Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

37- SÂFFÂT SURESİ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    37- SÂFFÂT SURESİ

    Mekkîdir, yüz seksen iki âyettir.



    (İlk âyetinde saflardan bahsedildiği için saflar anlamına gelen Sâffât adıyla adlanmıştır.)

    Rahman ve Rahîm Allah Adıyla

    1- Andolsun saf saf dizilenlere.

    2- Halkı kötülükten menedenlere.

    3- Kur’ân okuyanlara.

    4- Şüphe yok ki mâbûdunuz birdir.

    5- Rabbidir göklerin ve yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin ve Rabbidir doğuların.

    6- Şüphe yok ki biz, yakın göğü ziynetlerle bezedik.

    7- Ve onu, her inatçı ve âsi Şeytandan koruduk.

    8- En yüce melekler topluluğunun sözlerini duyamazlar ve her yandan sürülüp kovulurlar.

    9- Hor-hakir bir halde ve onlar içindir ardı-arası kesilmeyen azap.

    10- Ancak hırsızlama bir söz duyan olursa hemen onun ardından da aydınlatıcı ve delip geçen bir ateştir atılır, onu yakar.

    11- Şimdi sor bir onlara, yaratılış bakımından onlar mı daha güçlü-kuvvetli, yoksa bizim diğer yarattıklarımız mı? Şüphe yok ki biz, onları cıvık bir balçıktan yarattık.

    12- Belki de şaştın sen ve alay eder onlar da.

    13- Ve öğüt verilince Kur’ân'la öğüt almazlar.

    14- Ve bir delil gördüler mi alay etmeye kalkarlar.

    15- Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüden başka bir şey değil.

    16- Ölüp toprak ve kemik olduktan sonra mı diriltileceğiz biz.

    17- Önceki atalarımız da mı diriltilecekler?

    18- De ki: Evet ve siz hor-hakir bir halde dirileceksiniz.

    19- Gerçekten de ancak bir tek bağrıştan ibârettir de birdenbire görüverirler ki dirilmişler.

    20- Ve yazıklar olsun bize derler, işte bugün, ceza günü.

    21- İşte bugün, sizin yalanlayıp durduğunuz ayırt ediş günü.

    22- Toplayın bir araya zulmedenleri, onlara eş olanları ve kulluk ettikleri şeyleri.

    23- Allah'ı bırakıp da, hepsine de o koca cehennemin yolunu gösterin.

    24- Ve durdurun onları, şüphe yok ki sorulacak onlardan.

    25- Ne oldu size de yardım etmiyorsunuz birbirinize?

    26- Hayır, bugün onlar, tamâmıyla teslîm olmuşlardır.

    27- Ve bir kısmı, bir kısmına yönelir de, birbirlerini sorumlu sayarlar.

    28- Gerçekten de derler, siz sağımızdan çıkagelir, iyilik ediyor görünürdünüz bize.

    29- Hayır derler öbürleri, siz inanmamıştınız.

    30- Ve size karşı bir gücümüz-kuvvetimiz yoktu bizim, hayır, siz azgın kişilerdiniz.

    31- O yüzden de Rabbimizin, bize söylediği söz, gerçekleşti, şüphe yok ki azâbı tadacağız elbet.

    32- Gerçekten sizi azdırdık biz, şüphe yok ki biz de azmıştık.

    33- Hiç şüphe yok ki bugün onlar, azapta ortaktırlar.

    34- Şüphe yok ki biz, suçlulara böyle yaparız işte.

    35- Şüphe yok ki onlara Allah'tan başka yoktur tapacak dendi mi ululanmaya kalkışırlardı.

    36- Ve biz derlerdi, deli bir şâir için mâbutlarımızı bırakalım mı?

    37- Hayır, o, gerçeği getirmiştir ve peygamberlerin gerçek olduğunu bildirmiştir.

    38- Hiç şüphe yok ki o elemli azâbı tadacaksınız elbet.

    39- Ve ancak yaptığınız neyse onun karşılığı olarak cezâlanacaksınız.

    40- Ancak ihlâsa eren Allah kulları müstesnâ.

    41- Öyle kişilerdir onlar ki onlaradır mâlum rızık.

    42- Yemişler ve onlar, büyük derecelere nâil olanlardır.

    43- Ebedî Naîm cennetlerinde.

