Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz. Ebu Talibin a.s imanı

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Hz. Ebu Talibin a.s imanı

    BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHİM
    HAMD OLSUN ALEMLERİN RABBİNE
    VE SELAM OLSUN MEVLAMIZ MUHAMMEDE VE TERTEMİZ EHLİ BEYTİNE

    bundan sonra... Allah Hz. Muhammedi s.a.a hak din ile gönderdi ve bu dini Onun s.a.a eli ile yaydı. Rasulullah s.a.a dini insanlara duyurduktan, tebliğ ettikten sonra dünyadan göçmeden önce insanlara hak dinde kalmanın yolunu göstermek için Allahın emri ile onların Kuran ve Ehli Beyte a.s uymalarını emr etti ve sadece Onlara a.s uyanların sapmayacağına şehadet etti. fakat Rasulullahın s.a.a nübüvvetini sadece bir krallık olarak gören, eskiden Rasulullahın s.a.a mensub olduğu Haşimi kabilesi ile düşman olan kimseler Rasulullaha s.a.a ihanet ederek emirlerine muhalefet ettiler. Hilafet makamını gasp ettiler, insanları EHli Beytten a.s uzaklaştırmak için ya kendi görüşlerini "içtihad" adı altında ortaya koydular yada yahudi ve hristiyanları camiiye sokup insanlar için dini otorite kıldılar. sonuç olarak İsrailiyat kapısı açıldı ve bir çok batıl inanç müslümanlar arasında yayıldı. zaten eskiden Rasulullahın s.a.a kabilesi Haşimiler ile düşman olan ve nübüvvete inanmayan, onu sadece bir siyaset ve ya krallık olarak görenler yahudilerden aldıkları "nebi ve rasullere düşmanlık" akidesini de kendi düşmanlıkları ile birleştirince ortaya korkunç bir inanç çıktı. öyle ki, Allahın sevgisini farz kıldığı, masum olduklarını söylediği, ümmetin velisi tayin ettiği kimselere düşman oldular. namaz ve duada kendilerine selam söylenmezse namaz ve duaların kabul edilmeyeceği Ehli Beyte a.s düşman oldular. bu kadarı yetmedi dinlerini EHli Beytin a.s kafir olduğuna inanan harici ve nasibilerden aldılar, Ehli Beytin a.s katillerine "müçtehid, imam, halife" demeğe başladılar. "Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!"

    bu kavmin Ehli Beyte a.s düşmanlığının sonucu olarak Rasulullaha s.a.a her zaman yardım eden, davetine canı ve malı ile destek veren amcası Ebu Talib a.s -haşa- kafir ve müşrik ilan edildi. haşa Ebu Talibin a.s iman etmediği, cahiliye ölümü üzere öldüğü hakkında türlü-türlü yalanlar uydurdular. biz inşaAllah bu yazımızda Hz. Ebu Talibin iman ettiği hakkında delilleri ortaya koymaya ve bu Ehli Beyt a.s düşmanı güruhun iftiralarını cevaplamaya çalışacağız. çalışmamızı 3 bölümden oluşacak:

    1. Ebu Talibin İslamın tebliğindeki hizmetleri
    2. Ebu Talibin kendi dilinden imanı
    3. EHli Beyte a.s göre Ebu Talib a.s

    bu bölümlerden ilk 2-si ehli sünnet ve nasibilerin kaynaklarınca, 3-sü ise Şii kaynaklarınca olacak aynı zamanda bu 3-cü bölümde imamlarımız a.s iftiralara bizzat ehli sünnet kaynaklarının da teyid ettiği hadisler esasınca cevap verecek. işimizde Allaha tevekkül ediyor ve yanlızca ondan yardım diliyoruz.

    #2
    Hz. Ebu Talibin a.s imanı

    ilgiyle takip ediyorum gayretleriniz için Rabbim sizden razı olsun..

    Yorum


      #3
      Hz. Ebu Talibin a.s imanı

      1. bölüm: Ebu Talibin İslamın tebliğindeki hizmetleri

      Hz. Ebu Talib Mekkenin Şeyhi ve başkanıydı. babası Hz. Abdulmuttalibden a.s sonra kendi kabilesi Haşimilerin ve Mekkenin başkanlığı görevini devr almıştı. Hz. Abdulmuttalib ölüm anında Ebu Talibi yanına çağırmış, küçüklüğünden bu yana kendisinin baktığı, geçimini üstlendiği Efendimizi s.a.a Ebu Talibe emanet etmiştir:

      (Abdulmuttalib) Vefat edeceği zaman, Rasûlullah'a bakması için Ebu Talib'e vasiyette bulundu. Onu koruyup gerekli ihtimamı göstermesini tenbihledi. Bu vasiyeti yaptıktan sonra vefat etti ve Hacun mezarlığına gömüldü.

      ibni Kesir, "El Bidaye ven Nihaye", 2/440-442


      bundan sonra Efendimizin s.a.a bakımını üstlenen Ebu Talib onu biran olsun yanında ayırmamış, hatta ticaret için sefere çıktığında da Onu kendisi ile birlikte götürmüştür.

