Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

    9- İmam Cevad (a.s)'dan Bir Mucize

    Zeydiye mezhebinden olan Ali b. Halid şöyle diyor:

    Ben Samirra şehrinde idim. Bu şehirde, Şam bölgesinde peygamberlik iddiasında bulunup devlet eliyle yakalanarak zindana atılan bir şahısın olduğunu duydum. Onun durumunun neden ibaret olduğunu öğrenmek için onu görmeye gittim. Onu anlayışlı ve akıllı bir kimse olarak gördüm. Ona şöyle dedim: "Ey adam! Maceran nedir, neden zindana atılmışsın?"
    Cevabımda şöyle dedi: "Ben Şam halkındanım, İmam Hüseyin (a.s)'ın kesik başının bırakılmış olduğu yerde, sürekli ibadetle meşguldüm. Bir gece aniden bir şahıs karşıma çıkarak şöyle buyurdu: "Kalk birlikte gidelim!" Ben de elimde olmaksızın kalkarak onunla yola koyuldum. Biraz yürüdükten sonra Kufe camisinde olduğumu gördüm. Buyurdu ki: "Bu camiyi tanıyor musun?"

    Cevabında: "Evet, Kufe camisidir" dedim. O namaz kıldı, ben de namaz kıldım. Yine birlikte hareket ettik. Çok geçmeden kendimi Medine camisinde gördüm. Yine namaz kıldık, Resulullah'a selam gönderdi, O'nu ziyaret etti. Daha sonra oradan çıktık. Az sonra Mekke'de olduğumu gördüm ve tüm merasimleri ve Allah'ın evinin ziyaretini o şahısla yaptım. Daha sonra yine yola koyulduk. Biraz yürüdükten sonra aniden Şam'da eski yerimde olduğumu gördüm ve o şahıs da gözümden kayboldu.
    Bu olaydan bir yıl geçti, ben yine orada ibadetle meşgul idim. Hac mevsimi ulaştı, aynı şahıs yine gelerek beni kendisiyle birlikte o kutsal yerlere götürdü. Önceki gibi o kutsal yerleri yine ziyaret ettik, geçen yılın amellerini tekrar yaptık. Nihayet beni Şam'a geri çevirdi. Benden ayrılmak istediğinde şöyle dedim. "Sana böyle bir güç veren Allah aşkına söyle; sen kimsin?"

    Biraz başını aşağı eğdikten sonra bana bakarak şöyle buyurdu: "Ben Muhammed b. Ali. Musa b. Cafer'im. (Yani İmam Cafer Sadık'ın oğlu Musa Kazım'ın oğlu Ali Rıza'nın oğlu Muhammed Taki'yim.)"

    Ben bu olayı yakın dostlarımdan birkaç kişiye söyledim. Bu haber, (Mutesim'in veziri olan) Muhammed b. Abdulmelik-i Zeyyat'a yetişti. O benim tutuklanmamı emretti ve bana "bu adam peygamberlik iddiasında bulunuyor" diye iftirada bulundu. Şu anda gördüğün gibi (o iftiradan dolayı) zindandayım."

    Ona şöyle bir öneride bulundum: "Başından geçen bu olayı Muhammed b. Abdulmelik'e yazman iyi olur. Bu mektup zindandan kurtuluşuna sebep olabilir." O da benim bu önerim üzerine başından geçen olayı ona yazdı.
    Muhammed b. Abdulmelik, gönderilen mektubun altına şöyle yazmıştı: "Seni bir gecede Şam'dan Kufe'ye, oradan da Medine'ye ve Medine'den de Mekke'ye götüren ve daha sonra Şam'a geri çeviren kimseye de ki bu zindandan da seni kurtarsın."

    Ali b. Halid şöyle devam ediyor:
    "Abdulmelik'in cevabını okuduğumda çok rahatsız oldum ve bu şahısın haline acıdım. Ona dedim ki: "Sabret ve işin sonucunun ne olacağına bak."
    Sonra zindandan dışarı çıktım. Sabahleyin onun halini sormak için zindana gittim. Oraya vardığımda, pek çok bekçi, memur ve halkın, zindanın etrafında dolaştıklarını gördüm.
    "Ne olmuş?" diye sordum.
    Dediler ki: "Peygamberlik iddiasında bulunan mahbus, bütün kapılar kapalı olmasına rağmen zindandan yok olmuş; yere mi girmiş, kuş olup göğe mi yükselmiş, bilemiyoruz!"

