Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

    AYET VE HADİSLERDE KUR'AN


    1. "Andolsun ki, sana daima tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yı ve Kur'an-ı Azim'i verdik."[1]

    2. "Kur'an'ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?" [2]


    3. Resulullah (s.a.a): "İşler karanlık gece parçaları gibi sizlere karmaşık ve belirsiz hale gelirse Kur'an'a yöneliniz. Şüphesiz Kur'an şefaati kabul edilmiş bir şefaatçi ve şikayeti kabul edilen bir şikayetçidir. Her kim onu önünde tutarsa Kur'an onu cennete çeker. Her kim de Kur'an'ı arkasına atarsa Kur'an onu cehenneme sürükler."[3]

    4. Resulullah (s.a.a), kendisine, "Çok geçmeden ümmetin fitneye düşecek" denildiğinde ve "Bundan kurtuluş yolu nedir?" diye sorulduğunda şöyle buyurmuştur: "Allah'ın değerli kitabıdır. Bu kitaba batıl, ne önden ve ne arkadan yaklaşabilir. Övülmüş hikmet sahibi biri tarafından nazil olmuştur. Herkim ilmi Kur'an dışında bir yerde ararsa, Allah onu saptırır."[4]

    5. Resulullah (s.a.a): "Kur'an'dan ayrılmayınız. Kur'an'ı imam ve önder edininiz."[5]

    6. Resulullah (s.a.a): "Kur'an'ın diğer sözlere üstünlüğü, Allah'ın diğer yaratıklarına üstünlüğü gibidir."[6]

    7. İmam Ali (a.s): "Allah, kudretini göstererek onlar görmeksizin kitabında tecelli etti."[7]

    8. İmam Ali (a.s): "Allah için, Allah için Kur'an'a uyun; onunla amel etmek hususunda başkası sizden önde olmasın."[8]

    9. İmam Ali (a.s): "Allah Tebarek ve Teala'nın kitabını öğreniniz. O sözlerin en güzeli ve öğütlerin en etkilisidir. Kur'an'ı derin anlayınız. Zira o kalplerin baharıdır. Kur'an'ın nurundan şifa dileyiniz. Zira Kur'an göğüslerdeki hastalıklara şifa verendir. Kur'an'ı güzel tilavet ediniz. Zira ki Kur'an kıssaların (ibretli öykülerin) en güzelidir."[9]

    10. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s): "Eğer alemin doğu ve batısındaki bütün insanlar ölseler Kur'an yanımda olduktan sonra, asla yalnızlık ve dehşete kapılmam."[10]
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    #2
    Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

    KUR'AN HER ZAMAN YENİDİR

    11. Resulullah (s.a.a): "Kur'an bir servettir. Onsuz zengin olmak mümkün değildir. Kur'an olduktan sonra fakirlik olmaz."[11]

    12. Resulullah (s.a.a): "Herkime Kur'an verilir de buna rağmen başkasına bundan daha üstün bir nimet verildiğini sanırsa, şüphesiz küçük bir şeyi büyük ve büyük bir şeyi küçük saymış olur."[12]

    13. Resulullah (s.a.a): "Herkim öncekilerin ve sonrakilerin ilmini isterse, Kur'an'ı araştırıp düşünmelidir."[13]

    14. İmam Ali (a.s): "Kur'an her ne kadar tekrar edilse de ve kulakla işitilse de yine de eskimez."[14]

    15. İmam Ali (a.s): "O, küfür, nifak, azgınlık ve sapıklık gibi en büyük dertlere devadır."[15]

    16. İmam Sadık (a.s), kendisine, "Kur'an ne kadar çok okunsa ve konuşulsa da yeniliği ve tazeliği sürekli artmaktadır. Bunun sırrı nedir?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Çünkü Allah Tebarek ve Teala onu belli bir zaman ve belli insanlar için karar kılmamıştır. Bu yüzden her zaman ve her topluluk için kıyamet gününe kadar yeni ve tazedir."[16]
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #3
      Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

      KUR'AN'I ÖĞRENMEK VE ÖĞRETMEK

      17. Resulullah (s.a.a): "Sizin en iyiniz, Kur'an'ı öğrenen ve öğreteninizdir."[17]

      18. Resulullah (s.a.a): "Kur'an'ı bilen kimseye şöyle denir: "Oku ve yücel ve dünyada tertil ile okuduğun gibi burada da tertil ile oku. Zira senin makamın okuduğun son ayettedir."[18]

      19. Resulullah (s.a.a): "Kur'an'ı öğrenmek ve çok okumaktan ayrılmayın."[19]

      20. Resulullah (s.a.a): "Herkim birine Kur'an öğretirse onun mevlasıdır. O şahıs onu yalnız ve yardımsız bırakmamalı ve kendisini ona tercih etmemelidir."[20]

      21. İmam Ali (a.s): "Evladın baba üzerindeki hakkı ise ona güzel isim vermesi, onu güzel terbiye etmesi ve ona Kur'an'ı öğretmesidir."[21]

      22. İmam Sadık (a.s): "Mümine ölmeden önce, Kur'an'ı öğrenmesi veya öğrenme halinde ölmesi yakışır."[22]
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #4
        Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

