Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

    6- İlmin Değeri

    Resulullah (s.a.a) bir gün camiye gittiğinde camide iki topluluk gördü. Topluluklardan biri ilmi konular hakkında konuşuyordu. Bu toplulukta İslamî meseleler tartışılıyordu. Diğer topluluk ise, dua ve münacat topluluğu idi; bu topluluk da dua edip ALLAH'a yalvarıp yakarıyorlardı.

    Peygamber (s.a.a) bu durumu görünce şöyle buyurdular: "Her iki toplantı da güzel ve hayra doğrudur. Bir grup ALLAH'a dua ediyor, bir grup da bilgisizleri bilgilendiriyor. Ben ikinci grubu (yani ilmî müzakere edenleri), duayla meşgul olan birinci gruba tercih ediyorum. Çünkü benim kendim de ALLAH Teala tarafından eğitim ve öğretim için gönderilmişim."

    Resulullah (s.a.a) bu sözleri buyurduktan sonra ilmi müzakere eden grubun yanına gitti ve onlarla beraber oturdu.[1]
    _________________
    [1] - Bihar, c. 1, s. 206

    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #32
      Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

      7- ALLAH'ın Beğendiği Dört Haslet

      ALLAH-u Teala Resulüne (s.a.a) şöyle vahyetti: "Ben, Ebu Talib oğlu Cafer'i dört sıfatından dolayı takdir ediyorum."

      Peygamber (s.a.a) bu vahiyden dolayı Cafer'i çağırtıp mevzuyu ona açıkladı. Cafer şöyle dedi:
      "ALLAH Teala sana vahiy etmiş olmasaydı, ben bu sıfatları açıklamazdım. Ya Resulellah! Ben kesinlikle şarap içmedim; çünkü içtiğim takdirde aklımın zail olacağını biliyordum. Kesinlikle yalan konuşmadım; zira yalan konuşmak yiğitliğe aykırıdır. Kesinlikle zina etmedim; çünkü namusumla aynı amelin yapılmasından korktum. Kesinlikle puta tapmadım; zira puta tapanın bir yararı olmadığını biliyordum."

      Resulullah (s.a.a) mübarek eliyle onun omzuna vurarak şöyle buyurdular: "ALLAH Teala'nın, cennette meleklerle uçman için sana iki kanat vermesi O'na haktır."[1]
      _________________
      [1] - Bihar, c. 22, s. 272. Hz. Ali'nin kardeşi Cafer Mevte savaşında kolları kesilerek şahadete erişti. ALLAH Teala, iki eli karşılığında cennette uçması için ona iki kanat verdi.

      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #33
        Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

        8- İmtihan Mihengi

        Sa'lebe bin Hatib el-Ensarî Resulullah (s.a.a)'in huzuruna gelerek şöyle dedi: "Ya Resulellah! ALLAH Teala'dan bana servet vermesini iste."

        Resulullah (s.a.a) cevaben şöyle buyurdular: "Ey Sa'lebe! Şükrünü yerine getirdiğin az mal, şükrünü yerine getiremeyeceğin çok maldan daha iyidir."

        Sa'lebe bu sözü dinledikten sonra gitti. Birkaç gün sonra yine aynı sözünü tekrarladı. Bu defa Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: "Ey Sa'lebe! Ben senin için bir örnek değil miyim? ALLAH'ın Resulü gibi olmak istemiyor musun? ALLAH'a and olsun ki, eğer yeryüzündeki dağların benim için altın ve gümüş olmasını ve benimle hareket etmesini istesem, bunu yapabilirim. Ama gördüğün gibi ben ALLAH'ın takdirine razıyım."

        Sa'lebe gitti, daha sonra tekrar gelerek şöyle dedi: "Ya Resulellah! Dua et ALLAH bana mal ve servet versin. Ben ALLAH'ın, fakirlerin, akrabaların ve herkesin hakkını vereceğim."

        Resulullah (s.a.a), Sa'lebe'nin bundan vazgeçmeyeceğini görünce, "ALLAH'ım! Sa'lebe'ye mal ve servet ver" diye dua etti.