    Evet, İmam Muhammed Taki (a.s) onu böylece zindandan kurtarmıştı. Ali b. Halid, bu olayı gördükten sonra, kendi mezhebinden (Zeydi'likten) el çekti ve İmam Muhammed Taki (a.s)'ın takipçilerinden oldu.

    (Bihar, c. 50, s. 38)
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #17
      Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

      10- Okunacak Bir Münazara

      Memun, kızı Ümmü Fazl'ı İmam Cevad (a.s)'la evlendirdikten sonra bir gün büyük bir meclis düzenlendi. Memun, İmam Cevad (a.s), Yahya b. Eksem ve Ehl-i Sünnet'ten bir grup kimse de o mecliste bulunuyorlardı. Yahya b. Eksem, hassas bir meseleyi söz konusu ederek İmam Cevad (a.s)'a şöyle dedi:
      "Ey Resulullah'ın oğlu! Nakledildiğine göre Cebrail-i Emin, Allah Resulüne nazil olarak şöyle dedi: "Ya Muhammed! Allah selam söylüyor ve buyuruyor ki: "Ben Ebubekir'den razıyım, ondan sor; acaba o da benden razı mıdır?"
      Bu meşhur rivayet hakkında sizin görüşünüz ve sözünüz nedir?

      İmam Cevad (a.s) cevabında şöyle buyurdu: "Ben Ebubekir'in faziletini inkar etmiyorum. Ama bu rivayeti nakleden kimse, Resulullah (s.a.a)'in Haccet'ul-Veda'da beyan etmiş olduğu hadisi de göz önünde bulundurmalıdır. Resulullah (s.a.a) o gün şöyle buyurmuştur:
      "Bana yalan isnat edenler çoğalmıştır, benden sonra da çoğalacaktır. Her kim kasıtlı olarak bana yalan isnat ederse, onun yeri cehennem ateşi olacaktır. Benden bir hadis nakledildiğinde onu Allah'ın kitabıyla ve sünnetimle kıyas ediniz (ölçünüz); Allah'ın kitabına ve benim sünnetime uygun olanı alınız; bunlara muhalif olanı ise reddediniz."

      İmam Cevad (a.s) daha sonra şöyle buyurdu: "Ebubekir hakkındaki bu rivayet, Allah'ın kitabına uygun değildir. Zira Allah-u Teâla şöyle buyuruyor: "Şüphesiz insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız."(1)
      Acaba Allah-u Teâla, Ebubekir'in O'ndan razı olup olmadığını bilmiyor muydu ki onu Cebrail vasıtasıyla Peygamber (s.a.a)'den sormaya gerek duysun? Bu aklen doğru değildir."

      Yahya b. Eksem: "Ebubekir ve Ömer hakkında şöyle bir rivayet nakledilmiştir: "Ebubekir ve Ömer yeryüzünde, gökyüzündeki Cebrail ve Mikail gibidirler." Acaba bu rivayet doğru mudur?
      İmam Cevad (a.s) şöyle buyurdu: Bu rivayet hakkında da düşünülmeli ve dikkat edilmelidir. Zira Cebrail ve Mikail hiçbir günah işlememiş ve bir an olsun dahi Allah'ın itaatinden ayrılmamış iki mukarreb melektirler. Oysa Ebubekir ve Ömer, gerçi İslam zuhur ettikten sonra Müslüman olmuşlardır ama ömürlerinin çoğunu şirke ve puta tapmakla geçirmişlerdir. Allah Teâla'nın bunları o iki yüce meleğe benzetmesi imkânsızdır."

      Yahya b. Eksem: "Rivayet olmuştur ki: "Ebubekir ve Ömer, cennet yaşlılarının efendileridirler." Sizin bu konuda görüşünüz nedir?"

