Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

celal ve cemal aynasında kadın- cevadi Amuli

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

    Bazi mevsuflar, müzekker, bazilari ise müennestirler; fakat onlarin bedenleri böyledir. müzekker beden sahipleri arasinda farklilik oldugu gibi müennes beden sahipleri arasida da farkliliklar vardir.

    bazen ruh bakimindan degil, beden bakimindan siniflandirilan bu iki sinif arasinda da farkliliklar olabilir. bunlar, konusal özelliklerdir; yoksa asil konuda mevsuf ya da sifatin müzekker veya müennes olmasiyla ilgili degildir.

    Bunlar, arastirmanin plani, kaynaklari, odak noktasi ve konusudur. kuranin istidlaliyle bu böyledir. dolayisiyla ayetler, ne müzekkerin ne de müennesin, yani ister bu siniftan olsun, isterse öbür siniftan olsun bedenin bir rolü yoktur, buyurdugunda, farkliligin olmayisini degil, bedenin karismayisini bildirmek istemektedir.

    sözgelimi namaz kilan insana namaz icin elbise giymesi gerektigini ve o elbisenin temiz ve helal (ister beyaz isterse siyah olsun) olmasi gerektigini söylüyorlar.

    simdi burada elbisenin siyahligi veya beyazligi isin icinde yoktur. yani örtünme isine siyahlik veya beyazlik karismaz. fakat her ikiside vardir ve birbirine esittir. ise karisan sey, bunlar arasini birlestirendir. yani siyah veya beyazin rolü yoktur. aslolan muteber örtüdür. dolayisiyla müzekker ve müennes olma olayi, (konuya karisip karismamasindan bahsedilmesi söyle dursun) asla ruhun mihverinde yoktur.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #32
      Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

      Bazen, kuranin müzekerlere daha cok kiymet verdigi, üstünlügü müzekkerlerden bildigi, kadin üstünlük makamina yükselsede onu erkekler zümresinden sayigi, kadin icin ayri bir hesap acmaigi gibi bir sonuca varmak mümkün olabilir. nitekim hz. meryemi (a) anlatan su ayet, bu hususa delil olarak getirilebilir:
      "o da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarini tasdik etti. O, (Rabbine) gönülden bagli olanlar (kanifin-müzekker bir kelime) dandi" (tahrim 12)

      hz.meryemden bahsedildigi, hz. meryemin ilahi kelimeler, ilai kitaplara iman ettiginden, itaat ve tevazu (kunut ve hudu) eli oldugundan söz edildigi halde, (müennes olarak) "kanet mine'lanitat" yerine müzekker olarak "kanet mine'l kanitin" buyrulmaktadir.

      (sanki) Allah erkeklere bagimsizlik vermekte ve meryemi erkeklerin örtüsünün altinda zikrederek müennes degil, müzekker kelimeler kullanmaktadir.

      bu kuruntunun cevabi sudur: muhavere (karsilikli konusma) kültürü, ders/sinif ve kitap edebiyati kültüründen arklidir. elbette kurani kerim, mübarek ahzab suresinde bu faziletlerde kadin ve erkegin esit oldugunu belirtmekte, ahlaksal fazilet ve erdemlerden bir cogunu saymakta bu iki siniftan her birinebagimsizlik vermektedir. erci al-i imran suresinde

      "sabredenler (es-sabirin) dogru olanlar (es-sadikin), gönülden boyun egenler (el-kanitin), infak edenler (el-münfikin) ve seher vaktinda bagislanma dileyenler (el-müstagfirin)dir" (al-i imran 17)

      buyrulmakta ve bütün kelimeler müzekker olarak gelmektedir, fakat ahzab suresinde Allah söyle buyurmaktadir:

      "hic süphesiz müslüman erkekler ve müslüman kadinlar, mümin erkekler ve mümin kadinlar, gönülden itaat eden erkekler ve gönülden itaat eden kadinlar, sadik olan erkekler ve sadik olan kadinlar, sabreden erkekler ve sabreden kadinlar, saygiyla (Allahtan) korkn kadinlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadinlar, oruc tutan erkekler ve oruc tutan kadinlar, irzlarini koruyan erkekler ve irzlarini koruyan kadinlar, Allahi cokca zikreden erkekler ve Allahi cokca zikreden kadinlar, iste onlar (lehüm-müzekker) icin Allah bir bagislama ve büyük bi ecir hazirlamistir" (ahzab 35)

      Görüldügü gibi Allah, meseleyi hem bize anlami izah edecek sekilde hem de bize klasik kültürle degil, karsilikli konusma kültürüyl konustugunu anlatacak sekilde ifade etmektedir.

      fakat özelliklerini siraladigi erkek ve kadinlar icin bagislanma ve ecir oldugunu haber verirken sadecem üzekker zamir kullanmakta, yani "lehum" (o erkek icin) demekte, "lehum ve lehunne" (o erkekler ve o kadinlar icin) dememektedir.

      iste kuran burada bize cok güzel bir sey ögretmektedir. "yani siz! "küm" ve"hüm" den (müzekker zamirler) her söz edilisinde, maksadin erkekler oldugu fikrine kapilmayin, aksine kuran, sizek urandan yararlanma yöntemini göstermektedir böylce demektedr. dolayisiyla kuran kültürüyle tanisik olan kimse, artik zihninde, sözgelimi "talebul ilmi feriden ala külli müslim" (ilim talep etmek her müslümana farzdir) hadisini gördügünde "nicin bu rivayette ifadeler erkekler icin (müzekker) gelmistir?" diye cevap zahmetine girisme düsüncesi olusmaz. eger kuranla men'us olmussa, artik Allahin acikca ve genis bir sekilde mümin erkekler ve mümin kadinlari bir ayette zikrettigini anlar.

      dolayisiyla eger kuranin meryem (a.) hakkinda müzekker kelime kullanarak "o gönülden bali olanlardandir" demesi, gönülden bali olan kadinlar (kanitat) kelimesine sahip olmadigi icin degildir. cünkü acik bir sekilde ahzab suresinde "kanitin" ve "kanitat" kelimeleri kullanilmistir.

      dolayisiyla sözkonusu hz. meryem ayetinde müzekker olarak "el-kanitin" kelimesinin kullanilisi, karsilikli konusma (muhavere) kültürünü korumak icindir. bunun göstergesi odur ki aksi durumda da bu böyledir, tersi tarafta da kuran muhavere kültürünü esas alarak kötü (günahkar) kadini, kötü erkekler zümresinden saymaktadir. nitekim yusuf suresinde söyle buyrulmaktadir:

      "..sende (kadin icin)günahin dolayisiyla bagislanma dile. dogrusu sen günahkarlardan (el-hatiin-müzekker kelime) oldun" (yusuf 29)

      görüldügü gibi günahkar kadindan bahsedildigi halde "minel hatiat" (günahkar kadinlardan) seklinde müennes kelime kullanilmistir. bu, kuranin günahkar kadinlar (hatiat) kelimesinin olmadigi anlamina gelmez. aksine bu, muhavee kültürüne dayanarak konusmanin bir sonucudur.

      sözün sonucu o ki; öncleikle kuran, sunu aciklamaktadir: ben, insanlarin ruhuyla konusurum. ruh ise ne erkek ne disidir. ikinci olarak müzüekkerlik ve müennesligin oldugu yer, bedendir, bedenin ise fazilet, erdem, bilgi ve hikmetlerle bir isi yoktur. ücüncü olarak eger sözde özel bir karine (belirli-isaret) olmazsa ve edebi kanunlar icab etmezse, kuranin ayetlerini uluslararasi muhavere kültürüne dayanarak hamletmek gerekir. dönrdüncü olarak kadin-erkek esitligini savunanlar, kadin ve erkeklerin olusturdugu insanlar kitlesinden söz etmek istediklerinde acaba "erkekler ve kadinlar kiyam ettiler; erkekler ve kadinlar protesto ettiler, erkekler ve kadinlar oy verdiler vs. " mi derler yoksa "halk kiyam etti, halk oy verdi vs." mi derler? iste ub kültür, uluslararasi örf vve karsilikli konusma kültürüdür. öyleyse kuranin müzekker egilimli olduunu vs. söylememek gerekir.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #33
        Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