      İbn İshak, yukarda naklettiğimiz sözlerine devamla şöyle demektedir: Daha sonra Ebu Talib, ticaret maksadıyla bir kervanla birlikte Şam'a gitti. Ancak anlatıldığına göre o, bu sefere çıkmadan yol hazırlığını yaparken Rasûlullah (s.a.v.), ona çok tutkunluk göstermiş. Ebu Talib de dayanamayarak; "Vallahi, onu da beraberimde Şam'a götüreceğim. Ne ben ondan ayrılabilirim, ne de o benden ayrılabilir!" demiş.

      ibni Kesir, "El Bidaye ven Nihaye", 2/442-447


      Ebu Talibin Efendimize karşı sevgisi o kadar büyük idi ki, Efendimiz s.a.a sofraya oturuncaya kadar Ebu Talib ve ailesi yemek yemez, sofraya ellerini dahi uzatmazlardı:

      Vakidî'nin de rivayetine göre Abdülmuttalib vefat edince Ebu Talib, Rasûlullah (s.a.v.)'ı yanma almış, hep beraberinde bulundurmuştur. Ebu Talib, malsız mülksüz bir kimseymiş, Rasûlullah (s.a.v.)'ı kendi çocuklarından daha fazla sever, yatarken mutlaka onu da yatağına yatırır, bir yere giderken onu da beraberinde götürürmüş. Ona gösterdiği kadar başka hiçbir kimseye şefkat ve itina göstermemiştir.

      Ebu Talib ailesinin ferdleri, onsuz (Hz. Peygamber) bir arada veya ayrı ayrı yemek yediklei"inde doymazlarmış. Ebu Talib, çoluk çocuğunu sofraya oturttuğunda, Rasûlullah (s.a.v.) sofraya gelmedikçe, yemeğe ellerini uzattırmazmış. O gelip kendileriyle birlikte sofraya oturduğunda yemekleri artıp bereketlenirmiş. Onlarla beraber olmadığında da doymazlarmış. Ebu Talib; "O mübarek ve uğurlu bir kimsedir." dermiş.

      ibni Kesir, "El Bidaye ven Nihaye", 2/440-442


      Efendimizi s.a.a kendi çocuklarından bile daha fazla seven Ebu Talib a.s Efendimiz s.a.a İslamı tebliğ etmeğe başladığında, insanları İslama davet ettiğinde Efendimizi s.a.a korumuş, davetini rahatça açıklamasını, kendisinin hayatta olduğu müddetçe kimsenin Ona zarar veremeyeceğini söylemiş ve tüm Haşimileri seferber ederek Efendimizi s.a.a korumuştur:

      Kureyşlilerin, Haşim oğullarıyla Abdülmuttalib oğulları arasındaki mü'minlere yaptıkları işkenceleri gördüğünde Ebu Talib harekete geçerek Haşimoğullarıyla Abdülmuttalib oğullarını, Rasûlullah'ı korumaya ve saldırıları ondan uzaklaştırmaya davet etti. Bunlar da toplanıp bu davete icabet ettiler. Ancak Allah düşmanı Ebu Leheb, bu davete icabet etmedi. Ebu Talib, bu çağrısına icabet ettikleri ve görüşüne muvafakat ettikleri, Rasûlullah'm çevresinde toplanıp onu korumaya azmettikleri için Haşim oğullarıyla Abdülmuttalib oğullarını övmeye ve bu gayreti devam ettirmeye teşvik ederek şöyle bir şiir okudu:

      "Kureyşliler, övünülecek bir iş için bir toplanırlarsa, Abdumenaf, onun sırdaşı ve samimi dostudur. Abdumenafın eşrafı ortaya çıkarsa,
      Haşimoğullarında da, onlardan daha şerefli ve daha kıdemliler vardır.
      Bunlar bir gün övünürlerse bilin ki Muhammed, Onların seçkini, sırdaşı ve kıymetlisidir. Kureyşlilerin zayıf ve güçlü her adamı,
      Bize karşı işbirliği yaptı ama galip gelemedi, düş kırıldığına uğradı. Biz, öteden beri zulmü kabul edemeyiz. Eğilen boyunları doğrulturuz.
      Hoşlanılmayan işleri her gün engeller ve zayıfı koruruz; Ona taş atanların taşlarını geri çeviririz.
      Kuruyan dallar bizimle canlanır, ancak bizim omuz vermemizle sulanıp gelişmeye başlar."

      ibni Kesir, "El Bidaye ven Nihaye", 3/73


      Ebu Talibin tüm Haşimoğullarını seferber ederek Efendimizi s.a.a korumaya almasından sonra Kureyş işinin ne kadar zor olduğunu anladığı için Haşimoğullarına karşı birleştiler:

      Musa b. Ukbe, Zührî'nin şöyle dediğini rivayet eder: Müşrikler, Müslümanlara karşı olanca güçleriyle eziyet vermeye başladılar. Öyle ki, Müslümanlarda takat kalmadı. Üzerlerindeki bela şiddetlendi. Kureyşliler de Rasûlullah (s.a.v.)'ı açıkça öldürmek için planlar hazırlamaya ve ona karşı komplo kurmak için toplanmaya başladılar. Ebu Talib, Kureyşlilerin bu plan ve komplolarım görünce Abdülmuttalib oğullarını topladı. Rasûlullah (s.a.v.)'ı kendi mahallelerine alıp onu öldürmek isteyenlere karşı korumalarını emretti. Bunun üzerine abdülmuttalib oğullarının Müslümanlarıyla kafirleri toplandılar. Kimi bu işi iman ve inançlarından, kimi de akrabalık gayretinden ötürü yapıyordu. Kureyşliler, Abdülmuttalib oğullarının Rasûlullah (s.a.v.)'ı koruduklarını ve bu iş için de ittifak ettiklerini anlayınca, kendileri de müşriklerini topladılar. Artık Abdülmuttalib oğullarıyla bir arada oturmamak, onlarla alış veriş etmemek, evlerine gitmemek, hülasa onlara karşı boykot uygulamak ve bu boykotlarını da, kendisini öldürmelerine veya ken-dilerine teslim etmelerine kadar sürdürme hususunda karar aldılar. Bu kararlarım, bir belge haline getirip imzaladılar. Buna göre Haşimoğullarından gelebilecek barış teklifini asla kabul etmeyecelder, öldürmek üzere Muhammed'i kendilerine teslim etmedikçe, onlara karşı acımasız olacaklardı.

