Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Sakaleyn hadisi

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Sakaleyn hadisi

    BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHİM
    HAMD OLSUN ALEMLERİN RABBİNE
    VE SELAM OLSUN MEVLAMIZ MUHAMMEDE VE TERTEMİZ EHLİ BEYTİNE

    bilindiği gibi Sakaleyn hadisi tüm müslümanlar tarafından bilinen, Rasulullah s.a.a’den mütevatiren rivayet edilmiş bir hadistir. inşaAllah bu çalışmadan itibaren bir kaç çalışmamızı arka arkaya bu mübarek hadise ayıracak, sünni ve şii kaynaklarından bu hadisin geçtiği kaynakları, rivayet eden sahabe r.a ve imamları a.s sizlerle paylaşacağız. Işimizde Allah’a tevekkül eder ve yanlızca Ondan yardım dileriz.

    inşaAllah bu çalışmamızda hadisin geçtiği kaynakları ve kaynaklarda bu hadisin kendilerinden rivayet edildiği imamlar a.s ve sahabeler r.a'ı sizlerle paylaşacağız.

    #2
    Ynt: Sakaleyn hadisi

    1. Sünni kaynaklarında:

    1. Cabir b. Abdullah el-Ensari: bilindiği gibi kendisi Rasulullah s.a.a’in seçkin ashabındandır, ahdine bağlı kalmış ve imam Bakır a.s zamanına kadar yaşayarak imamlar a.s ile irtibat içerisinde olmuştur. Onun hadisini Tirmizi başta olmak üzere bir çok ehli sünnet muhaddisi rivayet etmiştir.


    [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2012/12/sakaleyn-tirmizi.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2012/12/sakaleyn-tirmizi1.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz ehli sünnet muhaddisi, kutubi sitte imamlarından Tirmizi’nin "Sünen" kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
    • [li]حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْكُوفِيُّ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحَسَنِ هُوَ الْأَنْمَاطِيُّ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي حَجَّتِهِ يَوْمَ عَرَفَةَ وَهُوَ عَلَى نَاقَتِهِ الْقَصْوَاءِ يَخْطُبُ فَسَمِعْتُهُ يَقُولُ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي قَدْ تَرَكْتُ فِيكُمْ مَا إِنْ أَخَذْتُمْ بِهِ لَنْ تَضِلُّوا كِتَابَ اللَّهِ وَعِتْرَتِي أَهْلَ بَيْتِي
      bana Nasr b. Abdurrahman anlattı, dedi ki: Zeyd b. Hasan el-Enmati bana Cafer b. Muhammed (imam Cafer es-Sadık a.s)’dan, o babası (imam Muhammed el-Bakır a.s)’dan, o daCabir b. Abdullah’dan şöyle anlatt, dedi ki: Rasulullah s.a.a’i Hacta Arefe günü Kasva isimli devesine binmiş hutbe verirken gördüm şöyle diyordu: "ey İnsanlar! Size iki şey bırakıyorum ki, onlara uyarsanız asla sapıtmazsınız, Allah’ın kitabı ve İtretim Ehli Beytim."
      [/li]


    Hadisi rivayet ettikten sonra Tirmizi diyor ki:
    • [li]قَالَ وَفِي الْبَاب عَنْ أَبِي ذَرٍّ وَأَبِي سَعِيدٍ وَزَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ وَحُذَيْفَةَ بْنِ أَسِيدٍ قَالَ وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ
      Tirmizi: Bu konuda Ebu Zerr, Ebu Said, Zeyd b. Erkam ve Huzeyfe b. ibni Esid’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.

      Tirmizi, "Sünen", Menakıb, 6/124, hadis 3786
      [/li]


    aynı hadisi diğer ehli sünnet muhaddisi Taberani "Mucem el-Kebir", 3/66, hadis 2680’de rivayet etmiştir.

    2. Zeyd b. Erkam: Rasulullah s.a.a’in ashabından olup çok hadis rivayet eden sahabeler arasındadır. Onun hadisini Tirmizi, Hakim, Nesai başta olmak üzere bir çok sünni muhaddis değişik senedlerle rivayet etmiştir.


    [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2012/12/sakaleyn-hakim.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2012/12/sakaleyn-hakim1.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2012/12/sakaleyn-hakim2.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz ehli sünnet alimi Hakim en-Nişaburi’nin "el-Müstedrek" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
    • [li]حدثنا أبو بكر محمد بن الحسين بن مصلح الفقيه بالري ثنا محمد بن أيوب ثنا يحيى بن المغيرة السعدي ثنا جرير بن عبد الحميد عن الحسن بن عبد الله النخعي عن مسلم بن صبيح عن زيد بن أرقم رضي الله عنه قال : قال رسول الله صلى الله عليه و سلم إني تارك فيكم الثقلين كتاب الله و أهل بيتي و إنهما لن يتفرقا حتى يردا علي الحوض
      bana Ebu Bekir Muhammed b. Hüseyin anlattı, dedi ki: bana Muhammed b. Eyyüb anlattı, dedi ki: bana Yahya b. Muğire anlattı, dedi ki: Cerir b. Abdulhumeyd bana Hasan b. Abdullah en-Nehai’den, o Müslim b. Sabih’ten, o da Zeyd b. Erkam’dan anlattı, dedi ki: Rasulullah s.a.a buyurdu ki: "size iki emanet bırakıyorum Allah azze ve cellenin kitabı ve İtretim Ehli Beytim. bu ikisi Havz başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirinden ayrılmayacaklardır."
      [/li]


    hadisten sonra Hakim en-Nişaburi ve onun kitabını tahkik eden ez-Zehebi diyor ki:
    • [li]هذا حديث صحيح الإسناد على شرط الشيخين و لم يخرجاه
      تعليق الذهبي قي التلخيص : على شرط البخاري ومسلم
      (Hakim): bu hadisin isnadı Şeyheynin şartına göre sahihtir fakat rivayet etmemiştirler.
      ez-Zehebi: Buhari ve Müslim şartlarına göre sahih.

      Hakim en-Nişaburi, "el-Müstedrek", 3/160-161, hadis 4711
      [/li]


    hadisi Taberani "Mucem el-Kebir", 5/169-170, hadis 4979-4980’da 2 değişik sened ile Zeyd b. Erkam’dan rivayet etmiştir.

    3. Ebu Tufeyl: Rasulullah s.a.a’in ashabından olup son vefat eden sahabe olmuştur. ahdine bağlı kalmış, imamlar a.s’ın yanında yer almış ve imam Hüseyin a.s’ın kanı için kıyam eden Muhtar es-Sakafi r.a’ın bayraktarlığını yapmıştır. onun hadisini Nesai, Tahavi, Taberani ve Hakim başta olmak üzere pek çok sünni muhaddis rivayet etmiştir.


    [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/09/gadir-hadisi-hasais.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/09/gadir-hadisi-hasais7.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/09/gadir-hadisi-hasais8.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz ehli sünnetin büyük imamı, kutubi sitte imamlarından Nesainin "Hasais" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
    • [li]أخبرنا محمد بن المثنى قال ثنا يحيى بن حماد قال ثنا أبو عوانة عن سليمان قال ثنا حبيب بن أبي ثابت عن أبي الطفيل عن زيد بن أرقم قال: لما رجع رسول الله صلى الله عليه وسلم عن حجة الوداع ونزل غدير خم أمر بدوحات فقممن ثم قال: «كأني قد دعيت فأجبت، إني قد تركت فيكم الثقلين أحدهما أكبر من الآخر كتاب الله وعترتي أهل بيتي فانظروا كيف تخلفوني فيهما فإنهما لن يتفرقا حتى يردا علي الحوض» ثم قال: «إن الله مولاي وأنا ولي كل مؤمن» ثم أخذ بيدي علي فقال: «من كنت وليه فهذا وليه، اللهم وال من والاه وعاد من عاداه»
      bana Muhammed b. Müsenna haber verdi, dedi ki: bana Yahya b. Hammad anlattı, dedi ki: Ebu Avane bana Süleyman'dan anlattı, dedi ki: Habib b. Ebi Sabit bana Ebu Tufeyl'den, o da Zeyd b. Erkam'dan anlattı, dedi ki: «Rasulullah s.a.a veda haccından dönüp Gadir Hum denilen mevkide konakladığında, gölgelik ağaçların altının süpürülüp temizlenmesini emretti. Temizlik yapıldıktan sonra şöyle buyurdu: "Sanki davet edilmiş ve davete icabet edecek ğibiyim! Sizlere birisi diğerinden daha büyük iki paha biçilmez emanet bırakıyorum. Allah’ın Kitabı ve İtretim, Ehli Beytim. Benden sonra onlara nasıl davranacağınıza dikkat edin. Çünkü onlar, havuz başında benimle kavuşana dek birbirlerinden asla ayrılmayacaklar!" sonra dedi ki: "Şüphesiz, Allah benim mevlam, ben de bütün müminlerin velisiyim." Daha sonra Ali'nin elinden tutarak dedi ki: "Ben kimin mevlası isem, bu da onun mevlasıdır! Allah’ım! Onu seveni sen de sev, ona düşman olana sen de düşman ol!"»

