Kur'an'in Tahrif Olmayisi
Biz inaniyoruz ki: Bugün dünya Müslümanlarinin elinde bulunan Kur'an, Hz. Resulullah'a (s.a.a) nazil olan Kur'an'in ta kendisi olup, zerrece ekleme veya eksiltmeye ugramamistir.
Nazil oldugu ilk günlerden itibaren vahy katipleri bütün ayetleri yazmis, bütün Müslümanlar bunlari gece gündüz okumakla görevlendirilmis ve günlük bes vakit namazlarda tekrarlamislardir. Yine kalabalik bir hafizlar grubu bütün ayetleri muntazam bir sekilde ezberlemekte, Kur'an hafiz ve kaarileri (okuyanlari) Müslüman topluluklar arasinda özel bir itibar ve prestij görmekteydiler ki, bu durum bugün de geçerliligini korumaktadir.
Bütün bunlar ve daha sayamadigimiz nice tedbir ve etkenler, Kur'an'in zerrece tahrife ugramaksizin oldugu gibi günümüze kadar ulasmasini saglamistir.
Bunlar bir yana, Alah Teâla hazretleri Kur'an'i kiyamete degin bizzat koruyacagini vaadetmistir ki, bu garantiden sonra Kur'an'da zerrece tahrif yaratmaya hiçbir gücün muktedir olamayacagi apaçik ortadadir:
"Hiç süphesiz Kur'an'i biz indirdik ve O'nu kesinlikle koruyacak olan da biziz!" [75]
Ister Sia, ister sünni olsun bütün büyük Islam alimleri, Kur'an'in zerrece tahrife ugramadan korunmus olduguna ve kiyamete kadar da böyle kalacagina inanirlar. Her iki grup arasinda oldukça azinlik denilebilecek bir kesim birtakim uyduruk tahrif rivayetlerine kanmis, ancak her iki grubun da bilinçli ve aydin ulemasi bunun çirkin ve asilsiz bir karalama oldugunu, bu tür rivayetlerin kesinlikle uyduruldugunu ya da bu rivayetlerdeki söz konusu tahrifin, ayetlerle ilgili olarak yapilan yanlis yorumlama ve tefsire yönelik oldugunu veyahut Kur'an'in açiklamasiyla ilgili tabirlerin Kur'an'in orjinal metni olarak algilanmasinin birer örnekleri oldugunu sürekli hatirlatmislardir. (Bu noktaya bilhassa dikkat edilmelidir.-
Siâ ve sünni kesimin büyük alimleri tarafindan sarahatle reddedilmis olan Kur'an'in tahrifi, iddiasi hangi kesim ve kim tarafindan gelirse gelsin gerçekte Kur'an'a bir saldiri sayilmakta ve o kesimlerin de içinde bulundugu bütün bir Islam ümmetine zarar vermekte ve bu tür kör taassuplar o yüce Kitab'i sorular altinda birakarak Allah'in dinine düsman olanlarin degirmenine su döküp, neticede onlarin ekmegine yag sürmekten baska hiçbir ise yaramamaktadir.
Hz. Peygamber (s.a.a) döneminden itibaren Kur'an'in derlenmesi ve toplanmasinda gösterilen fevkalâde ihtimam, Kitab'in korunmasi, telaveti, nüsha yazimlari ve özellikle ilk günden itibaren görevlendirilen vahy katiplerinin vazifesi gözönünde bulundurulacak olursa, Kur'an'in tahrifinin gerçekten niçin imkansiz oldugu kolayca anlasilmis olur.
Ayni sekilde, bugünkü maruf ve bilinen Kur'an'dan baska bir Kur'an'in varligi da sözkonusu degildir. Bunun nedeni gayet açik olup incelenmesi herkesçe mümkündür, çünkü bugün hemen hemen her Müslümanin evinde, isyerinde, kütüphanelerde ve bütün camilerde en azindan bir Kur'an vardir. Hatta asirlar önce yazilmis olan elyazmasi Kur'an'lar da bugün müzelerde ihtimamla korunmaktadir. Bütün bunlardan da anlasilacagi üzere, meselâ bizim ülkemizdeki bütün Kur'an'larla diger Islam ülkelerindeki bütün Kur'an'lar harfiyen ayni ve birdir. Geçmiste inceleme imkânlari bunca kolay degildiyse de bugün yapilacak basit bir incelemeyle bu tür yakisiksiz iftiralarin asli astari olmadigini kolaylikla anlamak mümkündür.
"Kullarima müjde ver, ki onlar sözü isitirler ve en güzeline uyarlar. Iste onlar, Allah'in kendilerini hidayete eristirdikleridir ve onlar temiz akil sahipleridir." [76]
Bugün bizim dinî-ilmiye medreselerimizde, Kur'an bilimleri çok yaygin ve genis bir sekilde ögretilmektedir. Bu derslerde ögretilen temel mevzulardan biri de Kur'an'in zerrece tahrif edilmedigi ve esasen edilemeyecegidir.
-------
[76] - Zümer / 17, 18.
