Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve cagdas Bilim

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #76
    Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

    [color=rgb(68, 68, 68)][/color][color=rgb(0, 0, 0)]Samanyolu Galaksisi spiral şeklinde bir yapıya sahiptir. Spiral galaksilerdeki yıldızlar ve gök cisimleri, şişkin yuvarlak bir merkezi ve bu merkezden dışarı doğru aynı düzlemde ve aynı açıda kıvrılan kolları oluşturacak biçimde konumlanmışlardır. Merkezden çıkan bu spiral kolların arasında kalan uzay boşluğunda da bazı yıldız sistemleri bulunur. Fakat bunların sayısı yok denecek kadar azdır. İşte bizim Güneş Sistemimiz bu spiral kolların arasında yer alan ender yıldız sistemlerinden biridir. Ayette şöyle buyrulur:[/color][color=rgb(68, 68, 68)][/color]
    [color=rgb(68, 68, 68)][/color]
    [color=rgb(68, 68, 68)][/color][color=rgb(0, 0, 0)]“Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır.” (Nahl suresi, 12)

    Uzay Boşluğundaki Net Görüntü

    Güneş Sistemi konumu nedeniyle, spiral kollardaki gazlar ve artıklardan uzak, temiz ve net bir uzay görüntüsüne sahiptir. Güneş Sistemimiz eğer spiral kollardan birinin içinde olsaydı, görüntümüz dikkate değer ölçüde bozulurdu.

    Son derece çarpıcı olan bir başka gerçek, evrenin sadece bizim varlığımıza ve biyolojik ihtiyaçlarımıza olağanüstü derecede uygun olması değil, aynı zamanda bizim onu anlamamıza da son derece uygun olmasıdır. Güneş Sistemimizin bir galaktik kolun kıyısında bulunması, bizim geceleri gökyüzünü inceleyerek uzak galaksileri görebilmemizi ve evrenin genel yapısı hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Eğer bir galaksinin merkezinde yer alsaydık, hiçbir zaman bir spiral galaksinin yapısını gözlemleyemez ya da evrenin yapısı hakkında bir fikir sahibi olamazdık.
    [/color][color=rgb(68, 68, 68)]
    [/color]
    [color=rgb(68, 68, 68)][/color][color=rgb(0, 0, 0)]kuran ve bilim[/color][color=rgb(68, 68, 68)][/color]
    Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
    Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

    Yorum


      #77
      Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

      Güneş’in Özel ve Ayrıcalıklı Konumu[color=rgb(68, 68, 68)][/color]

      Spiral kollar arasında yer alan yıldızlar, normalde yerlerinde uzun süre tutunamaz, sonunda bu kolların içerisine çekilirler. Ancak, Güneş Sistemimiz son 4.5 milyar yıldır galaksinin spiral kolları arasındaki sabit yörüngesinde konumunu devam ettirmektedir.

      Konumumuzun sabitliği, Güneş'in "galactic co-rotation radius" (galaktik ortak dönüş yarı çapı) adı verilen bir hat üzerinde yer alan ender yıldızlardan biri olmasından kaynaklanır.

      Bir yıldızın iki spiral kol arasında sabit kalabilmesi için sadece galaksi merkezinden belli bir mesafede, yani "co-rotation radius" üzerinde olması ve tam olarak galaksi kollarının merkez çevresinde döndüğü hızda yol alması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, spiral kolların dışında olduğumuz için evrenin en güvenli yerinde bulunduğumuzu da görürüz. Çünkü yıldızların yoğun olarak bulunduğu ve bu nedenle çekim güçlerinin gezegen yörüngelerinde aksamalara yol açabileceği bölgelerin dışındayız.

      Ayrıca, supernova patlamalarının öldürücü etkilerinden de çok uzağız. Aksi takdirde, Dünya'nın 4 milyar yılı aşkın uzun yaşamı (gezegenin insan yaşamına elverişli hale getirilmesi için gerekli olan süre) içinde bulunduğumuz galaksinin başka bölgelerinde mümkün olmazdı.

      İşte ancak Güneş Sistemimiz’in bu özel ve ayrıcalıklı konumda yaratılması sonucunda canlılık ve tabii ki insanlık Dünya üzerinde varlığını sürdürebilmektedir. İnsanlar ancak bu vesileyle içlerinde bulundukları evreni inceleyebilmekte ve Allah'ın yaratmasındaki eşsiz, üstün ve muazzam sanatı ve hikmetleri gözlemleyebilmektedirler.

