Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

    [quote author=Musavi link=topic=20084.msg121500#msg121500 date=1301511506]
    [quote author=muvahhid müslüman link=topic=20084.msg121498#msg121498 date=1301511102]
    [quote author=Musavi link=topic=20084.msg121481#msg121481 date=1301508604]


    “Ancak ve ancak Allah, ey Ehli Beyt[3], sizden her çeşit pisliği, suçu gidermek ve sizi tam bir temizlikle tertemiz bir hale getirmek diler” Ahzab suresi 33-cü ayet

    ayette geçen “Ehli Beyt”ten kasıt Rasulullah s.a.a, imam Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyindir a.s
    [/quote]


    ayetin başını neden yazmadın ?


    ahzab/32: Ey Peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Takvâ sizin sıfatınız olduğuna göre, namahrem erkeklere hitab ederken tatlı ve cilveli bir eda ile konuşmayın ki kalbinde hastalık bulunan bir şahıs, şeytanî bir ümide kapılmasın. Ciddi, ölçülü konuşun.

    ahzab/33: Hem vakarla evinizde durun da, daha önceki Cahiliye döneminde olduğu gibi süslenip dışarı çıkmayın,namazı hakkıyla ifa edin, zekâtınızı verin,hülasa Allah ve Resulüne itaat edin. Ey Peygamberin şerefli hane halkı, ey Ehl-i beyt! Allah sizden her türlü kiri giderip sizi tertemiz yapmak istiyor.


    ayetten peygamberin hanımlarının da ehli beyt ten olduğu anlaşılıyor.

    [/quote]

    benim yazdığım ayet gerçekte öbüründen ayrıdır.ayette erkek sıfatı vardır kunne der ve kadınlar dahil değildir özellikle o ayeti oraya koymuşlar ki ehlibeyt manasını yitirsin diye.
    [/quote]
    musavi burda ne demek istemiştin ? tam olarak anlayamadım

    Yorum


      #47
      Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

      Kurana ekleme çıkarma olmamıştır ama ayetler iniş sırasına göre değildir. burada bir sıralam ile verilen ayet ise aslında iki ayettir ve birbiri ile ilgisi yoktur...kadınlara müennes hitab varken burada müzekker hitap vardır.

      Yorum


        #48
        Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

        [quote author=Musavi link=topic=20084.msg121515#msg121515 date=1301513375]
        Kurana ekleme çıkarma olmamıştır ama ayetler iniş sırasına göre değildir. burada bir sıralam ile verilen ayet ise aslında iki ayettir ve birbiri ile ilgisi yoktur...kadınlara müennes hitab varken burada müzekker hitap vardır.
        [/quote]

        yani sahabeler ayetlerin yerlerini değiştirmiş diyorsun...

        Kuranı Kerim ayetlerinde değiştirme ve tahrif edilme olmamıştır.

        Yorum


          #49
          Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

          ayetlerde değişme yok ama sıralamada değişme var.bu herkesin bildiği bir şey.ilk inen ayetler ikra suresi ayetleri ama şimdi en sonlarda.

          Yorum


            #50
            Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

            ben hala dediğiniz hadisi orada bulamamakta ısrarlıyım (yani hala bulamadım)

            bakın dediğiniz Musavinin yazdığı hadisin altında başka hadis var:

            36- (2408) Bana Züheyr b. Harb ile Şûca' b. Mabled hep birden İbnı Jleyye'den rivayet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim riva­yet etti. (Dedi ki) : Bana Ebû Hayyan rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Ye-

            b. Hayyân rivayet etti. (Dedi ki) : Ben Husayn b. Sebrâ ve Ömer b. Vlüslim Zeyd b. Erkam'e gittik. Yanına oturduğumuz vakit Husayn ona : Gerçekten ya Zeyd sen çok hayırla karşılaştın. Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve SeUem)'\ gördün; hadîsini dinledin; onunla beraber gaza ettin; ve arkasında namaz kıldın. Gerçekten yâ Zeyd, sen çok hayırla karşılaş­tın. Bize yâ Zeyd! Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den işittiklerini rivayet et! dedi. Zeyd :

