. c. 1, s: 51-62
10) el-imaga-us Sadık (Farlullah). ş: 129/eMmam-us Sadık vel-Me-zahib-ul Erbea. c. 1. s: 67.
11) Keşf-ül Ğumme, c: 2. r 166. Tebriz tMskışı.
12) İkd-ül Ferid. c: 3. s: 175/Tezkiret-ül Hüffaz. c: 1. s: 167/el-ithaf bi-Hubb-tl Eşraf, s: 147/Keşf-ul Ğumme, c: 2. s: 157.
13) Tarih-i Gürcan (es-Sahmi). s: 554/Tahzib-ül Kemal (el-Mazzi). c: 5. s: 92/ibn-u Asakir. TaberVden naklen, c: 15, ün Baskısı, s: UOOOV.
14) Tahzib-ul Kemal, c: 4. t: 85/Siyer-u Alam-un Nubela c: 6. s: 261
15) İhtiyar-u Marifel-ir Rical (Tûsi), s: 324-325. Meshed baskısı,
16) el-İmam-us Sadık (Ebu Zuhre), n: 66.
17) el-Milel-ü ven-Nihel. c: 1. s: 147. Mısır baskısı/el-İmam-us Sadık
(Ebu Zühre). s: 39.
18) Cami-ul Mesanid (Ebul Müeyyed Muvaffak b. Ahmed el-Haraz-
mi). c: 2. s: 349 - Beyrut baskısı. Yayınlayan: Dar-ul Kutub-il İslamiye.
19) el-imam-us Sadık (Ebu Zühre). s: 38.
20) Cami-ul Mesanid, c. 1. s: 222/el-imam-u* Sadık (Ebu Zühre) s:
224/el-İmam Ebu Hanife. s: 70.
21) Vefayat-ulAyan. c:8, s: 105
22) Kesf-ül Ğumme, e: 2, s: 166.
23) Tezkiret-ul Hüffaz. C. 1, s 209.
24» Tahzib-ul Kemal <el-Mazzi). c 5. s: 79.80/el-Kamil-u ir rical(ibn-i Adiy). c: 2. s: 556/el-İmam-us Sadık (Ebu Zühre) s.27-28/eİ-Imam Ebu Hanife (Ebu Zühre). s: 70-71
25) Tahzib-ul Kemal, c: 5 s.79 Siyere A'lam-un Nübela. c: 6. s.257/el-kamil-u fi züefa-ir rical. c: 2. s: 556.
26)el-İmam-us Sadık (Ebu Zühre) s: 66.
28)Tahzib-ül Kemal c: 5. s 75-76
29)Siyef-ü Alam-un Nubela (Zahebi). c: 6.s: 256.
30)el-Kama-u fi Zuefe-ir rical (İbn-i Adiy), c: 2. s 555/ siyer –ü Alam –un mübela c.6 s.256
'Bir süre Cafer b. Muhammed (a.s.)'in huzuruna varıyordum o hazret mizah, şaka ehliydi ve daima hafiften bir gülümseme dudaklarında görünüyordu. Onun huzurunda Rasulullah (s.a.a.)'ın adı söylendiğinde onun rengi önce yeşile ve daha sonra da sarıya dönüşüyordu. O hazretin evine gidip geldiğim sürece onu hep namaz kılarken veya oruçlu iken veyahut da Kur'an okumakla meşgulken görüyordum ve asla abdestsiz iken Rasulullah (s.a.a.)'tan hadis nakletmez ve faydasız bir şey söylemezdi. O. bütün vücudu Allah korkusuyla dolu olan takvalı. zahit alimlerden idi. Onun huzuruna vardığım her zaman üzerinde oturduğu kendi minderini bana verirdi."5
Amr b. Mikdam'ın şöyle dediği nakledilmiş
"Çatar b. Muhammed (a.s.)'a baktığımda onun Peygamberler soyundan okluğunu anlıyordum."16
Üçüncü yüzyılın meşhur alimlerinden olan Cahiz imam Sadık (a.s.)'ın hakkında şöyle suntan söylüyor
"Cafer b. Muhammed (a.s.), ilim ve fıkhı dünyayı dolduran biridir. Ebu Hanife ve Süfyan Savri'nin onun öğrenclerinden oldukları söylenmektedir, bu ikisinin o hazretin öğrencilerinden olması onun ilmî azameti hakkında yeterlidir."7
İbn-i Hacer Haysemi de o hazretin ilmî şahsiyetini methederken Yahya b. Said, İbn-i Cürayh. Malik, Süfyan Savri, Ebu Hanife, Şü'be ve Eyyüp Secistani gibilerinin o hazretten. hadis naklettikleri hususuna değinmiştir8.