      فقلت لزيد: سمعته من رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ قال: ما كان في الدوحات رجل إلا رآه بعينه وسمعه بإذنه
      Ebu Tufeyl dedi ki: Zeyd’e "Bunu Allah’ın Rasulü’nden s.a.a gerçekten duydun mu!?" diye sorunca şu cevabı verdi: "Evet, o gün ağaçların altında olupta bunları gözleriyle görmeyen ve kulaklarıyla duymayan hiç kimse yok!"

      Nesai, "Hasais", sayfa 72-73, hadis 74
      [/li]


    hadisi yine Nesai "Sünenul Kubra", 5/148 ve "Fedail es-Sahabe", hadis 45'de aynı sened ile; Tahavi "Şerhi Müşkilil Asar", 5/18-19, hadis 1765'de Nesai'den naklen; Taberani "Mucem el-Kebir", 5/166, hadis 4969'da kendi senedi ile; Hakim en-Nişaburi "Müstedrek", 3/118, hadis 4576'da rivayet etmiştir.

    hadisin sıhhatine gelince, hadisin senedi ehli sünnet nezdinde en sahih senedlerdendir ve sünnilerin büyük muhaddisleri bu senedin sıhhatine hüküm vermiştirler. Nesai'nin "Hasais" kitabını tahkik eden Şeyh Ebu İshak el-Huveyni hadis hakkında diyor ki:



    sünni tefsir ve tarih alimi olan ibni Kesir bu hadisi "el-Bidaye ven Nihaye" adlı kitabında Nesai'den aktardıktan sonra diyor ki:


    yine hadisi Nesai'den naklen kendi kitabında aktaran Tahavi hadis hakkında diyor ki:


    hadisi kendi kitabında rivayet eden Hakim hadisin sıhhati hakkında diyor ki:
    • [li]هذا حديث صحيح على شرط الشيخين و لم يخرجاه بطوله
      شاهده حديث سلمة بن كهيل عن أبي الطفيل أيضا صحيح على شرطهما
      (Hakim): bu hadis Şeyheynin şartına göre sahihtir fakat rivayet etmemiştirler. Seleme b. Kuheylin Ebu Tufeylden olan rivayeti de aynı ile Şeyheynin şartına göre sahihtir.

      Hakim en-Nişaburi, "Müstedrek", 3/118, hadis 4576
      [/li]


    4. Ebu Said el-Hudri: Rasulullah s.a.a’in ve imamlar a.s’ın ashabındandır, ahdine bağlı kalmış ve sonuna kadar imamlar a.s’ın yanında yer almıştır. onun hadisini Ahmed, Tirmizi ve daha bir çok süni muhaddis rivayet etmiştir.

    [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2012/12/sakaleyn-tirmizi.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2012/12/sakaleyn-tirmizi2.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz yine ehli sünnet alimi, kutubu sitte imamlarından Tirmizi’nin "Sünen" adlı kitabıdır. işaretlenmiş yerde şu ifadeler var:
    • [li]حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْمُنْذِرِ الْكُوفِيُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ عَنْ عَطِيَّةَ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ وَالْأَعْمَشُ عَنْ حَبِيبِ بْنِ أَبِي ثَابِتٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنِّي تَارِكٌ فِيكُمْ مَا إِنْ تَمَسَّكْتُمْ بِهِ لَنْ تَضِلُّوا بَعْدِي أَحَدُهُمَا أَعْظَمُ مِنْ الْآخَرِ كِتَابُ اللَّهِ حَبْلٌ مَمْدُودٌ مِنْ السَّمَاءِ إِلَى الْأَرْضِ وَعِتْرَتِي أَهْلُ بَيْتِي وَلَنْ يَتَفَرَّقَا حَتَّى يَرِدَا عَلَيَّ الْحَوْضَ فَانْظُرُوا كَيْفَ تَخْلُفُونِي فِيهِمَا
      bana Ali b. Munzir anlattı, dedi ki: bana Muhammed b. Fudeyl anlattı, dedi ki: Ameş bana Atiyye’den, o Ebu Said el-Hudri’den anlattı, dedi ki: Rasulullah s.a.a dedi ki: "Ben size bir şey bırakacağım ki, buna sarıldığınızda benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz bu şeylerin ikisini de birbirinden büyüktür. Gökten yere uzanan bir ip gibi olan ilahi nizam olan Allah’ın kitabı ve İtretim Ehli Beytim. Bu iki şey kıyamet günü havuz başında bana gelinceye kadar asla birbirinden ayrılmayacaklardır. Bu iki şey hakkında bana nasıl uyacağınıza dikkat ediniz."
      [/li]


    Hadisten sonra Tirmizi hadis hakkında diyor ki:


    hadisi Ahmed b. Hanbel "Müsned" kitabında Ebu Said el-Hudri r.a’dan değişik senedlerle bir kaç defa rivayet etmiştir. mesela 3/17, hadis 11147’de ve 3/26, hadis 11227’de; rivayet etmiştir.

    5. Zeyd b. Sabit: ehli sünnet nezdinde sahabenin önde gelenlerindendir ve zaten sünnilere göre sahabeni hepsi adildir. onun hadisini ibni Ebi Şeybe, ibni Ebu Asim, Ahmed b. Hanbel ve daha bir çok muhaddis rivayet etmiştir.


    [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2012/12/sakaleyn-ibni-ebi-seybe.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2012/12/sakaleyn-ibni-ebi-seybe1.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz ehli sünnet muhaddisi, Buhari ve Müslim’in hocası olan ibni Ebi Şeybe’nin "Müsned" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
    • [li]نا أَبُو دَاوُدَ عُمَرُ بْنُ سَعْدٍ ، عَنْ شَرِيكٍ ، عَنِ الرُّكَيْنِ ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ حَسَّانَ ، عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ ، يَرْفَعُهُ ، قَالَ : إِنِّي تَرَكْتُ فِيكُمُ الْخَلِيفَتَيْنِ كَامِلَتَيْنِ : كِتَابَ اللَّهِ ، وَعِتْرَتِي ، وَإِنَّهُمَا لَنْ يَتَفَرَّقَا حَتَّى يَرِدَا عَلَيَّ الْحَوْضَ
      Ebu Davud Ömer b. Sadan bana Şerik’ten, o Rakin’den, o Kasım b. Hassan’dan, o da Zeyd b. Sabit’den merfuen anlattı, dedi ki: "Şüphesiz ben, sizler için yerime geçecek iki halife bıraktım. Yerle semanın arasında uzatılmış sağlam bir ip olan Allah'ın kitabı ve İtretim Ehli beytim. Bu ikisi Havz başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirinden ayrılmayacaklardır."

      ibni Ebi Şeybe, "Müsned", 1/106, hadis 135
      [/li]


    hadisi Ahmed b. Hanbel "Müsned", 5/181, hadis 21618’de ve "Fedail es-Sahabe", 2/747, hadis 1032’de; ibni Ebu Asim "Sünne", 2/1021, hadis 1593’de; Taberani "Mucem el-Kebir", 5/154, hadis 4922 ve 4923’de; rivayet etmiştir.

    ibni Ebi Şeybe’nin "Müsned" kitabını tahkik eden Adil b. Yusuf hadis hakkında diyor ki:



    yine Ahmed b. Hanbel’in "Müsned" kitabının muhakkiki Şuayb el-Arnaut hadis hakkında diyor ki:


    aynı şekilde hadisi Ahmed b. Hanbel’den naklen kendi kitabında rivayet eden Heysemi hadis hakkında diyor ki:


    yine hadisi Taberani’den naklen kendi kitabında rivayet eden Heysemi hadisin Taberani senedi için diyor ki:
    • [li]رواه الطبراني في الكبير ورجاله ثقات
      Taberani "el-Kebir"de rivayet etmiştir ve ricalleri sikattan (güvenilir)'dir.

