Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve cagdas Bilim

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

    Embryology Prof. Keith L.Moore part 1

    buda bu mucizeyi goren bir embriyoloji profosorunun musluman olmasını anlatan video.

    Yorum


      #17
      Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

      Embriyo gelişiminde önce kemiklerin oluşması diye bir saçmalık yoktur. Önce kemikler oluşup sonra bunlara "et" giydirilmez. Böyle bir şey yok.. Kuran'ı eğip büküp,aynı zamanda gerçekleri de tahrif ediyorsunuz. Önce kemiklerin oluştuğu sonrada bunlara kasların giydirildiği hangi bilimsel veriye dayanarak söyleniyor.embryo aşamalarının resimleri aşağıda.Madem Biyoloji okuyorsun bunu benden iyi bilmen gerekir.

      http://http://en.wikipedia.org/wiki/...al_development
      www.mayoclinic.com/health/prenatal-care/PR00112
      http://www.pbs.org/wgbh/nova/odyssey/clips/

      Ayrıca embryonun gelişimi iskelet ve kaslardan mı ibaretmiş? Nerede iç organlar? Kalp, beyin, ciğerler, böbrekler?

      Öte yandan Sizin iddianıza göre sözkonusu ayetlerden 14 asırdır bi haber yaşayan zevata ne buyurursunuz? Bu adamlar 14 asır boyunca Kuran'ı yanlış mı yorumladılar.Yahut Kuranın bu ayetlerle vermek istedikleri mesajı günümüze kadar anlamadan mı okuyup durdular.Oysa Kuranın bizzat kendisi onu (Kuran'ı) ''Okuyup anlamamız'' için gönderildiğini söylüyor.Buna rağmen Kuranın mesajı 14 asıdır anlaşılamıyor da günümüzde daha yeni anlıyoruz öylemi?
      Bu iddianın kendisi Kuranın ayetine ters.

      Yorum


        #18
        Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

        [quote author=Musavi link=topic=14493.msg103581#msg103581 date=1283984617]
        alakanın asıl anlamı yapışan şeydir kamustan bakabılırsınız.kan pıhtısı yanlış çeviridir:meallerde boyle yazıyor diye kıvırmaya kalkanlar var.eskı mealcıler ayteın manasını anlayamadılar ama kamusta baktım yapışlan şey demektir.
        [/quote]

        doğru.. alaka alaka ilgi ilişik olmak yapışmak gibi anlama geliyor. meallerde bu yanlış çevirilmiştir malesef.. ama yakınlarda bu yanlış çeviriler düzeltilmeye başlanmış ve bir eskiye bir çok eleştiri gelmiştir. alaka'nın kan pıhtısı diye bir anlama gelmesi mümkün değildir. bu yanılgı olsa olsa zamanın biliminin yanlış tespitleri meal vericileri yanıltmasından kaynaklanabilir..

        konu güzel ve aynı zamanda uzman bir kardeşimizce savunulmakta.. bu bakımdan ilgiyle takip edeceğim inşaAllah...

        Musavi kardeşim,

        Kur'an ve bilim konularında hasseten bu konuda da güzel bilgileri olan ileri düzey tıpçılarla birlikte çalışan, ilahiyatçı Prof. Abdülaziz Bayındır'ın bu konuda güzel açıklamaları var. Güzel tespitleri ve geçmişe yönelik yanılgılara işareti var. İlgi duyarsanız kurandersi.com'dan bir takip edin derim..

        Yorum


          #19
          Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

          kuran mucizesini goren profesor açıklıyor.

          Embryology Prof. Keith L.Moore part 1

          Yorum


            #20
            Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

            Embryology Prof. Keith L.Moore part 2

            Yorum


              #21
              Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

              islaamı secen başka bir bilim adamı

              Anatomy : Scientist converted to islam after reading Quran.

              Yorum


                #22
                Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                konu yarida kaldi insaAllah yakin zamanda devam ederiz


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #23
                  Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                  Sayet bulunmus oldugum bu noktadan, Batida genel olarak islam hakkinda verilen deger hükümlerinin yanlisligini düsünecek noktaya geldim ise, ben bunu istisnai sartlara borcluyum. Degerlendirme imkanlarina bizzat Suudi arabistanda kavustum. edindigim bilgiler, islam konusunda, kendi diyarimizda ne derece yanlis bilgi sahibi oldugumubu bana gösterdi.

