Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Gadir Hum Biatı

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Gadir Hum Biatı

    GADİR-İ HUM BİAT'I
    GADİR-İ HUM BİAT'I Allah Resulü'nün, ister hac sırasında, ister Gadir-i Hum'da, isterse Medine dönüşünde okuduğu bütün hutbelerde, Ehl-i Beyt'ini ümmete hatırlatıp Kur'an-ı Kerim'in yanı sıra Ehl-i Beyti'ni de ümmete ağır ve paha biçilmez bir emanet olarak bıraktığını ve onlara sarıldıkları müddetçe asla dalalete düşmeyeceklerini ve bu ikisinin kıyamete kadar birbirinden asla ayrılmayacaklarını vurgulamıştır.
    Gadir-i Hum'da Okuduğu Hutbe, Hac amelleri sona erip Mekke'den ayrıldıkları bir sırada, Mekke yakınlarında yolların birbirinden ayrıldığı nokta olan "Gadir-i Hum" mevkiinde okunmuştur.

    Hicretin onuncu yılında, Zilhiccet-il Haram ayının on sekizinde Resulullah (s.a.a.v) vedâ haccından dönerken Gadir-i Hum bölgesinde, Cuhfe ismindeki bir menzilde, Medine, Mısır ve Şam (Suriye) yollarının ayrımında Resul-ü Ekrem'e (s.a.a.v) şu ayet nazil oldu:
    "Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevi) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır." (Maide, 67)

    Bu ayet indikten sonra, Resul-i Ekrem (s.a.a.v) kervanlara durmalarını ve oracıkta bineklerinden inmelerini emretti. İleridekileri çağırttı, geride kalanlar da gelip yetiştiler.
    Sonra ashabını, dağılmamaları için oradaki dikenlerin gölgesinde gölgelenmekten alıkoydu, ağaçların dibini de diken, çör-çöpten temizlemelerini buyurduktan sonra halkı cemaat namazına davet etti.
    Ashap bir diken ağacının dalları üzerine elbiseler atarak Resulullah (s.a.a.v) için bir gölgelik hazırladılar. O hazret öğle namazını o yakıcı sıcaklıkta, o cemaatla birlikte kıldıktan sonra, hutbe için ayağa kalktı. Allah'a hamd u senâ ve insanlara öğüt ve nasihatte bulunduktan sonra şöyle buyurdu:
    "Yakında ben (İlahî) davete icabet edeceğim; (dünyadan göçüp gideceğim). Ben de, siz de Allah katında sorumluyuz. O gün siz Allah'a ne cevap vereceksiniz?" Oradakiler hep bir ağızdan:
    "Senin risaletini tebliğ ettiğine, bize nasihat edip hayrımızı istediğine tanıklık edeceğiz; Allah seni hayırla mükâfatlandırsın!" diye cevap verdiler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.v), "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun kulu ve peygamberi olduğuna, cennet ve cehennemin hak olduğuna şehadet ediyor musunuz?” diye sorunca da insanlar, "evet" dediler. "Bütün bunlara tanıklık ederiz." Bu defa da, "Benim sesimi duyuyor musunuz?" diye sordu. Buna da "evet" cevabını verdiler.

    Bunun üzerine Resul-i Ekrem (s.a.a.v) şöyle buyurdu:
    "Ey insanlar! Ben sizden önce, sizden ayrılacağım ve siz Kevser Havuzu'nun başında bana geleceksiniz. O öyle bir havuzdur ki, genişliği Basrâ'dan San'â'ya kadardır. O havuzun kenarında, gökteki yıldızların sayısınca gümüş kadehler vardır.
    Ben orada, sizin aranızda emanet bıraktığım iki paha biçilmez şeyi soracağım. O halde benden sonra o iki şeye nasıl davranmanız gerektiğine dikkat edin!"
    Bu arada halkın içinden biri seslenerek, "Ya Resulullah! O iki paha biçilmez şey nedir?" diye sordu. Resul-i Ekrem (s.a.a.v) şöyle buyurdu:
    "Onlardan biri, bir tarafı Allah'ın elinde ve diğer tarafı ise sizin elinizde olan Allah'ın Kitabı'dır. Ona yapışın; sapmayın ve değiştirmeyin; diğeri ise, İtretim olan Ehl-i Beytim'dir. Latif ve her şeyden haberdar olan (Allah), bu ikisinin (Kevser) Havuzu'nun başında bana ulaşıncaya kadar birbirinden ayrılmayacağını bildirdi. Ben Allah'tan bunu istedim. O halde, o ikisinden öne de geçmeyin, arkaya da kalmayın; yoksa helak olursunuz. Onlara bir şey öğretmeye kalkışmayın; çünkü onlar sizden daha bilgilidirler."

