Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet
1322. Bölüm
Süleyman (a.s)
“Süleyman Davud’a varis oldu: “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur” dedi.”*10269
bak. Nisa, 163; En’am, 84; Enbiya, 81, 82; Sebe, 12-13; Sad, 30-40; Neml, 17-44; Bakara, 102
Süleyman (a.s) eşine şöyle diyen erkek bir serçe gördü: “Neden kendini benden esirgiyorsun? Eğer istersen (veya istersem) Süleyman’ın kubbesini gagamla kaldırır onu denize atarımЮ” Süleyman gülümser bir halde o serçeye şöyle dedi: “Gerçekten de bu şeyi yapabilir misin?” Serçe ona şöyle dedi: “Hayır, ey Allah’ın Resulü! Ama bazen erkek, eşi için kendini göstermeye çalışır ve kendini onun yanında büyük göstermek ister. Aşık insanı söylediğinden dolayı kınamak doğru değildir.” Süleyman dişi serçeye şöyle buyurdu: “Neden kendini ondan esirgiyorsun, oysa o sana aşık olmuştur.” Serçe şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! O aşık değildir, sadece aşk sözünü etmektedir. Çünkü benimle birlikte benden başkasını da sevmektedir.” Dişi serçenin bu sözü Süleyman’ın kalbini etkiledi. Şiddetle ağladı. Kırk gün insanların yanından ayrıldı ve bu müddet boyunca Allah-u Teala’dan kalbini kendisinden başkasının sevgisinden boş kılmasını ve sevgisini başkalarının sevgisiyle karıştırmamasını diledi.” *10270
4770.Süleyman (a.s): “İnsanlara verilen veya verilmeyen herşey bize verilmiştir. İnsanlara öğretilen ve öğretilmeyen herşey bize öğretilmiştir. Ama gizli ve açıkta Allah’tan korkmaktan, zenginlik ve fakirlikte iktisatlı olmaktan, hoşnutluk ve gazap anında hak sözü söylemekten ve her durumda aziz ve celil olan Allah’ın dergahına yalvarıp yakarmaktan daha üstün bir şey bulmadım.” *10271
4771.İmam Ali (a.s): “Eğer bir kimse bekaya tırmanmak için bir merdiven, ölümü kendinden savmak için bir yol bulabilseydi; cinlerin ve insanların hükümeti uhdesine verilen ve nübüvvetle birlikte büyük yakınlığa mazhar olan Davud oğlu Süleyman (a.s) bulurdu. Allah, dünya üze¬rindeki rızkını tamamladığı ve müddetini doldurduğu zaman, Süleyman'ı yokluk yaylarından atılan ölüm okla¬rıyla okladı. Böylece dünya onsuz kaldı ve evleri yurtları sahipsiz kaldı da onları başka toplumlar miras aldı.” *10272
4772.İmam Sadık (a.s): “Süleyman (a.s) misafirlerine et ve beyaz ekmek kendi ailesine ise kepekli buğdaydan ekmek yedirtirdi. Kendisi ise pişmemiş arpa ekmeğinden yerdi.” *10273
4773.İmam Sadık (a.s): “Peygamberlerden cennete en son girecek olan Süleyman bin Davut’tur (a.s) ve bu kendisine dünyada bağışta bulunulduğu içindir.” *10274
4774.İmam Sadık (a.s): “Bir gün Süleyman bin Davud ashabına şöyle buyurdu: “Allah Tebareke ve Teala bana benden sonra hiç kimseye layık olmayan bir saltanat bağışladı. Rüzgarı, insanı, cinni, kuşu ve vahşi hayvanları bana müsahhar (egemenliğimde) kıldı. Bana kuşların dilini öğretti ve bana herşeyden bağışta bulundu. Ama bana verdiği bütün bu saltanatına rağmen bir gün bile akşama kadar sevinç içinde olamadım. Dolayısıyla da yarın sarayıma girmeyi, damına çıkmayı ve (egemenliğimin altındaki) ülkeleri seyretmeyi istiyorum. Dolayısıyla hiç kimsenin yanıma gelip günümü acı ve hüzünlü kılacak bir haber getirmesine izin vermeyin.” Ashabı, “Olur” dediler. Ertesi gün Süleyman asasını aldı. Sarayının damının en yüksek noktasına çıktı. Asasına dayandı ve kendisine verilen şeye sevinerek (egemenliği altındaki) ülkelere baktı. Aniden gözü güzel yüzlü ve güzel giyimli bir gence ilişti. Bu genç sarayının bir