Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

EŞLER

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: EŞLER


    eşler derken sadece erkeğemi sunuluyor hımm... anlayışına hayranım kardeş,

    bence hem kadın hem erkek ikisinede eşler demektir..

    endoğrusunu allah bilir.

    burda kasıt huzur bulmak huzur yoksa eşlikte yok demektir.

    ve insanları akletmeye sevk eder..

    her neyse ben bilgim dahilinde cevap verdim baştan sona okursanız görürsünüz..

    daha geniş bilgi için tefsirlere baş vurunuz...

    TABİATTA İSE HERŞEY ÇİFTİYLE YARATILMIŞTIR.

    yaradılışta aklının yüzde 80 ini kullanmayı beceremiyen insan

    yaradanın hikmetleini sorgulama peşinde...

    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      #17
      Ynt: EŞLER

      insan neden yaratıldığına nereden geldiğine bakmaz da çıktığı yeri beğenmez...

      ilahi kerbela44 beni güldürdüğün gibi Allah da seni güldürsün ne güzel hitab bu: ademoğlu hacı

      adamı illa ademin oğlu mu yapacaksın ben maymun oğluyum diyor...

      burda bir telkin seziyorum... oysa bilim telkine karşıdır. telkin bilimi bitenlerin başvuracağı iştir..=)

      hacıcan

      bilim amiple ilgili son araştırmalarını tamamladı mı. hani diyorum bölünmez görülen en küçük varlıklar bölündükçe tek sanılan varlıkların bileşimden oluştuğu bunların birinin erken birinin dişi olduğu ortaya çıkmasın...

      sizce hücre tek mdiir. dış dünyada genişliğe doğru sonsuzluk olduuna göre iç dünyada (mikro) da küçüklüğe doğru da sonsuzluk yok mu.. bu durumda sonsuz varlıkları arasında bir yerde başı ve sonu görmüş gibi konuşmanın neresi bilimsellik oldu...

      Yorum


        #18
        Ynt: EŞLER

        [quote author=Kerbela44 link=topic=9005.msg58043#msg58043 date=1256239329]

        eşler derken sadece erkeğemi sunuluyor hımm... anlayışına hayranım kardeş,

        bence hem kadın hem erkek ikisinede eşler demektir..

        endoğrusunu allah bilir.

        burda kasıt huzur bulmak huzur yoksa eşlikte yok demektir.

        ve insanları akletmeye sevk eder..

        her neyse ben bilgim dahilinde cevap verdim baştan sona okursanız görürsünüz..

        daha geniş bilgi için tefsirlere baş vurunuz...

        TABİATTA İSE HERŞEY ÇİFTİYLE YARATILMIŞTIR.

        yaradılışta aklının yüzde 80 ini kullanmayı beceremiyen insan

        yaradanın hikmetleini sorgulama peşinde...
        [/quote]
        Akadaşım,sen anlamak istediğini anlıyabilirsin....Bence bir sorun olmaz.....Ama ''ezvacüküm'' ifadesinden herkesi anlarsan ,o senin sorunun olur....''ezvacüküm'' ifadesi,yani size sunduğumuz zevceler demektir....Yani kadınlar demektir....
        Eeee,buyur değiştir o zaman....Nasıl istersen öyle değiştir.......Ne yapalım yani....Sonuçta herkes kendi kafasına göre değiştirip hüküm kurmuyor mu..Sen de kur bir hüküm....

        Yorum


          #19
          Ynt: EŞLER

          [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=9005.msg58066#msg58066 date=1256244273]
          insan neden yaratıldığına nereden geldiğine bakmaz da çıktığı yeri beğenmez...

          ilahi kerbela44 beni güldürdüğün gibi Allah da seni güldürsün ne güzel hitab bu: ademoğlu hacı

          adamı illa ademin oğlu mu yapacaksın ben maymun oğluyum diyor...

          burda bir telkin seziyorum... oysa bilim telkine karşıdır. telkin bilimi bitenlerin başvuracağı iştir..=)

          hacıcan

          bilim amiple ilgili son araştırmalarını tamamladı mı. hani diyorum bölünmez görülen en küçük varlıklar bölündükçe tek sanılan varlıkların bileşimden oluştuğu bunların birinin erken birinin dişi olduğu ortaya çıkmasın...

          sizce hücre tek mdiir. dış dünyada genişliğe doğru sonsuzluk olduuna göre iç dünyada (mikro) da küçüklüğe doğru da sonsuzluk yok mu.. bu durumda sonsuz varlıkları arasında bir yerde başı ve sonu görmüş gibi konuşmanın neresi bilimsellik oldu...