İmam Sadık ,(a.s.)’ın şahsiyeti hakkında 'alim ve düşünürler bir çok sözler söylemişler ve Üstad Esed Haydar da bu sözlerin büyük bir bölümünü değerli "el-İmam-us Sa-dık'vel-Mezahib-ul Erbea" kitabında bir araya toplamıştır9 ve bu yüzden de onlara burada değinmemize gerek yoktur. O hazretin dersine katılan veya ondan hadis nakleden ilim severlerin, muhassillerin çokluğu İmam Sadık (a.s)'ın ilmî şahsiyetinin azametini göstermektedir.
Hasan b. Ali el-Veşşa' "Küfe mescidinde, Cafer b. Muhammed (a.s.) şu hadisi buyurdu, diyen dokuz yüz kişi gördüm" diyordu10.
O hazretin huzurunda ilim öğrenen ve hadis dinleyen kimselerin dört bin kişi hududunda olduktan söylenmektedir11.
Ehl-i Sünnet kaynaklarında takva ve ilimle meşhur ' olan- Süfyan Savri Naşir b. Kesir Re birlikte İmam Sadık (a.s.)'ın huzurunda edeple diz çöküp ilmî ve ahlakî açıdan o hazretten yararlanmışlardır12. Naşir hacc mevsiminde Süfyan ile imamın huzuruna gelerek "Ben hacca gitmek istiyorum; bana biç şey öğret de onun sebebine kurtuluşa ereyim" dedi. İmam da onlara bir dua öğretti'3. Başka zamanlar da acizce-sine imamdan, kendisine bir hadis nakletmesini istiyordu14.
Bu arada İmam Sadık (a.s.)'tan uydurma hadisler naklederek onu itibardan düşürmek isteyen kimseler de vardı.
Şerik, bu hususda şöyle diyor: "Cafer b. Muhammed salih ve takva!) biridir ama bazı cahil kimseler, onun yanına gidip geliyor ve dışarda da o hazretten uydurma hadisler naklediyorlar, onlar mal kazanmak ve halktan para koparmak için her münkeri o hazrete isnat ediyorlar. Bu şahıslardan biri, "gulat'in meşhurlarından biri olan Beyyam b. Sem'an'dır. Bu şahıs, imamı tanımanın namaz, oruç ve bütün şer'i farzlar yerine yeterli olduğunu iddia etmektedir. "Şerik, sözlerine şöyle devam ediyor: "Cafer (a.s.)'in makamı bütün bu yalanlardan pak ve beridir fakat halk bunları dinliyorlar ve neticede imamın makamı onların görüşünde sarsılıyor. 'I5
Kısacası imam kendi döneminde bilhassa toplumun alim ve düşünürleri tabakasının gözünde hayret edici bir azamete sahip bulunuyordu. Ebu Zühre bu hususda şöyle yazıyor:
"İslam alimleri, onca görüş farklılıklarına ve mekteplerinin değişik olmasına rağmen İmam Sadık (a.s.)'tan ve ilmin' den başka birisi hakkında ittifak etmemişler'16.
Meşhur "Milel ve Nihel" kitabının yazan Şehristani imamın ümî ve ahlakî şahsiyeti hakkında şöyle yazıyor:
"O, din konulan hakkında sonsuz bir ilme, hikmette çok yüce bir 'görüşe ve dünya islerine ve onun süs püsü karsısında ise çok güçlü bir zühd ve takvaya sahip olup nefsani şehvetlerden de kaçınıyordu."17
Ebu Hanife İmam Bakır (a s.)'dan büyük bir ölçüde faydalanmasının18 yanı sıra İmam Sadık (a.s.)'dan da hadis nakletmiştir. Onun İmam Sadık (a.s.)'tan naklettiği hadisler "el-Âsar" kitabında çok görülmektedir19.
Onun kendisi İmam Sadık (a.s.) hakkında şöyle diyordu:
"Ben Cafer b. Muhammed (a.s.)'den daha fakih birini görmedim, şüphesiz o İslam ümmetinde herkesten daha çok bilendir."?20
Meşhur tarihçilerden olan İbn-u Hallekan o hazret hakkında şöyle söylüyor:
"O. İmamiyye'nin şiaların on iki imamından biri ve Rasu-lullah (s.a.a.)'ın Ehli beytinin büyüklerindendir. Ve sözleri doğru olduğundan dolayı "Sadık' lakabıyla meşhur olmuştur, onun fazileti, söylenemeyecek kadar meşhurdur."21 Şeyh Müfid de onun hakkında şöyle diyor: "İslam alimlerinin, o hazretten naklettikleri hadis miktarı onun hanedanının diğer fertlerinden nakledilmemiştir."22
Daima şiilerle mücadele eden abbasi halifesi Mansur, ehli sünnetin Malik b. Enes gibi bazı fakihlerini öne sürmekle
İmam Sadık (a.s.)'ın fıkhî boyutunu itibarını sarsmak istiyordu. O, Malik'e şöyle diyordu: And olsun Allah'a halkın en akıllısı sensin... Eğer ömrüm yeterse senin fetva ve sözlerini Mushaf gibi yazdırıp her bölgeye göndereceğim ve halkı da onu kabul etmeye zorlayacağım."23
Mânşur'un bu hareketi onun Malik'e dan istek ve ilgisinden kaynaklanmıyordu. O, Malik'i halka örnek göstermekle imam Sadık (a.s.)'a karşı duyduğu kin ve haset ateşini söndürmek istiyordu.
