Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz. Rugeyye'nin (s.a) Varlığı

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Hz. Rugeyye'nin (s.a) Varlığı

    BİSMİHİ TEALA
    HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN
    RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

    Selamun Aleykum kardeşlerim;


    Hz. Rugeyye'nin (s.a) Varlığı
    Büyük Taklit Mercilerinin Sözlerinde İmam Hüseyin'in (a.s) Kızı Hz. Rukayye (s.a)




    [color=rgb(255, 0, 0)]Ayetullah Mirza Cevad Tebrizi (r.a)[/color]

    [color=rgb(255, 0, 0)][/color]

    [color=rgb(255, 0, 0)][/color]Ayetullah Mirza Cevad Tebrizi'nin (r.a) hicri şemsi 1381 yılında Hz. Rukayye'nin (s/a) hareminde yaptığı konuşmanın metni:[color=rgb(255, 0, 0)][/color]
    [color=rgb(255, 0, 0)][/color]
    [color=rgb(255, 0, 0)] [/color]"İmam Hüseyin'in (a.s) kızı Hz. Rukayye'nin (s.a) Şam'daki mevcut mezarı eskiden beri meşhurdur. Sanki İmam Hüseyin (a.s), o pak hanedanın esaretini ve yaşanan o mezalimi inkâr edecek kimselerin ortaya çıkmasını engellemek için kendinden bir nişane bırakmıştı Şam'da. Bu küçük kız, esirlerin içinde hatta küçük kız çocuklarının da olduğunun büyük kanıtıdır. Biz Hz. Rukayye'nin (s.a) bu mekânda can verip defnedildiğinin meşhur oluşuna inanıyoruz. Biz onu ziyaret etmeğe geldik ve saygısını korumalıyız.[color=rgb(255, 0, 0)] [/color]Bu küçük kızın Şam'da defnedilmiş olması, o pak hanedanın esaretinin ve reva görülen zulümlerin büyük şahididir. Öyle bir zulüm ki, Âdem'den Hatem'e bütün peygamberler ağlamıştır ve Allah-u Teala İmam Hüseyin'in yasını Âdem'e okumuştur.[color=rgb(255, 0, 0)] [/color]Bu yüzden bu mekâna ihtiram gerekir. Yersiz sözlere kulak asmayın ve “Rukayye (s.a) küçük bir çocuktan fazlası değildi” gibi batıl sözleri dinlemeyin. Ali Asgar da kıyamette şahit olacak ve inşallah Şia'nın günahkârlarının affedilmesine sebep olacak küçük bir çocuk değil mi?[color=rgb(255, 0, 0)] [/color]Öyleyse bu mekânın hürmetine riayet ve şeytanın saptırmalarından olan boş ve geçersiz sözlere itina etmemek herkese vaciptir. Biz İmam Hüseyin'in, kendisi de ailesi de mazlum olan kızını ziyaret ederek Allah'a yakınlık diliyoruz.[color=rgb(255, 0, 0)] Ayetullah Seyyid Sadık Hüseyni Şirazi [/color]Hz. Rukayye'nin (s.a) varlığı kesindir ve şu yeterlidir ki; Muaviye ve Yezit'in sarayının yanında onun mukaddes türbesi yükselmekte, Muaviye ve Yezit'in zulüm sarayı ise viran olmuştur. “ez-Zeria ila Tesanifi'ş-Şia, c. 22, s. 390” da geçen o Hazretin kabrinin, şu an Hz. Zeyneb (s.a) hareminin anahtarcısı olan Seyyid İbrahim zamanında su alması olayı da başka bir delildir. Seyyid İbrahim kabri tamir için açtırıp o küçük kızı mızrak ve kırbaç darbelerinin çürükleri belirgin halde sap sağlam gördü. Seyyid İbrahim 3 gün boyunca Hz. Rukayye'yi (s.a) kucağında tuttu ve kabri yeniden yapıldıktan sonra onu tekrar kabrine koydu.[color=rgb(255, 0, 0)] [/color]Yine çeşitli kaynaklarda onun ismi zikredilmiş ve Kerbela'da olduğu belirtilmiştir. Ezcümle Yenabiu'l-Mevedde, s. 346 ve İhkaku'l-Hakk, 11/633.[color=rgb(255, 0, 0)] Ayetullah Mekarim Şirazi [/color]Şüphe yok ki İmam Hüseyin'in (a.s) bir küçük kızı Şam'da vefat etti ve orada defnedildi. Şu anki harem de kendisine aittir. Fakat meşhur görüşe göre Rukayye olsa da, ismi Rukayye (s.a) miydi yoksa başka bir ismi mi vardı, bu konuda ulema arasında ihtilaf var.[color=rgb(255, 0, 0)] Ayetullah Nuri Hemedani [/color]Bahai'nin Kamil kitabı, Nefesu'l-Mehmum ve diğer muteber kitaplarda, bazılarının adını Rukayye (s.a) olarak zikrettiği ve Şam'da şehit olan küçük bir kızın İmam Hüseyin'in (a.s) kızı olduğunu belirtmişlerdir. Eğer bir kimse o Hazrete nezrederse eda etmesi gerekir. Şam'da bulunan Kabri de kendisine aittir.[color=rgb(255, 0, 0)] Ayetullah Mezahiri [/color]Hz. Rukayye'nin (s.a) türbesi diye meşhur olan burası, onun türbesidir ve şüphe etmek zulüm olur. Hem de mazlum Hüseyin'in çocuğuna. Bu şöhret, Hz. Zeyneb'in (s.a) türbesi konusunda da geçerlidir ve bunda şüphe etmek Hz. Zeyneb'e (s.a) zulüm olur. Hz. Zeyneb'e (s.a) zulüm büyük bir günah olur. Kişilerin seyyid oluşu ve büyük insanların kabirleri gibi konularda elimizde meşhur olmanın dışında bir delil yoktur ve bu şöhret bütün fakihlerin nazarında hüccettir.