                  Hatirasini hürmetle selamladigim merhum kral Faysala olan minnet borcum cok fazladir. Onun islami anlatmasini dinlemek ve huzurunda tabii bilimlerle ilgili kuran tefsirinin meselelerinden bazilarini anmak serefi, ebediyyen haitramda naksedilmis olarak kalacaktir.

                  Bizzat kendisinden ve cevresindekilerden gelen bu degerli bilgileri dinlemek, benim icin müstesna bir mazhariyet olmustur. O zaman, bizim bati ülkelerinde sekillenmis olan islam imaji ile onun gercek mahiyeti arasindaki mesafeyi ölcmüs biri olarak, böylesine eksik ve yanlis taninan bir din hakkindaki incelemelerimi gelistirmek icin, o zaman bilmedigim Arapcayi ögrenmeye siddetli bir ihtiyac duydum. benim ilk hedefim, Kurani okumayi ve onun metnini cümle cümle incelemeye inhisar ediyordu. Tenkitli bir inceleme icin de, mutlaka gerekli olan bazi tefsirlerden, tabiatiyla yararlaniyordum. Kurani, müteaddit tabii hadiselere dair yaptigi tavsiflere, büsbütün özel bir dikkat etfederek ele aliyordum; kitabin bu konulari ilgilendiren aciklamalari ve ancak asli metinde nüfuz edilebilecek taraflari, beni iyiden iyiye etkiledi.

                  zira bu bilgiler cagimizdaki telakkilere uygun olmakla birlikte, Hz. Muhammedin zamanindaki bir insanin, hakkinda en ufak bir fikir sahibi bile olamayacagi hususlar idi. daha sonra, müslüman müelliflerce yazilmis olan, kuran metninin tabii bilimlerle ilgili taraflarina tahsis edilmis olan birkac eser okudum; onlar bana cok faydali degerlendirme imkani verdiler, fakat Batida, bu konuda yapilmis toplu bir incelemeyi su ana kadar görmüs ve isitmis degilim.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                    böyle bir metinle ilk defa karsi karsiya gelen insanin zekasini, ilkin etkileyen husus, ele alinan konularin bollugudur. yaratma, astronomi, yerle ilgili bazi durumlarin bildirilmesi, hayvanlar alemi, bitkiler alemi, insanin üremesi gibi. Kitab-i Mukaddes'te cok büyük bilimsel hatalar bulundugu halde, burada bir tek yanlisa bile rastlamiyordum. bu da kendi kendime su suali sormaya mecbur ediyordu: sayet kuranin müellifi bir insan ise, Hristiyan takviminin yeinci yüzyilinda, bugün cagdas bilimsel sonuclara uygunlugu ortaya cikan hususlari nasil yazmisti?

                    imdi hicbir süpheye imkan yoktur ki, su anda elimizde olan metin, o deirden kalma metindir. bu gözlem karsisinda, beseri planda, nasil bir izah yapilabilir? Kanaatimce, hicbir izah mümkün degildir. zira Fransada Kral Dagobert'in hüküm sürdügü sirada, Arap yarimadasinda yasayan bir sahsiyetin, kimi konularda bizimkinden on iki asirlik ileri bir bilimsel düzeye sahip oldugunu düsünmek icin hic bir sebep bulunamaz.

