Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

    Hz. Amine Selamullah aleyha şöyle buyurur:
    Doğum zamanı yaklaştığı zaman oturduğum yerden kalkıp eve girdim ve bir takım garip sesler duydum. Her nereye baktım ise kimseyi göremedim bu yüzden beni büyük bir korku sardı. Aniden tarif edilemez güzellikte bir kuş gördüm ve o kanatlarını benim üzerime sürdü ve böylelikle korkum kayboldu ve doğum sancım hafifledi. Derken bir gurup kadın benim etrafıma toplandı çok güzel ve kalbe oturan sözlerle benimle konuşmaya başladılar ve Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem dünyaya gelinceye kadar benimle konuştular. Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem dünyaya gelince ondan bir nur zahir oldu. Ve ben doğuyu ve batıyı müşahade ettim ve biri doğuda biri batıda diğeri de Kâbe’nin üstünde olan üç tane elem gördüm bu esnada duyduğum bir seste birisi sonsuz letafet ve mihribanlıkla bana Rabb’in sana rahmetti diyordu. O evde (Kâbe’de) uçuşmakta olan bir çok kuş gördüm onların gagası yeşil ve kanatları kırmızı idi. Yıldızları gördüm ki gökyüzünden yere inme meylindeydiler. Onların sanki kendilerini bu yeni doğan çoçuğun üzerine atacaklarını düşündüm. Yeryüzünü aydınlatan Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in vücudu dünyaya gelince her iki elini yere koyup başını gökyüzüne doğru kaldırdı ve Kâbe’ye doğru yöneldi. Secdeye giderek Allah-u Teala’yı tesbih etti. Sonra bir beyaz bulut parçası inerek o hazreti benim yanımdan götürdü derken bir sesin şöyle dediğini duydum. Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’i dünyanın etrafında dönderin ve ona Hz. Âdem’in safasını, Hz. İbrahim’in haliliyetini, Hz. Eyüb’ün sabrını, Hz. İsmail’in fesahetini, Hz. Yakub’un beşeriyetini, Hz. Yusuf’un cemalini, Hz. Davut’un suratını, Hz. Yahya’nın zühdünü ve Hz. İsa’nın keremini verin.

    Kaynak: El-Heraic c. 1 s. 24, Bihar-ul Envar c. 18 s. 56
    Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

    İmam Ali a.s

    #2
    Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

    İmam Ali Aleyhisselam şöyle buyurdu: Bir gün Ebu Cehil Lanetullahi aleyh: Ben Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’i öldüreceğim, gerçi Abdulmuttalib oğulları onun kanı karşılığında beni öldürseler dahi. Ebu Cehil Lanetullahi aleyh’in etrafındakiler: Eğer böyle bir şey yaparsan Mekke ehline çok büyük bir iyilikte bulunmuş olacaksın ve onlar seni her zaman hatırlayacaklardı dediler. Ebu Cehil Lanetullahi aleyh dedi ki: Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem Kâbe’nin yanında çok secdeye gidiyor, ne zaman oraya gelse secde halindeyken onun kafasını taşla yaracağım. Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem Mescid-ul Haram’a gelip Kâbe’nin etrafında yedi defa tavaf ettikten sonra namaz kılmaya başladı ve secdelerini oldukça uzun yerine getirdi. Ebu Cehil Lanetullahi aleyh bir taş götürerek o hazretin baş tarafından ona doğru yaklaşmaya başladı. İyice yaklaştığında güçlü cüssesi olan bir hayvanın Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in bulunduğu taraftan ağzını açıp kendisine doğru hamle ettiğini gördü, Ebu Cehil Lanetullahi aleyh bu sahneyi görünce korkuya kapılıp elleri titremeye başladı ve taşı ayağının üzerine düşürerek ayağını kırdı. Ebu Cehil Lanetullahi aleyh rengi sararmış, kendisinden geçmiş ve çehresini ter bürümüş bir halde dostlarının yanına geri döndü. Dostları ona: Biz hiçbir zaman seni böyle korkmuş ve vahşete kapılmış olarak görmedik, ne oldu? Ebu Cehil Lanetullahi aleyh: Vay olsun size! Mazeretimi kabul edin, Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’e taşla vurmak istediğimde, büyük cüsseli bir hayvanın ağzını açarak beni yutmak için üzerime doğru hamle ettiğini gördüm, korkudan ellerim titremeye başladı ve taş elimden düşürerek ayağımı kırdı.

