Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

celal ve cemal aynasında kadın- cevadi Amuli

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

    konumuz cercevesinde gündeme gelen bir meselede kadinin beyninin hacim veya agirliginin erkek beyninin hacim veya agirligindan daha az oldugu hususudur.. buna göre erkegin sahip oldugu düsünsel kapasiteye kadin sahip degildir. cünkü beyin düsüncenin aletidir. alet zayif oldugu zaman alet olan seyde zayif olacaktir.

    bu aciklama baslangicta eksiksiz görünsede akli konulara girildiginde durumun farkli oldugu anlasilacaktir:

    insan, her ne kadar beden ve ruh sahibi bir varlik olsa da, ruh bedene degil, beden ruha baglidir. ruhu beden meydana getirmemekte, bilakis bedeni ruh meydana getirmektedir. ruh güclü olursa, güclü bir alet meydana getirebilir. zayif olursa güclü alet meydana getirme gücüne sahip olmaz.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #47
      Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

      Eger bazi bedesel alanlar ve beyinsel zerreler, bazi bölümderde zayif olursa,diger bölümlerde güclüdür. yani aklin olunun farkli olmasi mümkündür. fakat gönlün yolu da farklidir.

      cünkü eger gönlün yolu, aklin yolundan daha güclü degilse bile, aklin yolundan daha gücsüz de degildir. hic bir zaman gönül yolunda kadinin, erkekten daha az basarili oldugu söylenemez. sonucta akil yolunu hayal ve kuruntu yankesicilerinen kurtarmak gerektigi (kuruntu ve hayalin önünü alabilmek icin bu gereklidir) gibi gönül yolunu da yan kesici olan âtil va batil dostluklardan kurtarmak gerekir. sevgi yolunu sahih olarak katedebilmek buna baglidir; elbette yalanci sevgiyi degil, dogru sevgiyi...

      cünkü yalancilarin sevgisinin dogrularin sevgisinin yerine gecmesi ve kendisini dogru sevgi olarak gösermesi mümkündür. insanin yankesicilerin serrinden kurtulmasi sartiyla yol her iki grup icin de aciktir.
      ....................
      gönlünde hayvan ve ziraata ilgi olan kimse, dildar ( sevgili-gönül sahibi) degil, dehdar (köy sahibi)dir.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #48
        Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

        Adalet-i sugra, vusta ve kubra

        fikihta bir "adalet-i sugra", felsefede bir "adalet-i vusta", irfanda ise bir "adaleti kubra" sözkonusudur.

        eger insan, adaleti kubraya erisirse, bütün algisal ve tahriksel güclerini, bütün cekme ve itme güclerini yeniler ve öyle bir yere gelir ki esmai hüsnanin tam mazhari olur, adaletin merkezi cekirdeginde yer alir.

        fikihta söz konusu olan adalet-i sugrada ise, farz isleri yapan ve haramdan kacinan kimse adildir, korkak olsa, cömert tabatli ve cesur olmasa da adildir. farzlari yapmak, haram isi yapmamak onun adaletinde yeterlidir. fakat orta/itidal ve adaleti vusta fikhinda böyle bir kimse adil degildir. cünkü o, bazi kuvvetleri henüz tadil etmemistir.

        eger bu kuvvetleri islah ederse, adalet-i vusta da adil ve mutedil olur. fakat onun mazhariyeti bütün isimlere karsi bir ve ayni degildir. böyle bir sahis,fikha-i ekberde, yani irfanda adil degildir. adil, bütün esmai hüsnanin mazhari olan ve dogrulugu esas olarak her bir ismi kendi yerinde icra eden kimsedir. insani kamil (erkeklerde Ali b. ebi talib, kadinlarda ise fatimatuz zehra) böyledir.

        su halde hilafetin bunlarda ne anlama geldigi, adalet, merhamet ve sevginin ne anlama geldigi bellidir. ayrica erkekler de sevgi dersinin serencamini diger derslerden daha cok yaymaya mecburdurlar. cünkü noksan niteliklerden münezzeh olan allah, bize söyle buyurmaktadir:
        "de ki: eger Allahi seviyosaniz bana uyun; Allah da sizi sevsin..." (Al-i imran 31)

        habib olan bu peygamber, asik ile masuk arasindabir iliski halkasi olmaktadir. eger siz, habibullahin izindeyseniz, o sevgi dersi verdiginden Allahin asigi olma asamasindan Hakkin mahbubu olma asamasina varirsiniz.