      Bir başka deyişle, evrenin fiziksel yasaları gibi Güneş Sistemi'nin uzaydaki konumu da, bu evrenin insan yaşamı için yaratılmış olduğunu gösteren apaçık kanıtlardan biridir.

      kuran ve bilim

      Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
      Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

      Yorum


        #78
        Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

        Güneş Sistemindeki Hassas Dengeler

        Gezegenlerin Güneş’e olan mesafesi sabittir:
        Güneş Sistemi'nde 9 ayrı gezegen ve bu gezegenlere bağlı 54 ayrı uydu yer alır. Bu gezegenler, Güneş'e olan yakınlıklarına göre; Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Neptün, Uranüs ve Pluton'dur. Gezegenlerin Güneş’e olan bu mesafesi sabittir ve asla değişmez. Bu gezegenlerin ve 54 uydunun içinde yaşama uygun bir yüzey ve atmosfere sahip olan yegane gök cismi ise Dünya'dır. Güneş’in Çekim Gücü ve Gezegenlerin Merkezkaç Kuvveti Arasında Bir Denge Vardır: Gezegenleri dış uzaya savrulmaktan koruyan etki, Güneş'in "çekim gücü" ile gezegenin "merkez-kaç kuvveti" arasındaki dengedir. Güneş sahip olduğu büyük çekim gücü nedeniyle tüm gezegenleri çeker, onlar da dönmelerinin verdiği merkez-kaç kuvveti sayesinde bu çekimden kurtulurlar. Ama eğer gezegenlerin dönüş hızları biraz daha yavaş olsaydı, o zaman bu gezegenler hızla Güneş'e doğru çekilirler ve sonunda Güneş tarafından büyük bir patlamayla yutulurlardı. Bunun tersi de mümkündür. Eğer gezegenler daha hızlı dönseler, bu sefer de Güneş'in gücü onları tutmaya yetmeyecek ve gezegenler dış uzaya savrulacaklardı. Oysa çok hassas olan bu denge kurulmuştur ve sistem bu dengeyi koruduğu için devam etmektedir. Evrendeki hassas denge ve düzeni en açık biçimde gözlemlediğimiz alanlardan biri de, Dünyamız’ın içinde bulunduğu Güneş Sistemi'dir. Güneş Sistemi'ndeki büyüklü-küçüklü gezegenlerin eşsiz düzenleri, sistemin 4 milyar yılı aşkın bir süredir kararlı bir yapıya sahip olmasını sağlamıştır. İşte bu noktada Allah’ın sonsuz gücü ve evrendeki her bir zerre (atom) üzerindeki hakimiyeti ile karşı karşıya kalmaktayız. Allah'ın, yarattıkları üzerindeki bu gücü ve hakimiyeti bir ayette şöyle haber verilir: “Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın.” (Yunus Suresi, 61)

        kuran ve bilim
        Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
        Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

        Yorum


          #79
          Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

          Her Gezegen İçin Ayrı Ayrı Kurulmuş Özel Bir Denge Vardır:[color=rgb(68, 68, 68)][/color]

          Gezegenlerin Güneş'e olan uzaklıkları çok farklıdır. Dahası, kütleleri çok farklıdır. Bu nedenle, hepsi için ayrı dönüş hızlarının belirlenmesi lazımdır ki, Güneş'e yapışmaktan ya da Güneş'ten uzaklaşıp uzaya savrulmaktan kurtulsunlar. Elbette tüm bu dengeler Güneş Sistemi'ndeki gezegenlerden biri olan Dünya için de geçerlidir.

          Sistemdeki Gezegenlerin Varlığı, Dünya'nın Güvenliği ve Yörüngesi İçin Büyük Önem Taşır:

          Jüpiter'in konumu buna bir örnektir. Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni olan Jüpiter, varlığıyla aslında Dünya'nın dengesini sağlamaktadır. Astrofizik hesaplamalar, Jüpiter'in bulunduğu yörüngedeki varlığının, Güneş Sistemi'ndeki Dünya gibi diğer gezegenlerin yörüngelerinin istikrarlı olmasını sağladığını ortaya çıkarmıştır.