        "...Ben muhakkak camurdan (tin) bir insan yaratacagim" (sad 71)

        Bazen "turab"dan söz edilmektedir, bazen de "ham-i mesnun"dan. Bazen "sa'sal"dan bahsedilirken bazen de "tin" den vb. bahsedilmektedir.

        bazen buyurulmaktadir ki siz "ikinci beser"in yaratilisinda bir kadinla bir erkek söz konusudur. su halde siz neyle iftihar ediyorsunuz? eger övünmek isterseniz, sizin övünmeniz, övüncsüzlüktedir. tek övünc etkeni övünclükle, övünmemekle ayni olan takvanin ta kendisidir. ucurat suresinin mesur ayeti, hem beden kismini, hem de ruh kismini ele almaktadir. kuranin buyurdugu "ya eyyühen nas" (ey insanlar), kuranin hidayeti icin geldigi insanalar, kastedilmektedir.

        "ey insanlar! dogrusu biz sizi bir erkek ve bir disiden yarattik.." (hucurat 13)


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #34
          Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

          KURAN DA ZEVC VE ZEVCE

          zevc ve zevce kelimeleri, örfsel kavramlar icerisinde birbirinin karsitidirlar. fakat kurani kerim, erkegi zevc olarak kabul ettigi gibi kadini da zevc saymaktadir!
          zevce vya zevcat kelimeleri kuranda kullanilmaz, aksine ezvac kelimesi kullanilir. kadin, erkegin zevc olmasi gibi zevcdir.
          eger
          "Allah ademi yaratti ve ondan (o nefsten) de esini (zevc) yaratti" (nisa 1)

          seklinde ifade edliyorsa, zevc, kendi vesilesiyle birin iki oldugu sey (yani es) anlamina geldigi icindir. bu nedenle kadin ve erkekten söz edildiginde söyle buyurulmaktadir:
          "ondan da iki esini, (zevceyn) yani erkek ve disiyi var etmisti" (kiyame 39)

          Cenet kadinlarindan temiz esler (ezvac-i mutahhera) olarak bahsediliyorsa, bu, cennetlikler icin "zevcat"in degil, "ezvac"in var oldugu icindir. Erkek kadinin zevci "esi" oldugu gibi, kadin da erkegin zevci (esi)dir. bazen karisikligi önlemek ve edeb, sinifsal ölcütlerden söz etmek icin, zevc ve zevce (kari-koca) kelimeleri gündeme gelmektedir. yoksa kurani kerimin kadin ve erkek hakkindaki ifadesi bir ve aynidir.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #35
            Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

            NEFSIN ÜC KUVVETI

            insanin yapisinda üc kuvvet gizlidir: cekme kuvveti, itme kuvveti ve düsünce kuvveti. hepsi ruhla ilgili olan akil ve cehalet ordularinin sayisi yüz ellidir. (belirtilen sayi, belirlemek icin degil örneklemek icindir, yani sözgelimidir) bunun yetmis besi akil ordusu, yetmis besi ise cehalet ordusuna aittir. kuran,bunlari üc bölümde betimlemktedir. bunlardan bir bölmü, ilim, bilgi ve düsünce gücüne bir bölümü sehvetle zikrolunan cekme gücüne, diger bir kismi ie öfke ismiyle ailan itme gücüne aittir.

