Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

    Kehf suresi 86. ayetindeki “onu kara çamurlu bir gözede batmakta (Garabe) ( مغرب) buldu,” ifadesinden yola çıkarak Kur’an’da güneşin suyun içine battığını
    söylendiği iddia edilmektedir. Yine bu ayetlerdeki ifadeden dünyanın düz olduğu sonucunu çıkartmaktadırlar. Oysa diğer tüm iddialar gibi bunlar da doğru
    olmayan iddialardır.

    Bu eleştirilerdeki en büyük hata kelimelerin anlamlarını kavrayamamak ve anlayış eksikliğidir.

    Bu gösterdiğimiz ayette iki yerde geçen ve Türkçe’ye “batmak” olarak çevrilmiş iki kelime vardır. Bunlara bir daha bakalım:

    · Sonunda güneşin battığı (mağrib) ( مغرب) yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta (Garabe) ( غرب) buldu, yanında bir kavim gördü.
    (18 Kehf Suresi - 86)

    Yukarıdaki ayette güneşin suyun içine batıyormuş gibi bir ifade olduğu iddia ediliyor. “Güneşin batması” ile, “bir şeyin suda batması” Türkçe’de aynı kelime
    olabilir, fakat bu kelimeler Arapça’da ayrı kelimelerdir. Bu farkın bilinmemesi veya karmaşadan yararlanmak istenmesi, bu son derece yanlış olan iddiada
    bulunulmasına neden olmuştur.

    Güneşin batması “Garebe” fiiliyle ifade edilir. Hatta bu kökten türeyen kelimeler Türkçe’ye de geçmiştir. Örneğin “garb” ( غرب)ya da “mağrib” (مغرب ) aynı
    kökten türeyen kelimelerdir, “batı” (yön) anlamlarına gelir.

    Bir nesnenin suda batması ise “gareke” ( غرق) fiilidir ve “garabe” ( غرب) den farklı bir fiildir. Bu kelime de aslında Türkçe’ye geçmiştir. Suya gark oldu
    derken bu fiili kullanırız. Kur’an’da, da bir şeyin suyun içine batması anlamında bu kelime kullanılır, mesela Kehf suresinde:

    · …. "İçindekilerini batırmak (garake)( غرق) için mi onu deldin?.....” (18 Kehf Suresi - 71) denmektedir

    Şimdi güneşin batmasıyla, bir şeyin suda batmasının Türkçe de batmak fiiliyle kullanıldığını, Arapça da ise farklı kelimeler olduğunu açıktır. Dolayısıyla
    yukarıdaki ayette de güneşin suyun içinde bir cisim gibi batmasından bahsedilmesi söz konusu değildir. Bizim anladığımız (normal muhakemesi olanların anladığı)
    şekildeki, güneşin batışıdır.

    Aslında buradaki batmak fiilini Arapça karşılıklarını bilinmese bile yukarıdaki eleştirileri yapan arkadaşların anladığı gibi anlamak bir art niyet sonucudur.
    Acaba biri “Ben dün deniz kıyısında gittim ve güneşin denizde batışını seyrettim.” dese bundan siz güneşin suyun içine battığını mı anlaşılır? Ya da “güneş
    her sabah doğuyor” derken güneşin bir annesi var, her sabah bu anne doğum yapıp, güneşi doğurduğu sonucuna mı varılır? Zaten kelimelerin Arapça karşılıklarına
    bakıldığında konunun çok açık olduğu anlaşılacaktır.

    Güneşin battığı yer olarak ayette geçen kelimenin orijinali “mağrib” ( مغرب)kelimesidir. Bu kelime batıda bir yer anlamına gelir. Bu ifade batıda gidilecek
    en uzak yeri ifade etmektedir. Mesela Kuzey Afrika ülkesi Fas’a Araplar “Mağrip” derler. Çünkü batı yönünde gittikleri bir yer olduğu için böyle isimlendirmişlerdir.
    Buradan da dünya düz anlamı kesinlikle çıkmaz. Mesela günümüzde de Türkçede ya da diğer dillerde benzer ifadeler kullanılır. Japonya bir uzak doğu ülkesidir.
    (İngilizcede de Türkçedekiyle aynı anlama gelen “Far East” kelimesi vardır). Doğuda gidilebilecek en uzak ülke Japonya’dır. Japonya’nın dünyanın en doğudaki
    ülke denmesi dünyanın düz olduğunu göstermez.