          [/quote]

          adamı illa ademin oğlu mu yapacaksın ben maymun oğluyum diyor...

          Yorum


            #20
            Ynt: EŞLER

            "ezvac" hem erkek için hem kadın için kullanılır
            "küm" erkekler için siz demektir.
            Ancak "küm"ün erkekler için "siz" anlamına gelmesi içine kadınların girmediği anlamına gelmez. Araplar içinde erkek bulunan kadınlar meclisinden erkek sigasıyla bahsederlerdi. öyle ki 99 kadın 1 erkek olsa bile o topluluktan erkek anlamına gelen kelimelerle bahsederlerdi. bazen de tümü kadın olan bir topluluğu erkek toplumu gibi andıkları olurdu...

            Kur'an onların diliyle indi. bu nedenle bu ayrıntıya dikkat etmek Kur'an'ı doğru anlamanın şartlarındandır. bu durumda ezvacüküm lafzından hem erkek eşler hem de dişi eşler anlaşılır...

            Yorum


              #21
              Ynt: EŞLER

              [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=9005.msg58150#msg58150 date=1256315760]
              "ezvac" hem erkek için hem kadın için kullanılır
              "küm" erkekler için siz demektir.
              Ancak "küm"ün erkekler için "siz" anlamına gelmesi içine kadınların girmediği anlamına gelmez. Araplar içinde erkek bulunan kadınlar meclisinden erkek sigasıyla bahsederlerdi. öyle ki 99 kadın 1 erkek olsa bile o topluluktan erkek anlamına gelen kelimelerle bahsederlerdi. bazen de tümü kadın olan bir topluluğu erkek toplumu gibi andıkları olurdu...

              Kur'an onların diliyle indi. bu nedenle bu ayrıntıya dikkat etmek Kur'an'ı doğru anlamanın şartlarındandır. bu durumda ezvacüküm lafzından hem erkek eşler hem de dişi eşler anlaşılır...
              [/quote]
              yani kafandaki şeyleri doğrulatabilmek için;tüm arapçayı değiştirmeye kalkıyorsun.......herkes için geçerli olan ifade;''ya eyyühennas'' ifadesidir.....Allah herhalde becerememiş de orada ''ezvacühüm'' ifadesini kullanmış......Düzeltmesi de size kalmış işte........
              Yahu sizler önce haddinizi bilmesini öğrenin,ondan sonra da ne konuşacaksanız konuşun........

              Yorum


                #22
                Ynt: EŞLER

                [quote author=CEPNİ61 link=topic=9005.msg58164#msg58164 date=1256320362]
                [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=9005.msg58150#msg58150 date=1256315760]
                "ezvac" hem erkek için hem kadın için kullanılır
                "küm" erkekler için siz demektir.
                Ancak "küm"ün erkekler için "siz" anlamına gelmesi içine kadınların girmediği anlamına gelmez. Araplar içinde erkek bulunan kadınlar meclisinden erkek sigasıyla bahsederlerdi. öyle ki 99 kadın 1 erkek olsa bile o topluluktan erkek anlamına gelen kelimelerle bahsederlerdi. bazen de tümü kadın olan bir topluluğu erkek toplumu gibi andıkları olurdu...

                Kur'an onların diliyle indi. bu nedenle bu ayrıntıya dikkat etmek Kur'an'ı doğru anlamanın şartlarındandır. bu durumda ezvacüküm lafzından hem erkek eşler hem de dişi eşler anlaşılır...
                [/quote]
                yani kafandaki şeyleri doğrulatabilmek için;tüm arapçayı değiştirmeye kalkıyorsun.......herkes için geçerli olan ifade;''ya eyyühennas'' ifadesidir.....Allah herhalde becerememiş de orada ''ezvacühüm'' ifadesini kullanmış......Düzeltmesi de size kalmış işte........
                Yahu sizler önce haddinizi bilmesini öğrenin,ondan sonra da ne konuşacaksanız konuşun........
                [/quote]

                NE YANİ DİNİMİZİ SENMİ BİZE ÖĞRETECEKSİN...KENDİNİ MAYMUN SAYAN... CEPRİNO MUSUN CEPRİ Mİ HER NEYSEN.