[color=rgb(255, 0, 0)] Ayetullah Alevi Gorgani [/color]Hz. Rukayye'nin (s.a) varlığı tarihi gerçeklerdendir. Şüphe onun varlığında değil, ismindedir. İmam Hüseyin'in bir kızının Şam'da defnedildiği konusu, şüphe götürmez bir gerçektir. Bu konuda insanların inançlarında şüphe icat etmek isteyenlere tavsiyemiz, hiçbir fayda elde edemeyecekleri, ahretlerini tehlikeye atacakları ve İmam Hüseyin'in (a.s) gazabına duçar olacakları, dolayısıyla bu tür konularla kendilerini meşgul etmemeleri olacaktır. [color=rgb(255, 0, 0)] Ayetullah Ruhani [/color]Evvela şunu belirteyim ki, en son bir kitap yazıldı ve Hz. Rukayye'nin (s.a) yaşında Şam harabesinde öldüğünü ve kabrinin orada olduğunu ve birçok mucize nakledildiğini çok net ispat etmiştir. Saniyen fıkıhta sünnetlerin delilleri konusunda tesamuh (hoşgörü) denen bir kural vardır. Bu kuralın muktezası şudur ki; bu 3 yaşındaki kız için denilenleri siz de nakledin ve ziyaretine gidin ve bunların tümü şeri ölçülere uygundur. Benim kendim birkaç yıl önce Londra'ya tedaviye gittim ve dönüşte Lübnan'da uçaktan inip orada birkaç gün kalarak Suriye'ye gidip o Hazreti ziyaret ettim ve şu an bu ziyareti yaptığım için çok mesudum.[color=rgb(255, 0, 0)] Ayetullah Mubeşşir Kaşani [/color]يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ[color=rgb(255, 0, 0)][/color]Allah nurunu, ağızlarıyla üfleyip söndürmek isterler ve Allah'sa nurunu tamamlayacak, kuvvetlendirecektir ve isterse kâfirlerin zoruna gitsin, istemesinler.[color=rgb(255, 0, 0)] [/color]İmam Hüseyin'in (a.s) kızı Hz. Rukayye'nin (s.a) varlığı konusunda hiç bir şüphe yoktur. [color=rgb(255, 0, 0)] [/color]Tarihi şahitler göstermektedir ki, o mazlum kız Şam yolunda ve harabesinde yaşadığı onca zorluk ve musibetler karşısında küçücük yaşta dünyadan ayrıldı ve Şam'da defnedildi. Tartışılan konu sadece mübarek isminin Rukayye'mi (s.a) Zeynep mi yoksa başka bir isim mi olduğudur. Daha sonra Rukayye ismiyle meşhur oldu.İsminin Rukayye (s.a) olarak meşhur oluşu, defnedildiği yerde Emirel Mümininin kızı Rukayye (s.a) diye yazılmış olmasındandır ve açıktır ki o dönem nesebin dedeye verilmesi yaygındı. Dolayısıyla o Hazretin varlığı hususunda şüphe çıkarmak, o mazluma, babasına ve hatta Ehlibeyt'e zulüm olur. Şüphe çıkaranlar bilsinler ki Allah'ın nuru hiçbir zaman sönmeyecek, aksine devamlı artıp ziynetlenecektir. [color=rgb(255, 0, 0)] [/color]Ayetullah Vehid Horasani, Safi Gulpayigani ve değerleri de geçmişte Hz. Rukayye'nin (s.a) mutahhar kabrini ziyaret etmişlerdir.[color=rgb(255, 0, 0)] Üstat Şehit Murteza Mutahhari [/color]Hüseyni Hamaset kitabının 2. Bölümünün 5. Faslında lâfzî tahrifler konusunda şöyle geçer:[color=rgb(255, 0, 0)] [/color]"İmam Hüseyin'in Şam'da sürekli babasını isteyen, babasının kesik başını getirdiklerinde orada can veren çocuğu hakkındaki hikâye konusunda Nefesu'l-Mehmum kitabına müracaat edilsin."[color=rgb(255, 0, 0)] [/color]Burada önemli olan nokta şu ki; kitabın bu bölümü, üstadın daha sonra araştırmak ve nihai karara varmak üzere aldığı notları içermekte. Nitekim bu durum araştırma erbabı arasında yaygın bir metottur. Fakat maalesef üstadın eserlerini yayınlayan yayınevi (kitabın mukaddimesinde de hatırlattığı gibi) bu araştırmadan yoksun notlara, üstadın nihai görüşlerini yansıtan konuşmalarının yanında yer vermiş ve o şekilde basmıştır. Bu da yeterince bilgiye sahip olmayan ve bazen de kasıtlı kişilerin elinde bahane olmuştur. Dolayısıyla bu bilge üstadın notlarından yola çıkarak, onun, şehitlerin efendisinin böyle bir kızının varlığını inkâr edeceği iddia edilemez.[color=rgb(255, 0, 0)] [/color]Ehlader-Kültür/Araştırma[color=rgb(255, 0, 0)] [/color]Allah'a emanet olun...[color=rgb(255, 0, 0)] [/color][color=rgb(255, 0, 0)][/color] [color=rgb(255, 0, 0)][/color]