    Kaynak: El-Sakibi fil Menakib s. 110, Bihar-ul Envar c. 17 s. 258
    Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

    İmam Ali a.s

    Yorum


      #3
      Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

      İbni Abbas şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Arap’ın birisi Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in huzuruna gelip: Ben senin nebi olduğunu nerden bileyim? Hazret buyurdular: Acaba ben şu ağacın bir dalını çağırsam ve o gelse, acaba benim Allah’ın resulü olduğuma şahadet edecek misin?Arz etti: evet. Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ağacın bir dalını çağırdığında, o dal ağaçtan ayrılarak hazrete doğru gelmeye başladı ve onun huzuruna vardığında Allah’ın resulü o dala yerine geri dön diye buyurdular. Bu mucizeyi gören Arap: Ben senin Allah’ın resulü ve nebisi olduğuna şahadet ediyorum.

      Kaynak: El-Katra c. 2 s. 104, Bihar-ul Envar c. 17 s. 368, El-Heraic c. 2 s. 503
      Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

      İmam Ali a.s

      Yorum


        #4
        Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

        İmam Ali ve İmam Caferi Sadık Aleyhisselam şöyle buyurdular:
        Yemen’in dışarısında Berahut adlı bir dere vardır, o dereden siyah yılanlar ve baykuşlardan başkası geçmez. O derenin içinde Belehut adlı bir kuyu vardır, her sabah ve akşam kafir ve müşriklerin ruhlarını orada toplarlar ve onlara sedid suyundan ( yaradan akan irin ) içirirler, o derenin arkasında Zureyh denen bir toplum yaşamaktadır. Allah-u Teala Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’i nebiliğe seçtiğinde, bir inek kuyruğunu yere vurur bir halde onların yanına gelerek fasih bir şekilde: Ey Zureyh kabilesi! Tehame’de bir şahıs zuhur edip insanları Allah’ın birliğine davet etmektedir. Zureyh halkı dediler: Allah bu ineği önemli bir haber için böyle konuşur kılmıştır. O inek ikinci kez, onların arasında aynı şeyi feryat etti, onlar bir gemi yapıp yedi kişi ona binerek, Allah’ın onlara ilham ettiğince yanlarına azuka aldılar ve geminin yelkenlerini salıp Cidde’ye doğru harekete geçtiler ve Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in yanına geldiler.Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem onlara: Sizler ineğin aralarında feryat ettiği Zureyh kabilesinden misiniz? Onlar evet dedikten sonra arz ettiler: Ey Allah’ın resulü! Bize dinini ve kitabını sun. Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem dini, kitabı, sünnet ve farzları olduğu gibi onlara sunup Haşimoğulları’ndan bir kişiyi onlara emir önder karar kılıp onlarla gönderdi. O zamandan buyana onların arasında en ufak bir ihtilaf dahi meydana gelmemiştir.
        Kaynak: El-Sakibu Fil Menakib s. 75, Bihar-ul Envar c. 17 s. 397 - 408, El-Kafi c. 8 s. 261
        Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

        İmam Ali a.s

        Yorum


          #5
          Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

          Şöyle rivayet edilmiştir: Ummu Eslem diye bir kadın Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in hanımı Ümmü Seleme’nin yanına gelip o hazretin nerede olduğunu sordu. Ümmü Seleme, Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in dışarıya çıktığını ve kısa bir sürede geleceğini söyledi. O kadın hazret teşrif getirinceye dek bekledi ve o hazret geldiklerinde ona şöyle arz etti: Ay Allah’ın resulü! Babam ve annem size feda olsunlar. Ben semavi kitaplarda her nebinin bir vasisi ve halifesi olduğunu okudum, Hz. Musa’nın hem hayattayken hem de dünyadan gittikten sonra vasi ve halifeleri vardı, Hz. İsa’da aynı şekilde. Sizin vasi ve halifeniz kimdir?Hazret buyurdular: Ey Ummu Eslem! Benim hayatta olduğum ve dünyadan gittikten sonraki halifem birdir. Daha sonra mübarek birkaç tane çakıl taşını götürüp elleriyle onları un gibi yumuşattıktan sonra, hamur şekline dönüştürüp mübarek mührünü vurdu ve buyurdular: Ey Ummu Eslem! Bu yaptıklarımı benden sonra kim yaparsa bil ki o benim hayattayken ve dünyadan gittikten sonra vasim ve halifemdir. Ummu Eslem Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in yanından ayrıldıktan sonra İmam Ali Aleyhisselam’ın huzuruna müşerref olduğunda o hazret de, birkaç tane çakılı alıp elleriyle un şekline dönüştürüp hamur ettikten sonra kendi mührünü vurdular ve sonra şöyle buyurdular: Ey Ummu Elsem! Benden sonra herkim böyle yaparsa o benim halifem ve canişinim dir. Ummu Eslem o sıralar çocuk yaşta olan İmam Hasan Aleyhisselam’ın yanına müşerref olup arz etti: Ey benim mevlam! Siz babanızdan sonra onun halife ve canişini misiniz? Hazret evet diye buyurduktan sonra birkaç taş parçasını alıp ceddi ve babasının yaptıklarının aynısını yaptı. Daha sonra o kadın çocuk yaşta ki İmam Hüseyin Aleyhisselam’ın huzuruna gelip şöyle arz etti: Babam ve annem sana feda olsunlar, kardeşin İmam Hasan Aleyhisselam’ın halifesi sen misin? İmam Hüseyin Aleyhisselam kardeşi İmam Hasan Aleyhisselam’ın yaptıklarının aynısını yaptı. O saadetmend kadın İmam Hüseyin Aleyhisselam Kerbela’da şehadeti şereflendirdikten ve İmam Seccad Aleyhisselam Medine’ye döndükten sonra O hazretin huzuruna gelip arz etti: Yüce babanın canişini sen misin? Hazret evet diye buyurup babalarının yaptığı işlerin aynısını yaptı.