                    Hicretten (i.s. 622) önce ve sonra -toplam olarak- yaklasik yirmi yil süren kuran vahyi sirasinda, devrin bilimsel faaliyetlerinin, asirlardan beri bir durgunluk safhasi yasadigi ve -islamin zuhuruyla ortaya cikan- Müslüman medeniyetinin bilimsel atiliminin, kuran vahyinden sonraki bir döneme ait oldugu kesindir. Bazen rastlamis oldugum gibi su tuhaf teklifi öne sürmek icin, bu dini ve dünyevi bilgilerden habersiz olmak gerekir: Deniliyor ki, "sayet Kuranda hayret uyaniran bilimsel taraflar varsa, bunun sebebi, o zamanki Arap bilginlerinin, devirlerinden daha ileride olmasidir. Hz. Muhammed de onlarin calismalarindan esinlenmis olabilir" islam Tarihini az bucuk bilen ve orta cag arap dünyasindaki kültürel ve bilimsel atilim döneminin, Hz. Muhammedden sonraki devreye ait oldugu gerceginden haberdar olan hicbir kimse, asli esasi olmayan böyle hayallere dalamaz. hele kuranda acik secik bildirilen bilimsel olaylarin ekserisinin dogrulugunun, ancak cagdas dönemde anlasilmis olmasi, bu tür düsünceleri büsbütün konu disi birakir.

                    Hal böyle olunca, -islam medeniyetinin en yüksek dönemindekiler de dahil olmak üzere- Kuran tefsircilerinin yüzyillar boyunca, acik bir surette manasini kavrayamadiklari bazi ayetlerin tefsirinde, kacinilmaz bir tarzda hata etmis olmalarinin sebebi ortaya cikiyor. bu tür ayetlerin dogru tercüme ve tefsiri, ancak cok sonralari, cagimiza cok yakin bir zamanda imkan dahiline girebilmistir. bu demektir ki, kuranin bu ayetlerini anlayabilmek icin, derin dil ve lugat bilgisi yalniz basina kafi degildir. Bunlarin yaninda ayrica cok cesitli bilimsel konulara da vakif olmak gerekir. böylesi bir calisma cok yönlü ve ansiklopedik olmalidir. ele alinan konularin anlatililsi ile orantili olarak -bazi kuran ayetlerinin medlullerini kavrayabilmek icin- vazgecilmez olan bilimsel konularin cesitliligini hesaba katmak gerekir.

                    Bununla birlikte sunu bilmek gerekir ki, kuran, kainatin bir kisim yönetilis kanunlarini aciklamak gayesini tasiyan bir kitap degildir. onun esas amaci dindir. sirf Allah'in mutlak kudretini tasvir etmek icin insanlar, yaratilistaki eserler üzerinde düsünmeye davet edilirler. Allah'in kudreti, hem tabii ilimlerle hem de insanla ilgili sahalarda beseri müsahedenin nüfuz edebilecegi olaylara veya kainatin organizesine yön vermek üzere Allah tarafindan konulan kanunlara yapilan isaretlerle birlikte zikredilir.


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                      Bu bilgilerin bir kismi, kolayca anlasilabilirse de, bir baska kisminin gercek medlulü, ancak anlasilmasi icin sart olan bilimsel bir formasyona sahip olmakla kavranabilir. bu demektir ki, gecen asirlarda yasamis olan insan, onlarin sadece zahiri manalarini anlayabilirdi. zahiri manayi anlamak da -söz konusu devirdeki bilgisinin yetersizligi sebebiyle- bazi durumlarda onu, yanlis sonuclar cikarmaya sevketmistir.

                      Bilimsel yönleri incelenmek üzere bu kitapta secilmis olan kuran ayetlerinin sayisi, benden daha önce, bu konulara dikkati cekmis olan bazi müslüman müelliflere belki de cok az görünecektir. Ben de genel olarak, onlarin aldigindan daha az ayet aldigima inaniyorum. buna karsilik bilimsel yönden, simdiye kadar layik olduklari önem verilmemis olan birkac ayete dikkati cektigimi saniyorum. bu incelemede, onlarin secmis olduklari ayetleri de ele almamakla hata islemissem, umarim ki bana gücenmeyeceklerdir. hatta ben zaman zaman, bazi kitaplarda, bence dogru olmayan bilimsel aciklamalara da tanik oldum; tamamen bagimsiz bir akilla ve bilincli olarak, onlari sahsi bir tarzda yorumladim.

