Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

KANAYAN YARA FİLİSTİN

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    KANAYAN YARA FİLİSTİN

    SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHLİ-BEYTE


    Ya Rabbim bizler nasıl hesap vereceğiz bu taşlaşmış kalplerimizle, bu zayıf ve korkak imanımızla nasıl olacak da senden Hz. Muhammed' in ümmeti olarak bizleri haşr etmeni dua edeceğiz veya bekleyeceğiz. İslam coğrafyası zalimlerin, müstekbirlerin, İslam ve insanlık düşmanlarının zulmü altında karanlığa ve zulümata haps edilmişken bu sessizliğin hesabını hangi amel terazisinde tartacağız.

    “Allah için yardım edin ey iman edenler!” diye feryat eden Müslüman kardeşine duyarsız, bigane kalan yüreklerde Allah' a ve Resulüne nasıl bir sevgi inşa edebiliriz. Bu yüreklerle böyle bir sevgi var etme şansımız var olur mu? Hayır, asla olmaz, böyle yüreklerde ancak zalimden gelecek olan korku ve dünyalık sevgisi olur, bu da helak olmaktan başka bir şey değildir.

    Müslüman’ız ve Müslüman kardeşimin içinde olduğu tüm sıkıntılar benimdir, kardeşime dünyanın neresinde olursa olsun yapılan her zulmü kendime kabul eder ve ona karşı tüm varlığımla savaşırım diyebilecek iman ile birliktelikleri var etmenin savaşçısı olmak için yeni bir peygamber mi bekleyeceğiz. Gizli ve ses tonu düşük bir şekilde değil, tek yürek ve güçlü bir ses ile haykırıp, gereğini yapabilmek için aleni bir şekilde birliktelikler yaratalım. Bu birliktelikleri yaratmak için atılacak adımları başkalarından beklemek acziyeti yerine ilk adımı atma yarışına girelim. Hayırda yarışan bir ümmet olmanın maratonunda tüm yüreğimizle kendimizi ortaya koymanın cesaret ve erdem kişilikleri olalım.

    Filistin, Siyonist zulmü altında inlerken, yaşama hakları hiçe sayılırken, Müslüman kardeşlerimizin ölüm fermanları tüm dünyaya aleni bir şekilde deklare edilmişken, hangi hesap ve maslahatların bizleri iman sahibi kılacağını düşünmekteyiz? Bir avuç Siyonistin Müslüman bir topluluğun yaşam ve ölüm kararını verme haysiyetsizliğini, imanımızın ve Müslümanlığımızın hangi şeref derecesine koyacağız? Hangi yüzle birbirimize ayet ve hadislerden örnekler vereceğiz, hangi yürek ve dille özgürlük haykıracağız?

    Ümmet kavimlerinin kendi içlerinde yarattıkları mazlum kardeşlerine yapılan zulme ulus devlet ve kavmiyetçilik babında sessiz kalmaları zulmüne, bulunan etik ve İslam dışı kılıfların hangisini bu sorun için de uydururlar acaba. Yok, coğrafyanın hassaslığı, yok ümmet maslahatı için hâkim olan kavimlerin sahip olduğu hakları istemeyin, İslam düşmanlarının oyunlarına gelmeyin kılıflarıyla sessizce geçiştirilmek istenen haklar. Peki ya buna sessiz kalmanın tanımı nedir, Siyonizm ve ABD zulmüne sessiz kalmanın makul gerekçeleri olabilir mi? İmanın zayıflığı ve zilleti kabullenmenin adı değil midir? Zalim kim olursa olsun, zulüm kimden gelirse gelsin karşı durup mazlumu sahiplenmeyen, sessizliğiyle zalime güç katanlar, hadisin muhatabı olmaktadır. Hadi! buyrun küfür ve İslam’ın savaşı, etnik köken ve ulus devlet kavramlarıyla kutsallaştıramayacağınız bir zalim ve zulüm ile savaşmak var. Zulmü kategorilere ayırdınız bari kendi nefislerinizle çizmiş olduğunuz sınırlar dâhilindeki zulme karşı gereğini yapın.
    Ey yeryüzünün mazlumları anlayın artık birbirinizi, küfrün tek millet olduğunu, zalimi ve ümmet içersindeki zihniyet temsilcilerini. Mısır, zalimin zulmünden kaçan Filistinlilere kapılarını açmamakta, tüm İslam dünyası birkaç istisna dışında tamamen Filistin halkını Allah’a havale etmiş; ama unutmayalım Allah’ın da sessiz kalanları havale edeceği yerler vardır.
    Zalimin zulmüne sessiz kalıp, Allah’ın gazabına havale olmamak için, ey ümmeti Muhammed yardım edin diye feryat eden bu mazlumların bedduasına muhatap olmamak için kalbimizle buğz etme kaçamağını bırakıp, dillerimiz ve ellerimizle imanımızın gereğini ifa edelim.
    Yapabileceklerimizi maksimum değerde zorlayarak hayatımızın her alanında seferberlik ilan edelim. Ensar olup Filistinlileri muhacir kabul edelim, yurtlarından alarak değil mallarımızla onları muhacir kardeşlerimiz kabul edip nefislerimizden önceleyelim. İsrail temsilciliklerini bizlerde ablukaya alalım, hükümetlerimizi İsrail ile yapılan işbirliklerinden vazgeçirmek için zorlayalım. Gücümüzün yettiğinden sorumluyuz, sorumluluğumuzu Allah için yerine getirelim. Sevgi olup FİLİSTİNE, kin ve ateş olup İsrail’e yağalım.
    Bu kadar ucuz mu Müslüman’ın kanı, bu kadar değersiz mi ümmetin birlikteliği. Bu kadar mı cesaret ve fedakârlıktan uzağız, bu kadar mı zayıf ve duyarsız imanlara sahibiz. İsrail’de ölen bir çocuğa bile ağlayanlar, neden Filistin’de ölen binlere, on binlere ağlamazlar. Neden dünyanın dört bir tarafına yardım elini uzatan ve bol bol reklâm yapanlar Filistin’e de yardım elini uzatmazlar. Yoksa Allah’tan çok zalimin zulmünden mi korkarlar, yoksa Siyonizm ile çıkar çatışmasına girmemenin maslahat hesapları içindeler mi?
    Ya Rabbi, bizlere parçalanmışlıktan doğan zayıflıklardan kurtulmak için, güçlü birliktelikleri yaratacak irade, basiret ve feraset nasip eyle, birbirimizin dertleri ile dertlenecek iman ile donat, yüreklerimizi duyarlı kıl, zihinlerimizi berraklaştır ya Rabbim!
    Ey mazlumlar; mazlum olmanın, mazlum yaşamanın yaşam koşullarını bilenler olarak mazlumu sahiplenmeyi bilelim. Kendi mazlumiyetlerimizi başka mazlumiyetleri sahiplenmenin önünde engel olarak görecek nefsi hatalara düşmeyelim. İnsanlığa önder, örnek ümmet olacak mazlumlar olacak değere haiz olmak için sorumluluklarımızı gücümüz nispetinde ifa edelim.
    “EY İMAN EDENLER İMAN EDİNİZ

    EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

    #2
    Ynt: KANAYAN YARA FİLİSTİN

    Lübnan’nın Kana bölgesinde ve Gazze’de gerçekleştirilen katliamları çoktan geride bırakan Ali Abdullah Salih’in sanki dokunulmazlığı varmış gibi, dünyanın ve müslümanların tepkisizliğinden yararlanarak vahşetini sürdürmesi insanlık ve müslümanlık adına tam bir utanç tablosu olarak karşımızda duruyor.

    Ne oldu da, dünyanın sesi kesildi, soluğu çıkmıyor? Ne oldu da insan hakları konusunda hassas olanlar bu insanlık dışı vahşet karşısında bir adım atmıyor? Ne oldu da Ramazan ayında bile bebeklerin üzerine bomba yağdıran kana susamış cellatlara karşı bir itiraz sesi yükseltmiyor?

    Acaba, Yemen savaş uçaklarının yanı sıra, sivil ve masum halkın üzerine fosfor bombası yağdıran Suud katillerinin döktüğü Müslüman kanlarının hiçbir değeri yok mu? Bırakalım onların Müslüman olmasını, gayri müslim olsalardı bile, sessiz kalınması İslam’a sığar mıydı?

    Hani nerede bizim aydınlarımız, nerede kanaat önderlerimiz? Bize İslam’ın değerlerini, ilkelerini anlatıp duranlar nerede? Yoksa hala daha yazlıklarından dönmediler mi? Yoksa kış mevsimine girerken sıcak su kaplıcalarında kulaç mı atıyorlar?

    Sorulmayacak mı?

    “Bi eyyi zenbin qutilet?”


    Nedir bu insanların suçu? Niçin katledildi onca bebek ve çocuk?

    Parça parça olmuş yavrularını kucaklarına alan annelerin çığlıkları, suskunluğumuza karşılık bir vebal olarak bizlerin defterlerine de yazılmaz mı?

    Dünya medyası Yemen’deki saldırıların haberlerini aktarırken, Husi direnişçilerin “Zeydi-Şii” Yemen rejiminin ise "Sünni" olduğunu söyleyerek, sanki Yemen’de bir “Sünni-Şii Savaşı” olduğu intibaını verdirmeye çalışıyor.

    Haremeyn işgalcisi Suud rejiminin müftüleri de, Yemen’deki Husileri “Şiiliği bölgeye yaymaya çalışmak”la suçluyor? Suudi Arabistan Başmüftüsü Şeyh Abdulaziz el Şeyh, Suudi Arabistan savaş uçaklarının masum veve sivillerin üzerine fosfor bombaları dökmesinin ardından Suud krallığının kendini savunma hakkının olduğunu söylüyor?
    http://velfecr.com/yemen-deki-katlia...43-yazisi.html
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum

    YUKARI ÇIK
    Çalışıyor...
    X