        KUR'AN EZBERLEMEYE TEŞVİK

        23. Resulullah (s.a.a): "Her kime Allah, kitabını ezberleme nimeti verdiği halde o kimse, başkasına bu nimetten başka bir nimet verildiğini sanırsa, şüphesiz en büyük nimeti küçük görmüş ve nankörlüğe düşmüş olur."[23]

        24. Resulullah (s.a.a): "Herkimin içinde Kur'an'dan bir şey olmazsa, şüphesiz o yıkık bir ev gibidir."[24]

        25. Resulullah (s.a.a): "Sizden birisinin "Falan ayeti unuttum" demesi doğru değildir. Belki ona unutturulmuştur. Kur'an'ı hatırlayınız. Zira canım elinde olana andolsun ki Kur'an devenin dizbağından kurtulmasından daha çabuk bir şekilde insanların kalbinden kaçıp gider."[25]

        26. Resulullah (s.a.a): "Allah'ın rahmetiyle kuşatılan ve aziz ve celil olan Allah'ın nuruyla örtülen kimseler, bu Kur'an'ı bilenlerdir."[26]

        27. Resulullah (s.a.a): "Ümmetimin en çok şeref sahibi olanları Kur'an'ı bilenler ve gece ibadet edenlerdir."[27]

        28. Resulullah (s.a.a): "Allah karşısında gizli ve açık huşu göstermeye insanlardan en layık olan kimse Kur'an'ı bilen kimsedir. Gizli ve açık namaz kılmaya, oruç tutmaya insanlardan en müstahak olan kimse Kur'an'ı bilen kimsedir."[28]

        29. Resulullah (s.a.a): "Kendisine karşı hiddetlenen kimseye hiddetlenmek, Kur'an sahibi bir kimseye yakışmaz ve içinde Allah'ın kelamı olan kimseye, kendisine cahilce davranan kimseye cahilce davranması asla yakışmaz."[29]

        30. İmam Sadık (a.s): "Kur'an'ı ezberleyen, Kur'an ile amel eden kimse yüce ve iyi olan ve mesaj getiren elçilerle (meleklerle) birliktedir."[30]

        31. İmam Sadık (a.s): "Herkim Kur'an surelerinden bir sureyi unutursa, o sure, güzel bir yüz ve yüce bir derece şeklinde karşısında tecelli eder ve onu görünce şöyle der: "Sen kimsin? Ne kadar da güzelsin?! Keşke benim olsaydın." O şöyle cevap verir: "Beni tanımıyor musun? Ben falan sureyim. Eğer beni unutmasaydın, seni bu mekanda yüceltirdim."[31]
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #5
          Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

          KUR'AN'I TİLAVET ETMEYE TEŞVİK

          32. "Allah'ın Kitab'ını tilavet edenler (okuyanlar), namazı kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infak edenler, tükenmeyecek bir kazanç umabilirler."[32]

          33. Resulullah (s.a.a): "Sizden birisi rabbiyle konuşmayı severse Kur'an okusun."[33]

          34. Resulullah (s.a.a): "Bu kalpler de aynen demir gibi pas tutar." Oradakiler, "Ya Resulullah! Onun cilası nedir?" diye sorduklarında ise şöyle buyurmuştur: "Kur'an okumaktır."[34]

          35. Resulullah (s.a.a): "Kur'an okumaktan ayrılma. Zira Kur'an okumak günahlara kefaret, ateş karşısında bir perde ve azaptan güvenlikte olma sebebidir."[35]

          36. Resulullah (s.a.a): "Ey oğulcağızım! Kur'an okumaktan gaflet etme. Zira Kur'an kalbi diriltir, kötülükten, zulümden ve günahtan alıkoyar."[36]
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #6
            Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

            KUR'AN'I GÜZEL BİR SESLE OKUMAK

            37. Resulullah (s.a.a): "Her şeyin bir süsü vardır. Kur'an'ın süsü de güzel sestir."[37]

            38. Resulullah (s.a.a): "Kur'an'ı seslerinizle süsleyiniz."[38]

            39. Resulullah (s.a.a), kendisine, "Kur'an'ı herkesten daha güzel bir sesle okuyan kimdir?" diye sorulunca şöyle buyurmuştur: "Kur'an okumasını işittiğinde kendisinde Allah'ın korkusunu ve haşyetini gördüğün kimsedir."[39]

            40. Resulullah (s.a.a): "Kur'an'ı hüzünlü bir sesle okuyunuz. Zira o hüzünlü bir sesle nazil olmuştur."[40]
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #7
              Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

              TİLAVET HAKKI

              41. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala'nın, "Kendilerine verdiğimiz kitabı hakkıyla okuyanlar"[41] ayeti hakkında şöyle buyurmuştur:

              "Ayetlerini açık ve sayılır bir şekilde okurlar, anlamını anlamaya çalışırlar, hüküm ve emirleriyle amel ederler, vaatlerinden ümitvar olurlar, azabından korkarlar, kıssalarından ders alırlar, örneklerinden öğüt alırlar, emirlerini yerine getirirler, yasaklarından uzak dururlar. Allah'a yemin olsun ki Kur'an'ın hakkıyla tilavet edilmesi, ayetlerini ezberlemek, kelime ve harflerini birbiri ardınca okumak, bir sureyi tilavet etmek, haşiyelerini mütalaa etmek anlamında değildir. Onlar harflerini ve kelimelerini ezberlediler ama anlamlarını zayi ettiler. Şüphesiz bu Kur'an'ı hakkıyla tilavet etmek, ayetleri üzerinde düşünmek ve tedebbür de bulunmak anlamındadır.