            bizim, kendimizde gördügümüz ve baskalarindan hatirladigimiz seyin temelinde su vardir: insanin bütün isleri, bu üc bölümde toplanir. eger ahlak kitaplari bu üc ölcüte dayamiyorlarsa, ahlak, nefsi ve nefsi kuvvetlerini terbiye etmek icin oldugundandir. simdiye kadar ortaya cikrilan sey, bu üc kuvvettir ve her bir is, kendine özgü kuvvete baglidir.

            insanin bir düsüncesi vardir, bir de düsünce gücü: bir cekmesi (cazibe) vardir, bir de cekme gücü. ayni sekilde bir itmesi vardir, bir de itme gücü. insanin bütün isleri bu üc durumla ilgilidir. "adaleti kübra" da bu üc gücün islahi olmaktadir.

            kurani kerim, bütün bu erdemleri zikrettikten sonra onlar icin tek tek örnek vermektedir; gerek ilim bölümünde, gerek sehvet ve gerekse öfke bölümünde örnekler getirmektedir.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #36
              Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

              en mukaddes zat olan Allah (zat-i akdes-i ilah) da, yusufun temizligine ve iftiradan münezzeh olusuna taniklik ederek "sadece yusuf, kötülük tarafina gitmemekle kalmadi, ayni zamanda kötülük de yusuf tarafina gitmedi" buyurmaktadir:
              "..iste böylece biz kötülük ve fuhsu ondan uzaklastirmak icin (delilimizi gösterdik)" (yusuf 24)

              "kötülük ve fuhusdan onu uzaklasirdik" degil, tersine "günahin yusufun pesine düsmesine izin vermedik" buyurmaktadir.

              fakat meryem (a) olayinda meryemin, iffet melekesi olmak bakimindan ya Allahin ihlasli (muhlis) kul olarak zkrettigi yusufu siddikla ayni düzeyde ya da ondan daha üstün oldugunu görmekteyiz.

              konunun izahi sudur: meryemin (a) namusundan söz acildiginda "andolsun kadin onu arzu etisti. eger Rabbinin dogruyu gösteren delilini görmeseydi. o da onu arzu etmisti" (yusuf 24) denilmiyor. "ilahi delili müsahede etmeseydi, meylederdi" gibi seylerden söz edilmiyor, tersinesu söz konusu ediliyor:
              "(meryem) öyle dedi: ben, senden RAhman (olan Allah)a siginirm, eger Allahtan korkuyorsan (bana dokunma)" (meryem 18)

              hz. meryem, kendisi meyletmemekle kalmamakta, beser suretinde ögrünen mlegi de münkerden sakindirmata ve ona "eger takva sahibi isen bu ise yeltenme" demektedir. bu yüzden yüce Allah söyle buyurmaktadir.
              "..derken biz ona ruhumuzu gönderdik de o kendisine tastamam bir insan seklinde göründü" (meryem 17)

              bir öncekiayette "eger o ilahi delili görmeseydi, o ise egilim duyar ve niyetlenidrdi" buyurulmuyor, asksine "(meryem) söyle ddi: ben senden ahmana siginirim, eger Allahtan korkuyorsan (bna dokunma)" buyuruluyor.
              "eger Allahtan korkuyorsan (takva sahibi isen)" ifadesi iyilii emretmek ve kötülükten sakindirmaktir; yani "sen (bu isten) kacin" demektir.

              nitekim Allah da bize "eger müminler iseniz" (al-i imran 75) bu isi yapmayin buyurmaktadir.