Mansur, imamın fıkhî ve ilmî şahsiyetini zedelemek ve sarsmak için her işe el atıyordu ve bu doğrultuda İmamı İslamî Mimler sahnesinden saf dışı edebilmek için Ebu Hanife'yi, imamın karşısında durup, onunla tartışmaya zorluyordu. Ebu Hanife'nin kendisi bu macerayı şöyle nakletmiştir:
Mansur bana şöyle dedi: "Halk hayret edici bir şekilde Cafer b. Muhammed'e meyletmiş ve akın-akın ona doğru yönelmişler, sen bazı zor konulan hazırla ve onların çözümünü Cafer'den iste. O senin sorularına cevap veremeyince halkın gözünden düşecek. Ben de çok girift ve zor olan kırk konu hazırladım."
İmam Sadık (a.s.) ve Ebu Hanife "Hayre"de Mansurjjn karşısında birbirleriyle karşılaşıyorlar. Ebu Hanife Mansurrun düzenlediği toplantıya girdiği anı şöyle vasfediyor:
"Meclise girdiğimde şahsiyetinin haybet ve azameti, hatta Mânşur'un kendisini bile etkileyen Cafer b. Muhammed (a.s.)'i gördüm, selam edip yerimde oturdum. Bu sırada Mansur bana hitaben şöyle dedi: Sorularını Ebu Abdullah (a.s.)'tan sor. Ben de getirdiğim soruları peşpeşe o hazretten sordum. O da cevabında şöyle diyordu: Bu konu hakkında sizin inancınız şudur, Medine'liler şöyle diyorlar ve biz de şöyle diyoruz. Sorulan soruların bazısı hakkında o hazretin görüsü bizim görüşümüzle ve diğer bazı konularda da Medinelilerin görüşüyle muhalif idi. Böylece hazırlanan kırk mesele o hazrete sunuldu ve cevaplan da alındı."
Ebu Hanife. bu münazaradan sonra ister istemez imam Sadık (a.s.)'a işaret ederek son sözünü şöyle dedi:
‘’Halkın en bilgilisi, halkın muhtelif görüşlerini bilen kimsedir."24
İmamın da aynen yüce ceddi Emir-ül Müminin (a. s.) gibi şöyle haykırması tabii idi.
"Beni kaybetmeden önce istediklerinizi bana sorun. Benden sonra kimse benim gibi size hadis söyleyemez."25
İmam Sadık (a.s.)'tan sadece fıkıhla ilgili değil: tefsir, kelam ilmi ve ahlak konulan hakkında da değerli hadisler elimize gelip ulaşmıştır. "Kafi" kitabının 'Usul faslına' bakmakla İslamın aklî konuları hakkındaki imamın görüşünün derinlik ve genişliği biraz da olsa aydınlığa kavuşur "el-Bürhan", 'Safi" ve "Nur-us Sagaleyn" tefsirleri de fazla bir miktarda imamın hadislerini içermektedir.
Ehl-i sünnet alimlerinden olan Ebu Zühre bu hususda şöyle yazıyor:
"O hazretin ilmi sadece hadis ve İslam fıkhıyla sınırlı değildi, kelam ilminde dersi veriyordu."26
İmamın kelam üzerindeki görüşlerini bütün ayrıntılarıyla burada nakl edemeyiz fakat onun "Cebr ve Tafviz hakkında buyurmuş olduğu en güzel, en bütün ve en zarif meşhur tabirine burada değiniyoruz:
"Ne cebrdir ne tafviz, bunların arasında bir şeydir."