        Resulullah (s.a.a)'in duasından sonra Sa'lebe bir koyun aldı. Koyun hızla çoğalmaya başladı; öyle ki artık Medine şehri onun koyunlarını alamayacak bir hale geldi. Artık şehirde kalamayıp Medine'nin dışına çıktı.

        Sa'lebe önceleri bütün namazlarını camide Peygamber (s.a.a)'in arkasında kılıyordu. Ama koyunları çoğaldığından dolayı artık cemaat namazına katılamayıp Peygamber (s.a.a)'in arkasında cemaat namazı kılmanın faziletinden mahrum kaldı. Sadece Cuma günleri Medine'ye gelerek cuma namazını Peygamber (s.a.a)'in arkasında kılıyordu.

        Dünya malının sorunları gittikçe çoğalıyor ve gün geçtikçe serveti artmağa başlıyordu. Öyle ki artık Medine'nin kenarında bile kalamayarak mecburen Medine'nin uzak çöllerine gidip orada yaşamak zorunda kaldı. Cuma namazını kılmak fırsatını da elinden çıkardı. Artık Medine şehriyle ilişkisi tamamıyla kopmuş oldu.

        Peygamber (s.a.a), Sa'lebe'nin mallarının zekatını almak için bir memuru onun yanına gönderdi. Memur, Peygamber (s.a.a)'in emrini ona ileterek malının zekatını vermesini istedi. Sa'lebe malının zekatını vermekten çekinerek şöyle dedi: "Bu (zekat) Yahudi ve Hıristiyanlardan alınan cizyenin aynısı veya onun bir benzeridir. Biz kafir miyiz?"

        Peygamber (s.a.a)'in memuru geri dönerek Sa'lebe'nin durumunu O Hazrete anlattı. Peygamber (s.a.a) onun halinden haberdar olunca şöyle buyurdular: "Sa'lebe'ye yazıklar olsun!"

        Bu esnada şu ayet nazil oldu: "Onlardan kimi: "And olsun, eğer bize bol ihsanından verirse, gerçekten sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız" diye ALLAH'a ahdetmişti.
        Onlara kendi bol ihsanından verince, onunla cimrilik yaptılar ve yüz çevirdiler; onlar böyle sırt dönenlerdir.

        Böylece ALLAH'a verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar kalplerinde nifakı yerleşik kıldık."
        [1]

        Sa'lebe başarıyla imtihandan çıkamadı ve sonuçta bedbahtlıkla dünyadan göçüp gitti.[2]

        _________________
        [1] - Tövbe / 75 -77
        [2] - Bihar, c. 22, s. 40


        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #34
          Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

          [B][COLOR=#7030a0][FONT=Arial]9- Kocaya İtaat

          [FONT=Arial][COLOR=#7030a0]Ensardan birisi yolculuğa çıkmak istediğinde hanımına, "Ben yolculuktan dönmedikçe evden çıkmaya hakkın yoktur" dedi.

          Kadın, kocası yolculuğa çıktıktan sonra babasının hastalandığını duydu. Bunun üzerine bir kadın vasıtasıyla Peygamber (s.a.a)'e şöyle bir mesaj gönderdi: "Kocam yolculuğa çıkmıştır, yolculuğa çıktığında: "Ben eve dönmedikçe evden dışarı çıkma" diye emretti. Şimdi babamın ağır bir şekilde hastalandığını duydum. Müsaade edin onun ziyaretine gideyim.

          Peygamber (s.a.a) cevaben şöyle buyurdular: "Evinde otur ve kocana itaat et."

          Böylece aradan birkaç gün geçti. Kadın babasının hastalığının ağırlaştığını duydu. İkinci kez yine peygamber (s.a.a)'e, "Ya Resulellah! İzin verin babamın ziyaretine gideyim" diye bir mesaj gönderdi.

          Peygamber (s.a.a): "Hayır, evinde oturarak kocanın sözüne itaat et" diye cevap verdiler.

          Kadın bir müddetten sonra babasının öldüğünü duydu. Üçüncü kez yine bir adam vasıtasıyla Resulullah'a şöyle bir mesaj gönderdi: "Ya Resulellah! İzin verin babamın ağıt merasimine katılayım, ona namaz kılayım!"