          Diğer pek çok yıldız sisteminde Jüpiter benzeri gezegenler vardır. Fakat bunlar bulundukları sistemi kararlı hale getirmek ya da sistemlerindeki diğer gezegenleri korumaktan çok uzaktırlar. Washington Üniversitesi'nden Dr. Peter D. Ward'a göre, "Bugün gözlemlenebilen bütün Jüpiterler kötüdür. Tek iyi olan yalnızca bizimkidir. Ve öyle de olmak zorundadır, aksi takdirde ya karanlık uzaya ya da Güneşiniz'e doğru fırlardınız." (Peter D. Ward and Donald Brownlee, "Rare Earth: Why Complex Life is Uncommon in the Universe".)

          Jüpiter açısından bir diğer önemli nokta da şudur: Jüpiter olmasaydı yüksek sayıdaki kuyruklu yıldız çarpmaları nedeniyle yeryüzünde hayat olamazdı. Fakat Jüpiter devasa kütlesinin oluşturduğu manyetik alan sayesinde Güneş Sistemi'ne giren meteor ve kuyruklu yıldızların yörüngesini saptırarak Dünya'ya yönelmelerini engeller. Böylece, Dünya'ya bir kalkan görevi gören dev bir manyetik koruyucu şemsiye oluşturur.

          Jüpiter'in Dünya'yı koruyucu bu ikinci işlevini gezegen bilimci George Wetherill, "Jüpiter Ne Kadar Özel" adlı bir makalede şöyle açıklar:

          “Jüpiter'in bulunduğu yerde eğer bu büyüklükte bir gezegen var olmasaydı, Dünya, gezegenler arası boşlukta gezinen meteorlara ve kuyruklu yıldızlara yaklaşık bin kat daha fazla hedef olurdu... Eğer Jüpiter olduğu yerde olmasaydı, şu anda biz de Güneş Sistemi'nin kökenini araştırmak için var olamazdık.” (G.W. Wetherill, "


          kuran ve bilim
          Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
          Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

          Yorum


            #80
            Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

            [color=rgb(68, 68, 68)][/color][color=rgb(0, 0, 0)]Dünya-Ay İkili Gezegen Sistemi Güneş Sistemi’nin Dengesinin Korunmasında Çok Önemli Bir Etkendir:

            Dünya-Ay sisteminin yokluğunda, Jüpiter'in muazzam kütlesi Merkür, Venüs gibi iç gezegenlerde çok büyük bir istikrarsızlığa sebep olacaktı. Bu da belli bir zaman sonra Merkür ve Venüs gezegenlerinin yörüngelerinin çok fazla yakınlaşmasına yol açacaktı. Böyle bir yakınlaşma ise Merkür'ün sistemden dışarı atılmasına, Venüs'ün de yörüngesinin değişmesine neden olurdu. Güneş Sistemi'nin bir bilgisayar simülasyonunu yapan bilim adamları sistemde milyarlarca yıldır süre gelen denge ve kararlılığın, ancak bu gezegenlerin sahip oldukları ideal kütle ve konumları sayesinde mümkün olabileceğini, bu dengeden en ufak bir sapmanın dahi Güneş Sistemi'nin, dolayısıyla insanlığın var olmaması anlamına geleceğini belirlemişlerdir.

            Kasım 1998'de dünyaca ünlü astronomi dergisi "The Astronomical Journal"da yayınlanan son astronomik çalışmalardan birinde de Güneş Sistemimiz’deki olağanüstü denge, "temel bulgularımız Güneş Sistemi'ndeki uzun süreli kararlılık ve dengenin sağlanması için bir tür "temel dizayn"a ihtiyaç olduğunu göstermektedir". (Innanen, Kimmo, S. Mikkola, and P.Wiegert. 1998. The Earth-Moon System and the Dynamical Stability of the Inner Solar System. The Astronomical Journal 116: s. 2055-2057) ifadesiyle vurgulanmaktadır. Kuşkusuz makalede geçen “temel dizayn” ifadesiyle Rabbimiz’in kusursuz yaratışı ifade edilmektedir. Güneş Sistemi'nin yapısı da insan yaşamı için olağanüstü özel bir yaratılışla düzenlenmiştir. Allah'ın bu üstün yaratışı, Kuran'da birçok ayetle haber verilmiş ve insanlara bu mucizevi yaratılış üzerinde düşünmeleri emredilmiştir:

            “Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir.” (Araf Suresi, 54)

            Güneş ve Dünya tam olması gerektiği gibi yaratılmıştır. Allah’ın her şeyi bir hesap ile yaratışı Kuran’da şöyle haber verilmiştir:

            "O sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükun (dinlenme), Güneş ve Ay'ı bir hesap (ile) kıldı. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen Allah'ın takdiridir." (Enam Suresi, 96)
            [/color][color=rgb(68, 68, 68)]
            [/color]
            kuran ve bilim
            Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
            Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

            Yorum


              #81
              Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

              Kainatin genislemesi

              Kainatin genislemesi, cagdas bilim tarafindan yapilan en muhtesem kesif hadisesidir. bu genisleme, bugün iyice kabul edilen bir kavram olup, tartismalar sadece bunun ne sekilde oldugu konusundadir.

              Genel izafiyet teorisinden itibaren teklif edilmis bulunan kainatin genislemesi meselesinin, galaksi tayflarinin incelenmesinden cikan fiziki bir temeli de vardir; galaksilerin tayfinin kirmiziya dogru sistematik olarak hareket etmesi galaksilerin birbirinden uzaklasmasi ile aciklanmak isteniyor böylece kainatin alani durmadan büyümekte olup, bizden, uzaklasildigi oranda bu genisleme önem kazanmaktadir. gök cisimlerinin bu sürekli genisleme icindeki hareketleri, isik hizinin kesirlerinden, isik hizini asan miktara kadar uzanmaktadir.

              Failin Allah oldugu su kuran ayeti (zariyat: 51, 47), bu cagdas kavramlarla karsilastirilabilirmi?

              "biz gögü saglamca kurduk ve gercekten biz onu genisletmekteyiz"

              Sema kelimesinin tercümesi olan gökten maksat, kendisinden bahsedilen yerküresinin disindaki bütün kainat degilmidir?

              "biz onu genisletiyoruz" diye cevrilen kisim metinde, ism-i failin cem'i sekli olan musi'une kelimesidir ki bu da, esaya sözkonusu oldugunda "genisletmek", "yaymak, daha genis ve daha uzak hale getirmek" anlamlarini ifade eden evsa'a fiilinden gelir.

              Ayetin bu son kelimesinin manasini iyice kavramaktan aciz olan bazi mütercimler, bence yanlis anlamlar veriyorlar Mesela R. Blachere "biz, eli cok acik olaniz" diyor. Baska bazi müellifler, anlamini kesfetmekle birlikte, söylemeye cesaret edemiyorlar: M. Hamidullah Fransizca kuran mealinde, gögün ve uzayin genislemesinden, bir soru isaretiyle bitirerek bahsediyor. Nihayet, tefsirlerine, mesru bilimsel fikirleri alan bazi müellifler de vardir ki, bizim burada naklettigimiz manayi verirler.

              Mesela kahire'deki islami isler yüksek meclisi'nce yayinlanan Muntahab tefsirinin aciklamalari bu kabildendir; onlar, en ufak müphemlige yer birakmaksizin, kainatin genislemesinden bahsederler.


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #82
                Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                Uzayin Fethi

                Bu acidan, kuranin üc ayeti, iyice dikkat cekici niteliktedir. onlardan biri, bu alanda gerceklestirilmesi insanlara birakilan ve onlarin da gerceklestirecekleri hususu, hic de kapali olmayan bir tarzda aciklar. öbür iki ayette, Allah mekke müsriklerine hitap ederek, göge cikmalari halinde ne derece sasiracaklarini bildirirken, onlar üzerinde etkisi olmayacak bir hipoteze isarette bulunur.