      Haşimoğulları, mahallelerinde üç yıl süreyle boykot altında kaldılar. Bela ve musibetleri şiddetlendi. Takatları kalmadı. Pazara gidemez oldular. Mekke'ye satış için getirilen gıda maddeleri kendilerine ulaşmadan önce müşrikler, onları hemen gidip satın alıyorlardı. Böyle yapmakla Rasûlullah (s.a.v.)'m kanını akıtma amacına ulaşmak istiyorlardı.

      Ebu Talib, insanların uyumak üzere yataklarına girecekleri esnada Rasûlullah (s.a.v.)'a da yatağına uzanmasını emrederdi. Böylece, ona karşı kötülük yapmak veya suikastte bulunmak isteyen kimselerin, Rasûlullah'm kendi yatağına uzanmış olduğunu görsünler isterdi. Ama insanlar uykuya daldıktan sonra Ebu Talib, kendi oğullarından, kardeşlerinden veya amcası oğullarından birine emir verir, onlar da gider, Rasûlullah'm yatağına uzanıp yatarlardı. Rasûlullah'a da gelip onların yatağına uzanıp yatmasını emrederdi.

      ibni Kesir, "El Bidaye ven Nihaye", 3/126-132


      işte, Ebu Talibin İslam uğrunda, Efendimizi s.a.a korumak uğrundaki mücadelesi böyledir. başkanlık yaptığı Mekkede muhasara altında yaşamaya razı oldu, kendi canından, evlatlarından geçmeye razı oldu ama Efendimizi s.a.a teslim etmeğe asla yanaşmadı. muhasaradan henüz çıkmıştı ki, hayata gözlerini yumdu:

      Beyhakî dedi ki: Vakidî'ye göre Hz. Hatice ile Ebu Talib, hicretten üç sene önce Şi'bi Ebi Talib'den (boykot altında tutuldukları mahalleden) çıktıkları sene vefat etmişlerdir. Ayrıca Hz. Hatice, Ebu Talib'in ölümünden otuz beş gece önce vefat etmiştir.

      ibni Kesir, "El Bidaye ven Nihaye", 3/196-200


      nasibilerin uydurduklarının aksine Ebu Talib böyle bir kimseydi. ömrünün sonuna kadar Efendimizi s.a.a savunmuş, makamından, malından, canından geçmiş, bu uğurda kabilesini ve ailesini tehlikeye atmıştı. bu 1-ci bölümde mümkün kadar yorumlardan kaçındık, sadece Ebu Talibin Efendimizi korumak, tebliğine yardım etmek için yaptığı hizmetleri beıgeleri ile ortaya koymaya çalıştık. inşaAllah 2-ci bölümde Ebu Talibin değişik yerlerde Efendimiz s.a.a ve dini hakkındaki Şiirlerini aktaracağız, Efendimizin s.a.a peyagmber olduğuna dair sözlerini belgeleri ile paylaşacağız.

      Yorum


        #4
        Hz. Ebu Talibin a.s imanı

        [quote author=Qom_u_aşk link=topic=19765.msg119549#msg119549 date=1299321822]
        ilgiyle takip ediyorum gayretleriniz için Rabbim sizden razı olsun..[/quote]
        ümmeti Velayetten inşaAllah

        Yorum


          #5
          Ynt: Hz. Ebu Talibin a.s imanı

          geçen yazımızda Hz. Ebu Talibin İslam uğrunda verdiği mücadeleyi, Rasulullahı s.a.a savunup, müdafaa etmesine dair ehli sünnet kadeşlerimizin kaynaklarından bilgi aktardık. Bu bilgiler Hz. Ebu Talibin tüm gücü ile Rasulullaha s.a.a yardım ettiğini, Onun s.a.a uğruna kendi canını ve çocuklarının bile canını ortaya açık bir şekilde koyuyordu. Yazımızın bu bölümünde de Hz. Ebu Talibin bizzat kendi dilinden iman ettiğine dair deliller (Şiirler) sunacağız. Bu deliller yazımızın 1-ci bölümünde olduğu gibi ehli sünnet kaynakları esasınca olacaktır. Daha sonra Ehli Beyt a.s imamlarının muhaliflerle Ebu Talib ile ilgili sohbet ve munazara ettiklerinde Ebu Talibin bu Şiirlerini delil olarak ortaya koyduklarını aktaracağız. Şimdi yazımızın bu 2-ci bölümünde yani "Ebu Talibin kendi dilinden imanı" bölümündeyiz, işimizde Allaha tevekkül ediyor ve yanlızca Ondan yardım diliyoruz.