                      Ayni sekilde ben, kuranda insanligin bilmesi mümkün oldugu halde, simdiye dek cagdas bilimin ulasamamis oldugu bazi olaylara isaret bulunup bulunmadigini da arastirdim. Böylece; bu acidan, Kuranin kainatta yer küresine benzer gezegenlerin bulunduguna dair isaretler ihtiva ettigi sonucuna ulastim. Cagdas bilgiler, bu hususta az da olsa delile sahip olmamakla birlikte, bunu tamamen ihtimal dahilinde gören bicok bilim adaminin bulundugunu söylemek gerekir. Gerekli ihtiyati kayitlarla, bu fikrimi belirtmenin lüzumlu olduguna kani oldum.

                      Böyle bir incelemeyi, otuz yil kadar önce yapmis olsaydim, astronomiye ait az önce zikrettigim konuya, kuran tarafindan aciklanmis olan bir baska durumu ilave etmek gerekecekti ki bu da, uzayin fethidir. O dönemde, ilk balistik füze deneylerinden sonra, belkide insanin, yer sinirindan cikip uzaydan yararlanmasinin maddi imkanlarina sahip olacagi bir günün gelebilecegi düsünülüyordu. o zaman, insanin bu fethi gerceklestirecegini önceden haber veren bir kuran ayetinin bulundugu biliniyordu.




                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                        Kutsal kitapla bilim arasindaki bu karsilastirma, hem Kitab-i Mukaddes hem de Kuran icin, bilimsel gercekle ilgili olan bilgilerin ise dahil edilmesini gerektirir. karsilastirmanin gecerli olabilmesi icin, kendisine dayanilan ilmi delilin, hicbir tartismaya yol acmayacak tarzda iyice ispatlanmis olmasi gereklidir. Kutsal kitaplari degerlendirmek konusunda, isin icine bilimin sokulmasini kabul etmekten yüzlerini eksitenler, bilimin, gecerli bir mukayese unsuru olabilmesi niteligini reddederler (ister bu karsilastirmadan zararsiz cikmayan Kitab-i Mukaddes ister bilimden cekinecek hicbir tarafi olmayan kuran söz konusu olsun) ve iddia ederler ki: Bilim zamanla degisir, bugün dogru kabul edilen falan mesele, yarin bir kenara atilabilir.

                        Bu mülahaza su aciklamayi gerektirir: Bilimsel kuramlari (teorileri), sürekli olarak gözlemlenip kontrol edilebilen olaylardan ayirt etmek gerekir. Kuram, güclükle anlasilabilecek bir olayi veya olaylar bütününü aciklamaya calismak amacini tasir. bircok durumda kuram, degiskendir. bilimsel gelisme, meseleleri daha iyi tahlil etmeye ve daha gecerli bir izah düsnmeye imkan verdigi zaman, bir baskasi tarafindan degistirilmeye veya tamamen yerini birakmaya elverislidir. Buna karsilik veya tamamen yerini birakmaya elverislidir. Buna karsilik, deney yoluyla dogrulanan, gözleme dayali bir olay, degismeye elverisli nesnelerden degildir. Gelisme sayesinde, onun niteliklerinin daha iyi belirlenmesi mümkündür, ama esasi oldugu gibi kalir. dünyanin günes, ayin da dünya etrafinda dönmesi, artik degistirilemez; gelecekte olsa olsa, onlarin yörüngeleri daha iyi bir bicimde belirlenebilir.



                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #27
                          Kuran ve cagdas Bilim

                          Teorilerin bu degisken niteligidir ki mesela, bir MÜslüman fizikcinin, -simdilerde hayli tartismali olan- antimatiere kavramina delalet ettigini öne sürdügü bir Kuran ayetini, konu disi birakmama yol acmistir. buna karsilik, insan cok hakli olarak, hayatin sudan basladigini bildiren kuran ayetine, bütün kikkatiyle egilebilir. Bu hadise; hicbir zaman denetlenemeyecektir, fakat lehinde bircok delil vardir. insan embriyonun gelismesi gibi gözlem alanina giren olaylara gleince, Kuranin bildirdigi cesitli safhalar, cagdas embriyoloji ile pek ala karsilastirilabilir ve kuranin bu konudaki ayetlerinin bilimle tam bir uygunluk gösterdigi kesfedilebilir.