                1. birinci ayet, Rahman suresinin 33. ayetidir:
                "ey cinler ve insanlar toplulugu, göklerin ve yerin (bucaklarindan gecip) öteki bölgelerine girmeye gücünüz yeterse gecip gidin. ancak bir kudretle gecebilirsiniz"

                Burada verilen meal bazi aciklamalari gerektirir:
                a) Fransizcadaki "si" kelimesi, dilimizde ihtimale bagli bir sarti ifade ettigi gibi, ayni zamanda, gerceklestirilebilir bir faraziye (varsayim) veya gerceklestirilemeyen bir faraziye bagli olan bir sarti da ifade eder. Arap dili, sarti, daha acik bir sekilde incelikleriyle belirtmeye elverislidir. ihtimali bildirmek icin "iza" gerceklestirilebilir bir faraziyeyi anlatmak icin ise "in", gerceklestirilemeyecek bir faraziyeyi belirtmek icin ise "lev" olmak üzere üc ayri sart edati vardir. incelenen ayet, "in" ile ifade edilen, gerceklestirilebilecek bir faraziyenin söz onusu oldugunu göz önünde bulundurur. Demek ki kuran, burada müsahhas bir gerceklestirmenin, maddeten mümkün oldugunu bildirmektedir. arapcadaki bu ayirim, bazilarinin haksiz olarak, bu ayeti sirf mistik bir tarzda yorumlamalarini konu disi birakir.

                b) Allah görünmez varliklara "cinn" ve insanlara "ins" hitap etmektedir, yoksa varlik bakimindan mecazi muhataplara degil

                c) "gecip öteki bölgelere girmek", min edati ile gelen nafaza fiilinin tercümesidir. bu fiil kazimirski sözlügüne göre "gecip girmek", "bir yandan öte yana gecmek" ve "bir seyin öbür ucundan cikmak" (mesela, bir taraftan girip öbür taraftan cikan ok hakkinda kullanilir) gibi anlamlara gelir. demek ki bu kelime, sözü gecen bölgelere derin bir nüfuzu ve onlarin öteki ucundan cikisi bildirmektedir.

                d) bu tesebbüsü gerceklestirecek insanlarn sahip olacaklari gücün (sultan), Kadir-i mutlak tarafinan verilen bir güc oldugu anlasiliyor


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #83
                  Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                  süphe yoktur ki bu ayet, bir gün insanlarin gerceklestirecekleri -ve cagimizda, oldukca yersiz bir deyimle- "uzayin fethi" dedigimiz olayin mümkün olduguna isaret etmektedir. suna da dikkat etmek gerekir ki, kuran metni, yalniz göklerin bölgelerine girmeken degil, ayni zamanda yerin bölgelerine nüfuz etmekten, yani yerin derinliklerinin kesfinden de bahsetmektedir.

                  2. öteki iki ayet Hicr suresinden (14 ve 15. ayetler) alinmislardir. surenin bu kisminin muhtevasinin da gösterdigi üzere Allah, mekke müsriklerinden bahsediyor:

                  "onlara gökten bir kapi acsak da oraya cikacak olsalardi: 'herhalde gözlerimiz döndürüldü, biz büyülenis bir topluluguz' derlerdi"

                  Bu,insanin tahayyül edebileceginden farkli olan, beklenmedik bir manzara karsisindaki hayreti ifade eder.

                  Buradaki sart cümlesi "lev" edati ile baslar ve bu edat, bu parcanin kendilerinden bahsettigi kimseler icin, asla gerceklesmeyecek olan bir faraziyeyi bildirir.

                  su halde, uzayin fethi konusunda, kuranin iki ayeti ile karsi karsiya bulunuyoruz: bunlardan biri, Allahin insan zekasina ve maharetine verecegi gücler sayesinde, günün birinde gerceklesecek olan hadiseye, öbürü ise Mekke müsriklerinin yasayip göremeyecekleri bir duruma -ki gerceklesmeyecek bir sart halinde ifade edilmesi de bundan ileri gelmistir- isaret etmektedir. Fakat bu olay, nakledilen birinci ayetin de düsündürdügü üzere, baskalari tarafindan yasanacaktir. o ayet, uzay yolcularinca görülecek olan beklenmedik manzara karsisindaki bakislarin altüst olmasi, büyülenmis olma izlenimi.... gibi tepkileri tasvir ediyor.

                  iste insanin dünya etrafinda ilk ucusunu yaptigi tarih olan 1961'den beri, astronotlar bu harika macerayi böylece yasadilar. nitekim bilinmektedir ki, dünya atmosferinin ötesinde bulunuldugunda gök, dünyadakilere göründügü gibi, asla acik mavi surette görünmez. bize acik mavi görünmesi, günes isiginin, atmosfer tabakalari tarafindan emilmesi (absorbtion) olaylarinin sonucudur.