          Peygamber (s.a.a) bu defa yine izin vermeyerek: "Evinde otur, kocana itaat et!" buyurdular.

          Kadının babası defnedildikten sonra Peygamber (s.a.a) bir kimseyi o kadının yanına göndererek ona, "Kocana itaat ettiğinden dolayı, ALLAH Teala senin ve babanın günahlarını affetti" denilmesini buyurdular.[1]

          _________________
          [1] - Bihar, c. 22, s. 145

          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #35
            Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

            10- Sonucu Düşünme

            Bir adam Resulullah (s.a.a)'in yanına gelerek: "Ya Resulullah! Bana nasihat et" dedi.

            Resulullah (s.a.a): "Nasihat etsem amel eder misin?" diye buyurdu.

            Adam: "Evet" dedi.

            Peygamber (s.a.a) ondan söz aldıktan ve konunun önemini ona anlattıktan sonra şöyle buyurdular: "Sana tavsiye ediyorum ki, bir iş yapmak istediğinde o işin sonucunu göz önünde bulundur ve onun hakkında düşün. Eğer sonucu hidayet ve kurtuluş ise, o işi yap; aksi takdirde ondan uzaklaş ve onu yapmaktan sakın (Yani ALLAH'ın rızası o işte olursa, onu yap; aksi takdirde onu terk et.)"[1]
            _________________
            [1] - Bihar, c. 94, s. 70

            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #36
              Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

              11- Ne Zarar Ne Ziyan

              Cundeb oğlu Semure'nin bir hurma ağacı vardı. O hurmaya bakmak için Ensar'dan olan birinin evinden geçtiğinde Ensari izin almaksızın onun evinden geçip kendi ağacının yanına gidiyordu.

              Bir gün Ensari adam şöyle dedi: "Ey Semure! Sen sürekli haber vermeksizin bizim evden geçiyorsun; geçmek istediğinde önce izin al sonra geç; izin almadan habersiz olarak geçme."

              Semure onun sözünü kabul etmeyip şöyle dedi: "Kendi yoluma izin almam. Burası benim yolumdur, istediğim zaman giderim."

              Ensari adam onu Resulullah (s.a.a)'e şikayet etti. Resulullah (s.a.a) de Semure'yi ihzar ederek şöyle buyurdu: "Filan adam senden şikayet etti ve senin izin almadan onun ailesinin yanından geçtiğini söyledi. Bundan sonra oraya gitmek istediğinde izin al ve haber vermeden onların evinden geçme."

              -Semure cevaben şöyle dedi: "Ya Resulellah! Ağacımın yolu için de mi izin alayım?"

              -Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "O ağaçtan vazgeç ve ben onun yerine filan yerde sana bir hurma ağacı vereyim."

              -Semure: "Hayır" dedi.

              -Resulullah (s.a.a): "O ağacın yerine sana iki ağaç vereyim" buyurdu.

              -Semure: "Hayır, kabul etmiyorum" dedi.

              Resulullah (s.a.a) ağacın sayısını ona kadar çıkardı. Semure yine: "Kabul etmiyorum" dedi.

              -Resulullah (s.a.a): "O ağaçtan vazgeç, onun karşılığında sana cennette bir hurma ağacı vereyim" buyurdu.

              -Semure: "İstemiyorum" dedi.

              -Bu defa Resulullah şöyle buyurdular: "Şüphesiz sen zararlı bir kimsesin, bir mümine zarar vermeye de hakkın yoktur."

              Sonra Ensari adama dönerek: "Git hurma ağacını yerinden çıkar ve onu Semure'nin önüne at" diye emretti. Adam da Peygamber (s.a.a)'in emrini yerine getirdi.

              Resulullah da Semure'ye: "Şimdi o ağacı götür, istediğin yere dik" diye buyurdular.[1]
              _________________
              [1] - Bihar, c. 22, s. 135

              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #37
                Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                12- Ölüm Döşeğinde

                Müslümanlardan biri ölüm döşeğine düştüğünde Peygamber (s.a.a) bir grup ashapla birlikte onun ziyaretine gitti. O sırada o Müslüman baygın bir haldeydi.