              "eger müminlerseniz" ifadesi kuranda cok gecmektedir. bu, "imanin gerei olarak amel ediniz" demektir. veya baska ayette de söyle buyurulmaktadir:
              "artik siz müslüman oluyormusunuz?" (hud 14) "artik vazgectiniiz degilmi" (maide 91)

              bu tür ifadeler, kendilerine göre irsad ve rehberlik ifadeleridir. yani eer iman etmisseniz, imaniniza göre amel ediniz. smdi buada meryem, insan uretindeki bu melege buyurmaktadir ki "eger takva sahibi isen bu ise tesebbüs etme. benim elim bagli, sende eini bagla" acaba bu ifade yusufun ifadesinden daha güzel degilmidir? yusuf hakkinda yce Allah "Rabbinn delilini göstemeseydi, buna azmederdi, fakat Rabbinin delilini gördügü icin azmetmedi buyurmustur. fakat meryem hakkinda buyurdugundan anlasildigina göre meryem, kendisi azmetmedii gibi insan suretindeki melegi de bu ise azmetmekten nehyediyor.

              bu noktada meryemin mürebbisinin kim olduguna bir akalim.
              meryem bir kadin idi ve dolayisiyla bir erkegin egitim ürünü degildir. baba tarafindan terbiye edilmis degildir. belki anne tarafindan egitilmistir. bir cok iyi insan vardir. ama meryem gibi bir cocukicin baba olamaz, meryem gibi bir cocuk icin anne olamazlar. insanin, cocugunu Allaha hediye etme ve Allahinda onu kabul etme noktasina gelmesi icn bir cok sart gerekmektedir. meryemin annesi, onu Allaha sigindirdi. Allah ise o siginanan siginak vererek, onu kendi siginaginda kabul etti.


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #37
                Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                Allah razı olsun kardeş.

                Yorum


                  #38
                  Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                  MERYEMIN ANNESININ YAPTIGI ISTIAENIN ETKISI

                  Meryemin annesinin yaptigi istiaze, meryemin (a) istiazesi olarak ortaya cikmistir. meryem dünyaya geldigind ennesi söyle demisti:
                  "..kovulmus seytana karsi onuve soyunu sana sigindiriyorum" (al-i imran suresi 36)
                  Buna karsilik Allah söyle buyurmustur:
                  "Rabbi ona (meryeme) hüsnü kabul gösterdi.." (al-i imran 37)

                  Daha sonra Allah söyle buyurmustur:
                  "onu güzel bir bitki gibi yetisstirdi..." (al-i imran 37)

                  bir cok fert vardir ki onlarin cabasi, kendileri tarafindan degil, sadece Allah tarafindan kabul edilmistir. bununicin Allah, bütün ertler hakkinda "biz onlari kabul ettik, siginak verdik" buyurmuyor, aksina söyle buyuruyor:
                  "Allah, ancak korkup sakinanlardan kabul eder" (maide 27)

                  Ameli kabul etmek, amel edenin öz cevherini kabul etmkten arkli bir seydir. cogu insanin amelleri kabul edilir; fakat acaba onlarin öz cevheri de kabul edilirmi? Allah meryem hakkinda "amelini kabul etti" degil, "onu kabul etti" buyurmustur. dolayisiyla annesi meryemi Allahin siginagina emanet etmis, Allah da siginak vermistir. Allahtan siginak istemek mihrabin yaninda gerceklesiyor, kabul ediliyor ve onun cocugu (meryem) söyle diyor:
                  "ben senden Rahman (olan Allah)a siginirim. eger Allahtan korkuyorsn (bana dokunma)" (meryem 18)

                  edebi kitaplara basvuruldugu zaman, kurani marifetler hakknda bilgisi olanlarin, meryemin annesinin sözünü onun dedigigibi yroumladiklari görülür. fakat marifetlerin bu yüksekligine erisememis olanlar, aynen cahili adetlere göre meryemin annesinin bu sözünü yorumlamaktadirlar.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                    Allah cümlemiizden razi olsun insaAllah abi