      İmam Cevad (a.s): "Bu rivayetin doğru olması imkansızdır. Zira cennet ehlinin hepsi gençtirler, onların arasında yaşlı yoktur. Bu rivayeti Beni Ümeyye, İslam Peygamberi'nin: "Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridirler" diye onların hakkında buyurmuş olduğu hadisin karşısında uydurmuşlardır."

      Yahya b. Eksem: Rivayet edilmiştir ki: "Ömer b. Hattab, cennet ehlinin kandilidir."

      İmam Cevad (a.s): "Bu rivayet de doğru değildir. Zira cennette, Allah'ın mukarreb melekleri, Hz. Adem, Hz. Muhammed (s.a.a), bütün Peygamberler ve resuller vardır; cennet onların nurlarıyla bile aydınlanmıyor, nerede kaldı ki Ömer'in nuruyla aydınlanmış olsun." (Cennet karanlık değildir ki bir kandile ihtiyaç olsun, cennet her zaman aydındır.)

      Yahya b. Eksem: Rivayet edilmiştir ki: "Sekine Ömer'in diliyle konuşuyor."
      İmam Cevad (a.s): "Ben Ömer'in faziletini inkar etmiyorum ama Ebubekir Ömer'den üstündür. Buna rağmen minberin üzerinde şöyle demiştir: "Benim bir şeytanım vardır ki bazen bana musallat oluyor; yoldan saptığımı gördüğünüzde beni doğru yola getiriniz."

      Yahya b. Eksem: Peygamber (s.a.a)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Eğer ben peygamberliğe seçilmiş olmasaydım, mutlaka Ömer peygamber olurdu!"

      İmam Cevad (a.s): "Allah'ın kitabı (Kur'an-ı Kerim) bu hadisten daha doğrudur. Allah-u Teâla kitabında şöyle buyurmaktadır: "Hani biz Peygamberlerden (misak) kesin söz almıştık; senden, Nuh'dan…"(2)
      Bu ayetten anlaşıldığına göre Allah-u Teâla, peygamberlerden kesin söz almıştır. O halde kendi sözünü değiştirmesi (Ömer'i Hz. Muhammed'in yerine peygamber seçmesi) nasıl mümkün olabilir? Peygamberler bir göz kırpmak kadar bile Allah'a şirk koşmamışlardır; o halde nasıl olur da Allah-u Teâla, ömrünün çoğunu şirk ve küfürde geçiren bir kimseyi peygamberliğe seçebilir?! Hâlbuki Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Âdem, ruhla cisim arasında iken ben peygamber idim."

      Yahya b. Eksem: Yine Peygamber (s.a.a)'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Hiçbir zaman vahiy benden kesilmedi; meğerki Hattab (Ömer'in babası) ailesine nazil olduğunu (risalet makamının benden onlara intikal ettiğini) zannettim."

      İmam Cevad (a.s): "Bu da doğru değildir. Zira Peygamber (s.a.a)'in kendi peygamberliğinden şüphe etmesi mümkün değildir. Allah-u Teâla şöyle buyuruyor: "Allah meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da." (3) O halde peygamberliğin, Allah'ın seçtiği kimseden, kendisine şirk koşan kimseye intikal etmesi nasıl mümkün olabilir?!"

      Yahya b. Eksem: Nakledildiğine göre Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Azap nazil olsaydı, Ömer'den başka kimse ondan kurtulamazdı."
      İmam Cevad (a.s): "Bu da muhaldır. Zira Allah-u Teâla şöyle buyurmaktadır: "Hâlbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir." (4)

      Burada Yahya b. Eksem, İmam Cevad (a.s)'ın güçlü delilleri karşısında susup kaldı. Ehl-i Sünnetin büyükleri, İmam Cevad (a.s)'ın, küçük yaşta olmasına rağmen Bağdat kadısı Yahya b. Eksem'in sorularını böyle cevaplandırdığını ve Yahya b. Eksem'in de İmam (a.s)'ın soruları karşısında aciz kaldığını görünce şaşkınlığa uğradılar.(5)
      _________________
      1 - Kaf / 16
      2 - Ahzab / 7
      3 - Hac / 75
      4 - Enfal / 33
      5 - Bihar, c. 50, s. 80
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #18
        Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

        11- Bebeğin Erkek Olması İçin Dua

        İmam Rıza'nın (a.s) şahadetinden sonra, Bağdat ve diğer şehirlerin alim ve bilginlerinden seksen kişi hac töreni için Mekke'ye hareket ettiler. İmam Cevad'la da (a.s) görüşmek için yolları üstündeki Medine'ye de uğradılar ve İmam Sadık'ın (a.s) boş olan evlerine indiler...

