Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #76
    Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

    19- Allah Teala Sığınaksızların Sığınağı

    Bir adam İmam Sadık (a.s)'ın huzuruna gelerek Allah Teala'nın varlığı hakkında soru sordu. İmam (a.s): "Ey Allah'ın kulu! Şimdiye kadar gemiye binmiş misin?" diye sordu.
    Adam: "Evet" dedi.

    İmam (a.s) buyurdu ki: "Acaba gemin denizde hiç kırılmış mı; öyle ki denizin dalgalarına yakalanmış olasın ve o yakınlarda da seni kurtaracak ne bir gemi ve ne de güçlü bir dalgıç bulunsun ve kurtuluş ümidi de tamamıyla yüzüne kapanmış olsun?"

    Soru soran şahıs: "Evet, böyle bir sahneyle karşılaşmıştım."
    İmam (a.s): "O korkunç tehlikeli durumda kalbin, seni o korkunç tehlikeden kurtarabilecek bir şeye yöneldi mi?"

    Soru soran şahıs: "Evet."
    İmam (a.s): "İşte O şey, kurtarıcı olmayan yerde, tek kurtarıcı olarak akla gelen, yardımcı bulunmayan yerde yardım etmeye kadir olan ve sığınaksızların sığınağı olan Allah'tır."

    (Bihar, c. 3, s.41; c. 67, s. 137; c. 92, s. 232 ve 24. Az bir farklılıkla.)
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #77
      Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

      20- Ebu Hanife İmam Sadık (a.s)'ın Uzurunda

      Hanefi mezhebi imamı Ebu Hanife şöyle diyor:
      Bir gün İmam Sadık'la görüşmek için O Hazretin evine gittim. O saatte Kufe halkından bir grup kimse de oraya gelmişti. İmam Sadık (a.s) onlarla görüşmek için izin verince ben de onlarla birlikte içeri girdim. Huzuruna yetiştiğimde şöyle dedim:

      "Ey Resulullah'ın oğlu! Halkı Resulullah'ın ashabına sövmekten alıkoyacak birini Kufe'ye gönderirseniz iyi olur. Benim kendim, Resulullah'ın ashabına söven on bin kişiden fazlasını biliyorum."

      Hazret buyurdu ki: "Halk benim sözümü kabul etmiyor."
      Ben: "Kim sizden kabul etmiyor; oysa siz Resulullah (s.a.a)'in oğlusunuz?" dedim.

      İmam Sadık buyurdu ki: "İşte sen, benim sözümü kabul etmeyenlerden birisin. Şimdi izinsiz evime girdin, izinsiz oturdun, izinsiz konuşmaya başladın."
      İmam Sadık daha sonra şöyle buyurdu: "Senin kıyasa göre fetva verdiğini duyum."
      Ben: "Evet" dedim.

      Buyurdu ki: "Vay senin haline! Allah'ın emirleri karşısında kıyasa başvuran ilk kimse şeytan idi. Allah Teala ona: "Adem'e secde ete" diye emrettiğinde şöyle dedi: "Ben secde etmem; çünkü beni ateşten yarattın, Adem'i ise balçıktan; ateş balçıktan üstündür." Binaen aleyh, kıyasla hak bulunmaz. Meseleyi daha iyi anlayabilmen için senden soruyorum: Ey Ebu Hanife! Sana göre, bir kimseyi haksız yere öldürmek mi günah açısından büyüktür; yoksa zina mı?"

      Dedim ki: "Bir kimseyi haksız yere öldürmek."
      İmam Sadık: "O halde neden Allah Teala katilin isbatı için iki şahit, zinanın isbatı için ise dört şahit istemiştir? Acaba bu ikisini birbiriyle kıyaslamak olur mu?"

      Ben: "Hayır!" dedim.
      İmam Sadık: "İdrar mı daha necistir, yoksa meni mi?"
      Ben: "İdrar" cevabını verdim.
      İmam Sadık: "Öyleyse neden Allah Teala idrarda abdest almayı emrediyor, ama menide gusletmeyi? Acaba bu ikisi birbiriyle kıyaslanır mı?"
      Ben: "Hayır!" dedim.