                          isbu Kuran-bilim karsilastirmasi, öteki iki mukayese ile tamamlandi. bir yandan, ayni konularla ilgili olan Kitab-i mukaddesteki bilgilerin, cagdas bilgilerle karsilastirilmasi; öbüt yandan ayni bilimsel acidan, Allah tarafindan Hz. Peygambere gönderilen vahiy kitabi olan kuranin verdigi bilgilerle, yazili vahyin disinda yer alan ve Hz. Muhammedin sözlerinden ibaret olan hadislerdeki bilgilerin karsilastirilmasi.

                          Kitabimizin bu ücüncü bölümünün sonunda, ayni olay hakkindaki tevrat kissalariyla kuran kissalarinin mukayesesinin sonuclari, ayrintili bir sekilde bulunacagi gibi, her kissanin bilimsel elestiri süzgecinden gecirilmesinin neticeleri de görülecektir. bu inceleme, mesela, Yaratilis ve tufan hakkinda yapilmistir. Her iki konuda da, Tevrat rivayetlerinin bilimle bagdasamayacagi acikca ortaya konmustur. buna karsilik ayni konulara dair kuran kissalari ile cagdas bilim arasindaki mükemmel uygunluk da görülecektir. cagdas dönemde kissalardan birini makbul kildigi halde, öbütünü kabule deger göstermeyen farkliliklar da kaydedilecektir.

                          Bu tespit birinci dereceden bir önem arzetmektedir. cünkü Yahudiler, Hristiyanlari ve dinsizleri ile bütün Batililar -en kücük bir delile de sahip olmaksizin- söz birligi ile derler ki "Muhammed, Tevrati taklit ederek kurani yazmis veya yazdirmistir" iddiaya göre kurandaki dini tarihe ait kissalar, Tevrattaki kissalarin tekrarindan ibarettir. "Hz. isa irsat hayati boyunca, cagdaslari nezdinde basari gösterdiyse, bu, eski Ahitten esinlenmis olmasindan ileri gelmistir" demek ciddiyetten ne kadar uzaksa, bu iddia da o kadar uzaktir. Görüldügü üzere, Matta incili bastan sona Eski Ahitin devami olma esai üzerine kurulmustur. sirf bu yüzden, Hz. isanin Tanri elcisi olmadigini ileri sürmek, hangi tefsircinin hatirindan gecer? Buna ragmen Bati dünyasinda, genellikle Hz. Muhammed hakkinda, "O, Tevrati kopya etmekten baska bir sey yapmamistir" hükmü verilip durur. Bu, ayni olay hakkinda, Kuran ile Tevratin farkli bilgiler verdigini hic hesaba katmayan, üstünkörü bir hükümden baska bir sey degildir. Kissalardaki farkliliklarin, sükutla gecistirilmesini tercih ediyorlar. onlarin ayni olduklari, keza bilimsel alanin bu konuya müdahale edemeyecegi söylenir.



                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #28
                            Kuran ve cagdas Bilim

                            Hz. isa yönünden inciller ne ise, Hz. Muhammed bakimindan da hadis derlemeleri odur; yani hadisler, peygamberin sözlerinin ve hareketlerinin nakillerinden ibaret olup, hadis kitaplarinin müellifleri görgü sahitleri degildirler (hic degilse, Hz. Muhammed devrinden sonra oldugu besbelli olan en sahih hadis kitaplari diye bilinen kitaplari derleyenler böyledir). Bu kitaplar hicbir surette yazili vahyi ihtiva eden kitaplar sayilmazlar. onlar Allah kelami olmayip, Hz. peygamberin sözlerini intikal ettitirler. her tarafa yayilmis olan bu kitaplarda, bazen bilimsen yönden hata ihtiva eden (özellikle tibbi tavsiyelerde) ifadelere rastlanir. Fakat hz. Peygambere izafe edilen bu sözlerin, gercekten onun tarafindan söylenmis oldugunu, kesin olarak kim iddia edebilir ki? Tabiatiyla dini konulara ait olabilecek bütün hadisleri, deminki iddiamizin disinda tutuyor ve onlari burada söz konusu etmiyoruz. Bircok hadis süpheli bir sihhat derecesini haizdir. onlar, bizzat müslüman laimler tarafindan da tartisilir. Eger bu kitabimizda, hadislerden bazilari bilimsel yönden elestiriliyorsa bunun baslica sebebi, bilim acisindan kabul edilemeyecek hicbir tarafu bulunmayan Kuran ile hadisin farkliligini iyice ortaya koymaktir.