          Kaynak: El-Sakibu Fil Menakib s. 562, El-Vafi c. 2 s. 145, El-Kâfi c. 1 s. 355
          Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

          İmam Ali a.s

          Yorum


            #6
            Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

            Beşşari Mekkarî şöyle rivayet ediyor:
            Kufe’de İmam Caferi Sadık Aleyhisselam’ın huzuruna vardım. İmam Aleyhisselam hurma yemekle meşgul idiler. İmam Aleyhisselam; “Beşşar! Otur bizimle hurma ye.” buyurdu. Ben cevaben şöyle arzettim: Sana feda olayım! Gelirken kalbimi inciten bir manzarayla karşılaştım, rahatsızlıktan bir şey yiyemiyorum! İmam Aleyhisselam, “Yolda ne gördün?”diye sordu. Beşşar: Yolda gelirken memurlardan birinin bir kadını dövdüğünü ve onu hapse doğru götürdüğünü gördüm. Her ne kadar halktan yardım dilediyse, hiç kimse yardımına koşmadı! İmam Aleyhisselam: “O kadın ne yapmıştı?”diye sordu. Beşşar: Halkın dediğine göre o kadının ayağı kayıp yere düştüğünde; “Ya Fatime Selamullah Aleyha! Allah senin katiline lanet etsin” demiş. İmam Aleyhisselam bu sözü duyur duymaz ağlamaya başladı. Öyle ki mendili, mübarek sakalı ve göğsü yaş oldu. İmam Aleyhisselam: “Beşşar! Kalk, o kadının kurtuluşu için Sehle Camisi’ne gidip dua edelim.” buyurdu. İmam Aleyhisselam: O kadından bir haber elde etmek için sultanın sarayına da bir kişi gönderdi. İmam Aleyhisselam’la birlikte Sehle camisi’ne gittik ve iki rekat namaz kıldık. İmam Aleyhisselam o kadının kurtuluşu için dua edip secdeye kapandı. Daha sonra başını secdeden kaldırıp şöyle buyurdu: “Kalk gidelim, o kadını serbest bıraktılar!” İmam Aleyhisselam’la birlikte camiden çıktık. Sultanın sarayına gönderilen şahıs da yolun yarısında bizimle karşılaşıp İmam Aleyhisselam’a şöyle arzetti: “Sultanın sarayına gittim, kadını hapisten çıkardıklarını gördüm, onu hakimin yanına getirdiler. Hakim kadına şöyle dedi: “Sen ne yaptın ki memur seni yakalayıp buraya getirdi?” Kadın olayın nasıl olduğunu tarif etti. Hakim kadının sözlerini duyunca ona iki yüz dirhem verdi. Ama o kabul etmedi. Hakim kadına; “Bizi helal et, bu dirhemleri de al!”dedi. Kadın yine o parayı almadı; fakat sonuçta serbest bırakıldı. İmam Caferi Sadık Aleyhisselam bu sözleri dinledikten sonra şöyle buyurdular: “Beşşar! Bu yedi dinarı ona ver. Çünkü bu paraya çok muhtaçtır. Benim selamımı da ona ulaştır.” Beşşar diyor ki: o yedi dinarı kadına verip İmam Aleyhisselam’ın selamını ona ulaştırdığımda, o kadın sevincinden düşüp bayıldı. Ayıldığında; “İmam Aleyhisselam bana mı selam gönderdi? dedi. “Evet, selamını sana iletmemi istedi”dedim. Üç kez bu soru ve cevap tekrarlandı. Sonra benden, selamını İmam Caferi Sadık Aleyhisselam’a ulaştırmamı ve O’nun cariyesi olduğunu İmam Aleyhisselam’a söylememi ve İmam Aleyhisselam’ın duasına muhtaç olduğunu söyledi. O’nun yanından döndükten sonra, macerayı İmam Aleyhisselam’a anlattım. İmam Aleyhisselam’ da sözlerimizi dinledi ve ağladığı halde ona dua ettiler.