                Resulullah (s.a.a) ölüm meleğine: "Bu adamı serbest bırak ondan soru sorayım" diye buyurdular.

                Bu esnada söz konusu şahıs kendine geldi.

                Peygamber (s.a.a): "Ne görüyorsun?" diye sordu.

                Hasta adam: "Birçok beyazlık ve birçok karartı görüyorum" dedi.

                Resulullah (s.a.a): "Onlardan hangisi sana daha yakındır?" diye buyurdu.

                Hasta adam: "Karartı bana daha yakındır" dedi.

                Resulullah (s.a.a) ona: "ALLAHummeğfir liyel kesire min measîk vakbil minnil yesîre min taatik." [1] söylemesini buyurdular.

                Hasta adam bu duayı okuduktan sonra tekrar bayıldı.

                Peygamber (s.a.a) ölüm meleğine: "Ey ölüm meleği! Onu biraz serbest bırak da ona soru sorayım" buyurdu.

                Bu esnada hasta adam kendisine geldi.

                Peygamber (s.a.a): "Ne görüyorsun?" diye sordu.

                Hasta adam: "Birçok karartı ve birçok beyazlık" dedi.

                Peygamber (s.a.a): "Onlardan hangisi sana daha çok yakındır?" diye sordu.

                Hasta adam: "Beyaz daha yakındır" dedi. Peygamber (s.a.a) orada bulunanlara dönerek: "ALLAH Teala arkadaşınızı bağışladı" buyurdular.

                İmam Sadık (a.s) bu öyküyü naklettikten sonra şöyle buyurdular: "Can vermekte olan birinin yanına gittiğinizde bu söylenen duayı ona telkin edin (tekrarlaması için ona söyleyin)." [2]
                _________________
                [1] - "ALLAH'ım, sana karşı yaptığım birçok günahlarımı bağışla ve sana yaptığım az itaatimi kabul buyur."
                [2] - Bihar, c. 6, s. 197

                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #38
                  Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                  13- Hurafelere Karşı Koymak

                  Resulullah (s.a.a)'in oğlu İbrahim öldüğünde güneş tutuldu. Bazı kimseler: "Güneşin tutulması İbrahim'in ölümünden dolayıdır" dediler.

                  Peygamber (s.a.a) bu sözü duyunca, İbrahim'in cenazesini defnetmeden halkı camiye davet edip minbere çıkarak ALLAH'a hamd-u sena ettikten sonra şöyle buyurdular:
                  "Ey insanlar! Güneş ve ay ALLAH'ın nişanelerinden iki nişanelerdir. O'nun emriyle hareket ediyor ve O'nun emrine itaat etmektedirler. Kesinlikle bir kimsenin ölümünden veya hayatından dolayı tutulmazlar; güneş veya ay tutulduğu vakit ayet namazı kılın."

                  Daha sonra minberden inerek cemaatle ayet namazı kıldılar. Sonra Hz. Ali (a.s)'a: "Kalk oğlum İbrahim'i defin için hazırla" diye buyurdular. Hz. Ali (a.s) da İbrahim'in cenazesine gusül verip onu kefenledi ve sonra da onu defnettiler...[1]
                  _________________
                  [1] - Bihar, c. 22, s. 155

                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                    14- İşi Sağlam Yapma Dersi

                    Resulullah (s.a.a), oğlu İbrahim'in cenazesini defnettikten sonra gözleri yaşla dolarak şöyle buyurdu:
                    "Göz yaşarıyor, kalp mahzun oluyor ama, ALLAH'ın öfkesine sebep olacak bir söz söylemiyorum."

                    Sonra şöyle buyurdu:
                    "Ey İbrahim! Biz senin ölümünle hüzünlüyüz."
                    Daha sonra Resulullah (s.a.a) kabrin bir köşesinin iyice kapanmadığını görünce onu mübarek elleriyle düzeltti.