        dolayisiyla kadin, bai icrai islerde bir role sahip degil diye büütnüyle her seyden muaf demek degildir. buraa karsiligi olmayan bir erk degil, karsiligi olan bir terk söz konusudur.

        yani eger bir isi kadin yapmazsa, baska bir alanda ona denk olan bir isi üstlenir. toplum, kahir ve diddete muhtac oldugu gibi, sevgiyede muhtactir. kaldi ki toplum sevgi ve yumusaklikla ilerler, sertlikle ilerlemez.

        nitekim Allah resulünün mübarek vücudu sevgi ve yumusaklik sifatiyla nitelenmistir. onun basarisida burada idi:
        "Allahtan bir rahmet dolayisiyla onlara yumusak davrandin. eer kaba, kati yürkli olsaydin onlar cevrenden dagilir giderlerdi" (Al-i imran 159)

        sen ilahi habib oldugun, dostluk mesaji getirdigin, sevgi dersi verdigin icin senin etrafinda pervane olmus, bir araya gelmislerdir. bu sevgi dersini kadinlar, erkklerden daha iyi ögrenmezlerse de, bu noktada onlardan daha asagi degildirler. sahici sevgi iceren dualari kadinlar, daha iyi idrak etmezlerse bile, bu noktada erkekleren daha asagi da anlamazlar. eger halkin ve Hakkin asigi ve masuku olmak, kadinlar sinifi icin erkeklerden daha iyi mümkün olmazsa, onlardan daha asagi degildirler.

        kemali ilahi esmai hüsnada ararsak, ilahi esmai hüsnanin iki kisma: Celal ve Cemale; cekme ve itmeye, sevgi ve siddete, ilgi ve nefrete veya sevgi ve düsmaniga ayrildigini görürüz. onlarin her biri, alemde yüce Allahin özel isimlerinden birinin mazharidirlar. maksada erisenler, ismi azamin mazhari olurlar.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #49
          Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

          Alet ilimleri ve temel ilimler
          ilim, ilim olmasi cihetiyle bizzat matlub degildir. biz, kenisi öz olarak hedef ve kemal olan (gerek pratik, gerekse teorik) hic bir ilme sahip degiliz.

          aksine ilim, daima amelin girisi, öncülü olmustur. amel, akla degil gönle balidir. gönül yolu kadinlar icin erkeklerden cok degilse, kesinlikle az da degildir.

          bu durumda bilginler ilimleri alet ilimleri ve temel ilimler olmak üzere ikiye ayirmislardir.

          alet ilimleri, ya itibari ilimlerdenolan, sadece dogru konusma ve yazma araci oldugu ve matlubun bizzat insanin, dogru düsünmek icin mantiksal meseleleri örendigi mantik ilmi gibidir.

          mantigin düsünce ile yaptigi is,edebiyatin telaffuzla yaptigi bir ise benzer. bir konusmaci veya yazar, kendi dilni ve kalemini kollamali,,bir düsünür kendi zihnini kollamalidir. gerek itibari, gerekse itibari olmayan bu tür ilimler, aletten daha azla bir sey degildirler.

          insanî ilimlerden olan fikih, hukuk, ahlak ve siyaset ilimleri de ,kendilerini ögrenmek amel etmenin baslangici olan ilimlerdir. su izahla ki , fikih helal ve harama dair ilim olmasi cihetiyle özü itibariyle istenilir degildir. bilakis istenilir olan haramdan kacinmak, farza uymak vb. dir. bir insan, Allahin ahkamiyla amel etmek icin fakih olur. ayni sekildeahlak ilmi de bizzat istenilir degildir. insn, pesinden giderek bir huy olmak ve ahlaklanmak icin ahlak bilgini olur.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #50
            Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

            insanin insanligi, iki kanat ve iki pozisyona ayrilir. insan kemale erismek isterse, hem teori kanadinda kamil olmalidir, hem de pratik kanatta.

            gönül ve kalbin ameli, hedeftir. düsünce olan teori aklinin isi ise alettir. bunu söyle izah etmek mümkündür. ruh soyut oldugu icin, onun yüksek düzeyde bulunan pozisyonlari da soyuttur. fakat bunlar arsinda nurdan örtü/perdeler yerlestirilmistir. tabii bazen nurdan olmayan örtü/perdeler de cekilebilir. ruhun pozisyonlari arasinda o kadar örtü var ve bu örtüler o kadar ince ve zariftirler ki örtüleri ve onlarin inclik ve zarifligini izlemek pek kolay bir is degildir.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #51
              Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