    Sonra şöyle devam etti:
    "Benim müminlere kendi nefislerinden daha evla ve üstün olduğumu (onlar üzerinde tasarruf ve yetki sahibi olduğumu) bilmiyor musunuz?"
    Halk "Evet, ya Resulullah biliyoruz!" diyince şöyle buyurdu:
    "Benim her mümine kendi nefsinden daha evla olduğumu bilmiyor musunuz?" Halk yine "evet, biliyoruz ya Resulullah!" dediler.
    Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.v) Ali'nin elinden tutarak koltuğunun altındaki beyazlık görününceye kadar kaldırıp şöyle buyurdu:
    "Ey insanlar! Allah benim mevlamdır, ben de sizin mevlanız-efendinizim. O halde ben kimin mevlası isem, bu Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım! Onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol. Ona yardım edene yardım et, onu yalnız bırakanı yalnız bırak. Ona muhabbet edene muhabbet et, ona buğz edene buğz et." Sonra şöyle buyurdu: "Allah'ım sen de şahid ol"
    Ravi der ki, daha bu ikisi (Resulullah ve Ali) birbirinden ayrılmamıştı ki şu ayet nazil oldu: "Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim." (Mâide/3)
    Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.v) şöyle buyurdu: "Dini mükemmelleştiren, nimetleri tamamlayan, benim risaletimden ve Ali'nin velayetinden hoşnut olan Allah en yücedir."
    Bu törenin ardından Ömer b. Hattab Hz. Ali'yi görerek şöyle dedi: "Ey Ebu Talib oğlu, ne mutlu sana! Erkek ve kadın her mu'minin velisi-efendisi oldun."
    Bunun üzerine bütün Müslümanlar Hz. Ali'nin huzuruna gelerek itaatlerini belirtip kendisine biat ettiler.

    Bu hutbeyi duyan Elhars bin Numan elfahri adında biri merkebine binip Hz.
    Peygamberin huzuruna gelip şöyle der:
    "Ey Resulullah bize emrettiğin şekliyle Allah'ın birliğine, ve senin onun kulu ve resulü olduğuna şehadet getirdik. Emrettiğin gibi beş vakit namazımızı kıldık. Emrettiğin şekliyle zekatımızı'da verdik. Emrettiğin gibi Ramazan'da orucumuzu'da tuttuk. Emrettiğin gibi hacca'da gittik. Bütün bunlara rıza göstermeyerek amcan'nın oğlu Ali'yi elinden tutarak: "Ben kimin mevlası isem, bu Ali de onun mevlasıdır." "Allah'ım! Onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol " Dedin. Bu (emir) sendenmi Allah’tan mıdır?"
    Bunun üzerine "Resulullah (s.a.a.v)Bu (emir) Allah’tandır" diye buyurur.
    Bunun üzerine elHars hiddetle; "Ey Allah'ım Muhammed yalancı ise Gökten başına taş düşür'ki kendisinden sonrakilere ibret olsun. Eğer Muhammed sadık ise başıma Gökten taş düşür'ki benden sonrakilere ibret olayım" der.
    Sözlerini tamamlamadan yüce Allah kendisi'nin başına taşlar düşürür, ve ölü olarak yere yıkılır.
    Bunun üzerine Resul-i Ekrem'e (s.a.a.v) şu ayet nazil olur: "Bir soran inecek azabı sordu: İnkârcılar için ki onu savacak yoktur." (El Meâric, 1-2)
    _________________________________________