      İmam Sadık: "Acaba namaz mı daha önemlidir, yoksa oruç mu?"
      Ben: "Namaz" dedim.
      İmam Sadık: "O halde neden hayız gören kadına orucun kazası farzdır da namazın kazası farz değildir Acaba bunları birbiriyle kıyas etmek mümkün mü?"
      Ben: "Hayır!" dedim.

      İmam Sadık: "Acaba kadın mı (güç yönünden) daha zayıftır, yoksa erkek mi?"
      Ben: "Kadın" dedim.
      İmam Sadık: "Öyleyse neden Allah Teala mirasta erkek için iki pay, kadın için ise bir pay belirlemiştir? Acaba bu hüküm kıyasla doğru olur mu?"
      Ben: "Hayır!" dedim.

      İmam Sadık: "Neden Allah Teala, bir kimse on dirhem hırsızlık yaptığında elinin kesilmesini emretmiş, ama bir adam bir kimsenin elini keserse beş yüz diyet belirlemiştir? Acaba bu hüküm kıyasla uyuşur mu?"
      Ben: "Hayır!" dedim.

      İmam Sadık: "Duydum ki şu ayetin: "Kıyamet günü nimetler hakkında sizden sorulacak" tefsirinde nimetlerden maksat, tatlı yemekler ve yazın içilen serin sulardır, demişsiniz."

      Ben: Evet! Öyle mana etmiştim.
      İmam Sadık: "Eğer bir adam seni davet edip de önüne, tatlı yemekler getirse, daha sonra minnet etse, böyle bir adam hakkında nasıl hükmedersin?"
      Ben: "Cimri bir adamdır derim" dedim.

      İmam Sadık: "Acaba Allah Teala cimri mi (kıyamet günü, bize vermiş olduğu yemek ve sular hakkında bizden hesap sorsun?"
      Ben: Öyleyse Allah Teala'ın, hakkında insandan hesap soracağı nimetlerden maksat nedir? dedim.

      Buyurdular: "Nimetlerden maksat, biz Peygamber Ehl-i Beyt'inin muhabbet ve sevgisidir."

      (Bihar, c. 10, s. 220)
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #78
        Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

        21- İmam Sadık (a.s) Ve İnsaflı Ticaret

        İmam sadık (a.s)'ın Müsadif isminde bir kölesi vardı. İmam (a.s) ona bin dinar vererek ticaret için Mısır'a gitmesini istedi. Köle o parayla bir miktar eşya aldı ve aynı cinsten eşya alan diğer bir tacirlerle birlikte Mısır'a doğru hareket etti. Mısır'ın yakınlarına ulaştıklarında Mısır'dan gelen bir kervanla karşılaştılar. Onlardan, götürdükleri eşyanın Mısır'daki durumunu sordular.
        Onlar cevaben; Mısır'da sizin götürdüğünüz eşyadan yoktur" dediler.

        Mısır'da böyle bir eşyanın bulunmadığını öğrenince, eşyalarını yüzde yüz kardan azına, yani bir dinara alınmış olan bir malı iki dinardan aşağı satmayacaklarını kararlaştırdılar. Mısır'a gittiklerinde anlaştıkları üzere amel edip aldıkları eşyaları harcadıkları paranın iki katına sattılar.

        İmam (a.s)'ın kölesi Müsadif Medine'ye döndüğünde, her birinin içerisinde bin dinar olan iki keseyi İmam (a.s)'a teslim ederken şöyle dedi: "Fedan olayım! Bu kesedeki mal, bizim asıl sermayemizdir ve bu kesedeki mal da bizim kârımızdır!"

        İmam (a.s) bu sözü duyunca şöyle buyurdular: "Bu kâr oldukça çoktur. Söyle bakalım, ne yaptınız ki bu kadar kâr elde ettiniz?"

        Müsadif cevaben, durumun nasıl olduğunu ve nasıl sözleştiklerini İmam (a.s)'a anlattı. İmam (a.s) onun bu sözlerini duyunca buyurdular ki: "Subhanellah! Siz kendi eşyanızı Müslümanlara yüzde yüz karından ucuza satmayacağınıza dair mi sözleştiniz?!"