              Nitekim Allah-u Teala da şöyle buyurmuştur: "Ayetleri hakkında düşünsünler diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır."[42] [43]
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #8
                Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

                KIRAAT ÂDABI

                1- Ağzı Temizlemek

                42. Resulullah (s.a.a): "Kur'an'ın yolunu temizleyiniz." Kendisine şöyle arzedildi: "Ey Allah'ın Resulü! Kur'an'ın yolu nedir?" Peygamber şöyle buyurdu: "Ağızlarınızdır." Kendisine şöyle arzedildi: "Neyle temizleyelim?" Peygamber şöyle buyurdu: "Misvak ile (fırçalamakla.)" [44]

                2- Allah'a Sığınmak

                43."Kur'an okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın."[45]

                44. İmam Sadık (a.s), kendisine her surenin başlangıcında kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınmanın hükmü sorulunca şöyle buyurmuştur: "Evet, şeytanların en aşağılığı olan kovulmuş şeytandan Allah'a sığın."[46]
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #9
                  Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

                  3- Tertil (Açık ve Tane Tane Okumak)

                  45. "…Bir müddet için kalk, açık ve tane tane Kur'an oku."[47]

                  46. Resulullah (s.a.a), Allah-u Teala'nın "Kur'an'ı tertil ile oku" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur:
                  "Kur'an'ı açık ve tane tane oku. Onu ot tohumu gibi saçma ve tıpkı şiir gibi hızla ve kesik kesik de okuma. İlginçliklerinde durunuz. Kalpleri onunla harekete geçiriniz. Tüm çabanız, sureyi sonuna dek okumak olmasın."[48]

                  4- Tedebbür (Dikkatle Düşünme)

                  47. "Sana indirdiğimiz bu Kitab mübarektir; ayetlerini düşünsünler, aklı olanlar da öğüt alsınlar."[49]

                  48. İmam Ali (a.s): "Biliniz ki dikkatli okunmayan Kur'an'da hayır yoktur. Biliniz ki derin anlayışla ve düşünmeyle birlikte olmayan ibadette de hayır yoktur."[50]

                  49. İmam Sadık (a.s), Kur'an'ın bir gecede hatmedilmesinin hükmünü soran birine şöyle buyurmuştur: "Onu bir aydan daha az bir sürede okumayı hoş görmüyorum."[51]
                  "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

                    KUR'AN'IN LANET ETTİĞİ KİMSE

                    53. Resulullah (s.a.a): "Nice Kur'an okuyan kimseye, Kur'an lanet eder."[55]

                    54. Resulullah (s.a.a): "Sen, seni günahtan alıkoyduğu müddetçe Kur'an okumuş olursun. O halde eğer seni günahtan alıkoymazsa Kur'an okumamış sayılırsın."[56]

                    55. Resulullah (s.a.a): "Cehennemde demirden bir değirmen vardır. Onunla karilerin (amel etmeyerek Kur'an okuyanların) ve günahkar alimlerin başları öğütülür."[57]
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

                      KUR'AN DİNLEMEK

                      56."Kur'an okunduğu zaman ona kulak verin, dinleyin ki merhamet olunasınız."[58]

                      57. Resulullah (s.a.a): "Bilin ki her kim Allah'a iştiyak duyuyorsa o halde Allah'ın sözüne kulak versin."[59]

                      58. Resulullah (s.a.a): "Her kim Allah'ın kitabından bir ayet dinlerse kendisi için iki kat sevap yazılır. Her kim de Allah'ın kitabından bir ayet tilavet ederse kıyamet günü o ayet kendisi için bir nur olur."[60]

                      59. İmam Sadık (a.s) kendisine sessiz kalmanın ve Kur'an okuyan birini dinlemenin farz olup olmadığını soran Zurare'ye şöyle buyurmuştur: "Evet, Kur'an senin huzurunda okununca dinlemen ve sessiz kalman farzdır."[61]
                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

                        KENDİ GÖRÜŞÜ ÜZERE TEFSİR ETMEKTEN SAKINDIRMA

                        60. Resulullah (s.a.a): "Azameti yüce olan Allah şöyle buyurmuştur: "Benim sözümü kendi görüşü esasınca yorumlayan kimse bana iman etmemiştir."[62]

                        61. Resulullah (s.a.a): "Benden sonra ümmetim hakkında en çok korktuğum şey ümmetimden bir kimsenin Kur'an'ı haksız yere tevil etmesidir."[63]

                        62. İmam sadık (a.s): "Kur'an'ı kendi görüşü üzere tefsir eden, tefsiri doğru olsa bile sevap elde etmez. Eğer yanlış olursa günahı boynuna olur."[64]

