KONUNUN TARİHİ AÇIDAN İNCELENMESİ
Kur'an'ın Resul-i Ekrem (s.a.a)'in zamanında bu haliyle, herhangi bir eksiltme, artırma olmadan ve hiçbir değişikliğe uğramadan toplanmış olduğu gerçeğini ortaya koymak için konuyu üç açıdan incelemek gerekir:1- Peygamber (s.a.a)'in Kur'an'ı müslümanlara öğretme yolunda göstermiş olduğu çaba, okuma, hıfza, hatmetmeye teşvik etmesi ve buna büyük önem vermesi. Peygamber'in vefatından sonra da Kur'an'a önem verilmiş, hatta Resulullah (s.a.a)'ın vefatından henüz uzun bir müddet geçmeden Kur'an karilerinin (okuyucularının) sayısı onbinleri aşmıştı. Hangi yönden olursa olsun eğer Kur'an'da gerçekten en küçük bir tahrif ya da değiştirme olsaydı, herkes itiraz eder, Selman ve Ebuzer gibileri buna seyirci kalmaz, karşı çıkarlardı.2- Sahabelerin Kur'an'ı Resulullah (s.a.a)'e sunup, O'nun huzurunda okumaları.3- Delilleri incelediğimizde sahabelerin daha Resulullah (s.a.a) hayattayken Kur'an'ı hatmetmeye başladıklarını görmekteyiz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a)'ten Kur'an'ı hatmetmeleri için ashabı teşvik edici emirler gelmiştir. Ayrıca tarih kitapları da sahabilerden bazılarının Resulullah (s.a.a)'ın sağlığında Kur'an'ı defalarca hatmettiklerini yazmaktadırlar. Bütün bu deliller, bazı hadislerde rastlanan, "Kur'an yalnızca bir-iki şahidin gözetiminde bir araya toplandı" iddiasını kesinlikle reddetmektedirler.
1- HZ. PEYGAMBER (S.A.A)'İN KUR'AN'A VERDİĞİ ÖNEM Emir'ul-Müminin Hz. Ali (a.s) Resulullah (s.a.a)'dan şöyle nakleder: "Okuduğu Kur'an'ı hıfzeden kimseyi Allah cennete götürür. Ve ona, ateşin farz olduğu on yerde ailesine şefaat etme izni verilir." (Mecma-ul Beyan, c.1, s.16)Bu konuda birçok hadis naklolunmuştur. İsteyenler ilgili hadis kitaplarına başvurabilirler. (Mecma-ul Beyan, c.1, s.16; Sahih-i Buhari, c.3, s.149; Müstedrek-ul Hakim; Mecma'uz Zevaid, c.7, s.159-165; Hilyet-ul Evliya, c.4, s.194; et-Tergib vel-Terhib, c.2, s.342)Ubade b. Samit'ten şöyle naklolunuyur: "Birisi (Medine'ye) hicret ettiğinde, Peygamber (s.a.a) Kur'an öğretmemiz için onu biz sahabelerden birine teslim ederdi. Resulullah (s.a.a)'ın mescidinde devamlı Kur'an tilavet olunduğu için çok gürültü olurdu. Bu yüzden birbirlerini şaşırtmamaları için Resulullah (s.a.a) Kur'an'ı kısık sesle okumalarını buyurdu." (Menahil-ul İrfan, c.1, s.234 ve 308; Müsned-i Ahmed, c.5, s.324; el-Beyan (Hoi) s.274; Tarih-ul Kur'an (Sağir), s.80; Mehasin fi Ulum-ul Kur'an, s.121; Hayat-us Sahabe, c.3, s.260; Müstedrek-ul Hukkam, c.3, s.356)Başka bir hadiste ise şöyle buyurulmaktadır: "Birisi Medine'ye hicret ettiği zaman Kur'an öğrenmesi için Hz. Peygamber onu birinin yanına verirdi. Resulullah (s.a.a) hayattayken Kur'an hafızları çoğalmıştı. Hatta o dönemde onlardan 70 tanesi Bi'ri Maune'de (İslam düşmanları tarafından) öldürülmüştü." (Kenz-ul Ummal, c.2, S.223; Menahil-ül İrfan, c.1, s.308 ve 235; Tarih-ul Kur'an (Zencani) s.40)Abdulkays'ın gönderdiği elçiler Peygamber (s.a.a)'in yanına geldiği zaman Resulullah (s.a.a) Kur'an okumaları ve namazı öğrenmeleri için onların her birinin bir müslümanın yanında kalmasını emretti. Aradan bir Cuma (bir hafta) geçtikten sonra Peygamber (s.a.a) onları (imtihan etmek için) çağırdı; daha çok öğrenmeleri gerektiğini görünce onları başkalarına teslim etti. Aradan bir Cuma geçtikten sonra hepsi Kur'an karisi ve namaz meselelerine vakıf olmuşlardı. (el-Müsunnef (Sen'ani) c.9, s.201)Yine tarih kitaplarında Resulullah (s.a.a)'ın, Muaz ve Ebu Musa'yı Yemenlilere Kur'an öğretmeleri için gönderdiği yazılmaktadır. (Hilyet-ul Evliya, c.1, s,256; Hayat-us Sahabe, c.3, s.221)Bir yerde şöyle naklolunmuştur: "Hicretten önce Resulullah (s.a.a) bu iş için Mus'ab b. Umeyr'i Medine'ye göndermişti. Mekke'nin fethinden sonra ise Muaz'ı Mekke'ye gönderdi" (Menahil-ul İrfan, c.1, s.308; Ensab-ul Eşraf, c.1, s.243 ve 257) Bunlardan başka Resulullah (s.a.a)'ın sağlığında bir grubun "Kari" diye meşhur olduklarını ve hatta halkın onları kari sıfatıyla çağırdığını görmekteyiz. Resulullah (s.a.a)'ın döneminde, birisi Ebu Derda'ya şöyle demişti: "Ey Kariler! Ne oluyor sizlere; neden bizden daha korkaksınız, bir şey istendiğinde bizden daha cimrisiniz ve bir şey yediğinizde lokmalarınız bizimkinden daha büyüktür?!" (Hilyet-ul Evliya, c.1, s.210; Hayat-us Sahabe, c.2, s.507)Görüldüğü gibi Bi'ri Maune de öldürülenlere "Kariler" lakabı Peygamber-i Ekrem (s.a.a) zamanında verilmişti. (Talayih-ul Hamiş, c.1, s.451; Hilyet-ül Evliya, c.1, s.123)Resulullah (s.a.a)'dan naklolunan bir hadiste şöyle geçiyor: "Bu ümmetin münafıklarının çoğu Kari'lerdendir." (el-Faik, c.4, s.11) Bunun sebebi, diğerlerine göre karilerin daha gururlu, kibirli ve riyakar olmaları olabilir.Bir başka hadiste ise Hz.Peygamber (s.a.a)'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Derin hüzün kuyusundan Allah'a sığının." Derin hüzün kuyusunun ne olduğu sorulduğunda Resulullah (s.a.a); "Cehennemin dibinde olan bir vadidir; Cehennem (in kendisi) her gün 400 defa ondan Allah'a sığınır. Allah bu vadiyi riyakar kariler için hazırlamıştır" dedi. (Mecma-uz Zevaid, c.7, s.168) Yine bir nakle göre; "Müslümanlardan kim daha çok Kur'an'ı öğrenir veya toplar veya diğerlerinden daha çok okursa, onun namazda imam olması ve diğerlerine emirlik yapması Resulullah (s.a.a) tarafından kararlaştırılmıştı." (Et-Tabakat-ul Kübra (Sadır Yay.), c.8, s.89; Ensab-ul Eşraf, c.1, s.264; Keşf-ul Estar, c.2, s.266 ve c.1, s.230; Mecma-uz Zevaid, c.5, s.255 ve c.7, s.161 ve c.2, s.63)Kur'an'a önem vermek Resulullah (s.a.a)'ın dönemine mahsus değildir. Resulullah (s.a.a)'ın irtihalinden sonra da Kur'an'a çok önem veriliyordu.Ebu Ubeyde şöyle diyor: Halk her sabah İbn-i Mesud'un evine gelir, o da onlardan yerlerine oturmalarını isterdi. Sonra Kur'an okuyanların arasında dolaşır ve "Falanca hangi