              Adamin biri, imam sadikin (a) huzuruyla müserref olup da alemin tevhid delilini sordugunda, hazret soru soranin stidadina göre nizam delilinden yararlanarak cevap vermistir.

              elinde tavuk yumurtasi olan bir cocuk huzura getirmis ve yumurtayi soru soran sahsa göstererek söyle buyurmustur: görmeke oldugun su mahfazada iki deniz vardir:
              erimis altin denizi ve eriyerek su olmus gümüs deniizi. fakat o kadar düzenli bir sekilde ertip edilmistir ki ne erimis olan altin, erimis olan gümüsle karismakta ve ne de erimis olan gümüs, erimis olan altinla karismaktadir. halbuki kati ve sakin degil, sivi ve akicidirlar. ayrica dar bir cerceve icinde bulunmaktadirlar. ama onlar arasinda cok ince ve zarif bir perde vardir. bu perde zahiren bu iki sividan daha nazik ve daha incedir. bu iki sivinin hacmi, o ince duvarin hacminden daha coktur. yine bu iki sivinin gücü de o nazik perdeden fazladir. fakat yüce Allah, bu iki kapali nehri veya kapali cesmeyi o kadar düzenli bir sekilde korumustur ki bu iki akici sividan biri digerine sirayet etmemektedir. aralarindaki örtü, onlarin birbirine karismasina engel olmaktadir


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #52
                Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                Pratik akil ve teorik akil;

                akli örnege gelince, o da sudur: insanin "teorik akil" diye bir durumu/pozisyonu vardir. insan, bu durum vasitasiyla düsünür. insanin ayrica "pratik akil" adinda bir durumu vardir. insan, bu pozisyon vasitasiyla benmser, kabullenir. kuran ayetleri ve rivayetler de iki grupturlar. cünkü ayet ve rivayetler insani aciklamaktadirlar. insan ise bu durum ve pozisyonlar sahip bir varlktir. bu nedenle ayetlerin, bu pozisyonlari insana anlatmasi gerekir.

                Teori kismi görüs ve düsünceye aittir. pratik kisim ise kabul etme, ilgi, caba, cezbe vb. hususlara aittir. isle ilgili olan, pratik olana, düsünceyle ilgili olan, teorik alana özgü olmaktadir. iki pozisyon arasinda gecis saglayan bir örtü vardir. teori bölümü biter bitmez, pratik alan baslamaktadir. oysa ki iki pozisyon (o örtünün disinda)hem maddi, hem de soyut her türlü perdeyi yirtmislardir.

                Sa'baniye münacatina sunu okuyoruz: Allahim! bize öyle bir basari ver ki "kalp gözleri, nur predelerini yirtsin ve böylece azamet madenine kavussun." bu nur perdeleri yirtildiginda artik orada teori ve pratik bir olmaktadir. insan yüce makama nail oldugu zaman, ilmi gücüyle, gücüde ilmiyle ayni olmaktadir. bu durumda iki ayri kavram olduklari halde, bir hakikate sahiptirler.

                böylesi ender insanlarda hem cok bilgin alim, hem de cok güclü (kadir)dirler. onlarin ilmi, gücüyle, gücü de ilmiyle arasinda bir duvar olmayacaktir. ister fatimatuz-zehra gibi kadi, isterse Ali b. ebi Talib gibi erkek olsun. fakat mezkur yüce makama erisilmezse, teori ile pratik arasinda ince/zarif bir perde bulunur. daha asgilara geldikce bu ara artar, yukari ciktikca azalir.

                Bazen insan alim olur, ama amelsizdir; bazen amel dolu mukaddes olur, ama farkinda olma özelligi cok azdir; bazen amelli alim olur, bazende hayasiz rezil cahil.

                ister erkek, isterse kadin olsun insanlardan orta olanlarin teorileriyle, pratikleri arasinda ince bir duvar vardir, bir cok seyi anlarlar, fakat onlarla amel etmezler. bir cok seye gönül baglarlar, ama teorik akillari, ona uygun degildir ve kendilerini desteklemez. Bazi gelenek, adet, görenek ve adaba uygun duyarlar, fakat düsünceye uygun degildir.