                        _________________
                        [1] Hicr, 87
                        [2] Kamer, 17
                        [3] Nevadir'ur-Ravendi, 21 ve 22
                        [4] Tefsir'ul-Ayyaşi, 1 / 6 / 11
                        [5] Kenz'ul Ummal, 4029
                        [6] el-Bihar, 92 / 19 / 18
                        [7] Nehc'ul-Belağa, 147. hutbe
                        [8] a.g.e, 47. mektup
                        [9] Tuhef'ul Ukul, 150
                        [10] el-Kafi, 2 / 602 / 13
                        [11] el-Bihar, 92 / 19 / 18
                        [12] Mean'il-Ahbar, 279
                        [13] Kenz'ul Ummal, 2454
                        [14] Nehc'ul-Belağa, 156. hutbe
                        [15] a.g.e, 176. hutbe
                        [16] el-Bihar, 92 / 15 / 8
                        [17] el-Bihar, 92 / 186 / 2
                        [18] Kenz'ul Ummal, 2330
                        [19] a. g. e. 2368
                        [20] a. g. e. 2382
                        [21] Nehc'ul-Belağa, 399. hikmet
                        [22] ed-Deavat'ir-Ravendi, 220 / 600
                        [23] Kenz'ul-Ummal, 2317
                        [24] a. g. e. 2478
                        [25] a.g.e, 2850
                        [26] Cami'ul Ahbar, 115 / 202
                        [27] el-Hisal, 7 / 21
                        [28] el-Kafi, 2 / 604 / 5
                        [29] Kenz'ul Ummal, 2347
                        [30] el-Kafi, 2 / 603 / 2
                        [31] Sevab'ul A'mal, 283 / 1
                        [32] Fatır, 29
                        [33] Kenz'ul Ummal, 2257
                        [34] a. g. e. 2441
                        [35] el-Bihar, 92 / 17 / 18
                        [36] Kenz'ul Ummal, 4032
                        [37] a.g.e, 2768
                        [38] el-Bihar, 92 / 190 / 2
                        [39] a. g. e. s. 195 / 10
                        [40] Kenz'ul Ummal, 2777
                        [41] Bakara, 121
                        [42] Sad, 29
                        [43]Tenbih'ul Havatir, 2 / 236
                        [44] el-Bihar, 92 / 213 / 11
                        [45] Nahl, 98
                        [46] Tefsir'ul-Ayyaşi, 2 / 270 / 68
                        [47] Müzzemmil, 4
                        [48] Nevadir'ur-Ravendi, 30
                        [49] Sad, 29
                        [50] el-Bihar, 92 / 211 / 4
                        [51] el-Kafi, 2 / 617 / 1
                        [52] Hadid, 16
                        [53] Kenz'ul Ummal, 4143
                        [54] Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), 2 / 182 / 5
                        [55] el-Bihar, 92 / 184 / 19
                        [56] Şerh-i Nehc'ul-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 10 / 23
                        [57] Cami'ul Ahbar, 130 / 254
                        [58] A'raf, 204
                        [59] Kenz'ul Ummal, 2472
                        [60] a. g. e. 2316
                        [61] el-Bihar, 92 / 222 / 7
                        [62] a.g.e, 92 / 107 / 1
                        [63] Münyet'ül-Mürid, 369
                        [64] el-Bihar, 92 / 110 / 11
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

                          Kur’an Okumanın Önemi


                          Zikrin canlı örneklerinden biri olan Kur’an okuma, büyük bir öneme sahiptir. Zikir ve Kur’an, insana öyle bir güç verir ki, insan bu güç sayesinde günaha düşmez. İnsanın kemal ve olgunluk yönünde ilerleyebilmesi için erdemleri kuşanması gerektiği gibi, ruhunu kötü huylardan arındırması da kaçınılmazdır. İşte bu bağlamda zikir ve Kur’an çok uygun bir etkendir.

                          Yüce İslam Peygamberi (s.a.a), Ebuzer-i Gifari’ye hitab ettiği bir hadisinde, Kur’an okumayı ve yüce Allah’ı anmayı tavsiye ederek şöyle buyurmaktadır:

                          Ebuzer şöyle rivayet etmektedir: “Allah Resulünden (s.a.a), bana tavsiyede bulunmasını istedim. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a) buyurdu: "Allah’tan sakınmayı sana tavsiye ederim; çünkü Allah’tan sakınma, her şeyin başıdır."

                          Daha fazla tavsiyede bulunmasını istedim. Allah Resulü (s.a.a) buyurdu: Çokca Kur’an oku ve Allah’ı zikret.
                          Yine tavsiye etmesini istedim; ve Allah Resulü (s.a.a) buyurdu: "Uzun süreli susmaları seçmelisin."
                          Başka tavsiyelerini istedim ve buyurdu: "Çok gülmekten sakın."

                          Yine tavsiye istedim ve buyurdu: "Yoksulları sevmeli ve onlarla haşır-neşir olmalısın.
                          Yine tavsiye etmesini istedim ve buyurdu: "Hakkı söyle, her ne kadar acı da olsa."