    "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

    #2
    Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

    Hattâ izâ belega magribeş şemsi vecedehâ tagrubu fî aynin hamietin ve vecede indehâ kavmâ(kavmen), kulnâ yâ zel karneyni immâ en tuazzibe ve immâ en tettehıze fîhim husnâ(husnen).

    1. hattâ izâ : olduğu zaman
    2. belega : erişti, ulaştı
    3. magribe eş şemsi : güneşin battığı yer
    4. vecede-hâ : onu buldu
    5. tagrubu : grup ediyor, batıyor
    6. fî aynin : pınar içinde, pınarda
    7. hamietin : bulanık, çamurlu
    8. ve vecede : ve buldu
    9. inde-hâ : onun yanında
    10. kavmen : bir kavim, topluluk
    11. kulnâ : biz dedik
    12. yâ ze el karneyni : ey Zülkarneyn
    13. immâ : ya, veya
    14. en tuazzibe : senin azaba uğratman
    15. ve immâ : ve ya, veya
    16. en tettehıze : senin edinmen, ittihaz etmen
    17. fî-him : onların içinde, onlar hakkında, onlara karşı
    18. husnen : güzellikle, iyilikle, güzel davranışla


    İmam İskender Ali Mihr : Güneşin grup ettiği yere ulaştığı zaman, onu (güneşi) bulanık bir pınarda batarken buldu. Ve onun (o pınarın) yanında bir kavim (topluluk) buldu. (Ona şöyle) dedik: “Ya Zülkarneyn! Dilersen onlara azap edersin, dilersen onlara karşı güzel davranış ittihaz edersin.”
    Diyanet İşleri : Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik.
    Abdulbaki Gölpınarlı : Nihâyet güneşin battığı yere gelince görmüştü ki güneş, kara bir balçığa batmada ve orada bir topluluğa rastladı. Dedik ki: Ey Zülkarneyn, istersen azaplandırırsın bunları, istersen iyilik edersin onlara.
    Adem Uğur : Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.
    Ali Bulaç : Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin."
    Ali Fikri Yavuz : Nihayet güneşin battığı yere (okyanus kıyısına) vardığı zaman, güneşi, (sanki) siyah bir çamura batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz şöyle hitap buyurduk: “- Ey Zül’-Karneyn! Ya (iman etmiyenlere) azâb edersin veya haklarında bir güzellik muamelesi yaparsın.”
    Bekir Sadak : Sonunda gunesin battigi yere ulasinca onu, kara balcikli bir suda batiyor gordu. Orada bir millete rastladi. «Zulkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin» dedik.
    Celal Yıldırım : Sonunda Güneş'in battığı yere (iyice batı cihetine) ulaştı; onu kara balçıklı bir suya batar (görünümünde) buldu. O kesimde bir millete rastladı. Biz de ona: «Ey Zülkarneyn ! Ya azaba uğratırsın, ya da haklarında güzel muamelede bulunabilirsin, (bu hususta serbestsin)» dedik.
    Diyanet İşleri (eski) : Sonunda güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir suda batıyor gördü. Orada bir millete rastladı. 'Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin' dedik.
    Diyanet Vakfi : Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.
    Edip Yüksel : Uzak batıya varınca güneşi büyük bir okyanusta batar buldu ve orada bir topluluk ile karşılaştı. 'Ey İki Nesil Sahibi, dilersen onları cezalandır, dilersen onlara iyi davran,' dedik.
    Elmalılı Hamdi Yazır : Tâ gün batıya vardığı vakit onu balçıkla bir gözde gurub ediyor buldu, bir de bunun yanında bir kavim buldu, dedik ki: ey Zülkarneyn! ya ta'zib edersin veya haklarında bir güzellik ittihaz eylersin
    Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Güneşin battığı yere vardığında onu, balçıklı bir kaynakta batıyor buldu. Ayrıca onun yanında bir kavim gördü. Dedik ki: «Ey Zulkarneyn, ya onları cezalandırırsın veya haklarında bir güzel muamelede bulunursun.»
    Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, (sanki) kara bir balçıkta batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz ona dedik ki: «Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın.»
    Fizilal-il Kuran : Sonunda güneşin battığı yere varınca güneşi, çamurlu bir su pınarında batarken buldu. Orada rastladığı bir toplum ile ilgili olarak kendisine «Ey Zülkarneyn, onlara istersen ceza ver, istersen kendilerine iyi davran» dedik.
    Gültekin Onan : Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzeliği (geçerli ilke) edinirsin."
    Hasan Basri Çantay : Nihayet güneşin batdığı yere ulaşınca onu kara bir balçıkda batar buldu. Bunun yanında da bir kavm buldu. Dedik ki: «Zülkarneyn, (onları) ya azaba uğratmanda, yahud haklarında güzellik (tarafını) tutman (da serbestsin)».
    İbni Kesir : En sonunda güneşin battığı yere vardığı zaman; onu kara bir suda batıyor buldu. Orada bir kavme rastladı. Zülkarneyn, onlara azab da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin, dedik.
    Muhammed Esed : (Batıya doğru giderek) günün birinde güneşin battığı yere vardı; (güneş) ona kopkoyu, bulanık bir suya dalıyormuş gibi göründü. Ve orada (kötülüğün her çeşidine gömülüp gitmiş) bir kavme rastladı. Ona, "Sen ey Zulkarneyn!" dedik, ("Onlara) azap da edebilirsin, yüce gönüllü de davranabilirsin!"
    Ömer Nasuhi Bilmen : Tâ ki, güneşin battığı yere vardı, onu siyah bir çamur gözesinde gurub eder (gibi) buldu ve onun yanında bir kavim de buldu. Dedik ki: «Ey Zülkarneyn! Ya muazzep kılarsın veyahut haklarında güzelce bir muamele yaparsın.»
    Şaban Piriş : Sonunda, güneşin battığı yere varınca, onu kara bir çamurda, bir göze de batarken buldu. Orada da bir kavim buldu. Ona dedik ki: -Ey Zülkarneyn, onları ister cezalandır; ister iyi davran.
    Suat Yıldırım : Nihayet Batıya ulaştığında, güneşi adeta kara bir balçıkta batar vaziyette buldu. Orada yerli bir halk bulunuyordu. Biz: "Zülkarneyn!" dedik, "ister onlara azab edersin, ister güzel davranırsın."
    Süleyman Ateş : Nihâyet güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında da bir kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zu'l-Karneyn, (onlara) ya azâb edersin veya kendilerine güzel davranırsın (onları güzellikle yola getirirsin. Nasıl istersen öyle yaparsın)."
    Tefhim-ul Kuran : Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında da bir kavim gördü. Dedik ki: «Ey Zu'l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin.»
    Ümit Şimşek : Nihayet batıya vardığında, güneşi balçıklı bir suda batarken gördü; orada da bir kavim buldu. 'Ey Zülkarneyn,' dedik. 'İster onları cezalandır, istersen güzellikle muamele et.'
    Yaşar Nuri Öztürk : Nihayet, Güneş'in battığı yere varınca onu kara balçıklı bir gözede batar buldu. Onun yanında bir de kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, ya bunlara azap edersin ya da haklarında güzel bir tavrı esas alırsın."