            Kaynak: Bihar-ul Envar c. 100 s. 441
            Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

            İmam Ali a.s

            Yorum


              #7
              Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

              Hind binti Cun şöyle nakleder: Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem Ummu Me’bed’in çadırında oturduğu vakit, namaz için abdest aldı, orada kurumuş bir bitki vardı, hazret mübarek ağzının suyundan bir miktar ona attı, o kurumuş bitki hemen yeşillendi parlak güller açtı yaprakları yeşillendi ve nihayetinde meyve verdi. Biz o ağaca teberrik ediyor, hastalarımızı onun vasıtasıyla tedavi ediyorduk. Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem dünyadan gittiklerinde o ağaç eski tazelik ve güzelliğini kaybetti ve İmam Ali Aleyhisselam şehit olduktan sonra bir daha da meyve vermedi. Uzun bir zaman geçdikden sonra, bir sabah vakti ağacın dallarından taze kan aktığını ve dallarının solmaya başlayarak bir et misali döküldüğünü gördüğümüzde kesin çok önemli bir hadisenin meydana geldiğini düşünerek kötü bir haberin geleceği korkusuyla o geceyi gamlı ve hüzünlü bir halde geçirdik. Akşam olup karanlık çöktüğünde o ağacın altından ağıt, ağlama seslerinin yükseldiğini ve şöyle dediğini duyduk: Ey Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in evladı! Ey nebinin vasisinin evladı! Ey Zehra Betül Selamullah aleyha’nın evladı! Ey değerli seyyit ve önderlerin baki kalanı! O sırada uğultular daha da çoğalmaya başladı, biz onun söylediklerinin çoğunu anlamıyorduk, çok geçmeden İmam Hüseyin Aleyhisselam’ın şehit edildiği haberi geldi ve o ağaç kendisinden hiçbir eser kalmayacak şekilde kurudu.

              Kaynak: Es-Sakibi Fil Menakib s. 111, El-Katra c. 2 s. 83
              Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

              İmam Ali a.s

              Yorum


                #8
                Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

                Şöyle rivayet edilmiştir:
                Bir gün Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’ in hizmetçisi Suban o hazrete arz etti: Babam ve annem size feda olsunlar ey Allah’ın resulü! Kıyamet ne zaman kopacaktır? Allah’ın resulü buyurdular: Kıyamet için ne hazırladın ki ondan soruyorsun? Arz etti: Ey Allah’ın resulü! Benim Allah ve resulünü sevmekten başka kıyamet için çok fazla bir amelim yok. Hazret buyurdular: Allah’ın resulünü ne kadar çok seviyorsun? Arz etti: Seni hak üzerine nebi olarak seçene ant olsun ki! Senin muhabbetin benim kalbimde öyledir ki beni kılıçla parça parça doğrayıp, hızarla kesip, makasla parçalara ayrıp ateşte yakmaları ve değirmen taşında un ufak etmeleri size veya yaranlarınızdan birine kin besleyip hıyanet etmemden daha iyi ve kolaydır. Benim yanımda en sevgili şahıs, sizden sonra sizin en çok sevdiğinizdir. En kötü ve düşman olduğum kimse ise size veya Ehli Beyt’inize düşman olan veyahut sizi sevmeyenlerdir. Ey Allah’ın resulü! Benim size ve sizi sevenlere olan sevgim, sizin düşmanlarınıza veya dostlarınızın düşmanlarına olan nefret ve düşmanlığım böyledir, eğer Allah bu muhabbet ve düşmalığı banden kabul ederse şüphesiz ki ben saadete erişenlerdenim. Ama eğer bunda başka daha fazla bir amel istenirse güvenip itimat edebileceğim veya üzerine hesap yapabileceğim bir amelim yoktur. Sizi ve bütün ashap ve yaranlarınızı seviyorum, gerçi şu anda yaptığımdan daha fazla amel işlemeye gücüm var ama tembellik ediyorum. Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdular: Seni cennetle müjdeliyorum, zira gerçektende kıyamet günü insan sevdiği kimseyle haşır edilecektir. Ey Suban! Eğer senin günahların yer ile Allah’ın arşını dolduracak derecede bile olsa, bu sahip olduğun velayet ve sevgi sayesinde o günahlar güneşin bir taşın üzerine doğduğu anda ordaki gölgenin kaybolmasından yahut güneş batarken ışığın o taşın üzerinden kaybolmasından daha çabuk silinir ve ortadan gider.