                Bazi isler üzerinde düsünürler ama pratik akilla uyusulmaktadir. düsünce ile egilim arasindaki bu cekisme ortalama insanlar daima mevcuttur


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #53
                  Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                  AKIL VE GÖNLÜN UYUMU:

                  konum ve cercevesinde baska bir husus da sudur: insan kemalini, insanin anladigi seyi, gönül ve akil kanadiyla ucmak icin gönle havale etmesinde armak gerek. yalnizca akil kanadiyla asla uculamaz. yani düsünce bir kanattir. tek basina gönül kanadiyla asla yolculuk yapilamaz, cünkü amel de bir kanattir.

                  seyru suluk olan kimse, hem fikir elidir hem de zikir ehli, hem anlar hem de kabul eder. taklitle inanmis ve cahil olarak mümin olmus kimse ise, her ne kadar yolunun bir bölümünde ilme meyl etse de hedefe ulasmaz. bütün bir ömrünü ilim yolunda harcayan kimse seyrü sefer eder, fakat uzak memleketlere degil, yakin memleketlere. maksada erisen kimse, fikir yoluyla arastirmali, muhakkak olur zikir, yoluyla ise hakikatin kavrar (mütehakkik)

                  buradan felsefe ilahiyatininda bizzat hedef olmadigi anlasilmaktadir. insan, ilahi filozof (hakim bilge) olarak kalmak icin degil, müteellih (zahid abid) olmak icin ilahî olur. yani insan, tevhidi kabul etmek icin dünyayi gören-ileri görüslü olur.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #54
                    Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                    salik,
                    "ey mutmain nefs! Rabbine hosnut edici ve hosnut edilmis olarak dön" (fecr 27-28)
                    ayeti kerimesini duydugunda, saskina döner ve derki "ben gel diyorm, fakat o (ruh) gelmiyor. KENDI RUHUMDAN SIKILIYORUM. yani bu pratik (amel) ve cekmeden cezbe ve gayretten biktim. gel diyorum gelmiyor, o tabiata baglanmistir.

                    "yerinizde agirlasip kaldiniz.." (tevbe 38)
                    ayerinde belirtildigi gibi. gel nidasini duymuyor. akil gitmiyor ve anlamiyor. gitmesi gereken sey, gönüldür. gönül yere meyletmeye mübtela olmussa sefer edemez. akil, Allah dönme emrini duyuyor. fakat gönül dönmüyor.

                    dolayisiylaakil ile kalb, zikir il fikir, düsünce ile gayret arasinda durmak bilmez bir cekisme var. cihd-i ekber cephesinde bunlari uyumlu hale getiren kimseler,
                    "ne mutlu onlara! varilacak yerin güzel olani (onlarindir)" (Rad 29)
                    ayetinin mazharidirlar cami (toplayan-birlestiren) salik, hem fikir ehlidir, hem zikir ehli, hem mühakkiktir, hem mütehakkik, hem alimir, hem adil ve hem de yoldadir. fakat cami olmayan kimse, ya alcalir, ya da yolun bir bölümünü katedebilir.

                    her ne kaddar kadin ve ekek arasinda binilecek sey (merkeb), yani beden acisindan bir farklilik varsa da; kadin ve erkek, beyin sistemleri baimindan farkli isele de, düsüce kanatlari, cezbe,ilgi, sefkat ve sevgi kanatlari bakimindan bir degillerse de; ortalama erkeklerin, ortalama kadinlardan daha iyi düsünleri, daha iyi fikir ehli olmalaim ümkünse de, hic kisme, gönül, sefkat, merhamet, sevgi, ögüt, cezbe gibi yollari ortalama erkeklerin ortalama kadinlardan daha iyi katettiklerini asla isbat edemez. bu hususu isbat etmek icin hic bir yol yoktur cünkü


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #55
                      Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                      Kuran, yalnizca ilim (teori) kitap olmdigi, yanisira nur ve hidayet kitabi olduguicin düsünceyi izah etmekte öte direkt ve endirekt olarak gönle hitab etmektedir.

                      meselenin izahi sudur: bir kisme, herhangi bir konuu bir sahsa ögretmek istese, gercekte dinleyen, o (ders alan) sahsin düsünsel kanadi ve teorik aklidir. dolayisiyla müderris, konusmaci veya yazarin, okuyucu veya dinleyicinin düsünsel boyutuyla isi vardir. daha sonra okuyucu veya dinleyici anladigi konuyu o temelde icsellestirir ve benimsedigi sekilde onunla amel eder. (veya onu kabul etmez)

                      bu yüzden insanin, sadece ilmi tesiri olan bir kitap yazmasi veya fikri etkisi olan bir sö söylemesi mümkündür. fakat kuran böyle degildir. kuranin bir cok ayetlerde görüldügü gii dogrudan dogruya veya dolayisiyla gönülle isi vardir.