                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                Yorum


                  #23
                  Ynt: EŞLER

                  Kerbela44,bizim işimiz öğretmek..............kim neye ihtiyaç duyarsa onu öğretiriz........İster din,ister felsefe,istersen bilgisayar,iistersen fizik,ve diğer fen bilimleri.........
                  Ha öğrenmek istemeyebilirsin......ona hiç itirazım olmaz........Ama burada herkese ait konularda da Hacı abuziddin zallanzort misali ötmeyeceksin.........Ya da,kendi adına ne zırvalarsan zırvala,din adına konuşmayacaksın.............Hepsi bu.............

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: EŞLER

                    [quote author=CEPNİ61 link=topic=9005.msg58169#msg58169 date=1256322658]
                    Kerbela44,bizim işimiz öğretmek..............kim neye ihtiyaç duyarsa onu öğretiriz........İster din,ister felsefe,istersen bilgisayar,iistersen fizik,ve diğer fen bilimleri.........
                    Ha öğrenmek istemeyebilirsin......ona hiç itirazım olmaz........Ama burada herkese ait konularda da Hacı abuziddin zallanzort misali ötmeyeceksin.........Ya da,kendi adına ne zırvalarsan zırvala,din adına konuşmayacaksın.............Hepsi bu.............
                    [/quote]


                    Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kâfirler hoş görmese bile. **saff*8

                    sen daha kendini tanımamışsın kendine hükmedemiyorsun ki bize öğretici olasın )))

                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: EŞLER

                      [quote author=CEPNİ61 link=topic=9005.msg58169#msg58169 date=1256322658]
                      Kerbela44,bizim işimiz öğretmek..............kim neye ihtiyaç duyarsa onu öğretiriz........İster din,ister felsefe,istersen bilgisayar,iistersen fizik,ve diğer fen bilimleri.........
                      Ha öğrenmek istemeyebilirsin......ona hiç itirazım olmaz........Ama burada herkese ait konularda da Hacı abuziddin zallanzort misali ötmeyeceksin.........Ya da,kendi adına ne zırvalarsan zırvala,din adına konuşmayacaksın.............Hepsi bu.............
                      [/quote]


                      2.HACI VAKAASIII !!!!

                      NEFES TÜKETMEYE BİLE DEĞMEZ.......

                      DOKTOR KENDİ HALİNE BIRAKIN DEDİİİ....






                      Yorum


                        #26
                        Ynt: EŞLER

                        [quote author=CEPNİ61 link=topic=9005.msg58164#msg58164 date=1256320362]
                        [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=9005.msg58150#msg58150 date=1256315760]
                        "ezvac" hem erkek için hem kadın için kullanılır
                        "küm" erkekler için siz demektir.
                        Ancak "küm"ün erkekler için "siz" anlamına gelmesi içine kadınların girmediği anlamına gelmez. Araplar içinde erkek bulunan kadınlar meclisinden erkek sigasıyla bahsederlerdi. öyle ki 99 kadın 1 erkek olsa bile o topluluktan erkek anlamına gelen kelimelerle bahsederlerdi. bazen de tümü kadın olan bir topluluğu erkek toplumu gibi andıkları olurdu...

                        Kur'an onların diliyle indi. bu nedenle bu ayrıntıya dikkat etmek Kur'an'ı doğru anlamanın şartlarındandır. bu durumda ezvacüküm lafzından hem erkek eşler hem de dişi eşler anlaşılır...
                        [/quote]
                        yani kafandaki şeyleri doğrulatabilmek için;tüm arapçayı değiştirmeye kalkıyorsun.......herkes için geçerli olan ifade;''ya eyyühennas'' ifadesidir.....Allah herhalde becerememiş de orada ''ezvacühüm'' ifadesini kullanmış......Düzeltmesi de size kalmış işte........
                        Yahu sizler önce haddinizi bilmesini öğrenin,ondan sonra da ne konuşacaksanız konuşun........
                        [/quote]

                        bu bizim tespitimiz ve sorunumuz olmadığı gibi, arapçanın özelliğinden kaynaklanması sebebiyle, bu özelliği bilmeyenlerin Allah'ı ve vahyini kusurlu göstermeleri etik ve bilimsel değildir.

                        "Yahu sizler önce haddinizi bilmesini öğrenin,ondan sonra da ne konuşacaksanız konuşun........

                        ne oldu bu kadar sizi gerecek anlamadım. ne demek istiyorsunuz eleştirmen herkesin bilmesi gereken bir dil kuralını naklettim sorun ne oldu ki?