                          Yine tavsiyede bulunmasını isteyince Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: "Allah yolunda (olduğun sürece) hiçbir kınayıcının kınamasından korkma.”

                          Allah Resulü (s.a.a) bu yüce irfani reçetede bazı kilit noktaları Ebuzer’e tavsiye etmektedir:

                          1-Takva edinme (Allah’tan sakınma)
                          2-Kur’an okuma ve Allah’ı zikretme
                          3-Uzun süreli suskunluk
                          4-Gülmeyi azaltma
                          5-Yoksulları sevme ve onlarla birlikte olma
                          6-Hakkı söylemek ve hakka uymak
                          7-Allah yolunda, düşüncesiz insanların kınmasından korkmamak

                          [Bildiğiniz üzere bu reçetenin her bir maddesi, hacimli bir kitap konusunu teşkil etmektedir.]
                          Kur’an okumanın öneminden dolayı namaz farz kılınmıştır. Gerçekte namazın farz oluş nedenlerinden biri, Kur’an’ın korunması ve okunmasıdır; Kur’an okumanın faydaları da namazın kılınmasıyla gerçekleşmiş olur.

                          Bu bağlamda İmam Rıza’dan (a.s) rivayet edilen bir hadis şöyledir:
                          “İnsanların namazda Kur’an okumaya emrolunmalarının nedeni Kur’an’ın terkedilmemesi, unutulmaması, zayi edilmemesi, korunması ve meçhul kalmamasıdır. Namazın sadece Hamd (Fatiha) sûresiyle başlamasının nedeni de Hamd (Fatiha) sûresindeki hayır ve hikmetin hiçbir sûrede ve hiçbir sözde mevcut olmayışıdır. Çünkü yüce Allah’ın ‘el-hamdu lillah’ buyruğu, kulları üzerine farz kıldığı şükrün yerine getirilişini ifade etmektedir.

                          ‘Rabb’il alemîn’; Allah’ı birleme ve övgüdür ve O’ndan başka yaratıcı ve malik olmadığını ikrardır.
                          ‘Er-Rahman’ir Rahîm’; yüce Allah’ın bütün varlıklara (bahşettiği) nimetleri hatırlatmaktadır.
                          ‘Malik-i yevm’id din’; yeniden dirilişi, hesaba çekilişi ve yüce Allah’ın hem dünya ve hem de ahiretin maliki olduğunu kabullenmedir.

                          ‘İyyake ne’budu’; hem Allah’a rağbet ve yakınlığı, hem de amellerin sadece Allah için olması gerektiğini ifade etmektedir.
                          ‘İyyake nesteîn’; ibadette başarıyı, ilahi nimet ve yardımların idamesini talep etmektir.

                          ‘İhdine’s sirat’el musteqim’; dinî hidayet, ilahi halata tutunma ve alemlerin Rabbini daha çok tanıma dileğidir.
                          ‘Sirat’ellezine en’amte aleyhim’; hem istek ve dileğe vurgudur, hem de yüce Allah tarafından evliyalara verilen nimetlerin anılışıdır ve aynı zamanda da o nimetlere duyulan rağbeti gösterir.

                          ‘Ğayr’il meğdubi aleyhim’; Allah’ı, emir ve yasaklarını hafifseyen inatçı kafirler zümresinde olmaktan Allah’a sığınmaktır.
                          ‘Ve le’d dâllîn’; bilinçsizce Allah’ın yolundan sapan ve iyi iş yaptığını zannedenlerden olmamak üzre Allah’a dayanmak ve tevekkül etmektir.

                          Böylece Hamd (Fatiha) sûresi, hiçbir sûre ve kelamın içermediği dünya ve ahiret hayır ve hikmetlerini içermektedir.”
                          Bu hadis-i şerif üzerinde yoğunlaşmak ve bazı noktalara değinmek gerekir:
                          1-İmam Rıza’nın (a.s) ‘Bismillahirrahmanirrahim’ hakkında her hangi bir şey buyurmamasının nedeni, ‘Bismillahirrahmanirrahim’ cümlesinin her sûrede var oluşudur; her ne kadar her sûredeki ‘Bismillahirrahmanirrahim’ başlı başına bir ayettir ve kendine has bir manası vardır.

                          2-Bu hadisin Hamd (Fatiha) sûresine getirdiği yorum itibariyle bu sûre, şu konuları içermektedir: Şükür, tevhid inancı, Allah’ın rab oluşu ve malikiyeti, yüce Allah’ın Rahmanî ve Rahimî nimetinin anılışı, ölüm sonrası dirilişe ve hesaba ikrar, yüce Allah’a yakın olma istek ve rağbeti, yalnız Allah için amel etme, ibadette başarıyı ve dinî hidayeti yüce Allah’tan dileme, Allah katından evliyalara verilen nimetlerin anılışı ve bu nimetlere duyulan meyil ve rağbet, sapıkların yol-yordamından sakınma.