          2-ci bölüm: Ebu Talibin kendi dilinden imanı

          Ebu Talibin imanına en büyük delillerden biriside Onun bizzat okuduğu şiirlerdir. Bu Şiirlerinden Hz. Ebu Talib Efendimizin s.a.a nübüvvetini açıkca dile getiriyor ve Hz. Musa a.s gibi bir peygamber olduğunu, adının eski kitaplarda geçtiğini, Onun kendilerinin efendisi olduğunu söylüyor. Bu Şiirler hem Şii ve hemde Ehli Sünnet kaynaklarında sahih senetlerle aktarılmıştır. Şimdi onları sizlerle paylaşıyoruz (şiirler çok uzun olduğu için konumuz ile ilgili bölümlerini alıyoruz. Şiirlerin tamamını kitapların resimlerinden göre bilirsiniz):

          îbn îshak dedi: Kureyşliler, Müslümanlara karşı boykot uygulamak amacıyla toplanıp belge düzenlediklerinde Ebu Talib, bir şiir okumuştu:

          Baka, bizden aranızdaki Lüeyy’e ve özellikle Lüey b. Kab’a duyurun,
          Bilmezmisiniz ki biz Muhammed’i, önceki kitaplarda yazılı Musa gibi bir peygamber olarak bulduk.
          Kullar, ona muhabbet beslemekle yükümlüdürler.
          Allah’ın kendisine muhabbetini verdiği kimsede hayır vardır.

          Şu belgenize yapıştırdığınız şey,
          Salih’in böğüren devesi gibi, size uğursuzluk getirecek.
          …..
          …..
          Ka’be’nin Rabbine yemin olsun ki, Ahmed’i size teslim etmeyiz.
          Zamanın ısırmasına ve sıkıntılarına aldırış etmeyiz.
          …..

          ibni Kesîr, "el-Bidaye Ve’n-Nihaye", 3/126-132

          hiç bir şüpheye yer kalmaması için kitabın resmini de ekliyoruz:


          [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/05/efendimizin-s-a-a-peygamber-olduc49funu-sc3b6ylemesi.jpg[/img]

          imam Cafer es-Sadık a.s-a "sünniler Ebu Talib kafirdi diyorlar" denildiğinde imam a.s bu şiirle karşılık vermiş ve şöyle demişti:

          الحسين بن محمد ومحمد بن يحيى، عن أحمد بن إسحاق، عن بكر بن محمد الازدي، عن إسحاق بن جعفر، عن ابيه عليه السلام قال: قيل له: إنهم يزعمون أن أبا طالب كان كافرا؟ فقال: كذبوا كيف يكون كافرا وهو يقول
          ألم تعلموا أنا وجدنا محمدا * نبيا كموسى خط في أول الكتب وفي حديث آخر كيف يكون أبوطالب كافرا وهو يقول: لقد علموا أن ابننا لا مكذب

          … İshak b. Cafer babasından (imam Cafer es-Sadık aleyhisselam)dan şöyle rivayet etmiştir: imam Cafer (aleyhisselam)a denildi ki: "onlar (ehli sünnet) "Ebu Talib kafirdir" diyorlar buna ne dersin?" imam a.s buyurdu ki: yalan söylüyorlar. Nasıl kafir ola bilir ki? O değilmi şunları söyleyen: "bilmezler ki, biz Muhammedi bulduk/bir peygamber olarak… Musa gibi ilk kitaplarda yazılı"

          Şeyh Kuleyni r.a, "el-Kafi", 1/448, hadis 29 (1213)

          bu Şiirden açıkca görüldüğü gibi Ebu Talib a.s Efendimizin s.a.a nübüvvetini kabulleniyor ve eski ktaplarda müjdelendiğini de söylüyordu. Diğer bir Şiirinde ise Ebu Talib Efendimizin s.a.a makamını şöyle dile getiriyor:

          îbn İshak dedi ki: Ebu Talib, Arap cemaatının kendi kavmi ile birlikte kendisine baskı yapmalarından ve zarar vermelerinden korkunca, Mekke Harem’ine ve bu Harem’in Araplar nezdindeki itibarına sığındığını ve içindeki cümleleriyle kavminin eşrafının sevgilerini celbetmeye çalıştığı şu kasidesini okudu Bu kasidesinde Araplara; Rasûlullah’ı kimseye teslim etmeyeceğini ölünceye kadar onu yardımsız bırakmayacağını ifade etmişti. Şöyleki:

          Irzı koruyan efendiyi, hiçbir kavim terketmez.
          Ancak ağzı bozuk ve aciz kimseler, efendilerini terk ederler.
          O nurludur, onun yüzü suyu hürmetine yağmur yağması istenilir.
          Yetimlerin koruyucusu, dulların sığınağıdır.
          Haşimoğullanndan helak olmuş kişiler, ona sığınırlar.
          Onlar, onun yanında rahmet ve lütuf içredirler.

          …..
          …..
          …..
          Ömrüme yemin olsun ki ben, Ahmed’e tutkulu olmakla yükümlüyüm.
          Mü’min kardeşlerine de sürekli sevgi göstermekle yükümlüyüm.
          Onun gibi insanlar arasında ümit beslenilen kim vardır.
          Fazilet yarışında zorba hükümdarlar kendisine eza verdiğinde,
          Yumuşak huyludur, doğru yoldadır, adildir, zorba değildir
          Bir tanrıya bağlıdır, ondan gafil değildir.
          Çalışması onurludur, şerefli oğlu şereflidir.
          Şeref mirası vardır, bu sabittir» ondan ayrılmaz.
          Kulların Rabbi yardım ederek onu desteklemiştir.
          Bir din ortaya koymuştur, hakkı kaybolmayacaktır.