                        "Ha öğrenmek istemeyebilirsin......ona hiç itirazım olmaz........Ama burada herkese ait konularda da Hacı abuziddin zallanzort misali ötmeyeceksin.........Ya da,kendi adına ne zırvalarsan zırvala,din adına konuşmayacaksın.............Hepsi bu.............

                        seviye baya düşmüş... yazık...

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: EŞLER


                          "Yerin bitirmekte olduklarından kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün
                          çiftleri yaratan (Allah çok) yücedir." (Yasin Suresi 36)

                          20 Taha Suresi 53
                          ...Bütün meyvalardan ikişer eş yaratmıştır.

                          Yeryüzünü de yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bitirdik. [Kaf 7]


                          Elmalının yasin suresi 36.ayeti tefsiri şöyle:

                          ...Bundan başka "ezvac" (çiftler) denmesinde diğer bir nükte daha vardır ki, insan hayatı için önceki nimetlerden daha fazla önem taşıyan evlenme nimetinin yaratılmasına işaretle şükre yöneltmeyi ifade eder. Nitekim çiftler şöyle açıklanıyor: O çiftleri ki yerin bitirdiklerinden, önceki âyette anlatılan ve anlatılmayan bitki ve ağaç çeşitleri, ve kendi nefislerinden, erkek ve dişi ve daha bilemeyecekleri şeylerden ki ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de bir insanın hatırına gelmiştir.

                          Olay şudur.
                          Kuran her şeyin çiftler halinde yaratıldığını(Erkek ve dişi) söylüyor.Oysa üreme ile ilgili bilgilerimizi tazeleyebilirsek,üremek için bir erkeğe yada dişiye ihtiyaç duymadan üreyen canlılar olduğunu görürüz.

                          http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Creme

                          Özellikle eşeysiz üremenin ne olduğunu öğrenirsek,sanırım konu daha net anlaşılacaktır.

                          Bu durumda sorumuzu soruyoruz.

                          Kuran ayetlerindeki bu hatanın kaynağı ne olabilir?

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: EŞLER

                            Her Şeyin Çift Yaratılışı


                            "Yerin bitirmekte olduğu şeylerden, (insanların) kendi nefislerinden ve bilemeyecekleri nice şeylerden her türlü çifti yaratan (Allah'ın) sânı yücedir"

                            (Yasin, 38).

                            "Sübhâne" lafzının, teşbihe (tenzihe) delâlet eden bir alem olduğunu daha önce söylemiştik. İfadenin takdiri, "Bütün çiftleri (eşleri) yaratan zâtı tam manasıyla tenzih ederim" şeklindedir. Buna göre "sebbeha", "nezzehe" "tenzih etti" manasına olup, Önceki ayetlerle bu ayetin münasebeti şudur: Hak TeeJa, "Halâ şükretmeyecekler mi?" buyurup, Allah'a şükür de, O'na ibadet etmek olup, o kâfirler de bu ibadeti yerine getirmeyip, hatta başka varlıklara tapıp şirke düşünce, "Yaratan (Allah'ın) sânı yücedir" buyurmuştur. Halbuki, O'ndan başkaları hiçbirşey yaratamazlar. İşte bundan dolayı böyle buyurdu. Şöyle de diyebiliriz: Allah Teâlâ, o kâfirlerin, ayetleri İnkâr edip şükretmediklerini anlatınca, insana yapması gerekeni bildirerek, böyle buyurmuştur. Yahut şöyle de diyebiliriz: Hak Teâlâ, ayetlerinden yani delillerinden ve mucizelerinden bahsedince, "Bahsedilen bu şeyleri yaratan, ortaktan bulunmasından yahut ölüleri dirHtememekten, aciz olmaktan münezzehtir" buyurdu.

                            Bu ayette ilgili birkaç mesele var: [83]



                            İkinci Mesele


                            Buradaki küllehâ "hepsini" ifadesi, kulların fiillerini de Allah'ın yarattığına delâlet eder. Çünkü zevç (çif-eş),

