Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU


    ...Abdullah b. Cündeb şöyle rivayet etmiştir:

    İmam Rıza (Ali b. Musa aleyhisselâm) bana şöyle bir yazı gönderdi:
    «İmdi. Şüphesiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi), Allah'ın kulları arasındaki güvenilir elçisiydi. Resûlullah vefat edince, biz Ehl-i Beyt onun mirasçıları ol­duk. Biz, Allah'ın arzındaki eminleriyiz. Biz belâların ve ölümlerin ilmine sahibiz.
    Arapların neseplerini ve İslâm'ın doğuşunu biliriz. Biz bir adama baktığımız zaman, onun gerçek mü'min mi yoksa münafık mı olduğunu anlarız.
    Bizim Şiîlerimizin ve babalarının isimleri yazılmıştır. Allah, bizden ve onlar­dan misak almıştır. Bizim geldiğimiz yere onlar da gelirler. Bizim girdiğimiz yere onlar da girerler (Havz-u Kevser 'in yanına biz inersek, onlar da inerler.) Bizden ve onlar­dan başka kimse, gerçek İslâm milleti üzere değildir.
    Biz, seçkinler ve kurtulmuşlarız. Biz, peygamberlerin izleyicileriyiz. Biz, vâ­silerin çocuklarıyız. Biz, Allah'ın kitabında özellik sahipleri olarak zikrediliriz. Biz, insanlar içinde Allah'ın kitabına en yakın olan kimseleriz. Biz, insanlar içinde Resû-lullah'a en yakın kimseleriz.
    Allah Azze ve Celle, dinini bizim için yasalaştırmıştır ve kitabında şöyle bu­yurmuştur: "Sizin için yasalaştırdı (ya Âl-i Muhammed) dinden Nuh 'a tavsiye ettiğini (Nuh'a tavsiye ettiğini bizede tavsiye etmiştir.) Sana (ya Muhammed) vahyettiğimizi, ibrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi (Allah bize bilmemiz gereken şeyleri bildirmiş ve bizi ulû'1-azm resullere varis kılmıştır.) Dini ayakta tutun (ya Âl-i Muham­med) Dinde ayrılığa düşmeyin (bir cemaat üzere olun) müşriklere ağır geldi (Ali'nin velayetine başkalarını ortak edenlere) kendilerini çağırdığın bu din (Ali'nin velayeti) Muhakkak Allah (ya Muhammed) kendisine yöneleni doğru yola iletir." (Şura, 13) (Ali'nin velayeti hususunda senin çağrına icabet edenleri hidâyete erdirir.)»

    USULU KAFİ

    #2
    IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

    ...Abdurrahman b. Kesir, Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet etmiştir:

    «Resûlullah buyurdu ki: «Yeryüzündeki ilk vâsi, Âdem'in oğlu Hibetullah'dır. Gelip geçmiş hiçbir peygamber yoktur ki, onun bir vâsisi olma­sın. Peygamberlerin tamamı yüz yirmi bin kişidir. Bunlardan beş tanesi çığır açıcı (Ulu'l-azm)'dır. Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed (selâm üzerlerine olsun).
    Ali b. Ebu Tâlib, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi) için Hibetullah konu­mundadır. Ali, vâsilerin ilmini ve kendisinden öncekilerin ilmini miras almıştır.
    Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi) ise kendisinden önceki nebi ve resullerin ilmini miras almıştır. Arşın sütununda şu yazı vardır: "Hamza, Allah'ın ve Resûlü'nün arslanıdır ve şehidlerin efendisidir." Arşın şerefesinde ise şu yazı vardır: "Ali, mü'minlerin emiridir." İşte bizim hakkımızı inkâr edenlere, mirasımızı reddedenlere karşı kanıtımız budur. Bu gerçeği söylememize ne engel olabilir? Ölüm karşımızda­dır. Bundan daha kesin ve tartışılmaz bir kanıt olabilir mi?»

    Yorum


      #3
      IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

      ...Ebu Basir şöyle rivayet etmiştir:

      Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm) bana dedi ki:
      «Ey Ebu Muhammedi Allah Azze ve Celle'nin, önceki nebilere verip de Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’ye vermediği bir şey yoktur. Bütün peygamberlere verdiklerinin tamamını ona vermiştir. Allah'ın, "İbrahim 'in ve Musa 'nın suhufları..." (A'lâ, 19) âyetinde sözünü ettiği suhuflar bizim yanımızdadır.
      Dedim ki: Sana kurban olayım! Musa'ya verilen levhaları mı kastediyorsun?
      - «Evet.» dedi.

