Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

HULASA - Mizan’ul Hikmet

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


    865. Bölüm

    Şüphesiz Ben…


    3133.İmam Ali (a.s): “Şüphesiz ben daha önceden yapmadığım bir itaate sizleri zorlamam ve sizden önce sakınmadığım bir günahtan sizi sakındırmam.” *6620

    3134.İmam Ali (a.s): “Ey insanlar! Şüphesiz ben sizin aranızda; Firavun ailesi arasındaki Harun, İsrailoğulları arasındaki Hitte (bağışlanma) kapısı, Nuh kavmi arasındaki Nuh’un gemisi gibiyim. Şüphesiz “nebe’ul-azim” (büyük haber) ve en büyük sıddık benim. Çok yakında sizlere vaad edilenleri bileceksiniz.” *6621


    İmam Ali (a.s): “Şüphesiz ben asla cihat meydanından kaçmadım. Benimle savaşa giren herkesin kanıyla yeri suvardım.” *6622

    6620* Gurer’ul-Hikem, 3781
    6621* Tenbih’ul Havatir, 2/41
    6622* Nur’us Sakaleyn, 2/139/37



    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


      866. Bölüm

      Ben…

      3135.İmam Ali (a.s): “Dünyayı hor ve hakir kılan benim.” *6623

      3136.İmam Ali (a.s): “Ben Resulullah’ın yar ve yardımcısıyım. Herkesten önce Müslüman olan, putları kıran, kafirler ile cihad eden ve din düşmanlarını ortadan kaldıran kimseyim.” *6624

      3137.İmam Ali (a.s): “Ben hidayetin bayrağı, takva sahiplerinin sığınağı, cömertlik üssü, bağış deryası ve akıl dağıyım.” *6625


      3138.İmam Ali (a.s): “Ben Allah tarafından cennet ve cehennemi bölüştüren kimseyim. Oraya hiç kimse benim bölüştürdüğüm ölçü dışında giremez. Faruk-i Ekber (hak ve batılın en büyük ayırıcısı) benim. Ben kendimden sonraki insanların önderi, kendimden öncekilerin (Resulullah’ın) tebliğcisiyim.” *6626

      3139.İmam Ali (a.s): “Ben Allah’ın ilmi, bilen kalbi, konuşan dili, gözü, yanı ve eliyim.” *6627

      3140.İmam Ali (a.s): “Ben hidayetçiyim, ben doğru yolu bulmuş biriyim, ben yetim ve miskinlerin babası, dulların koruyucusuyum. Ben her zayıfın sığınağı ve her korkağın güven yeriyim. Ben müminleri cennete götüren önderim. Ben Allah’ın kopmaz ipiyim. Ben Allah’ın sağlam kulpuyum. Ben takva kelimesi, Allah’ın gözü, doğru dili ve eliyim.” *6628


      3141.İmam Ali (a.s): “Ben kıyamet günü aziz ve celil olan Allah’ın karşısında adalet istemi için diz çöken ilk kimseyim.” *6629

      3142.İmam Ali (a.s): “Ben Müslüman olanların ilkiyim.” *6630

      3143.İmam Ali (a.s): “Ben Peygamber (s.a.a) ile namaz kılanların ilkiyim.” *6631

      6623* Tarih-u Dimeşk (İmam Ali’nin (a.s) Biyografisi), 3/202/1253
      6624* Gurer’ul Hikem, 3761
      6625* Nehc’us Saadet, 3/79
      6626* el-Kafi, 1/198/3
      6627* et-Tevhid, 1/164
      6628* a. g. e. h. 2
      6629* Tarih-i Dimeşki, Ali’nin (a.s) biyografisinde, 3/178/1215
      6630* a. g. e. 1/47/85
      6631* a. g. e. h. 84



      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

      Yorum


        Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


        867. Bölüm

        İmam Ali’nin (a.s) İlmi

        3144.İmam Ali (a.s) kendisine biat edilince okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Beni kaybetmeden önce sorunuz. Bana her şeyi sual ediniz. Zira ilklerin ve sonların ilmi benim yanımdadır. Allah’a andolsun ki eğer hakemlik makamına oturacak olursam Tevrat ehli arasında da Tevrat’a göre hüküm veririm.” Daha sonra şöyle buyurdu: “Beni kaybetmeden önce bana sorunuz, taneyi yarana ve insanı yaratana andolsun ki benden Kur’an ayetlerinden birini soracak olursanız ne zaman ve kimin hakkında nazil olduğunu sizlere söylerim.” *6632

