Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve cagdas Bilim

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

    Kuranda Astronomi
    Kuran, gökler hakkinda düsünmeye cagiran ayetlerle doludur. yaratilis konusundaki gecen bölümde, göklerin ve yerlerin coklugunun bildirildigini, keza kuranin, "göklerle yer arasinda " tabiriyle bir "ara yaratik"tan bahsettigini ve cagdas bilimin de, bunun gercege uygunlugunu ortaya koydugunu görmüstük. Yaratilisla ilgili ayetler, adeta göklerin -yani yerin disinda kalan her seyin- muhteviyati hakkinda da zaten genel bir fikir veriyordu.

    Özellikle yaratilisi tasvir etmeye mahsus ayetlerden ayri olarak, kirk kadar daha baska kuran ayeti astronomi konusunda, bu bilgileri tamamlayan aciklamalar ilave eder. Bunlardan bazilari, bütün bu yildizlari ve gezegenler sistemini yaratan ve yöneten Zat'in yüceligini bildirirler; bu gök cisimlerinin, -Newton'un onlar arasindaki cekim kanunlariyla acikladigi- denge kanunlarina göre düzenlenmis olduguu biliyoruz.

    Burada zikredilen ilk ayetler bilimsel yönden üzerlerinde düsünülecek bilgiler pek ihtiva etmezler; onlarin gayesi, sadece Allah'n yüce kudretine dikkati cekmektedir. bununla beraber, kainatin düzenlenmesi konusunu, on dört asir kadar önce, kuranin nasil anlattigi hakkinda gercegi yansitan genel bir fikkir vermek icin, yine de onlari zikretmek gerekir.

    Bu isaretler, ilahi vahy bakimindan yeni bir hadise teskil ederler. ne inciller ne de eski Ahit (Tevratin yaratilis kissasinda verdigi ve yanlisligi görülmüs olan bilgiler bir tarafa birakilacak olursa) kainatin düzenlenmesi konusunu ele almazlar. Kuran ise, bu konuyu alabildigine göz önünde bulundurur. Onun ihtiva ettigi hususlar önem arz ettigi gibi, ayni sekilde, ihtiva etmedigi hususlar da önemlidir. Gercekten Kuran, gök aleminin düzenlenmesi hakkinda indirildigi devirde itibarda olan, fakat daha sonralari, bilimin yanlisligini ispatladigi teorilerle münasebet kurmaz. ileride buna dair bir örnek verilecktir. Kuranin negatif (selbi) türden olan bu özelliginin alti cizilmelidir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #47
      Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

      Gök Hakkinda genel düsünceler

      Burada genel olarak insanlardan söz edilir:
      "Onlar, üstlerindeki gögü nasil yapmisiz, süslemisiz bir bakmazlarmi? (O'nun insasinda) hicbir caltak da yoktur" (kaf 50, 6)

      "(Allah) gökleri, görebildiginiz direkler olmaksizin yaratti..." (lokman 31,10)

      "Allah O'dur ki gökleri, görebileceginiz direkler olmaksizin yaratti, sonra Ars üzerine istiva etti günesi ve ayi iradesine boyun egdirdi..."(Ra'd: 13,2)

      Bu son iki ayet, gök kubbesinin yer üzerine cökmemesinin, birtakim desek direklerden ileri gelmesi gerektigi inancina bir reddiyedir.

      "gögü de (Allah) yükseltti..."(Rahman:55,7)

      "Allah, yer üzerine düsmesin diye gögü tutuyor. (gök) ancak O'nun izniyle düsebilir..." (Hac:22,65)

      Bilindigi üzere, gök kütlelerinin, birbirlerinden olan büyük ve orantili uzakligi, onlarin dengesinn esasini teskil eder. Kütleler birbirlerinden ne kadar uzaksa, birbirleri üzerindeki cekim gücleri de o derece zayif olur. Birbirlerine yakin olduklari ölcüde, birinin öteki üzerindeki etkisi fazla olur. Nitekim (astronomik anlamda) yere yakin olan ay, cekim kanunuyla, denizlerdeki sulari etkiler, med cezir de bundan ileri gelir. sayet iki gök cismi, gereginden cok birbirine yaklassaydi, carpisma kacinilmaz olurdu. Karisiklign olmamasi icin, bir emre boyun egmez vazgecilmez bir sarttir.