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #56
                        Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                        "andolsun biz kurani zkir icin kolaylastirdik. fakat ögüt alip düsünen varmi?" (kamer 17, 22, 32,40)

                        bu müzekkir (zikir veren), mütezekkir (zikir alan) aramaktadir. söyle buyuulmustur: "kuran zikir kitabidir, acaba zikreden bulunurmu? elbette kuran ayni zamanda düsünce kitabidir. kuranin bir cok ayeti, bizi düsünmeye cagirir. fakat "bilen kimse varmi?" buyurmaz. "uyanik kimse varmi? acaba zikir ehli varmi? buyurur. "fikir ehli varmi" buyrmaz; cünkü fikir, zikir icin bir baslangictir.

                        kuranda kendileri icin azamet verilen imran ailesi, iki kadindan ortaya cikmislardir, üstelik mihrabda Allah, havza veya üniversidete meryeme vermedigi mesihi, mihrabda vermistir. melekler, meryem ile üniversiteye ya da havzada konusmamislardir. aksine mihrabda konusmuslardir. ilim merkezlerinde zekeriyya ile konusmayan melekler, mihrab da konusmuslardir. kuranda söyle buyurulmaktadir:
                        "mihrab da namaz kilarken meleklr ona seslendiler" (Al-i imran 39)

                        bu mihrab, savas durumunun ta kendisidir; namaz akilla cehalet arasindaki savasin yeridir. bazen insan,ilim serrinden de kurtulmak ister. bu savas namazda ortaya cikar namazda insan, bilgiden, anlama serrinden kurtulmaya muvaffak olur.

                        anlamak, bazen er icin bir nedendir. insan, bazen "ben senden daha cok biliorum" demektedir. evet ben senden daha üstünüm demektedir.

                        fakat insan, anlama serrinden kurtuldugu zaman, bu anlamayi giris (mukaddime) yapmakta ve söyle izhar etmektedir: Ya Rabbi! basima toprak dökmen icin degil, mütevazi kilman icin beni topraktan yarattigini anladim. esasen anlamak/anlayis, insanda bir davranin,bir iddianin olusmasi degil, insanin varligini sürdürmesi icindir.

                        eger zikir, fikrin dizginini alirsa,bu sunda ifadesini bulan ilimdir,
                        "Allah nuru diledigi kalbe koyar"


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #57
                          Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                          Allah korusun zikir, fikri dizginlemezse, ilimd böbürlenmek, övünmek, malumatta gurur duymak kendini gösterir. bu ise, insain ben senden daha iyi anliyorum demesine neden olur; benim teliflerim daha iyidir, benim ögrecilerim daha coktur, benim dersimidaha cok kimse istemektedir, benim kasetlerim dha cok gitmektedir demesine vesile olur. iste ruhta delik aca bu akrep ve yilandir.

                          dolayisiyla asla kadin beyninin hacmi kücük oldugu icin kadinlar, ilerleme, mululuk bulma noktasinda erkeklerden arklidirlar, denilemez. gercekböyle degildir.

                          aksine kadin daha iyi inler, daha cabuk amaca ulasir ve dolayisiyla erkegin inleyisinn kadindan cok oldugu sla söylenemez. ayni sekilde bu grubun zikir, tezekkür ve tezkirasinin o ruptan daha cok oldugu da asla söylenemez. sonuc itibariyle gerek zehra, gerekse Ali gibi bir kac insanin zikir ve fikrinin bir olmasi hususu bir yana ortalama insanlar, iki grupturlar. bazilarinin teori kanallari güclü iken bazilarinin pratik kanallari güclüdür.


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #58
                            Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                            YOL ILE SALIKIN UYGUNLUGU

                            ilahi marifetlere erismenin yolu cesitli oldugu icin, bu yolun saliklerinin her birinin kendine özgü yollardan maksadaulasmalari mümkündür. "herkes icin yaratildigi sey üzre kolaylik vardir" her salik, bir yolla uygunluga sahiptir. cenab-i Allah, yol izlmeyi her salik icin kolay kilmistir:

                            "sonra yolu ona kolaylastirmistir" (bese 20)

                            yani yolu takip etmeyi Allah kolaylastirmistir. fakat bu , bütün yollari izlemenin bütün salikler icin kolay olmasi demek degildir. hr yolu takip etmek, o yolun saliki icin kolaydir. "herkes yaratldigi sey üzerek olaylastirmistir" erkek sinfinda her birey, kendin özgü yolu secer. bir kadinin sectigi yolun, baska bir kadin icin zor olmasi mümkündür. benzer bir sekilde kadinarin yolunu izlemenin, erkekler icin zor olmasi ve erkeklerin yolunu izlemenin kadinlar icin kolay olmamasi imkan dahilindedir.

