Bazı tarihi olay ve gelişmeler cihanşümul ve everensel özellikler taşıyıp bütün insanlığı, bütün dinler ve mezheplerle kavimler ve ırklar ötesi bir nitelik kazanır. Hak ve Batıl savaşında hürriyet, adalet, eşitlik, takva, zühd ve direniş abidesi imam Hüseyin bir güneş misali nur saçmaktadır.
"Ennel Hüseyin Mesbahul Huda ve Sefinetunnecat" rivayeti uyarınca bu kurtuluş gemisi şehit ve şahadet için sızlayan yüreklerin dışa vuruşu olan göz yaşları damlalarından oluşan kutsal deniz suları üzerine yüzmektedir.
İmam Hüseyin ve vefalı dost ve ashabı akıl ve vicdan kalemiyle insanlık için ilahi ahdu peymanı kendi pak kanlarıyla imzaladılar ve karanlık güçlerin kara bulutlarını yarıp kızıl ve parlak nurla beşeriyet'e hürriyet için kıyam yolunu açtılar.
İlahi yüce hikmet gereği Allah İslam ve insaniyetin yüce değerlerinin ihyasını; Yezid ve Yezidilerin en acımaz ve hayasız cinayetleri sonucu şehit edilen İmam Hüseyin ve hüseynilerin şahadetine bağlı kılıyor. İlahi hikmet gereği Allah katında İhtiyar ve İrade sahibi olmadan mesuliyet ve mükellefiyet'ten söz etmek mümkün değildir.
Bazı insanlar iblisin fitnelerine aldanır ve ilahi hak ve kerametten uzaklaşır. Bu hür iradesi sonucu seçtiği şeytani yol sonucu cinayetler, çirkinlikler, fesatlar, adaletsizlikler, insanları köleleştirmeler, haksız tahakkümler kurmalara yönelir. Böylece yer yüzünde fesatlar çıkarır. İşte bu nedenle dünya ve ahiret hayatında ilahi cezaya çarptırılır.
Yezid ve yezidiler hiçbir cebr ve iradesizlik üzerine Beşeri tarihin en korkunç cinayetini işlemediler. Onlar iblisin telkinlerine uyararak haksızlıklar, katliamlar yapıp İslam ümmetini köleleştirmeye, köle ruhlu olarak yetiştirmeye çalıştılar. Fakat şeytan bile onların bu cinayetlerinden teberri etmektedir. Nitekim Allah İbrahim suresinin 22 ayetinde şeytandan naklen günahkarlara hitaben şöyle buyuruyor:
"İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va'di va'detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır."
Yezid bin Maviye tam bir hür irade ve serbesti üzerine eşine rastlanmadık bir cinayet ve katliam işleyip İmam Hüseyin AS'yi ve vefalı yarenlerini, çocukları ve pak gençleri, muttaki ihtiyar insanları şehit edip, hak nurunu söndürmeye çalıştı. Fakat istemeyerek sadece İslam ümmetine değil beşeriyete İslam'ın hürriyetçi yüce insani ve ilahi değerlerinin ebediyete kadar yol gösterici olmasını sağladı. Nitekim Hüseyin bin Ali as'nin adı ve sanı beşeri alemin şeref, haysiyeti izzet ve kerametini çağrıştırmaktadır. "Hüseyin" adı zülüm ve zalimler, eski ve yeni firavunlar ve çağdaş yezidi kölecilerin ifsad edici hakimiyetlerini sarsacak, halk kitlelerini bilinçlendirip uyandıracak, milletlerin hürriyet, adalet ve eşitlik arzularını gerçekleştirecek kurtuluş kıyamların sancağı ve mesajcısıdır.
Rabbani lütuf, hikmeti ve feyzi azam'ı üzerine insan ve alemi anlamlı bir temel üzerine yaratan Allah sonsuz hamdu sena olsun Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." Ayeti şerife üzerine insanı yaratıp harekete geçirdi. Allha insanı bu büyük yolda harekete geçirmek için ona iki büyük kılavuz bıraktı. Bunlardan biri içsel- deruni kılavuzlar olan fıtrat, akıl ve kalptir. İkincisi de dışsal kılavuzlar olan nebiler, resuller ve ilahi önderlerdir.
Bütün peygamberler, resuller, masum imamlar ve onların sadık izleyicileri var güçleriyle insanların hidayeti ve irşadı için kıyam ettiler. O eşsiz zatların çoğu büyük cihad yolunda canlarını bile feda ederek beşeriyeti maddecilik ve maddiyata düşkünlükten kurtarmaya, yüce hedef olan "makul hayata" yöneltmeye çalıştılar.