          Allah’a andolsun ki bana küfretmeselerdi, toplantılarda, meclislerde ihtiyarlara laf atılmasaydı.
          Biz herhalde ona tâbi olurduk, her zamanda bu tâbiiyetimizi ciddiyetle devam ettirirdik.
          Bu, şaka bir söz değildir.
          Biliyorlar ki oğlumuz Muhammed, bizim katımızda yalanlanmış değildir.
          Batıl sözlerle ona saldırılacak değildir.

          Ahmed aramızda öyle bir soydan gelmiştir ki,
          Saldırganların saldırısı, ona ulaşamaz.
          Onu koruma yoluna başımı koymuşum,
          Develerin göğsü ve hörgücü ile onu müdafaa etmişim.”

          İbn Hişam dedi ki; Bu kasidenin bu kadarı, bana sahih yollarla ulaşmıştır. Şiirden anlayan bazı ilim ehli kimseler ise, bunun büyük bir kısmını inkar ederler.

          Ben (ibni Kesir) de derim ki: Bu, gerçekten beliğ ve şahaser bir kasidedir. Bunu ancak Ebu Talib gibi bir şahsiyet söyleyebilir. Bu, Kabe duvarına asılan muallakat-ı seb’adan daha güçlü bir ifadeye sahiptir. İfade ettiği anlam bakımından da onlardan çok üstündür. el-Ümevî de "Meğazi" adlı eserinde başka ilavelerde bulunarak bunu uzun uzadıya nakletmiştir. Doğrusunu Allah bilir.

          ibni Kesir, "el-Bidaye Ve’n-Nihaye", 3/74-84

          imam Cafer es-Sadık a.s Hz. Ebu Talibin bu şiirinide muhaliflere delil olarak sunmuştu:

          الحسين بن محمد ومحمد بن يحيى، عن أحمد بن إسحاق، عن بكر بن محمد الازدي، عن إسحاق بن جعفر، عن ابيه (عليه السلام) قال: قيل له: إنهم يزعمون أن أبا طالب كان كافرا؟ فقال:
          كيف يكون أبوطالب كافرا وهو يقول:
          لقد علموا أن ابننا لا مكذب * لدينا ولا يعبأ بقيل الاباطل (1) وأبيض يستسقى الغمام بوجهه * ثمال اليتامى عصمة للارامل

          … İshak b. Cafer babasından (imam Cafer es-Sadık aleyhisselam)dan şöyle rivayet etmiştir: imam Cafer (aleyhisselam)a denildi ki: "onlar (ehli sünnet) "Ebu Talib kafirdir" diyorlar buna ne dersin?" imam a.s buyurdu ki: Şunları söyleyen Ebu Tâlib’e kâfir denilebilir mi? "Andolsun biliyorlar ki, bizim oğlumuz yalancı değildir / Bizim katımızda bâtıl sözlere de itibar edilmez / O ak yüzlü biridir. O’nun yüzü hürmetine yağmur istenir / O, öksüzlerin kurtarıcısı ve dulların hamişidir"

          Şeyh Kuleyni r.a, "el-Kafi", 1/448, hadis 29 (1213)

          Biz bu çalışmamızda her zaman yaptığımız gibi ehli sünnet kardeşlerimizin kendi kaynaklarından deliller aktarmakla yetindik. Sadece imamlarımızın a.s sözlerini kendi kaynaklarımızdan aktardık, çünkü bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da ehli sünnet kaynaklarında imamlarımızdan a.s hadislere rastlayamadık. Durum ne kadar vahim, İslamın zor günlerinde tüm gücü, malı ve canı ile İslam için hizmet eden Hz. Ebu Talib -haşa- kafir ama Mekke fethine kadar İslama karşı direnen, fetihde de zorla İslamı seçmek zorunda kalan kimse ise müslüman ve sahabe.

          Yorum


            #6
            Ynt: Hz. Ebu Talibin a.s imanı

            Hz. Ebu Talibin imanı hakkında yaptığımız çalışma Ebu Talibin İslam uğrundaki hizmetleri ve kendi dilinden imanı olmak üzere 2 bölüm halinde idi. O 2 yazımızda Ebu Talibin İslam uğrundaki hizmetlerini, Efendimizin s.a.a nübüvvetini tasdiklediğini, Efendimizin s.a.a makamı hakkında dile getirdiği sözleri bizzat ehli sünnet kaynaklarından sahih senetlerle aktardık. Şimdi yazımızın 3-cü bölümündeyiz ki, bu bölümde Ebu Talibin -haşa- müşrik olduğunu söyleyen ehli sünnet kaynaklı hadisleri inceleyeceğiz. Işimizde Allaha tevekkül ediyor ve yanlızca Ondan yardım diliyoruz.