      Bundan ötürüdür ki gögün ilahi emre itaati sürekli hatirlatilir.

      Allah, Peygambere söyle hitap ediyor:
      "De ki: "Yedi gögün Rabb'i ve büyük Arsin Rabb'i kimdir?" (mü'minun: 23, 86)

      "yedi gök"ten, bu sayi ile sinirli gökleri degil de, "müteaddit gökleri" anlamak gerektigini görmüstük.

      "göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size boyun egdirdi. Elbette bunda, düsünen kimseler icin ibretler vardir" (casiye 45,13)

      "Günes de, Ay da bir hesap ile (cereyan etmekte)dir." (Rahman:55,5)

      "Geceyi dinlenme zamani yapan, günes ve ay'i hesab(a göre) yapan O'dur..." (Enam:6,96)

      "Sürekli olarak düzenli yürüyüslerinde dikkatle calisan, ay ve günesi size hizmet ettiren O'dur. Gece ile gündüzü sizin buyrugunuza veren de O'dur" (ibrahim: 14, 33)

      Burada bir ayet öbürünü tamamlamaktadir: Zikredilen hesaplar, göz önünde bulundurulan gök cisimlerinin, "yürüyüslerinde bir intizam" sonucunu meydana getirirler. Bu intizam, ayette da'ib kelimesiyle ifade edilir. Da'ib, ilk anlami "hernagi bir seyle, tam bir gayret ve intizam icinde mesgul olmak" olan bir fiilden ism-i faildir; burada ona "herhangi bir seyi ihtimamla, sürekli olarak sabit bir adete göre degismez bir tarzda yapmaya kendini vermek" manasi verilmistir.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #48
        Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

        "Ay'a da konaklar (safhalar) tayin ettik. Nihayet o kuru bir hurma dali gibi olur." (yasin:36,39)

        Burada hurma dalinin egriligine isaret ediliyor. Hurma dali kuruyarak, hilal seklini alir. Bu durum ileride aciklanacaktir.

        "Geceyi gündüzü, günesi ay'i sizin istifadenize vermistir. yildizlarda O'nun buyruguna boyun egmistir. süphesiz bunlarda aklini kullanan kimseler icin isaretler vardir" (Nahl 16,12)

        Gök aleminin bu mükemmel tarzda düzenlenmesinin pratik sonucu, bu nizamin, insanin yeryüzündeki ve denizlerdeki yolculugunu, keza zamani hesaplamasini kolaylastirmasi hususlarindaki faydasi üzerinde durmak suretiyle anlatilir. Kuran irsadinin ilk muataplarinin, cari hayatlarinda kullandiklari, ancak sade bir ifadeden anlayabilecek kimseler oldugu hatirlanirsa, dikkatlerin bu noktalara cekilmesinin sebebi anlasilir. Asagida gelecek tarzda düsünmeye cagiran ayetlerin bulunmasi da ayni sebebe dayanir.

        "(Allah) O'dur ki kranin ve denizin karanliklarinda yolu bulmaniz icin yildizlari yaratti. Gercekten, bilen kimseler icin ayetleri iyice acikladik" (Enam 6, 97)

        "(yol bulmak icin yararlanilacak) isaretler de (yaratti). (insanlar) yildiz(lar)la da yol bulurlar" (nahl 16, 16)

        "Günesi aydinlik, ay'i nur yapan; yillarin sayisini ve (vakitlerin) hesaplarini bilmemiz icin ay'a (dolasma) konaklar(i) düzenleyen O'dur. Allah bunlari (bos yere degil), gercek ile (hikmeti uyarinca) yaratmistir. (Allah) bilen kimseler icin ayetlerini aciklamaktadir" (yunus 10,5)

        Burada bir hususa dikkati cekmek gerekir: Tevrat, günes ve ay'i "isiklar" olarak nitelendirmekte, yalniz bunlardan birine "büyük" ötekine "kücük" sifatini vermektedir. Halbuki Kuran, bunlardan her birine boyutlardan daha baska farklar da atfetmektedir. Gerci kuranin yaptigi ayirim,, sadece farkli sifatlar kullanmasinda tezahür eder. Fakat günes ve ay'in, ayni mahiyetteki isiklar olmadigini acikca belirtmekten fazla olarak, o devrin insanlarinn kafalarinin karistirilmamasi icin baska ne denilebilirdi ki?