        3145.İmam Ali (a.s): “Göğsümde öyle bir gizli ilim vardır ki açığa vuracak olursam derin kuyuya sarkıtılmış ip gibi titrer durursunuz.” *6633

        6632* el-İrşad, 1/35
        6633* Nehc’us Saadet, 1/42



        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


          868. Bölüm

          İmam Ali’nin (a.s) Mazlumiyeti

          3146.İmam Ali (a.s): “Resulullah (s.a.a) vefat ettiği günden beri ben mazlumum.” *6634

          3147.İmam Ali (a.s): “Benim gördüğüm zorlukları kimse görmemiştir.” *6635

          3148.İmam Ali (a.s): “Ben yöneticinin halka zulmettiğini sanıyordum. Ama şimdi halkın yöneticiye (bana) zulmettiğini görüyorum.” *6636

          3149.İmam Ali (a.s), kendisine “Sen hilafet hususunda hırslısın” dediklerinde şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki siz daha hırslı ve (Peygamber’e) daha uzaksınız. Ben ise daha layık ve (Peygamber’e) daha yakınım. Şüphesiz ben hakkı istedim, siz hakka ulaşmama engel oluyorsunuz! Beni bulunmam gereken makamdan aşağı indiriyorsunuz. Allahım! Ben Kureyş ve Kureyş’in yardımcıları hakkında senden yardım diliyorum. Zira onlar benimle akrabalık bağını kestiler, yüce makamımı küçümsediler ve hakkım olan hilafet hususunda benimle savaşmak için elele verdiler.” *6637

          3150.İmam Ali (a.s): “Resulullah şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Sen olmasaydın benden sonraki müminler tanınmazdı.” *6638

          3151.İmam Ali (a.s): “Allah’a andolsun ki kıyamet günü Allah ve Peygamberinin yanına zalim olarak gitmektense, gece deve dikeni üzerinde sabahlamak ve prangalara vurulup
          zincirler ile sürüklenmek bana daha sevimli gelir…
          Allah’a andolsun ki bana karıncanın ağzındaki arpa kabuğunu almakla da olsa Allah’a isyan etmem için yedi iklimi ve göklerin altındaki her şeyi verseler yine de yapmam.” *6639


          3152.İmam Ali (a.s): “Şüphesiz benim aranızdaki örneğim, huzuruna geleni aydınlatan karanlıktaki kandil örneğidir.” *6640

          3153.İmam Ali (a.s) sürekli şöyle buyururdu: “Aziz ve celil olan Allah’ın benden daha büyük olan bir ayeti ve Allah’ın benden daha büyük bir haberi yoktur.” *6641

          3154.İmam Ali (a.s): “Bana hak gösterildiği günden beri onda şüpheye düşmedim.” *6642

          6634* Nehc’us Saadet, , 2/448
          6635* Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 4/103
          6636* Kenz’ul Ummal, 36541
          6637* Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 9/305
          6638* Kenz’ul-Ummal, 36477
          6639* Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 11/245
          6640* Gurer’ul i Hikem, 3883
          6641* Nur’us Sakaleyn, 5/491/5
          6642* Gurer’ul-Hikem, 9482



          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


            184. Konu: İmam Hasan b. Ali (a.s)

            869. Bölüm

            İmametinin Delili

            3155.İmam Bakır (a.s): “Müminlerin Emiri (a.s) ölüm döşeğinde yatınca oğlu Hasan’a şöyle buyurdu: “Yanıma yaklaş, Resulullah’ın (s.a.a) bana söylediği sırrı sana da söyleyeyim ve bana verdiği emaneti sana vereyim.” Daha sonra bu dediğini yaptı.” *6643


            6643* el-Kafi, 1/298/2



            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


              870. Bölüm

              Hasan Bendendir ve Ben de Ondan

              3156.Resulullah (s.a.a): “Hasan bendendir ve ben de ondan. Allah onu seveni sever. Hasan ve Hüseyin torunlardan iki torundur.” *6644


              3157.Resulullah (s.a.a) Hasan’a (a.s) işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Allah’ım! Ben onu seviyorum. O halde sen de onu sev ve onu seveni de sev.” *6645