                            sınrf-çeşit demektir. Kulların fiilleri de çeşit çeşrt olup, birbirine benzeyip, hepsi de araz cinsleri genel başlığı attınta toplanırlar. Binâenaleyh bunlar, Hak Teâlâ'nın, "her türlü çifti (zevci) yaratan" diye haber verdiği, bütüne dahil olurlar." Ayetteki, "Yerin bitirmekte olduğu şeyler" rfadesi, bu sözü umûmî olmaktan çıkarır. Çünkü, meselâ "Bende olan herşeyi Zeyd'e verdim" diyen kimsenin, sözü de umûm ifade eder. Binâenaleyh bu kimse bundan sonra "Elbiselerimi de verdim" dese, bu söz, Öncekini umûmî olmaktan çtkanr" denilemez. Zira biz diyoruz ki: Bu mana, buradaki min edatının, tahsis edilen şeyin "beyantyyeei" olma» halinde söz konusudur. Fakat bu, umûmî mananın te'kîdi için getirilmiş olursa, böyle olmaz. Bunun delili şudur: Bir kimse "Falancaya her şeyi (mm) hayvanı, »Ibiaeyi, köleyi, cariyeyi verdim" dediğinde, bu sözden, umûmî manayı te'kkj İçin, çeşitleri sayıp döktüğü anlaşılmış olur. Hak Teâlâ'nın "Bütün zevceleri (çiftleri) yaratan, sizin için gemilerden, hayvanlardan bineceğiniz şeyler meydana getiren Allah..."(Zuhruf, 12) şeklindeki kayıtsız-şartstz ifadesi de bunu destekler. [84]


                            Başlıca Çiftler


                            Allah Teâlâ, bütün mahlûkatı içine alan, şu üç şeyden bahsetmiştir:

                            1) "Yerin bitirmekte olduğu şeyler..." Buna, bitkiler ve

                            meyveler gibi, açıkça görülen şeyler girer.

                            2) "(İnsanların) kendi nefislerinden..." ifadesi. Buna da, "enfüsî" deliller girer.

                            3) "Bilemeyecekleri nice şeyler..." ifadesine de, göğün her yerinde olanlar ile, yeryüzünün en ücra köşelerinde bulunan şeyler girer, işte bu Allah Teâlâ'nın bütün bunları, tahsîs için zikretmediğinin delilidir. Çünkü bunun da delili, ehlî hayvanlar İle madenler de Allah'ın yarattıklarından olmasına rağmen, bunları burada zikretmeyişidir. Cenâb-ı Hak bütün bu şeyleri, biraz önce bahsettiğimiz misalde de olduğu gibi, umûmî manayı te'kid için getirmiştir. [85]



                            Üçüncü Mesele


                            Ayetteki, "bilemeyecekleri nice şeyler" ifadesinde, şöyle ince bir mana vardır: Allah Teâlâ, kendisinin ortaktan münezzeh tutulması için, herşeyin Allah tarafından yaratıldığını söylemiştir. Çünkü yaratılan yaratana eş-ortak olamaz. Fakat hakîkî tevhid, kişinin ancak Allah'dan başka ilah olmadığını kabulü ile gerçekleşir. Bu cümleden olarak Cenâb-ı Hak sanki, "Bildiklerinizde ve bilmediklerinizde, onları Allah'a ortak koşmanıza manî şeyleri bilin. Çünkü yaratma geneldir, ortaklığa manî olan şey de yaratma sıfatıdır. Binâenaleyh Allah'a bildiğiniz şeylerden hiçbirini ortak koşmayınız. Çünkü sizler o şeylerin mahlûk olduğunu biliyorsunuz. Yine bilmediğiniz şeyleri de ortak koşmayın. Çünkü herşey mümkln varlık olduğu İçin, Allah'a göre mahlûkturlar. [86]

                            [83] Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları:18/487

                            [84] Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları:18/487-488

                            [85] Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları:18/488

                            [86] Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları:18/488

                            Mesaj: #1Kur’an’da Yaratılış ile ilgili kavramlar

                            0- İBDÂ' – ابداع (-د-عب : Yoktan eşsiz Yaratma

                            İbda yoktan örneksiz yaratma demektir. Daha önce tasavvur edilmemiş, varolmayan bir şey’in var edilmesi anlamına gelen bu fiil sadece Allah’a mahsustur. Eşsizlik anlamına gelen “bedi” bu sıfır noktasından var etme kudretidir.

                            بَديعُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ اَنّٰى…

                            “O semâları ve yeri yoktan var edendir…” En’am 6/101

                            بَديعُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاِذَا قَضٰى اَمْرًا فَاِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونَ

                            “Göklerin ve yerin yaratıcısı O'dur; bir şeyin olmasını istediğinde ona sadece "Ol" der -ve o (şey hemen) oluverir”. Bakara 2/117

                            1- FATARA- فطر : Potansiyel’i Yaratma

                            Fatara Allah’ın bir şeyi yaratması ve onu herhangi bir fiili yapmaya aday halde düzenlemesi demektir.