            Be kardeşim oğlu! Vallahi yaşım geçti; vaktim ilerledi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'dan bellediklerımin bazısını unuttum. Binâena­leyh size ne rivayet etmişsem kabul edin, neyi rivayet etmemişsem onu bana teklif etmeyin! dedi. Sonra şunu söyledi: Bir gün Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Mekke ile Medine arasında Hum denilen bir su­yun başında aramızda hutbe okumak üzere ayağa kalktı ve Allah'a hamdü-sena etti. Va'z eyledi. Ve hatırlatma yaptı. Sonra şöyle buyurdu :

            «Bundan sonra, dikkat edin ey cemaat! Ben ancak bir insanım. Rabbİ-min resulü gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki ağır yük bıra­kıyorum. Bunların birincisi içinde doğru yol ve nur bulunan Kitâbutlah'dır. Imdİ Kitâbullah'ı alın ve ona sarılın!» Müteakiben Kitabullah'a terğîb ve teşbîhde bulundu. Sonra :

            «Bir de ehl-i beytimi (bırakıyorum)... Ehl-i beytim hakkında size Al­lah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!..» buyurdu. Husayn ona:

            — Onun ehl-i beyti kimlerdir yâ Zeyd? Kadınları ehl-i beytinden de­ğil midir? diye sordu. Zeyd :

            — Kadınları ehl-i beytlndendir. Lâkin onun ehl-i beyti ondan sonra sadakadan mahrum olanlardır, cevâbını verdi. Husayn :

            — Kimdir onlar? diye sordu.

            — Onlar Âli Ali, ÂIı Akîl, Âli Ca'fer ve Âli Abbâs'dır, dedi. Husayn:

            — Bunların hepsi sadakadan mahrum mudurlar? dedi. Zeyd:

            — Evet! cevâbını verdi.



            (...) Bize Muhammed b. Bekkâr b. Reyyân da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hassan (yâni İbni İbrahim) Saîd b. Mesrûk'dan, o da Yezid b. Hayyan'dan, o da Zeyd b. Erkam'dan, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Ve hadîsi yukarki hadîs gibi Zuheyr'nı hadîsi mânâsında nakletti.



            (...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mu­hammed b. Fudayl rivayet etti. H.

            Bize tshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerir haber verdi.

            Her iki râvi Ebû Hayyan'dan bu isnadla İsmail'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. Cerir'in hadîsinde şu ziyade vardır :

            «Allah'ın kitabı ki, onda doğru yol ve nur vardır. Her kim ona tutulur ve onunla amel ederse doğru yolda olur. Ve her kim ondan yanılırsa sapar.»



            37- (...) Bize Muhammed b. Bekkâr b. Reyyân rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hassan (yâni İbni İbrahim) Saîd'den (bu zat İbni Mesruk'dur), o da Yezid b. Hayyan'dan, o da Zeyd b. Erkam'dan naklen rivayet etti. Zeyd şöyle demiş ; Onun yanma girdik ve kendisine : Gerçekten sen çok hayır gördün. Gerçekten Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "m sohbe­tinde bulundun ve arkasında namaz kıldın... dedik.

            Ve râvi hadîsi, Ebû Hayyan'm hadîsi gibi nakletmiştir. Yalnız o şöyle demiştir : «Dikkat edin, ben sizin aranızda iki ağır yük bırakıyorum. Bun­ların biri Allah (Azze ve Celle)yn\n kitabıdır. O Allah'ın ipidir. Her kim ona tâbi olursa doğru yolda ve kim terkcderse delâlette olur.» Bu hadîsde şu ibare de vardır : «Bunun üzerine biz :

            __ Onun ehl-i beyti kimlerdir? Kadınları mı? dedik. Zeyd :

            __ Hayır! Allah'a yemin olsun! Hakikaten kadın zamanın bir kısmın­da erkekle beraber olur. Sonra onu boşar da, kadın babasına ve kavmine döner. Onun ebl-i beyti, aslı ve ondan sonra sadakadan mahrum olan asa-besidir.» dedi.»

            Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemj'in Kitabullah ile ehl-i beyti hak­kında iki ağır yük tâbirini kullanması bunların sânı ve ehemmiyeti bü­yük olduğu içindir, Bazı ulemâya göre bu hususdaki amel ağır olduğu için bu tâbiri kullanmıştır.