                Kaynak: Tefsiri İmam Hasan Askeri s. 370, Bihar-ul Envar c. 27 s. 100, El-Katra c. 2 s. 117
                Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

                İmam Ali a.s

                Yorum


                  #9
                  Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

                  Meysemi Temmar şöyle rivayet eder:Ben mevlam İmam Ali Aleyhisselam’ın huzurundaydım, bir grup insanda o hazretin huzuruna müşerrefti. Derken uzun boylu, endamı büyük, elinde iki kılıç olan birisi yanımıza gelerek selam vermeden oturdu.İnsanlar ona bakmak için boyunlarını uzatmaya başladılar ve gözlerinin kenarıyla ona bakıyorlardı, ancak mevlam İmam Ali Aleyhisselam ona bakmak için başını dahi yerden kaldırmadı.İnsanlar kendilerine geldikten sonra, o şahıs kınından çekilmiş keskin ve ince diliyle konuşmaya başlayıp dedi: aranızdan hanginiz cesaret ve şecaat da seçilmiş, kemal ve fazilet tacına sahip, kanaat zırhını giyinmiş olandır?Hanginiz Allah’ın evi Kabe’de dünyaya geldiniz. Hanginiz huy, ahlak ve kerem bakımından yüce olandır? Hanginizin saçı daha az (çok cihat eden kimseye kinayedir), kökü sağlam, pehlivan savaşçı, nefesleri daraltıp kısas alandır?Hanginiz Ebu Talib hanedanından olup yemyeşil dal, Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’e yardım edip onun saltanat ve şanını yüceltendir?Hanginiz iki Amr’ı öldürüp, iki Amr’ı esir alandır?

                  Meysemi Temmar der ki: İmam Ali Aleyhisselam onun cevabında buyurdular: Benim ey Sa’d bin Fazl bin Rab’i bin Medreket bin Teyyib bin Eş’es bin Ebi Sem’i bin Ehbel bin Füzaret bin Du’bel bin Amr Duveyni! O dedi: Lebbeyk ey Ali Aleyhisselam! İmam Ali Aleyhisselam buyurdular: İstediğin şeyi sor, zira korkanların hazinesi, iyiliklerle vasfedilen benim. Sağlam toprakların sağlamlık ve gücünü aldığı benim. Yağmurun izniyle yağdığı, inen her kitapta vasfedilen, tur ve esbab benim. Ben Kaf ve kur-an’ı mecidim. Ben azim haberim. Dosdoğru yol, kemalin sahibi, avı arayan, yücelerin önder ve serveri, pehlivan ve savaşcı benim. Nubuvvet ve sutuvvetin sahibi, âlim, güzel, hafız ve koruyan, yüce olan benim. Benim vasıtamla her kitap dile gelip benim ilmimle her akıl sahibi şahitlik etmektedir. Ali benim. Resulullah’ın kardeşi onun kızı Fatime’nin eşi ve onun evlatlarının babası benim.

