Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

TARIHTE GADİR-İ HUM'UN ÖNEMİ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    TARIHTE GADİR-İ HUM'UN ÖNEMİ

    Şüphesiz her şeyin önemi, onun hedefine bağlıdır. Bu nedenle tarihte, milletlerin inanç ekseni olan, devletlerin alt yapısını oluşturan, hatıralarda derin izler birakan herhangi bir din, ekol veya mezhebin oluşumımda etkili olan olaylar büyük önem taşırlar.

    Bu nedenle de tarihçiler, dinlerin ortaya koyduğu ilke ve öğretileri, yol açtığı savaş ve gelişmeleri, temelini attığı devlet ve medeniyetleri yazmaya büyük önem verirler.

    Şayet tarihçi, bu gibi meseleleri önemsemeyip yazmayacak olursa, yazdığı tarih kitabmda yerini hiç bir şeyin doldurmayacağı bir boşluk, bir eksiklik meydana gelmiş olur; okuyucu olaylarm nereden başlayıp nerede bittiğini bir türlü anlayamaz ve yanlış sonuçlar alabilir.

    Gadir-i Hum olayi da, bu gibi olaylarm en önemlilerinden biridir. Çünkü Resulullah (s.a.a)'m Ehl-i Beyt'inin izinden gidenlerin mezhebi, bu ve buna benzer deliller üzerine kurulmuş olup milyonlarca taraftarlara sahiptir. Bunlarm arasmda, çok değerli büyük alimler, filozoflar, dahiler, siyasiler, amirler, liderler, edebiyatçılar ve her kesimden fazilet sahibi kişiler vardır.

    Tarihçi, taraftar ise, davasinm başlangıç tarihini ümmetine bildirmesi, aktarması gerekir. Karşı taraftar ise, büyük bir ümmetin tarihini yazmak istediğinde, böylesine önemli bir meselenin üzerinden basit bir şekilde geçmeye veya nefsani sebeplerden dolayi, senedi karşısmda alternatifsiz kaldığmda ispatma şüphe oluşturmak amacıyla diğer bazı meseleleri ona karıştırtmaya hakkı yoktur.

    Resulullah (s.a.a)'in Gadir-i Hum gününde buyurdukları sözlerde iki kişi dahi ihtilaf etmemiştir. Ama buna ragmen basiret sahibi insanlarm yaninda gizli olmayan gerçekler bazilari tarafindan nefsani sebeplerden dolayi o sözlerle neyin kastedildiği ihtilaf konusu olmuştur.
    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

    #2
    TARIHTE GADİR-İ HUM'UN ÖNEMİ

    Resulullah (s.a.a)'in Gadir-i Hum Günündeki Konuşmalarını Nakleden Tarihçilerden Bazilari Şunlardır:

    Belazuri (Ölüm. Hicri. 279) "Ensab-ul Eşraf'ta.

    İbn-i Kuteybe (ö. h. 276) "el-Meârif' ve "el-İmame ve's-Siyase"de.

    Taberi (ö. h. 310) bu konu ile ilgili özel kitabmda. İbn-i Zulak-i Mısri (ö. h. 387) "Tarih-i Bağdaf'ta.

    Hatib-i Bağdadi (ö. h. 463) Tarih kitabmda. İbn-i Abdulbirr (ö. h. 463) "el-İstiab"de Şehristani (ö. h. 548) "el-Milel ve'n-Nihal"de. İbn-i Asakir (ö. h. 571) "Tarih-i Dimaşk"te. Yakut-i Himvi (ö. h. 626) "Mu'cem-ul Udeba"da. İbn-i Esir (ö. h. 630) "Üsd-ül Gabe"de

    İbn-i Ebi'l Hadid (ö. h. 656) "Şerh-i Nehc-ül Belağa"da.

    İbn-i Hallikan (ö. h. 681) "Vefeyat-ul A'yan"da.

    Yafîi (ö. h. 768) "Mir'at-ul Cinan"da.

    İbn-i Şeyh el-Belevi (ö. h. 605) "Elif-Ba"da.

    İbn-i Haldun (ö. h. 808) "Mukadime"de.

    Şemsuddin-i Zehebi (ö. h. 748) "Tezkiret-ul Huffaz"da.

    Nuveyri (ö. h. 833) "Nihayet-ul Ereb Fi Fımım-il Edeb"de.

    İbn-i Hacer-i Askalani (ö. h. 852) "el-İsabe" ve "Tehzib-ut Tehzib" adlı kitaplannda.

    İbn-i Sabbağ-ı Maliki (ö. h. 855) "el-Fusul-ul Muhimme"de.