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #40
                      Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                      MERYEMIN ANNESININ IZAHINDA BENZETME

                      kura-i kerim, meryemin (a) dogum zamanini söyle aciklamaktadir:
                      "onu dogurunca Allah onun ne dogurdugunu bilirken yine söyle dedi. "Rabbim, onu kiz dourdum; erkk, kiz gibi degildir. ona meryem adini verdim. onu ve soyunu kovulmus seytanin serrinden sana ismarliyor (sigindiriyor)um" (al-i imran 36)

                      konunun merkez su noktadadir:"erkek, kiz gibi degildir" edebiyat kitaplarina kikkatlica baktiginizda edebiyatcilarin bu cümlenin tefsirinde iki gruba ayrildiklarini görürsünüz. bir kismi buradki benzetmeyi (tesbihi) ters yönde bir benzetme olarak görüp söyle demektedir; "erkek (müzekker), disiden (müennes) daha iyi ve erkek kadindan daha üstün oldugu icin bir kimse "erkek kiz gibi degildir" dediginde, bu tesbih ters yönde bir tesbih olup gercekte kiz, erkek gibi degil demektir.

                      ediplerin diger bir kismi ise ayetteki benzetesnin, ters yönde degil. dogru yönde asil benzetme olduguna inanmaktadirlar. dolayisiyla ayetteki benzetmeye göre erkek cocuk hic bir zaman bu kiz cocugunun rolünü ifa edemez ve böyle bir erkek cocuk, sanin babasi olabileck bir erkekten meydan gelmis degildir. bu baglamda oglan cocugu asla bu kiz cocugunun basarisina sahip degildir ve erkek asla bu kadinin yaptii isi yapamaz. dolayisiyla benzetme, tam/dogrudan bir benzetm olup ters yönde bir benzetme degildir


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #41
                        Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                        ILAHI DINLERIN YERLESMESINDE KADINLARIN ROLÜ

                        itme bölümüne gelince, bu bölüm genisbir bölüm olup temel özellikleri bu baslik altinda aciklanacaktir.

                        kurani kerim, zulme karsim ücadele ve öfke noktasinda bir takim erkekleri örnek göstermistir; fkat firavni zulümle savsimla ündeme gelen, kadinlarin mücadeleleridir.

                        kurani kerim, üc kadini örnek olarak anmatadir. bu kadinlar,musayi öldürülmekten kormus ve terbiye etmis kimselerdir. kelim musani bütün egitm isleri, bu üc kadinin uhdesinde yürümüstür. musanin annesi, musanin kiz kardesi ve firavunun karisi. bu üc kadin, o günün siyasal statükosuyla savasmis ve soucta bu adam yetismistir.
                        kuran söyle buyurmaktadir:
                        "ve musanin annesine vahyettik" (kasas 7)

                        bir taraftan musanin annesi, cocugu ilahi buyrukla denize atip musanin kizkardesine "bu sandigi takip et" onun izini takip et" (kasas 11) derken, diger yandan firavunun karisi söyle demisti:
                        "..onu öldürmeyin,belki bize yardimi dokunur veya onu evlat ediniriz..." (kasas 9)

                        bir yandan da u üc kadin, musanin egitim ve olgunlasma zeminii hazirlamis; nihayet firavunun düzeni yikilistir.

                        firavunun sarayina kadar sandigin pesinden gitmenin kolay biris olmadigi gayet aciktir. ayni ekilde bir annenin kizina "b sandigi izle ve vardigi yerden haber getir. eger son varis noktasi firavunun evi de olsa git, süt anne önerisinde bulun ve "sizin icin onun bakiin üstlenecek ona ögüt verecek bir aileyi göstereym mi" (kasas 12) de" demsi de kolay bir is olmasa gerektir.