        Daha sonra İmam (a.s) onların böyle bir ticaretlerine razı olmadığından dolayı keselerden sadece birini kabul ederek şöyle buyurdular: "Bu benim asıl sermayemdir ve bu kâra ihtiyacımız yoktur."

        Daha sonra buyurdular ki: "Ey Müsadif! Kılıçla savaşmak, helal kazanç elde etmekten daha kolaydır!"

        (Bihar, c. 47, s. 59)
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #79
          Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

          22- Hayatın Son Anında En Önemli Söz

          Ebu Besir şöyle diyor:
          İmam sadık (a.s)'ın vefatından sonra, hanımı Hamide'ye tesliyet demek için O Hazretin evine gittim. Hanımı beni görünce ağladı, ben de ağladım.
          Daha sonra şöyle dedi:
          "Ey Ebu Besir! Eğer İmam (a.s)'ın ömrünün son anında kenarında olmuş olsaydın ilginç bir olayı görmüş olacaktın!"

          "Hangi olayı?" dediğimde şöyle dedi: İmam Sadık (a.s)'ın ömrünün son anları idi, aniden mübarek gözlerini açarak buyurdular ki: "Hemen şimdi bütün akraba ve yakınlarımı buraya toplayın!"

          Biz bütün akraba ve dostları İmam (a.s)'ın yanına topladık; öyle ki İmam (a.s)'ın akraba ve dostlarından hiç kimse geride kalmadı. Herkes toplanınca İmam (a.s) onlara bakarak şöyle buyurdular:
          "Şüphesiz bizim şefaatimiz, namazı hafif sayanlara (ona önem vermeyenlere) ulaşmayacaktır."

          (Vesail'uş-Şia, c. 3, s. 17)
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #80
            Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

            23- İnsanların En Akılsızı

            İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:
            "Eğer şarap içen birisi elçiliğe gelirse, teklifini reddedin; konuşursa sözünü tasdik etmeyin; aracı olmak isterse, aracı yapmayın ve güvenerek bir emaneti ona vermeyin. Kim şarap içen bir kimseye güvenerek bir emaneti onun yanında bırakır ve o emanet onun yanında yok veya zayi olmuş olursa, Allah-u Teala emanet verene bir mükafat vermez ve emaneti de telafi etmez."

            İmam (a.s) daha sonra şöyle buyurdular:
            "Bir şahısa bir miktar para vererek ticaret yapması için onu Yemen'e göndermek istedim. Babamın huzuruna vardığımda arz ettim ki: Filan adama ticaret yapmak için sermaye vermek istiyorum, sizin görüşünüz nedir?

            Babam: "Onun şarap içtiğini bilmiyor musun?" diye buyurdu.
            Ben de cevaben: "Bazı müminlerden onun şarap içtiğini duymuşum" dedim.
            Babam buyurdu ki: "Onların sözlerini tasdik et. Zira Allah-u Teala peygamberi hakkında şöyle buyuruyor: "Peygamber Allah'a inanıyor, müminleri ise tasdik ediyor."

            Sonra buyurdular ki: "Eğer ona sermaye verirsen ve bu sermaye de zayi veya yok olursa, Allah-u Teala buna karşılık sana mükafat vermez ve bu sermayeyi de telafi etmez."
            "Neden?" dediğimde buyurdular ki: "Çünkü Allah-u Teala şöyle buyuruyor: "Allah'ın sizin için sermaye kıldığı mallarınızı akılsızlara vermeyim."(1)

            Acaba şarap içenden daha akılsız biri var mıdır? Kul şarap içmedikçe Allah'ın sığınağındadır; şarap içtiğinde Allah onun sırrını açar ve onu kendi sığınağına almaz. Böyle olunca da kulağı, gözü, eli ve ayağı şeytan olup onu her kötülüğe doğru sevk eder ve her hayırdan onu alı kor."(2)
            _________________
            1 - Nisa / 5
            2 - Bihar, c. 103, s. 84
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #81
              Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

              24- İmanın Dereceleri

              [color=blue]Abdulaziz Kıratisî şöyle diyor:

              İmam Sadık (a.s) bana buyurdular ki:
              "Ey Abdulaziz! On basamaklı merdiven gibi imanın da on derecesi vardır. İkinci derecede olan bir kimse, birinci derecede olan kimseye; ‘Senin imanın yoktur' dememelidir. Birinci derecede olan kimse de onuncu derecede olan kimseye ulaşmak için gayret göstermelidir.