                    Daha sonra şöyle bu yurdular:
                    "Sizlerden herhangi biriniz bir iş yaptığında onu sağlam yapsın." [1]
                    ________________
                    [1] - Bihar, c. 22, s. 157

                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      #40
                      Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                      15- En Sevimli İsimler

                      Cabir-i Ensari şöyle diyor:

                      -ALLAH'ın resulüne arz ettim ki: "Ali bin Ebi Talib'in şânı hakkında ne buyuruyorsun?"

                      -Resulullah (s.a.a) buyurdular ki: "O benim canımdır."

                      -Arz ettim ki: "Hasan ve Hüseyin'in şanı hakkında ne buyuruyorsun?"

                      -Buyurdular ki: "O ikisi benim ruhumdurlar ve onların anneleri Fatıma benim kızımdır. Kim onu incitirse, beni incitmiştir; kim onu hoşnut ederse, beni hoşnut etmiştir. ALLAH şahit olsun ki, ben onlarla savaşanlarla savaş halindeyim, onlarla sulh edenlerle sulh içerisindeyim.
                      Ey Cabir! Dua edip de kabul olmasını istiyorsan, onların ismiyle ALLAH'ı çağır. Zira o isimler ALLAH katında en sevimli isimlerdir."[1]
                      _________________
                      [1] - Bihar, c. 94, s. 21

                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        #41
                        Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                        16- Komşunun Sınırı

                        Ensar'dan olan bir adam Resulullah (s.a.a)'in huzuruna gelerek şöyle dedi:
                        "Ya Resulellah! Ben filan mahallede bir ev aldım. En yakın komşum öyle bir kimsedir ki, ne hayırı bekleniyor ve ne de şerrinden güvendeyim."

                        Resulullah (s.a.a) Ali'ye (a.s), Selman'a, Ebuzer'e ve dördüncü şahısın kim olduğunu unuttum, zannedersem o da Mikdad idi, buyurdular ki:
                        "Gidin camiye ve yüksek sesle şöyle deyin: "Komşusu şerrinden güvende olmayan kimsenin imanı yoktur."

                        Onlar yüksek sesle üç defa bu sözü camide halka ilan ettiler. Daha sonra şöyle demelerini emretti: Sağ, sol, ön ve arka taraftan kırk ev komşu sayılmaktadır." Onlar da tekrar yüksek sesle bunu halka duyurdular.[1]
                        _________________
                        [1] - Bihar, c. 74, s. 152

                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          #42
                          Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                          17- Öfkeden Sakınma

                          Bir adam Resulullah (s.a.a)'in huzuruna vararak şöyle dedi: "Ya Resulellah! Benim saadet ve mutluluğuma sebep olacak bir şey bana öğret."

                          Resulullah (s.a.a): "Git, öfkelenme."

                          Nasihat isteyen adam: "Bu nasihat bana yeter" deyerek kendi aile ve kabilesinin yanına döndü. Kendi memleketine döndüğünde kötü bir olayın vuku bulduğunu gördü. Onun kabilesi başka bir kabileyle ihtilaf etmiş; her iki taraf silah ve zırhlarını kuşanarak birbirlerinin karşısında yer almışlardı.
                          Yolculuktan gelen bu şahıs, durumun çok kritik olduğunu görür görmez hemen savaş elbisesini giyerek kabilesinin safında yer aldı.

                          Bu esnada Resulullah (s.a.a)'in ona: "Öfkelenme" diye buyurmuş olduğu sözü hatırlayarak savaş silahını yere bırakıp akrabalarıyla savaşmak isteyen kabileye doğru giderek şöyle dedi:

                          "Ey cemaat! Bizden taraf size ulaşan yaralama, öldürme ve dövme gibi nişanesi (katil ve vuranı) belli olmayan her çeşit zarar ve ziyan benim üzerimedir, onu benim kendim ödeyeceğim. Katil ve vuranı belli olan her çeşit yara ve katlin diyetini de akrabalarımın kendilerinden alabilirsiniz."