      Heysemi, "Mecmeuz Zevaid", 1/170
      [/li]


    6. imam Ali a.s hadisi: Rasulullah s.a.a’in kardeşi, vasisi ve tüm müslümanların imamıdır. onun hadisini Bezzar, İshak ve daha bir çok ehli sünnet muhaddisi rivayet etmiştir.

    [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/09/gadir-hadisi-ibni-hacer.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/09/gadir-hadisi-ibni-hacer1.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz ehli sünnet muhaddislerinden ibni Hacer el-Askalani’nin "Metalibul Aliyye" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
    • [li]وَقَالَ إِسْحَاقُ : أَخْبَرَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِيُّ ، عَنْ كَثِيرِ بْنِ زَيْدٍ ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عُمَرَ بْنِ عَلِيٍّ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ، قَالَ : إِنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم حَضَرَ الشَّجَرَةَ بِخُمٍّ ، ثُمَّ خَرَجَ آخِذًا بِيَدِ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : أَلَسْتُمْ تَشْهَدُونَ أَنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى رَبُّكُمْ ؟ قَالُوا : بَلَى ، قَالَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وسَلَّمَ : أَلَسْتُمْ تَشْهَدُونَ أَنَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أَوْلَى بِكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ ، وَأَنَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أَوْلِيَاؤُكُمْ ؟ فَقَالُوا : بَلَى قَالَ : فَمَنْ كَانَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ مَوْلاَهُ ، فَإِنَّ هَذَا مَوْلاَهُ ، وَقَدْ تَرَكْتُ فِيكُمْ مَا إِنْ أَخَذْتُمْ بِهِ لَنْ تَضِلُّوا : كِتَابُ اللَّهِ تَعَالَى ، سَبَبُهُ بِيَدِهِ ، وَسَبَبُهُ بِأَيْدِيكُمْ ، وَأَهْلُ بَيْتِي
      İshak dedi ki: Ebu Amr bana Kesir b. Ziyad'dan, o Muhammed b. Ömer'den, o babası Ömer b. Ali'den, o da Ali b. Ebu Talib'den haber verdi, dedi ki: «Rasulullah s.a.a Gadiri Hum'da benim elimden tuttu ve dedi ki: "Allah Teala'nın sizin Rabbiniz olduğuna şehadet ediyormusunuz?" dediler ki: "evet ya Rasulullah." Rasulullah s.a.a dedi ki: "Allah ve Rasulü'nün sizlere kendi nefislerinizden daha evla olduğuna şehadet ediyormusunuz? ve Allah ve Rasulü'nün sizin veliniz olduğuna?" dediler ki: "evet ya Rasulullah." Rasulullah s.a.a şöyle buyurdu: "Allah ve Rasulü kimin mevlasıya bu (Ali) da onun mevlasıdır. ve ben size iki emanet bırakıyorum ki, onlara sarıldıkca asla sapmayacaksınız, Allah Tealanın Kitabı ve İtretim Ehli Beytim."
      [/li]


    hadisten sonra ibni Hacer diyor ki:


    sünnilerin bir başka hadis alimi olan Busayri de bu hadisi kendi kitabında aktardıktan sonra hadis hakkında diyor ki:


    bunlar ehli sünnet kaynaklarında Sakaleyn hadisinin geçtiği kaynaklardan ve onu rivayet eden sahabelerden bazılarıdır. inşaAllah bir sonraki çalışmamızda hadisi İslami/Şii kaynaklardan sunacağız.

    velhamdulillahi Rabbil alemin.

    Yorum


      #3
      Ynt: Sakaleyn hadisi

      2. Sakaleyn hadisi şia kaynaklarında:

      1. sahabelerden r.a rivayet edilen hadisler: hadis İslami/Şii kaynaklarda ibni Abbas, Huzeyfe b. Esid, Ebu Tufeyl ve Ümmü Seleme gibi sahabelerden r.a değişik senedler ile rivayet edilmiştir. burada onlardan bir kaç tanesini sizlerle paylaşacağız.

      1-1. ibni Abbas r.a hadisi: hadisi 4 masumun, Hz. Rıza, Hz. Taki, Hz. Naki ve Hz. Askeri a.s’ın ashabından olan Fazl b. Şazan "Gaybet" kitabında rivayet etmiş, Şeyh Nuri Tabersi r.a ise "Müstedreki Vesail" kitabında ondan naklen rivayet etmiştir.