            3-cü bölüm: Ebu Talib hakkındaki hadislerin incelenmesi:

            Konu hakkında ehli sünnet kaynaklarında bir kaç hadis var. Şimdi onları birer-birer incelemeye alıyoruz. 1-ci hadis:

            حدثنا محمود حدثنا عبد الرزاق أخبرنا معمر عن الزهري عن ابن المسيب عن أبيه أن أبا طالب لما حضرته الوفاة دخل عليه النبي صلى الله عليه وسلم وعنده أبو جهل فقال أي عم قل لا إله إلا الله كلمة أحاج لك بها عند الله فقال أبو جهل وعبد الله بن أبي أمية يا أبا طالب ترغب عن ملة عبد المطلب فلم يزالا يكلمانه حتى قال آخر شيء كلمهم به على ملة عبد المطلب فقال النبي صلى الله عليه وسلم لأستغفرن لك ما لم أنه عنه فنزلت ما كان للنبي والذين آمنوا أن يستغفروا للمشركين ولو كانوا أولي قربى من بعد ما تبين لهم أنهم أصحاب الجحيم ونزلت إنك لا تهدي من أحببت

            103-…….Ma’mer ibn Râşid, ez-Zuhrî’den; o da Saîd ibnu’l-Müseyyeb’den haber verdi ki, babası Müseyyeb ibn Hazen şöyle demiştir: Ebû Tâlib’e ölüm alâmetleri geldiği zaman, Peygamber (S) onun yanına girdi. Ebû Tâlib’in yanında Ebû Cehl (ve Abdullah ibn Ebî Umeyye) bulunuyordu. Peygamber: "Ey amca! Lâ ilahe ille ‘ilah kelimesini söyle ki, ben Allah ‘m yanında bununla senin lehine hüccet getirip şefaat edeyim" dedi. Ebû Cehl ile Abdullah ibnu Ebî Umeyye: "Yâ Ebâ Tâlib! Abdulmuttalib milletinden yüz mü çeviriyorsun?" dediler. (Peygamber tevhîd kelimesini arza devam ettikçe) onlar da o sözlerini söylemekte devam ediyorlardı. Nihayet Ebû Talîb’in bunlara söylediği son söz: "Ben, Abdulmuttalib milleti üzereyim", demek oldu. Bunun üzerine Peygamber: "Ben Allah tarafından nehyolunmadığım müddetçe senin için muhakkak mağfiret isteyeceğim" dedi. Bunun üzerine de şu âyetler inmiştir: "Müşriklerin o çılgın ateşin yârânı (cehennemlik) oldukları muhakkak meydana çıktıktan sonra, artık onların lehine, velev hısım olsunlar, ne Peygamber’in, ne de mü’min olanların istiğfar etmeleri doğru değildir" (et-Tevbe: 113)

            "Hakikat sen, her sevdiğini hidâyete erdiremezsin. Fakat Allahtır ki, kimi diterse ona hidâyet verir ve O, hidâyete erecekleri daha iyi bilendir" (el-Kasas: 56)

            Buhari, "es Sahih", Ensarın menkıbeleri, hadis 103
            Buhari, "es Sahih", Cenzaeler kitabı, hadis 114
            Buhari, "es Sahih", Tefsir kitabı, hadis 195
            Müslim, "es Sahih", İman kitabı, hadis 39

            Bu hadis konu hakkındaki pek meşhur olan hadislerden birisidir. Biz bu hadisi 2 yönden ele alıp incelemeye tabii tutacağız:

            1. senet
            2. metin

            ilk önce hadisin senedini incelemeye alıyoruz. Hadisin senedinde kırmızı ile işaretlediğim ravi ibni Şihab ez-Zührüdür. ibni Şihab bu hadisi Said b. Müseyyibden "an" diyerek rivayet etmiştir ki, bu hadise "muanan hadis" denir. Muanan hadisin sahih kabul edilmesi için 3 şart öne sürülmüştür:

            1. ravinin sika olması
            2. ravinin müdelles olmaması
            3. ravinin şeyhi ile görüşmüş olması

            ibni Şihab ez-Zührü ehli sünnet nezdinde güvenilir birisi (emevi ajanı)dır. Fakat müdellestir:

            Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Şihab ez-Zührü el-Kakih el-Medeni: Şam ehlinden olup tabiinin büyük imamlarındandır. Şafii, Darektuni ve daha bir çok kişi tarafından tedlis ile vasf edilmiştir.

            ibni Hacer, "Tabakat el-Müdellesin", 3-cü mertebe, 36-cı ravi

            hadisimizin senedindeki 2-ci problem Müseyyib b. Hazn ile ilgilidir. Zira o Mekke fethinden sonra İslama girmiştir ve Ebu Talibin ölümüne şahit olmuş değildir. Ehli sünnet tarihçi ve hadisçilerinden Allame Numani hadis hakkında şunu söylüyor:

            Son ravi Müseyyib Mekkenin feth edilmesinden sonra İslama girmiştir ve o Ebu Talibin ölümüne şahit olmuş değil. Buharinin şarihlerinden el-Ayini bu hadisin mürsel olduğunu söylemiştir.

            Numani, "Siretun Nebi", 1/220

            "Mürsel hadis" ise zayıf hadisler kategorisine girer, binaenaleyh bu hadis zayıftır ve bu konuda delil olamaz. Mürsel hadis hakkında bilgi almak için şu linke baka bilirsiniz: "mürsel hadis" nedir?