                          Savaşa hazır olan kabile, onun bu önerisini duyunca, kalpleri yumuşayarak öfkeleri yatıştı ve ona teşekkür ederek şöyle dediler: "Bizim bu gibi şeylere hiçbir ihtiyacımız yoktur, kendimiz bu işe daha layığız."

                          İşte böylece her iki kabile o adamın ön ayak olması ve önerisiyle gazap ve öfkelerini yenerek birbirleriyle sulh edip kin ve düşmanlık ateşini söndürmüş oldular. [1]
                          _________________
                          [1] - Bihar, c. 73, s. 277

                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            #43
                            Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                            18- Ayrılık Çaresi

                            Ensar'dan bir adam Resulullah (s.a.a)'in yanına gelerek şöyle dedi: "Ya Resulellah! Ben sizden ayrı kalmaya tahammül edemiyorum. Eve gittiğimde sizi hatırlayıp, size olan aşırı sevgi ve alakadan dolayı mal mülkü terk edip sizi yakından görmek için sizin ziyaretinize geliyorum. Bu esnada kıyameti hatırlıyorum. Ya Resulellah! Siz cennete gidip onun en yüksek derecesinde yer aldığınızda, ben o gün sizin ayrılığınıza nasıl tahammül edebilirim?"

                            Ensari adamın sözlerinden az sonra bu ayeti şerife nazil oldu:
                            "ALLAH'a ve Resulüne itaat edenler, işte onlar, ALLAH'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular, şehitler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar." [1]

                            Resulullah (s.a.a) o adamı çağırtıp nazil olan ayeti ona okuyarak onu müjdeledi. Yani, Hz. Peygamber (s.a.a)'e gerçekten uyanlar cennette O'nunla beraber olacaklardır.[2]
                            _________________
                            [1] - Nisa / 69
                            [2] - Bihar, c. 17, s. 14

                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              #44
                              Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                              19- Hz. Peygamber 'in Gülümsemesi

                              Bir gün Resulullah (s.a.a) gülümseyerek göğe bakıyordu, bir adam Hazretin gülmesinin sebebini sorunca Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: "Evet göğe bakıyordum, iki melek, kendi yerinde ibadetle meşgul olan mümin bir kulun gece gündüz yaptığı ibadetlerinin mükafatını yazmaları için yeryüzüne indiler, fakat onu, hasta olduğundan dolayı ibadetgahında bulamayınca göğe çıkıp Hak Teala'ya şöyle arz ettiler: "Ey Rabbimiz! Biz o mümin kulun ibadetini yazmak için her zamanki gibi onun ibadetgahına gittik, fakat onu orada bulamadık, hasta yatağına düşmüştü."

                              ALLAH-u Teala, o meleklerin cevabında şöyle buyurdu: "O mümin kul, hasta yatağında olduğu sürece, her gün ibadetgahında olduğu zaman ona yazdığınız her günün sevabı miktarınca ona sevap yazın. Hasta yatağında olduğu müddetçe onun hayır amellerinin mükafatı bana aittir; onun mükafatını ben vereceğim."[1]
                              _________________
                              [
                              1] - Bihar'ul-Envar, c. 22; s. 83

                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                #45
                                Ynt: Hz. Peygamber'in (s.a.a) Hayatı, Fazileti, Siresi Ve Sözleri

                                20- Sırayı Riayet

                                Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor:
                                "Bir gün Resulullah (s.a.a) istirahat halinde idi. Oğlu İmam Hasan su istedi. Resulullah (s.a.a) de bir kaba biraz süt sağıp onu Hasan'a (a.s) verdi. Hüseyin (a.s) bu durumu görünce sütü almak için yerinden kalktı. Ama Resulullah (s.a.a) ona mani olup sütü Hasan'a verdi. Bu durumu görünce şöyle dedim: "Ya Resulellah! Güya Hasan'ı daha çok seviyorsun"

                                Resulullah cevaben buyurdular ki: "Hayır, öyle değildir. Benim Hasan'ı savunmamın sebebi, öncelik onun hakkı olduğu içindir. Çünkü O, daha önce su istemişti, sıraya riayet etmek gerekir." [1]
                                _________________
                                [1] - Bihar'ul-Envar, c. 43, s. 283

                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X