            Sadakadan murad zekâttır.

            Âl: Hanedan yâni şerefli bir sülâlenin fertleri, demektir. Ulemâ Pey­gamber (Sallaîlahü Aleyhi ve Sellem) 'in sülâlesinden kimlerin zekât alamı-yacakları hususunda ihtilâf etmişlerdir. Hanefîler'le Şafiî1er'e göre bu hadîsde zikri geçen Benî Hâşim'e yâni Hz. Ali, Akîl, Ca'fer ve Abbâs (Radiyallahu anh) sülâlelerine ve onla­rın azatlılarına zekât-verilemez.

            îmam Mâlik yalnız Benî Hâşim'e zekât verilemiyece-ğine kail olmuş, bir takımları da bütün Kureyş‘e zekât verîlemiye-ceğini söylemişlerdir. Bu hadîsde Hz.Zeyd'in Peygamber (Sallailahü Aleyhi ve Sellem^ in kadınlarını ehl-i beytinden saymaması bütün Kureyş kabilesini ehl-i beyt kabul edenlerin sözünü iptal İçindir. Filhakika ez-vâcı tahirat arasında Âişe, Hafsa, Üramü Seleme, Şev­de ve Ümmü Habîbe (RadiyaUahu anh) gibi Kureyş'e men-sub kadınlar vardı.

            Hz. Zeyd'in buradaki iki rivayeti zahiren birbirine zıt görünmek­tedir. Çünkü birinde Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemy'm zevcelerini ehl-i beytinden saymış, diğerinde saymamıştır. Müslim 'den başka­larının rivayetlerinde Hz, Zeyd ekseriyetle ezvâcı tahiratın ehl-i beyt-ten olmadıklarını söylemiştir. Şu halde birinci rivayetin te'vili gerekir ve : «Burada kadınlarının ehl-i beyti sayılması onunla beraber yaşayıp nafa­kalarım verdiği, onlara hürmet ve ikramda bulunmayı emir buyruduğu içindir. Yoksa onlar sadaka almak, kendilerine haram olan ehl-i beytte dâ­hil değildirler» denir. Nitekim birinci rivayette Hz. Zeyd: «Kadın­ları ehl-i beytindendîr. Lâkin onun ehl-i beyti kendilerine zekât almak haram olanlardır.» diyerek buna işaret etmiştir.

            Hablüllah : Allah'ın ipi demektir. Burada ondan murad Allah'a verilen ahd ve sözdür. Bir takımları Allah'ın rızası ile rahmetine götüren ise-bepdir demiş; daha başkaları bunun hidayet nuru olduğunu söylemişlerdir.



            38- (2409) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ab-dü'1-Azîz (yâni İbni Ebi Hâzim) Ebû Hâzİm'den, o da Sehi b. Sa'd'dan naklen rivayet etti. Sehi şöyle demiş : Medine'ye Mervan hanedanından bir zât vali tâyin edildi. (Bu zat) Sehi b. Sa'd'i çağırarak Âli'ye sövme­sini emretti, Sehi buna razı olmadı. Vali ona :

            — Madem ki, buna razı olmuyorsun (hiç olmazsa) Allah Ebû't-Tü-rab'a lanet etsin de! dedi. Bunun üzerine Sehi şunu söyledi:

            — Ali'nin kendince Ebû't-Türab'dan daha sevimli bir ismi yoktu. Bu isimle çağrıldığı vakit gerçekten sevinirdi. Bu sefer vali:

            — Bize onun kıssasını haber ver! Ona niçin Ebû Türab ismi verildi, dedi. Sehi şunu söyledi :

            — Resûlüllah (Sallailahü Aleyhi ve Sellem) Fâtıme'nin evine geldi de Ali'yi evde bulamadı. Ve (Fâtıme'ye)

            «Amcan oğlu nerede?» diye sordu- Fâtıma :

            — Aramızda bir şey oldu. Beni kızdırdı da çıktı (gitti). Yanımda kaylule yapmadı, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir insana :

            «Bak şu nerede!» dedi. (Adam gitti.) Geldi ve:

            — Yâ Resûlallah, o mescidde uyuyor, dedi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de onun yanma geldi. Ali uzanmış; örtüsü bir tarafından düşmüş, kendisi topraklanmıştı: Resûlüllah (Saliallahü Aleyhi ve Seiiem) topra­ğı ondan silmeye başladı, hem..:

            «Kalk Eba't-Tiirabî Kalk Eba't-Türab!» diyordu. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Salâtda tahric etmiştir. Ebû Türab: Toprak babası demektir. Bu hadîsde beyan edildiği ve-cihle kendisine Peygamber (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) Ebû Türab diye hitab ederek latife yaptığı için Hz. Ali bunu künye ittihaz etmiş ve sevmiştir.