    44- Karşılıklı tahtlara otururlar.

    45- Kaynakları meydanda, akıp duran şarap ırmaklarından taslar sunulur onlara.

    46- Bembeyazdır o şarap, lezzetlidir içenlere.

    47- Orada ne bir sersemlik var, ne de sarhoş olurlar.

    48- Ve yanlarında, gözlerini kendi eşlerinden ayırmayan iri gözlü hûriler var.

    49- Sanki kuş tüyleriyle örtülmüş yumurtalar.

    50- Bir kısmı, bir kısmına döner de bir birlerine sorarlar.

    51- Birisi söze gelir de der ki: Bir arkadaşım vardı.

    52- Sen de mi derdi, gerçek sayanlardansın.

    53- Ölüp bir yığın toprak ve kemik olduktan sonra mı soruya çekileceğiz, cezâlanacağız?

    54- Der ki: Ne oldu o, bakıp gördünüz mü acaba?

    55- Derken kendisi bakıp görür ki o, cehennemin ta ortasında.

    56- Allah'a andolsun ki der, az kalmıştı, beni de helâk edecektin.

    57- Ve Rabbimin nîmeti olmasaydı ben de orada bulunanlardan olurdum.

    58- Biz artık ölmeyecek değil miyiz?

    59- İlk ölümümüzden sonra ve biz, azâba da uğramayacağız değil mi?

    60- Şüphe yok ki bu, elbette büyük bir kurtuluş, büyük bir kutluluk.

    61- Artık çalışanlar da böylesine çalışsınlar.

    62- Böyle bir nîmete ve ziyâfete ermek mi hayırlı, yoksa zakkum ağacından yemek mi?

    63- Şüphe yok ki biz onu, zulmedenleri sınamak için yarattık,

    64- Şüphe yok ki o, cehennemin ta dibinden çıkar.

    65- Tomurcukları Şeytanların başlarına benzer.

    66- Derken onlar, onu yerler de karınları şişer.

    67- Sonra da içimi bu zakkum gibi acı kaynar sular içerler.

    68- Sonra da gene cehennemdir dönüp varacakları yer.

    69- Şüphe yok ki onlar, atalarını, sapıtmış bir halde bulmuşlardı da.

    70- Onlar da, koşa koşa onların izlerini izlemişlerdi.

    71- Ve andolsun ki onlardan önce gelip geçenlerin de çoğu sapıtmıştı.

    72- Ve andolsun ki biz, onların içinden, korkutucular göndermiştik onlara.

    73- Bak da gör, korkutulanların sonucu ne oldu.

    74- Ancak ihlâsa eren Allah kulları müstesnâ.

    75- Ve andolsun ki Nûh, bize nidâ etmişti, biz de ne güzel icâbet etmiştik.

    76- Ve onu ve âilesini, pek büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.

    77- Ve soyunu, yeryüzünde kalan bir soy haline getirdik.

    78- Ve sonradan gelenler arasında da ona iyi bir ad-san verdik.

    79- Esenlik Nûh'a âlemler içinde.

    80- Şüphe yok ki biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri.

    81- Şüphe yok ki o, inanan kullarımızdandı.

    82- Sonra da öbürlerini sulara boğduk.

    83- Ve şüphe yok ki İbrâhim de onun taraftarlarındandı elbet.

    84- Hani Rabbine tertemiz bir yürekle gelmişti o.

    85- Hani atasına ve kavmine siz demişti, nelere kulluk ediyorsunuz?

    86- Allah'ı bırakıp da tamâmıyla uydurma mâbutlara mı tapmak istiyorsunuz?

    87- Âlemlerin Rabbine karşı zannınız ne?

    88- Derken yıldızlara bir bakmıştı da,

    89- Ben, demişti, gerçekten de hastayım.[1]

    90- Derken, arkalarını çevirip gitmişlerdi onlar.

    91- Derken o da onların mâbutları olan putlara gidip demişti ki: Neye yemek yemiyorsunuz?

    92- Ne oldu size, niçin konuşmuyorsunuz?

    93- Derken sağ eliyle vurup kırmıştı onları.

    94- Derken koşa-koşa yanına gelmişlerdi.

    95- O demişti ki: Elinizde yontup yaptığınız şeylere mi kulluk ediyorsunuz?