    Makrizi (ö. h. 845) "el-Hutat-ul Makriziyye"de. Celaleddin-i Suyuti (ö. h. 910) birçok kitabmda. Kirmani-i Dimaşki (ö. h. 1019) "Ahbar-ud Duvel"de.

    Nuruddin-i Halebi (ö. h. 1055) "Siret-ul Halebiyye"de ve diğer birçokları.

    Hadisçiler de bu konuda tarihçilerden geri kalmamışlardır.

    Bir hadisçi nereye yönelirse yönelsin, karşısmda Gadir olaymı aktaran "Sahih" ve "Musned'leri görecek, onu birbirinden rivayet ederek sahabeye ulaştıran sahih bir senetle karşılaşacaktır.

    Dolayısıyla böyle bir olayi ihmal edip de nakletmeyen bir hadisçi, ümmetin kendisi üzerinde olan büyük bir hakkını eda etmemiş ve ümmeti, Rahmet Peygamberi'nin önemli bir hidayetinden mahrum bırakmış olur.

    Gadir hadisini Bu yiizden büyük hadisçilerin hemen hemen hep si rivayet etmişlerdir.

    İşte bu hadisi nakleden hadis yazarlarmdan bazilan:


    Şafiilerin İmamı, Ebu Abdullah Muhammed b. İdris-i Şafii (ö. h. 204); İbn-i Esir'in "Nihaye" adlı eserinde kaydedildiğine göre:

    Ahmed b. Hanbel (ö. h. 241), "Müsned" ve "Menakib" adli kitaplannda.

    ibn-i Mace (ö. h. 273), "Sünen"inde.

    Tirmizi (ö. h. 273), "Sahih"inde.

    Nesai (Ö. h. 303) "Sahih"de

    Ebu Ya'la-i Musuli (ö. h. 307) "Musned"inde

    Bağavi (ö. h. 317) "Sünen"de.

    Dulabi (Ö. h. 320) "Muşkil-ul Asar"da.

    Tahavi (ö. h. 321) "Muşkil-ul Asar"da. Hakim (ö. h. 405) "Müstedrek"de. İbn-i Meğazili eş Şafîi (ö. h. 483) "Menakıb"da İbn-i Munde (ö. h. 512) bir çok yolla kitabmda.

    Hatib-i Harezmi (ö. h. 568) "Menakıb" ve "Mekteb-ul İmam-us Sıbt" kitaplarmda.

    Genci-i Şafîi (ö. h. 658) "Kifayet-ut Talib"de.

    Muhibbuddin-i Taberi (ö. h. 694) "Riyaz-ım Nazire" ve "Zehair-ul Ukba" kitaplarında.

    Hamvini eş Şafîi (ö. h. 722) "Feraid-us Simtayn"da Heysemi (ö. h. 807) Mecma-uz Zevaid"de Zehebi (ö. h. 748) "Telhis"te. Cizeri (ö. h. 830) Esne'l Metalib"de

    Ebu Abbas-i Kastalani (ö. h. 923) "Mevahib-ul Leduniyye"de.

    Muttaki el Hindi (ö. h. 975) "Kenz-ul UmmaF'da

    Herevi-i Kari (ö. h. 1014) "el Mirkat-u Fi Şerh-il Miskaf'ta.

    Tacuddin-i Menavi (ö. h. 1031) "Kımuz-ul Hakayık" ve "Feyz-ul Kadir" kitaplarmda.

    Şeyhani Kadiri (ö. h. 11. yy.) "es-Sırat-us Sevi Fi Menakıb-ı Ali-n Nebi"de

    Ahmed Baksir-i Mekki eş-Şafii (ö. h. 1047), "Vesilet-ul Meal fi Menakıb-il AF'da

    İbn-i Hamza-i Dimaşki el-Hanefi (ö. h. 1120), "el-Beyan ve-t Tarif'de. Ve başkaları...

    Kuran-ı Kerim'de bu konuyla ilgili birçok ayet vardır. Müfessirler bu ayetlerin tefsirinde Gadir olayına değinmişlerdir.

    Örneğin: Taberi (ö. h. 310), "Tefsir"inde. Salebi (Ö. h. 427 veya H. 437), "Tefsirinde". Vahidi (ö. h. 468), "Esbab'un-Nuzul"da. Kurtubi (ö. h. 567), "Tefsirinde". Ebu's-Suud (Ö. h. 982), "Tefsirinde".

    Fahr'ı Razi, (ö. h. 606). Büyük tefsiri "Mefatihul Gayb"de.

    İbn-i Kesir eş-Şafii (ö. h. 774)."Tefsirinde". Nişaburi (ö. h. 8. Yüz yıl). "Tefsirinde".

    Celaleddin Suyuti (ö. h. 911)."ed-Dürr-ül Mensur" adli tefsirinde.