Makul hayat veya tayibe hayat'ın bariz özellikleri işte hürriyet, izzet, şeref, ilim ve adalet, sadakat ve safa ile samimiyet, kemale erme ve kemale ulaşmaya çalışmaktan ibarettir. Ölüm ise işte o tayibe hayatın zirveye ulaşması anlamındadır. İnsan kişiliği ve şahsiyeti itibarıyla ölümle ebedi, verimli kemal cazibesine ulaşır ve Bakara suresinin " Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." 156 ayetine mahzar olur.
Pak ve hür insanlar büyük bir aşk ve sevgi üzerine kendilerini yüce ruhi ve ilahi faziletler ve kerametlerle donatır ve rabbani cazibelerden esinlenerek bütün çilelere, zorluklara, işkencelere, töhmet ve iftiralara fedakarlıklara ve şahadetlere katlanarak diğer insanları bilinçlendirmeye, onları maddi ve manevi yoksulluklardan kurtarmaya çalışırlar. Eğer insan hayatı tabiatın maddi hayatının ötesinde bir istek ve geleceğe sahip olmasaydı; bütün faziletler, kerametler, fedakarlıklarla şahadetler boş, kof ve anlamsız olurdu.
Üstelik böyle bir yüce ve ilahi kabiliyetlere sahip insanların işkencelere ve çilelere katlanıp, tabii dünyevi hayatlarını kaybetmeleri de aslında onları çaresiz, zayıf ve bedbaht insanlara dönüştürürdü. Çünkü onlar maddi hayatın bütün zevk ve lezzetlerinden faydalanmak, bencilliklerini doyuma ulaştırmak, sadece kendi çıkarlarını düşünmek , yırtıcı hayvanlarda bile zül görülen kibirli hayat sürecini zenginleştirmek, mazlumları feda etmek yerine kendi canlarını bile boş yere feda edeceklerdir.
İşte burada şahadet olayı özeli bir önem ve anlam kazanır. Şahadet olayının önemine vafık olmak için şunu söyleyebiliriz.; eğer beşeri tarihte sadece tek bir şehit bulunsaydı bile; yüce ve âla hayat- yani makul hedefini beyan eden kainat ve varlık aleminin yüce ahengini ispatlamaya yeterdi. Halbuki tarih boyunca insanlık; insaniyeti ve insani değerleri savunmak için kendi kişiliklerini kemale erdirip yücelterek hakiki hayat uğuruna tabii maddi hayatlarını feda eden yüz binlerce şehide tanık olmaktadır. İşte imam Hüseyin as. bu şehit ve şahadetin en yüce ve bariz abidesi sayılıyor.004
kaynak:irib turk
"Ennel Hüseyin Mesbahul Huda ve Sefinetunnecat" rivayeti uyarınca bu kurtuluş gemisi şehit ve şahadet için sızlayan yüreklerin dışa vuruşu olan göz yaşları damlalarından oluşan kutsal deniz suları üzerine yüzmektedir.
İmam Hüseyin ve vefalı dost ve ashabı akıl ve vicdan kalemiyle insanlık için ilahi ahdu peymanı kendi pak kanlarıyla imzaladılar ve karanlık güçlerin kara bulutlarını yarıp kızıl ve parlak nurla beşeriyet'e hürriyet için kıyam yolunu açtılar.
İlahi yüce hikmet gereği Allah İslam ve insaniyetin yüce değerlerinin ihyasını; Yezid ve Yezidilerin en acımaz ve hayasız cinayetleri sonucu şehit edilen İmam Hüseyin ve hüseynilerin şahadetine bağlı kılıyor. İlahi hikmet gereği Allah katında İhtiyar ve İrade sahibi olmadan mesuliyet ve mükellefiyet'ten söz etmek mümkün değildir.
Bazı insanlar iblisin fitnelerine aldanır ve ilahi hak ve kerametten uzaklaşır. Bu hür iradesi sonucu seçtiği şeytani yol sonucu cinayetler, çirkinlikler, fesatlar, adaletsizlikler, insanları köleleştirmeler, haksız tahakkümler kurmalara yönelir. Böylece yer yüzünde fesatlar çıkarır. İşte bu nedenle dünya ve ahiret hayatında ilahi cezaya çarptırılır.
Yezid ve yezidiler hiçbir cebr ve iradesizlik üzerine Beşeri tarihin en korkunç cinayetini işlemediler. Onlar iblisin telkinlerine uyararak haksızlıklar, katliamlar yapıp İslam ümmetini köleleştirmeye, köle ruhlu olarak yetiştirmeye çalıştılar. Fakat şeytan bile onların bu cinayetlerinden teberri etmektedir. Nitekim Allah İbrahim suresinin 22 ayetinde şeytandan naklen günahkarlara hitaben şöyle buyuruyor:
"İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va'di va'detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır."