        Küçük yaşta olan İmam (a.s) onların toplantısına katıldı, "Muvaffak" adında birisi İmam'ı orada bulunanlara tanıttı, herkes saygı için kalkıp selam verdiler. O zaman İmam'dan bir takım sorular soruldu, İmam (a.s) iyi bir şekilde cevap verdiler. Herkes O'ndaki İmamet eserlerini gördüklerinde onun İmametinden daha fazla emin olup sevindiler ve İmam'ı överek dua ettiler...

        Onlardan, İshak adındaki birisi diyor ki: "Ben de bir mektuba, İmam'dan sormak için on tane mesele yazdım ve kendi kendime: "Eğer imam sorularıma cevap verirse eşimin hamile olduğu bebeğin erkek olması için Allah'a dua etmesini isteyeceğim" dedim.

        Toplantı uzun sürdü, devamlı İmam'dan soru soruyorlar, O da cevap veriyordu, mektubumu yarın İmam'a veririm diye gitmek için kalktım. İmam (a.s) beni görür görmez:
        "Ey İshak! Allah benim duamı kabul etti, bebeğinin ismini Ahmed koy" buyurdular.

        Bunun üzerine; "Allah'a hamdolsun şüphesiz bu Allah'ın hüccetidir" dedim. İshak vatanına döndüğünde Allah Teala ona bir oğlan çocuğu bağışladı, o da ismini Ahmed koydu.

        (Uyun'ul-Mucizat, s.109)
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #19
          Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

          12- Kefen Yapmak İçin Elbise İsteğinde Bulunma

          İmran b. Muhammed-i Eş'arî anlatıyor:

          "İmam Cevad'ın (a.s) huzuruna gittim, işlerimi bitirdikten sonra İmam'a: "Ümm'ül-Hasan size selam gönderdi ve kendisine kefen yapması için elbiselerinizden birini bağışlamanızı rica etti" dedim.

          İmam (a.s): "Onun bu işe ihtiyacı kalmadı" buyurdular.

          Ben geri döndüm, İmam'ın maksadının ne olduğunu anlayamadım. Ama İmam'ın huzurunda olduğum günden onüç-ondört gün önce Ümm'ül-Hasan'ın vefat ettiğini öğrenince İmam'ın maksadının ne olduğunu anlamış oldum."

          (Bihar, c.50, s.43)
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #20
            Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

            [font=Arial]13- Eşkıyaların Aldığı Miktarda Para

            [b][color=green]Ahmed b. Hadid diyor:

            [color=green]Bir grupla hac töreni için Mekke'ye gidiyorduk, eşkıyalar yolumuzu kestiler ve mallarımızı aldılar. Medine'ye yetiştiğimizde bir sokakta İmam Cevad (a.s) ile karşılaştım, evlerine gittim ve başımızdan geçenleri İmam (a.s)'a anlattım. İmam (a.s), bana bir miktar para ve elbise getirmelerini emrettiler ve buyurdular ki:
            "Parayı arkadaşların arasında eşkıyaların onlardan aldıkları miktarda bölüştür."

            Ben parayı bölüştürdükten sonra İmam (a.s)'ın verdiği paranın tamı-tamına eşkıyaların bizden aldığı para miktarında olduğunu gördüm.