                        o dönemde her süt veren emziren kadini, yei dogrudugu cocugun erkekmi yoksa kizmi odlugunu anlamak icin izliyorlardi. (süphesiz her kadin degil, sadece anne olan kadin süt verir emzirir)

                        böyle ir ortamda emziren bir kadinin öneride bulunmasi, basit bir is olmasa gerektir. böyle bir is tehlikeye atilmak ve ölüm/idam ile yüz yüze gelmek demektir. ayrica musanin annesinin anneligide gizliydi. cünkü firavunun adamlari, yeni dogan cocuklari arastiriyor, onlarin cinsiyetini ögrenmeye calisiyorlardi. durmadan iiz pesindeydiler; amaclari oglan cocuklarini ortadan kaldirmakti. nitekim kuran söyle buyurmaktadir:
                        "..ogullarini kesiyor, kadinlarini sag birakiyordu.." (kass 4
                        su halde musani kiz kardesinin üzerine aldigi ic basit-siradan bir is degildir. üstelik musanin annesinin yapilmasini emrettigi bu is kücük bir is degildir. firanunun karisinin o teklifi de kolay bir teklif degildi. cagin insanlarinin en kan icicisiyle süreli birlikte olan bir kimsenn, belki bize yarari dokunur veya onu evlat ediniriz" dmesi,bu kadinin cesaretini orta yere sermektedir.


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #42
                          Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                          DEGERLENDIRME

                          üzerinde durulan hususlara göre öfke ve sehvet bölüünde kadinlarin "iffeti"nin, ibrahimi dinleri korumak icin en sckin isi üzerine aldigi belli olmus oldu. ayni sekilde ilim bölümünde de kadinlarin, erkekler kadar ademi kurtaran ilahi kelimelerin bir parasi olduklari ortaya cikmistir.
                          "adem, Rabbinden bir takim kelimeler aldi" (bakara 37)

                          dolayisiyla sonuc olarak söylenebilir ki sirf erkeklern bulundugu veya önde oldugu ve kadinlarin hic bir payinin olmadigi bir bölüm yoktur..
                          fakat öncelikle kadinin kendisi, konumunu idrak etmelidir. ikinci olarak digerleri bu konum saygi göstermeli, ücüncü olarak ise bu takim imkanlar hazirlamalilar ki imtihan meydaninda kadinn ve erkegin ne ölcülerde basarili oldugunu ve öne gectigi ölcülebilsin.


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #43
                            Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                            Allah erkeklerden bir coguna fazilet vermistir. Allah, onlarin bu faziletin eregini yerine getirmeyeceklerini ve sonucta rüsvay olacaklarini bliyordu; fakat fazilet bagisini onlarin sadece "Rabbinize karsi bir özür" (araf 164) ve hücceti tamamlamak babindan yapmis, ancak makam ve görev vermemistir. cünkü isinde yanlis kesif olan kimse, bir görev ve makam elde ederse, islam dininin ilke ve esaslrina darbe vurur. Allah, belam-i baur'a fazilet vermis, ama makam vermemisti. samiriye fazilet vermis,ama makam vermemisti. samiri kücük bir adam degildi. o ic göüyle meleklerin izini görmüs ve söyle demisti:
                            "ben onlarin görmediklerini gördüm" (taha 96)

                            evet, demistir ki ben bakanlar kitlesinin görmedigi seyi gördüm. fakat o izden feyz alacak, musa ve harunun yolunu sürdürecek ve onlarin ögrenciligini yapacak yerde gelmis, buzagi perestligi yaymistir. belam-i baur da ayni sekilde büyük bir isnandi. yüce Allah onun hakkinda söyle buyurmaktadir:
                            "onlar kendisine ayetlerimizi verdigimiz kisinin haberini anlat. o, bundan siyrilip uzaklasmis, seytan da onu pesine tamisti..." (araf 175)
                            (biz onun vücuduna parlak bir kabuk, üstün kaliteli bir elbise giydirdik; fakat o bu deriden cikti)

                            Bunlar kurani örneklerdir. Allah kime makam ve mevki verecegini bilir. Allah apacik ortaya ciksin diye fazileti vermekte, fakat bazilari kasitli olarak/isteyerek fazileti rezalete dönüstürmetedirler. yüce Allah, herkesin ici ve disindakileri bildigi icin kötü özelliklri olan kimelere resmen bir makam vermemektedir:
                            "Allah, elciligi nereye verecegini daha iyi bilir" (enam 24)

                            yüce Allah, kime görev verecegini bilmektedir. eksikliklerden tenzih olan Allah, basit beserler gibi degildir ki birkimseye tebligde bulunsun da sonra bu aykiri/hatali bir kesif olsun ve "ben basiretli degildim" desin.