            Kaylûle: Yerinde de görüldüğü vecihle günün ortasında uykuya yat-.maktuv Bâzıları uyku olsun olmasın günün ortasında yapılan istirahata jkaylule denildiğini söylemişlerdir

            Hadîs-i şerif rnescidde fakirlerle yabancılardan başkalarının da uyulyup kaylule yapabileceklerine ve kızmamak şartıyle dargın bir kimseye 1 kendi künyesinden başka bir künye ile hitab ederek şakalaşmanın caiz ol­duğuna delildir.

            Söğme meselesi hakkındaki te'vili babımızın Muâviye hadîsinde gör­müştür.

            Yorum


              #51
              Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

              [quote author=Qom_u_aşk link=topic=20084.msg121518#msg121518 date=1301513673]
              ben hala dediğiniz hadisi orada bulamamakta ısrarlıyım (yani hala bulamadım)

              bakın dediğiniz Musavinin yazdığı hadisin altında başka hadis var:

              36- (2408) Bana Züheyr b. Harb ile Şûca' b. Mabled hep birden İbnı Jleyye'den rivayet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim riva­yet etti. (Dedi ki) : Bana Ebû Hayyan rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Ye-

              b. Hayyân rivayet etti. (Dedi ki) : Ben Husayn b. Sebrâ ve Ömer b. Vlüslim Zeyd b. Erkam'e gittik. Yanına oturduğumuz vakit Husayn ona : Gerçekten ya Zeyd sen çok hayırla karşılaştın. Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve SeUem)'\ gördün; hadîsini dinledin; onunla beraber gaza ettin; ve arkasında namaz kıldın. Gerçekten yâ Zeyd, sen çok hayırla karşılaş­tın. Bize yâ Zeyd! Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den işittiklerini rivayet et! dedi. Zeyd :

              Be kardeşim oğlu! Vallahi yaşım geçti; vaktim ilerledi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'dan bellediklerımin bazısını unuttum. Binâena­leyh size ne rivayet etmişsem kabul edin, neyi rivayet etmemişsem onu bana teklif etmeyin! dedi. Sonra şunu söyledi: Bir gün Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Mekke ile Medine arasında Hum denilen bir su­yun başında aramızda hutbe okumak üzere ayağa kalktı ve Allah'a hamdü-sena etti. Va'z eyledi. Ve hatırlatma yaptı. Sonra şöyle buyurdu :

              «Bundan sonra, dikkat edin ey cemaat! Ben ancak bir insanım. Rabbİ-min resulü gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki ağır yük bıra­kıyorum. Bunların birincisi içinde doğru yol ve nur bulunan Kitâbutlah'dır. Imdİ Kitâbullah'ı alın ve ona sarılın!» Müteakiben Kitabullah'a terğîb ve teşbîhde bulundu. Sonra :

              «Bir de ehl-i beytimi (bırakıyorum)... Ehl-i beytim hakkında size Al­lah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!..» buyurdu. Husayn ona:

              — Onun ehl-i beyti kimlerdir yâ Zeyd? Kadınları ehl-i beytinden de­ğil midir? diye sordu. Zeyd :

              — Kadınları ehl-i beytlndendir. Lâkin onun ehl-i beyti ondan sonra sadakadan mahrum olanlardır, cevâbını verdi. Husayn :

              — Kimdir onlar? diye sordu.

              — Onlar Âli Ali, ÂIı Akîl, Âli Ca'fer ve Âli Abbâs'dır, dedi. Husayn:

              — Bunların hepsi sadakadan mahrum mudurlar? dedi. Zeyd:

              — Evet! cevâbını verdi.
              [/quote]

              bulmuşsun işte zaten ben de bu hadisi eklemiştim...