suredesin" diye sorar, o da cevap verirdi. (el-Müsennef (Abdurrezzak), c.3, s.366; Mecmauz-uz Zevaid, c.7, s.167; Hayat-us Sahabe, c.3, s.255)Emir-ul Mü'minin Ali (as)'da Kur'an öğretiyordu. Ebu Abdurrahman Selemi (ki Asım Kur'an-ı ondan öğrenmiştir.) şöyle diyor: "Ben Kur'an'ın hepsini Ali b.Ebi Talib'in huzurunda okudum" (el-Küna vel-Elkab (Kummi), c.1, s.116)Asım b. Kuleyb diyor ki: Ali (a.s) Kufe mescidinde iken bazılarının sesini işitti. Onların kim olduğunu sorduğunda; "Kur'an okuyup, onu öğrenenlerdir" diye cevap verdiler. Bunun üzerine Hz. Ali (as) şöyle buyurdu; "Onlar Resulullah (s.a.a)'ın en çok sevdiği insanlardandır." (Keşf-ul Estar (Müsned-ul Bezar'dan nakletmiştir.) c.3, s.94; Mecma-uz Zevaid, c.7, s.162)Hz.Ali (a.s) Kur'an okuyanlara (beyt-ul maldan) ikişer bin dinar ayırırdı. (Kenz-ul Ummal, c.2, s.219)Ve bir başka nakle göre Hz.Ali (as) şöyle buyurmuştur; "Müslüman olarak doğup, Kur'an okuyan herkese beyt-ul maldan yılda 200 dinar ayrılacaktır. İsteyen onu bu dünyada alır, isteyen de ahirette." (Kenz-ul Ummal, c.2, s.219 ve Hisal, c.2, s.602; Mec'ma-ul Beyan, c.1, s.16; Veşail-uş Şia, c.4, s.838-839)Ebu Musa Eş'ari, Ömer b. Hattab'ın zamanında Kur'an'ı toplayan Basra karilerini çağırdığında 300 kişi onun yanına geldiler. (Sahih-i Müslim, c.3, s.100; Müşkül-ul A'sar, c.2, s.419; Hilyet-ul Evliya, c.1, s.257 ve 366; Kenz-ul Ummal, c.2, s.140-141)İbn-u Zenceveyh şöyle diyor: Ömer b. Hattab, Ebu Musa'dan yanında olan karilerin sayısını kendisine söylemesini istedi. O da yanında 300'ün üzerinde kari olduğunu söyledi. (Kenz-ul Ummal, c.2, s.183)Sıffın savaşına yaklaşık 30 bin karinin katıldığı nakledilmiştir. (Sıffin (Menkari), s.188) Tabii ki bunların dışında da yine kariler vardı.Hakemiyeti ileri sürenlerin mızraklara taktıkları Kur'an sayısının 500 olduğu söylenmiştir.Mınkari, onların arasındaki Kur'an'ların bu sayıdan daha çok olduğuna inanarak mızraklara takılan 500 Kur'an'ın büyük Kur'an'lar olduğunu savunuyor. (Sıffın, s.478; Muruc-uz Zeheb, c.2, s.390; Tarih-ul Kur'an (Ebyari), s.152)Üçüncü halife Osman'ın hilafetinin sonlarında ya da Hz. Ali (as)'nin hilafetinin sonlarında ölen Ebu Derda her zaman şöyle diyordu: "Yanımdaki Kur'an okuyanları saydığımda onların 1600'ün üzerinde olduğunu gördüm." (Ensab-ul Eşraf (Mahmudi'nin araştırması), c.3, s.42)Abdurrahman b.Muhammed b. Eş'as kıyam ettiğinde ordusunda öncüler vardı. Bunlara "Öncü kari"ler diyorlardı. Kumeyl b. Ziyad, Said b. Cübeyr, Abdurrahman b. Ebi Leyla vs. de onlardandır. (Tarih-ul Umem vel Muluk (Taberi), c.6, s.350; el-Kamil fit-Tarih, c.4, s.472; el-Bidaye ven-Nihaye c.9, s.42 ve 47)Ebu Hilal-i Askeri şöyle diyor: "Kari ve fakihlerin çoğu kölelerdendi. Onların çoğu İbn-i Eş'as'la birlikte Haccac'ın aleyhine kıyam etmişlerdi." (el-Evail, c.2, s.62)Bütün bu hadisler müslümanların, Kur'an'ı ezberlemeye ve Kur'an okumaya verdikleri önemi göstermektedirler.