      Yorum


        #4
        IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

        ..İbrahim babasından şöyle rivayet etmiştir:

        Ebu'l-Hasan Evvel (Musa b. Cafer aleyhisselâm)’a dedim ki: Sana kurban olayım! Acaba Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve âlihi), bütün nebilere mirasçı oldu mu?
        - «Evet.» dedi.
        Dedim ki: Âdem (aleyhisselâm)'dan kendisine kadar gelen bütün nebilere mi?
        Buyurdu ki: «Allah'ın gönderdiği hiç bir nebi yoktur ki, Muhammed (sallalla­hu aleyhi ve âlihi) ondan daha bilgili olmasın.»
        Dedim ki: Meryem oğlu İsa, Allah'ın izniyle ölüleri diriltiyordu.
        Buyurdu ki: «Doğru söylüyorsun. Davud oğlu Süleyman da kuşların dilini bi­lirdi. Resûlullah, bu özelliklerin tümüne sahip olacak yetenekteydi. Davud oğlu Sü­leyman, "Hüdhüd" adlı kuşu göremeyip ondan kuşkulanınca dedi ki: "Hüdhüd'ü ni­çin göremiyorum. Yoksa o, kayıp mı oldu?" (Neml, 20) Onu göremeyip öfkelendiği zaman da şöyle dedi: "Onu mutlaka ağır bir cezaya çarptıracağım veya onu mutlaka boğazlayacağım ya da o, bana apaçık bir kanıt getirecektir." (Neml, 21)
        Süleyman peygamber öfkelenmişti; çünkü Hüdhüd adlı kuş, ona suyun bulun­duğu yeri gösterirdi. O, bir kuştu ve Süleyman (aleyhisselâm)’a verilmeyen bir özelli­ğe sahipti. Rüzgâr, karınca, insan, cin, şeytanlar ve bütün serkeşler onun emrine itaat ederlerdi. Fakat o, havanın altında suyun yerini bilmiyordu. Bir kuş bunu biliyordu. Allah, kitabında şöyle buyurmuştur: "Eğer bu, onunla dağların yürütüldüğü veya ye­rin yarıldığı ya da ölülerin konuşturulduğu bir Kur'ân olsaydı." (Ra'd, 31) İşte biz Eh-1-i Beyt, dağların yürütüldüğü, ülkelerin ayrıldığı ve ölülerin diriltildiği Kur'ân'a mi­rasçı kılınmışız. Biz, havanın altındaki suyun yerini biliriz. Allah'ın kitabında öyle âyetler vardır ki, Allah onlarla bir şey istememiştir; ancak Allah'ın izin verdikleri baş­ka. Ayrıca Allah, geçmiş peygamberler için yazdıklarını bizim için Kur'ân da bildir­miştir. Allah şöyle buyurmuştur: "Göklerde ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta olmasın." (Neml, 75)
        Bir âyette de şöyle buyurmuştur: "Sonra kullarımızdan seçtiklerimizi kitaba mirasçı kıldık." (Fâtır, 32) İşte Allah'ın seçtikleri biziz. Biz, içinde her şeyin açıkla­ması bulunan kitabın mirasçılarıyız.»

        Yorum


          #5
          IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

          ...Ebu Basir şöyle rivayet etmiştir:

          Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın yanına gittim ve ona dedim ki: "Sana kurban olayım! Sana bir soru sormak istiyorum, acaba burada sözlerimi işitecek başka biri var mıdır?"
          Ebu Abdullah bulunduğu yerle evin başka bir bölmesini ayıran perdeyi kaldır­dı, oradan başını uzatıp baktıktan sonra şöyle dedi:
          «Ey Ebu Muhammed! Ne istersen sor.»
          Dedim ki: Sana kurban olayım! Senin Şiilerin, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin Ali (aleyhisselâm)'a bir ilim kapısını öğrettiğini ve bu kapının da ona bin kapı açtığını söyleyip duruyorlar, acaba bu söylenenler doğru mudur?
          İmam şöyle buyurdu: «Ey Ebu Muhammed! Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) bin kapı öğretti ve bunların her biri de bin kapı açar.»
          Dedim ki: Allah'a yemin ederim ki, ilim budur.
          İmam bir saat boyunca düşünceye dalarak yeri çiziktirdi.
          Sonra şöyle dedi: «Evet, bu ilimdir; ama ilim sadece bundan ibaret değildir.»
          Ardından şunları ekledi: «Ey Ebu Muhammed! Camia (bütün ilimleri kapsayan) bizim yanımızdadır. Camia'nın ne olduğunu biliyorlar mı?»
          Dedim ki: Sana kurban olayım! Camia nedir?
          Buyurdu ki: «Bir sahifedir ki, uzunluğu Resûlullah'ın zirasıyla yetmiş zira[62] eder. Peygamberimiz yazdırmış, Ali de yazmıştır. Orada bütün helâller ve haramlar, insanların ihtiyaç duydukları her şey vardır. Hatta birini tırmalayıp yaralamanın ce­zası bile onda yazılıdır.»
          Sonra İmam (aleyhisselâm), elini omzuma koydu ve dedi ki: «Bana izin verir misin ey Ebu Muhammed?»
          Dedim ki: Sana kurban olayım! Kendimi size adamışım, dilediğinizi yapın.
          Bunun üzerine İmam, beni çimdikledi ve ardından, «İşte bu çimdiğin cezası bile orada yazılıdır.» O sırada İmam bir parça öfkelenmiş görünüyordu.
          Dedim ki: İlim budur.
          Buyurdu ki: «Bu, ilimdir; ama ilim sadece bundan ibaret değildir.»
          Sonra bir saat kadar sustu, ardından şöyle dedi: «Cifr ilmi bizim yanımızdadır. İnsanlar cifr ilminin ne olduğunu nereden bilecekler?»
          Dedim ki: Cifr nedir?
          Buyurdu ki: «Deriden bir kaptır ki, peygamberlerin, vâsilerin ve İsrailoğullarının geçmiş ulemasının ilimlerini kapsar.»
          Dedim ki: Hiç kuşkusuz ilim budur.
          Buyurdu ki: «Bu, ilimdir; ama ilim sadece bundan ibaret değildir.»
          Sonra bir saat kadar konuşmadı, ardından şöyle buyurdu: «Hiç kuşkusuz Fâtıma (selâmullahi aleyha)’nın "mushafı" da bizim yanımızdadır. Fâtıma'nın mushafının ne olduğunu nereden bilecekler?»
          Dedim ki: Fâtıma'nın mushafı nedir?
          Buyurdu ki: «Sizin şu Kur'ân'ınızın üç misli bilgi kapsayan bir mushaftır. Al­lah'a yemin ederim ki, sizin şu Kur'ân'ınızdan bir tek harf yer almaz o mushafta.»
          Dedim ki: Allah'a yemin ederim ki, ilim budur.
          Buyurdu ki: «Bu, ilimdir; ama ilim sadece bundan ibaret değildir.»
          Sonra bir saat kadar sustu, ardından şöyle buyurdu: «Bu güne kadar olanlara ve bundan sonra kıyamete kadar olacaklara ilişkin ilim, bizim yanımızdadır.»
          Dedim ki: Sana kurban olayım. Allah'a yemin ederim ki, ilim budur.
          Buyurdu ki: «Bu, ilimdir; ama ilim sadece bundan ibaret değildir.»
          Dedim ki: Sana kurban olayım. Peki, ilim nedir?
          Buyurdu ki: «İlim, gece ve gündüz, bir işten sonra meydana gelen bir başka işle ve bir şeyden sonra meydana gelen bir başka şeyle ilgili olarak ortaya çıkan şeye denir.»

          Yorum


            #6
            IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

            ...Ebu Ubeyde şöyle rivayet etmiştir:
            Ashabımızın bazısı, Ebu Abdul­lah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a Cifr'le ilgili bir soru sordu.
            Buyurdu ki: «O, ilimle dolu öküz derisinden ibarettir.»
            Adam dedi ki: Ya Camia nedir?
            Buyurdu ki: «O, bir sahifedir. Uzunluğu yetmiş zira eni ise şişman bir deve­nin derisi kadardır. İnsanların ihtiyaç duydukları her şey onda vardır. Her hüküm on­dadır. Hatta birini tırmalayarak yaralamanın cezası bile yazılıdır.»
            Adam dedi ki: Peki, Fâtıma (selâmullahi aleyha)’nın mushafı nedir?
            İmam uzun süre sustu, sonra şöyle buyurdu: «Sizler, anlamak istediğiniz ve istemediğiniz her şeyden soruyorsunuz. Fâtıma, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)'den sonra yetmiş beş gün hayatta kaldı. Bu sırada, babasını yitirmenin etkisiyle bü­yük bir üzüntüye gark oldu. Cebrail, ona geliyor ve babasının ölümünden dolayı ona teselli veriyor, gönlünü hoş ediyordu. Bu arada babasından ve mekânından bahsedi­yor, kendisinden sonra soyundan gelenlerin başından geçecek olayları haber veriyor­du. Ali (aleyhisselâm) bunları yazıyordu. İşte Fâtıma'nın mushafı budur.»