                            فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّينِ حَنيفًا فِطْرَتَ اللّٰهِ الَّتى فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا…

                            Böylece sen, batıl olan her şeyden uzaklaşarak yüzünü kararlı bir şekilde (hak olan) dine çevir ve Allah'ın insan bünyesine nakşettiği fıtrata uygun davran… Rum 30/30

                            Fatara ya da diğer ifadesiyle “Fıtrat” yaratılışın potansiyel durumudur.

                            2- FELAQ فلق : Potansiyelden açığa çıkartma

                            Felaq, zaten özünden yeni bir şeyin çıkmasına elverişli bir varlıktan yeni bir varlık çıkartmak anlamına gelir.

                            اِنَّ اللّٰهَ فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوٰى يُخْرِجُ الْحَیَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَمُخْرِجُ الْمَيِّتِ مِنَ الْحَیِّ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ

                            “Kuşkusuz Allah, tohumu ve meyve çekirdeğini çatlatarak ölüden diriyi meydana getirendir ve diriden de ölüyü çıkaran. İşte budur Allah: ve akıllarınız hala nasıl da tersyüz oluyor!" En’am 6/95

                            3- KHALAQ خلق : Birşeyden Başka bir şeyi ortaya çıkartmak

                            “Khalq” kavramı varolan bir şeyi başka bir şeye dönüştürerek yeni bir şeyi ortaya çıkartmak anlamına gelir.

                            يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذى خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَثيرًا وَنِسَاءً

                            Ey insanlar! Sizi bir tek can(lı)dan halden hale geçiren ve ondan da eşini üreten ve her ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluk bilincine sahip olun. Nisa 4/1

                            خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ تَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ

                            خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ فَاِذَا هُوَ خَصيمٌ مُبينٌ

                            O (ki,) gökleri ve yeri (içsel) bir gerçeklik, (şaşmaz bir düzen) üzere halden hale geçirerek yaratmıştır. İnsanı nutfeden halden hale dönüştürerek yarattı. Böyle iken bakarsın ki o, Rabbine açık bir hasım kesilmiştir. Nahl 16/3-4

                            Hayatın çeşitliliği Allah’ın İşaretlerindendir:

                            اَفَمَنْ يَخْلُقُ كَمَنْ لَا يَخْلُقُ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ

                            وَاِنْ تَعُدُّوا نِعْمَةَ اللّٰهِ لَا تُحْصُوهَا اِنَّ اللّٰهَ لَغَفُورٌ رَحيمٌ

                            “Şu hâlde hiç halden hale geçirerek düzenli biçimde yaratan ile, bu işlemi yapamayan bir olur mu? Artık siz düşünmez misiniz?

                            Allah'ın nimetlerini (bu şekilde yarattıklarını/yaratışını) saymaya kalksanız, asla böyle bir işin altından kalkamazsınız! Gerçek şu ki, çok acıyan çok esirgeyen gerçek bağışlayıcı elbette Allah'tır…” Nahl 16/17-18

                            İsa (as) da Khalq etmişti:

                            Halk etme kavramı Hz. İsa’ya izafeten de kullanılmıştır. Bu kullanım da göstermektedir ki halden hale geçirerek oluşturabildiğini de göstermektedir:

                            وَاِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطّينِ كَهَيْپَةِ الطَّيْرِ بِاِذْنى فَتَنْفُخُ فيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِاِذْنى…

                            “(Ey İsa)Nasıl Benim iznimle çamurdan, (sana uyanların) kaderini şekillendirdiğini ve sonra bunun Benim iznimle (onların) kaderi olabilmesi için ona üflediğini…” 5/110

                            4- ENŞEE انشأ ( ن-ش-ع) Varolan bir şeyden başka bir şeyin aşamalı olarak üretilmesi/inşa edilmesi

                            Enşee (İnşa) da bir şeyin aşama aşama geliştirilerek/dönüştürülerek var kılınmasıdır. İnşaa ederek yaratmak Kur’an’da doğadaki şeylerin yaratılması için kullanılmıştır. Örneğin Bulutların “yaratılışı” için şöyle denmektedir:

                            هُوَ الَّذى يُريكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنْشِئُ السَّحَابَ الثِّقَالَ

                            O, korku ve ümit vermek için size şimşeği gösterendir, yağmur yüklü bulutları inşa edendir. Ra’d 13/12