                            Bu son tespit, Hz. Muhammedi kuranin müellifi görmek isteyenlerin hipotezlerini kabul etmenin mümkün olmadigini ortaya koyar. nasil olur da, baslangicta ümmi olan bir sahis, edebi kiymet bakimindan, bütün arap edebiyatinin bir numarali yazari haline geldikten baska, o devirde hicbir insanin bilemeyecegi bilimsel gercekleri -hem de bu acidan en ufak hatali bir ifade bulunmaksizin- anlatabilir?

                            Sirf bilimsel acidan ele alarak, bu kitapta gelistirecegimiz düsünceler, hristiyan takviminin 7. yüzyilinda yasamis bir sahsiyetin, devrine ait olmayan ve asirlarca sonra dogrulugu ispatlanacak olan bilgilerle, tam uygunluk gösteren bir takim fikirleri, kuranda yaymis olabilecegi seklindeki bir hükmün akil almaz oldugunu gösterecektir. bana göre, Kurani beseri plana ait saymak imkansizdir.
                            devam edecek


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #29
                              Kuran ve cagdas Bilim

                              GÖKLERIN VE YERIN YARATILMASI

                              Tevrat anlatimiyla Farklilik ve Benzerlikler
                              Eski Ahit'e aykiri olarak Kuran, yaratilis kissasini bir bütün halinde vermez. Devam eden bir kissa yerine, Kitabin cesitli yerlerinde, kissanin baska baska taraflarini zikreden ve onu isaretleyen ard arda gelen hadiseler hakkinda az cok izahat veren parcalar bulunur. bu hadiselerin nasil bildirildigi hakkinda bir fikir edinebilmek icin, bircok sureye dagilmis parcalari bir araya toplamak gerekir.

                              Ayni konudan bahseden yerlerin kitabin cesitli kisimlarina serpistirilmesi, sadece yaratma konusuna has degildir. geren dünyevi, gerek semavi hadiseler, gereke bilim adamini ilgilendiren insanla ilgili meseleler olsun, bütün genis konular kuranda bu sekilde ele alinmistir. bunlardan her biri icin, ayetleri bir araya toplayip tasnif etme islemine girisilmitir.

                              Avrupali müelliflerin coguna göre, kurandaki yaratilis kissasi, Tevrat kissasina son derece yakindir, bundan dolayi her iki kissayi, paralel olarak vermekten memnunluk duyarlar. Fakat benim anladigima göre bu telakki hatalidir, zira ikisi arasinda aik uyusmazliklar vardir. bilimsel acidan hic de önemsiz olmayan birtakim meseleler vardir ki, bunlara kuranda rastlandigi halde, benzerlerini Tevratta aramak neticesiz kalir. Tevrat ise, kuranda bulunmayan ayrintilari ihtiva eder.

                              Her iki metindeki zahir benzerlikler, iyice bilinmektedir ki bazilari sunlardir: Yaratilisin ard arda gelen safhalarinin sayisi ilk basta aynidir: Tevrattaki alti gün, kuran da da yer alir. Fakat gercekte, mesele göründügünden daha karmasik olup, üzerinde durulmaya deger.


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #30
                                Kuran ve cagdas Bilim

                                YARATILISIN ALTI DEVRESI

                                Tevrat kissasi en ufak müphem bir taraf birakmaksizin, haftanin günlerine benzeterek, yaratilisin alti günde oldugunu ve cumartesi günü olan yedinci gün Tanrinin istirahat ettigini bildirir. i.ö.6. yüzyilda din adamlarinca secilen bu anlatim tarzinin, cumartesi uygulamasini tesvik etme ihtiyacina cevap verdigini söylemistik: Her Yahudi, Sabbat yani cumartesi günü calismamaliydi. Nasil ki Tanri da, haftanin alti günü calistiktan sonra böyle yapmisti.

