Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İMAM CEVAD (a.s.)IN İMAMETİ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    İMAM CEVAD (a.s.)IN İMAMETİ

    Bir kimsenin baliğ olmadan önce İmamet makamına varması mümkün müdür? İmam Cevad (a.s.) 203 yılında İmam olduktan sonra bu mesele çok ciddi bir şekilde İlmi kelami mahfillerde konu edilmeye başlandı ve sonraları 220 hicri yılında İmam Hadi (a.s.)'ın imameti ve ondan sonra da Hz. Mehdi (a.f.)'ın imametiyle ilgili olarak tam zirveye tır­mandı.

    203 yılında İmam Rıza (a.s.)'ın şahadetinden sonra O hazretin tek oğlu olan İmam Cevad ta.s.) sekiz veya dokuz yaşında olduğundan dolayı şialar derin bir tedirginliğe düştü­ler. Bazı tarihçilerin yazdığına göre, bu hususta şialar arasın­da ihtilaf meydana geldi, diğer şehirlerdeki şialar da ne yapa­caklarını bilemediler.[6] Bunun için de onlardan bazısı Abdürrahman b. Haccac'ın evinde toplanarak ağlamaya, sızlamaya başladı[7]

    İmam'ın en önemli rüknünü masum İmam'a itaat etmek olarak bilen, fıkhi ve dini sorunlarla karşılaştıklarında masum İmam'a başvuran şialar için bu mesele büyük bir önem taşımaktaydı ve bu sorunu halletmek zorundaydılar. İmam Rıza (a.s.)'ın oğlu İmam Cevad (a.s.)'ı kendi yerine İmam olarak tayin ettiğini kesin olarak şialar biliyorlardı ancak İmam Cevad (a.s.)'ın yaşının küçük olmasından kaynak­lanan bu sorun, emin ve mutmain olmaları için daha yoğun bir tahkik yapmaya zorluyordu, onları.

    İmam Cevad (a.s.)'ın imametiyle ilgili olarak İmam Rıza (a.s.)'dan geriye kalan naslar arasında özellikle şöyle hatırla­tılmıştır:

    İmam Rıza (a.s.), küçük yaştaki oğlu İmam Cevad (a.s.)'ı kendi yerine İmam olarak tayin etmiş ve bu iş için da­ha geniş bir fırsat varken bunun üzerinde ısrarla durmuştu. Hatta İmam Rıza (a.s.)'ın bazı ashabı İmam Cevad (a.s.)'ın yaşının küçük olduğuna dikkat çekince İmam Rıza (a.s.), Hz. İsa .(a.s.)'ın süt emdiği bir dönemde peygamber olduğunu hatırlatmış ve şöyle buyurmuştu: "İsa (a.s.) peygamberliğe seçildiğinde benim oğlumdan daha küçüktü."[8]

    Şüphesiz ki İmam Rıza (a.s.)'ın şehadetinden sonra O hazretin şiaları arasında meydana gelen sarsılma ve kararsız­lık, onların bazılarının İmam Rıza (a.s.)'ın kardeşi olan Abdul­lah b, Musa'nın etrafına toplanmasına neden oldu. Fakat bunlar da delil görmeden kimseyi İmam kabul etmediklerin­den dolayı onların bir kısmı Abdullah'a bazı sorular yönelttiler ve cevap veremediğini görünce de onu terkettiler[9].

    Onların bir grubu da İmam Kâzım (a.s.)'da duran Vakıfiye'ye katıldılar. Navbahti'ye göre bu iki eğilimin her ikisinin ne sebebi, onların, baliğ olmayı imametin şartlarından biri olarak bilmeleriydi.[10]

    Bunlarla birlikte şiaların çoğu İmam Cevad (a.s.)'m ima­metini kabul ettilerse de onların bazısı İmam'ın yaşının kü­çük olduğunu İmam Cevad (a.s.)'ın kendisine söylediler ve İmam Cevad (a.s.) ise onların cevabında, Hz. Süleyman (a.s.)'ın Davud (a.s.)'ın yerine geçtiğine değinip şöyle buyur­du: Hz. Süleyman (a.s.) çocukluk döneminde, koyunları ot­lattığı bir zamanda Hz. Davud (a.s.) onu kendi yerine geçirdi ve Beni İsrail'in abid ve alimleri onun bu amelini inkar ediyorlardı.[11]

