Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

68- KALEM SURESİ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    68- KALEM SURESİ

    Mekkîdir, elli iki âyettir.

    (Kâlem sûresi de denir. Her iki ad da sûrenin ilk âyetinden alınmadır. Hasen, İkrime ve Atâ'ya göre Mekkîdir. İbn-i Abbas'a ve Katâde'ye göre 16. âyete kadar Mekkîdir, sonuna kadar Medenîdir elli iki âyettir.)



    Rahman ve Rahîm Allah Adıyla

    1- Nûn, andolsun kâleme ve yazdıklarına.339

    2- Sen, Rabbinin nîmeti sâyesinde deli değilsin.

    3- Ve sana, tükenmez, minnetsiz bir mükâfat var.

    4- Ve şüphe yok ki sen, pek büyük bir ahlâka sâhipsin elbette.

    5- Yakında sen de görürsün ve onlar da görürler.

    6- Deliliğe uğramış hanginiz?

    7- Şüphe yok ki Rabbin, kendi yolundan sapanı da daha iyi bilir ve o, doğru yolu bulanları da daha iyi bilir.

    8- Artık yalanlayanlara itâat etme.

    9- Onlara yumuşaklık göstermeni arzularlar, öyle hareket etsen onlar da yumuşaklık gösterirler.

    10- Ve itâat etme çok yemin edenlerin, reyinde isâbet bulunmayanların hiçbirine.

    11- Ayıp arayan, kovucu ve söz getirip götürücüyle.

    12- Hayrı tamâmıyla meneden haddini aşmış suçluya.

    13- Ayrıca da çirkin ve kötü huylu soysuza.

    14- Mal-mülk ve evlât sâhibi bile olsa. [1][2]

    15- Ona âyetlerimizi okuyunca eskilere âit masallar dedi.

    16- Büyüyüp bir hortuma dönen burnuna, yakında bir damga vururuz.

    17- Ve biz, onları açlıkla, kıtlıkla sınarız, nitekim o bahçe sâhiplerini de sınamıştık; hani, sabahleyin erkenden, bahçelerindeki mahsûlü kesmeye ant içmişlerdi.

    18- Ve Tanrı dilerse de dememişlerdi.

    19- Halbuki bahçenin üstünde, Rab-binden gelen bir felâket dolaşmadaydı ki onlar uyuyorlardı.

    20- Derken bahçe, bütün mahsûlü kesilip biçilmiş, kupkuru çorak bir yere, bir çöle dönmüştü.

    21- Sabahleyin birbirlerine sesleniyorlardı.

    22- Mahsûlünüzü kesip devşirecekseniz erkence koşun, gidin.

    23- Derken yola düştüler ve birbirlerine de gizlice diyorlardı ki.

    24- Bugün hiçbir yoksula yol vermeyin, yanınıza gelmesin sakın.

    25- Ve kendilerini, yoksulları men etmeye güçleri yeter sanarak erkenden gittiler.

    26- Bahçeyi görünce gerçekten de dediler, elbette yolumuzu şaşırdık.

    27- Hayır dediler, biz mahrûm olup gitmişiz.

    28- İçlerinden en iyileri, ben demedim miydi size dedi, mâbûdunuzu tenzîh etseniz ne olurdu.

    29- Dediler ki: Şanı yücedir Rabbimi-zin, gerçekten de zâlimlerden olduk biz.

    30- Bir birlerine dönerek birbirlerini kınamaya başladılar.

    31- Yazıklar olsun bize dediler, gerçekten de azmışız biz.

    32- Umulur ki Rabbimiz, onun yerine bize daha da hayırlısını verir, gerçekten de biz, Rabbimizi dilemede, ondan istemedeyiz.

    33- İşte bunun gibidir azap ve elbette âhiret azâbı, daha da büyüktür bilirseniz.[3]

    34- Şüphe yok ki çekinenlere, Rableri katında Naîm cennetleri var.

    35- Artık Müslümanları da suçlularla bir mi tutacağız?

    36- Ne oldu size ki? Nasıl hükmediyorsunuz?

    37- Yoksa size mahsus bir kitap var da oradan mı okuyorsunuz.

    38- Orada, neyi beğenir, isterseniz sizindir diye mi yazılı?

    39- Yoksa hükmü kıyâmetedek sürecek antlar mı ettik size, şüphe yok ki ne buyurursanız o olacak sizin için diye?

    40- Onlara sor, bunlara kefîl olan kimmiş içlerinden?

    41- Yoksa ortakları mı var? Doğru söylüyorlarsa gelsinler bakalım ortaklarıyla.

    42- O gün, işler güçleşir ve secdeye dâvet edilirler, derken güçleri yetmez.

    43- Gözleri yere dikilir, üstlerine aşağılık çöker ve gerçekten de sağ esenken de secdeye dâvet edilmişlerdir de secde etmemişlerdi.

    44- Artık sen, bu sözü yalanlayanı bırak bana, biz onları yavaş-yavaş, hiç bilmedikleri yerden cehenneme çeker-dururuz.

    45- Ve onlara mühlet vermedeyim, fakat şüphe yok ki azâbım, pek kuvvetlidir.

    46- Yoksa onlardan ücret istiyorsun da derken onlar da ağır bir borç altında mı kaldılar?

    47- Yoksa gizli âlem, onların yanında da onu mu yazıyorlar?

    48- Artık sabret Rabbinin hükmüne ve balıkla arkadaş olana benzeme; hani o, dertten boğulmuş bir halde Rabbine nidâ etmişti.342

    49- Rabbinden bir nîmet erişmeseydi ona elbette bir yere, fenâ bir halde bırakılır giderdi.

    50- Derken Rabbi, onu seçti de temiz kişilerden kıldı.

    51- Ve az kalmıştı ki kâfirler, Kur'ân'ı duydukları zaman seni gözleriyle yiyip helâk etsinler ve derlerdi ki: Şüphe yok, bu, bir deli elbette.

    52- Halbuki o, ancak âlemlere bir öğüttür.



    --------------------------------------------------------------------------------

    [1]) Nûn, Tanrı adlarından bir addır, sûrenin adıdır, rahman kelimesinin harflerinden... (Devamı, sonnot No:59)

    [2]) Bu âyetler, Mugıyra oğlu Velid hakkındadır.

    [3]) Bu bahçenin... (Devamı, sonnot No:60)
    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X