Kur'an'ın Resul-i Ekrem (s.a.a)'in zamanında bu haliyle, herhangi bir eksiltme, artırma olmadan ve hiçbir değişikliğe uğramadan toplanmış olduğu gerçeğini ortaya koymak için konuyu üç açıdan incelemek gerekir:1- Peygamber (s.a.a)'in Kur'an'ı müslümanlara öğretme yolunda göstermiş olduğu çaba, okuma, hıfza, hatmetmeye teşvik etmesi ve buna büyük önem vermesi. Peygamber'in vefatından sonra da Kur'an'a önem verilmiş, hatta Resulullah (s.a.a)'ın vefatından henüz uzun bir müddet geçmeden Kur'an karilerinin (okuyucularının) sayısı onbinleri aşmıştı. Hangi yönden olursa olsun eğer Kur'an'da gerçekten en küçük bir tahrif ya da değiştirme olsaydı, herkes itiraz eder, Selman ve Ebuzer gibileri buna seyirci kalmaz, karşı çıkarlardı.2- Sahabelerin Kur'an'ı Resulullah (s.a.a)'e sunup, O'nun huzurunda okumaları.3- Delilleri incelediğimizde sahabelerin daha Resulullah (s.a.a) hayattayken Kur'an'ı hatmetmeye başladıklarını görmekteyiz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a)'ten Kur'an'ı hatmetmeleri için ashabı teşvik edici emirler gelmiştir. Ayrıca tarih kitapları da sahabilerden bazılarının Resulullah (s.a.a)'ın sağlığında Kur'an'ı defalarca hatmettiklerini yazmaktadırlar. Bütün bu deliller, bazı hadislerde rastlanan, "Kur'an yalnızca bir-iki şahidin gözetiminde bir araya toplandı" iddiasını kesinlikle reddetmektedirler.
1- HZ. PEYGAMBER (S.A.A)'İN KUR'AN'A VERDİĞİ ÖNEM Emir'ul-Müminin Hz. Ali (a.s) Resulullah (s.a.a)'dan şöyle nakleder: "Okuduğu Kur'an'ı hıfzeden kimseyi Allah cennete götürür. Ve ona, ateşin farz olduğu on yerde ailesine şefaat etme izni verilir." (Mecma-ul Beyan, c.1, s.16)Bu konuda birçok hadis naklolunmuştur. İsteyenler ilgili hadis kitaplarına başvurabilirler. (Mecma-ul Beyan, c.1, s.16; Sahih-i Buhari, c.3, s.149; Müstedrek-ul Hakim; Mecma'uz Zevaid, c.7, s.159-165; Hilyet-ul Evliya, c.4, s.194; et-Tergib vel-Terhib, c.2, s.342)Ubade b. Samit'ten şöyle naklolunuyur: "Birisi (Medine'ye) hicret ettiğinde, Peygamber (s.a.a) Kur'an öğretmemiz için onu biz sahabelerden birine teslim ederdi. Resulullah (s.a.a)'ın mescidinde devamlı Kur'an tilavet olunduğu için çok gürültü olurdu. Bu yüzden birbirlerini şaşırtmamaları için Resulullah (s.a.a) Kur'an'ı kısık sesle okumalarını buyurdu." (Menahil-ul İrfan, c.1, s.234 ve 308; Müsned-i Ahmed, c.5, s.324; el-Beyan (Hoi) s.274; Tarih-ul Kur'an (Sağir), s.80; Mehasin fi Ulum-ul Kur'an, s.121; Hayat-us Sahabe, c.3, s.260; Müstedrek-ul Hukkam, c.3, s.356)Başka bir hadiste ise şöyle buyurulmaktadır: "Birisi Medine'ye hicret ettiği zaman Kur'an öğrenmesi için Hz. Peygamber onu birinin yanına verirdi. Resulullah (s.a.a) hayattayken Kur'an hafızları çoğalmıştı. Hatta o dönemde onlardan 70 tanesi Bi'ri Maune'de (İslam düşmanları tarafından) öldürülmüştü." (Kenz-ul Ummal, c.2, S.223; Menahil-ül İrfan, c.1, s.308 ve 235; Tarih-ul Kur'an (Zencani) s.40)Abdulkays'ın