[77] - Nahl / 89
Biz inaniyoruz ki: Bugün dünya Müslümanlarinin elinde bulunan Kur'an, Hz. Resulullah'a (s.a.a) nazil olan Kur'an'in ta kendisi olup, zerrece ekleme veya eksiltmeye ugramamistir.
Nazil oldugu ilk günlerden itibaren vahy katipleri bütün ayetleri yazmis, bütün Müslümanlar bunlari gece gündüz okumakla görevlendirilmis ve günlük bes vakit namazlarda tekrarlamislardir. Yine kalabalik bir hafizlar grubu bütün ayetleri muntazam bir sekilde ezberlemekte, Kur'an hafiz ve kaarileri (okuyanlari) Müslüman topluluklar arasinda özel bir itibar ve prestij görmekteydiler ki, bu durum bugün de geçerliligini korumaktadir.
Bütün bunlar ve daha sayamadigimiz nice tedbir ve etkenler, Kur'an'in zerrece tahrife ugramaksizin oldugu gibi günümüze kadar ulasmasini saglamistir.
Bunlar bir yana, Alah Teâla hazretleri Kur'an'i kiyamete degin bizzat koruyacagini vaadetmistir ki, bu garantiden sonra Kur'an'da zerrece tahrif yaratmaya hiçbir gücün muktedir olamayacagi apaçik ortadadir:
"Hiç süphesiz Kur'an'i biz indirdik ve O'nu kesinlikle koruyacak olan da biziz!" [75]
Ister Sia, ister sünni olsun bütün büyük Islam alimleri, Kur'an'in zerrece tahrife ugramadan korunmus olduguna ve kiyamete kadar da böyle kalacagina inanirlar. Her iki grup arasinda oldukça azinlik denilebilecek bir kesim birtakim uyduruk tahrif rivayetlerine kanmis, ancak her iki grubun da bilinçli ve aydin ulemasi bunun çirkin ve asilsiz bir karalama oldugunu, bu tür rivayetlerin kesinlikle uyduruldugunu ya da bu rivayetlerdeki söz konusu tahrifin, ayetlerle ilgili olarak yapilan yanlis yorumlama ve tefsire yönelik oldugunu veyahut Kur'an'in açiklamasiyla ilgili tabirlerin Kur'an'in orjinal metni olarak algilanmasinin birer örnekleri oldugunu sürekli hatirlatmislardir. (Bu noktaya bilhassa dikkat edilmelidir.-
Siâ ve sünni kesimin büyük alimleri tarafindan sarahatle reddedilmis olan Kur'an'in tahrifi, iddiasi hangi kesim ve kim tarafindan gelirse gelsin gerçekte Kur'an'a bir saldiri sayilmakta ve o kesimlerin de içinde bulundugu bütün bir Islam ümmetine zarar vermekte ve bu tür kör taassuplar o yüce Kitab'i sorular altinda birakarak Allah'in dinine düsman olanlarin degirmenine su döküp, neticede onlarin ekmegine yag sürmekten baska hiçbir ise yaramamaktadir.
Hz. Peygamber (s.a.a) döneminden itibaren Kur'an'in derlenmesi ve toplanmasinda gösterilen fevkalâde ihtimam, Kitab'in korunmasi, telaveti, nüsha yazimlari ve özellikle ilk günden itibaren görevlendirilen vahy katiplerinin vazifesi gözönünde bulundurulacak olursa, Kur'an'in tahrifinin gerçekten niçin imkansiz oldugu kolayca anlasilmis olur.
Ayni sekilde, bugünkü maruf ve bilinen Kur'an'dan baska bir Kur'an'in varligi da sözkonusu degildir. Bunun nedeni gayet açik olup incelenmesi herkesçe mümkündür, çünkü bugün hemen hemen her Müslümanin evinde, isyerinde, kütüphanelerde ve bütün camilerde en azindan bir Kur'an vardir. Hatta asirlar önce yazilmis olan elyazmasi Kur'an'lar da bugün müzelerde ihtimamla korunmaktadir. Bütün bunlardan da anlasilacagi üzere, meselâ bizim ülkemizdeki bütün Kur'an'larla diger Islam ülkelerindeki bütün Kur'an'lar harfiyen ayni ve birdir. Geçmiste inceleme imkânlari bunca kolay degildiyse de bugün yapilacak basit bir incelemeyle bu tür yakisiksiz iftiralarin asli astari olmadigini kolaylikla anlamak mümkündür.
"Kullarima müjde ver, ki onlar sözü isitirler ve en güzeline uyarlar. Iste onlar, Allah'in kendilerini hidayete eristirdikleridir ve onlar temiz akil sahipleridir." [76]
Bugün bizim dinî-ilmiye medreselerimizde, Kur'an bilimleri çok yaygin ve genis bir sekilde ögretilmektedir. Bu derslerde ögretilen temel mevzulardan biri de Kur'an'in zerrece tahrif edilmedigi ve esasen edilemeyecegidir.
-------
[76] - Zümer / 17, 18.
[77] - Nahl / 89
Yorum