Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

15- HİCR SURESİ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    15- HİCR SURESİ

    Mekkîdir, doksan dokuz âyettir.

    (Hasen'e göre 87. âyetle 90 ve 91. âyetler Medenîdir.)


    Rahman ve Rahîm Allah Adıyla

    1- Elif lâm râ, budur kitabın ve her şeyi açıklayan Kur'ân'ın âyetleri.

    2- Nice demler gelecek ki kâfirler, ne olur keşke biz de Müslüman olsaydık diyecekler.

    3- Bırak onları, yesinler, geçinsinler ve isteklere düşüp oyalansınlar, yakında bilecekler.

    4- Ve biz hiçbir şehri helâk etmedik ki helâk edeceğimiz zaman, malûm ve mukadder olmasın.

    5- Hiçbir ümmet, ne helâk edileceği zamânı mukadder vaktinden öne alabilir, ne de onu geciktirebilir.

    6- Ve derler ki: Ey kendisine Kur’ân indirilen sen gerçekten de delisin.

    7- Gerçeklerdensen neden meleklerle gelmiyorsun bize?

    8- Biz melekleri, ancak hak ve gerçek olarak indiririz, indiririz ama o vakit de mühlet vermeyiz, göz açtırmayız kâfirlere.

    9- Şüphe yok ki Kur'ân'ı biz indirdik ve şüphe yok ki onu mutlaka koruyacağız.

    10- Andolsun ki senden önce, evvelki ümmetlere de peygamberler göndermiştik.

    11- Hiçbir peygamber göndermedik ki alay etmesinler onunla.

    12- Biz böylece, Kur'ân'ı, yüreklerine kadar sokarız da.

    13- Gene ona inanmazlar ve gerçekten, eskilerin yolu-yoradamı da böylece olup bitmiş, onlar da bu yüzden azâba uğrayıp gitmiştir.

    14- Onlara gökten bir kapı açsak da melekler, o kapıdan inip çıksalar.

    15- Bunu görürler de gene ancak derler, gözlerimiz bağlandı bizim, hattâ büyülenmiş bir topluluğuz biz.

    16- Andolsun ki gökte burçlar halkettik ve göğü, seyredenlere bezedik.

    17- Ve onu, bütün taşlanmış Şeytanlardan koruduk.

    18- Ancak hırsızlama bir şey duymaya kalkışan olursa onun da ardından apaçık görünen bir ateş yalımıdır gönderdik.

    19- Yeryüzünü, enine boyuna döşedik ve orada metîn dağlar yarattık ve oradan, taktîrimize göre, her şeyi bitirdik.

    20- Orada sizin için de, sizin rızıklandırmadığınız mahlûkat için de geçim sebepleri halkettik.

    21- Hiçbir şey yoktur ki hazîneleri, katımızda olmasın ve biz onu ancak malûm bir miktarda indiririz.

    22- Yüklü rüzgârlar gönderdik de gökten yağmur yağdırdık, suya kandırdık sizi ve onu koruyup saklayan siz değilsiniz.

    23- Ve şüphe yok ki ancak biz diriltiriz, biz öldürürüz ve biziz her şeye vâris olan.

    24- Ve andolsun ki önce geçip gidenlerinizi de biliriz, sonraya kalanlarınızı da.

    25- Ve şüphe yok ki Rabbin, hepsini de haşreder; şüphe yok ki o, hüküm ve hikmet sâhibidir ve her şeyi bilir.

    26- Andolsun ki biz Âdem'i, kuru, kokmuş, şekil ve sûret verilmiş balçıktan yarattık.

    27- Şeytan'ıysa daha önce, yakıp öldürücü bir harâreti olan ateşten yarattık.

    28- An o zamanı ki Rabbin, meleklere demişti: Gerçekten de ben, kuru, kokmuş, şekil ve sûret verilmiş balçıktan bir insan yaratacağım.[1]

    29- Onun yaratılışını tamamlayıp kemâle getirerek ruhumdan ruh üfürünce derhal ona karşı secdeye kapanın.

    30- Meleklerin hepsi birden secde ettiler.