      • [li]أبو محمد الفضل بن شاذان في كتاب الغيبة: حدثنا عبد الرحمن بن أبي نجران (رضي الله عنه)، قال: حدثنا عاصم بن حميد قال: حدثنا أبو حمزة الثمالي، عن سعيد بن جبير، عن عبد الله بن العباس قال: حججنا مع رسول الله (صلى الله عليه وآله) حجة الوداع، فأخذ بحلقه باب الكعبة وأقبل بوجهه علينا، فقال: " معاشر الناس، ألا أخبركم بأشراط الساعة؟؟ قالوا: بلى، يا رسول الله، قال، من أشراط الساعة: إضاعة الصلوات، واتباع الشهوات، والميل مع الأهواء، وتعظيم المال، وبيع الدين بالدنيا، فعندها يذوب قلب المؤمن في جوفه كما يذوب الملح في الماء، مما يرى من المنكر، فلا يستطيع أن يغيره، فعندها يليهم أمراء جورة، ووزراء فسقة، وعرفاء ظلمة، وأمناء خونة، فيكون عندهم المنكر معروفا، والمعروف منكرا، ويؤتمن الخائن في ذلك الزمان، ويصدق الكاذب، ويكذب الصادق، وتتأمر النساء، وتشاور الإماء، ويعلو الصبيان على المنابر، ويكون الكذب عندهم ظرافة، فلعنة الله على الكاذب وإن كان مازحا، وأداء الزكاة أشد التعب عليهم خسرانا ومغرما عظيما، ويحقر الرجل والديه ويسبهما، ويبرأ [من] (1) صديقه، ويجالس عدوه، وتشارك الرجل (2) زوجها في التجارة، ويكتفي الرجال بالرجال والنساء بالنساء، ويغار على الغلمان كما يغار على الجارية في بيت أهلها، وتشبه الرجال بالنساء والنساء بالرجال، وتركبن ذوات الفروج على السروج، وتزخرف المساجد كما تزخرف البيع والكنائس، وتحلى المصاحف، وتطول المنارات، وتكثر الصفوف، ويقل الاخلاص، ويؤمهم قوم يميلون إلى الدنيا، ويحبون الرئاسة الباطلة، فعندها قلوب المؤمنين متباغضة، وألسنتهم مختلفة، وتحلى ذكور أمتي بالذهب، ويلبسون الحرير والديباج وجلود السمور (3)، ويتعاملون بالرشوة والربا، ويضعون الدين ويرفعون الدنيا، ويكثر الطلاق والفراق، والشك والنفاق، ولن يضروا الله شيئا، وتظهر الكوبة (4) والقينات والمعازف، والميل إلى أصحاب الطنابير والدفوف والمزامير، وسائر آلات اللهو، ألا ومن أعان أحدا منهم بشئ من الدينار والدرهم والألبسة والأطعمة وغيرها، فكأنما زنى مع أمه سبعين مرة في جوف الكعبة، فعندها يليهم أشرار أمتي، وتنتهك المحارم، وتكتسب (5) المآثم، وتسلط الأشرار على الأخيار، ويتباهون في اللباس، ويستحسنون أصحاب الملاهي والزانيات، فيكون المطر قيظا، ويغيظ الكرام غيظا، ويفشوا الكذب، وتظهر الحاجة، وتفشو الفاقة، فعندها يكون أقوام يتعلمون القرآن لغير الله، فيتخذونه مزامير، ويكون أقوام يتفقهون لغير الله، ويكثر أولاد الزنى، ويتغنون بالقرآن، فعليهم من أمتي لعنة الله، وينكرون الأمر بالمعروف والنهي عن المنكر، حتى يكون المؤمن في ذلك الزمان أذل من الأمة، ويظهر قراؤهم وأئمتهم فيما بينهم التلاوم والعداوة، فأولئك يدعون في ملكوت السماوات والأرض الأرجاس والأنجاس، وعندها يخشى الغني من الفقير أن يسأله، ويسأل الناس في محافلهم فلا يضع أحد في يده شيئا، وعندها يتكلم من لم يكن متعلما، فعندها ترفع البركة، ويمطرون في غير أوان المطر، وإذا دخل الرجل السوق فلا يرى أهله إلا ذاما لربهم، هذا يقول: لم أبع، وهذا يقول: لم أربح شيئا، فعندها يملكهم قوم، إن تكلموا قتلوهم، وإن سكتوا استباحوهم، يسفكون دماءهم، ويملؤون قلوبهم رعبا، فلا يراهم أحد إلا خائفين مرعوبين، فعندها يأتي قوم من المشرق وقوم من المغرب، فالويل لضعفاء أمتي منهم، والويل لهم من الله، لا يرحمون صغيرا، ولا يوقرون كبيرا، ولا يتجافون عن شئ، جثتهم جثة الآدميين، وقلوبهم قلوب الشياطين، فلم يلبثوا هناك إلا قليلا، حتى تخور (6) الأرض خورة، حتى يظن كل قوم أنها خارت في ناحيتهم، فيمكثون ما شاء الله، ثم يمكثون في مكثهم، فتلقي لهم الأرض أفلاذ كبدها، قال: ذهبا وفضة، ثم أومأ بيده إلى الأساطين، قال: فمثل هذا، فيومئذ لا ينفع ذهب ولا فضة، ثم تطلع الشمس من مغربها، معاشر الناس، إني راحل عن قريب ومنطلق إلى المغيب، فأودعكم وأوصيكم بوصية فاحفظوها، إني تارك فيكم الثقلين: كتاب الله وعترتي أهل بيتي، إن تمسكتم بهما لن تضلوا أبدا، معاشر الناس إني منذر وعلي هاد، والعاقبة للمتقين، والحمد لله رب العالمين
        Ebu Muhammed Fazl b. Şazan’ın "Gaybet" kitabında: bana Abdurrahma b. Ebi Necran r.a anlattı, dedi ki: bana Asım b. Humeyd anlattı, dedi ki: Ebu Hamza es-Sumali bana Said b. Cübeyr’den, o da Abdullah b. Abbas’dan anlattı, dedi ki: Bizler Rasulullah s.a.a ile birlikte Veda Haccını yaptık. Bir ara Kabe’nin halkasından tuttu ve şöyle buyurdu: "Ey topluluk size Kıyametin alametlerini haber vereyim mi?" dediler ki: "Evet ey Rasulullah s.a.a" Rasulullah s.a.a dedi ki: "Kıyamet alametlerinden biri, namazın terk edilmesidir. Biri, nefsinin arzularına meyletmektir. Biri de, mal sahibine (malından dolayı) ta’zim etmektir. Tutkulara yönelik eğilimlerin artması, mala büyük değer verilmesi, dinin satılarak karşılığında dünyalık şeylerin alınmasıdır. Bu şartlar ortaya çıktığında, gördüğü kötülükleri değiştirme gücünü kendinde bulamamanın verdiği ıstırapla müminin yüreği ve içi, suda tuzun erimesi gibi erir. Bu sırada onları zorba emirler, fasık vezirler, zalim bilginler ve hain eminler yönetecektir. Bu sırada münker maruf olacak, maruf da münker olacak, haine güvenilecek, güvenilen kimse ihanet edecek, yalan söyleyenler tasdik edilecek ve doğru söyleyenler de yalanlanacaklardır. Bu sırada kadınlar yönetici olacak, cariyelere danışılacak, çocuklar minberlere oturacak, yalan bir beceri gibi algılanacaktır. Allah-u Teala şaka dahi olsa yalan söyleyene lanet etsin. Zekat bir kayıp ve bir angarya, Müslümanların beytülmalını talan etmek bir ganimet gibi görülecektir. Kişi anne ve babasına eziyet edecek, arkadaşından uzak davranacak, düşmanıyla oturup dostluk edecektir. O sırada kadın kocasının ticaret ortağı olacak, o sırada erkekler erkeklerle, kadınlar da kadınlarla ilişkiye gireceklerdir. Kızlar ailelerinin evinde kıskanılıp korunulduğu gibi erkek çocuklar da kıskanılıp korunulacaklar. Erkekler kendilerini kadınlara, kadınlar da kendilerini erkeklere benzetecekler. Kadınlar eğerlere bineceklerdir. o sırada mescitler tıpkı Kilise ve Havralar gibi yaldızlanacak. Mushaflar süslenecek, minareler uzun olacak, saflar kalabalık, ama ihlas azalacak. Dünyaya meyl edenler kendilerine imam olacak, batıl liderlik sevilecektir. İşte o sırada müminlerin kalpleri birbirlerine karşı nefretle dolu olacak, dilleri farklı şeylerden söz edecektir. ümmetimin erkekleri altın takılarla süsleneceklerdir. İpek ve ibrişim giysiler giyinecek, kaplan derisini alış veriş metaı hâline getireceklerdir. Faiz ve rüşvetle iş görülecektir. Dinin değeri düşecek, buna karşılık dünyanın değeri yükselecektir. Boşanmalar, ayrılıklar, kuşku ve nifak çoğalacaktır. Tabi, bütün bunların Allah’a bir zararı olamayacaktır. Şarkıcı cariyeler, çalgı aletleri ve dümbelek ortaya çıkacak, ümmetimi, en kötü ve en şerli fertleri yöneteceklerdir. Tambur, davul, zurna ashabına ve diğer oyun aletlerine meyl edilecektir. Onlardan birisine dinar, dirhem, elbise, yiyecek vb bir şeyle yardımda bulunan bir kimse Kabe’nin içinde annesiyle yetmiş defa zina yapmış gibidir. Ümmetimi, en kötü ve en şerli fertleri yöneteceklerdir. O sırada haramlar çiğnenecek, bol günahlar kazanılacak ve kötüler iyilere musallat olacaklardır. İnsanlar giysilerle birbirlerine karşı övüneceklerdir. Vakit geçirmek amacıyla tavla, satranç gibi oyunlar oynamayı ve müzik dinlemeyi hoş karşılayacaklardır. Üzerlerine yağmur mevsimi dışında yağmur yağacaktır. Yalan her tarafı kaplayacak, yoksulluk ve ihtiyaç baş alıp gidecektir. Allah’tan başkası için Kur’ân öğrenecek topluluklar olacak Kur’ân’ı bir müzik melodisi, bir çalgı gibi algılayacaklar. Diğer bazı topluluklar, Allah’tan başkası için fıkıh öğreneceklerdir. O sırada zinadan peydahlanan çocuklar çoğalacaktır. Kur’ân’ı teğanniyle okuyacaklar ve dünya için birbiriyle çekişecekler. Ümmetimden bu yapıda olanlara Allah lanet etsin. Marufu emretmeyi ve münkeri nehyetmeyi hoş karşılamayacaklardır. Öyle ki, o dönemde bir mümin, toplumun en zelil kimsesi hâline gelecektir. Kurraları ve imamları arasında düşmanlık ve kınama ortaya çıkacaktır. Bunlar göklerin ve yerin melekutunun rics ve necis olan şeylerine davet edeceklerdir. Zengin yoksulun kendisinden bir şey talep etmesinden çekinecek, insanlar toplantılarda dilenecek ve hiçbir kimse onun eline bir şey bırakmayacaktır. O sırada ilim öğrenmemiş olan kimse konuşacak, bereket giderilecek. Üzerlerine yağmur mevsimi dışında yağmur yağacaktır. Bir kişi pazara girdiğinde çarşı ehlinin yegane işlediği eylemlerinin rablerini kınamak olduğunu görecektir. Biri ‘hiçbir şey satamadım’ diyecek, bir başkası ‘Hiç kar etmedim’ diyecektir. Bundan dolayı Allah’ı suçlar gibi konuşacaklardır. Bu sırada başlarına bir kavim musallat olacaktır ki konuşacak olsalar, boyunlarını vuracaklar; susacak olsalar, her şeylerini mubah sayacaklar, kanlarını dökecek, yüreklerine korku salacaklar. O sırada müminleri korkak, ürkek, pısırık ve çekingen görürsün. O sırada bir şey doğudan ve bir şey de batıdan getirilecek ve bunlar ümmetimi etkileyip yönlendirecektir. Vay ümmetimin zayıflarına, onların elinden neler çekecekler, neler?! O zalimlerin de Allah’ın azabından dolayı vay hâllerine! Bunlar küçüklere acımayacak, büyüklere saygı göstermeyeceklerdir. Hiçbir kusuru bağışlamayacaklardır. Bedenleri insan bedeni, ama kalpleri şeytan kalbi olacaktır. Fakat ondan sonra fazla yaşamayacaklardır. Çok geçmeden yeryüzünden korkunç bir ses duyulacak. Her topluluk o sesin kendi bölgelerinden geldiğini düşünecektir. İnsanlar Allah’ın dilediği bir süre kadar bekledikten ve kafaları üzerine yere geldikten sonra yeryüzü gizlediği madenleri dışarı atacaktır. Yani, altın ve gümüşü, -Rasulullah s.a.a o sırada sütunlara eliyle işaret ederek- bunlar gibi. Ama o gün ne altın, ne de gümüş fayda verecektir. Sonrasında da güneş batı tarafından doğacak. Ey insanlar! Ben yakında bu dünyadan göçeceğim. Sizlere emanet olarak bıraktığım ve vasiyet ettiğim hususları koruyup belleyiniz. Ben tutundukça asla sapıtmayacağınız aranızda iki ağır yük bırakıyorum: Allah’ın Kitabı ve İtretim olan Ehli Beytim. Ey insanlar! Ben uyarıcıyım, Ali ise hadidir. Akıbet müttakilere aittir. Hamd Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur."