            (Bihar, c.50, s.44; Herâic-i Ravendî'den naklen)
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #21
              Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

              14- İmam (a.s)'ın Elbise Göndermesi

              Muhammed b. Sehl-i Kummi diyor ki:

              Mekke'de ikamet ediyordum, Medine'ye gittim ve İmam Cevad'ın (a.s) huzuruna vardım, İmam'dan bir elbise rica etmek istiyordum, fakat vedalaşıncaya dek bir türlü isteğimi söyleyemedim. Bir mektup yazarak isteğimi İmam'a iletmemi düşündüm ve bu işi yaptım. Sonra Mescid-i Nebi'ye gittim, iki rekat namaz kılıp yüz defa hayır ve iyilik dilemeğe, sonra kalbime ilham olur ise mektubu göndermeye, olmazsa yırtmağa karar verdim ve öyle yaptım. Kalbimden mektubu göndermemek geçti, mektubu yırtıp Mekke'ye doğru yola koyuldum, o sırada elindeki mendilin içinde bir elbise olan birisinin, kervanların arasında beni aradığını gördüm. Bana yetişerek; "Bu elbiseyi İmam (a.s) senin için gönderdi" dedi.

              (Herâic-i Ravendî, s.237; Bihar, c.50, s.44)
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #22
                Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                15- Ağacın Meyve Vermesi

                Me'mun İmam Cevad'ı Bağdat'a getirtti, kızını O'na verdi. Ama İmam (a.s) Bağdat'ta kalmayıp eşiyle Medine'ye döndü. Döndüğü sırada halktan bir grup İmam (a.s)'la vedalaşmak için O'nu şehir dışına kadar uğurladılar. Akşam namazı vakti, eski bir camisi olan bir yere yetiştiler.

                İmam (a.s), akşam namazını kılmak için o camiye gitti. Caminin avlusunda o zamana kadar meyve vermeyen bir sedir ağacı vardı. İmam (a.s) su istedi ve o ağacın dibinde abdest aldı. Akşam namazını cemaat ile yerine getirdi ve ondan sonra dört rekât nafile namazı kıldı ve şükür secdesi etti. Daha sonra oradakilerle vedalaşarak oradan ayrıldı.

                O akşamın sabahı ağaç çiçek açıp güzel bir meyve verdi. Oradakiler bu durumu gördüklerinden şaşırıp kaldılar. Yıllar sonra rahmetli Şeyh Mufid'in bu ağacı gördüğünü ve meyvesinden yediğini nakletmekteler.

                (Nur'ul-Ebsar, Şeblenci, s.179; İhkak'ul-Hak, c.12, s.424; Kâfî, c.1, s.497; İrşad-ı Mufid, s.304; Menakıb, c.4, s.390)
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #23
                  Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                  16- İmam Rıza'nın (a.s) Şahadetinin Duyurulması

                  Ümeyye b. Ali diyor ki:

                  "İmam Rıza (a.s) Horasan'da olduğu zaman ben Medine'de kalıyor ve İmam Cevad (a.s)'ın evine gidip geliyordum. İmam'ın yakınları selam arzetmek için O'nun yanına geliyorlardı. Bir gün cariyesine, (yakınlarının hanımlarına) yas tutmağa hazırlanmalarını söylemesini emretti. Sonraki gün yine İmam (a.s) onlara yas tutmağa hazırlanmalarını hatırlattı!
                  Kime yas tutmak için hazırlansınlar? diye sorduklarında; "Yeryüzünün en üstün insanına!" buyurdular.
                  Bir müddet sonra İmam Rıza'nın (a.s) şahadet haberi geldi ve İmam Cevad'ın (a.s): "Yas tutmak için hazırlanın" dediği gün, İmam Rıza'nın (a.s) Horasan'da şehid olduğu anlaşıldı.

                  (A'lam'ul-Vera, s.334)
                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                    17- Kadı'nın İtirafı

                    Peygamber ve imamet ailesinin düşmanlarından biri olan kadı Yahya b. Eksem'in kendisi itiraf ediyor:
                    Bir gün Peygamber'in (s.a.a) türbesinin yakınında İmam Cevad'ı (a.s) gördüm, onunla çeşitli meseleler hakkında tartıştım, sorularımın hepsine cevap verdi. Ona dedim ki: "Vallahi sizden bir şey sormak istiyorum ama utanıyorum."
                    İmam (a.s); "Sen soruyu dile getirmeden ben cevap veririm; sen İmam'ın kim olduğunu sormak istiyorsun" dedi.
                    Ben şaşkınlıkla; "Evet vallahi sorum bu idi" dedim.
                    Bunun üzerine: "İmam benim" buyurdular.
                    Dedim ki: "Bu iddiaya deliliniz var mı?"
                    O sırada İmam (a.s)'ın elindeki asa dile geldi ve; "O benim mevlam, zamanın İmam'ı ve Allah'ın Hücceti'dir" dedi.