    #2
    Ynt: Hz. Rugeyye'nin (s.a) Varlığı

    BİSMİHİ TEALA
    HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN
    RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

    Selamun Aleykum kardeşlerim;


    Şam Harabesi ve Hz. Rugeyye

    Ağıtlar öylesine hazindi ki sesleri duyan bütün Şamlılar ellerinde olmaksızın gözyaşlarına boğuluyordu.



    Hz. Rukayye'nin elîm şehadetini birkaç farklı şekilde nakletmişlerdir. Biz de, burada, bu hususta birkaç rivayet nakledeceğiz.

    1-Kamil-i Bahaî'nin Nakli Şeyh İmaduddin Haşan b. Ali b. Muhammed b. Ali et-Taberî, Kamil-i Bahaî adlı eserinde,

    Hz. Rukayye'nin (s.a) şahadeti hakkında şöyle yazar:

    Haviye adlı kitapta rivayet edilir ki: "Nübüvvet hanedanının kadınları, babalarının şahadetlerini küçük çocuklardan "Babalarınız yolculuğa çıktı!" diyerek saklıyorlardı. Bu durum, Yezid (l.a) onları kendi sarayına esir olarak getirinceye kadar sürdü.

    Hz. Hüseyin'in (a.s) o sıralar dört yaşında bir kızı vardı. Bir gece oldukça perişan bir halde uykudan uyanarak;

    "Az önce babamı (rüyada) gördüm, babam nerede?" diye feveran etmeye başladı.

    Kadınlar onun bu sözünü duyunca öylesine ağlaştılar ki Yezid, bu sesler karşısında uykudan uyandı. Neler olduğunu sorunca durumu ona izah ettiler. Bunun üzerine Yezid, babasının kesik başını küçük kıza götürmelerini emretti.

    İmam Hüseyin'in (a.s) kesik başını küçük kızın yanma götürdüklerinde "Bu ne?" diye sordu. Orada bulunanlar "Babanın kesik başı!" deyince dehşete kapıldı. Ah ile feryat etti. Bu acı hadiseden sonra hastalandı ve birkaç gün sonra can verdi.

    2-Allame Tureyhî'nin Nakli Mecmau'l-Bahreyn adlı eserin yazarı büyük araştırmacı Şeyh Fahreddin et-Tureyhî (Ö.1085 hicri)

    Muntahab-ı Tureyhî adlı eserinde Hz. Ru-kayye'nin (s.a) şehadetini nakletmiştir. Kitapta belirtilen olay, özetle şöyledir:

    "Küçük kız, üç yaşındaydı. Yezid'in emriyle ona ve İmam Hüseyin'in (a.s) Ehlibeyt'ine bir ev vermişlerdi. Bu evde esirler, İmam Hüseyin (a.s) ve Kerbela şehitlerine yas tutuyorlardı. Üç yaşındaki bu kız, sürekli babasını soruyor, her defasında;

    "Baban yolculuğa çıktı, yakında dönecek!" diye geçiştiriyorlardı.