    Kaynaklar: Alleme Emini’nin ELGADİR Kitabı ve gösterdiği sayısız Sünni kaynak.
    Bu kaynaklardan bir kaçı Belazuri ( ölm. Hicri. 279) Ensab-ul Eşraf ta. İbn-i Kuteybe ( Ö.h. 276) el-Mearif ve el- imame ve s-Siyase de. Taberi ( . h. 310) bu konu ile ilgili özel kitabında. İbn-i Zulak-i Mısri ( . h. 387) Tarih-i Bağdat ta. Hatib-i Bağdadi (Ö.h. 463) Tarih kitabında. İbn-i Abdulbirr ( . h. 463) el- stiab de Şehristani (Ö.h. 548) el-Milel ve n-Nihal de. İbn-i Asakir (Ö.h. 571) Tarih-i Dimaşk te. Yakut-i Himvi (Ö.h. 626) Mucem-ul Udeba da. İbn-i Esir (Ö. h. 630) Üsd-l Gabe de İbn-i Ebil Hadid (Ö. h. 656) Şerh-i Nehc-Ül Belaga da. İbn-i Hallikan (Ö. h. 681) Vefeyat-ul Ayan da. Yafii (Ö.h. 768) Mirat-ul Cinan da. İbn-i Şeyh el-Belevi (Ö. h. 605) Elif-Ba da. İbn-i Haldun (Ö. h. 808) Mukadime de. Şemsuddin-i Zehebi (Ö. h. 748) Tezkiret-ul Huffaz da. Nuveyri (Ö. h. 833) Nihayet-ul Ereb Fi Funun-il Edeb de. İbn-i Hacer-i Askalani (Ö. h. 852) el- sabe ve Tehzib-ut Tehzib adl kitaplar nda. İbn-i Sabba - Maliki (Ö. h. 855) el-Fusul-ul Muhimme de. Makrizi (Ö. h. 845) "el-Hutat-ul Makriziyye"de. Celaleddin-i Suyuti (Ö. h. 910) bir çok kitab nda. Kirmani-i DimaŞki (Ö. h. 1019) Ahbar-ud Duvel de. Nuruddin-i Halebi (Ö. h. 1055) Siret-ul Halebiyye de ve daha yüzlerce eserde
    "İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

    İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)

    #2
    Ynt: Gadir Hum Biatı

    selamun aleykum bu konuda bir sorum olacak cevaplanması ümidiyle soruyorum
    [/size]
    [/size]
    Ravi der ki, daha bu ikisi (Resulullah ve Ali) birbirinden ayrılmamıştı ki şu ayet nazil oldu:
    "Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim."
    (Mâide/3)

    [/size]
    [/size]maide suresi üçüncü ayetin tam metni:
    [/size]
    [/size]Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilmiş, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, başka bir hayvan tarafından boynuzlanıp ölmüş ve de canları çıkmadan önce kestikleriniz dışında yırtıcı hayvan tarafından yenmiş hayvanlar, dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı; bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün, küfre sapanlar sizi dininizden etmekten umutlarını kesmişlerdir, onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün, size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim. O halde her kim günaha yönelmiş olmamak üzere açlık halinde dara düşerse (üstte haram saydıklarımızdan zaruret miktarınca yiyebilir). Doğrusu Allah bağışlayandır, merhametli olandır.
    [/size]
    [/size]bu ayetin tamamı mı inmiştir yoksa gadiri humda sadece ' Bugün, size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim.' kısmı mı inmiştir eğer ayetler bütünüyle indirilmişse bana biraz garip geldi neden önce haram etlerden bahsediliyor da direk ayetin bu kısmı önce değil yani demek istediğim peygamber efendimiz saa hz Ali as nin velayetini ilan ettikten sonra yenmesi haram olan ayetlerden bahsediliyor bana garip gelen kısmı burası
    [/size]
    [/size]birde bu mesele anlatılmış altına da bir sürü sünni kaynak belirtilmiş ama acaba sünniler de bu ayetin bu olay sırasında indirildiğini kabul ediyor mu ? çünki bu hadiseyi en önemli kılan kısmı bu ayetin indirilmesi buradan hz Alinin as velayetinin Allahu teala tarafından olduğu anlaşılıyor gerçi peygamber efendimizin söylediği hiçbir şey Allahın istemediği bir şey olamaz zaten ama sünniler için bu kısmı önemli diye düşünüyorum

    Yorum


      #3
      Ynt: Gadir Hum Biatı

      Ehlibeyt'e bağlılığımızı ve Emirül müminin imam Hz. Ali'ye biatımızı tekrarladığımız bu günde, tüm kardeşlerimin Gadir hum bayramı kutlu olsun.

      Allah, Bizleri Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.v)'in ve Ehlibeyt'in şefaatine nail etsin.

      [img alt=Ehlibeyt'e bağlılığımızı ve Emirül müminin imam Hz. Ali'ye biatımızı tekrarladığımız bu günde, tüm kardeşlerimin Gadir hum bayramı kutlu olsun.

& #38;#10;Allah, Bizleri Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.v)'in ve Ehlibeyt'in şefaatine nail etsin. 
AMİN width=398 height=298]http://sphotos-d.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc6/s480x480/10445_10151252200143447_646463963_n.jpg[/img]
      "İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

      İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X