                    (Kâfî, c.1, s.353; Bihar, c.1, s.68)
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                      18- Komşunun Kurtuluşu

                      Ali b. Cerir diyor ki:

                      İmam Cevad'ın huzuruna gitmiştim. İmam (a.s)'ın koyunlarından biri kaybolmuştu. Komşulardan birini hırsızlıkla suçlayarak çeke çeke İmam (a.s)'ın yanına getirdiler.
                      İmam (a.s); "Vay halinize! Bırakın onu, koyunu o çalmadı, koyun şimdi filan'ın evindedir, gidin onu alıp getirin" buyurdular.
                      İmam (a.s)‘ın buyurduğu eve gidip koyunu orada buldular. Ev sahibini hırsızlık suçuyla tutuklayıp döverek elbisesini yırttılar. Ama o, koyunu çalmadığına yemin ediyordu. Onu İmam (a.s)'ın yanına getirdiklerinde, İmam (a.s); "Yazıklar olsun size, bu kişiye zulüm ettiniz, koyun kendiliğinden onun evine girmişti ve onun bundan haberi yoktu" buyurdular.
                      Sonra İmam (a.s), onun kalbini almak ve yırtılan elbisesini telafi etmek için bir miktar para ona bağışladı.

                      (Bihar, c.50, s.47, H. Ravendi'den naklen)
                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                        19- Mahpusun Kurtuluşu

                        Ali b. Halid diyor ki:

                        "Sammerra'da, peygamberlik iddiasında bulunan bir kişiyi, eli kolu bağlı olarak Şam'dan getirip burada zindana attıklarından haberdar oldum. Bundan dolayı zindana gittim. Zindancıya onunla görüşmek istediğimi söyledim, beni onun yanına götürdüler, onun akıllı ve anlayışlı birisi olduğunu gördüm. Meselen nedir? diye sorduğumda şöyle dedi:

                        "Şam'da şehitlerin serveri Hüseyin b. Ali'nin (a.s) mukaddes başlarının mızrakta teşhir edildiği yerde(1) ibadet ile meşgul idim, vakit gece yarısıydı, ansızın birinin karşımda durduğunu ve bana "kalk" dediğini gördüm.
                        Ayağa kalktım ve onunla birkaç adım gittim, birden Kufe camisinin önünde olduğumuzu gördüm. Bana; "Bu camiyi tanıyor musun?" diye sordu. "Evet tanıyorum, bu Kufe cami'idir" dedim.

                        Orada namaz kıldık ve dışarı çıktık. Yine biraz yol gittik, sonra Medine'de Mescid-i Nebi'de olduğumuzu gördüm. Peygamber (s.a.a)in türbesini ziyaret ettik ve mescid'de namaz kıldıktan sonra dışarı çıktık ve biraz daha gittik. Ansızın kendimi Mekke'de Allah'ın evinde buldum. Tavaf edip dışarı çıktık ve biraz daha gittikten sonra kendimi Şam'daki yerimde buldum ve o şahıs nazarımdan kayboldu.

                        Gördüklerimden dolayı şaşkınlık ve hayretler içindeydim. Aradan bir yıl geçtikten sonra yine o adam geldi ve geçen yılki yoluculuk ve macera yine aynı şekilde tekrarlandı. Bu defa o adama benden ayrılmak istediği zaman kendisini tanıtması için yemin verdirdim. Bunun üzerine; "Ben Muhammed (Takî) b. Ali (Rıza) b. Musa b. Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib'im" dedi.

                        Bu macerayı bazılarına naklettim ve bu haber Mutasım-ı Abbasî'nin veziri Muhammed b. Abdulmelik-i Zeyyat'a yetişti. O da beni zincire vurdurup buraya getirterek zindana atılmamı emretti ve yalan yere halka, benim peygamberlik iddiasında bulunduğumu yaydılar.

                        Ali b. Halid der ki: Ona; "Senin maceranı (eğer gerçekten haberi yoksa), haberi olması için Zeyyat'a yazmamı istiyor musun?" dediğimde adamcağız; "Yaz" dedi.