              6644* el-Bihar, 43/306/66
              6645* Kenz’ul-Ummal, 37640



              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


                871. Bölüm

                Hz. Hasan’ın (a.s) Faziletleri

                3158.İmam Zeyn’ul Abidin (a.s): “Şüphesiz Hasan bin Ali bin Ebi Talib (a.s) kendi zamanında insanların en çok ibadet edeni, en çok züht sahibi ve en faziletlisi idi. Hacca gittiğinde yaya gidiyor ve pek çok kez yalınayak olarak gidiyordu. Ölüm hatırlatıldığında ağlıyordu, kabir hatırlatıldığında ağlıyordu, diriliş hatırlatıldığında ağlıyordu, sırat köprüsünden geçiş hatırlatıldığında ağlıyordu, zikri yüce olan Allah’a (amellerin) arzedildiği (gün) hatırlatıldığında feryat edip kendinden geçiyordu. Aziz ve celil olan Rabbi nezdinde namaza durduğunda (haşyetten) boyun damarları titriyordu. Cennet ve cehennem zikredildiğinde yılan sokmuş kimsenin kıvrandığı gibi kıvranıyordu. Allah’tan cenneti istiyor ve cehennemden Allah’a sığınıyordu.” *6646


                3159.Ahmet bin Mueddeb, el-Funun’da ve İbn-i Mehdi ise Nuzhet’ul Ebsar’da şöyle demiştir: “Şüphesiz Hasan bin Ali (a.s) yere ufak tefek şeyler koymuş fakir bir topluluğun yanından geçti. Onlar oturmuş ufak tefek şeyleri alıyor ve yiyorlardı. Bu fakirler ona şöyle dediler: “Ey Allah Resulünün torunu! Yemek yer misin?” Ravi şöyle diyor: “Bunun üzerine Hasan bin Ali (a.s) (onların yanına) oturdu ve şöyle buyurdu: “Allah kibirlenen kimseleri sevmez. Böylece onlar hoşnut oluncaya kadar onlarla birlikte yedi, onun bereketiyle yiyecek olduğu gibi duruyordu (hiç eksilmemişti). Sonra onları ziyafete davet etti, onlara yedirdi ve giydirdi.” *6647

                3160.Şamlı bir adam: “Medine’ye vardım. Cemal ve güzelliği dikkatimi çeken birini gördüm. “Bu kimdir?” diye
                sordum, “Hasan bin Ali’dir” dediler. O şahıs: “Ali’nin böyle bir çocuğunun olmasını kıskandım.” Sonra: “Onun yanına varıp şöyle dedim: “Sen Ebi Talib’in oğlu musun?” O şöyle dedi: “Şüphesiz ben onun oğluyum.” Bunun üzerine ben şöyle dedim: “Sana ve babana…Sana ve babana…” O şahıs: “Ben kendisine dil uzattım, ama o bana hiçbir şeyi iade etmedi (kötü laf kullanmadı) ve sonra bana şöyle buyurdu: “Senin bir yabancı olduğunu görüyorum. Bizden bir şey istersen sana veririz. Bizden bir şey talep edersen sana veririz. Bizden yardım istersen sana yardım ederiz.” O şahıs: “Onun yanından ayrıldığım zaman yeryüzünde bana ondan daha sevimli hiç kimse yoktu.” *6648


                6646* Emali es-Seduk, 150/8
                6647* el-Menakib, li-İbn-i Şehraşub, 4/23
                6648* Muhteser-u Tarih-i Dimeşk, 7/26



                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                Yorum


                  Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


                  185. Konu: İmam Hüseyin b. Ali (a.s)

                  872. Bölüm


                  Hüseyin’in (a.s) Doğumu

                  3161.Fatıma (a.s): “Allah Resulü (s.a.a) Hüseyin’i (a.s) doğurduğumda yanıma geldi. Hüseyin’i sarı bir bez içinde ona verdim. Peygamber (s.a.a) o bezi attı, beyaz biz bez aldı ve Hüseyin’i o bezin içine koydu. Sonra şöyle buyurdu: “Ey Fatıma! Al bunu, şüphesiz o imam oğlu imamdır, kendi soyundan olan iyi imamlardan dokuz imamın babasıdır. Dokuzuncusu ise onların Kaim olanıdır.” *6649