    96- Halbuki sizi de Allah yaratmıştır, o yontup yaptığınız şeyleri de.

    97- Onun için bir yapı yapın da demişlerdi, atın onu ateşe.

    98- Ona bir düzen yapmak istemişlerdi de biz onları alçaltmıştık.

    99- Ve ben demişti, Rabbimin tapısına gidiyorum, o, doğru yolu gösterir bana.

    100- Rabbim, bana temiz kişilerden olmak şartıyla bir oğul ihsân et.

    101- Derken biz de ona tedbîrle hareket eden ve aceleci olmayan bir oğul vereceğimizi müjdelemiştik.[2]

    102- İbrâhim'le berâber koşup gezecek çağa gelince İbrâhim, oğulcağızım demişti, ben, rüyamda, seni kesiyorum gördüm, bir bak, düşün, sen ne dersin buna? O da babacığım demişti, ne emredildiyse sana, onu yap, Allah dilerse beni sabredenlerden bulursun.

    103- İkisi de teslîm olunca onun alnını yere koymuştu.

    104- Ve biz, ona ey İbrâhim diye nidâ etmiştik.

    105- Rüyanı gerçekleştirdik. Şüphe yok ki biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri.

    106- Şüphe yok ki bu, elbette apaçık bir sınamaydı.

    107- Ve onun yerine, kesilmek üzere büyük bir koç ihsân ettik.263

    108- Ve sonradan gelenler arasında da ona iyi bir ad-san verdik.

    109- Esenlik İbrâhim'e.

    110- Biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri.

    111- Şüphe yok ki o, inanan kullarımızdandı.

    112- Ve ona, temiz kişilerden ve peygamber olacak İshak'ı müjdelemiştik.

    113- Onu da kutladık, İshak'ı da ve ikisinin de soyundan iyilik eden de var, apaçık nefsine zulmeden de.

    114- Ve andolsun ki biz, Mûsâ'ya ve Hârûn'a nîmetler verdik.

    115- İkisini ve kavimlerini, büyük bir sıkıntıdan kurtardık.

    116- Ve yardım ettik onlara da üst geldiler.

    117- Ve ikisine de her şeyi apaçık gösteren kitabı verdik.

    118- Ve ikisini de dosdoğru yola sevkettik.

    119- Ve ikisine de, sonradan gelenler arasında iyi bir ad-san verdik.

    120- Esenlik Mûsâ'ya ve Hârûn'a.

    121- Şüphe yok ki biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri;

    122- Şüphe yok ki ikisi de inanan kullarımızdandı.264

    123- Ve şüphe yok ki İlyas, elbette peygamberlerdendi.

    124- Hani kavmine demişti ki: Çekinmez misiniz siz?

    125- Ba'l'i mi çağırırsınız da yaratıcıların en güzelini bırakırsınız.[3][4][5]

    126- O Allah'tır ki Rabbinizdir sizin ve Rabbidir gelip geçmiş atalarınızın.

    127- Derken yalanladılar onu; şüphe yok ki tapımıza getirilecektir onlar.

    128- Ancak ihlâsa eren Allah kulları müstesnâ.

    129- Ve sonradan gelenler arasında ona iyi bir ad-san verdik.

    130- Esenlik İlyas'a ve ona uyanlara.

    131- Şüphe yok ki biz, böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri.

    132- Şüphe yok ki o, inanan kullarımızdandı.

    133- Ve şüphe yok ki Lût da elbette peygamberlerdendi.

    134- Hani onu ve bütün âilesini kurtarmıştık.

    135- Ancak bir kocakarı, kalanlar arasındaydı.

    136- Sonra öbürlerinin kökünü kazıdık.

    137- Ve şüphe yok ki siz de onların yurtlarına uğramadasınız sabahları.

    138- Ve akşamları; hâlâ mı akıl etmezsiniz?

    139- Ve şüphe yok ki Yunus da peygamberlerdendi elbet.

    140- Hani, yolcularla dolu bir gemiye kaçmıştı da.

    141- Derken kura çekmişlerdi de kur'a ona düşmüştü.

    142- Kınanmış bir haldeydi ki onu balık yutuvermişti.

    143- Eğer Rabbini tenzîh edenlerden olmasaydı.