                  Uzayda, dünya atmosferinin ötesinde bulunan bir gözlemci, gögü siyah görürken dünyayi ise -yine dünya atmosferindee isigin emilmesi olaylari sebebiyle- mavimtrak renkte bir hale ile cevrelenmis görür. ayni anda -atmosferi olmayan ay ise- gögün siyah fonu üzerinde kendisine has renkleri ile gözükür.

                  Demek ki bu, insan icin kendisine uzayda görünen, tamamen yeni bir manzaradir. bu manzaranin fotograflari, zamanimiz insanlari yönündenn artik alisilmis seyler arasina girmis bulunuyor.

                  Burada da, kuran ile cagdas bilgiler karsilastirildiginda, bu aciklamalarin, on dört asir kadar önce yasamis olan bir insanin fikrinden cikmis olmasi düsünülemez.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #84
                    Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                    YER

                    Daha önce incelenen bircok konu gibi, yerle ilgili ayetler de Kuranin her tarafina serpistirilmistir onlari siniflandirmak güctür; burada yapilan tasnif de tamamen sahsidir.

                    iyice aciklamak icin, her seydenönce, baska konulari da ele almakla birlikte, ihtiva ettigi misaller sayesinde, Allahin nimetleri üzerinde düsünmeleri amaciyla, insanlara cagrida bulunan genel kapsamli ayetleri cikarmak faydali görnüyor.

                    özellikle su konulardan bahseden, baska ayet gruplari ise ayrica ele alinabilir:
                    -suyun deverani ve denizler
                    -yeryüzü sekilleri
                    -dünya atmosferi

                    Genel kapsamli ayetler

                    Allahin yaratiklarina bagisladigi nimetler züerinde insanlari düsünmeye yönelten deliller sunmakla birlite, bu ayetler surada burada, cagdas bilimin verileriyle karsilastirmaya deger bilgiler ihtiva ederler. bilimsel acidan bu ayetlerin önemi ayrica suradadir: onlar bazi tabiat olaylariyla ilgili olarak, kuranin nüzulü zamaninda yasamis insanlar arasinda yayilmis -bilimin gelismesinin cok sonra yanlisliklarini ispatlayacagi- anlayislardan hicbirini dile getirmezler.

                    bu ayetler bir yandan cografi sebeplerle, kuranin birinci derecede hitap ettigi Mekke ve Medine ahalisi, arap yarimadasindaki bedevilerin zihniyetlerinin kolayca nüfuz edebilecegi fikirleri, öbüt yandan da her yerde ve her zaman yasayacak daha kültürlü bir toplumun -düsünmek zahmetine katlandigi takdirde- cikarabilecegi, genel türden bilgileri ifade ederler ki, bu da kuranin evrenselligini gösterir.


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #85
                      Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                      Bu ayetlerin Kuranda herhangi bir tasnifi görünmediginden, onlari sure sirasina göre takdim ediyoruz:

                      "O (Rabb) ki yeri, sizin icin dösek, gögü de bina yapti. gökten su indirdi, onunla size rizik olarak cesitli ürünler cikardi. öyleyse siz de, (gercegi) bile bile Allah'a esler kosmayin" (bakara 22)

                      "süphesiz göklerin ve yerin yaratilisinda, gece ve gündüzün degismesinde, insanlarin faydasina olan seyleri, denizde tasiyp giden gemilerde, Allah'in gökten su indirip onunla ölmüs olan yeri (tekrar) dirilterek üzerinde her cesit canliyi yaymasinda rüzgarlari ve yer ile gök arasinda emre hazir bekleyen bulutlari evirip cevirmesinde, elbette düsünen kimseler icin deliller vardir" (bakara 164)

                      "O (Allah)'dur ki arzi yaydi, orada sabit (daglar) ve irmaklar var etti, orada meyvelerin hepsinden iki es yaratti. geceyi gündüzün üzerine örtüyor. süphesiz bunda düsünen kimseler icin ayetler (deliller) vardir." (Rad 3)

                      "Arzi da yaydik, oraya saglam (daglar) attik ve orada tartili (ölcülü, mütenasip) seyler bitirdik. orada sizin icin ve (beslediginizi sandiginiz fakat aslinda) sizin beslemediginiz kimseler icin gecimlikler meydana getirdik. hicbir sey yoktur ki onun hazineleri, bizim yanimizda olmasin, ama biz onu, üzerinize bilinen bir miktar ile indiririz" (hicr 19-21)