gönderdiği elçiler Peygamber (s.a.a)'in yanına geldiği zaman Resulullah (s.a.a) Kur'an okumaları ve namazı öğrenmeleri için onların her birinin bir müslümanın yanında kalmasını emretti. Aradan bir Cuma (bir hafta) geçtikten sonra Peygamber (s.a.a) onları (imtihan etmek için) çağırdı; daha çok öğrenmeleri gerektiğini görünce onları başkalarına teslim etti. Aradan bir Cuma geçtikten sonra hepsi Kur'an karisi ve namaz meselelerine vakıf olmuşlardı. (el-Müsunnef (Sen'ani) c.9, s.201)Yine tarih kitaplarında Resulullah (s.a.a)'ın, Muaz ve Ebu Musa'yı Yemenlilere Kur'an öğretmeleri için gönderdiği yazılmaktadır. (Hilyet-ul Evliya, c.1, s,256; Hayat-us Sahabe, c.3, s.221)Bir yerde şöyle naklolunmuştur: "Hicretten önce Resulullah (s.a.a) bu iş için Mus'ab b. Umeyr'i Medine'ye göndermişti. Mekke'nin fethinden sonra ise Muaz'ı Mekke'ye gönderdi" (Menahil-ul İrfan, c.1, s.308; Ensab-ul Eşraf, c.1, s.243 ve 257) Bunlardan başka Resulullah (s.a.a)'ın sağlığında bir grubun "Kari" diye meşhur olduklarını ve hatta halkın onları kari sıfatıyla çağırdığını görmekteyiz. Resulullah (s.a.a)'ın döneminde, birisi Ebu Derda'ya şöyle demişti: "Ey Kariler! Ne oluyor sizlere; neden bizden daha korkaksınız, bir şey istendiğinde bizden daha cimrisiniz ve bir şey yediğinizde lokmalarınız bizimkinden daha büyüktür?!" (Hilyet-ul Evliya, c.1, s.210; Hayat-us Sahabe, c.2, s.507)Görüldüğü gibi Bi'ri Maune de öldürülenlere "Kariler" lakabı Peygamber-i Ekrem (s.a.a) zamanında verilmişti. (Talayih-ul Hamiş, c.1, s.451; Hilyet-ül Evliya, c.1, s.123)Resulullah (s.a.a)'dan naklolunan bir hadiste şöyle geçiyor: "Bu ümmetin münafıklarının çoğu Kari'lerdendir." (el-Faik, c.4, s.11) Bunun sebebi, diğerlerine göre karilerin daha gururlu, kibirli ve riyakar olmaları olabilir.Bir başka hadiste ise Hz.Peygamber (s.a.a)'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Derin hüzün kuyusundan Allah'a sığının." Derin hüzün kuyusunun ne olduğu sorulduğunda Resulullah (s.a.a); "Cehennemin dibinde olan bir vadidir; Cehennem (in kendisi) her gün 400 defa ondan Allah'a sığınır. Allah bu vadiyi riyakar kariler için hazırlamıştır" dedi. (Mecma-uz Zevaid, c.7, s.168) Yine bir nakle göre; "Müslümanlardan kim daha çok Kur'an'ı öğrenir veya toplar veya diğerlerinden daha çok okursa, onun namazda imam olması ve diğerlerine emirlik yapması Resulullah (s.a.a) tarafından kararlaştırılmıştı." (Et-Tabakat-ul Kübra (Sadır Yay.), c.8, s.89; Ensab-ul Eşraf, c.1, s.264; Keşf-ul Estar, c.2, s.266 ve c.1, s.230; Mecma-uz Zevaid, c.5, s.255 ve c.7, s.161 ve c.2, s.63)Kur'an'a önem vermek Resulullah (s.a.a)'ın dönemine mahsus değildir. Resulullah (s.a.a)'ın irtihalinden sonra da Kur'an'a çok önem veriliyordu.Ebu Ubeyde şöyle diyor: Halk her sabah İbn-i Mesud'un evine gelir, o da onlardan yerlerine oturmalarını isterdi. Sonra Kur'an okuyanların arasında dolaşır ve "Falanca hangi suredesin" diye