              Yorum


                #52
                Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

                [quote author=Musavi link=topic=20084.msg121515#msg121515 date=1301513375]
                Kurana ekleme çıkarma olmamıştır ama ayetler iniş sırasına göre değildir. burada bir sıralam ile verilen ayet ise aslında iki ayettir ve birbiri ile ilgisi yoktur...kadınlara müennes hitab varken burada müzekker hitap vardır.
                [/quote]

                surelerin içindeki ayet sıraları bizzat Rasullah sav tarafından bildirilmiştir. bunda islam alimleri ittifak halindedir.

                yani ahzab suresi 32. ayetinden sonra ahzab suresi 33. ayeti gelir...

                Yorum


                  #53
                  Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

                  hayır ben sizin yazdığınız şu cümlenin peşindeyim:

                  "“Ey Zeyd, Rasûlullah’ın (s.a.v) zevceleri de Ehl-i Beytten midir?” diye sordu, Zeyd (r.a),

                  “Tabi ki Efendimizin hanımları da Ehl-i Beyttendir. Fakat Rasûlullah’ın (s.a.v) haklarının korunmasını istediği Ehl-i Beyt, kendilerine sadakanın haram olduğu kimselerdir” dedi. Husayn,
                  "

                  bu nerede geçiyor?.. tabi ki. diye başlayan.. bu hadis literatüründe hiç geçmeyen bir tür..

                  Yorum


                    #54
                    Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

                    [quote author=muvahhid müslüman link=topic=20084.msg121520#msg121520 date=1301515484]
                    [quote author=Musavi link=topic=20084.msg121515#msg121515 date=1301513375]
                    Kurana ekleme çıkarma olmamıştır ama ayetler iniş sırasına göre değildir. burada bir sıralam ile verilen ayet ise aslında iki ayettir ve birbiri ile ilgisi yoktur...kadınlara müennes hitab varken burada müzekker hitap vardır.
                    [/quote]

                    surelerin içindeki ayet sıraları bizzat Rasullah sav tarafından bildirilmiştir. bunda islam alimleri ittifak halindedir.

                    yani ahzab suresi 32. ayetinden sonra ahzab suresi 33. ayeti gelir...
                    [/quote]

                    nasıbi alimlerin ittifakı önemli değil...ani mana değişimleri sıranın korunmadığını ispatlıyor.

                    Yorum


                      #55
                      Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

                      [quote author=muvahhid müslüman link=topic=20084.msg121512#msg121512 date=1301512801]
                      o hadisi müslim çeşitli şekillerde rivayet etmiş galiba

                      musavinin müslimden alıntıladığı hadisin hemen üstünde ki hadisi ekledim:


                      (2408) Bana Züheyr b. Harb ile Şûca' b. Mabled hep birden İbnı Jleyye'den rivayet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim riva­yet etti. (Dedi ki) : Bana Ebû Hayyan rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Ye-

                      b. Hayyân rivayet etti. (Dedi ki) : Ben Husayn b. Sebrâ ve Ömer b. Vlüslim Zeyd b. Erkam'e gittik. Yanına oturduğumuz vakit Husayn ona : Gerçekten ya Zeyd sen çok hayırla karşılaştın. Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve SeUem)'\ gördün; hadîsini dinledin; onunla beraber gaza ettin; ve arkasında namaz kıldın. Gerçekten yâ Zeyd, sen çok hayırla karşılaş­tın. Bize yâ Zeyd! Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den işittiklerini rivayet et! dedi. Zeyd :

                      Be kardeşim oğlu! Vallahi yaşım geçti; vaktim ilerledi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'dan bellediklerımin bazısını unuttum. Binâena­leyh size ne rivayet etmişsem kabul edin, neyi rivayet etmemişsem onu bana teklif etmeyin! dedi. Sonra şunu söyledi: Bir gün Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Mekke ile Medine arasında Hum denilen bir su­yun başında aramızda hutbe okumak üzere ayağa kalktı ve Allah'a hamdü-sena etti. Va'z eyledi. Ve hatırlatma yaptı. Sonra şöyle buyurdu :