    144- Halkın tekrar dirileceği günedek balığın karnında kalırdı.

    145- Derken onu ıssız bir yere çıkardık ve o, hastaydı da.

    146- Ve ona gölge versin diye bir kabak fidanı bitirdik.

    147- Ve onu yüz bin kişiye, yahut daha da artmakta olan bir topluluğa peygamber olarak gönderdik.

    148- Derken inandılar da onları muayyen bir zamanadek yaşattık, geçindirdik.

    149- Artık sor onlara, kızlar, Rabbinin de.oğullar, onların mı?

    150- Yoksa melekleri kız halkettik de tanık mıydı onlar?

    151- Haberin olsun ki şüphe yok, onlar, bu sözü uydurup söylemedeler.

    152- Allah doğurdu demedeler ve şüphe yok ki onlar, yalancıdır elbet.

    153- Oğulları bırakmış da kızları mı seçmiş?

    154- Ne oluyor size, nasıl da hükmediyorsunuz?

    155- Öğüt almaz mısınız hâlâ?

    156- Yoksa apaçık bir deliliniz mi var?

    157- Doğru söylüyorsanız getirin kitabınızı.

    158- Ve onunla cinler arasında bir.akRabalık uydurmadalar ve andol-sun ki cinler de onun tapısına götürüleceklerini, orada hazır bulunacaklarını bilmişlerdir.

    159- Yücedir,.münezzehtir vasfet-tiklerinden.

    160- Ancak ihlâsa eren Allah kulları müstesnâ.

    161- Gerçekten de ne siz, ne de kulluk ettikleriniz.

    162- Onları bir sınamaya uğratamazsınız.

    163- Ancak cehenneme girecek kişiyi azdıRabilirsiniz.

    164- Ve melekler derler ki: Bizden hiçbir fert yoktur ki onun malûm ve muayyen bir makamı olmasın.

    165- Ve şüphe yok ki biz, saf-saf dizilmişiz elbet.

    166- Ve şüphe yok ki biz, mabûdumuzu tenzîh ederiz elbet.

    167- Ve kâfirler, gerçekten de diyorlardı.

    168- Katımızda evvelkilere âit bir kitap olsaydı.

    169- Elbette biz de ihlâsa eren Allah kulları olurduk.

    170- Derken kitap geldi de inanmadılar ona, yakında ne olacaklarını bilecekler.

    171- Ve andolsun ki gönderilen kullarımıza şu sözü söylemiştik, şu hükmü takdîr etmiştik.

    172- Şüphe yok ki onlar, elbette yardıma mazhar olacaklardır.

    173- Ve şüphe yok ki bizim ordumuz, elbette üstündür.

    174- Artık yüz çevir onlardan bir zamanadek.

    175- Hele bir bak, bir gözle onları, onlar da sonuçları neymiş, yakında görecekler.

    176- Azâbımızın çabucak gelmesini mi istiyorlar?

    177- Fakat azâbımız, yurtlarına gelip çökünce korkutulanlar, ne de kötü bir sabaha kavuşacaklar.

    178- Ve yüz çevir onlardan bir zamana dek.

    179- Ve bir bak, bir gözle, onlar da sonuçları neymiş, yakında görecekler.

    180- Yücedir, münezzehtir Rabbin ve yücelik, üstünlük ıssı Rab, onların vasfettiklerinden.

    181- Ve esenlik peygamberlere.

    182- Ve hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a.



    --------------------------------------------------------------------------------

    [1]) Yıldıza baktı da zamanı tâyin etti, sıtma nöbetinin gelmek üzere olduğunu anladı, ben hastayım dedi tarzında tevil edenler vardır.

    [2]) Ahd-i Atıyk'te kurban edilmesi istenen çocuk, İshak Peygamberdir (Tekvin, 22). Meşhur bir rivâyete göreyse... (Devamı, sonnot No:49)

    [3]) Bkz. 262. Dipnota

    [4]) Ba'lebek ve civarına gönderilen bir peygamber. Bâzılarına göre Hz. İlyas, İdris Peygamberdir. Bâzılarına göreyse Hârûn Peygamberin soyundandır ve ayrı bir peygamberdir.

    [5]) Ba'l, altından yapılma bir puttur. Güneşten kinayedir diyenler de vardır.
    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X