    Bu mealcilerin tamamı Güneşin kara bir balçıkta battığını söylüyor.Ya siz hatalısınız, ya da onlar. Bu bir.

    İkinci olarak size başka bir ayet vereceğim.Bu ayette dünyanın döşek gibi düz olduğu söyleniyor.

    Bakara 22 .
    O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah'a ortaklar koşmayın.
    Kolay gele.

    Yorum


      #3
      Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

      yerin dosek olması ınsanlara yasamak ıcın uygun olması manasındadır.

      vel arde bade zelike dahaha...naziat 30 bu ayette dunyanın yumurta gıbı yuvarlatıldıgı soylenıyor...

      batma ayetine gelince bunun mecaz oldugunu anlamayan ancak bir aptaldır.
      HASBUNALLAH

      Yorum


        #4
        Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

        kuranda allah tahta oturdu diyor sen burdaki tahtı maddi taht algılarsan ve allahın ona boyle oturdugunu anlarsan bu senın sığlığındır.bu ayetde oyle burda mecaz var yoks aallah gunes suyun içine giriyor demiyor.ama insan gormek istemezse boyle zırvalıyor işte.

        Yorum


          #5
          Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

          kuranda allah tahta oturdu diyor sen burdaki tahtı maddi taht algılarsan ve allahın ona boyle oturdugunu anlarsan bu senın sığlığındır
          Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok, Rabbimiz, öyle bir Allah'tır ki gökleri ve yeryüzünü altı günde yaratmıştır da sonra Arşa hâkim ve mutasarrıf olmuştur; ... Araf 54.
          Diyanet İşleri : Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş’a kurulan, ... Araf 54.
          Elmalılı Hamdi Yazır : Filvakı' rabbınız o Allahdır ki Gökleri ve Yeri altı gün içinde yarattı, sonra Ârş üzerine istiva buyurdu, ...Araf 54.