sorar, o da cevap verirdi. (el-Müsennef (Abdurrezzak), c.3, s.366; Mecmauz-uz Zevaid, c.7, s.167; Hayat-us Sahabe, c.3, s.255)Emir-ul Mü'minin Ali (as)'da Kur'an öğretiyordu. Ebu Abdurrahman Selemi (ki Asım Kur'an-ı ondan öğrenmiştir.) şöyle diyor: "Ben Kur'an'ın hepsini Ali b.Ebi Talib'in huzurunda okudum" (el-Küna vel-Elkab (Kummi), c.1, s.116)Asım b. Kuleyb diyor ki: Ali (a.s) Kufe mescidinde iken bazılarının sesini işitti. Onların kim olduğunu sorduğunda; "Kur'an okuyup, onu öğrenenlerdir" diye cevap verdiler. Bunun üzerine Hz. Ali (as) şöyle buyurdu; "Onlar Resulullah (s.a.a)'ın en çok sevdiği insanlardandır." (Keşf-ul Estar (Müsned-ul Bezar'dan nakletmiştir.) c.3, s.94; Mecma-uz Zevaid, c.7, s.162)Hz.Ali (a.s) Kur'an okuyanlara (beyt-ul maldan) ikişer bin dinar ayırırdı. (Kenz-ul Ummal, c.2, s.219)Ve bir başka nakle göre Hz.Ali (as) şöyle buyurmuştur; "Müslüman olarak doğup, Kur'an okuyan herkese beyt-ul maldan yılda 200 dinar ayrılacaktır. İsteyen onu bu dünyada alır, isteyen de ahirette." (Kenz-ul Ummal, c.2, s.219 ve Hisal, c.2, s.602; Mec'ma-ul Beyan, c.1, s.16; Veşail-uş Şia, c.4, s.838-839)Ebu Musa Eş'ari, Ömer b. Hattab'ın zamanında Kur'an'ı toplayan Basra karilerini çağırdığında 300 kişi onun yanına geldiler. (Sahih-i Müslim, c.3, s.100; Müşkül-ul A'sar, c.2, s.419; Hilyet-ul Evliya, c.1, s.257 ve 366; Kenz-ul Ummal, c.2, s.140-141)İbn-u Zenceveyh şöyle diyor: Ömer b. Hattab, Ebu Musa'dan yanında olan karilerin sayısını kendisine söylemesini istedi. O da yanında 300'ün üzerinde kari olduğunu söyledi. (Kenz-ul Ummal, c.2, s.183)Sıffın savaşına yaklaşık 30 bin karinin katıldığı nakledilmiştir. (Sıffin (Menkari), s.188) Tabii ki bunların dışında da yine kariler vardı.Hakemiyeti ileri sürenlerin mızraklara taktıkları Kur'an sayısının 500 olduğu söylenmiştir.Mınkari, onların arasındaki Kur'an'ların bu sayıdan daha çok olduğuna inanarak mızraklara takılan 500 Kur'an'ın büyük Kur'an'lar olduğunu savunuyor. (Sıffın, s.478; Muruc-uz Zeheb, c.2, s.390; Tarih-ul Kur'an (Ebyari), s.152)Üçüncü halife Osman'ın hilafetinin sonlarında ya da Hz. Ali (as)'nin hilafetinin sonlarında ölen Ebu Derda her zaman şöyle diyordu: "Yanımdaki Kur'an okuyanları saydığımda onların 1600'ün üzerinde olduğunu gördüm." (Ensab-ul Eşraf (Mahmudi'nin araştırması), c.3, s.42)Abdurrahman b.Muhammed b. Eş'as kıyam ettiğinde ordusunda öncüler vardı. Bunlara "Öncü kari"ler diyorlardı. Kumeyl b. Ziyad, Said b. Cübeyr, Abdurrahman b. Ebi Leyla vs. de onlardandır. (Tarih-ul Umem vel Muluk (Taberi), c.6, s.350; el-Kamil fit-Tarih, c.4, s.472; el-Bidaye ven-Nihaye c.9, s.42 ve 47)Ebu Hilal-i Askeri şöyle diyor: "Kari ve fakihlerin çoğu kölelerdendi. Onların çoğu İbn-i Eş'as'la birlikte Haccac'ın aleyhine kıyam etmişlerdi." (el-Evail, c.2, s.62)Bütün bu hadisler müslümanların, Kur'an'ı ezberlemeye ve Kur'an okumaya verdikleri önemi göstermektedirler.
Yorum