                  3162.İmam Zeyn’ul Abidin (a.s): “Hüseyin (a.s) doğduğunda Allah-u Teala Cebrail’e (a.s) şöyle vahyetti: “Şüphesiz Muhammed’in bir oğlu olmuştur. Ona in kendisini tebrik et ve ona şöyle de: “Şüphesiz Ali sana oranla Harun’un Musa’ya olan oranı gibidir. O halde onu (Hüseyin’i) Harun’un oğlunun adıyla adlandır.” Bunun üzerine Cebrail (a.s) nazil oldu, onu Allah-u Teala adına kutladı, sonra şöyle buyurdu: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah sana onu Harun’un oğlunun adıyla adlandırmanı emretmektedir.” Peygamber (s.a.a), “Onun adı neydi?” diye sorunca Cebrail şöyle buyurdu: “Şubeyr idi.” Peygamber şöyle buyurdu: “Benim dilim Arapça’dır.” Cebrail şöyle buyurdu: “Onu Hüseyin olarak adlandır.” *6650

                  6649* Kifayet’ul Eser, 194
                  6650* İlel’uş Şerayi’, 137/5


                  Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                  Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                  Yorum


                    Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


                    873. Bölüm

                    İmam Hüseyin’in (a.s) İmamet Delili

                    3163.İmam Hasan (a.s): “Şüphesiz Hüseyin b. Ali (a.s), nefsim öldükten ve ruhum cismimden ayrıldıktan sonra benden sonraki imamdır. Onun Peygamber’den (s.a.a) veraseti ismi yüce olan Allah katında, kitapta (Levh-i Mahfuz’da ) kaydedilmiştir. Aziz ve Celil olan Allah bu verasete anne ve babasından aldığı veraseti de eklemiştir. Zira Allah sizlerin yaratıkların en iyisi olduğunuzu bilmiş, bu yüzden sizler arasından Muhammed’i (s.a.a) seçmiş, Muhammed ise Ali’yi (a.s), Ali de (a.s) beni imam seçmiştir ve ben de Hüseyin’i (a.s) imam seçtim.” *6651

                    6651* el-Kafi, 1/301/2




                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


                      874. Bölüm

                      Hüseyin Benden ve Ben Ondanım

                      3164.Resulullah (s.a.a): “Ama Hüseyin…Şüphesiz o bendendir. O benim oğlum ve çocuğumdur. Kardeşinden sonra yaratıkların en hayırlısıdır. O Müslümanların imamı, müminlerin mevlası, alemlerin Rabbinin halifesi, yardım dileyenlerin yardımına koşan, iltica edenlerin sığınağı, tüm yaratıkların üzerinde Allah’ın hüccetidir. O cennet ehli gençlerinin efendisi, ümmetin kurtuluş kapısıdır. Onun emri benim emrim, onun itaati benim itaatimdir. Ona tabi olan şüphesiz bendendir ve ona isyan eden şüphesiz benden değildir.” *6652

                      3165.Bera b. Azib: “Resulullah’ın (s.a.a) Hüseyin’i (a.s) kucağında taşıyarak şöyle buyurduğunu işittim: “Allah’ım! Ben onu seviyorum. O halde sen de onu sev.” *6653

                      3166.Said bin Ebi Raşid Ye’la Amiri’den naklen: “Allah Resulü (s.a.a) ile birlikte kendisini davet ettikleri bir yemeğe gitmiştik.” Sonra şöyle dedi: “Allah Resulü (s.a.a) topluluğun önünde çocuklarla oynayan Hüseyin’e yöneldi. Allah Resulü (s.a.a) onu yakalamak istedi, ama o çocuk (Hüseyin) oraya buraya kaçıp durdu. Resulullah onu yakalayıncaya kadar onunla gülüşüyordu.” Daha sonra şöyle dedi: “Bir elini başının altına bir elini de çenesinin altına koyarak dudağını ağzına koydu ve öptü. Daha sonra Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Hüseyin bendendir ve ben Hüseyin’den. Allah Hüseyin’i seveni sever. Hüseyin torunlardan bir torundur.” *6654

                      3167.İbn-i Abbas: “Resulullah (s.a.a) Hüseyin bin Ali’yi omuzlarında taşırken bir şahıs şöyle dedi: “Ne de iyi bir bineğe binmişsin ey çocuk!” Bunun üzerine Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “O da iyi bir binicidir.” *6655

