Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Maşite Hatun Ve Eşi, Harbil

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Maşite Hatun Ve Eşi, Harbil

    Kuranı Kerimin “Firavun ailesinin mümin ferdi” olarak andığı kişi, firavunun amcası oğlu ve veziridir.
    “Harbil” ismindeki vezir ve eşi “Maşite hatun” Hz Musa’ya inanıyor ve diğer müminler gibi imanlarını gizliyorlardı.


    Maşite hatun, vezirin hanımı olmasına rağmen çok bilgili ve saygın bir hanım olduğu için firavunun isteği üzerine onun kızına bakıyor ve onu eğitiyordu.



    İbn-i Abbas şöyle rivayet ediyor: Peygamber (sav) şöyle buyurdular: Miraçta iken çok güzel bir koku aldım. Bu kokunun nereden geldiğini Cebrail’e sordum. Cebrail şöyle dedi: Bu, Maşite ve çocuklarının kokusudur.



    Bir gün Maşite hatun, firavunun kızının saçını tararken elindeki tarak yere düşüyor ve Maşite hatun tarağı alırken farkında olmadan “Bismillah” der. Bunu duyan firavunun kızı “Acaba babamı mı kastettin” diye sorunca da “Hayır, ben, sen ve babanın ilahını söylüyorum” der.

    Firavunun kızı bu olayı babasına anlatınca, gazaplanan Firavun, askerlerine, Maşite hatun ve çocuklarını saraya getirmelerini emreder.

    Maşite hatun ve evlatları firavunun karşısına çıkarılınca, Maşite’ye şöyle der: Senin İlahın kimdir?

    Maşite Hatun: Benim ve senin ilahı, Allah’tır.



    Firavun Maşite hatunu bu inançtan vazgeçirmek için çok uğraşmasına rağmen başarılı olamamış ve güçsüz insanların son çaresi olan tehdit kapısına sığınarak çok sinirli bir ifadeyle Maşite hatuna şöyle demiştir: Bu inançtan dönmezsen seni ve evlatlarını canlı canlı yakarım.

    Maşite hatun Firavunun bu tehdidine şöyle yanıt vermiştir: Bizi yakmakla korkutamazsın, yakmak istiyorsan yak ama yaktıktan sonra kemiklerimizi defnetmeni istiyorum.



    Firavun: Üzerimizdeki hakkın hatırına bu isteğini yerine getireceğim.



    Firavun büyük bir bakır kazan (fırın) hazırlatıp içinde çok büyük bir ateş yaktırmış ve Maşite hatunun gözleri önünde çocuklarını bir bir canlı canlı bu kazana atıp yakarak öldürtmüştür. Sıra en küçük çocuk olan Maşite hatunun kucağındaki birkaç aylık bebeğe gelince, Maşite hatun’un sabrı da tükenmiş ve kucağındaki küçük çocuğunun canlı canlı yakılmasına sabredemez hale gelmiş.



    Bu anda küçük çocuk bütün insanların şaşkın bakışları önünde konuşmaya başlamış ve şöyle demiştir:

    Anne, Sabret, sen doğru inanç üzeresin, seninle cennet arasında sadece bir adım var.



    Bu sahnenin daha fazla uzamasını istemeyen firavun, Maşite hatun’u kucağındaki bebekle birlikte ateşe attırmıştır.



    Firavunun eşi “Asiye hatun” bu sahneyi görünce Hz Musa’ya olan inancı daha da pekişmiş ve Firavuna şöyle demiştir: Yazıklar olsun sana, vay senin haline, sana ne oluyor da Allaha karşı bu kadar isyankar olabiliyorsun?



    Bunun üzerine Firavun Asiye hatun’a şöyle demiştir: Sen de mi arkadaşının yakalandığı deliliğe yakalandın.

    Asiye: Ben deli değilim. Benim, senin ve bütün varlıkların ilahı olan Allaha inanıyorum.



    Firavun Asiye hatunun annesini getirtip kızının delirdiğini ve bu delilikten vazgeçmezse onu öldüreceğini söylemiştir.

    Asiye hatunun annesi her ne kadar kızını bu inançtan döndürmek istemişse de başarılı olamamıştır.



    Eşinin imanına katlanamayan Firavun ise Asiye hatunun el ve ayaklarını çarmıha çiviletip günlerce işkence ettikten sonra acılar içinde öldürtmüştür.



    Maşite Hatunun eşi “Harbil”in hikayesi:

    Hadislerden elde edilen bilgiye göre Harbil, firavunun en çok güvendiği ve en yakın adamlarından olmasına rağmen hiçbir zaman firavunun ilahlığına inanmadı. Ama her zaman bu inancını bir şekilde firavundan gizlemeği başardı.



    Hadis kaynakları, Harbilin, Hz Musa’ya iman getiren sihirbazlarla birlikte idam edildiğini yazıyor.