                  Bu sırada o Arap dedi: Bize dünyada ölenleri senin dirilttiğini, dirileri senin öldürdüğünü, insanları fakirleştiren veya onları gani ve muhtaçsız kılan olduğunu söylediler. İmam Ali Aleyhisselam buyurdular: Müşkül ve sorununu söyle. Arz etti: Ben atmış bin nüfusu olan Akime kabilesinden tarafından görevlendirildim. Onlardan biri ölmüş ve onlar onun ölüm sebebinde epey zamandır ihtilafa düşmüşlerdir. Şu an onun cesedini benimle gönderdiler. Eğer sen onu diriltecek olursan senin doğru ve hak, nacip ve şerif olduğunu anlayıp senin Allah’ın yeryüzündeki hücceti olduğuna yakin edip inanacağız. Ama eğer diriltemez isen, onu kabilesi arasına geri götürecek ve senin iddia ettiğin şeyde yalancı ve yapamadığın şeyleri iddia etmiş olduğunu anlayacağız. İmam Ali Aleyhisselam yüzünü Meysemi Temmar’a çevirip buyurdular: Ey Eba Cafer! Bir bineğe binip Kufe şehrinin bütün sokak ve mahallelerini dolaşıp feryat et ve de ki: Her kim Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in kardeşi, Fatime Zehra Selamullaj aleyha’nın eşi, İmam Ali Aleyhisselam’a vermiş olduğu ilim ve gücü görmek istiyorsa yarın Necef sahrasına gelsin. Meysem görevini yerine getirip döndükten sonra, İmam Ali Aleyhisselam ondan bu Arap’ı misafir etmesini istedi. Meysemi Temmar diyor: Ben o adamı içinde ölen şahısın cesedinin olduğu tabutla beraber evime götürdüm ve ona hizmet ettim.Ertesi gün İmam Ali Aleyhisselam sabah namazını kıldıktan sonra Necef sahrasına doğru yola koyuldu. Ben de O hazretle beraberdim. Kufe şehrinde iyi kötü kimse kalmamış hepsi Necef sahrasında toplanmıştı. Emir-el Müminin Aleyhisselam buyurdular: Ey Eba Cafer! O Arap’ı yanındaki cesetle getir. Ben mevlamın emrine itaat edip, her ikisini de Necef sahrasında hazır ettim. İmam Ali Aleyhisselam halka şöyle seslendi: Ey Kufe halkı! Bizden müşahede ettiğiniz şeyleri bizim hakkımızda deyin ve bizden duyduklarınızı diğerlerine rivayet edin. Daha sonra o şâhısa buyurdu: Ey Arap! Deveni yatır ve tabutun içindeki cesedi müslümanların yardımıyla dışarı çakar. Meysemi Temmar diyor: Arap tabutu açıp üç ayrı parçayla sarılmış cesedi çıkardığında onun genç ve saçlarının kadın saçı gibi güzel olduğunu gördük. Hazret o Arap’a şöyle sordu: Bu kaç gündür dünyadan gitmiş? Arz etti: Kırk bir gündür. Buyurdular: Ölüm sebebi neydi? Arz etti: Ailesi senin onu diriltmeni ve kendisinin onu kimin öldürdüğünü söylemesini istiyorlar, zira o gece sağlam yattığı halde sabah kafası kesik olarak bulundu. Hazret: Onun kanını kim istiyor? Arz etti: Elli tane akrabası el ele verip onun kanını istiyorlar. (yani onu öldürenin bulunup öldürülmesini) Ey Allah resulünün kardeşi! Aramızdaki şek ve tereddüdü kaldırarak bunun sırrını aşikâr et. Hazret buyurdular: Onu amcası öldürdü, zira o kızını buna nikâhlamıştı ama bu o kızı terk edip başka bir kadın aldı, amcası bu yüzden kızarak onu öldürdü. Arap arz etti: Biz bu söylediklerini kabul edip razı olamayız, bu gencin kendisinin ailesi arasında onu kimin öldürdüğüne şehadet vermesini, böylelikle alevlenen kin ve fitne ateşinin sönmesini istiyoruz. İmam Ali Aleyhisselam kalkıp Allah’a hamd ve resulüne selam ettikten sonra buyurdular: Ey Kufe halkı! Gerçekten de İsrail oğullarının ineği Allah katında Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in kardeşi Ali Aleyhisselam‘dan daha değerli değildir, zira Allah o ineğin vesilesiyle yedi gündür ölmüş olan birini diriltti. Daha sonra o cesedin yanına gidip buyurdu: İsrail oğullarının ineği bedeninin bir yerini o ölüye vurduğunda dirildi, bende bedenimin bir uzvunu buna vuracağım, zira benim bedenimin uzvu Allah katında o inekten daha hayırlıdır. O sırada hazret sağ ayağıyla o cesede vurarak buyurdular: Ey Medreket bin Hanzalat bin Gessan bin Behr bin Fehm bin Sülamet bin Teyyib bin Medreket bin Eş’es bin Egres bin Dahilet bin Ömer bin Fazl bin Hebbab! Kalk ki Ali Aleyhisselam Allah’ın izniyle seni diriltti. Derken o genç tabuttan kalktı, onun yüzü güneşten daha güzel aydan ise daha parlaktı. O yüzünü İmam Ali Aleyhisselam’a yöneltip şöyle arz etti: Ey çürümüş kemikleri dirilten! Lebbeyk, lebbeyk, Ey Allah’ın insanlara hücceti! Ey ihsan ve fazlinde eşi benzeri olmayan! Ey Emir-el Müminin! Ey âlemlerin Rabb’inin resulünün kardeşi! Ey Ali bin Ebu Talib! Emir-el Müminin Ali Aleyhisselam ona buyurdular: Seni kim öldürdü? Arz etti: Amcam, Haris bin Zemet bin Miykal bin Asim. Hazret: Şimdi ailenin yanına dön. Arz etti: Benim akrabalarıma ihtiyacım yoktur. Buyurdular: Neden? Arz etti: beni yine öldürmelerinden ve o vakit sizin bu ümmetin arasında olmamanızdan korkuyorum. Hazret diğer Arap’a dönerek: Sen ailene geri dön. Arap arz etti: Ben yaşadığım sürece sizin ve bu gencin yanında olacağım. Onların ikiside uğrunda Sıffin savaşında şehit oluncaya dek İmam Ali Aleyhisselam’ın hizmetinde kaldılar. Allah’ın rahmeti onların üzerine olsun. Kufe halkı bu olağan üstü mucizeyi müşahede ettikten sonra evlerine geri döndüler ve her biri İmam Ali Aleyhisselam hakkında çeşit çeşit sohbetler ediyorlardı.