                          3-İmam Cafer-i Sadık (a.s), Hamd (Fatiha) sûresinin fazileti hakkında şöyle buyurmuştur:
                          “Hamd sûresi yetmiş defa bir ölüye okunsa ve ölü de ruhunun geri gelmesiyle dirilecek olsa, buna şaşırmamak gerek.”
                          Mufazzal b. Ömer şöyle rivayet etmektedir:
                          “İmam Cafer-i Sadık’ın (a.s) huzuruna hasta birini getirdiler. İmam (a.s), hastaya hitapla buyurdu: Rengin neden böyle kaçmış, perişansın?

                          Hasta dedi: Bir aydan beridir ki ateşim var.
                          İmam (a.s) buyurdu: Gömleğinin düğmelerini aç ve gömleğini başına geçir; ezan ve ikame oku ve yedi defa da Hamd (Fatiha) sûresini oku!
                          Hasta şahıs, İmamın (a.s) buyurduklarını yerine getirdi ve şifa buldu.”

                          Amaca ulaşmak ve belaları defetmek için Cumartesi 70, Pazar 60, Pazartesi 50, Salı 40, Çarşamba 30, Perşembe 20 ve Cuma günü ise 10 defa Hamd (Fatiha) sûresi okunur.

                          Hamd (Fatiha) sûresini hatmetmenin bir diğer yolu da şöyledir:
                          Cuma gününden başlayarak 41 gün boyunca her gün 41 defa Hamd (Fatiha) sûresi okunur. Hamd sûresinin bitiminden sonra da 13 defa şu dua okunur: “Ya mufettihu fettih, ya muferricu ferric, ya musebbibu sebbib, ya museyyiru yessir, ya musehhilu sehhil, ya mutemmimu temmim.”

                          Yüce Peygamberimiz (s.a.a) hem şefaat edicidir ve hem de şikayetçi. Peygamberimiz (s.a.a), Kur’an’ı terkedenlerden ve itina göstermeyenlerden şikayetçi olacaktır. Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
                          “Ve Peygamber, yâ Rabbi dedi, bu kavmim, şu Kur'ân'ı ihmâl etti, terkedilmiş bir hale getirdi.”

                          Ayette geçen “resul” kelimesi ile kastedilen şahıs, yine ayetteki Kur’an kelimesinin varlığı hasebiyle yüce İslam Peygamberidir (s.a.a).
                          Ayet hakkında değinmem gereken bir diğer nokta da, kıyametin gerçekleşmesinin kesin olduğundan dolayı gelecek zaman kipi (yegulu) yerine, geçmiş zaman kipinin (gale) ayette kullanılmış olmasıdır.

                          Bir başka hadis şöyle buyurmaktadır:
                          “Kiyamet günü üç grup şikayetçi olacaktır: Bir toplumun içinde yaşayan, ancak ilminden ve amelinden faydalanılmayan alimler; layıkıyla kullanılmayan ve terkedilen camiiler; tilavet edilmeyen Kur’an-ı Kerim.”

                          Aslında bu hadis, çok yüce bir irfanî noktaya temas etmektedir. Bahsi edilen nokta şöyle izah edilebilir:
                          Din görüngesinde zaman, mekan ve Kur’an da dahil olmak üzere bütün varlıklar, insanların çoğunda mevcut olmayan masumâne bilinç, algı ve anlama gücüne sahiptirler.

                          Bu esas doğrultusunda kıyamet günü zaman, mekan ve Kur’an’ın şahitliği geçerli ve makbuldür. Varlıkların tanıklığının Allah katından kabul edilişi ise, bu varlıkların dünyada olup biten olayları masumâne (hataya düşmeksizin) algıladıklarını kanıtlamaktadır.

                          Hem yerde hem gökte olan her zerre
                          Seninle konuşur her gün her gece
                          Biz duyar, görürüz ve algılarız
                          Namahrem sizlerle biz konuşmayız
                          Cansızlığa doğru gidecekseniz
                          Cansiz cana mahrem olamazsınız
                          Cansızlıktan cana doğru can olun
                          Her zerrenin zikir sesini duyun
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

                            Kur’an Okumanın Getiri Ve Bereketleri


                            Her zaman, her yerde, bütün hallerde ve özellikle de Kur’an’ın indiği mübarek ramazan ayında Kur’an okumak çok iyidir.
                            İmam Muhammed-i Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır:
                            “Her şeyin bir baharı vardır; Kur’an’ın baharı ise ramazan ayıdır.”[1]

                            1- Kur’an-ı Kerim, insanı üstün melekler seviyesine yüceltir ve insan ile cehennem arasında engel olur.
                            İmam Cafer-i Sadık (a.s) konuyla ilintili olarak şöyle buyurmaktadır:

                            “Her kim genç yaşta ve iman halinde Kur’an okursa, Kur’an onun et ve kanına karışır; yüce Allah böyle birini üstün meleklerle birlikte kılar ve Kur’an da cehennem ateşiyle onun arasında engel olur. Kur’an şöyle der: ‘Allah’ım! Bana amel edenin dışında her kes yaptığının mükâfatını aldı; öyleyse bunu da mükâfatların en güzeline ulaştır.’