                            bu demek degildirki erkegin beyinsel hacim ve mekanizmasi, kadninkinden daha byk olduguna göre ve erkegin düsünce konularinda kadindan daha güclü oldugunu varsaymamiz durumunda diger konularda da erkek daha güclüdür. bu dogru degil, cünkü buütün yollar, düsünce youndan ibaret degildir. dolayisiyla sevgi ve ögüt yolu, düsünc yolundan daha gülü degilse de daha zayif degildir.

                            kuran-i kerim, bu iki yolu, birbiriyle uzlastirmistir. bir kimse, czim ve teori yolunda güclü olmak isterse, canli kalmasi icin azim ve kararliliga da erismesi gerek. ayni sekilde bir kisme azim yolunda güclü ise, daha üstün bir yasama erismesi icin cezm ve düsünce yolunda girmesi gerekir. kuran, daima teori cezmini amel azmiyle uyumlastirir. cünkü ilim ve amel, ilim ve güc birlikteliginden hayat cikr. sadece bilen kimseyi kuran anli görmeektedir. kuran, sadece is yapanida güzel hayattan nasiplenmis görmemektedir.

                            tubahayati, sahici ilimle, dogru amel sayesinde elde edilir. kuran buiki kanadi uzaklstirmak icn ilmi meseleleri gösterdiginde amel yolunu da ortaya koymaktadir; salike zikir ve ögüt yollarini gösterdiginde düsünce yolunuda göstermektedir. bu yolun saliklerinin bir kismi teoride, bir kismi da pratikte güclü iseler, iki grubun da bir hedefe varmasi mümkündür... ögüt zikir ve nasihat yolunun ta kendisi olan gönül yolu, kadinlarda erkeklerden daha güclü deilse de daha zayif degildir. su halde kadinin marifetler alaninda erkekten daha zayif oldugu söylenemez. cünkü marifetler, düsünyeyle sinirli degildirler.


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #59
                              Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                              bir varsayim olarak erkegin kadindan daha iyi anladigini düsünsek bile kadinin erkekden daha az ögüt alabilir oldugu ispatlanamaz. ilahi marifetlere ulasmanin yolu ikidir. biri üsünce yolu, digeri ise gönül yoludur. kadinin egilim ve ögü alabilirligi erkekten cok dgilse deaz da degildir. bazen insn, güclü bir düsünceyse sahip olur ki düsüncenin isiginda gönül hareket etsin. bazen de gönül harekete gecerek düsüncenin hasil olmasina vesile olur. kurani kerim her iki yolu da bize ögretmis ve ögstermistir.

                              sonuc itibariyle kuran, bütün insanlar icin, bütün erkek ve kadinlar icin, her cagda ve her yerde her kusak icin ve bütün sartlar icin indirilmis evrensel bir kitap olmasi nedeniyle gönül ve fitrat yoluna düsünce yolundan daha cok kiymet bicmektedir.


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #60
                                Ynt: celal ve cemal aynasinda kadin- cevadi Amuli

                                Kadinlari, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik alanlardan cikarmak isteyenlerin, hic bir bahanesi yoktur artik. cünkü eger tesrii risaletten yoksunluk, bir eksiklik ise erkek de sona erisinden sonra ondan yoksun kalmistir.

                                Nübüvvetin asil dayanagindan, yani Allaha seyrin ürünü olan velayetten yararlanmak bir deger ifade ediyorsa, kadin da bu kerametten erkek gibi nasiplenmektedir.

                                eger kadin erkek karisimi olmaksizin ve namahremce iliski kurulmaksiniz icrai görev takvimi ve is bölümü söz konusu ise kaidnda erkek gibi bu noktada hak sahibidir.

                                eger dogru olmayan karisim ve iliski ile mesru olamayan bir bulusma söz konusu ise erkek de kadin gibi bundan menedilmistir. eger adilce bir icrai is bölümü yapilirsa her biri kendi düzeyinde uygun sorumluluklara tahammül ebilirler.


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X