            Yorum


              #7
              IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

              ee Musavi?

              sen bu ifadeler sünni kitaplarda sünni alimler için geçse hemen onları gaybı bilme iddiasıyla tekfir edersin burda bu hadisleri nasıl kabul edebiliyorsun?

              İmamlara vahiy mi geliyordu yoksa imamlar gaybda Allah'ın ortağı mıydılar (haşa).. Peygamberlerden başkasının bu tür bilgilere ulaşma imkanı ve yolu nedir ve senin mantığın bunları nasıl kabul ediyor..

              bunları kabul ediyor sünni hadisleri neden kabul etmiyor?

              Yorum


                #8
                IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

                Hadisler açık onlar peygamberin ilminin varisleridir ve ilimlerini Resulullahtan almışlardır. Ayrıca melekler onlarada gelmektedir ve bu ilimleri onlara vermektedir...

                Hadisler sahihtir sahih hadis varken niye inkar edeyim...sunni hadislerle bu hadislerin alakası ne anlayamadım ?

                Yorum


                  #9
                  IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

                  melekler onlara da geliyorsa o zamn onlar peygamberdi ve onlara da vahiy gelmiştir demiş olmuyor musun?

                  Sünni hadisler için de sahih denmesine rağmen aklına uymadığı için uydurma diyorsun. burda ne oluyor da akıllara göre aşırı olan bu ifadeleri sahih diye kabullenebiliyorsun. ordaki eleştirel aklını neden burda itaatkar kılıyorsun? farkı ne? yoksa şii olduktan sonra aklını işletme amelin durdu da ön yargılarınla mı okumaya başladın?

                  Sünni hadislerde de alimler peygamberlerin varisleri değil mi? onların ilimlerini neden reddediyorsun. alimlerin peygamberlerin varisleri olduğuna peygamberlerinse mal miras bırakmadığına dair şiilerin de hadisleri var.. bu durumda senin ilimlerini Peygamberden alan sünni alimler için de melekler onlara gelmektedir demen gerekmez mi?

                  Yorum


                    #10
                    IMAMLARIN İLMİNİN BOYUTU

                    Her vahiy gelen peygamber değildir. Kuranda havarilerin ve hz.meryeminde vahiy aldığı geçer...yani her meleği gören peygamber diye birşey yok bu bir...

                    ehli sünnetin hadisi beni bağlamaz...eğer sunnilerin sahih dedikleri hadislere inansam hak yoldan saparım.o zaman lanetliklere hazret demem gerekir allahın ahirette görüleceğine inanmam gerekir.şiaya göre küfür olan şeylere inanmam gerekir.onların sahihi bizim sahihimiz değildir. onlar ibn ömerden gelen hadislere sahih derler ben diyemem.dersem hak yoldan saparım.sunni hadislerini akla değil HAKKA uymadıkları için red ediyoruz.

                    sunni alim peygamberin varisi olamaz, velayeti kabul etmeyen hakkındaki hadisler açık...dolayısıyla musluman oldukları bile tartışmalı olan insanlara peygamberin varisi demek imkansızdır.

                    şia ve sunni ayrıdır birleştirilemez. yok sunnilerin sahih hadisini alalım falan demek insanları batıla çağırmaktır ve imamlarımızın çok sert uyarılarıda var.

                    ehli sünnetin sahihleri nasıl oluşmuş elmeddin kardaş açıklamış. http://www.velayet.com/index.php/top...topicseen.html

                    ehlibeytten gelen rivayetlerle ehlibeyt düşmanlarının rivayetini nasıl bir tutalım...şianın zayıf ve mechul hadisi sunninin sahih hadisinden daha muteberdir bana...çifte standart değil bu ben şiiyim kardeşim.benim için şia kaynağı önemli.bana ne sunni kaynağından.

                    Yorum

                    YUKARI ÇIK
                    Çalışıyor...
                    X