        Şeyh Nuri et-Tabersi r.a, "Müstedrek el-Vesail", 11/372-374, hadis 11
        [/li]


      bu hadisin senedinde yer alan tüm raviler sika (güvenilir) ve medh edilmiş kişilerdir, hadisin isnadı da muttasıldır.

      1-2. Huzeyfe b. Esid ve Ebu Tufeyl r.a hadisi: bu hadisi Şeyh Saduk r.a "Hisal" kitabında rivayet etmiştir.


      [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-hisal.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-hisal1.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-hisal2.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-hisal3.jpg[/img]

      resimde gördüğünüz Şeyh Saduk r.a’ın "Hisal" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
      • [li]حدثنا محمد بن الحسن بن أحمد بن الوليد رضي الله عنه قال: حدثنا محمد بن - الحسن الصفار، عن محمد بن الحسين بن أبي الخطاب، ويعقوب بن يزيد جميعا، عن محمد بن أبي عمير، عن عبد الله بن سنان، عن معروف بن خربوذ، عن أبي الطفيل عامر بن واثلة، عن حذيفة بن أسيد الغفاري قال: لما رجع رسول الله صلى الله عليه وآله من حجة الوداع ونحن معه أقبل حتى انتهى إلى الجحفة فأمر أصحابه بالنزول فنزل القوم منازلهم، ثم نودي بالصلاة فصلى بأصحابه ركعتين، ثم أقبل بوجهه إليهم فقال لهم: إنه قد نبأني اللطيف الخبير أني ميت وأنكم ميتون، وكأني قد دعيت فأجبت وأني مسؤول عما أرسلت به إليكم، وعما خلفت فيكم من كتاب الله وحجته وأنكم مسؤولون، فما أنتم قائلون لربكم؟ قالوا: نقول: قد بلغت ونصحت وجاهدت - فجزاك الله عنا أفضل الجزاء - ثم قال لهم: ألستم تشهدون أن لا إله إلا الله وأني رسول الله إليكم وأن الجنة حق؟ وأن النار حق؟ وأن البعث بعد الموت حق؟ فقالوا: نشهد بذلك، قال: اللهم اشهد على ما يقولون، ألا وإني أشهدكم أني أشهد أن الله مولاي، وأنا مولى كل مسلم، وأنا أولى بالمؤمنين من أنفسهم، فهل تقرون لي بذلك، وتشهدون لي به؟ فقالوا: نعم نشهد لك بذلك، فقال: ألا من كنت مولاه فإن عليا مولاه وهو هذا، ثم أخذ بيد علي عليه السلام فرفعها مع يده حتى بدت آباطهما: ثم: قال: اللهم وال من والاه، وعاد من عاداه، وانصر من نصره واخذل من خذله، ألا وإني فرطكم وأنتم واردون علي الحوض، حوضي غدا وهو حوض عرضه ما بين بصرى وصنعاء فيه أقداح من فضة عدد نجوم السماء، ألا وإني سائلكم غدا ماذا صنعتم فيما أشهدت الله به عليكم في يومكم هذا إذا وردتم علي حوضي، وماذا صنعتم بالثقلين من بعدي فانظروا كيف تكونون خلفتموني فيهما حين تلقوني؟ قالوا: وما هذان الثقلان يا رسول الله؟ قال: أما الثقل الأكبر فكتاب الله عز وجل، سبب ممدود من الله ومني في أيديكم، طرفه بيد الله والطرف الآخر بأيديكم، فيه علم ما مضى وما بقي إلى أن تقوم الساعة، وأما الثقل الأصغر فهو حليف القرآن وهو علي بن أبي طالب و عترته عليهم السلام، وإنهما لن يفترقا حتى يردا علي الحوض
        bana Muhammed b. Hasan b. Velid r.a anlattı, dedi ki: Muhammed b. Hasan es-Saffar bana Muhammed b. Hüseyin b. Ebul Hattab ve Yakub b. Yezid’den, onlar Muhammed b. Ebu Umeyr’den, o Abdullah b. Sinan’dan, o Maruf b. Harrebuz’dan, o Ebu Tufeyl’den, o da Huzeyfe b. Esid el-Gıffari’den anlattı, dedi ki: Rasulullah s.a.a Veda Haccından geri döndüğünde bizler de Onunla birlikte Cuhfe’ye varıncaya kadar yöneldik. Rasulullah s.a.a ashabına konaklamalarını emretti. Topluluk da konaklama menzillerinde konakladılar. Ardından namaz için nida edildi. Rasulullah s.a.a ashabına iki rekat namaz kıldırdı. Sonra da kendilerine yönelerek şöyle buyurdu: "Latif ve Habir olan Zat-ı Celil benim vefat edeceğinden beni haberdar etti. Kendimi çağrılmış ve icabet etmiş gibi hissediyorum. Size iletmem istenen mesaj ve aranızda geriye bıraktığım Allah’ın Kitabı ve kanıtını bildirme noktasında mesul olduğum gibi sizler de mesulsünüz. Rabbinize ne cevap vereceksiniz?" sahabeler dediler ki: "Bizler senin kuşkusuz tebliğ görevini yerine getirdiğine, nasihatte bulunduğuna ve hakkıyla cihad ettiğine şahitlik ederiz. bize karşılık yerine getirmiş olduğun şeylere karşılık Allah-u Teala sana mükafatlar bahş etsin." Rasulullah s.a.a dedi ki: "Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına, benim size gönderilmiş O’nun resulü olduğuna, cennet, cehennem ve ölümden sonra dirilişin hak olduğuna şehadette bulunmaz mısınız?" sahabeler dediler ki: "Bunların bütününe şahidlikte bulunuruz." Rasulullah s.a.a dedi ki: "Allahım! Bunların dile getirdiği şeylere şahid ol. Agah olun! Ben de Allah-u Teala’nın mevlam olduğuna, benim de her müminin mevlası olduğuma, müminlere kendi nefislerinden daha evla olduğuma sizi şahid kılıyorum. Bunu benim için ikrar eder ve benim için şehadette bulunur musunuz?" sahabeler dediler ki: "Evet, buna senin için şahidlikte bulunuruz." Bu şahidlik üzerine Rasulullah s.a.a şöyle buyurdu: "Agah olun! Ben kimin mevlası isem Ali de o’nun mevlasıdır." Daha sonra Ali a.s’ın elinden tutup koltuk altları görününceye kadar onun elini havaya kaldırdı, sonrasında da şöyle buyurdu: "Allahım! Ona dost olana dost, düşman olana düşman ol. Ona yardım edene yardım et, onu yanlız bırakanı yanlız bırak. ey insanlar! Ben sizden önce (Kevser) havuzun başına gideceğim, siz orada benim yanıma geleceksiniz. O havuzun genişliği San’a ve Busra arası kadardır.O havuzda, yıldızlar sayısında kadehler vardır. Agah olun! Ben yarın Kıyamet gününde sizler havuzun başına geldiğinizde sizden bugün tanıklığını yaptığınız şeyler hakkında nasıl davrandığınızı soracağım. Benden sonra Sekaleyn’e nasıl davrandığınızı soracağım. Benden aldığınız öğretiler hususunda benden sonra nasıl davranacağınıza bakınız." Sahabelerden biris "ya Rasulullah, sekaleyn nedir?" diye sorunca Rasulullah s.a.a dedi ki: "büyük emanet Allah’ın kitabıdır. bir tarafı Allah’ın elindedir, diğer tarafı ise sizin elinizdedir. Ona sımsıkı sarılın, sapmayın. Onda öncekilerin ve Kıyamet gününe kadar gelecek olan sonrakilere dair bilgi bulunmaktadır. Değerli küçük emanet ise: Kur’an’ın anlaşmalısı olan Ali b. Ebu Talib ve İtretidir. Onlar havuzun başında bana ulaşıncaya kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır."