            Bu hadisin senedinin durumu, şimdi de hadisi metin açısından inceliyoruz. Hadisin senedinde olduğu gibi metninde de 2 problem var. 1-ci problem Hz. Ebu Talibe isnad edilen "Ben, Abdulmuttalib milleti üzereyim" sözüdür. Zira Abdulmuttalib müşrik değil Hanif idi, Hz. İbrahimin a.s şeriatine bağlıydı. Hadisimizin metnindeki 2-ci roblem ise Tevbe suresi 113-cü ayetin Ebu Talibin ölümü üzerine indiği iddasıdır. Zira bu sure Medinede inen surelerdendir:

            حدثنا أبو الوليد حدثنا شعبة عن أبي إسحاق قال سمعت البراء رضي الله عنه يقول آخر آية نزلت يستفتونك قل الله يفتيكم في الكلالة وآخر سورة نزلت براءة

            175-…….Ebû İshâk şöyle demiştir: Ben el-Berâ ibn Âzib’den işittim. O: en son inen âyet "Senden fetva isterler. De ki: Allah, babası ve çocuğu olmayanın mîrâsı hakkındaki hükmü şöylece açıklar" (en-Nisa76) kelâmı; en son inen sûre de Berâe’dir" diyordu.

            Buhari, "es Sahih", Tefsir kitabı, hadis 175
            Müslim, "es Sahih", Miras kitabı, hadis 11

            Dene bilir ki, bu surenin Medinede inmiş olması suredeki bütün ayetlerin Medinede inmiş olmasını gerektirmez. Nitekim Mekki sureler içinde Medeni, Medeni sureler içinde de Mekki ayetler vardır.

            Buna karşılık olarak derim ki, bu sadece bir iddadır ama bunu destekleyecek bir delil yoktur. Üzerine konuştuğumuz hadisin senedide sağlam değildir. Ek olarak bu ayetinde Medinede indiğini ve Ebu Talib a.s ile bir ilgisi olmadığını açıkca beyan eden hadisler var. Tirmizi, Ahmed ve Nesai imam Aliden a.s şöyle rivayet ediyorlar:

            حدثنا محمود بن غيلان حدثنا وكيع حدثنا سفيان عن أبي إسحق عن أبي الخليل كوفي عن علي قال سمعت رجلا يستغفر لأبويه وهما مشركان ” – ص 263 -” فقلت له أتستغفر لأبويك وهما مشركان فقال أوليس استغفر إبراهيم لأبيه وهو مشرك فذكرت ذلك للنبي صلى الله عليه وسلم فنزلت ما كان للنبي والذين آمنوا أن يستغفروا للمشركين
            قال أبو عيسى هذا حديث حسن

            … Ali r.a şöyle dedi: Bir adamın müşrik olan anne ve babası için istiğfar ettiğini işittim ve kendisine "annen ve baban müşrik oldukları halde istiğfar mı ediyorsun?" dedim. O da "İbrahim a.s, babası müşrik olduğu halde; etmemiş miydi?" dedi. Durumu Peygambere s.a.a aktardım Tevbe 113. ayeti indi: "Allah’tan başkalarına ilahlık yakıştıran kimselerin Cehennemlik oldukları besbelli olduktan sonra, yakın akrabalar olsa bile, onların bağışlanmalarını dilemek, artık ne peygambere, ne de iman edenlere yakışır."

            Tirmizî: Bu hadis hasendir.

            Tirmizi, "Sünen", Kuranın tefsiri kitabı, hadis 3101

            Binaenaleyh bu hadis hem senet ve hemde metin açısından kusurlu ve zayıfıtır ve konu hakkında delil olamaz. şimdi de diğer hadislere geçiyoruz. 2 ve 3-cü hadisler:

            حدثنا مسدد حدثنا يحيى عن سفيان حدثنا عبد الملك حدثنا عبد الله بن الحارث حدثنا العباس بن عبد المطلب رضي الله عنه قال للنبي صلى الله عليه وسلم ما أغنيت عن عمك فإنه كان يحوطك ويغضب لك قال هو في ضحضاح من نار ولولا أنا لكان في الدرك الأسفل من النار

            102-……. el-Abbâs ibnu Abdilmuttalib (R) Peygamber’e: Seni amcan (Ebû Tâlib hakkında şefaat etmek)dan ne alıkoydu? Allah’a yemîn ederim ki, o seni her zaman saldırılardan korurdu ve senin için düşmanlarına karşı öfkelenirdi, dedi. Peygamber (S) Abbâs’a: "Ebû Tâlib şimdi topuklarına kadar -dibi yakın- ateşten bir çukur içindedir. Eğer benim şefaatim olmasaydı muhakkak o cehennemin en derin çukurunda bulunurdu" buyurdu

            Buhari, "es Sahih", Ensarın menkıbeleri hadis 102

            حدثنا عبد الله بن يوسف حدثنا الليث حدثنا ابن الهاد عن عبد الله بن خباب عن أبي سعيد الخدري رضي الله عنه أنه سمع النبي صلى الله عليه وسلم وذكر عنده عمه فقال لعله تنفعه شفاعتي يوم القيامة فيجعل في ضحضاح من النار يبلغ كعبيه يغلي منه دماغه حدثنا إبراهيم بن حمزة حدثنا ابن أبي حازم والدراوردي عن يزيد بهذا وقال تغلي منه أم دماغه

            104-…….Ebû Saîd el-Hudrî (R) Peygamber’in yanında amcası Ebû Tâlib(in iyilikleri) zikredildiği sırada, Peygamber’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Umarım ki benim şefaatim, kıyamet gününde amcama fayda verecektir. Şefaatimle amcam topuklarına çıkabilen ateşten bir çukura konulacak, oradan beyni kaynayacaktır"

            Buhari, "es Sahih", Ensarın menkıbeleri hadis 104

            Bu 2 hadisin senedinde -ehli sünnet açısından- bir problem yoktur. Fakat hadis metin açısından Kuran ile çelişmektedir. Şöyle ki, bu 2 hadise göre Efendimiz s.a.a -ehli sünete göre- müşrik olan Ebu Talibe şefaat edeceğini ve şefaati sayesinde azabının hafifleyeceğini söylüyor. Oysa bu kabul edilemez. İlk olarak nebi ve rasullerin a.s Allahın razı olduğu kimselerden başkası için şefaat etme yetkisi yoktur:

            يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يَشْفَعُونَ إِلَّا لِمَنِ ارْتَضَى وَهُم مِّنْ خَشْيَتِهِ مُشْفِقُونَ

            Allah, onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar (peygamberler), O’nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler ve hepsi O’nun korkusuyla titrerler.