                            Allah, hilafet, risalet, nübüvvet, imamet ve rehberlik görevlerini bunlari bilen kimseye degil, kendi bildigi, hüsnü ihtiyarlariyla sabit, istikrarli ve direncli olan kimselere vermekte, bu tür kimseleri kabul etmektedir.

                            Meryem, iste bu türdendi. Hz. meryem, her ne kadar meydana gelisinin baslangicinda bir is yapmamissa da, (Allah katinda) Allah ona fazilet verirse, onun korunmasnda kararli olacagi belliydi. bu yüzden onun olusumun baslangicinda imranin karisi gibi bir anne, onun deneteme isini üzerine almistir. sonra adagini yerine getirmek isteyince onu mabede götürüp birakmistir.


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #44
                              Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                              Kuran-i kerim, risalet olarak izah edilen tesrii peygamberlig, -halka hasir nesir olmayi gerektiren, savas ve barisa liderlik yapmayi mali meseleleri ve mallari dagitmayi bilmeyi ve de toplumun islerini düzenlemeyi gerektiren yürütmeli/uygulamali (icrai) bir is oldugu icin- erkeklere vermistir. yusuf ve nahl surelerinde söyle buyrulmaktadir:
                              "senden öce de kendilerine vahyettigimiz adamlar gönderdik. bilmiyorsaniz zikir ehline sorun" (enbiya 7 ve yusuf 109)

                              yani risalet, uygulamali bir isir. dolayisiyla ayete su buyurulmaktadir: biz, ey peygamber! senden önce erkekten baska hic kimseyi rasul olarak göndermedik; sadece erkeklere risalet görevi verdik.

                              demek ki risalet, yani toplumun rehberligi, daha acik bir ifadeyle tesri olayi ve tesrii peygamberlik, yani helal, haram, farz, müstehab, mekruh, mübah vb. hükümleri aciklama peygamberligi, yürütmeli bir makam oldugu icin erkeklerin uhdesine verilmis özel bir peygamberlik ve risalettir.

                              fakat inbai peygamberlik, bir bireyin, dünyada neler oldugu, dünyanin nasil bir geleceginin oldugu, kedni geleceginin ne oldugu, baskalarini nasil bir gelecegin bekledigi ibi hususlardan vahiy yoluyla haberdar olmasini ifade eden bir kavramdr. bu tür peygamberlik, velayetle ilgili olup tesrii peygamberlik ve icrai visalete irca olunmaz.

                              her ne kadar bu tür peygamberlik, her tür tesri risalet ve peygamberligin dayanagi olsa da erkeklere özgü degildir! kadinlarda bu makama erisebilirler!


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #45
                                Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                                Belirtilmelidir ki halil ibrahim meleklerle konustugu ve meleklerin müjdesini aldigi gibi esi de konusmus ve müjde almistir. kadinin melekle konusma makamina erismeyecegi gibi bir sey yoktur.
                                ...............

                                insan, dilenciye hem minnet v eziyet etmeden vermeli, hem de edep ve saygi ile vermelidir, haline aciyarak degil. ayrica ilai hakki ödedigi, Allahin habercisi yanina geldigi icin sükretmlidir. bu yüzden din büyükleri ve imamlar (a) da hm yoksula yardim etmeyi emretmis hem de kendileri bu isi bilfiil yapmislardir. rivayetlere göre masum imamlar yoksula al verdikten sonra bazen kendi ellerini, onun basina koyuyor, bazen gözlerine sürüyor, bazen onun ellerinen öpüyor ve bazen de ellerini kokluyor ve söyle buyuruyorlardi:
                                "bizim ellerimiz, Allahin habercisinin eline kavusmustur"


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X