    Hatib-i Şerbini (ö. h. 977)."Tefsirinde".

    Alusi el-Bağdadi (ö. h. 1270). "Ruh'ul Meani"de. Ve diğerleri...
    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

    Yorum


      #3
      TARIHTE GADİR-İ HUM'UN ÖNEMİ

      Kelamcılar da, imamet meselesini açıklaı ken; iddia edene delil olsun diye veya hasmin delilini naklederken, mutlaka "Gadir hadisine" işaret etmişlerdir. Aşağıda bazılarını zikrediyoruz
      Kadi Ebu Bekr'i Baklani el-Basri (ö. h. 403),"Temhid"inde.

      Kadi Abdurrahman el-İci eş-Şafîi (ö. h. 756), "Mevakıf'da.

      Seyyid Şerif el-Cürcani (ö. h. 816),"Şerh'ul Mevakıf'da.

      Beyzavi (ö. h. 685),"Tevaliu'l-Envar"da.

      Şemsuddin el-İsfahani (ö. h. 749),"Metaliu'l-Enzar"da.

      Taftazani (ö. h. 792),"Şerh'ul-Mekasıd"da.

      Kuşçi Mevla Alaaddin (ö. h. 879),"Şerh'ut-Tecrid"de.

      Bunlar aynen şöyle demişlerdir:

      "Resulullah (s.a.a) veda haccından dönerken, halkı Mekke ve Medine arasında, çok sıcak Mr havada "Gadir-i Hum" denen yerde topladi, deve palanlarmi iist iiste toplatarak üzerine çıkıp şöyle buyurdu: "Ey Müslümanlar! Ben, size sizin kendinizden evla değil miyim?" Hep birlikte; "Evet evlasin." dediler. Sonra şöyle buyurdu: " Ben kimin mevlasi isem, AH de onun mevlasıdır. Allah 'ım onu seveni sev; ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, onu terk edeni terk et."

      Bu hadise değinen diğer kelamcılar:

      Kadi en-Necm Muhammed eş-Şafii (ö. h. 879),"Bediu'l-Meani"de.

      Celaleddin Suyuti (ö. h. 911),"Erbein"'inde.

      Şam Müftüsü Hamid b. AH el-İmadi (ö. h. 1171),"Es-Salatu'l-Fahirebi'l-Ahadis'il-Mütevatir"de.

      Alusi el-Bağdadi (ö. h. 1324),"Nesr'ul-Leali"de.

      Vebaşkaları...

      Arap dili edebiyatçıları "Mevla", "Hum", "Gadir" ve "Veli" gibi kelimelerin manalarim açıklaı ken mutlaka "Gadir Hadisi"ne işaret etmişlerdir. Aşağıda zikı olunan edebiyatçılar gibi;

      İbn-i Dureyd Muhammed b. Hasan (ö. h. 321).9 "Cemhere"sinde, c. 1, s. 71,

      İbn-i Esir (ö. h. 606), "Nihaye"sinde.

      Himvi (ö. h. 626), "Mucem'ul-Buldan"da "Hum" kelimesini açıklarken.

      .

      Zübeydi el-Hanefi (ö. h. 1205), "Tac'ul-Arus"ta, c. 10, s. 399.

      Nebehani (ö. h. 14. yüz yılda), "Mecmuat'un Nebehaniyye"de.

      "Cemhere"nin Elimizde olan baskısında şöyle yazılmıştır: "Gadir-i Hum taninan, bilinen bir yerin ismidir. Resulullah (s.a.a), orada ayağa kalkıp bir konuşma yaparak Emir'ül- Mü'minin Ali b. Ebi Talib'in faziletini açıklamıştır... Ama İbn-i Şehraşub ve başkaları geçmiş asırlarda "Cemhere"nin el yazması nüshasından şöyle nakletmişlerdir: "Gadir-i Hum, Resulullah (s.a.a)'in, Ali (a.s)'i halifesi olarak tayin ettiği yerin ismidir. Ne var ki, yayıncılar bunu tahrif etmişlerdir


      el-GADİR / aLLEME emini


      "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
      "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

      Yorum


        #4
        TARIHTE GADİR-İ HUM'UN ÖNEMİ

        bu değerli paylaşımlar için Allah razı olsun kardeş... İnşaAllah Gadir-i Hum'un hesabının sorulduğu günde: "evt gördünüz mü biz sizi uyarmıştık" diyenlerin arasında olursunuz...

        Yorum


          #5
          TARIHTE GADİR-İ HUM'UN ÖNEMİ

          Rabbim ecmain razı olsun inş hocam
          "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
          "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

          Yorum

          YUKARI ÇIK
          Çalışıyor...
          X