                            Enşee kavramı Kur’an’da ayrıca ceninin halden hale dönüşerek insanın vücuda gelmesi için de kullanılmıştır. (23/31, 53/32)

                            İlginç olan nokta ise yeniden yaratılış için de bu kavram kullanılmaktadır:

                            نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقينَ عَلٰى اَنْ نُبَدِّلَ اَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ فى مَا لَا تَعْلَمُونَ

                            “Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi yeniden inşa etmek üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.” Vakıa 56/60-61

                            5- CEALE جعل Eskisinin yerine yenisini oluşturmak

                            Ceale, bir şeyi uygun hale getirip uygun olmayan halini bertaraf etmek anlamına gelmektedir.

                            اِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْاٰنًا عَرَبِیًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

                            Onu, düşünüp kavrayabilmeniz için Arapça bir hitabe yarattık. Zuhruf 43/3

                            Yukarıdaki 5 kavram da görüldüğü üzere Yaratma fiili sadece yoktan var etme anlamında kullanılmamıştır. Rabbimiz yoktan var ettikten sonra halden hale geçirerek te vardan da yeni varlar var etmektedir. “İlk yaratılış” olarak tanımlayabileceğimiz Varlığın özü yokluktan Allah’ın

                            İradesiyle yoktan yaratılmıştır. Ancak bu başlangıçtan sonraki süreç Fatara, Felaq, Khalq, İnşa ve Ceale kavramlarıyla ifade edilen halden hale geçiş, bir şeyden başka bir şeyin ortaya çıkması anlamında bir yaratılıştır. Halk arasındaki eksik yaratılış telakkisi yaratmanın sadece yoktan yaratma olduğu zannının devamını sağlamıştır. Oysa Allah’ın yaratıştaki sünneti bir şeyi yoktan yarattıktan sonra diğer şeyleri o özden türeterek, vardan başka bir var ederek yaratmasıdır.

                            “Kun fe yekun!” ne demektir?

                            Allah bir şeyin olmasını isterse "ol deyince , oluş sürecine girer”. Burada;

                            1. Allah’ın yoktan var etmesi.

                            2. Varlıkları kullanarak var etmesi

                            3. Vardan var etme sürecinin devam etmesi…

                            Birincisi, Rabbimiz yoktan bir varlığı var etmektedir. Ayrıca dilerse de yok etmektedir. Varlıklara verilen özellik ve yeteneklerde ol emri ile yoktan verilebilmektedir.

                            إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

                            “O, Tek'tir, Biricik'tir, öyle ki bir şeyin olmasını istediğinde ona sadece “Ol!” der -ve o (şey hemen) oluş süreci başlar.” (Yasin 36/82)

                            Prof. Dr. Cafer Sadık Yaran, “Understanding Islam” adlı eserinde Yasin Suresi 82. ayetten hareketle bahsettiğimiz gibi olma sürecini üç sınıfa ayırıyor. Evrimci yaratılışa “Kun fe yakun” ayetindeki feyekun filinin mudari (gelecek kipinde) oluşu ve süreci ifade ettiğini belirtiyor. “Be an it is” (Yasin 82)(ol der o da olur.) burada “olur” geniş zaman fili yani evrimdir. O halde ilgili ifadeyi Türkçe’ye Mustafa İslamoğlu’nun da yaptığı gibi şöyle çevirmeliyiz: “O, ol deyince oluş süreci başlar…”

                            İkincisi ise, Şefkatli olan Allah varlıklardan yeni varlıklar ortaya çıkarmaktadır. Bu konuda Rahman bazı kanunlar koymuştur. Bu kanunlar çerçevesinde olaylar gerçekleşir. Bazıları bu yaratmayı Allah’ın koyduğu kanunlarda ya da varlıklardaki gizli bir güçte aramaktadırlar. Oysa varlığın tanrısal yeteneği yerine bu yaratılma kanunlarından faydalanmak için araştırmalar yapılmalıdır. Fakat bazıları bu varlıklardaki Allah’ın ol emrine uydukları kısmı görememektedirler.

                            Kur’an’a göre kainat bir bütünlükten ayrıştırıldı ve tüm canlılar sudan yaratıldı.