              Ey Abdulaziz! İmanı senin imanından üst derecede olan kimse seni imansız bilmemesi için, imanı senden aşağı derecede olan kimseyi imansız bilme. Bir kimsenin iman bakımından senden aşağıda olduğunu gördüğünde, onu şefkat ve muhabbetle kendi derecene ulaştır; kaldıramayacağı ve onu kırmak için gücünü aştığı bir şeyi ona tahmil etme. Bu iş güzel bir iş değildir. Kim bir müminin kalbini kırarsa, onun kalbini düzeltmesi ona farzdır."

              Sonra şöyle buyurdular:
              "Mikdad imanın sekizinci, Ebuzer dokuzuncu, Selman ise onuncu derecesinde idi."

              (Bihar, c. s. )
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #82
                Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                26- İsraf Yasak

                Eban b. Teğlib şöyle diyor:

                İmam Sadık (a.s) buyurdular ki:
                "Ey Eban! Allah Teala'nın bir kimseye verdiği malı, onu sevdiğinden ve bir kimseye de vermediği malı, onu sevmediğinden dolayı olduğunu mu zannediyorsun? Hayır böyle değildir. Çünkü servet ve mal Allah'ındır; onu insanların yanında emanet olarak bırakmaktadır. Onların da orta halli yemelerine, içmelerine, giymelerine, evlenmelerine, kendileri için binek almalarına ve normal ihtiyaçlarından artan mallardan da mümin fakirlere yardımda bulunarak onların ihtiyaçlarını gidermelerine izin vermiştir.
                O halde kim Allah'ın malında böyle orta halli davranırsa, yemesi, içmesi, bineği ve evlenmesi helal olur. Aksi takdirde de (yani israf yapıp haddini aştığında da) bunların hepsi ona haram olur."

                Daha sonra şöyle buyurdular:
                "İsraf yapmayınız! Allah Teala israf yapanları sevmez.
                Ey Eban! Allah Teala bir kimseye kendi lütuf ve kereminden bir miktar mal verirse, ona yirmi dirhemlik bir at yeteceği halde on bin dirhemlik bir at alabileceğini veya yirmi dinara bir cariye alabileceği halde bin dinara bir cariye alabileceğini mi zannediyorsun?!"

                Daha sonra buyurdular ki:
                "İsraf etmeyin, (haddinizi aşmayın). Allah Teala israf edenleri sevmez."

                (Bihar, c. 75, s. 305; c. 79, s. 304)
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #83
                  Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                  27- Sanki Bu Ayeti Duymamıştım!

                  Ebu Besir şöyle diyor:
                  İmam Sadık (a.s)'ın huzurunda olduğum bir sırada bir adam İmam (a.s)'ın huzuruna gelerek şöyle dedi:
                  "Babam, anam sana feda olsun! Bizim, cariyeleri şarkı söyleyen bir komşumuz vardır. Bazen helaya gittiğimde onların seslerini duymak için normalden fazla oturuyorum."

                  İmam (a.s): "Bir de bu işi yapma; fazla oturarak onların seslerini duymaktan sakın" buyurdular.
                  O adam: "Allah'a and olsun ki, sırf onların seslerini duymak için oraya gitmiyorum. Oraya gittiğimde ister istemez kulaklarımla o sesi duyuyorum" dedi.
                  İmam (a.s): "Acaba Allah Teala'nın: "Kulak, göz ve kalp hepsi sorumludurlar"(1) diye buyurduğunu duymamış mısın?" diye buyurdu.

                  Adam bu ayeti duyunca şöyle dedi: "Evet, Allah'a and olsun ki, buyurduğunuz gibidir. Sanki bu ayeti Kur'ân'dan, Arap ve Acem hiç kimseden duymamıştım. İnşaallah bu işi bir daha tekrarlamayacağım; Allah-u Teala'dan beni affetmesini diliyorum."