                            Yüce Allah, o insana iki altın cennet elbisesi giydirilmesini, başına keramet tacı konulmasını emreder ve sonra da Kur’an’a şöyle buyurur: ‘Sana amel edene verdiğimizden razı oldun mu?’
                            Kur’an arz eder: ‘Allah’ım! Ben, bana amel eden kimse için daha fazlasını isterim.’

                            Bunun üzerine yüce Allah, şahsın sağ eline güvence ve sol eline de ebedîliği verir. (Kur’an’a amel eden) şahıs böylece cennete girer ve ona şöyle hitap edilir: ‘Kur’an oku ve makamını yücelt.’
                            Yüce Allah, Kur’an’a buyurur: ‘Sana amel eden şahısa verdiklerimizden razı oldun mu?’
                            Kur’an, ‘Evet’ der.”[2]

                            -Kur’an bir insanın ruhuna işleyecek olsa, cehennem ateşini emrine alır ve cehennem ateşi ona eziyet etmez.
                            -Kur’an, Kur’an’ın saygısını gözeten kimsenin makamını yüceltmek ister.
                            -Kur’an kiyamet günü altın elbise olur; elbise, insanı olumsuzluklardan koruduğuna göre cennet elbisesi de ahiret aleminin olumsuzluklarından korur.
                            -İnsan okuduğu ve uyduğu her ayet karşılığında kiyamet günü bir makam kazanır.

                            2-Kur’an-ı Kerim, gerçek anlamıyla kendisini okuyan kimseye alçak gönüllülük, bağlılık, yücelik, izzet ve ziynet kazandırır ve Kur’an’ı hatmeden kimseye de teyidî peygamberlik nimeti verilir.

                            Yüce Allah Resulü (a.s), bu bağlamda şöyle buyurmaktadır:
                            Kuşkusuz ki gizlide ve açıkta alçak gönüllü olmaya daha liyakatli olan kimse, Kur’an taşıyıcısıdır; gizlide ve açıkta namaz kılmaya ve oruç tutmaya daha layık olan kimse, Kur’an taşıyıcısıdır.

                            Bu sırada yüce Peygamberimiz (s.a.a) yüksek sesle şöyle buyurdu: Ey Kur’an taşıyıcıları! Kur’an sayesinde alçak gönüllü olun ki Allah sizi yüceltsin; Kur’an taşıyıcısı olmakla böbürlenmeyin ki Allah sizi zelil eder. Ey Kur’an taşıyıcısı! Allah için Kur’an sayesinde güzellik edin ki Allah seni onunla süslesin; Kur’an’ı alet edinerek kendini insanlara güzel gösterme ki Allah seni çirkin kılar. Kur’an’ı hatmeden kimsenin göğsüne adeta peygamberlik yerleştirilir, ancak ona vahiy gelmez.”[3]

                            Uyarı: Peygamberlik iki kısımdır: Teşriî peygamberlik ve teyidî peygamberlik. Teşriî peygamberlik, nebi ve peygamberlerin özelliklerinden olup yüce İslam Peygamberinin (s.a.a) peygamberliğiyle son bulmuştur. Teyidî peygamberlik ise peygamberlerin özelliklerinden olmadığı için hem Peygamberimizin (s.a.a) döneminden sonra ve hem de Peygamberimizin (s.a.a) kendi döneminde melek ile bu tür irtibat halinde olan insanlar vardı.

                            İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır:
                            “Ben çocukluk dönemimde yüce Peygambere (s.a.a) demiştim ki: ‘Ey Allah’ın Resulü (s.a.a)! Bu nâle, inilti sesi nedir?’ Allah Resulü (s.a.a), ‘Bu, şeytanın nâlesidir.’ buyurmuş ve sonra da şöyle devam etmişti: Ey Ali (a.s)! Benim duyduğum her şeyi duyuyor ve gördüklerimi de görüyorsun; ancak şu var ki sen peygamber değilsin.” [4]

                            Yüce Allah Resulü (s.a.a) yine konuyla ilintili olarak şöyle buyurmaktadır:
                            “Eğer gönüllerinizin dağınıklığı ve çok konuşmanız olmasaydı, mutlaka siz de benim duyduklarımı duyardınız.”[5]

                            Yüce Peygamberimiz (s.a.a) bir diğer hadisinde ise şöyle buyurmuştur:
                            “Kur’an’ın üçte birini okuyan kimseye adeta peygamberliğin üçte biri verilmiş olur; Kur’an’ın üçte ikisini okuyan kimseye adeta peygamberliğin üçte ikisi verilmiş olur; Kur’an’ın tümünü okuyan kimseye ise adeta peygamberliğin tümü verilmiş olur.”[6]

                            3-Kur’an okumak hafızayı güçlendirir. Yüce Allah Resulü (s.a.a), İmam Ali’ye (a.s) şöyle buyurmaktadır:
                            “Ey Ali! Üç şey hafızayı güçlendirir ve balgamı yok eder; süt, misvak ve Kur’an okumak.”[7]

                            4-Kur’an okumak, vatanında bulunanların mertlik/cömertliğidir:
                            “İmam Cafer-i Sadık’ın (a.s) huzurunda mertlik/cömertlikten bahsediliyordu. İmam (a.s) buyurdu: ‘Mertlik/cömertliğin günah ve kötülükle ilintili olduğunu mu zannedersiniz? Bilesiniz ki mertlik/cömertlik; bahşedilen yemektir, güzel şeylerin bahşedilmesidir, insanlara eziyet etmemektir.’