köşesinden ona doğru geliyordu. Süleyman onu görünce şöyle dedi: “Seni kim bu saraya soktu, oysa ben bu gün yalnız kalmak istemiştim. Kimin izniyle saraya girdin?” O genç şöyle dedi: “Bu sarayın Rabbi beni bu saraya soktu ve onun izniyle girdim. Süleyman şöyle dedi: “Elbette bu sarayın Rabbi, bu saraya benden daha layıktır. Sen kimsin?” O şöyle dedi: “Ben ölüm meleğiyim.” Süleyman şöyle dedi: “Niçin geldin?” O şöyle dedi: “Ben senin canını almak için geldim.”Süleyman şöyle buyurdu: “Görevini yerine getir, zira bu gün benim sevinç günümdür. Aziz ve celil olan Allah bana kendisini görmekten başka bir sevincin olmamasını istemiştir. Bunun üzerine Süleyman asasına dayandığı bir halde ölüm meleği onun canını aldı. Süleyman uzun bir müddet bir ölü gibi asasına dayandı, insanlar onu görüyor ve hayatta olduğunu sanıyordu. Bir süre sonra onun hakkında şüpheye ve ihtilafa düştüler. Bazıları şöyle dediler: “Uzun günlerdir Süleyman asasına dayanmış durumdadır, ne yorulmuş, ne uyumuş, ne bir şey içmiş, ne de bir şey yemiştir. O ibadet etmemiz gereken rabbimizdir.” Bir grubu da şöyle dedi: “Süleyman sihirbazdır. Sihirle gözlerimize asasına dayandığını göstermektedir, ama gerçek bu değildir.”Müminler ise şöyle dediler: “Süleyman Allah’ın kulu ve Peygamberidir, Allah onu kendi isteği ile tedbir ve idare etmektedir.” Süleyman hakkında bu farklı görüşler ortaya çıkınca aziz ve celil olan Allah, bir güve gönderdi. Bu güve Süleyman’ın asasını içerden kemirdi, asa kırıldı ve Süleyman (a.s) sarayının üzerinden yüz üstü yere düştü.” *10275
10269* Neml, 16
10270* el-Bihar, 14/95/3
10271* el-Hisal, 241/91
10272* Nehc’ul-Belağa, 182. hutbe
10273* ed-Deavat lir-Ravendi, 142/363
10274* Mustedrefat-u Serair, 41/7
10275* İlel’uş-Şerayi’, 73/2
1322. Bölüm
Süleyman (a.s)
“Süleyman Davud’a varis oldu: “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur” dedi.”*10269
bak. Nisa, 163; En’am, 84; Enbiya, 81, 82; Sebe, 12-13; Sad, 30-40; Neml, 17-44; Bakara, 102
Süleyman (a.s) eşine şöyle diyen erkek bir serçe gördü: “Neden kendini benden esirgiyorsun? Eğer istersen (veya istersem) Süleyman’ın kubbesini gagamla kaldırır onu denize atarımЮ” Süleyman gülümser bir halde o serçeye şöyle dedi: “Gerçekten de bu şeyi yapabilir misin?” Serçe ona şöyle dedi: “Hayır, ey Allah’ın Resulü! Ama bazen erkek, eşi için kendini göstermeye çalışır ve kendini onun yanında büyük göstermek ister. Aşık insanı söylediğinden dolayı kınamak doğru değildir.” Süleyman dişi serçeye şöyle buyurdu: “Neden kendini ondan esirgiyorsun, oysa o sana aşık olmuştur.” Serçe şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! O aşık değildir, sadece aşk sözünü etmektedir. Çünkü benimle birlikte benden başkasını da sevmektedir.” Dişi serçenin bu sözü Süleyman’ın kalbini etkiledi. Şiddetle ağladı. Kırk gün insanların yanından ayrıldı ve bu müddet boyunca Allah-u Teala’dan kalbini kendisinden başkasının sevgisinden boş kılmasını ve sevgisini başkalarının sevgisiyle karıştırmamasını diledi.” *10270
4770.Süleyman (a.s): “İnsanlara verilen veya verilmeyen herşey bize verilmiştir. İnsanlara öğretilen ve öğretilmeyen herşey bize öğretilmiştir. Ama gizli ve açıkta Allah’tan korkmaktan, zenginlik ve fakirlikte iktisatlı olmaktan, hoşnutluk ve gazap anında hak sözü söylemekten ve her durumda aziz ve celil olan Allah’ın dergahına yalvarıp yakarmaktan daha üstün bir şey bulmadım.” *10271