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #49
          Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

          Gök cisimlerinin mahiyeti
          Günes ve Ay
          Günes bir isik kaynagi (ziya), ay ise bir aydinliktir (nur).
          Bu tercüme, bu iki tabiri altüst eden baska tercimelerden daha dogru görünüyor. Dogrusunu söylemek gerekirse, bu ii sifat arasindaki mana farki azdir; kazimirski'nin klasik sözlügüne göre ziya, ates vs. hakkinda parlamak, isik vermek anlamlarina geldigi halde, ayni müellif, yine ayni kelimeye "isik"tan baska, "aydinlik" manasi da verir.

          Fakat, günes ile ay arasindaki fark, daha baska mukayeselerle de kuranda aciklaniyor.

          "yücedir O (Allah)ki gökte burclar yapti ve orada bir kandil ve aydinlatici bir ay var etti" (furkan 25,61)

          "Görmedinizmi Allah nasil yedi gögü, birbiri üstünde tabaka tabaka yaratti? ve ay'i bunlarin icinde nur, günesi ise bir kandil yapti?" (Nuh 71, 15-16)

          "üstünüzde yedi saglam (gök) bina ettik. paril paril parlayan, yanip tutusan bir lamba astik (oraya)" (nebe: 78, 12-13)

          Burada ki "paril paril parlayan yanip tutusan lamba", aickca anlasilacagi üzere günestir. Burada ay, "aydinlatici (munir) cisim" olarak nitelendirilmakte olup, yine ay aydinligi hakkinda kullanilan nur kökünden gelmektedir. Günes ise bir kandile (sirac) veya "paril paril parlayan yanip tutusan (Vahhac)" bir lambaya benzetilmistir.

          Hz. Muhammed devrinde yasayan bir sahis, günesin cöl halki tarafindan iyice bilinen yakici bir yildiz; ay'in ise, gecelerin serinliginin yildizi oldugunu muhakkak ki söyleyebilirdi. Öyleyse, bu konuda KUranda rastlanan mukayesenin, tamamen tabii oldugu söylenebilir fakat burada kaydedilmeye deger husus, benzetmelerdeki ölcülülük ile o devirde gecerli olabilecegi halde, zamanimizda akil almaz olarak nitelendirilebilecek her türlü mukayese unsurunun Kuranda yer almamasidir.

          Bilindigi üzere günes, kendi icindeki yanmalarla siddetli bir hararet ve isik meydana getiren bir yildizdir. Ay ise, bizatihi isikli olmayip, yaptigi is, sadece günesten aldigi isigi yansitmaktan ibarettir ve (hic degilse dis tabakalari bakimindan) donmus ve ölgün bir yildiz durumundadir. Bu iki gök cismi hakkinda, bugün bildiklerimize aykiri olan hicbir tarafa, Kuran metninde rastlanmaz.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #50
            Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

            Yildizlar
            Bilindigi üzere yildizlar da günes gibi, cesitli fiziki hadiselerin merkazi bulunan gök cisimleri olup, bu hadiseler icinde en kolay sekilde gözlemlenebilen isik sacmalaridir. onlar özel bir pariltisi olan gök cisimleridir.

            yildiz kelimesi (necm, cogulu ncum) kuranda on üc defa karsimiza cikar. bu kelime "zuhur etek, kendisini göstermek" anlamlarini tasiyan bir kökten gelir. Kelime, mahiyeti hakkinda bir hüküm vermeksizin, (ister isik kaynagi olsun, ister sadece aldigi isigi yansitan olsun) görülebilen herhangi bir gök cismini ifade eder. Belirtilen varligin bizim "yildiz" dedigimiz varlik oldugu acikca göstermek icin, su ayette oldugu gibi bir baska vasif ilave edilir:
            "göge ve geceleyin ortaya cikana and olsun. geceleyin oraya cikanin ne oldugunu sen bilirmisin? (o, isigiyla karanligi) delen ve yanan yildizdir" (tarik: 86, 1-3)