    Harbilin Musa’ya inandığı bilgisi Firavuna geldiğinde firavun, bu bilginin doğru olmadığını söyleyerek şöyle demiştir:

    O benim amcamın oğlu ve benim veliahdımdır, söyledikleriniz doğru ise en büyük cezayı en kötü şekilde hak ediyordur. Ama söyledikleriniz yalan ise, siz en büyük cezayı hak ediyorsunuz.



    Bu ihbar üzerine firavun, ihbarcıları orada bekletip Harbili çağırttı. Harbil, firavunun yanına geldiğinde firavun konuyu ona anlattı ve kendisini ihbarcılara karşı savunmasını istedi. Bunun üzerine Harbil şöyle dedi: Acaba şimdiye kadar bir yalan söylediğimi duydunuz mu? Firavun: Hayır.

    Harbil ihbarcılara dönerek şöyle dedi: sizin ilahınız kimdir?

    İhbarcılar: Firavun.

    Harbil: sizi yaratan kimdir?

    İhbarcılar: Firavun.

    Size rızık veren kimdir?

    İhbarcılar: Firavun.

    Harbil: Belaları sizden uzaklaştıran kimdir?

    İhbarcılar: Firavun.

    Bu soruları sorduktan sonra harbil, Firavun’a dönerek şöyle der: Siz ve buradakiler tanık olun ki benim Allahım onların Allahıdır, bana rızık veren, onlara rızık verendir, beni yaratan onları yaratandır, belaları onlardan uzaklaştıran, belaları benden uzaklaştırıyor ve onları yaratan, onlara rızık veren ve belaları onlardan uzaklaştıran ilahtan başka bir ilaha inanmıyorum.



    Harbil bu sözleri söylerken onları var eden, onlara rızık veren ve belaları onlardan uzaklaştıran gerçek Allah’ı kastediyor olmasına rağmen, Firavun Harbilin bu küçük oyununa inandı ve ihbarcıların ölüm fermanını oracıkta verdi.



    Bu olay üzerine firavun, ihbarcılara dönerek şöyle dedi: Benim mülkümde bozgunculuk yapan pis insanlarsınız siz. Siz, ben ve veliahdımın arasına kin ve düşmanlık yerleştirerek benim mülkümü ele geçirmek istiyorsunuz. Siz, en kötü cezayı hak ediyorsunuz.

    Firavun, bu kişileri çarmıha çiviletip canlı canlı etlerinin parça parça kesilip alınmasını emreder.



    Harbilin imanı, Hz Musa ve sihirbazların karşılaşması olayına kadar gizli kaldı. Hz Musa’yı sihirleriyle alt edip firavuna yaklaşmak isteyen büyük sihirbazlar, Hz Musa’nın mucizesini kendi gözleriyle görünce orada secdeye kapılarak tövbe ettiklerini ve Hz Musa’nın peygamberliğine inandıklarını dile getirince Harbil de imanını açığa vurdu.



    Bir hadiste şöyle yer almıştır: Firavun ailesinin mümin ferdi (Harbil) Elleri ve parmakları çarmıhta kuruyup hareketsiz kalmasına rağmen yine de diliyle insanları doğruya çağırıp, imana davet ediyordu.



    İmam Sadık (as) şöyle buyuruyor: Onu parça parça ettiler ama Allah, onu inancında şüpheye düşmekten korudu.

    Başka bir hadiste ise şöyle yer almıştır: Allaha en sağlam inançla inanan kişiler üç kişidirler: 1- Firavun Ailesinin mümin ferdi 2- Al-i Yasin’in mümin ferdi 3- Hz Ali.





    alıntı
    Ey ateş!
    Seninle ululuk tasladı şeytan.
    Ve ey insan!
    Ateş ile olur insan hep hüsran...

    #2
    Ynt: Maşite Hatun Ve Eşi, Harbil

    Allah razi olsun.Allah bizlerininde imanini bu muhterem sahsilarinki gibi sabit kilsin.

    Yorum


      #3
      Ynt: Maşite Hatun Ve Eşi, Harbil

      Bu firavunun adı nedir?
      Masal kıvamında anlatılan bu acıklı hikayenin kahramanları gerçekte yaşamış mıdır?
      http://tr.wikipedia.org/wiki/Firavunlar

      Buradaki firavunun II.Ramses olduğunu kabul edersek peygamberin yüzyıllar önce yaşayıp,yok olmuş bu insanların kokusunu alması nasıl olabilir.

      Baştan sona gerçek dışı bir hikaye.Bu türden hikayeleri kendi inancınızı perçinlemek için kullanmanıza bir diyeceğim yok.

      Karşı olduğum şey,

      Bu olaylar gerçekten olmuş gibi anlatıp,inanmanız.
      Yazık.

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...
      X