          Ayetlerden anlaşılan şu ki, Allah Gökleri ve yeri 6 günde yarattıktan sonra arş'a istiva etmiş.Bunun bir dinlenme olduğunu iddia edenlerde var.Allah'ın yorulmadığını söyleyip buna itiraz edenlerde var.Ama her halukarda haftanın bir günü bütün semavi din inanırlarınca dinlenme günü (kutsal gün) ilan edilmiştir.
          Diğer yandan ARŞ nedir.Peygamber Mirac'da burada Allah ile görüşmüş mü?
          Hadislerdeki detaylı anlatımlardan Arş'ın Tanrının tahtı ve sarayının olduğu yer olarak tanımlayabiliriz.Bu durum kuran'da da teyit edilmiştir.Örneğin Hud suresi 7 ayette Arş'ın su üzerinde olduğu söylenmektedir.

          Abdulbaki Gölpınarlı : Öyle bir mabuttur ki hanginiz daha iyi hareket edecek, bunu size bildirmek ve sizi sınamak için gökleri ve yeryüzünü altı günde yarattı, daha önce emri ve saltanatı, yarattığı suya cariydi. ...
          Diyanet İşleri : O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan için, henüz Arş'ı su üstünde iken gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratandır.
          Elmalılı Hamdi Yazır : Hem o odur ki Gökleri ve yeri altı günde yarattı, Arşı, su üstünde idi,

          Öyle sanıyorum ki ayette belirtilen ''SU'' ' dan kasıt teşbihtir diyeceksiniz.

          Yorum


            #6
            Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

            kuranı okumadın herhalde allahın yorulup dinlenmediği direk kuranda yazıyor. arşın su uzerinde olmasına gelince elbette teşbih diyecegiz.kuranda allahın ipi deyince nasıl ip aramıyorsak.veya başka birşeyd eolabilir suya benzer.

            Yorum


              #7
              Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

              kuranı okumadın herhalde allahın yorulup dinlenmediği direk kuranda yazıyor.
              Aynı Kuran'da ARŞ'a istiva (dayanma) ettiği de yazıyor.Aynı Kuran'da Tanrıya Kral anlamında ''Melik'' dendiği de yazıyor.(Taha 114 sanırım).Kral olunca tahsız ve saraysız olması mümkün değil.
              Arş Kuran'da türevleri dışında 26 kez geçer.
              4'ü Sebe(Saba) Kraliçesinin ''Tahtı-sarayı'' anlamında(Neml 23-38-41 ve 42)
              Biri Yusuf peygamber Mısır'da hükümdarken Yusuf'un tahtı (yusuf 100)
              Öbürleriyse Tanrının ''Tahtı-Sarayı'' anlamında kullanılmıştır.(Araf 54+Tevbe 129+Yunus 3+Rad 2 gibi)

              Demekki Kuran'da ki ARŞ 'ların tümü Taht ve Saray anlamındadır.

              Bir hadiste ''Güneşin karar yeri Arş'ın altıdır'' denmekte.Başka bir hadiste ''Cennetin üstünde'' olduğu söylenebilmektedir.Peki yer-gök-cennet-cehennem yokken Arş neyin üstündeydi?
              Hud suresi 7. ayet bu soruyu cevaplıyor.''Su üstündeydi''
              Ama Kuranın bu açıklaması Tevrattan alınmadır.''Başlangıçta tanrı gökleri ve yeri yarattı...ve Tanrının ruhu suların üzerinde hareket ediyordu'' deniyor.(Tekvin,Bap 1:1-2)
              Mümin suresi 7 ayete göre ARŞ'ın melekler tarafından taşındığı söylenmektedir.Hakka 17'ye göre bu melekler 4 iken kıyamette sayıları 8 adete çıkacaktır.
              Şimdi Teşbihtir,benzetmedir diyen arkadaşlar bu ayetler ışığında ne diyecek.Bekliyorum.