    Derken küçük kız, bir gece rüyasında babasını gördü. Uykudan uyanınca yüksek sesle ağlamaya başladı...

    Daha sonra hadisenin devamı, aşağıdaki tarikle nakledilmiştir.

    3-el-İkad Adlı Kitabın Nakli Allame Hairî (ö. 1384 hicri)

    Maali's-Sibtayn adlı eserinde şöyle yazar: Sikatu'l-İslam Seyyid Ali Şah Abdulazim (ö. 1334 hicri) el-İkad adlı eserinde Hz. Rukayye'nin şahadetine geniş yer vermiştir.

    Yazar, özetle şöyle anlatır: İmam Hüseyin'in (a.s) çok sevdiği küçük bir kızı vardı. O da babasına oldukça düşkündü. Adı Rukayye (s.a) olan bu kız henüz üç yaşındaydı. O da diğer esirlerle birlikte Şam'a getirilmişti.

    Babasının yokluğundan dolayı gece-gündüz ağlıyordu. Her defasında ona babasının yolculuğa çıktığını söylüyorlardı.

    Derken, bir gece rüyasında babasını gördü. Uykudan uyanınca babasına olan özlemle bağırıp ağlamaya başladı. Sürekli "Bana babamı getirin, gözümün nurunu getirin!" diye ağlayıp feryat ediyordu.

    Orada bulunanlar susturmak istedikçe daha da ağlıyor, (kötü şeyler sezmişçesine) hazin hazin etrafı süzüyordu. Onunla birlikte tüm Ehlibeyt hüzne boğulmuş, gözyaşı döküyordu.O an herkes perişan olmuştu. Acıyla seslerini yükseltmiş hep birlikte ağlıyorlardı.

    Derken, ağlama sesleri, geceyi sarayında geçiren Yezid'e (l.a) kadar ulaştı. Durumdan huzursuz olan Yezid memurlarına neler olup bittiğini sordu.

    Orada bulunanlardan biri: "Hüseyin'in küçük kızı bu gece rüyasında babasını görmüş; uyandığı andan beri babasını isteyip duruyor, sürekli de ağlıyor" dedi.

    Bunun üzerine Yezid (l.a): "Öyleyse babasının kesik başını götürüp gözünün önüne koyun; böylece sakinleşir" diye çıkıştı.

    Memurlar İmam Hüseyin'in (a.s) mübarek kesik başını yayvan bir tepsiye koyup üzerini havluyla örterek Hz. Rukayye'ye (s.a) götürdüler.

    Hz. Rukayye (s.a) (tepsiyi görünce): "Nedir bu? Ben yemek istemem, babamı istiyorum" dedi.

    Memurlar: "Baban burada" diye cevap verdiler.

    Hz. Rukayye (s.a) küçük elleriyle havluyu araladı. Ansızın babasının kesik başını gördü.

    "Bu baş kime ait?" diye sordu.

    "Babana ait!" cevabını alınca hemen kucağına alıp bağrına bastı. Gözyaşları arasında acı bir ses tonuyla kesik başa hitaben şöyle dedi:

    "Babacığım! Seni kendi kanınla kim boyadı?

    Babacığım! Can damarını kim kesti ?

    Babacığım! Bu küçük yaşımda kim beni yetim bıraktı?

    Babacığım! Şu küçük yetim kızın büyüyünceye kadar kime sığınsın ?

    Babacığım! Kadınlar başlarında bir örtü olmadan ne yapsınlar?

    Babacığım! Esir edilen kadınlar nereye gitsinler?

    Babacığım! Ağlayan gözlerden ne çare beklenir?

    Babacığım! Etrafa dağılan şu kimsesiz kadınlar ne yapsınlar?

    Babacığım! Saçları perişan hâlde olan kadınlar nereye gitsinler?

    Babacığım! Senden sonra biz ne yaparız?

    Senden sonra geçen günlere yazıklar olsun!

    Yazıklar olsun kimsesizliğe! Babacığım!

    Keşke canım sana feda olsaydı!

    Babacığım! Keşke daha önce kör olsaydım (da senin kesik başını görmeseydim.)

    Babacığım! Keşke bu günden önce ölseydim de sakallarının kanınla boyandığını görmeseydim!