            Aksam yildizi kuranda, "yanan ve kendi kendisini yakip kül eden ve herhangi bir seyi (burada gecenin karanliklarini) delen" manasina gelen Sakib kelimesiyle nitelendirilir. Ayni kelime baska yerde akan yildizlari tavsif eder (saffat: 37, 10) bunlar bir yanmanin sonucudurlar.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #51
              Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

              Gezegenler

              Gezegenlerin Kuranda, -bu gök cisimlerine bugün verilen belirli anlamda- bildirilip bildirilmedigini söylemek zordur. Gezegenler,, bizatini isik kaynagi degildirler. onlar günesin etrafinda dnerler. Bizim yerküremiz de onlardan biridir. Onlarin baska yerlerde de bulunabilecekleri düsünülüyorsa da, bilinen gezegenler yalniz günes sistemindedirler.

              Yer disindaki bes gezegen Antikitede de biliniyordu: Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn. ücü ise cagdas dönemde kesfolunmustur: uranüs, neptün ve pluton.

              Kuranin, kevkeb (cogulu kavakib) adi ile -sayilarini belirtmeksizin- gezegenleri bildirdigi anlasiliyor. Hz. Yusuf'un rüyasi (12. sure) bunlardan on bir tanesini zikrediyor. fakat aciktir ki, burada rüyada görülen bir durum nakledilmektedir.

              Kevkeb kelimesinin, kurandaki anlami, cok meshur bir ayette belirlenir, gözüküyor. bu ayetin derin bir ruhani anlam tasidigi anlasiliyor, zaten müfessirler de onun manasi üzerinde cok tartismislardir. bununla beraber, bir gezegeni belirttigi anlasilan kevkeb kelimesi bakimindan ihtiva ettigi benzete sebebiyle, ayet büyük bir önem tasir.

              Ayetin, bizi burada ilgilendiren kismi sudur:
              "Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru, icinde lamba bulunan, bir kandil yuvasina benzer. Lamba, cam icerisindedir. cam, sanki inci gibi parlayan bir gezegen (kevkeb)..." (nur: 24,35)

              Burada, bir inci parlakligi vererek kendisini yansitacak bir cisim üzerine isigin düsürülmesi (projection) söz konusudur, nitekim günesin aydinlattigi bir gezegenin durumu böyledir. bu kevkeb kelimesi hakkinda, kuranda rastlanabilecek tek aciklayici taraf, yalniz bu ayettir.

              Bu kelime baska ayetlerde de gecer. Bazilarinda hangi gök cisminin kasdedildigi belirlenmez. (Enam: 6,76; infitar: 82, 1-2)

              Fakat cagdas bilgilerin isigi altinda bakarsak bir ayette, bizim "gezegenler" diye bildigimiz gök cisimlerinden baska bir seyin kasdedilmesinin mümkün olmadigini anliyoruz. nitekim 37. surenin 6. ayetinde sunu görüyoruz:
              "Gercekten biz, en yakin gögü bir süsle, gezegenlerle (kevakib) donattik"

              Kurandaki "en yakin gök" tabiri, gnes sistemini ifade edebilirmi? bilindigi üzere, gök cisimleri arasinda bize en yakin olan devamli unsurlar, yalniz gezegenlerdir. günes bu sistemin, sisteme adini veren biricik yildizidir. bu ayette, gezegenlerden bahsedilmiyorsa, artik hangi gök cisimlerinden bahsedildigini anlamak mümkün degildir. öyleyse anlasiliyor ki, yaptigimiz tercüme dogrudur ve kuran da, cagdas tarifiyle, gezegenlerin varligini bildirmektedir.


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #52
                Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                En yakin Gök

                Kuran bircok defa, en yakin gögü ve onu meydana getiren gök cisimlerini zikreder ki bunlarin basinda anlasilan, gezegenler geliyor. Fakat cagdas bilimle aydinlanmis olan, bizlerce anlasilip bilinmesi mümkün olan maddi kavramlara sirf manevi incelemeler karistirilinca, anlam iyice belirsizlesir.

                Nitekim zikrolunan son ayet, kolayca anlasilabilir, fakat yine ayni surenin, hemen bir sonraki 7. ayeti, "itaat disina cikan her bir seytana karsi himaye"den bahsedince (bu "himaye", Enbiya suresi, ayet 32 ve Fussilet suresi, ayet 12'de bildirilir) tamamen baska bir plana ait telakkilerle karsilasilir.