                            Daha sonra da buyurdu: ‘Mertlik/cömertliğin ne olduğunu söyleyin!’
                            İmamın (a.s) huzurunda bulunanlar, ‘Biz bilmiyoruz.’ dediler.

                            Bunun üzerine İmam (a.s), ‘Andolsun Allah’a! Mertlik/cömertlik, insanın sofrasını evinin eşiğine yaymasıdır ve mertlik/cömertlik iki kısımdır: Vatanda mertlik/cömertlik, yolculukta mertlik/cömertlik.
                            Vatanda mertlik/cömertlik; Kur’an okumaktır, mescidin ayrılmazı olmaktır, ihtiyaçların giderilmesinde din kardeşlerinin yanında yer almaktır.

                            Yolculukta mertlik/cömertlik ise; bol ve güzel yol azığı götürmek, onları yol arkadaşlarına vermek, yolculuğun bitiminden sonra da onların durumunu başkalarına açmamak ve yüce Allah’ı gazaplandırmayan hususlarda şaka yapmaktır.’ buyurdu.”[8]
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: AYET VE HADİSLERDE KUR'AN

                              Kur’an Okumak, Dostun Kitabını Okumaktır


                              Kur’an okumak, dostun kitabını okumak ve onu anmak olduğu için insana zindelik, mutluluk, neşe ve gençlik verir. Yüce Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:
                              “Aradığım dostluğu Kur’an okumakta buldum.”[9]

                              İmam Zeyn’ül Abidin (a.s), Kur’an’a duyduğu dostluğu ve alışıklığını şöyle buyurmaktadır:
                              “Kur’an benimle birlikte olduğu müddetçe, doğu ve batı arasındaki insanlar ölse bile korkuya kapılmam.”[10]

                              İmam Cafer-i Sadık (a.s), yüce Allah Resulü’nün (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
                              “Doğrusu ben, Kur’an okuduğum zaman yaşlanmadığıma şaşarım.”[11]

                              Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
                              “İnananlar, öyle kişilerdir ki Allah'ı anmakla yatışır, kuvvetlenir gönülleri. İyice bilin ki gönüller, Allah'ı anmakla yatışır, kuvvet bulur.”[12]

                              Hafız-ı Şirazî şöyle der:
                              “Yaşlandım, gönlüm yoruldu ve güçsüz düştü isem de
                              Senin cemalini andığım her an gençleştim ben”

                              Mevlana Celaleddin şöyle demektedir:
                              “Dostları anmak dosta hoş gelir Özellikle bu Leyla ve o Mecnun ise.”

                              Baba Tahir’in tabiri ise şöyledir:
                              “Hayalini gece aldığımda koynum Seher yatağımdan gül kokusu gelir.”

                              Yüce Allah Resulü (s.a.a), insanların fazilet ve üstünlük ölçüsünü Kur’an ekseninde arar ve bunu pratize ederdi:
                              “Ebu Übeyde şöyle diyor: İmam Cafer-i Sadık’a (a.s), bazı dostlarımızın namaz vaktine kadar bir araya toplanmaları ve namaz vakti gelince de birbirlerine ‘Filani, sen öne geç (namaz kıldır).’ demeleri hakkında sordum. İmam (a.s), ‘Allah Resulü (s.a.a) daha çok Kur’an okuyanı öne geçirirdi; Kur’an okumada eşit oldukları zaman daha önce hicret edeni öne geçirirdi; aynı zamanda hicret etmiş olsalardı yaşça daha büyük olanı öne geçirirdi; aynı yaşlarda oldukları taktirde ise din hususunda daha bilgili olanı öne geçirirdi.’ buyurduktan sonra şöyle devam etti: Hiçbiriniz ev sahibinden öne geçmeyin.”[13]

                              İmam Ali (a.s), hırsızlık yapmış olan Kur’an okuyucusunun elini, Kur’an’ın ihtiramına kesmemişti. Bu husustaki rivayet şöyledir:
                              “İmam Ali’nin (a.s) huzuruna gelen bir insan, hırsızlık yapmış olduğunu itiraf etti.

                              İmam Ali (a.s) adama, ‘Kur’an’dan okuduğun bir şey var mı?’ sordu.
                              Adam, ‘Bakara sûresini okurum.’ dedi.
                              İmam Ali (a.s), ‘Bakara sûresinin ihtiramına kolunu bağışladım.’ buyurdu.

                              Eş’as, İmam Ali’ye (a.s) dedi: ‘Allah’ın belirlediği cezayı mı askıya alıyorsun?’
                              İmam Ali (a.s), ‘Sen bilmiyorsun. Eğer birinin hırsızlık yaptığına dair kanıt getirilirse, imam cezayı affedemez; ama eğer şahsın kendisi itiraf edecek olsa, imam dilerse cezayı affeder veya şahsın elini kesmek suretiyle cezayı uygular.’ buyurdu.”
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X