                  İmam Sadık (a.s) o adamın bu sözlerini duyunca şöyle buyurdular: "Kalk gusül et ve bu işinden dolayı namaz kıl! Çünkü büyük bir işe (günaha) alışmışsın. Bu hal üzere ölmüş olursan, en kötü halde ölmüşsün. O halde Allah'a yalvararak ve O'nu överek yapmış olduğun kötü işlerden dolayı tövbe et. Zira Allah-u Teala kötü işleri sevmez; o kötü işleri kötü insanlara bırak. Zira her işin kendine göre bir ehli vardır.(2)
                  _________________
                  1 - İsra / 36
                  2 - Bihar, c. 6, s. 34
                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #84
                    Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                    28- İmam Sadık (a.s)'ın Üç Önemli Tavsiyesi

                    Kufe'de yaşayan şiilerden biri olan Abd'ul-A'la b. A'yen şöyle diyor:
                    İmam Sadık (a.s)'ın ashabından bazıları, ihtiyaç duydukları meseleler hakkında İmam (a.s)'a bir mektup yazarak o mektubu bana verdiler ve müslümanın müslüman kardeşinin üzerindeki hakları hususunda da İmam (a.s)'dan sözlü olarak soru sormamı rica ettiler.

                    Medine'ye vardığımda İmam (a.s)'ın huzuruna çıktım. Dostların mektubunu İmam (a.s)'a takdim ettikten sonra: "Müslümanın, müslüman kardeşinin üzerindeki hakkı nedir?" diye sordum.

                    İmam Sadık (a.s) dostların mektubunun cevabını verdi ama benim sözlü olan sorumun cevabını vermedi!
                    Vedalaşmak için İmam (a.s)'ın huzuruna vardığımda: "Ey Resulullah'ın oğlu! Ben sizden bir mesele sordum ama cevap vermediniz" dedim.

                    İmam (a.s): "Kasıtlı olarak cevap vermedim" buyurdu.
                    "Neden?" dedim.
                    İmam (a.s): "Çünkü sizin hakikati duyup amel etmeyeceğinizden dolayı kafir olacağınızdan korktum" buyurdular.

                    Sonra şöyle buyurdu:
                    "Allah'ın, kullarına farz kıldığı en önemli ve zor şeylerden biri üç şeydir:
                    1- Kendisiyle başkaları arasında insaflı davranması; öyle ki, kendisine beğendiği şeyi kardeşi için de beğenmelidir.
                    2- Malında kardeşiyle eşitliği sağlamalı ve hiçbir şeyi ondan esirgememelidir.
                    3- Her halde (her işte) Allah'ı anmalı. Allah'ı anmaktan maksat: "Subhanellah, velhamdulillah" demek değildir. Allah'ı anmaktan maksat; Allah'ın haram kıldığı şeylerle karşılaştığında Allah'ı anmak ve böylece o haram şeyleri terk etmektir."

                    (Bihar, c. 74, s. 242)
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      #85
                      Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                      29- Yoksullara Yardım

                      Muhammed b. İclan şöyle diyor:
                      İmam Sadık (a.s)'ın huzurunda olduğum bir sırada şiilerden biri gelerek selam verdi. İmam (a.s) o adama: "Din kardeşlerin nasıldır?" diye sordu. O adam cevaben: "Çok iyi ve temiz insanlardır" diyerek onları övüp methetti.
                      İmam (a.s): "Zenginler fakirlerin ziyaretlerine gidiyorlar mı?"

                      Söz konusu şahıs: "Pek az."
                      İmam (a.s): "Zenginler fakirlerin halini sorarak onlara yardımda bulunuyorlar mı?"
                      Söz konusu şahıs: "Sen, bizim halkımız arasında çok nadir bulunan sıfat ve ahlaklardan soruyorsun!"

                      İmam (a.s): "O halde bunlar nasıl kendilerinin şia olduğunu zannediyorlar? (Gerçek şia; fakirlerin hallerini soran, onlara maddi yardımda bulunan ve onları unutmayan kimselerdir.)"