    Daha sonra dudaklarını İmam Hüseyin'in (a.s) dudaklarına koydu. Gözyaşları arasındaansızın bayıldı. Kaldırmak için yanma koştuklarında öldüğünü fark ettiler.

    Ehlibeyt'in feryadü figanı daha da yükseldi, acıları tazelendi. Ağıtlar öylesine hazindi ki sesleri duyan bütün Şamlılar ellerinde olmaksızın gözyaşına boğuluyordu. O gün kadın-erkek tüm Şam ahalisi ağlamıştı.

    Yezid'in (l.a) emriyle Hz. Rukayye (s.a) gusledildi, kefenlendi ve toprağa verildi...

    (İmam Hüseyin'in(a.s) Küçük Kızı Hz. Rukayye (s.a)) kitabından alıntıdır. S.41 ila 46

    EHLADER-Maniviyet Çeşmesi

    Allah'a emanet olun...

    Yorum


      #3
      Ynt: Hz. Rugeyye'nin (s.a) Varlığı

      BİSMİHİ TEALA
      HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S) OLSUN
      RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDERİM

      Selamun Aleykum kardeşlerim;


      Baba ile Son Veda

      Susuz bir çocuğun dilinden dökülen bu kısa ama ciğer yakıcı cümleler, Hz. İmam Hüseyin'in (a.s) yarasına tuz basmıştı adeta...



      İmam Hüseyin'in (a.s) Aşura günü Ehlibeyt ile olan vedası oldukça hazin ve elem verici bir ha-disedir. Ama en hazin ve elemli sahne ise onun üç yaşındaki kızıyla olan vedasıdır.

      Düşman askerlerinden biri olan Hilal b. Nafi, olayı şöyle anlatır:

      "Ben, (Kerbela'da) ön saflardaydım. İmam Hüseyin Ehlibeyt'i ile vedalaştıktan sonra meydana doğru gelmeye başladı. Ansızın çadırdan çıkan bir kız çocuğu gördüm. Titrek adımlarla İmam Hüseyin'in arkasından koşuyordu. Ona ulaşınca abasının eteğinden yapışarak

      "Babacığım! Bana bak, çok susuzum!" dedi.

      Susuz bir çocuğun dilinden dökülen bu kısa ama ciğer yakıcı cümleler, Hz. İmam Hüseyin'in (a.s) yarasına tuz basmıştı adeta. Bu söz onu öylesine etkiledi ki elinde olmaksızın gözlerinden yaşlar boşaldı. Gözü yaşlı bir şekilde

      "Yavrucuğum! Allah senin susuzluğunu giderecektir. Allah benim vekilimdir." dedi.

      (Etrafımdakilere) "Bu küçük kız kimdi, Hüseyin'le olan bağı neydi?" diye sordum.

      "O, Hüseyin (a.s)'in üç yaşındaki kızı Rukayye (s.a)'dir" dediler. (1)

      Başka Bir Rivayete Göre Hz. Rukayye'nin (s.a) Vedası

      Bazı rivayetlerde şöyle nakledilmiştir:

      "Hz. Sakine (s.a), Aşura günü üç yaşındaki kardeşine (büyük bir ihtimalle Hz. Rukayye (s.a)'dir)

      "Gel, babamızın abasından asılalım; meydana gidip de öldürülmesine mani olalım!" dedi.

      İmam Hüseyin (a.s) bu sözü duyunca gözyaşlarına boğuldu.

      Hz. Rukayye (s.a): "Babacığım! Sana mani olmayacağım, ama bekle de gelip seni öpeyim" dedi.

      Bunun üzerine İmam (a.s) onu kucağına aldı ve susuzluktan kurumuş dudaklarını öptü.

      İşte, tam bu sırada nazlı yavru "Susuzum, susuzum; susuzluk ciğerlerimi yaktı!" dedi.

      İmam Hüseyin (a.s): Çadırların yanında otur, sana su getireyim, dedi. Sonra meydana gitmek üzere ayağa kalktı.

      Hz.Rukayye (s.a), babasının elbisesine yapışarak gözyaşları arasında "Babacığım, nereye? Neden bizi bırakıp gidiyorsun?" diye seslendi.

      İmam Hüseyin (a.s) tekrar onu kucağına aldı ve sakinleştirdi. Daha sonra içi buruk bir halde ondan ayrıldı. (2)

      Kaynaklar

      1- Envaru'şehade c.3 s. 192s

      2- Vakayi-i Aşura s. 455

      (İmam Hüseyin'in Küçük Kızı Hz. Rukayye) kitabından alıntıdır.

      EHLADER-Maniviyat Çeşmesi

      Allah'a emanet olun...

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X