                      6652* Emali es-Saduk, 101
                      6653* el-Bihar, 43/264/16
                      6654* el-Mustedrek Ale’s Sahiheyn, 3/177
                      6655* Sunen-ut Tirmizi, 5/661/3784



                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


                        875. Bölüm

                        İmam Hüseyin’in (a.s) Faziletleri

                        3168.Resulullah (s.a.a): “Her kim yeryüzü ehlinden gökyüzü ehline en sevimli olan kimseye bakmak isterse Hüseyin’e baksın.” *6656

                        3169.İmam Hüseyin (a.s): “Resulullah'ın (s.a.a) huzuruna vardım. Ubey bin Kâb da oradaydı. Resulullah (s.a.a) bana hitaben şöyle buyurdular: “Merhaba (hoş geldin) ey Eba Abdullah, ey göklerin ve yerlerin süsü!” Ubey, “Ya Resulullah (s.a.a)! Nasıl olur da sizden başka bir kimse yerlerin ve göklerin süsü olabilir?” dediğinde Resulullah şöyle buyurdu: “Ey Ubey! Beni peygamber olarak gönderene (Allah'a) yemin ederim ki, Hüseyin bin Ali'nin makamı göklerde (Allah katında) yeryüzündeki makamından çok daha üstündür. Arşın sağ tarafında (Hüseyin hakkında) şöyle yazılmıştır: “(O) hidayet meşalesi, kurtuluş gemisi, sarsılmaz imam, izzet ve iftihar vesilesi, ilim denizi ve hazinesidir.” *6657

                        3170.İmam Hüseyin (a.s) Aşura günü yaptığı ikinci konuşmasında şöyle buyurmuştur: “Bilin ki bu zinazade oğlu zinazade, beni iki şeyin arasında karar kılmıştır: Kılıç ve zillet! Zillet şüphesiz bizden uzaktır! Zira Allah, Peygamberi, müminler, temiz kucaklar (temiz anneler), gayretli yürekler ve babaların şerafetli nefisleri bizim aşağılık insanlara itaat etmemizi, yüce insanların öldürüldüğü yerlere tercih etmemize izin vermemektedir.” *6658


                        3171.İmam Hüseyin(a.s) Aşura günü yaptığı bir konuşmasında şöyle buyurmuştur: “Hayır, Allah’a yemin olsun ki ne onlara zillet elini vereceğim ve ne de kölelerin kaçtığı gibi kaçacağım.” *6659

                        3172.İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s): “İmam Hüseyin’in (a.s) şöyle buyurduğunu işittim: “Eğer birisi bana bu kulağımdan (sağ kulağına işaret ederek) sövecek ve diğer kulağımdan özür dileyecek olursa şüphesiz onun bu özrünü kabul ederim. Zira Müminlerin Emiri Ali b. Ebi Talib (a.s) bana Peygamber’den (s.a.a) şöyle buyurduğunu işittiğini aktarmıştır: “Haklı olsun veya batıl, birinin özrünü kabul etmeyen kimse Havuz’da yanıma gelemeyecektir.” *6660


                        3173.Huzeyfe bin el-Yeman: “Peygamber’in (s.a.a), Hüseyin bin Ali’nin (a.s) elinden tuttuğu halde şöyle buyurduğunu gördüm. “Ey insanlar! Bu Hüseyin bin Ali’dir. Onu tanıyınız. Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki şüphesiz o cennettedir, onu seven kimse de cennettedir ve onu seven kimseyi seven kimse de cennettedir.” *6661

                        3174.Şuayb bin Abdurrahman bin el Huzai: “Kerbela günü Hüseyin bin Ali’nin sırtında bir iz görüldü. Bu Zeyn’ul Abidin’e sorulduğunda şöyle buyurdu: “Şüphesiz bu iz Hüseyin bin Ali’nin yoksul, yetim ve fakirlerin evine sırtında taşıdığı torbanın izidir.” *6662