                      (Bihar, c. 74, s. 353)
                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        #86
                        Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                        30- İstemeden Önce İhsanda Bulunmak

                        İshak şöyle diyor:
                        İmam Sadık (a.s)'ın huzurunda idim, Mualla b. Huneys de orada idi. Bu sırada Horasanlı bir adam gelerek şöyle dedi: "Ey Resulullah'ın oğlu! Param kaybolmuş, sizin yardımınız olmaksızın evime dönecek gücüm de yoktur."

                        İmam (a.s) sağa sola baktıktan sonra şöyle buyurdular: "Dini kardeşinizin ne söylediğini duyuyor musunuz? İyilik, istenilmeden önce yapılan şeydir; istenildikten sonra verilen şey ise, sadece dökülen yüz suyunun karşılığıdır...

                        Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
                        "Taneyi yaran, insanları yaratan ve beni hak olarak peygamber gönderen Allah'a and olsun ki, dilencinin senden istemekle duyduğu üzüntü ve eziklik, senin ona yaptığın ihsan ve iyilikten daha fazladır."

                        İshak diyor ki: "Daha sonra beş bin dirhem toplayarak o adama verdiler."

                        (Bihar, c. 96, s. 147)
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          #87
                          Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                          31- Akılsızların Günahı Akıllıların Üzerinedir

                          Haris b. Muğayre şöyle diyor:
                          Bir gece İmam Sadık (a.s) Medine'nin sokaklarının birinde benimle karşılaşınca: "Ey Haris!" diye buyurdu.
                          Ben de: "Buyurun" dedim.

                          İmam (a.s): "Sizin akılsızlarınızın günahı akıllılarınızın üzerinedir; sizin alim ve bilginleriniz cahillerinizin günahlarını yükleneceklerdir" buyurarak geçip gittiler.
                          Haris şöyle devam ediyor:
                          Bir müddet sonra İmam Sadık (a.s)'ın huzuruna vararak müsaade isteyip dedim ki:
                          "Fedan olayım! Neden "Akılsızlarınızın günahlarını alimleriniz yüklenecektir" buyurdunuz? Sizin bu sözünüzden önemli bir neticeye ulaştığımdan dolayı çok rahatsız oldum."

                          İmam (a.s) buyurdu ki: "Durum dediğim gibidir; sizin akılsızlarınızın günahlarını alimleriniz yükleneceklerdir. Sebebi ise şudur: Neden sizlerden herhangi biriniz çirkin bir iş işleyip rahatsızlığımıza sebep olduğunda siz ona nasihatte bulunmuyor ve güzel sözlerle onu aydınlatmıyorsunuz?"

                          Dedim ki: "Ona nasihat etsek de sözümüze bakmaz ve bize itaat etmez."
                          Buyurdu ki: "O halde onunla konuşmayın, böyle insanlarla arkadaş olmayın ve onlarla oturup kalkmayın."

                          (Bihar, c. s. )
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            #88
                            Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                            32- Ona Merhamet Et

                            Amr b. İkrime şöyle diyor:
                            İmam Sadık (a.s)'ın huzuruna vararak: "Beni rahatsız eden bir komşum vardır" dedim.
                            İmam Sadık (a.s): "Ona merhamet et" buyurdu.
                            Ben: "Allah ona merhamet etmesin" dedim.

                            İmam (a.s), bu sözü duyar duymaz yüzünü benden çevirdiler.
                            İmam Sadık (a.s)'ı o hal üzerine terk etmek istemediğimden dolayı şöyle dedim: "Fedan olayım, komşum bana şöyle böyle yapıyor, beni rahatsız ediyor."

                            İmam (a.s) buyurdu ki: "Ona karşı düşmanlığını açıklayacak (sen de onu rahatsız edecek) olursan, ondan intikam alabileceğini mi zannediyorsun?"
                            Cevaben: "Evet, buna gücüm vardır" dedim.

