Ali bin Yaktin, Harun Raşid’in güçlü veziri olmasıyla birlikte İmam Musa bin Cafer (a.s)’ın da Şialarındandı. İmam Musa Kazım (a.s), zalimlerle çalışmayı câiz bilmemesine rağmen, bazı güvenilir kimselerin zalimler tezgahında bulunmasını gerekli görüyordu. O kimselerden biri Ali bin Yaktin idi. O, defalarca İmam Kazım (a.s)’dan vezirlik makamından ayrılması için izin istedi. Ama İmam (a.s) izin vermeyerek şöyle buyurdular:
“Bu işi yapma; çünkü biz size ilgi duymaktayız. Senin hilafet sarayında bulunman, din kardeşlerinin (şiaların) izzet mayasıdır. Umulur ki, Allah Teala senin vasıtanla rahatsızlıkları giderir ve muhaliflerin ateşini kendi dostlarından uzaklaştırır.
Ey Ali bin Yaktin! Zalim sarayında hizmet etmenin kefareti, din kardeşlerine iyilik etmektir.”
Daha sonra şöyle buyurdular:
“Sen bir şeyi benim için tazmin et, ben buna karşılık on şeyi sana tazmin edeyim. Senin tazmin etmen gereken şey, dostlarımızdan biri sana müracaat ettiğinde ihtiyacını gidermen ve ona ihtiramda bulunmandır. Benim tazmin etmem gereken şey ise şunlardır:
1- Kesinlikle hapse düşmeyeceksin.
2- Asla kılıçla öldürülmeyeceksin.
3- Hiçbir zaman evine fakirlik girmeyecektir.
Ey Ali! Kim bir mümini sevindirirse, ilk önce Allah’ı, sonra Peygamber (s.a.a)’i ve daha sonra da bizi hoşnut etmiştir.”
“Bu işi yapma; çünkü biz size ilgi duymaktayız. Senin hilafet sarayında bulunman, din kardeşlerinin (şiaların) izzet mayasıdır. Umulur ki, Allah Teala senin vasıtanla rahatsızlıkları giderir ve muhaliflerin ateşini kendi dostlarından uzaklaştırır.
Ey Ali bin Yaktin! Zalim sarayında hizmet etmenin kefareti, din kardeşlerine iyilik etmektir.”
Daha sonra şöyle buyurdular:
“Sen bir şeyi benim için tazmin et, ben buna karşılık on şeyi sana tazmin edeyim. Senin tazmin etmen gereken şey, dostlarımızdan biri sana müracaat ettiğinde ihtiyacını gidermen ve ona ihtiramda bulunmandır. Benim tazmin etmem gereken şey ise şunlardır:
1- Kesinlikle hapse düşmeyeceksin.
2- Asla kılıçla öldürülmeyeceksin.
3- Hiçbir zaman evine fakirlik girmeyecektir.
Ey Ali! Kim bir mümini sevindirirse, ilk önce Allah’ı, sonra Peygamber (s.a.a)’i ve daha sonra da bizi hoşnut etmiştir.”