              Yorum


                #8
                Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

                [quote author=hacı link=topic=16465.msg103970#msg103970 date=1284194517]
                kuranı okumadın herhalde allahın yorulup dinlenmediği direk kuranda yazıyor.
                Aynı Kuran'da ARŞ'a istiva (dayanma) ettiği de yazıyor.Aynı Kuran'da Tanrıya Kral anlamında ''Melik'' dendiği de yazıyor.(Taha 114 sanırım).Kral olunca tahsız ve saraysız olması mümkün değil.
                Arş Kuran'da türevleri dışında 26 kez geçer.
                4'ü Sebe(Saba) Kraliçesinin ''Tahtı-sarayı'' anlamında(Neml 23-38-41 ve 42)
                Biri Yusuf peygamber Mısır'da hükümdarken Yusuf'un tahtı (yusuf 100)
                Öbürleriyse Tanrının ''Tahtı-Sarayı'' anlamında kullanılmıştır.(Araf 54+Tevbe 129+Yunus 3+Rad 2 gibi)

                Demekki Kuran'da ki ARŞ 'ların tümü Taht ve Saray anlamındadır.

                Bir hadiste ''Güneşin karar yeri Arş'ın altıdır'' denmekte.Başka bir hadiste ''Cennetin üstünde'' olduğu söylenebilmektedir.Peki yer-gök-cennet-cehennem yokken Arş neyin üstündeydi?
                Hud suresi 7. ayet bu soruyu cevaplıyor.''Su üstündeydi''
                Ama Kuranın bu açıklaması Tevrattan alınmadır.''Başlangıçta tanrı gökleri ve yeri yarattı...ve Tanrının ruhu suların üzerinde hareket ediyordu'' deniyor.(Tekvin,Bap 1:1-2)
                Mümin suresi 7 ayete göre ARŞ'ın melekler tarafından taşındığı söylenmektedir.Hakka 17'ye göre bu melekler 4 iken kıyamette sayıları 8 adete çıkacaktır.
                Şimdi Teşbihtir,benzetmedir diyen arkadaşlar bu ayetler ışığında ne diyecek.Bekliyorum.
                [/quote]

                o yazdıgın haids buhari hadisidir bizi ilgilendirmez.ya ne boş adamsın taht olamsı teşbih diyoruz işte yanı allah bir melik gibi tahtının uzerinde anlamında.bızım dedıgımız teşbih olması anlamına ters değil ki.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

                  saray kesınlıkle yoktur kuranın diğer ayetlerde alalhın herşeyi kusattıgıda soylenir yani senin cıkardıgın manaın çıkması ımkansız tahta oturan kral gibi zahiri anlamda.

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

                    Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Allah, her şeyi kuşatıcıdır. nisa 126

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

                      Doğu da Allah 'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir. (Bakara Suresi, 115) ...

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

                        o yazdıgın haids buhari hadisidir bizi ilgilendirmez.ya ne boş adamsın taht olamsı teşbih diyoruz işte yanı allah bir melik gibi tahtının uzerinde anlamında.bızım dedıgımız teşbih olması anlamına ters değil ki.
                        Boş boş konuşmaları sevmem.Mesela Arş'ın Su üzerinde olması neyin teşbihi onu açıklayabilirmisin.Mesela ben desemki haşa huzurdan ''Yavuz eşektir.'' bundan kasıt herkesçe anlaşılan bir teşbihtir.Peki Tanrının Arşının su üzerinde olması neyin teşbihi.Arşın 8 melek tarafından taşınması neyin teşbihi.Ve bu teşbih yapılırken anlatılmak istenen nedir?
                        Bana bunu bi zahmet açıklayıver.

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

                          O SUYUN H2O OLMA IHTIMALI DUSUKTUR.SUYU ANDIRAN BASKA BIRŞEY OLABILIR.ORNEGIN KUANTUM DENIZI DIYE BİRŞEY VARDIR EVRENIN KOKEN ALDIGI ONUN DURMADAN DALAGALANDIGI SOYLENİYOR.BU ANLAMDAKI SU KASIT OLABILIR.OLMAYADABILIR.

                          VE LEV KI SU BILDIGIMIZ MANA DA DA OLSA BIR ZARARI YOKTUR.

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

                            SUYUN GÜNEŞE BATMASINDAKİ TEŞBİH DE AÇIK AMA KURANI CURUTMEK GIBI BIR AMAC UGRUNA YAPTIGINDAN BUNU GOREMIYORSUN

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: kuranı kerimde güneşin suda battığımı söylenmektedir?

                              Sana bu kitabı indiren O'dur. Bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası (aslı) demektir. Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir. Kalblerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler. Halbuki onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar, "Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır." derler. Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez.
                              ali imran 7

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X