Yezid bin Maviye tam bir hür irade ve serbesti üzerine eşine rastlanmadık bir cinayet ve katliam işleyip İmam Hüseyin AS'yi ve vefalı yarenlerini, çocukları ve pak gençleri, muttaki ihtiyar insanları şehit edip, hak nurunu söndürmeye çalıştı. Fakat istemeyerek sadece İslam ümmetine değil beşeriyete İslam'ın hürriyetçi yüce insani ve ilahi değerlerinin ebediyete kadar yol gösterici olmasını sağladı. Nitekim Hüseyin bin Ali as'nin adı ve sanı beşeri alemin şeref, haysiyeti izzet ve kerametini çağrıştırmaktadır. "Hüseyin" adı zülüm ve zalimler, eski ve yeni firavunlar ve çağdaş yezidi kölecilerin ifsad edici hakimiyetlerini sarsacak, halk kitlelerini bilinçlendirip uyandıracak, milletlerin hürriyet, adalet ve eşitlik arzularını gerçekleştirecek kurtuluş kıyamların sancağı ve mesajcısıdır.
Rabbani lütuf, hikmeti ve feyzi azam'ı üzerine insan ve alemi anlamlı bir temel üzerine yaratan Allah sonsuz hamdu sena olsun Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." Ayeti şerife üzerine insanı yaratıp harekete geçirdi. Allha insanı bu büyük yolda harekete geçirmek için ona iki büyük kılavuz bıraktı. Bunlardan biri içsel- deruni kılavuzlar olan fıtrat, akıl ve kalptir. İkincisi de dışsal kılavuzlar olan nebiler, resuller ve ilahi önderlerdir.
Bütün peygamberler, resuller, masum imamlar ve onların sadık izleyicileri var güçleriyle insanların hidayeti ve irşadı için kıyam ettiler. O eşsiz zatların çoğu büyük cihad yolunda canlarını bile feda ederek beşeriyeti maddecilik ve maddiyata düşkünlükten kurtarmaya, yüce hedef olan "makul hayata" yöneltmeye çalıştılar.
Makul hayat veya tayibe hayat'ın bariz özellikleri işte hürriyet, izzet, şeref, ilim ve adalet, sadakat ve safa ile samimiyet, kemale erme ve kemale ulaşmaya çalışmaktan ibarettir. Ölüm ise işte o tayibe hayatın zirveye ulaşması anlamındadır. İnsan kişiliği ve şahsiyeti itibarıyla ölümle ebedi, verimli kemal cazibesine ulaşır ve Bakara suresinin " Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." 156 ayetine mahzar olur.
Pak ve hür insanlar büyük bir aşk ve sevgi üzerine kendilerini yüce ruhi ve ilahi faziletler ve kerametlerle donatır ve rabbani cazibelerden esinlenerek bütün çilelere, zorluklara, işkencelere, töhmet ve iftiralara fedakarlıklara ve şahadetlere katlanarak diğer insanları bilinçlendirmeye, onları maddi ve manevi yoksulluklardan kurtarmaya çalışırlar. Eğer insan hayatı tabiatın maddi hayatının ötesinde bir istek ve geleceğe sahip olmasaydı; bütün faziletler, kerametler, fedakarlıklarla şahadetler boş, kof ve anlamsız olurdu.
Üstelik böyle bir yüce ve ilahi kabiliyetlere sahip insanların işkencelere ve çilelere katlanıp, tabii dünyevi hayatlarını kaybetmeleri de aslında onları çaresiz, zayıf ve bedbaht insanlara dönüştürürdü. Çünkü onlar maddi hayatın bütün zevk ve lezzetlerinden faydalanmak, bencilliklerini doyuma ulaştırmak, sadece kendi çıkarlarını düşünmek , yırtıcı hayvanlarda bile zül görülen kibirli hayat sürecini zenginleştirmek, mazlumları feda etmek yerine kendi canlarını bile boş yere feda edeceklerdir.
İşte burada şahadet olayı özeli bir önem ve anlam kazanır. Şahadet olayının önemine vafık olmak için şunu söyleyebiliriz.; eğer beşeri tarihte sadece tek bir şehit bulunsaydı bile; yüce ve âla hayat- yani makul hedefini beyan eden kainat ve varlık aleminin yüce ahengini ispatlamaya yeterdi. Halbuki tarih boyunca insanlık; insaniyeti ve insani değerleri savunmak için kendi kişiliklerini kemale erdirip yücelterek hakiki hayat uğuruna tabii maddi hayatlarını feda eden yüz binlerce şehide tanık olmaktadır. İşte imam Hüseyin as. bu şehit ve şahadetin en yüce ve bariz abidesi sayılıyor.004
kaynak:irib turk