                      "(Allah) O'dur ki yeri size besik yapti ve onda sizin icin yollar acti, gökten bir su indirdi biz o su ile her cesit bitkiden ciftler cikardik. yiyin, hayvanlarinizi otlatin. süphesiz bunda, akil sahipleri icin isaretler vardir" (taha 53-54)

                      "yahut su dünyayi durulacak yer yapan, aralarindan irmaklar cikaran, orada saglam (daglar) yaratan ve iki deniz arasina bir engel koyan kimdir? Allah ile beraber baska bir tanri mi var? hayir, onlarin cogu bilmiyorlar" (neml 61)

                      Burada, yerkabugunun genel stabilitesine isaret ediliyor. bilindigi üzere, yerküresinin ilk zamanlarinda, onun yüzeydeki tabakasi sogumasindan önce, kararsiz (sallantili, instable) idi. Bununla beraber, yerkabugunun stabilitesi mutlak degilir, zira zaman zaman depremlerin meydana geldigi bölgeler de vardir. iki deniz arasindaki engel ise, ileride görülecegi üzere, bazi büyük körfezler düzeyinde görülen, irmak sulari ile deniz sularinin birbirine karismamasi olayina isaret etmektedir.


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #86
                        Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                        "yeryüzünü size boyun egdiren O (Allah)'dur; haydi onun omuzlarinda yürüyün ve
                        Allah'in rizkindan yiyin. (sonunda) dönüs O'nadir." (mülk 15)

                        "Bundan sonra da yeri yaydi. ondan, suyunu ve otlagini cikardi. daglari saglam ve sabit kildi. (bütün bunlari) sizin ve hayvanlarinizin gecimi icin (yapti)." (naziat 30-33)

                        Bircok ayette suyun önemi ve yerde suyun bulunmasinin pratik neticesi, yerin verimliligi gözler önüne serilir. süphe yok ki su, cöl ülkelerinde, insanin yeryüzündeki hayati icin sart olan bir numarali elemandir. fakat kuranin anlatisi, bu cografi özelligi asar. cagdas bilimin en iyi ispatlanmis verilerine göre, su yönünden zengin olmak bakimindan, günes sisteminde biricik olan gezegenin (dünyanin) bu niteligi sürekli vurgulanir. Susuz bir dünya, ay gibi ölü bir yildiz olurdu. Kuran, yerin tabii olaylarini anlatirken, birinci sirayi suya verir. suyun deverani onda, dikkati cekecek bir dogrulukla tasvir olunur.


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #87
                          Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                          Suyun Deverani ve Denizler

                          insanlarin hayatinda suyun önemine iliskin kuran ayetleri, zamanimizda arka arkaya okundugunda, onlarin hepsinin bizce apacik fikirler ihtiva ettigi izlenimi uyanir. bunun sebebi aciktir: cagimizda biz, tabiatta suyun dolasiminin ne demek oldugunu, az cok belirgin bir bicimde biliyoruz. fakat bu konu hakkinda eski zamanda yayygin olan cesitli telakkileri göz önünde bulundurursak, kuranda yer alan bilgilerin, efsanevi anlayislardan ileri gelen unsurlari ihtiva etmedigini farkederiz. bu anlayislar o zaman gecerli idi ve onlarin gelismesinde gözlemden ziyade, felsefi tasavvurun payi büyük olmustu. gerci, ampirik bir tarzda ve sinirli bir ölcüde, topraklarin sulanmasi isinde, faydali pratik bilgiler elde edilebilmisti, ama buna karsilik, genel olarak suyun dolasimi konusunda, günümüzde pek makbul olmayacak telakkilere yer veriliyordu.

                          Bundan ötürü yeralti sularinin, yagmur sularinin süzülmesinden ileri geldigini düsünmek, basit bir is sayilabilir. fakat eski zamanda i.ö. birinci yüzyilda, Roma'da vitruve adini tasiyan bir sahsin, bu fikri savundugu bir istisna olarak nakledilir. ayni sekilde, kuranin vahyedildigi zamani da icine alan uzun asirlar boyunca, sularin düzeni konusunda, insanlar tamamen yanlis telakkilere sahip bulunuyorlardi.