        قال معروف بن خربوذ: فعرضت هذا الكلام على أبي جعفر عليه السلام فقال: صدق أبو الطفيل - رحمه الله - هذا الكلام وجدناه في كتاب علي عليه السلام وعرفناه
        Maruf b. Harrebuz dedi ki: bu sözleri Ebu Cafer (imam Muhammed el-Bakır a.s)’a arzettim, imam a.s dedi ki: "Ebu Tufeyl -Allah ona rahmet etsin- doğru söylemiştir. bu sözler Ali a.s'ın kitabında mevcuttur ve biz bu sözü tanıyoruz."

        وحدثنا أبي رضي الله عنه قال: حدثنا علي بن إبراهيم، عن أبيه، عن محمد بن - أبي عمير
        ve bana babam r.a anlattı, dedi ki: Ali b. İbrahim bana babasından, o Muhammed b. Ebu Umeyr’den anlattı.

        وحدثنا جعفر بن محمد بن مسرور رضي الله عنه قال: حدثنا الحسين بن محمد ابن عامر، عن عمه عبد الله بن عامر، عن محمد بن أبي عمير
        ve bana Cafer b. Muhammed b. Misvar r.a anlattı, dedi ki: Hüseyin b. Muhammed b. Ammar bana amcası Abdullah b. Ammar’dan, o da Muhammed b. Ebu Umeyr’den anlattı.

        وحدثنا محمد بن موسى بن المتوكل رضي الله عنه قال: حدثنا علي بن الحسين السعد آبادي، عن أحمد بن أبي عبد الله البرقي، عن أبيه، عن محمد بن أبي عمير، عن عبد الله بن سنان، عن معروف بن خربوذ، عن أبي الطفيل عامر بن واثلة، عن حذيفة بن - أسيد الغفاري بمثل هذا الحديث سواء
        ve bana Muhammed b. Musa b. Mütevekkil r.a anlattı, dedi ki: Ali b. Hüseyin el-Esedabadi bana Ahmed b. Ebu Abdullah el-Berki’den, o babasından, o Muhammed b. Ebu Umeyr’den, o Abdullah b. Sinan’dan, o Maruf b. Harrebuz’dan, o Ebu Tufeyl’den, o da Huzeyfe b. Esid el-Gıffari’den bu hadisin mislini anlattı.

        Şeyh Saduk r.a, "Hisal", 1/65-67, hadis 98
        [/li]


      görüldüğü gibi Şeyh Saduk r.a bu hadisi Muhammed b. Ebi Umeyr'e kadar 4 değişik sened ile rivayet etmiştir. senedlerin her birinde yer alan ravilerin hepsi sika (güvenilir) ve methedilmiş kişilerdir, isnadların da her biri muttasıldır. 4 tarik ile Muhammed b. Ebi Umeyr'e ulaşan sened ondan sonra ise Abdullah b. Sinan --> Maruf b. Harrebuz --> Ebu Tufeyl --> Huzeyfe b. Esid şeklinde devam etmektedir. hadisi Ebu Tufeyl aracılığı ile Huzeyfe b. Esid'den duyan Maruf b. Harrebuz bu hadisi imam Bakır a.s'a arzetmekte ve imam a.s onun sıhhatini doğrulamaktadır. ki, sahih bir sened ile imamlar a.s'ın bir hadisi doğrulaması o hadisin mütevatir olduğunu söylemek için yeterlidir.

      2. imamlar a.s'dan rivayet edilen hadisler: Ehli Beyt imamlarından a.s bu konuda değişik senedlerle bir çok hadis rivayet edilmiştir. fakat bazen bu hadisi imamlar a.s bir birine isnad ederek rivayet etmiştirler yani aynı hadis bir kaç imamdan birden rivayet edilmiştir. o yüzden biz bu aynı rivayeti her imam için ayrı ayrı yazarak konuyu uzatmayacak, bu hadisi tüm senedinde yer alan tüm imamlar a.s’ın tabakasında aktaracağız.

      2-1. genel olarak Ehli Beyt imamları a.s'dan rivayet edilen hadis: bu hadisi Şeyh Saduk r.a rivayet etmiştir ve hadisin senedinde 5 imam yer almaktadır. yani hadis bu 5 imamın hepsinden rivayet edilmiş anlamındadır.


      [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saduk.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saduk1.jpg[/img]

      resimde gördüğünüz Şeyh Saduk r.a’ın "Uyunu ahbar er-Rıza a.s" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
      • [li]حدثنا أحمد بن زياد بن جعفر الهمداني رضي الله عنه قال: حدثنا علي بن إبراهيم بن هاشم، عن أبيه، عن محمد بن أبي عمير، عن غياث بن إبراهيم، عن الصادق جعفر بن محمد، عن أبيه محمد بن علي، عن أبيه علي بن الحسين، عن أبيه الحسين بن علي عليهم السلام قال: سئل أمير المؤمنين صلوات الله عليه، عن معنى قول رسول الله صلى الله عليه وآله: إني مخلف فيكم الثقلين كتاب الله وعترتي من العترة فقال: أنا والحسن والحسين والائمة التسعة من ولد الحسينتاسعهم مهديهم وقائمهم، لا يفارقون كتاب الله ولا يفارقهم حتى يردوا على رسول الله صلى الله عليه وآله حوضه
        bana Ahmed b. Ziyad b. Cafer el-Hemedani r.a anlattı, dedi ki: Ali b. İbrahim bana babasından, o Muhammed b. Ebu Umeyr’den, o Giyas b. İbrahim’den, o Cafer b. Muhammed es-Sadık’dan, o babası Muhammed b. Ali (imam Bakır)’dan, o babası Ali b. Hüseyin (imam Seccad)’dan, o da babası Hüseyin b. Ali (imam Hüseyin)’dan -selam üzerlerine olsun- şöyle rivayet etti: Müminlerin Emiri (imam Ali a.s)’dan Rasulullah s.a.a'ın "size iki emanet bırakıyorum Allah'ın kitabı ve İtretim Ehli Beytim" kavlindeki İtretin kimler olduğu soruldu. imam a.s dedi ki: "ben, Hasan, Hüseyin ve Hüseyinin soyundan dokuz imam, onların dokuzuncusu Mehdi ve Kaim'dir. Onlar Kevser havzı yanında Rasulullah s.a.a ile görüşünceyedek Allahın kitabından ayrılmazlar."

        Şeyh Saduk r.a, "Uyunu ahbar er-Rıza a.s", 1/60, hadis 25
        [/li]


      hadisi yine Şeyh Saduk "Kemaliddin", sayfa 240, hadis 64 ve "Meanil Ahbar", sayfa 90, hadis 4’de aynı sened ile rivayet etmiştir.

      imam Cafer es-Sadık a.s’a kadar hadisin senedinde yer alan tüm raviler sika (güvenilir) ve hadisin isnadı da muttasıldır. Şeyh Asif el-Muhsini bu hadis hakkında diyor ki:



      görüldüğü gibi bu sahih hadis Sakaleyn hadisinde geçen "Ehli Beyt" ile kimlerin kastedildiği ile ilgilidir. burada Hz. Ali a.s’dan hadis sorulmakta ve imam a.s hadisi doğru kabul ederek onu şerh etmektedir.

      bu sahih hadisten gördüğümüz gibi Sakaleyn hadisini 5 imam yani Hz. Ali, Hz. Hüseyin, Hz. Seccad, Hz. Bakır ve Hz. Sadık -hepsine binlerce selam ve salat olsun- rivayet etmektedir. dolayısı ile, eğer burada hadisi rivayet eden imamların a.s biriden Sakaleyn hakkında başka hadisler gelmişse onları aktaracak ve tekrar olmaması için bu hadise yer vermeyeceğiz.

      2-2. imam Bakır a.s hadisi: yukarıda sahabeler bölümünde Huzeyfe b. Esid ve Ebu Tufeyl r.a'dan gelen rivayeti imam Bakır a.s'ın tasdik ettiğini görmüştük. yani imam a.s bu hadisi onaylamıştır ki, bu aynı hadisin imam Bakır a.s'dan da rivayet edildiği demektir. yine aynı şekilde "genel olarak Ehli Beyt imamları a.s'dan rivayet edilen hadis" bölümünde de imam Bakır a.s'ın hadisin senedinde yer aldığını gördük. yani imam Bakır a.s bu hadisi de rivayet etmiştir. şimdi de imam Bakır a.s'dan rivayet edilen 3-cü bir Sakaleyn hadisine aktarıyoruz.