            Enbiya sresi 28-ci ayet

            İkinci olarakta kafirlerin azabı asla hafifletilmez:

            وَالَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَ لَا يُقْضَى عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُم مِّنْ عَذَابِهَا كَذَلِكَ نَجْزِي كُلَّ كَفُورٍ

            İnkâr edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.

            Fatir suresi 36-cı ayet

            Bu hadisler Kurana muhalif olduğu için kabul edilemez. Görülüyor ki, emevi ajanları hadisleri uydururken dikkatsiz davranmışlardır.

            Buraya kadar yaptığımız hadislerin ilmi şekilde incelenmesiydi ama tüm bunları bir kenara atarsak bile ehli sünnet açısından Ebu Talibin müslüman olduğu kabul edilmelidir. Zira ehli sünnete göre icma hüccettir. Yani ümmet bir konu üzerinde aynı görüşte birleştiğinde üzerinde birleşilen görüş kabul edilir ve buna muhalif olan görüş redd edilir. 2-ci yazımızda da görüldüğü gibi Ebu Talibin imanına dalalet eden sünni ve şii kaynaklı sahih hadisler vardır. Binaenaleyh bu konuda müslümanların icması oluşmuştur ve icmaya uyulması farzdır.

            kaynak: Velayet

            Yorum


              #7
              Ynt: Hz. Ebu Talibin a.s imanı

              Elmeddin Allah razı olsun. velayet'inin ingilizcesini de yapmışsın başka dilde var mı yayın?

              Yorum


                #8
                Ynt: Hz. Ebu Talibin a.s imanı

                [quote author=Qom_u_aşk link=topic=19765.msg126006#msg126006 date=1306768132]
                Elmeddin Allah razı olsun. velayet'inin ingilizcesini de yapmışsın başka dilde var mı yayın?[/quote]

                amin ecmain hocam. o igilizce siteyi ben değil Baküden bir arkadaşım ile Afrikadan bir arkadaş kurdular. rus dilinde de bir tane blogumuz var.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Hz. Ebu Talibin a.s imanı

                  Maşallah.. Rabbim dilinizdeki düğümü çözsün ilminizi genişletsin ve hidayeti bol çalışmaları nasip etsin..

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Hz. Ebu Talibin a.s imanı

                    [quote author=Qom_u_aşk link=topic=19765.msg126030#msg126030 date=1306792660]
                    Maşallah.. Rabbim dilinizdeki düğümü çözsün ilminizi genişletsin ve hidayeti bol çalışmaları nasip etsin..
                    [/quote]
                    Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                    İmam Ali (a.s)

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Hz. Ebu Talibin a.s imanı

                      Allah razı olsun

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Hz. Ebu Talibin a.s imanı


                        إِنَّ أَبَا طَالِبٍ كَانَ يُحِبُّ النَّبِيَّ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَيُحَوِّطُهُ وَيَنْصُرُهُ

                        "Ebu Talib'in; Peygamber'i s.a.a sevmesi, koruyup gözetmesi ve yardım etmesi" ile ilgili hadisler

                        Şeyh allame Muhammed b. Berzencî el-Medenî, Hz. Peygamber'in s.a.a anne-babasının kurtuluşuna dair yazdığı eserin sonunda Ebu Tâlib'in kurtuluşu hakkında da rivayetler olduğunu belirtip bu rivayetlerin mütevatir olduğunu şöyle anlatmaktadır:

                        "Ebu Talib'in, Hz. Peygamber'i s.a.a sevmesi, koruyup gözetmesi, yardım etmesi, İslam dinini tebliği etmesi hususunda ona destek olması ve Cafer ile Ali gibi çocuklarına ona tabi olmaları ve ona destek olmaları mahiyetinde onlara bir takım sözler söylemesi ve emirde bulunması hakkında onu doğrulaması ile ilgili haberler, tevatürdür."

                        (Ebu Abdullah Muhammed b. Derviş el-Hût el-Beyrûtî) "Esnâ'l-Metâlib"de bunu 'Ebu Talib'in Kurtuluşu' (ile ilgili yerde) nakletmiştir.

                        el-Kettani, "Mütevatir hadisler", Menkıbeler bölümü

                        hiç bir şüpheye yer kalmaması için kitabın resmini de ekliyoruz:


                        [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/06/iman-c4b1-ebu-talib.jpg[/img]

                        mütevatir hadis hakkında da bir kaç söz edelim ki, konumuz tamamlansın:

                        Hadîs ilminde mütevâtir, her tabakada Hz. Peygamber s.a.s üzerine yalan söylemeleri aklen mümkün olmayan çok sayıda ravi tarafından görerek veya işiterek rivayet edilen habere (hadîse) denir....

                        Mütevatir hadis

                        Yorum

                        YUKARI ÇIK
                        Çalışıyor...
                        X