                      «Bundan sonra, dikkat edin ey cemaat! Ben ancak bir insanım. Rabbİ-min resulü gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki ağır yük bıra­kıyorum. Bunların birincisi içinde doğru yol ve nur bulunan Kitâbutlah'dır. Imdİ Kitâbullah'ı alın ve ona sarılın!» Müteakiben Kitabullah'a terğîb ve teşbîhde bulundu. Sonra :

                      «Bir de ehl-i beytimi (bırakıyorum)... Ehl-i beytim hakkında size Al­lah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!..» buyurdu. Husayn ona:— Onun ehl-i beyti kimlerdir yâ Zeyd? Kadınları ehl-i beytinden de­ğil midir? diye sordu. Zeyd :

                      — Kadınları ehl-i beytlndendir. Lâkin onun ehl-i beyti ondan sonra sadakadan mahrum olanlardır, cevâbını verdi. Husayn :

                      — Kimdir onlar? diye sordu.

                      — Onlar Âli Ali, ÂIı Akîl, Âli Ca'fer ve Âli Abbâs'dır, dedi. Husayn:

                      — Bunların hepsi sadakadan mahrum mudurlar? dedi. Zeyd:

                      — Evet! cevâbını verdi.

                      sahihi müslim

                      buradan bakabilirsiniz:




                      aşağıdaki de bu hadisin türkçeye daha düzgün çevrilmiş hali galiba:

                      Zeyd b. Erkam (r.a) anlatıyor: Allah Rasûlü (s.a.v), Mekke ile Medine arasında Hummen denilen suyun başında bir hutbe verdi. Allah’a hamd, sena ve zikirden sonra şöyle buyurdu:

                      “Ey insanlar! Dikkat ediniz; ben bir beşerim. Rabbimin ölüm elçisinin gelmesi ve benim ona icabet edip aranızdan gitmem yakındır. Sizlere hukuku ağır iki kıymetli emanet bırakıyorum. Birincisi Allah’ın Kitabı’dır. Onda nur ve hidayet vardır. Allah’ın Kitabına sımsıkı sarılın. Onunla meşgul olun, onu öğrenin, öğretin; hükümlerini anlayın. İkinci emanet Ehl-i beytimdir. Ehl-i Beytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım. Ehl-i Beytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım. Ehl-i Beytim hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım. ” Zeyd b. Erkam’ı dinleyenler arasında bulunan Husayn b. Sebre,

                      “Ey Zeyd, Rasûlullah’ın (s.a.v) zevceleri de Ehl-i Beytten midir?” diye sordu, Zeyd (r.a),

                      “Tabi ki Efendimizin hanımları da Ehl-i Beyttendir. Fakat Rasûlullah’ın (s.a.v) haklarının korunmasını istediği Ehl-i Beyt, kendilerine sadakanın haram olduğu kimselerdir” dedi. Husayn,

                      “Onlar kimdir?” diye sorunca Zeyd b. Erkam (r.a),

                      “Ali’nin ailesi, Akîl’in ailesi, Cafer ve Abbas’ın âilesidir” dedi. Husayn,

                      “Bunlara sadaka haram mıdır?” diye sorunca, Zeyd (r.a),

                      “Evet” dedi. (Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 36; Nesâî, Sünen-i Kübrâ, Menâkıb, 9.)

                      alıntıdır.

                      bu hadiste imam nesai nin süneni kübra sında geçiyormuş

                      imam nesai size göre güvenilir değil miydi ? şimdi imam nesai nin rivayetini kabul etmiyor musunuz ?

                      [/quote]

                      ben yukarıdaki hadisleri ekledim birisini kendim intennetteki müslim tercümesinden aldım alıntına linkini de verdim..

                      alttakini de bir siteden alıntı yaptım altına da alıntıdır yazıyor zaten

                      benim yukarıda eklediğim hadislerin 2 si de aynı hadisin tercümesi olması lazım ,üstteki hadis tercümesinde bazı yazım yanlışları var alttaki daha düzgün yazılmış ve biraz daha değişik tercüme edilmiş.

                      alıntı yaptığım hadis aynı zamanda imam nesainin süneni kübrasında da geçiyorrmuş...