                  Kaynak: Nevadir-ul Mucizat s. 31, Uyun-ul Mucizat s. 24, Medinet-ul Meaciz c. 1 s. 247, Fazaili İbni Şazan s. 2, Bihar-ul Envar c. 40 s. 274
                  Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

                  İmam Ali a.s

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

                    Ammar Yasir şöyle rivayet eder:
                    Ben İmam Ali Aleyhisselam ile Kufe’ye yaklaşık on iki kilometre uzaklıkta olan Nahile adlı bir yerden geçerken, aniden yaklaşık elli tane Yahudi erkek Nahile’den dışarı çıkıp İmama şöyle arz ettiler: Sen İmam olan Ali bin Ebu Talib misin? İmam evet deyince, onlar: Bizim kitaplarımızda şöyle gelmiştir: Bir sahrada üzerinde altı tane nebinin adının olduğu bir taş vardır, şimdi biz onu aramakta ancak bulamamaktayız, eğer sen İmam isen o taşı bizim için bul dediler. İmam buyurdular: Beni takip edin. Ammar diyor ki: Onlar İmam Ali Aleyhisselam’ın ardı sıra yola koyuldular, derken kumlarla kaplı büyük bir dağın olduğu sahraya vardılar, İmam buyurdular: Ey rüzgâr! Bu taşın üzerindeki kumları dağıt. Çok geçmeden rüzgâr esmeye başladı, kumları dağıttığında bir taş zahir oldu, İmam: işte bu aradığınız o taştır diye buyurdular. Dediler: Bizim kitaplarımızdan okuduğumuz ve duyduğumuz gereğince, bu taşın üzerinde altı tane nebinin isminin yazılı olması gerekiyor, ancak biz o isimleri göremiyoruz. İmam: İsimlerin yazılı olduğu yer taşın toprağa olan yüzündedir, onları görmek için taşı çevirin. Onlar bin kişilik bir gurup oluşturup o taşı çevirebilmek için el ele verdiler, ancak başaramadılar. İmam Ali Aleyhisselam buyurdular: Çekilin kenara! İmam atına binik bir halde mübarek ellerini o taşa doğru uzatıp tersine çevirdi. Baktığımızda o taşın üzerine şeriat sahibi şu altı nebiin isminin yazılı olduğunu gördük: Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem. Bu olaydan sonra Yahudilerden bir gurup, İmam Aleyhisselam’ın eli ile Müslüman olup şöyle dediler: Biz Allah’tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi vesellem’in onun elçisi olduğuna ve seni o hazretin yeryüzündeki halifesi, Allah’ın hücceti ve Emir-el Mümin’in olduğuna şehadet veriyoruz. Seni tanıyan herkes saadete varıp kurtuluşa ermiştir, sana muhalefet edip inkar eden ise sapıklığa düşüp ateşe doğru hızla gitmektedir. senin menakip ve faziletlerin haddinden aşkın, nimetlerinin çokluğu ise sayılabilecekten daha çoktur.

                    Kaynak: Fezaili İbni Şazan s. 73, Bihar-ul Envar c. 41 s. 257, Nevadir-ul Mucizat s. 40, Uyun-ul Mucizat s. 31
                    Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

                    İmam Ali a.s

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

                      Allahümme salli ala Muhammedin ve Ali Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.
                      Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

                        Rivayet edilmektedir:
                        Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem bir gün İmam Ali Aleyhisselam’a bir yüzük verip onun hekkaka yüzügün taşına Muhammed bin Abdullah yazdırmasını istedi. İmam Ali Aleyhisselam yüzüğü götürüp hekkak’a verdiğinde ona: Bu yüzüğün üzerine Muhammed bin Abdullah yaz diye, buyurdular. Hekkak onu alıp üzerinde çalışırken yanlışlıkla Muhammeden Resulullah yazdı. İmam Ali Aleyhisselam yüzüğü almaya geldiğinde üzerine Muhammeden Resulullah yazıldığını gördü ve hekkak ona mazeretini arz etti. İmam Ali Aleyhisselam yüzüğü alıp Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in huzuruna vardığında olayı o hazrete anlattı.Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem yüzüğü alıp buyurdular: Ey Ali Aleyhisselam! Ben Muhammed bin Abdullah ve Muhammeden Resulullah’ım. Daha sonra yüzüğü mübarek parmağına taktı. Ertesi sabah Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem yüzüğün taşının alt tarafına Aliyyun Veliyullah diye yazılı olduğunu gördü. Bu sırada Cebrail indi, Hazret ona yüzüğün kıssasını anlatınca Cebrail şöyle arz etti: Ey Resulullah! Sen istediğini (Muhammeden Resulullah) yazdırdın ve bizde istediğimizi (Aliyyun Veliyullah) yazdırdık.

