İmam Musa Kazım (a.s) H. 148 yılında, yüce babası İmam Sadık (a.s) Mansur tarafından zehirlendikten ve şehit olduğundan sonra ilahi emirle İmamet makamına erişti ve o imamın imameti H. 183. yılana kadar sürdü. İmam Kazım (a.s) 35 yıllık imameti boyunca, Mensur Devaniki, Mehdi, Hadi ve Harun’ur Reşid gibi halifelerin saltanat dönemlerini gördü.
İmam Sadık (a.s) zamanında, İmam’ın ashabından bir grup, İmam’ın büyük oğlu olan “İsmail”in kendilerinin gelecekteki imamı olduğunu sanıyorlardı. Ama İsmail gençlik yıllarında vefat edince altıncı İmam (a.s) bu oğlunun ölümünü bizzat haber verdi ve hatta İmam (a.s) oğlunun cenazesini kavminin büyüklerine göstererek İsmail’in gelecekteki imam olduğu düşüncesini kökünden kurutmaya çalıştı.
İmam (a.s), oğlu İsmail’in ölümünden sonra uygun fırsatlarda, kendisinden sonra imam olarak Musa b. Cafer’i (a.s) tanıttı ve biz bu konuda birkaç örnek vermekle yetiniyoruz.
1- Mufazzal b. Ömer şöyle diyor: “İmam Sadık’ın (a.s) huzurundaydım ki o zamanlar henüz daha genç olan Ebu İbrahim Musa b. Cafer (a.s) geldi. İmam şöyle buyurdu: “Bunun hakkında benim vasiyetimi kabul et ve bil ki o İmamdır ve ashabından güvenilir olan herkesle bunun imameti konusun paylaş.”
2- İshak b. Cafer b. Muhammed şöyle diyor: “Bir gün babamın yanındayken dördüncü imamın (a.s) torunlarından olan Ali b. Ömer b. Ali babama şöyle sordu: “Kurbanın olayım, sizden sonra kime sığınalım? Babam şöyle buyurdu: “iki sarı elbise giyen, iki saç örgüsü olan ve şimdi bu kapıdan senin yanına gelecek olan şahsa. O kapının her iki tarafını iki elleriyle açar.”
Henüz fazla bir zaman geçmemişti ki iki elin kapının iki tarafını tuttuğunu, kapıyı açtığını ve karşımıza geçtiğini gördük. O Ebu İbrahim Musa b. Cafer (a.s) idi.”
3- Sefvan-i Cemmal şöyle diyor: “Mansur b. Hazim İmam Sadık’a (a.s) şöyle buyurdu: “Annem babam sana feda olsun, ölüm her sabah ve akşam insanlara çatıyor, eğer bir şey olursa, imam kimdir? İmam Sadık (a.s) eliyle Ebu’l Hasan’ın (a.s) sağ omzuna vurarak şöyle buyurdu: “Öyle olursa sizin imamınız budur.”
4- Ali b. Cafer şöyle diyor: “Babam İmam Sadık (a.s), ashabından bir gruba şöyle buyurdu: “Oğlum Musa hakkında benim tavsiyemi kabul ediniz. Zira o tüm evlatlarımdan ve benden yadigâr kalanların hepsinden üstündür, benim yerime geçecektir ve Allah’ın kulları üzerindeki hücceti olacaktır.”
İmam Sadık (a.s) zamanında, İmam’ın ashabından bir grup, İmam’ın büyük oğlu olan “İsmail”in kendilerinin gelecekteki imamı olduğunu sanıyorlardı. Ama İsmail gençlik yıllarında vefat edince altıncı İmam (a.s) bu oğlunun ölümünü bizzat haber verdi ve hatta İmam (a.s) oğlunun cenazesini kavminin büyüklerine göstererek İsmail’in gelecekteki imam olduğu düşüncesini kökünden kurutmaya çalıştı.
İmam (a.s), oğlu İsmail’in ölümünden sonra uygun fırsatlarda, kendisinden sonra imam olarak Musa b. Cafer’i (a.s) tanıttı ve biz bu konuda birkaç örnek vermekle yetiniyoruz.
1- Mufazzal b. Ömer şöyle diyor: “İmam Sadık’ın (a.s) huzurundaydım ki o zamanlar henüz daha genç olan Ebu İbrahim Musa b. Cafer (a.s) geldi. İmam şöyle buyurdu: “Bunun hakkında benim vasiyetimi kabul et ve bil ki o İmamdır ve ashabından güvenilir olan herkesle bunun imameti konusun paylaş.”
2- İshak b. Cafer b. Muhammed şöyle diyor: “Bir gün babamın yanındayken dördüncü imamın (a.s) torunlarından olan Ali b. Ömer b. Ali babama şöyle sordu: “Kurbanın olayım, sizden sonra kime sığınalım? Babam şöyle buyurdu: “iki sarı elbise giyen, iki saç örgüsü olan ve şimdi bu kapıdan senin yanına gelecek olan şahsa. O kapının her iki tarafını iki elleriyle açar.”
Henüz fazla bir zaman geçmemişti ki iki elin kapının iki tarafını tuttuğunu, kapıyı açtığını ve karşımıza geçtiğini gördük. O Ebu İbrahim Musa b. Cafer (a.s) idi.”
3- Sefvan-i Cemmal şöyle diyor: “Mansur b. Hazim İmam Sadık’a (a.s) şöyle buyurdu: “Annem babam sana feda olsun, ölüm her sabah ve akşam insanlara çatıyor, eğer bir şey olursa, imam kimdir? İmam Sadık (a.s) eliyle Ebu’l Hasan’ın (a.s) sağ omzuna vurarak şöyle buyurdu: “Öyle olursa sizin imamınız budur.”
4- Ali b. Cafer şöyle diyor: “Babam İmam Sadık (a.s), ashabından bir gruba şöyle buyurdu: “Oğlum Musa hakkında benim tavsiyemi kabul ediniz. Zira o tüm evlatlarımdan ve benden yadigâr kalanların hepsinden üstündür, benim yerime geçecektir ve Allah’ın kulları üzerindeki hücceti olacaktır.”