      [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-kuleyni.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-kuleyni1.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-kuleyni2.jpg[/img]

      resimde gördüğünüz Şii ve Sünnilerin güvenilirliği hususunda ittifak ettikleri Sikatul İslam (İslam’ın güvenci) Şeyh Kuleyni r.a’ın "el-Kafi" kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
      • [li]محمد بن يحيى، عن أحمد بن محمد، عن الحسين بن سعيد، عن النضر بن سويد، عن يحيى الحلبي، عن بريد بن معاوية، عن محمد بن مسلم، عن أبي جعفر (عليه السلام) قال
        وقد بلغ رسول الله (صلى الله عليه وآله) الذي ارسل به فألزموا وصيته وما ترك فيكم من بعده من الثقلين كتاب الله وأهل بيته اللذين لا يضل من تمسك بهما ولا يهتدي من تركهما
        Muhammed b. Yahya bana Ahmed b. Muhammed’den, o Hüseyin b. Said’den, o Nadr b. Suveyd’den, o Yahya el-Halebi’den, o Bureyd b. Muaviye’den, o Muhammed b. Müslim’den, o da Ebu Cafer (imam Muhammed el-Bakır a.s)’dan anlattı, dedi ki: "Allah-u Teala helak olanın açık bir delille helak olması yaşayanın da açık bir delille yaşaması için hüccet edinmiştir. Rasulullah s.a.a de bu mesajı iletmiştir. O'nun tavsiyesine ve kendisinden sonrakilere bıraktığı Allah'ın Kitabı ve Ehl-i Beyti'nden oluşan Sekaleyn'e sımsıkı sarılınız. Bu ikisine sımsıkı sarılan asla sapmaz, onları terk eden de hidayete erişemez. Allah'ım, kulun ve elçin Muhammed s.a.a'e salat et."

        Kuleyni r.a, "el-Kafi", 3/240-241, hadis 6
        [/li]


      hadisin senedinde yer alan tüm raviler sika (güvenilir) ve isnad muttasıldır, Şeyhul İslam Allame II Meclisi r.a “el-Kafi” şerhinde hadis hakkında diyor ki:


      2-3. imam Sadık a.s hadisi: yukarıda "genel olarak Ehli Beyt imamları a.s'dan rivayet edilen hadis" bölümünde de imam Sadık a.s'ın hadisin senedinde yer aldığını gördük. yani imam Sadık a.s o hadisi de rivayet etmiştir. şimdi de imam Sadık a.s'dan rivayet edilen 2-cü bir Sakaleyn hadisine aktarıyoruz.

      [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saffar.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saffar2.jpg[/img]

      resimde gördüğünüz imam Hasan el-Askeri a.s’ın sahabesi ve Şeyh Kuleyni r.a’ın hocası olan Muhammed b. Hasan es-Saffar’ın "Besair ed-Derecat" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
      • [li]حدثنا محمد بن الحسين عن جعفر بن بشير عن ذريح بن يزيد عن أبي عبد الله ع قال قال رسول الله ص إني قد تركت فيكم الثقلين كتاب الله و أهل بيتي فنحن أهل بيته
        Muhammed b. Hüseyin bana Cafer b. Beşir’den, Zerih b. Yezid’den, o da Ebu Abdullah (imam Cafer es-Sadık a.s)’dan anlattı, dedi ki: Rasulullah s.a.a dedi ki: "size iki emanet bırakıyorum, Allah’ın kitabı ve Ehli Beyt’im." (sonra imam a.s dedi ki): "ve Ehli Beyt biziz."

        Saffar r.a, "Besair ed-Derecat", 8/457, hadis 4
        [/li]


      imam Sadık a.s’dan gelen başka bir Sakaleyn hadisini Kuleyni r.a "el-Kafi", 1/172, Hüccet kitabı, hadis 1’de 2 tarik ile rivayet etmiştir. Şeyhul İslam Allame II Meclisi r.a "el-Kafi" şerhinde hadis hakkında diyor ki:


      yukarıda "Besair ed-Derecat" kitabından sunduğumuz hadisin senedindeki tüm raviler sika (güvenilir) ve isnadı muttasıldır.

      2-4. imam Rıza a.s hadisi: bu hadisi Şeyh Saduk r.a "Uyunu ahbar er-Rıza a.s" kitabında rivayet etmiştir.


      [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saduk.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saduk2.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saduk3.jpg[/img]

      resimde gördüğünüz Şeyh Saduk r.a’ın "Uyunu ahbar er-Rıza a.s" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
      • [li]حدثنا علي بن الحسين بن شاذويه المؤدب و جعفر بنمحمد بن مسرور رضي الله عنهما قالا حدثنا محمد بن عبد الله بن جعفر الحميري عنأبيه عن الريان بن الصلت قال
        و هم الذين قال رسول الله ( ص ) إني مخلف فيكم الثقلين كتاب الله و عترتيأهل بيتي ألا و إنهما لن يفترقا حتى يردا علي الحوض فانظروا كيف تخلفون فيهما أيهاالناس لا تعلموهم فإنهم أعلم منكم
        bana Ali b. Hüseyin b. Şevzeb ve Cafer b. Muhammed b. Misvar r.a anlattılar, dediler ki: Muhammed b. Abdullah b. Cafer el-Himyeri bize babasından, o da Reyyan b. Salt’dan anlattı, dedi ki: (imam Rıza a.s Abbasi Memunun meclisinde muhalif alimlerlere İtret hakkında Kurandan delil getirirken şöyle dedi) onlar (Ehli Beyt), Rasulullah s.a.a’in haklarında şu şekilde buyurduğu kimselerdir: "Ben aranızda iki ağır emanet bırakıyorum; Allah’ın kitabı ve itretim olan Ehl-i Beyt’imi. Bilesiniz ki bu ikisi, havuzun başında bana gelinceye dek birbirlerinden ayrılmazlar. Öyleyse benden sonra bu ikisi hakkında nasıl davranacağınıza dikkat edin. İnsanlar! Onlara bir şey öğretmeye kalkışmayın. Zira onlar, sizden daha alimdirler."

        Şeyh Saduk r.a, "Uyunu ahbar er-Rıza a.s", 1/208, hadis 1
        [/li]


      hadisin senedinde yer alan tüm raviler sika (güvenilir) ve isnadı muttasıldır, hadisin senedi sahih’tir. Hadisin aslı ilk ravi Reyyan b. Salt r.a’ın “imam Rıza a.s’ın itret ve ümmetin farkı hakkında kelamı” adlı kitabındandır ve Şeyh Saduk r.a bu hadisi onun kitabından raviler aracılığı ile kendi kitabında aktarmıştır. nitekim Necaşi ve Şeyh Tusi r.a da Reyyan b. Salt’ın bu kitabını kendi senedleri ile rivayet etmiştirler (bkz: Seyyid Ebul Kasım el-Hoi r.a, "Mucem ricalil hadis", 8/217, 4648-ci ravi). hem Şeyh Saduk, hem Necaşi ve hem de Şeyh Tusi’nin Reyyan b. Salt’ın kitaplarına olan senedleri sahihtir. Şeyh Asif el-Muhsini h.a Şeyh Saduk’un senedi hakkında diyor ki:


      velhamdulillahi Rabbil alemin.

      Yorum


        #4
        Ynt: Sakaleyn hadisi

        3. Sakaleyn hadisinde sarılmamız emredilen "Ehli Beyt" ile kimler kastedilmektedir?

        geçen çalışmalarımızda Sakaleyn hadisini hem İslami/Şii ve hemde Sünni kaynaklardan belgeli bir şekilde sizlerle paylaştık ve nasibilerin Rasulullah s.a.a’in bu hususta kelamına karşı uydurmuş olduklarını "Kitap ve Sünnet" rivayetini incelemesini yaparak batıllığını ve uydurma olduğunu ortaya koyduk. inşaAllah bu çalışmamızda da Sakaleyn hadisi ile ilgili olan bir konuya değineceğiz. Konu sakaleyn hadisinde sarılmamız emredilen Ehli Beyt’in kimler olduğudur. çünkü Sakaleyn hadisinin sıhhati ve buna karşılık "kitap ve sünnet" rivayetinin uydurma olduğu ıspat edilince nasibiler mecburen "biz Ehli Beyt’e elbette sarılırız ama Ehli Beyt sadece Hz. Ali ve onun evlatları değil, Rasulullah s.a.a’in tüm yakınları ve zevceleridir" diyorlar. Bizde buna cevaben hadiste "Ehli Beyt" ifadesi ile al-i Muhammed s.a.a’den olan hidayet imamlarının kastedildiğini söylüyoruz ki, bu husus hem hadisin kendisinde yer alan bir karine ile ve hemde bu konuda rivayet edilen diğer sahih hadislerle sabittir.