    31- Ancak İblis secde etmedi, secde edenlere katılmaktan çekindi.

    32- Ey İblis dedi, sana ne oldu da secde edenlere katılmaktan çekindin?

    33- Kuru, kokmuş, şekil ve sûret verilmiş balçıktan yarattığın insana dedi, ben secde etmem.

    34- Çık buradan dedi, şüphe yok ki taşlanmış, kovulmuşsun sen.

    35- Ve gerçekten de din gününedek lânet sana.

    36- Rabbim dedi, onların tekrar dirilecekleri günedek mühlet ver, yaşat beni.

    37- Şüphe yok ki dedi, sen, mühlet verilmişlerdensin.

    38- Malûm vaktin gelip çatacağı günedek.[2]

    39- Rabbim dedi, beni rahmetinden mahrûm ettiğin gibi bende kötülükleri, yeryüzünde onlara bezeyecek, onları isyân ettirerek hepsini de rahmetinden mahrûm edeceğim.

    40- Ancak ihlâsa sâhip edilmiş kulların müstesna.

    41- Tanrı, işte bu yol dedi, dosdoğru bana varan yol.

    42- Şüphe yok ki kullarıma hiçbir sûretle gücün yetmez, ancak sana uyan azgınlara yeter senin gücün.

    43- Ve şüphe yok ki onların hepsine de vaadedilen yer, cehennemdir.

    44- Orasının yedi kapısı var, her kapıya da onlardan bir kısmı ayrılmıştır.[3]

    45- Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerde ve ırmak başlarındadır.

    46- Esenlikle emîn olarak girin cennetlere.

    47- Gönüllerindeki kîni, hasedi, tâ kökünden söküp attık onların, kardeşlerdir, birbirlerine karşı tahtlar üstünde otururlar.

    48- Orada ne bir yorgunluk duyarlar, ne de oradan çıkarılırlar.

    49- Haber ver kullarıma, şüphe yok ki ben suçları örterim, rahîmim.

    50- Ve şüphe yok ki azâbım da pek elemli bir azaptır.

    51- Onları, İbrahîm'e gelen misâfirlerden de haberdâr et.

    52- Hani, huzûruna girmişler de esenlik sana demişlerdi; o da, biz gerçekten de sizden korkuyoruz demişti.

    53- Korkma demişlerdi, biz sana, bilgi sâhibi bir erkek evlât müjdeliyoruz.

    54- İhtiyarlık çağımda mı demişti, bana müjde veriyorsunuz? Neye istinâden müjde vermektesiniz bana?

    55- Sana öyle bir müjde veriyoruz ki gerçektir bu, sakın ümîdini kesenlerden olma demişlerdi.

    56- O da Rabbinin rahmetinden demişti, ancak doğru yoldan sapanlardan başka kim ümit keser?

    57- Ey elçiler demişti, başka ne memûriyetiniz var?

    58- Biz demişlerdi, şüphe yok ki mücrim bir topluluğa gönderildik.

    59- Ancak Lût ve soyu müstesna; onların hepsini de mutlaka kurtaracağız.

    60- Yalnız karısını kurtarmayacağız, onun, helâk olanlarla berâber şehirde kalmasını takdîr ettik.

    61- Elçiler Lût âilesine geldikleri zaman.

    62- O, siz dedi tanınmamış kimselersiniz.

    63- Onlar, biz dediler, onların şüphe ettikleri şeyi getirdik.

    64- O gerçek haberle geldik sana ve biz doğru sözlüyüz.

    65- Gece yarısından sonra âileni yola çıkar, sen de artlarına düş, hiçbiriniz arkanıza bakmayın, emrolunacak yere geçin-gidin.

    66- Ve bu işi ona vahyettik de hiç şüphe yok ki dedik, sabah çağı bunların kökleri kesilir.

    67- Şehir halkı, birbirlerini müjdeleyerek misâfirlerin yanına geldi.

    68- Lût, bunlar benim konuklarım dedi, onlara karşı utandırmayın beni.

    69- Allah'tan çekinin de mahzûn etmeyin beni.

    70- Seni konuk kabûl etmekten menetmedik miydi dediler.