                      Yorum


                        #56
                        Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

                        [quote author=Musavi link=topic=20084.msg121522#msg121522 date=1301516973]

                        [/quote]

                        Kuranı Kerim'i bile şuan Mushafta olduğu gibi (ayetlerin yerleri değiştirilmemiş olarak) kabul etmiyorsanız biz nasıl anlaşacağız ?

                        Yorum


                          #57
                          Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

                          hayır böyle bir hadis olmaz.. hadis literatüründe siz nerede gördünüz efendimiz diye hitap edildiini, soruya tabi ki diye cevap verildiğini..

                          bu düpedüz bir iftira ve tahriftir.. hadisin arapçasını paylaşmadıkça bunu delil sayamazsınız... kendiniz de görmemişsiniz zaten..

                          Kur'an şiaya göre de elimizdeki haliyle Allah'ın koruması altındadır.. ve tahrif edilmemiştir.. o arkadaşımızın kendi şahsi görüşüdür..

                          Kur'an hakkında anlaşabilir ve sorunlarımızı oradan çözebiliriz.. Tabi ki hadisler konusunda kendinizi değil bizi ikna etmek istiyorsanız bizim kaynaklarımızdan delil sunacaksınız ama görüldüğü gibi kendi hadislerinizi bile biz kadar bilmiyorsunuz...

                          bunu küçümsemek içn demiyorum.. ama bize bir şeyler anlatmak için takip etmeniz gerekeni söylüyorum...

                          Yorum


                            #58
                            Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

                            kuran değişmiştir demiyorum ki sıralama korunmamıştır veya korunmuş olsa bile sıralamaay göre karar verilemez çünkü konu değişmektedir...yani bir önceki ayet birşey diyor diye sonraki ayete mana verilemez.

                            kuranın ilk ayetinin oku olmasına rağmen şimdi sonlardadır daha nasıl sıralama indirildği şeklinde diyorsunuz.medeni sureler içinde mekki ayetler var nasıl sıralama korunmuştur zırvasını kabul ederiz.elbette ekleme çıkarma yoktur ama sıralama indirildiği şekliyle değildir.

                            Yorum


                              #59
                              Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

                              madem bu adam sunni hadislerini delil getiriyor durmadan , bizde şia hadislerini sunmaya başlayalım...çünkü aksi takdirde tek delili sunni hadisleri sanıyorlar.

                              Yorum


                                #60
                                Ynt: Ali a.s'a Göre Ebubekir ve Ömerin Durumu

                                [quote author=Musavi link=topic=20084.msg121532#msg121532 date=1301546188]
                                kuran değişmiştir demiyorum ki sıralama korunmamıştır veya korunmuş olsa bile sıralamaay göre karar verilemez çünkü konu değişmektedir...yani bir önceki ayet birşey diyor diye sonraki ayete mana verilemez.

                                kuranın ilk ayetinin oku olmasına rağmen şimdi sonlardadır daha nasıl sıralama indirildği şeklinde diyorsunuz.medeni sureler içinde mekki ayetler var nasıl sıralama korunmuştur zırvasını kabul ederiz.elbette ekleme çıkarma yoktur ama sıralama indirildiği şekliyle değildir.
                                [/quote]

                                hayır tabi ki öyle değil.

                                evet doğru iniş sırasına göre düzenlenmemiştir Kur'an bunu inkar eden yok. ama bu ayetlerin dizilişinde rastgele davranıldığı anlamına gelmez.. o zaman yine tahrif olmuş olur

                                ayetler gurubu vardır. bir andan gelen bir kaç ayete ayetler gurubu diyoruz. örneğin ilk vahiy olarak alak suresinin ilk 5 ayeti gelmiştir. ve bu ayetler gurubu hiç değiştirilmeden blok olarak yerleştirilmiştir. yoksa hiç bir konuşma eğer söylendiği şekilde cümlelerin yeri değiştirilmeden aktarılmazsa anlaşılmaz ya da doğru anlaşılmaz..

                                bir çok ayette anlam o ayetin içinde bulunduğu ayetler gurubunda yer aldığı konuma göre oluşmaktadır. eğer siz o ayeti indiği bütünlüğün içinden başka yere koyarsanız bu yine tahrif anlamına gelir çünkü ayet başka ayetler grubunda aynı anlamı vermez..

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X