                Ayni sekilde, 67. surenin 5. ayetinin en yakin gökte oldugunu bildirdigi "seytanlari kovalama taslari"na nasil bir anlam verilebilir? bu ayni ayette gecen "isiklar"in yukarida zikredilmis olan akaryildizlarla ilgisi varmidir?

                Bütün bu mütalaalarin, bu incelememizin knusunun disinda kaldigini düsünüyoruz. Burada onlara isaret etmemiz, meseleyi tam sekliyle bildirmek gayesine yönelmektedir. fakat simdiki durumda, bilimsel buluslarin, beseri anlayisi asan böylesi bir konuya isik tuttugu söylenemez.


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #53
                  Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                  Öyle sanıyoruz ki, insanoğlunun bütün imkanları ile sürdürdüğü macerası sadece yakın göğün kısıtlı sınırları dahilinde cereyan ediyor. bu isterse milyar ışık yılı olsun. Allahın mülkü insanın güç ve hafsalanın çok ötesinde.

                  Bununla yapılan çalışmalar ve elde edilen bilimsel bulguları yok saymayı hedeflemiyoruz tabi. Ancak ulaşılan kadarı biliniyor ama ulaşılamayan alan ise sınırsız olduğu için böyle söylüyoruz.
                  Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                  Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                  Yorum


                    #54
                    Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                    aynen öyle kardesim
                    ulasilan her uzaklik insanogluna kendi yakinimiza aslinda ne kadar uzak oldugunu anlatiyor, kaldiki ötesini anlamaya calismak!!!


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #55
                      Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                      Gökteki nizam

                      Bu konuda Kuranda bulunan hususlar, esas itibariyle günes sistemiyle ilgilidir. fakat bizzat günes sistemini asan ve cagdas dönemde kesfolunan durumlara da isaret edilir.

                      cok önemli iki ayet, günes ve ay'in yörüngeleriyle ilgilidir. bu iki ayet sunlardir:
                      "(Allah) O'dur ki geceyi, gündüzü, günesi ve ay'i yaratti. (bunlarin) her biri, kendisine mahsus hareketiyle bir yörünge üzerinde hareket ederler." (enbiya: 21,33)

                      "ne günesin ay'a erismesi kendisine yarasir, ne de gece gündüzün önüne gecebilir, (bunlardan her biri, kendisine mahsus hareketiyle, bir yörünge üzerinde haraket ederler" (yasin: 36,40)

                      Böylece temel bir mesele acikca bildiriliyor: hem ay hem de günesin yörüngelerinin bulundugu aciklandigi gibi, bu cisimlerin uzayda kendilerine mahsus bir hareketle dolastiklarina da isaret ediliyor.

                      üstelik bu ayetleri okuyana, negatif (selbi) türden bir durum daha ortaya cikiyor: günesin bir yörünge üzerinde dolastigi bildirilirken, bu yörüngenin yere göre durumunun ne oldugu konusunda hicbir aciklama yapilmiyor. halbuki kuranin vahyedildigi sirada, yerin sabit bir nokta halinde kaldigi düsünülerek günesin dolastigi kabul ediliyordu. bu da i.ö. 2. yüzyilda yasayan Ptolemee (batlamyus)'dan beri makbu lolan ve geocentrisme (yeri kainatin merkezi sayma kurami) denilen sistem olup i.s. 14. yüzyilda Kopernik'e kadar itibarda kalacaktir Hz. Muhammedin devrinde de benimsenen bu anlayisa, kuranin ne bu aytinde ne de bundan baska herhangi bir tarafinda rastlanmaz.


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #56
                        Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                        Böylece temel bir mesele acikca bildiriliyor: hem ay hem de günesin yörüngelerinin bulundugu aciklandigi gibi, bu cisimlerin uzayda kendilerine mahsus bir hareketle dolastiklarina da isaret ediliyor.