    Navbahti'nin yazdığına göre Ebu Cafer (a.s.)'ın imame­tine inananlar, Yahya b. Zekeriya'nın meselesine, İsa (a.s.)'ın süt emdiği bir dönemde peygamber oluşuna, Yusuf (a.s.)'ın kıssasına ve Hz. Süleyman (a.s.)'ın ilmine dayanıyorlardı. Ve bu saydıklarımız da şunu gösteriyor ki, Allah'ın hüccetleri bu­lûğ çağına ermeden de hiçbir eğitim ve öğretim görmeden, ledünni olarak ilim sahibi olabilirler.[12]

    İmami şialar bir taraftan imametin ilahi boyutunu göz önünde bulunduruyorlardı, bu yüzden de İmam'ın yaşının küçük olması kesinlikle onların inancında bir halel ve bir sar­sılma meydana getiremezdi ve başka bir taraftan da önemli olan tek şey, bu ilahi boyutun imamların ilminde zuhur et­mesiydi. Hakikatte İmamlar şiaların bütün sorularını cevaplandıracak bir mevkide idiler. Bunun için de onlar bütün İmamlar hakkında bu aslı gözetip İmamlara çeşitli sorular yöneltiyorlardı ve sordukları sorulara ikna edici cevap aldıkla­rında (ve imameti hakkında nas da mevcut olduğunda) onu masum İmam olarak kabul ediyorlardı.

    İmam Cevad (a.s.)'ın yaşının küçük olduğu nazara alın­dığında Onun hakkında da böyle bir araştırmanın yapılması ve çeşitli soruların O'na yöneltilmesi daha zaruri görünmek­teydi. Bu mebna doğrultusunda şialar çeşitli yerlerde ve fırsat geldiğince İmam Cevad (a.s.) hakkında böyle bir araştırma yaptılar ve ondan sonra da şiaların hemen hemen hepsi -çok az kişiler hariç- mutmain bir şekilde Onun imametini ka­bul ettiler.

    Bu hususta şunu belirtmeliyiz ki: Biraz evvel de değin­diğimiz gibi, şialar İmam Cevad (a.s.)'ın imamet meselesini çözümlemek içip bir araya toplandılar. İmam Rıza (a.s.)'ın itimad ettiği şialardan biri olan Yunus b. Abdurrahman "İmam Cevad (a.s.) büyüyünceye kadar ne yapmalıyız?" dedi. Bu sı­rada Rayyan b. Salt itiraz edercesine yerinden kalkıp şöyle dedi: "Sen zahirde İmam Cevad (a.s.)'ın imametine inanmış gösteriyorsun kendini, ancak batında Onun imameti hakkın­da şüphe ettiğin belli. Eğer O'nun imameti Allah tarafından ise O bir günlük çocuk bile olsa bizim büyüğümüz, şeyhimiz ye­rindedir; fakat eğer Allah tarafından olmasa hatta bin yıl bile yaşamış olsa bizim için başkalarıyla bir farkı yoktur." Oradaki şialar ayağa kalkıp Rayyan'ı susturdular... Bilahare hac mev­siminde Bağdat'taki ve diğer şehirlerdeki şia alimleri bir araya, toplanıp, seksen kişilik bir grup oluşturarak Medine'ye gitti­ler, önce Abdullah b. Musa'nın yanına gittiler, fakat aradıkla­rını onda bulamayınca ayrıldılar ve İmam Cevad (a.s.)'ın hu­zuruna vardılar. İmam Cevad (a.s.) onların bütün sorularını cevaplandırdı, onlar da İmametin ve ilahi ilmin alameti olan bu cevapları duyunca çok sevindiler.[13]

    İkinci bir defa şialar muhtelif bölgelerden gelip İmam'ın yanında toplandılar ve burada da çok çeşitli konular hakkında İmam'a sorular sordular ve İmam da onların bütün soru­larını cevaplandırdı. İmam bu sırada on yaşındaydı.[14] Bu rakamda biraz mübalağa yapılmış olması da muhtemeldir fa­kat rivayetten anlaşılan şunlardır:

    a - Şialar İmam'ın ilmi vesilesiyle onun imametini kabul etmekte ısrar ediyorlardı.

    b - İmam'ın yaşı küçüktü, ama imameti Allah tarafından olduğu için şiaların ilmi ve fıkhi sorularını güzel bir şekilde cevaplandırdı.