                        Kaynak: Emaliyi Tusi s. 705, Bihar-ul Envar c. 40 s. 37
                        Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

                        İmam Ali a.s

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: EHL-İ BEYT'İN (A.S )HAYATINDAN SAHNELER

                          Salmani Farsi rivayet ediyor: Bir gün bir şahıs İmam Ali Aleyhisselam’ın yanına gelerek ya Emiril Muminin Aleyhisselam! Ömer senin şialarını nerde görse hakaret ediyor, aşağılıyor, ihanet ve eziyet ediyor, diye şikâyet etti. Bu olaydan birkaç gün sonra İmam Ali Aleyhisselam Medine’nin bağlarında elinde kemanı ile yürürken aniden Ömer ile karşılaştı. İmam Ali Aleyhisselam buyurdu ki; Ey Ömer! Benim şialarıma ihanet ve eziyet ettiğini duydum. Ömer arz etti ki; Eğer etsem bana kim karşı çıkacak ve kim mani olacak? İmam Ali Aleyhisselam buyurdu ki; Şimdi burada benim kendim olacağım ve sana göstereceğim. İmam Ali Aleyhisselam elindeki keman yayı yere attı ve keman büyük bir ejderha halini aldı. Ağzını deveden büyük bir şekilde açarak Ömer’e saldırdı ve Ömer’i ağzına aldı. Ömer feryat etti; Ya Ebel Hasan Aleyhisselam! el aman el aman tövbe ettim ve sözümden geri döndüm, bir daha senin şialarına eziyet etmeyeceğim diyerek ağlamaya başladı. İmam Ali Aleyhisselam mübarek elini kemana vurunca keman önceki halini aldı. Ömer titreyerek korku dolu bir halde evine gitti. Salmani Farsi diyor ki; Akşam oldu İmam Ali Aleyhisselam beni çağırdı. Huzuruna vardım, bana buyurdu ki; Ey Salman! Doğudan beytülmal olarak çok yüklü bir miktarda mal geldi ve bundan kimsenin haberi yok. Ömer’de bu mallardan kimseyi haberdar etmeden gizlemek istiyor. O’nun yanına git ve deki; Emiril Muminin Aleyhisselam buyuruyor ki: Doğudan gelen ve gizlemek istediğin malı açığa çıkar ve herkesin hakkını taksim et. Eğer etmezsen seni rezil rusva ederim. Salman Ömer’in yanına gitti ve aynen İmam Ali Aleyhisselam’ın buyurduğunu söyledi. Ömer dedi ki; kim bu maldan O’nu haberdar etti? Salman dedi ki; Meğer bu ve bunun gibi olaylar İmam Ali Aleyhisselam’a gizli midir? O bütün sırlardan haberdardır. Ömer dedi ki; Yakin etki O sihirbazdır. Sen bana yaklaş da ben de sana ihtiram edeyim ve seni razı edeyim. Ben O’ndan korkuyorum. Sen O’nu terk et bende karşılığını vereyim. Salman dedi ki; Eyvahlar olsun sana ki, İmam Ali Aleyhisselam’ı tanımamışsın, ahiretten de tamamı ile el çekmişsin. İmam Ali Aleyhisselam Allah’ın velisi, Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve selem’in vasisi ve bütün âlemlere âlimdir. Ömer dedi ki; Bu konuştuklarımızı İmam Ali Aleyhisselam’a anlatma. Ve de ki; O’nun sözlerini duydum ve itaat edeceğim. Bu malı da ihtiyacı olanlara taksim edeceğim. Salman diyor ki; İmam Ali Aleyhisselam’ın huzuruna vardım İmam Aleyhisselam buyurdu ki; Ey Salman! Seninle Ömer arasında geçenleri ben mi anlatayım yoksa sen mi anlatacaksın? Arz ettim ki ey benim mevlam! Siz buyurun en iyisini siz bilirsiniz. Bizim aramızda ne geçtiyse İmam Ali Aleyhisselam bana hepsini anlattı ve buyurdu ki; Ey Salman! Ejderhanın korkusu onun kalbinde öyle yer etmiş ki o korku ölünceye kadar da devam edecek.

                          Kaynak: Tuhfet-ul Mecalis s. 129
                          Beni bir dağ sevse müsibete uğrar.

                          İmam Ali a.s

                          Yorum

                          YUKARI ÇIK
                          Çalışıyor...
                          X