                        Ben de macerayı Zeyyat'a yazdım, o da gönderdiğim mektubun cevabında; "Ona söyle, onu bir gecede Şam'dan Kufe, Medine ve Mekke'ye götürüp gezdiren kişiden, kendisini zindandan kurtarmasını istesin!" diye yazdı.
                        Bu cevaptan üzüldüm ve ertesi gün cevabı ona söylemek ve teselli vermek için zindana gittim. Ama oradaki zindancılar, bekçiler ve diğer birçoğunun üzgün ve perişan olduklarını gördüm. "Ne olmuş?" diye sordum.
                        Dediler ki: "Peygamberlik iddiası eden adam dün gece zindandan dışarı çıkmış, ama nasıl çıktığını bilemiyoruz! Yerin dibine mi girdi, yoksa kuş olup uçtu mu?! Ne kadar aradıysak da bir eser bulamadık."(2)
                        _________________
                        1- Şam'da "Re's'ul-Hüseyin" adıyla anılan yer
                        2- İrşad-ı Mufid, s.304; A'lam'ul-Vera, s.332; İhkak'ul-Hakk, c.12, s.427; Fusul'ul-Muhimme, s.289
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                          20- Ebu Salt'ın Zindandan Kurtuluşu

                          İmam Rıza'nın (a.s) yakın ashaplarından olan ve İmam'ın şahadetinden sonra Me'mun'un emri ile zindana atılan Ebu Salt-i Herevi diyor ki:

                          "Zindana atıldığımdan beri bir yıl geçiyordu. Bu müddet zarfında çok sıkıldım, bir gece uyanık kaldım, ibadet ve dua ile meşgul oldum, Peygamber ve Ehl-i Beyt'ini kendime aracı kılarak Allah-u Teala'dan, onların hatırı için beni zindandan kurtarmasını istedim. Henüz duam bitmemişti ki, İmam Cevad'ın (a.s) zindanda benim yanımda olduğunu gördüm. "Ey Ebu Salt, sıkıldın mı?" diye sordu. "Evet vallahi sıkıldım" dedim.

                          Buyurdular ki: "Ayağa kalk!" Ayağa kalktığımda ellerini benim zincirlerime dokundurdular, derken bağlar çözüldü, sonra elimden tutup zindandan dışarı çıkardılar. Nöbetçiler beni gördüler, ama İmam (a.s)'ın o kerameti karşısında konuşacak güçleri yoktu. İmam (a.s), beni dışarı çıkardıktan sonra şöyle buyurdular: "Git, Allah (c.c.) yardımcın olsun, bundan sonra asla Me'mun'un yüzünü görmeyeceksin, o da seni görmeyecektir."
                          Gerçekten de İmam (a.s.)'ın buyurduğu gibi oldu.

                          (Muntehe'l-A'mal, İmam Rıza'nın (a.s) hayatı bölümü, s.27; Uyun-u Ahbar, c.2, s.247; Bihar, c.49, s.303)
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                            21- Mu'tasım-ı Abbasî'nin Meclisinde

                            İbn-i Ebu Duvâd ile dostluk ve samimiyeti olan Zerkan diyor ki:

                            "Bir gün İbn-i Ebu Duvâd(1) kederli bir halde Mu'tasım'ın meclisinden dönüyordu, sebebini sorduğumda; "Keşke bundan yirmi yol önce ölmüş olsaydım!" dedi.
                            —"Niçin?"
                            —Mu'tsım'ın meclisinde Ebu Cafer'in –İmam Cevad- yüzünden başıma gelen şey için!"
                            —Mesele nedir?"
                            —Bir kişi yaptığı hırsızlığı itiraf etti ve halife Mu'tasım'dan ilahî haddi uygulamasını ve böylece kendisini temizlemesini istedi. Halife bütün âlimleri topladı ve Muhammed b. Ali –İmam Cevad- (a.s)'ı getirtti ve bizden hırsızın eli nereden kesilmeli? diye sordu. Ben; "Bilekten" dedim.
                            —Mu'tasım; "Delilin nedir?" diye sordu. Cevabında; "Çünkü teyemmüm ayetindeki "yüz ve ellerinizi (toprakla) mesh ediniz"(2) ellerden maksat, bileğe kadar olan miktardır" dedim.
                            Âlimlerden bir kısmı bu konuda benimle aynı fikirde idiler ve hırsızın elinin bilekten kesilmesi gerektiğini savunuyorlardı, ama diğer bir grup, dirsekten kesilmesinin gerekli olduğunu diyorlardı. Mu'tasım sebebini sorduğunda; "Abdest ayetindeki ellerden kasıt, dirseğe kadar olan kısımdır" dediler.
                            Bunun üzerine Mu'tasım Muhammed b. Ali'ye –İmam Cevad'a- dönerek: "Bu konuda sizin görüşünüz nedir?" diye sordu. O; "Bunlar görüş bildirdiler, bu konuda beni mazur gör" dedi.
                            Mu'tasım yemin verdi ve kendi görüşünüzü söylemelisiniz diye ısrar etti.
                            Muhammed b. Ali (a.s): "Israr ettiğin ve yemin verdiğin için görüşümü söylüyorum. Bunlar yanılıyorlar; çünkü bu hırsızın sadece parmakları(3) kesilmelidir" dedi.
                            Mu'tasım: "Bunun delili nedir?" diye sordu.
                            Cevaben şöyle dedi: "Çünkü Allah'ın Resulü buyurmuşlardır ki, yedi organ ile secde yapılır; yüz (alın), iki elin ayası, iki diz kapağı ve iki ayağın iki başparmağı. Binaenaleyh eğer hırsızın eli bilek veya dirsekten kesilecek olursa, namazın secdesini yerine getirmesi için artık eli kalmaz. Allah-u Teala da: "Şüphe yok ki secde edilen yerler Allah'a aittir, artık orada Allah'la beraber hiç kimseyi çağırmayın"(4) buyurmaktadır. Binaen aleyh yedi secde azası Allah'a aittir. Allah'a ait olan şey kesilmez"
                            İbn-i Ebu Duvad diyor ki: "Mu'tasım, Muhammed b. Ali (a.s)'ın cevabını beğendi ve O'nun dediği gibi hırsızın parmaklarını kestiler. Biz de o kalabalığın karşısında mahcup olduk ve ben orada utancımdan ölümü arzuladım..."(5)
                            _________________
                            1 - İbn-i Ebu Duvâd, Me'mun, Mutasım, Vasıq ve Mütevekkil dönemlerinde Bağdat'ta kadılık yapmıştır. (İbn-i Ebu Duvâd yanlıştır, doğrusu; Ahmed b. Ebu Davut'tur.
                            2 - Mâide/5
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                              22- İmam Kimdir?

                              Yahya b. Eksem şöyle diyor:

                              İmam Cevad (a.s)'a dedim: "Vallahi senden bazı sorular sormak istiyorum ama utanıyorum." İmam (a.s) buyurdu: "Sen sormadan sana haber vereyim. Sen, İmam kimdir? diye sormak istiyorsun."
                              Arzettim: "Allah'a andolsun ki, evet."
                              Hazret buyurdu: "İmam benim."
                              Ben bir alamet ve nişane göstermesini istedim. O, elindeki asasına işaret etti ve asa konuşarak; "Benim sahibim bu zamanın İmamıdır ve O, Allah'ın yeryüzündeki hüccetidir" dedi.

                              (Münteh'el-Amal, c. 2, s. 225)
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: İmam Muhammed Taki’nin (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                                23- İsimsiz Mektuplar

                                Davud b. Kasım Caferi şöyle diyor:

                                Üç tane isimsiz mektup ile İmam Cevad (a.s)'ın huzuruna vardım. Mektuplar birbirine karıştığı için ben üzgündüm. İmam (a.s) (benim üzgün olduğumu görünce) şöyle buyurdu: "Bu, Ziyad b. Şebib'in mektubudur."
                                Sonra diğer birini götürerek; "Bu da filanın mektubudur" buyurdu.
                                Ben şaşkınlığa uğradım, İmam (a.s) bana bakarak gülümsediler.

                                (İsbat'ul-Hudat, c. 6, s. 173)
                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X