    Şeyh Müfid -İmam Rıza (a.s.)'ın şehadetinden sonra bazı şiaların İmam Cevad (a.s.)'ın imametini inkar edip Vakifiye inancına eğilmelerine ve bir kısmının da Ahmed b. Musa'­nın imam olduğuna inandıklarına değinerek- şiaların büyük bir çoğunluğunun kâbul ettiği İmam Cevad (a.s.)'ın imameti üzerinde tekidle durup, onun isbatı için de akli delile ilaveten Hz. İsa (a.s.) hakkında nazil olan ayetlere istidlal ediyor. Ay­nı şekilde Resulullah (s.a.a.)'in İmam Ali (a.s.)'ı bulûğ çağına ermeden İslam'a davet etmesine de değiniyor, halbuki O'nun yaşındaki başka çocuklara böyle bir davette bulunmamıştır. Şeyh Müfid'in, görüşünün sahih olduğuna dair getirdiği başka bir şahid de Peygamber'in Hasan ve Hüseyn'i, çocuk olduk­ları halde mübahale olayına kalmasıdır.[15]

    İmamet meselesinde önemli olan şey bir önceki İmam'ın, sonraki İmam'ın imameti hakkında nassının olma­sıdır, ki Şeyh Müfid de İmam Rıza (as.)'ın, İmam Cevad (a.s.)'ın imameti hakkındaki nassı İmam Rıza (a.s.)'ın yakın ve büyük ashabının bazılarından naklederek o nassın rivayetçilerini şöyle sıralıyor:

    Ali b. Cafer b. Muhammed es-Sadık (a.s.)

    Safvan b. Yahya

    Muammer b. Hallad

    Hüseyn b. Beşşar

    İbn-i Kıyama el-Vasıti

    Hasan b. Cahm

    Ebu Yahya es-San'âni

    el-Hayrati

    Yahya b. Habib b. ez-Ziyat ve diğer bir çok kişiler.[16]

    Şeyh Müfid bu şahısların bazısının rivayetini "İrşad" kita­bında zikretmiştir ve Üstad Atarudi ise hemen hemen onların hepsini Müsned'ül İmam'il Cevad kitabında bir araya topla­mıştır'[17] Allame Meclisi de Bihar'ül Envar kitabında O hazretin imameti hakkındaki nasları zikretmek amacıyla özel bir fa­sıl açmıştır.[18]

    Şu rivayetlerden iyice anlaşılmaktadır ki İmam Rıza (a.s.) defalarca ve karşılaştığı çeşitli münasebetlerde, oğlunun imametini hatırlatmış ve kendi büyük ashabını da olaydan haberdar etmiştir. Hakikatte İmam Rıza (a.s.)'ın çoğu ashabı­nın o İmam'ın buyruklarına dayanarak İmam Cevad (a.s.)'ın imametinde ısrar etmelerinin kendisi İmam Cevad (a.s.)'ın imametinin hakkaniyetini en iyi bir şekilde ispatlamaktadır. Çünkü şianın büyükleri, fakihleri ve hadisçileri, imamların imametini kabul ederken büyük bir titizlik gösteriyor ve önce­den de değindiğimiz gibi nassın olmasıyla birlikte farklı ilmi sorular sorduktan sonra onların imametini kabul ediyorlardı.
    [6] Delail'ül İmamet, s: 204.



    [7] Uyün'ül Mucizat, s: 119.



    [8] Ravzet'ül Vaizin, s: 203.



    [9]Menakib (İbn-i Şehr Aşub), c: 2, s: 429. Müsned'ül imam'il Ce­vad, s: 29-30 ve 222.



    [10] Fırak'üş Şia, s: 88. el-Makalat vel-Fırak, s: 95.



    [11] Usul'uKafi, c: 1,s:383.



    [12] Fırak'üş Şia, s: 88. el-Makalat vel-Fırak, s: 94- 95

    [13] Bihar'ul Envar, c: 50, s: 99-100 (Uyun'ul Mücizat'ın nakline göre s: 119). Bakınız: isbat'ül Vasiyyet, s: 213.



    [14] Usûl'u Kafi, c: 1,s: 314.



    [15] el-Fusul'ul Muhtare, s: 256-257.



    [16] İrşad (Şeyh Müfid), s: 317. A'lâm'ül Vera, s: 330.



    [17] Müsned'ül İmam'il Cevad, s: 250-333. Biz bu mecmuamızda Üstadın bu yazılarından büyük bir ölçüde yararlanmış ve bu belgelerin tanzimindeki üstadın faaliyetini en değerli kültürel hizmetlerden bilmek­teyiz.



    [18] Bihar-ül Envar, c: 50, s: 18, 36.



YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X