                                Tevrat tarafindan böylece anlasilan "gün" kelimesi, yeryüzünde yasayan bir kimse icin, günesin ard arda iki dogusu veya ard arda iki batisi arasinda kalan zaman parcasini ifade eder. Bu tarzda belirlenen gün, yerin kendi etrafinda dönüsü ile meydana gelir. asikardir ki, mantik yönünden, bu anlamdaki "günlerden", yaratilisin baslangicinda bahsedilemez. Cünkü günün ortaya cikis mekanizmasi -yani yerin var olup günes etrafinda dönmesi- Tevrat kissasina göre, yaratilisin ilk safhalarinda henüz gerceklesmis degildir. Bu imkansizdir.

                                Kuran meallerinin büyük cogunlugundaki metinlere basvurulursa -Tevratin bize bildirdigi ile benzerlik kurularak islam vahyine göre de, yaratilisin ayni sekilde alti günlün bir zamana yayildigini, onlarda da görürüz. Kelimeye Arapca'da en cok kullanildigi anlami vermeleri sebebiyle mütercimler kinanamaz. Tercümeler normal olarak "yevm" kelimesini "gün" seklinde ifade ettigi Arapca "yevm" (cogulu: eyyam) sunu okuruz:

                                "Rabbiniz O Allah'tir ki gökleri ve yeri alti günde yaratti"

                                Kuran mealleri ve tefsirleri icerisinde, "günler" kelimesinin, gercekte "devirler" anlamina geldigine dikkati cekenler oldukca azdir. Hatta denilmistir ki: "Eger, yaratilis konusundaki Kuran nasslari, yaratilis safhalarini "günlere" bölüyorsa, bu sundan dolayi kasden yapilmistir: cünkü islamin zuhurunda Yahudiler ve Hristiyanlar, durumun böyle olduguna inaniyorlardi; bu derecede yayilmis bir inanca dogrudan cephe almak olmazdi"

                                Dogrusu, bu bakis tarzini büsbütün ihmal etmeksizin, meseleye daha yakindan bakilabilir ve bircok müfessirin bile "gün" seklinde ifade ettigi Arapca "yevm" kelimesinin bizzat kurandan cikarilmasi mümkün olan manalari incelenebilecegi gibi, daha genel olarak o devrin lisanindaki anlamlari da arastirilabilir.

                                Bu kelimenin en yaygin anlami "gün"dür, fakat belirtmemiz gerekir ki o, günesin bir batisi ile ertesi batisi arasindaki zaman süresinden ziyade, gündüz aydinligini ifade eder. Cogulu olan Eyyam ise "günler" manasina gelmekle birlikte ayrica uzun süre, belirlenmemis (fakat yine uzun bir) zaman devresi hakkinda da kullanilabilir. Kelimenin ifade edebilecegi "zaman devresi" anlamina Kuranin baska yerinde de rastlanir. örnek olarak su ayetler verilebilir:

                                "...sonra, sizin saydiginiz (yillar) dan bin kadar yil süren zaman devresinde (yevm)..." secde 5

                                (kaydetmek gerekir ki mezkur 5. ayetten önceki ayet, göklerin ve yerin alti günde yaratildigini bildirmektedir.

                                "...miktari elli bin yil süren bir zaman devresinde (yevm)" mearic4

                                Yevm kelimesinin, bizim bu kelimeye verdigimiz "gün" manasindan tamamen baska olan uzun bir zaman devresini belirtmesi, kainatin tesekkül safhalarini normal olarak bilmeyen cok eski müfessirlerin de dikkatini cekmisti. AStronomi ilmi tarafindan yerin dönüsü esasina göre belirlenen gün kavramini bilmesi mümkün olmayan, i.s. 16. yüzyilda yasamis olan Ebu's-Suud, yaratma konusunda, bizim aliskin oldugumuz "günler" seklindeki bölmeler yerine, (Arapcada nevbet denilen) "devreler"in söz konusu olmasi gerektigini düsünüyordu.


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X