                            İmam (a.s) buyurdu ki: "Senin komşun, Allah'ın insanlara verdiği nimetinden dolayı onları kıskanıyor. Bir kimseye bir nimet (servet) verildiğini gördüğü vakit ailesi olursa, belasını onların başına getirir (onlara eziyet eder); ailesi olmadığında ise, belasını hizmetçisinin başına getirir (onlarla kavga eder); hizmetçisi olmadığında da geceleri uyuyamaz, gündüzleri de sinirli olur."
                            Böyle insanlara karşı hastalara davranıldığı gibi davranılması gerekir; çünkü böyle insanlar hastadırlar."

                            (Bihar, c. 74, s. 152)
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              #89
                              Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                              33- Allah'ın Varlığına Bir Delil

                              Hişam b. Hekem şöyle diyor:

                              Ebu Şakir Dîsani bana dedi ki: "Benim bir sorum var, onu sahibine (mevlan İmam Sadık'a) sormama izin veriyor musun? Ben bu soruyu birçok alime sormuşum ama onlar bana ikna edici bir cevap veremediler."
                              Hişam diyor ki ona: "O soruyu bana söyler misin? Şayet ikna edici cevap verebilirim" dedim.

                              Ebu Şakir: "Ben bu soruyu İmam Cafer Sadık (a.s)'a sormak istiyorum" dedi.
                              Onun için İmam (a.s)'dan izin aldım; o içeriye girdiğinde İmam (a.s)'a: "Sana soru sormak için bana izin verir misin?" dedi.

                              İmam(a.s): "İstediğin soruyu sorabilirsin" buyurdular.
                              Ebu Şakir: "Senin bir yaratıcının olduğuna dair delilin nedir?" dedi.

                              İmam (a.s): "Ben iki haletten hariç değilim; ya kendim kendimi yaratmışım; bu durumda da iki şey söz konusu olabilir; ben kendimi yaratırken ya benim varlığım önceden varmış veya yokmuş. Eğer önceden vardıysa, o zaman onu yapmaya ihtiyacım yoktu. Ama eğer önceden yoktuysa, sen de biliyorsun ki, yokluk herhangi bir şeyi yaratamaz. Bu durumda üçüncü bir şey sabit olmaktadır; o da şudur ki, benim bir yaratıcım vardır, o da alemlerin rabbi olan Allah'tır."

                              Hişam diyor ki: Ebu Şakir hiçbir söz söylemeksizin kalkıp gitti.(1)
                              _________________
                              1- Bihar, c. 3, s. 50. Allame Meclisi diyor ki: "Bu delil sağlam bir delildir; aynı zamanda eser ve icadın da mucit ve müessirin varlığına dayalı olduğunu göstermektedir. İnsanın vicdanı da bunun hakkaniyetine hükmetmektedir ve aklın bunu reddetmeye imkanı yoktur."
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                #90
                                Ynt: İmam Cafer Sadık’ın (as) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                                34- Kabul Olmayan Dualar

                                İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
                                "Dört kişinin duası kabul olmaz:
                                1- Evinde oturarak: "Allah'ım, bana rızk ver" diyen kimsenin duası. Allah-u Teala böyle bir kimsenin cevabında şöyle buyurmaktadır: "Rızkın peşice gitmeyi sana emretmedim mi?"

                                2- Hanımı hakkında beddua eden kimsenin duası. Allah-u Teala böyle bir kimseye şöyle buyurmaktadır: "Onun talâkını senin yetkinde bırakmadım mı?"

                                3- Kendi malını zayi ederek "Allah'ım, bana rızk ver" diyen kimsenin duası. Allah-u Teala böyle bir kimsenin cevabında da şöyle buyurur: "İktisatlı olmayı ve malını ıslah etmeyi (kötü yerlerde kullanmamayı) sana emretmedim mi?"
                                Nitekim Kur'ân'da şöyle buyurmaktadır:
                                "Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne de kısarlar; harcamaları ikisi arasında orta bir yol olur."

                                4- Şahit ve senet olmaksızın başkasına bir mal vererek Allah'dan yardım dileyen kimsenin duası." Allah-u Teala ona şöyle buyurur: "Borç verdiğinizde size: "Şahit tutun" diye emretmedim mi?"
                                _________________
                                1 - Furkan / 67
                                2 - Bihar, c. 93, s. 360
                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X