        1. "Ehli Beyt" ifadesi ile imamlar a.s’ın kastedildiğini bildiren hadisler: Sakaleyn hadisinde sarılmamız emredilen "Ehli Beyt"in al-i Muhammed s.a.a’den olan 12 hidayet imamı a.s olduğu İslami/Şii kaynaklarda sahih senedli hadisler ile sabittir. Bu hadisleri Saffar ve Saduk gibi İslam aleminin büyük muhaddisleri rivayet etmiştirler.


        [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saffar.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saffar2.jpg[/img]

        resimde gördüğünüz imam Hasan el-Askeri a.s’ın sahabesi ve Şeyh Kuleyni r.a’ın hocası olan Muhammed b. Hasan es-Saffar’ın "Besair ed-Derecat" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
        • [li]حدثنا محمد بن الحسين عن جعفر بن بشير عن ذريح بن يزيد عن أبي عبد الله ع قال قال رسول الله ص إني قد تركت فيكم الثقلين كتاب الله و أهل بيتي فنحن أهل بيته
          Muhammed b. Hüseyin bana Cafer b. Beşir’den, Zerih b. Yezid’den, o da Ebu Abdullah (imam Cafer es-Sadık a.s)’dan anlattı, dedi ki: Rasulullah s.a.a dedi ki: "size iki emanet bırakıyorum, Allah’ın kitabı ve Ehli Beyt’im." (sonra imam a.s dedi ki): "ve Ehli Beyt biziz."

          Saffar r.a, "Besair ed-Derecat", 8/457, hadis 4
          [/li]


        hadisin senedinde yer alan her 3 ravi sika (güvenilir) ve hadisin isnadı muttasıldır. görüldüğü gibi bu sahih hadiste imam Cafer es-Sadık a.s Rasulullah s.a.a’in sözlerini aktardıktan hemen kendisi sarılmamız emredilen Ehli Beyt’in anlamını açıklamış ve "Ehli Beyt biziz" demiştir. Yine bu konuda bir başka sahih hadisi Şeyh Saduk r.a rivayet etmiştir.

        [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saduk.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleyn-saduk1.jpg[/img]

        resimde gördüğünüz Şeyh Saduk r.a’ın "Uyunu ahbar er-Rıza a.s" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
        • [li]حدثنا أحمد بن زياد بن جعفر الهمداني رضي الله عنه قال: حدثنا علي بن إبراهيم بن هاشم، عن أبيه، عن محمد بن أبي عمير، عن غياث بن إبراهيم، عن الصادق جعفر بن محمد، عن أبيه محمد بن علي، عن أبيه علي بن الحسين، عن أبيه الحسين بن علي عليهم السلام قال: سئل أمير المؤمنين صلوات الله عليه، عن معنى قول رسول الله صلى الله عليه وآله: إني مخلف فيكم الثقلين كتاب الله وعترتي من العترة فقال: أنا والحسن والحسين والائمة التسعة من ولد الحسينتاسعهم مهديهم وقائمهم، لا يفارقون كتاب الله ولا يفارقهم حتى يردوا على رسول الله صلى الله عليه وآله حوضه
          bana Ahmed b. Ziyad b. Cafer el-Hemedani r.a anlattı, dedi ki: Ali b. İbrahim bana babasından, o Muhammed b. Ebu Umeyr’den, o Giyas b. İbrahim’den, o Cafer b. Muhammed es-Sadık’dan, o babası Muhammed b. Ali (imam Bakır)’dan, o babası Ali b. Hüseyin (imam Seccad)’dan, o da babası Hüseyin b. Ali (imam Hüseyin)’dan -selam üzerlerine olsun- şöyle rivayet etti: Müminlerin Emiri (imam Ali a.s)’dan Rasulullah s.a.a'ın "size iki emanet bırakıyorum Allah'ın kitabı ve İtretim Ehli Beytim" kavlindeki İtretin kimler olduğu soruldu. imam a.s dedi ki: "ben, Hasan, Hüseyin ve Hüseyinin soyundan dokuz imam, onların dokuzuncusu Mehdi ve Kaim'dir. Onlar Kevser havzı yanında Rasulullah s.a.a ile görüşünceyedek Allahın kitabından ayrılmazlar."

          Şeyh Saduk r.a, "Uyunu ahbar er-Rıza a.s", 1/60, hadis 25
          [/li]


        hadisi yine Şeyh Saduk "Kemaliddin", sayfa 240, hadis 64 ve "Meanil Ahbar", sayfa 90, hadis 4’de aynı sened ile rivayet etmiştir.

        imam Cafer es-Sadık a.s’a kadar hadisin senedinde yer alan tüm raviler sika (güvenilir) ve hadisin isnadı da muttasıldır. Şeyh Asif el-Muhsini bu hadis hakkında diyor ki:



        görüldüğü gibi bu hadis ise tamamen hadisin anlamına yönelik olan bir soruya imam Ali a.s’ın verdiği cevaptır. imam Ali a.s verdiği cevapta Sakaleyn hadisinde "Ehli Beyt" ile 12 imam a.s’ın kastedildiğini bildirmektedir.

        2. Sakaleyn hadisinde sarılmamız emredilen "Ehli Beyt"in kimler olduğu hakkında hadisin kendisinde yer alan karine: bu karine hadiste geçen "itretim" ifadesidir ve azacık arapça bilen birisi hiç bir ek bilgiye ihtiyaç duymadan bunu rahatlıkla anlayacaktır. Hadiste yer alan bu karineye dayanarak hadiste sarılmamız emredilen "Ehli Beyt" ile kimlerin kastedildiği sünni müfessirlerden Alusi de açıklamaktadır.


        [img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleynin-anlamc4b1-alusi.jpg[/img][img height=350 width=224]http://velayet.files.wordpress.com/2013/04/sakaleynin-anlamc4b1-alusi1.jpg[/img]

        resimde gördüğünüz sünni tefsir alimi Alusi’nin "Ruhul Meani" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
        • [li]وأنت تعلم أن ظاهر ما صح من قوله صلى الله تعالى عليه وسلم : إني تارك فيكم خليفتين وفي روايةثقلين كتاب الله حبل ممدود ما بين السماء والأرض وعترتي أهل بيتي وإنهما لن يفترقا حتى يردا على الحوض يقتضي أن النساء المطهرات غير داخلات في أهل البيت الذين هم أحد الثقلين لأن عترة الرجل كما في الصحاح نسله ورهطه الأدنون ؤأهل بيتي في الحديث الظاهر أنه بيان له أو بدل منه بدل كل من كل وعلى التقديرين يكون متحدا معه فحيث لم تدخل النساء في الأول لم تدخل في الثاني
          ve bil ki, Nebi s.a.a’in "size iki halife -veya sakaleyn- bırakıyorum, yerle semanın arasında uzatılmış sağlam bir ip olan Allah’ın kitabı ve İtretim Ehli beytim. Bu ikisi Havz başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirinden ayrılmayacaklardır." sahih kavlinin zahiri ezvacı tahiratın (Nebi s.a.a’in zevcelerinin) Sakaleyn hadisinde geçen Ehli Beyt’e dahil olmamasını gerektirmektedir. Zira "itret" sözcüğü Sihah’da da geçtiği üzere bir kişinin nesli ve en yakın dereceden topluluğudur. Sözcüğün kişinin hanımlarıyla hiçbir bağı bulunmamaktadır. Öyle anlaşılıyor ki hadiste geçen Ehl-i Beyt’im ifadesi ya "itret" sözcüğünü açıklamaya yöneliktir, yani gramer açısından "bedel" konumundadır. Hem de bedelün mutabık olarak da ifadesini bulan bedelü’l-küll’dür. Her iki durumda da anlam aynı kapıya çıkmaktadır. Yani Ehl-i Beyt eşittir İtret. Öyleyse Peygamber’in s.a.a hanımları ne ilk kelime grubunun ne de ikinci sözcüğün kapsamına girmektedir.

          Alusi, "Ruhul Meani", 22/16, Ahzab suresi 33-cü ayetin tefsiri
          [/li]

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X