                        3175.Seyyid b. Tavus, el-Luhuf adlı kitabında hadisin ravisinden şöyle dediğini naklediyor: “Daha sonra İmam Hüseyin (a.s) insanları savaşmaya davet ediyordu. Karşısına çıkan herkesle savaşıyor, öldürüyordu. Böylece büyük bir kesimi öldürdü. İmam (öldürürken de) şu şiiri okuyordu: “Öldürülmek utanç içinde yaşamaktan daha üstündür. Utanç da ateşe gitmekten daha iyidir.” Hadisin bazı ravileri şöyle diyorlar: “Allah’a yemin olsun ki ben eli boş olduğu ve çocukları, ailesi ve dostları öldürüldüğü halde ondan (Hz. Hüseyin’den) daha cesur olan bir başkasını görmedim. Düşmanlar ona saldırınca o da onlara kılıcıyla saldırıyor, kendine kurt saldırınca savaşan bir savaşçıyı andırıyordu. Otuz bin kişilik düşman ordusuna hamle ediyordu. Böylece çekirge sürüleri gibi dağılıyor, elinden kaçıyorlardı. İmam daha sonra yerine dönüyor ve şöyle buyuruyordu: “Yüce ve büyük Allah’tan başka güç ve kuvvet yoktur.” *6663
                        bak. 280. Konu; Aşura

                        6656* Menakib-i İbn-i Şehraşub 4/73
                        6657* Uyun-u Ahbar’ir Rıza (a.s), 1/59/29
                        6658* el-Luhuf, 97
                        6659* el-İrşad, 235
                        6660* İhkak’ul-Hak, 11/431
                        6661* Emali es’Saduk, 478/4
                        6662* Menakib-u İbn-i Şehraşub, 4/66
                        6663* el-Luhuf, 170



                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


                          186. Konu: İmam Ali b. Hüseyin (a.s)

                          876. Bölüm

                          İmam Ali b. Hüseyin’in İmamet Delili

                          3176.İmam Bakır (a.s): “Hüseyin b. Ali’nin (a.s) şahadet anı çatınca büyük kızı Fatıma binti Hüseyin’i (a.s) yanına çağırdı. Kapalı bir yazıyı ve açık bir vasiyetnameyi kendisine verdi. Ali b. Hüseyin büyük bir karın ağrısına tutulmuştu. Artık hiç kimse onun kurtulacağını sanmıyordu. Fatıma onu aldı ve Ali b. Hüseyin’e (a.s) verdi. Allah’a yemin olsun ki bu mektup sonradan bizlere ulaştı...Allah’a andolsun ki Adem’in yaratılışından dünyanın sonuna kadar Ademoğullarının ihtiyaç duymuş olduğu ve duyacağı her şey o mektupta yazılıdır.” *6664

                          6664* el-Kafi, 1/303/1



                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


                            877. Bölüm

                            İmam Zeyn’ul Abidin’in (a.s) Makamı

                            3177.Resulullah (s.a.a): “Kıyamet günü bir münadi şöyle seslenir: “Zeyn’ul Abidin nerede?” Ben, “Oğlum Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebi Talib’in safları yardığını (ve ileriye doğru çıkmaya çalıştığını) görür gibiyim.” *6665

                            3178.İmam Bakır (a.s), (babası Zeyn’ul-Abidin hakkında): “O Medine fakirlerinden yüz aileye bakıyordu. Yetimlerin, yoksulların, acizlerin ve çaresiz düşkünlerin kendi sofrası başında hazır olmalarına seviniyordu. O kendi eliyle onlara yediriyor, onlardan ailesi olanlar için de İmam ayrıca kendi yiyeceğinden götürüyordu. Önce sadaka vermediği hiçbir yemeği de yemiyordu.” *6666

                            3179.İmam Bakır (a.s): “Şüphesiz Ali bin Hüseyin (a.s) malının tümünü iki defa aziz ve celil olan Allah ile
                            bölüştürdü (malının yarısını Allah yolunda verdi).” *6667


                            3180.İmam Sadık(a.s): “Babam şöyle buyuruyordu: “Ali bin Hüseyin (a.s) namaza durduğunda rüzgarın harekete geçirdiği (yapraklar) dışında hiç hareket etmeyen bir ağaç gövdesi gibi duruyordu.” *6668