Ebu Zühre kitabının başka bir yerinde İmam Sadık (a.s.)
hakkında şöyle diyor:
"imam Sadık (a.s.), bu «ilimlerden daha üstün olan ardak zeminesinde ve ahlakı bozan nedenler hakkında çok değerli bir bilgiye sahip idi."27
İmamdan hadis nakledenlerin sayısı pek fazladır ve bu şahısların isimleri İmam Mazzi'nin 'Tahzib-ül Kemal" kitabında28 ve 'Tahzib-ut Tahzib" gibi "Rical" hakkındaki kitaplarda mevcuttur. Bu şahısların arasında ehl-i sünnetin önemli şahsiyetlerinden çoğu da yer almaktadır. Zahebi. İmam Sadık (a.s.)'tan hadis nakledenlerin isimlerini "Siyer-ü A'lam-ün Nübela" kitabında zikretmiştir29.
Bu şahısların tümü. Beni Ümeyye döneminde çoğu hadisçilerin imamdan hadis nakletmeye cüret edemedikleri bir zamanda o hazretten hadis nakletmişler. Malik b. Enes'in hakkında şöyle denmiştir.
"Abbasiler hükümete geçinceye kadar Cafer b. Muhammet (a.s.)'ten hadis nakletmedi."30
2) el-tthaf (Şebravi). s: 147.
3) Yakubi. c: 3. s: 117/el-İmarn-us Sadık (Ebu Zühre). s 67.
4) El-İmam-us Sadık (a.s.). s: 6
5) el-Menakib (Zavavi), s: 41. el-lmam Malik (Ebu Zühre). s: 94-95 den nahten/el-lmam-us Sadık vel-Mezahib-ul Erbea. c: 2? s: 53/et-Teves-sul-u vel-Vasile (İbn-i Taymiye). s: 52.
6) Tahzib-ut Tahzib (İbn-i Hacr Askalani). c. 2. s: 104/Keşf-ul
Ğumme. c: 2. s: 18/el-Kamil-u fi züafâ-ir Rical (ibn-i Adiy) c. 2. s:556/Siyer-u A'lam-un Nübela. c: 6, s: 257.
Resâil-u Cahiz. i: 106.
17) es-savaik-ül Muhrike, »: 120.
18) el-İmam-us Sadık (a.s.O vel-Mezahto-ul Erbea. c. 1, s: 51-62
10) el-imaga-us Sadık (Farlullah). ş: 129/eMmam-us Sadık vel-Me-zahib-ul Erbea. c. 1. s: 67.
11) Keşf-ül Ğumme, c: 2. r 166. Tebriz tMskışı.
12) İkd-ül Ferid. c: 3. s: 175/Tezkiret-ül Hüffaz. c: 1. s: 167/el-ithaf bi-Hubb-tl Eşraf, s: 147/Keşf-ul Ğumme, c: 2. s: 157.
13) Tarih-i Gürcan (es-Sahmi). s: 554/Tahzib-ül Kemal (el-Mazzi). c: 5. s: 92/ibn-u Asakir. TaberVden naklen, c: 15, ün Baskısı, s: UOOOV.
14) Tahzib-ul Kemal, c: 4. t: 85/Siyer-u Alam-un Nubela c: 6. s: 261
15) İhtiyar-u Marifel-ir Rical (Tûsi), s: 324-325. Meshed baskısı,
16) el-İmam-us Sadık (Ebu Zuhre), n: 66.
17) el-Milel-ü ven-Nihel. c: 1. s: 147. Mısır baskısı/el-İmam-us Sadık
(Ebu Zühre). s: 39.
18) Cami-ul Mesanid (Ebul Müeyyed Muvaffak b. Ahmed el-Haraz-
mi). c: 2. s: 349 - Beyrut baskısı. Yayınlayan: Dar-ul Kutub-il İslamiye.
19) el-imam-us Sadık (Ebu Zühre). s: 38.
20) Cami-ul Mesanid, c. 1. s: 222/el-imam-u* Sadık (Ebu Zühre) s:
224/el-İmam Ebu Hanife. s: 70.
21) Vefayat-ulAyan. c:8, s: 105
22) Kesf-ül Ğumme, e: 2, s: 166.
23) Tezkiret-ul Hüffaz. C. 1, s 209.
24» Tahzib-ul Kemal <el-Mazzi). c 5. s: 79.80/el-Kamil-u ir rical(ibn-i Adiy). c: 2. s: 556/el-İmam-us Sadık (Ebu Zühre) s.27-28/eİ-Imam Ebu Hanife (Ebu Zühre). s: 70-71
25) Tahzib-ul Kemal, c: 5 s.79 Siyere A'lam-un Nübela. c: 6. s.257/el-kamil-u fi züefa-ir rical. c: 2. s: 556.
26)el-İmam-us Sadık (Ebu Zühre) s: 66.
28)Tahzib-ül Kemal c: 5. s 75-76
29)Siyef-ü Alam-un Nubela (Zahebi). c: 6.s: 256.
30)el-Kama-u fi Zuefe-ir rical (İbn-i Adiy), c: 2. s 555/ siyer –ü Alam –un mübela c.6 s.256