Kur’an’a yönelik eksiklik, fazlalık, anlamı çarpıtma ve benzeri iddialara “tahrif”
denilir. Kavram olarak tahrif, bir yazıyı, bir metni aslî manasını değiştirecek
şekilde bozma, yazılı metnin doğrudan doğruya değiştirilmesi, aslında doğru
olan metinlerin okunurken keyfi olarak tağyiri, metinden bazı kısımların çıkarılması
veya metne ilaveler yapılması, ya da aslî metni yanlış tefsir etme gibi
muhtelif anlamlara gelir.1 Râgıb el-İsfehânî, bu kavramı, anlamın çarpıtılması
olarak şöyle yorumlamıştır: “Sözü tahrif etmek, iki yöne hamledilmesi muhtemel
bir kelimeyi bir tek anlamla sınırlandırmaktır”.2 Tahrif terimi, doğrudan
olmasa bile farklı varyantlarıyla Kur’an’da da yer almaktadır. Bu çalışmamızda,
daha çok Kur’an’a ilişkin öne sürülen eksiklik ve fazlalık iddialarını ifade etmek
için kullanılmıştır.
Tahrif kelimesinin anlamını bu şekilde izah ettikten sonra, asıl konumuz
olan Kur’an’ın tahrifi iddialarına gelelim. Bu kavramın, Hz. Peygamber’in vefatından
belli bir süre sonra ortaya çıkan siyasi mücadelelerde, tarafların kendi
düşüncelerini meşrulaştırmak amacıyla gündeme getirilmeye başladığını görüyoruz.
Bu dönemde, Kur’an’da eksiklik-fazlalık, metnin anlamını çarpıtma ve
benzeri tartışmalar bağlamında kullanılmıştır. Bu çerçevede sahabe döneminde
Kur’an’ın mushaf haline getirilmesi ve Kur’an nüshaları arasındaki farklılıklara
ilişkin tartışmalara girmeyeceğiz.3 Biz çalışmamızda daha çok, Kur’an metninden
bazı kısımların çıkarılması veya ilaveler yapılması anlamındaki tahrif iddialarına
yönelik III./IX. asır Zeydî âlimleri tarafından yapılan eleştirileri inceleyeceğiz.
Söz konusu eleştirilere geçmeden önce Kur’an’da eksiklik veya fazlalık
olduğuna dair iddialardan bazı örnekler vermek istiyoruz. Bu çerçevede Hasan
b. Muhammed b. el-Hanefiyye’nin, muhtemelen 75-80/694-699 yılları arasında
yazdığı Kitâbu’l-ircâ adlı eserinde Kur’an’ın tahrifiyle ilgili iddiaların Sebeiyye
tarafından öne sürüldüğü kaydedilir. Burada Sebeiyye’nin,4 Allah’ın nebisinin
Kur’an’dan onda dokuzunu gizlediğini iddia ettiği aktarılır.5
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Kur’an’da tahrif iddiaları II./VIII. asrın
ortalarına kadar Sebeîyye başta olmak üzere Gulât Şiîler tarafından öne sürülmekteydi.
1 F. Buhl, “Tahrif”, İA, MEB Yay. , İstanbul 1979, c. IX, s. 667.
2 Râgıb el-İsfehânî, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’an, Kahraman Yay. , İstanbul 1986, 164.
3 Bu konuda bkz. F. Buhl, “Kur’an”, İA, MEB, İstanbul 1977, c. VI, ss. 1003-1005.
4 Sebeiyye ve tarihi gerçekliği ile ilgili olarak bkz. Sıddık Korkmaz, Tarihin Tahrifi İbn Sebe
Meselesi, Araştırma Yay. , Ankara 2005, ss. 23-141.
5 Sönmez Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, AÜİFD, Ankara 1998, c. XXXVII, ss.
327-328.[/b]
denilir. Kavram olarak tahrif, bir yazıyı, bir metni aslî manasını değiştirecek
şekilde bozma, yazılı metnin doğrudan doğruya değiştirilmesi, aslında doğru
olan metinlerin okunurken keyfi olarak tağyiri, metinden bazı kısımların çıkarılması
veya metne ilaveler yapılması, ya da aslî metni yanlış tefsir etme gibi
muhtelif anlamlara gelir.1 Râgıb el-İsfehânî, bu kavramı, anlamın çarpıtılması
olarak şöyle yorumlamıştır: “Sözü tahrif etmek, iki yöne hamledilmesi muhtemel
bir kelimeyi bir tek anlamla sınırlandırmaktır”.2 Tahrif terimi, doğrudan
olmasa bile farklı varyantlarıyla Kur’an’da da yer almaktadır. Bu çalışmamızda,
daha çok Kur’an’a ilişkin öne sürülen eksiklik ve fazlalık iddialarını ifade etmek
için kullanılmıştır.
Tahrif kelimesinin anlamını bu şekilde izah ettikten sonra, asıl konumuz
olan Kur’an’ın tahrifi iddialarına gelelim. Bu kavramın, Hz. Peygamber’in vefatından
belli bir süre sonra ortaya çıkan siyasi mücadelelerde, tarafların kendi
düşüncelerini meşrulaştırmak amacıyla gündeme getirilmeye başladığını görüyoruz.
Bu dönemde, Kur’an’da eksiklik-fazlalık, metnin anlamını çarpıtma ve
benzeri tartışmalar bağlamında kullanılmıştır. Bu çerçevede sahabe döneminde
Kur’an’ın mushaf haline getirilmesi ve Kur’an nüshaları arasındaki farklılıklara
ilişkin tartışmalara girmeyeceğiz.3 Biz çalışmamızda daha çok, Kur’an metninden
bazı kısımların çıkarılması veya ilaveler yapılması anlamındaki tahrif iddialarına
yönelik III./IX. asır Zeydî âlimleri tarafından yapılan eleştirileri inceleyeceğiz.
Söz konusu eleştirilere geçmeden önce Kur’an’da eksiklik veya fazlalık
olduğuna dair iddialardan bazı örnekler vermek istiyoruz. Bu çerçevede Hasan
b. Muhammed b. el-Hanefiyye’nin, muhtemelen 75-80/694-699 yılları arasında
yazdığı Kitâbu’l-ircâ adlı eserinde Kur’an’ın tahrifiyle ilgili iddiaların Sebeiyye
tarafından öne sürüldüğü kaydedilir. Burada Sebeiyye’nin,4 Allah’ın nebisinin
Kur’an’dan onda dokuzunu gizlediğini iddia ettiği aktarılır.5
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Kur’an’da tahrif iddiaları II./VIII. asrın
ortalarına kadar Sebeîyye başta olmak üzere Gulât Şiîler tarafından öne sürülmekteydi.
1 F. Buhl, “Tahrif”, İA, MEB Yay. , İstanbul 1979, c. IX, s. 667.
2 Râgıb el-İsfehânî, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’an, Kahraman Yay. , İstanbul 1986, 164.
3 Bu konuda bkz. F. Buhl, “Kur’an”, İA, MEB, İstanbul 1977, c. VI, ss. 1003-1005.
4 Sebeiyye ve tarihi gerçekliği ile ilgili olarak bkz. Sıddık Korkmaz, Tarihin Tahrifi İbn Sebe
Meselesi, Araştırma Yay. , Ankara 2005, ss. 23-141.
5 Sönmez Kutlu, “İlk Mürciî Metinler ve Kitâbu’l-İrcâ”, AÜİFD, Ankara 1998, c. XXXVII, ss.
327-328.[/b]
Yorum