                            3181.Tebersi Alam’ul Vera’da: “Ali bin Hüseyin’in (a.s) bir cariyesi vardı. Kendisine su getirirken su kabı düştü ve onu kırdı. Ali bin Hüseyin bin Ali başını kaldırarak cariyeye baktı, cariye şöyle dedi: Şüphesiz Allah şöyle buyurmuştur: “Öfkesini yenenler…” İmam şöyle buyurdu: “Ben de öfkemi yendim.” Sonra cariye şöyle dedi: “Ve insanları affedenler” İmam şöyle buyurdu: “Ben de seni affettim.” Sonra cariye şöyle dedi: “Allah ihsan sahiplerini sever.” İmam şöyle buyurdu: “Git, şüphesiz sen Allah için artık hürsün.” *6669

                            3182.Muhammed bin Talha Şafii Metalib’us Seul’de: “İmam Zeyn’ul Abidin’in içinde bulunduğu evde yangın çıktı. İmam namazında secdeye kapanmıştı. Oradakiler kendisine şöyle dediler: “Ey İbn-i Resulillah! Ey İbn-i Resulillah! Ateş, ateş! İmam ateş sönünceye kadar başını secdeden kaldırmadı. Sonra kendisine şöyle denildi: “Seni kaçmaktan alıkoyan neydi?” İmam şöyle buyurdu: “Ahiret ateşi!” *6670


                            3183.Ebu Naim Hilyet’ul Evliya adlı kitabında: “Ali bin Hüseyin ailesinden birinin ölüm haberini aldığında yanında bir grup bulunuyordu. İmam kalkıp evine gitti. Sonra yeniden topluluğa geri döndü. Kendisine: “Biri mi öldü?” diye sorduklarında İmam (a.s) “Evet” diye buyurdu. Bunun üzerine kendisine başsağlığı dilediler ve sabrına şaştılar. Ardından imam şöyle buyurdu: “Biz Ehl-i Beyt sevdiğimiz şeyler hususunda Allah’a itaat ederiz. Sevmediğimiz şeyler hususunda ise Allah’a hamdederiz.” *6671
                            bak. Es-Sucud; 919, 920. Bölümler

                            6665* el-Bihar, 46/3/1
                            6666* Menakıb-i Şehr-i Aşub, 4/154
                            6667* Hilyet’ul Evliya, 3/140
                            6668* el-Kafi, 3/300/4
                            6669* A’lam’ul Vera, 256
                            6670* Metalib’us Seul, 77
                            6671* Hilyet’ul Evliya, 3/138



                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


                              187. Konu: İmam Muhammed b. Ali Bakır (a.s)

                              878. Bölüm


                              İmam Muhammed b. Ali Bakır’ın (a.s) İmamet Delili

                              3184.Kifayet’ul Eser’de şöyle yer almıştır: “Ali b. Hüseyin (a.s) ölümüyle sonuçlanan hastalığa yakalanınca oğlu Muhammed, Hasan, Abdullah, Ömer, Zeyd ve Hüseyin’i topladı. Oğlu Muhammed’i kendine vasi kıldı. Ona Bakır lakabını verdi ve diğer çocuklarının işini ona ısmarladı.” *6672


                              6672* Kifayet’ul Eser, 239



                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum


                                Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet


                                879. Bölüm

                                İlmi Yaran Kimse

                                3185.Resulullah (s.a.a) Cabir b. Abdullah Ensari’ye şöyle buyurmuştur: “Ey Cabir! Şüphesiz ki sen Tevrat’ta Bakır olarak bilinen oğlum Muhammed b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebi Talib’i görünceye dek hayatta kalacaksın. Onu görürsen kendisine selamımı ilet.” *6673


                                3186.İmam Bakır (a.s): “Şüphesiz hak, içinde batılı barındırdığı bir halde beni çağırdı. Ben de batıl perdesini yırttım ve batıl perdesinin arkasına gizlenen haktan haberdar oldum ve böylece hak perde arkasında gizli kaldıktan sonra aşikar oldu ve yayıldı.” *6674

                                3187.“Ali bin İbrahim babasından naklen: “Etrafından gelen bir grup Şii, Ebu Cafer (a.s) ile görüşmek için izin istediler. İmam kendilerine izin verince yanına varıp bir oturumda kendisinden üç bin soru sordular. Ebu Cafer ise henüz on yaşında olduğu halde (bütün sorulan sorulara) cevap verdi.” *6675


                                6673* el-Bihar, 46/223/1
                                6674* Rebi’ul-Ebrar, 2/603
                                6675* el-Kafi, 1/496/7



                                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X