    71- Lût, evlenecekseniz işte kızlarım, onları alın dedi.

    72- Ömrün hakkı için onlar, gafletten âdeta sarhoştular, gaflet içinde şaşkın bir haldeydiler.

    73- Güneş doğduktan sonra onları bir bağırış, helâk ediverdi.

    74- Ülkelerinin altını üstüne getirdik, üstlerine balçıktan meydana gelmiş taşlar yağdırdık.

    75- Şüphe yok ki bunda düşünenlere ibretler var.

    76- Ve şüphe yok ki o şehir, hâlâ herkesin yol uğrağı olan bir yerde.

    77- Şüphe yok ki bunda, inananlar için bir delil var.

    78- Ashâbı Eyke de gerçekten zâlimdi.[4]

    79- Öcaldık onlardan; iki şehir de apaçık görünmede, yol uğrağında hâlâ.

    80- Ashab-ı Hicr de peygamberini inkâr etti.[5]

    81- Delillerimizi göstermiştik onlara, fakat onlardan yüz çevirmişlerdi.

    82- Ve evlerini dağlarda oyarlar, emin bir halde yaşarlardı.[6]

    83- Sabah çağına erdikleri gibi bir bağırış yüzünden helâk olup gittiler.

    84- Kazandıkları mal ve servet, azâbı defedemedi onlardan.

    85- Ve biz, gökleri ve yeryüzünü abes olarak halketmedik ve kıyâmet, mutlaka gelecektir, aldırış bile etme, bir hoşça vaz geç onlardan şimdilik.

    86- Şüphe yok ki Rabbin, her şeyi yaratandır ve her şeyi bilir.

    87- Andolsun ki biz sana, tekrarlanan yedi âyeti ve pek büyük olan Kur'ân'ı verdik.170

    88- Onlara verdiğimiz mala, evlâda göz dikme, onlar için tasalanıp gam yeme, inananlara karşı kanadını indir, onları koru, onlara karşı mütevâzı ol.

    89- Ve de ki: Hiç şüphe yok ki ben, gerçekten de bir korkutucuyum.

    90- Nitekim bölük-bölük olanlara da indirmiştik.

    91- Öyle kişilerdi onlar ki Kurân'ı parça-parça ettiler; bir kısmına inandılar da bir kısmına inanmadılar.

    92- Andolsun Rabbine ki onların hepsine soracağız.

    93- Yaptıkları şeyleri.

    94- Artık sen emredildiğin şeyi açıkla ve şirk koşanlardan yüz çevir.

    95- O alaycılara karşı biz yeteriz sana.

    96- Onlar, Allah'tan başka tanrılar da kabul etmişlerdir; yakında bilip anlayacaklar.

    97- Ve andolsun biliriz ki şüphe yok, söyledikleri sözlerden yüreğin sıkılır.

    98- Artık Rabbine hamdederek tenzîh et ve secde edenlerden ol.

    99- Ve ölüm gelip çatıncaya dek Rabbine ibâdet et.



    --------------------------------------------------------------------------------

    [1]) 27. Metinde "Cân" diye geçer. Cân, Hasen ve Katâde'ye ve birçok müfessirlere göre Şeytandır. Cin taifesinin babasıdır diyenler de vardır. Bu kavil İbn-i Abbas'tan rivâyet edilmiştir. Cân, İblis'in soyudur diyenler de olmuştur.

    [2]) Surun ilk üfürüleceği vaktedek.

    [3]) Mücâhid, İkrime ve sairenin rivâyetlerine göre cehennem tabakaları birbirinin üstündedir ve yedi tanedir. (Devamı, sonnot No:31)

    [4]) Eyke ormanlık anlamına gelir. Ashab-ı Eyke, Şuayb Peygamberin gönderildiği kavimdir.

    [5]) Sâlih Peygamberin kavmi olan Semûd kavmi. Hicr, Şam civarında bir yerin adıdır.

    [6]) Tekrarlanan yedi âyet, 1. sûre olan Fâtiha'dır. Hz. Ali (a.s), İbn-i Abbas... (Devamı, sonnot No:32)
    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X