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #88
                            Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                            Bu meselelerin uzmanlarindan olan G Castany ile B. Blavoux, Encycloppedia universalis'te yazmis olduklari "Hydro-geologie" makalesinde, konunun tarihi yönü hakkinda, su ibretli bilgileri veriyorlar:

                            i.Ö. 7. yilda Milet'li Thales, kara parcalarindaki rüzgarlarin etkisiyle deniz sularinin itildigini, topraga düsüp yere girdigini düsünüyordu. Platon da bu fikirleri paylasiyordu; suyun denizlere dönüsünün, Tatar denilen bir büyük ucurum sayesinde gerceklestigi kanaatindeydi. Bu teori Descartes de dahil, 28. yüzyila kadar sayisiz taraftar bulacaktir. Aristo ise, yerdeki su buharinin, daglarin soguk oyukarinda yogunlastigini ve böylece kaynaklari besleyen yeralti gölleri olusturdugunu tahmin ediyordu. Bu nazariye, 1. asirda Senegue tarafindan benimsenecegi gibi, 1877'ye kadar, O. Volger'in de iclerinde bulundugu bircok taraftar bulacaktir. Suyun dolasimi konusunda, ilk vazih anlayis, 1580'de Bernard Palissy tarafindan, yeniden ortaya konulacaktir. bu sahis da, yeralti sularinin, yagmur sularinin süzülmesinden meydana geldigini kabul ediyordu. Bu teori 17. asirda E. Mariotte ve P. Perrault tarafindan da desteklenecektir.



                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #89
                              Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                              Hz. Muhammedin devrinde gecer akce olan yanlis telakkilerin kuranda hicbir etkisine rastlanmaz; konu ile ilgili ayetler sunlardir:

                              "gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahceler ve bicilecek taneli ekinler bitirdik birbirine girmis kat kat tomurcuklari olan yüksek hurma agaclari yetistirdik; kullarimiza rizik olmasi icin. ve o su ile ölü bir diyara tekrar can verdik. iste kabirlerden cikis da böyle olacaktir" (kaf 9-11)

                              "gökten belli miktarda bir su indirdik de onu yerde yerlestirdik. biz onu gidermeye de kadiriz. onunla size, iclerinde sizin icin bircok meyveler bulunan, hurma ve üzüm bahceleri yaptik, onlardan yiyorsunuz" (müminun 18-19)

                              "Rüzgarlari asilayici olarak gönderdik de gökten su indirdik, böylece sizi suladik. yoksa siz, suyu depo edemezdiniz." (hicr 22)

                              son iki ayet iki sekilde tefsir edilebilir. birincisi: Asilayici rüzgarlar, cicek tozunu nakletmelerinden dolayi bitkilerin tozlasmasini saglarlar. ikincisi: burada mecazi bir ifade söz konusudur.

                              Yagmur vermeyen bulutu, sagnak bosaltir duruma getiren rüzgarin rolü, benzetme yoluyla anlatilmaktadir.

                              "Allah'dir ki gönderdigi rüzgarlar bir bulut kaldirirlar, derken biz onu ölü bir ülkeye süreriz, onunla ölümünden sonra yeri tekrar diriltiriz, iste ölülerin dirilip kalkamsida böyle olacaktir" (fatir 9)

                              Dikkati cekecegi üzere, ayetin birinci kisminda üslup, hikaye üslubu olup, ara vermeksizin Allah'in bir beyani getiriliyor. metinde bu tür ani degisikliklere, kuranda zaman zaman rastlanir

                              Allah O'dur ki rüzgarlari, rahmetinin önünde müjdeci gönderir. nihayet onlar agir agir bulutlari yüklenince, onu ölü bir ülkeye yollariz. onunla su indirir ve türlü türlü meyveler cikaririz. iste ölüleri de kabirlerinden böyle cikaracagiz. herhalde bundan ibret alirsiniz." (rum 57)

                              "Allah O'dur ki, rahmetinin önünde rüzgarlari müjdeci gönderdi. ve gökten tertemiz bir su indirdik ki, onunla ölü bir ülkeyi tekrar diriltelim ve onuna yarattigimiz hayvanlardan ve insanlardan bircogunu sulayalim" (furkan 48-49)


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #90
                                Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                                Platon, Aristo, Descartes vs. gibi filozoflar ne kadar da saçma sapan şeyleri savunmuşlar. Hayret.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X