4771.İmam Ali (a.s): “Eğer bir kimse bekaya tırmanmak için bir merdiven, ölümü kendinden savmak için bir yol bulabilseydi; cinlerin ve insanların hükümeti uhdesine verilen ve nübüvvetle birlikte büyük yakınlığa mazhar olan Davud oğlu Süleyman (a.s) bulurdu. Allah, dünya üze¬rindeki rızkını tamamladığı ve müddetini doldurduğu zaman, Süleyman'ı yokluk yaylarından atılan ölüm okla¬rıyla okladı. Böylece dünya onsuz kaldı ve evleri yurtları sahipsiz kaldı da onları başka toplumlar miras aldı.” *10272
4772.İmam Sadık (a.s): “Süleyman (a.s) misafirlerine et ve beyaz ekmek kendi ailesine ise kepekli buğdaydan ekmek yedirtirdi. Kendisi ise pişmemiş arpa ekmeğinden yerdi.” *10273
4773.İmam Sadık (a.s): “Peygamberlerden cennete en son girecek olan Süleyman bin Davut’tur (a.s) ve bu kendisine dünyada bağışta bulunulduğu içindir.” *10274
4774.İmam Sadık (a.s): “Bir gün Süleyman bin Davud ashabına şöyle buyurdu: “Allah Tebareke ve Teala bana benden sonra hiç kimseye layık olmayan bir saltanat bağışladı. Rüzgarı, insanı, cinni, kuşu ve vahşi hayvanları bana müsahhar (egemenliğimde) kıldı. Bana kuşların dilini öğretti ve bana herşeyden bağışta bulundu. Ama bana verdiği bütün bu saltanatına rağmen bir gün bile akşama kadar sevinç içinde olamadım. Dolayısıyla da yarın sarayıma girmeyi, damına çıkmayı ve (egemenliğimin altındaki) ülkeleri seyretmeyi istiyorum. Dolayısıyla hiç kimsenin yanıma gelip günümü acı ve hüzünlü kılacak bir haber getirmesine izin vermeyin.” Ashabı, “Olur” dediler. Ertesi gün Süleyman asasını aldı. Sarayının damının en yüksek noktasına çıktı. Asasına dayandı ve kendisine verilen şeye sevinerek (egemenliği altındaki) ülkelere baktı. Aniden gözü güzel yüzlü ve güzel giyimli bir gence ilişti. Bu genç sarayının bir köşesinden ona doğru geliyordu. Süleyman onu görünce şöyle dedi: “Seni kim bu saraya soktu, oysa ben bu gün yalnız kalmak istemiştim. Kimin izniyle saraya girdin?” O genç şöyle dedi: “Bu sarayın Rabbi beni bu saraya soktu ve onun izniyle girdim. Süleyman şöyle dedi: “Elbette bu sarayın Rabbi, bu saraya benden daha layıktır. Sen kimsin?” O şöyle dedi: “Ben ölüm meleğiyim.” Süleyman şöyle dedi: “Niçin geldin?” O şöyle dedi: “Ben senin canını almak için geldim.”Süleyman şöyle buyurdu: “Görevini yerine getir, zira bu gün benim sevinç günümdür. Aziz ve celil olan Allah bana kendisini görmekten başka bir sevincin olmamasını istemiştir. Bunun üzerine Süleyman asasına dayandığı bir halde ölüm meleği onun canını aldı. Süleyman uzun bir müddet bir ölü gibi asasına dayandı, insanlar onu görüyor ve hayatta olduğunu sanıyordu. Bir süre sonra onun hakkında şüpheye ve ihtilafa düştüler. Bazıları şöyle dediler: “Uzun günlerdir Süleyman asasına dayanmış durumdadır, ne yorulmuş, ne uyumuş, ne bir şey içmiş, ne de bir şey yemiştir. O ibadet etmemiz gereken rabbimizdir.” Bir grubu da şöyle dedi: “Süleyman sihirbazdır. Sihirle gözlerimize asasına dayandığını göstermektedir, ama gerçek bu değildir.”Müminler ise şöyle dediler: “Süleyman Allah’ın kulu ve Peygamberidir, Allah onu kendi isteği ile tedbir ve idare etmektedir.” Süleyman hakkında bu farklı görüşler ortaya çıkınca aziz ve celil olan Allah, bir güve gönderdi. Bu güve Süleyman’ın asasını içerden kemirdi, asa kırıldı ve Süleyman (a.s) sarayının üzerinden yüz üstü yere düştü.” *10275
10269* Neml, 16
10270* el-Bihar, 14/95/3
10271* el-Hisal, 241/91
10272* Nehc’ul-Belağa, 182. hutbe
10273* ed-Deavat lir-Ravendi, 142/363
10274* Mustedrefat-u Serair, 41/7
10275* İlel’uş-Şerayi’, 73/2
Yorum