                        üstelik bu ayetleri okuyana, negatif (selbi) türden bir durum daha ortaya cikiyor: günesin bir yörünge üzerinde dolastigi bildirilirken, bu yörüngenin yere göre durumunun ne oldugu konusunda hicbir aciklama yapilmiyor. halbuki kuranin vahyedildigi sirada, yerin sabit bir nokta halinde kaldigi düsünülerek günesin dolastigi kabul ediliyordu. bu da i.ö. 2. yüzyilda yasayan Ptolemee (batlamyus)'dan beri makbu lolan ve geocentrisme (yeri kainatin merkezi sayma kurami) denilen sistem olup i.s. 14. yüzyilda Kopernik'e kadar itibarda kalacaktir Hz. Muhammedin devrinde de benimsenen bu anlayisa, kuranin ne bu aytinde ne de bundan baska herhangi bir tarafinda rastlanmaz.

                        Bu yazıdaki ifadeler Kuranın yeni bir bakış açısı sunmasına rağmen kırmızı yazıdaki cümleler, Hazreti peygamberin sanki Kuran'ın sunduğu bilgilerden habersizmiş gibi bir algı oluşturmuyor mu?

                        Yani sanki peygamberimizin devrindeki durum ile peygamberimiz ilintilendirilmiş gibi.


                        Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                        Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                        Yorum


                          #57
                          Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                          dikkatinizden dolayi Allah razi olsun
                          bildiginiz gibi, o zamana ait bazi fenni görüsler, oldugu gibi sürece birakilmakla beraber, burada ifade edilen hakim olan genel görüstür, ben böyle anliyorum!?


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #58
                            Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                            Allah sizlerden de razı olsun.

                            Bir şey daha dikkatimi çekti. Coğrafya ve astronomiile ilgili 14. yüzyıla kadar Batlamyus ile yetinme batı için söz konusu olabilir, ancak İslam dünyası için bu söz konusu değildir malum. Her ne kadar yönetim bazında müslümanlar rayından çıkmış sultanlartarafından yönetilse bile, İslam toplumun özünde Ehlibeytin bereketli çalışmaları ile var olmaya devam etmiş, ilmi, teknik ve sanatsal alanlarda müslümanlar önemli keşif icat ve çalışmalara imza atmışlardır. Mesela Piri Reis haritasını ince ayrıntıları ile çizdiğinde, batılılar daha o zaman dünyayı düz bir tepsi olarak zannediyorlardı. Kenarına geldiklerinde aşağı düşecekleri zehabında idiler. Fastan aşağıya gemilerinin ziftlerinin erimesi sebebiyle korkudan ileri gitmiyorlar, gemilerinin yanacağını yok olacaklarını sanıyorlardı.
                            Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                            Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                            Yorum


                              #59
                              Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                              evet, bu noktada kesinlikle haklisiniz, katiliyorum


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #60
                                Ynt: Kuran ve cagdas Bilim

                                Ay ve Günesin yörüngelerinin varligi

                                Burada "yörünge (orbite)" diye cevrilen Arapca felek kelimesini, Kuran mütercimlerinin cogu, Fransizca'da Sphere kelimesi ile karsilarlar. Gercekten kelimenin ilk anlami budur. M. Hamidullah ise onu, "orbite (yörünge)" diye tercüme ediyor.

                                Bu kelimeye ay ve günesin dairevi hareketlerini düsünmeleri mümkün olmayan en eski kuran müfessirlerini tereddüde düsürmüs, bundan dolayi ya az veya cok dogru bir imaj gözlerinde canlandirmislar, ya da bu iki yildizin uzaydaki hareketleri konusunda tamamen hatali bir tasavvura girmislerdir. Hamza Boubekeur, Fransizca kuran mealinde bu konuda yapilan cesitli tefsirleri (cevresinde bir degirmenin döndügü bir tür eksene benzeyen demir cubuk; gök küresi; yörünge, zodyak kusagi (signe du zodiaque), sürat, dalga...) naklederken, onuncu (hicri 3-4 asir) yüzyilin ünlü müfessiri Taberinin su fikrinide ilave eder: "bilmedigimiz konularda ödevimiz susmaktir." (XVII, 15). Bu hüküm, o zamanki insanlarin, ay ve günes icin bir yörünge kavramini anlayabilmekten ne derece uzak olduklarini gösterir Gün gibi asikardir ki felek kelimesi, Hz. Muhammedin devrinde gecerli olan bir astronomi kavramini ifade etseydi, bu ayetlerin tefsiri, böylesine güclüklere yol acmayacakti. su halde kuranda, ancak yüzyillarca sonra aydinliga kavusacak yeni bir kavram yer aliyordu.


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X