                            اَوَلَمْ يَرَ الَّذينَ كَفَرُوا اَنَّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاءِ كُلَّ شَیْءٍ حَیٍّ اَفَلَا يُؤْمِنُونَ

                            O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan oluşturmaya başladık (ceale). Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya 21/30)

                            Kavramların öz anlamlarını koruyarak/semantik yöntem izlenerek aşağıdaki ayeti okuduğumuzda ufuk açıcı düşüncelere kapı aralıyor:

                            وَاللّٰهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِنْ مَاءٍ فَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشى عَلٰى بَطْنِه وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشى عَلٰى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشى عَلٰى اَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللّٰهُ مَا يَشَاءُ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَديرٌ

                            Ve bütün yaratıkları “hayret verici bir su”dan halden hale geçirerek yaratan Allah'tır; öyle ki, (canlılar) karnı üzerinde sürünürerek ve iki ayağı ile yürüyerek ve de dört ayağı üzerinde yürüyerek (yaşarlar). Allah dilediğini halden hale dönüştürerek yaratır; çünkü O, gerçekten de her şeye kadirdir. (Nur 24/45)

                            اَلَّذى اَحْسَنَ كُلَّ شَیْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَاَ خَلْقَ الْاِنْسَانِ مِنْ طينٍ

                            O ki, halden hale geçirerek yarattığı her şeyi en güzel şekilde ortaya çıkarttı. İnsanı halden hale dönüştürerek yaratmaya da çamurdan başladı. (Secde 32/7)

                            Kur’ân-ı Kerim'de insanın nasıl ve neden yaratıldığını açıklayan âyetlerin sayısı bir hayli kabarıktır ve bu âyetler çeşitli sûrelere serpiştirilmiştir.

                            Kur’ân'da ilk insanın yaratılış maddesi olarak iki şeyden söz edilir: biri toprak, diğeri "Allah'ın ruhu". Toprak ise, tek bir şekilde olmayıp, çeşitli isimler altında geçer. Bunlar (1) Turab (toprak), (2) Tîyn (çamur), (3) Tîn-i lâzib (şekil kabul eden çamur), (4) Salsal (kuru balçık), (5) Hame-i mesnun (şekillenmiş kara balçık) olup, insanın belli aşamalardan geçirilerek yaratıldığını belirten âyete de (Nuh, 71/14) dayanan Ragıp el-İsfahânî gibi bazı âlimlere göre bunlar, "Allah'ın ruhundan üflenme" ile birlikte ilk insanın altı yaratılış merhalesini ifade etmektedir (İsfahanî 1961).

                            Burada sormamız gereken şey şu: Bu ifadeler bilimsel birer bilgi midir? yoksa yaratılışa dair genel olarak verilen teşbihi kavramlar mıdır? Kur’an din dili kullanan bir hitabe olduğundan yukarıda verilen bilgileri bilimsel bilgi olarak değerlendirmemek gerekiyor. İnsanın gözlemsel olarak toprak elementlerinden yapılmış olması ve Özellikle insan’ın varoluş sürecinin şaşılası bir sudan çamurlaşma olarak ifade edilmesi üzerinde araştırmalar gerektiren bir konu. Kur’an’da insanın yaratılışıyla ilgili şu ayetleri de okuruz:

                            “Sizi[n her birinizi] peşpeşe aşamalardan geçirerek yaratanın O olduğunu gördüğünüz halde?

                            Görmüyor musunuz Allah yedi göğü nasıl birbiriyle uyumlu yaratmıştır, ve onların içine ay'ı [yansıyan] bir ışık olarak yerleştirmiş ve güneşi [ışık saçan] bir lamba yapmıştır?

                            Ve Allah sizi yerden [tedricî bir şekilde] yeşertip büyütmüştür; ve sonra sizi [öldükten sonra] ona geri döndürecektir.” (Nuh 71/14-17)


                            WESSELAM

                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: EŞLER

                              Hacı vakasını kendime alıyor kabul ediyorum;Ama size Hacı Anesti vakasını size sunuyorum............

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: EŞLER

                                Kerbela44 kardeşim,
                                Konuyu çok kasmışsınız.
                                Konumuz her şeyin çiftler halinde yaratılması konusu.
                                Dağıtmadan eşeysiz üreme üzerinde yoğunlaşmanızı rica edeceğim.
                                Çünkü ''eşeysiz Üremede''Çifte(erkek ve dişi'ye) ihtiyaç yoktur.

                                Görmüyor musunuz Allah yedi göğü nasıl birbiriyle uyumlu yaratmıştır
                                Ben 7 gök görmüyorum.Bu konudaki ayet hatalıdır.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X