Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

C Harfi ile başlayan ayetler

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    C Harfi ile başlayan ayetler

    CAHİLİYE KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    * Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Alah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz işin tümü Allah'ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (AL-İ İMRAN SURESİ / 154)
    * Onlar hâlâ cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir? (MAİDE SURESİ / 50)
    * Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister. (AHZAB SURESİ / 33)
    * Hani o inkâr edenler, kendi kalplerinde, 'öfkeli soy koruyuculuğu'nu (hamiyeti), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculuğunu' kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü'minlerin üzerine '(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu' indirdi ve onları "takva sözü" üzerinde 'kararlılıkla ayakta tuttu." Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (FETİH SURESİ / 26 )
    [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
    Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
    Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

    #2
    Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

    CAHİLLİK KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    * Hani Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" dedi. (BAKARA SURESİ / 67)
    * Allah'ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. (NİSA SURESİ / 17)
    * Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap). Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın cahillerden olma. (EN'AM SURESİ / 35)
    * Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: "Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir." (EN'AM SURESİ / 54)
    * Gerçek şu ki, biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve her şeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar. (EN'AM SURESİ / 111)
    * İsrailoğullarını denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eğilmekte olan bir topluluğa rastladılar. Musa'ya dediler ki: "Ey Musa, onların ilahları (var; onların ki) gibi, sen de bize bir ilah yap." O: "siz gerçekten cahillik etmekte olan bir kavimsiniz" dedi. (A'RAF SURESİ / 138)
    * Sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (İslam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir. (A'RAF SURESİ / 199)
    * "Ey Kavmim, ben sizden buna karşılık bir mal istemiyorum. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Onlar gerçekten Rablerine kavuşacaklar. Ancak ben sizi, cahillik etmekte olan bir kavim görüyorum. (HUD SURESİ / 29)
    * Dedi ki: "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Gerçekten ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum." (HUD SURESİ / 46)
    * (Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum." (YUSUF SURESİ / 33)
    * (Yusuf) Dedi ki: "Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?" (YUSUF SURESİ / 89)
    * Sonra gerçekten Rabbin, cehalet sonucu kötülük işleyen, sonra bunun ardından tevbe eden ve ıslah olanlar(la beraberdir). Şüphesiz Rabbin bundan sonra bağışlayandır, esirgeyendir. (NAHL SURESİ / 119)
    * O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler. (FURKAN SURESİ / 63)
    * 'Boş ve yararsız olan sözü' işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: "Bizim yapıp-ettiklerimiz bizim, sizin yapıp-ettikleriniz sizindir; size selam olsun, biz cahilleri benimsemeyiz" derler. (KASAS SURESİ / 55)
    * Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz. (HUCURAT SURESİ / 6)
    * Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir. (AHZAB SURESİ / 72)
    * De ki: "Ey cahiller, bana Allah'ın dışında bir başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz?" (ZÜMER SURESİ / 64)
    * Dedi ki: "İlim ancak Allah katındadır. Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum." (AHKAF SURESİ / 23)
    * Ki onlar, 'bilgisizliğin kuşatması' içinde habersizdirler. (ZARİYAT SURESİ / 11 )
    [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
    Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
    Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

    Yorum


      #3
      Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

      CALUT KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


      Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

      * Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir." (BAKARA SURESİ / 249)
      * Onlar, Calut ve ordusuna karşı meydana (savaşa) çıktıklarında, dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl (kaydırma) ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." (BAKARA SURESİ / 250)
      * Böylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir. (BAKARA SURESİ / 251 )
      [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
      Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
      Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

      Yorum


        #4
        Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

        CARİYELER KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


        Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

        * Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. (BAKARA SURESİ / 221)
        * Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Şayet adaleti sağlayamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir (eş) ya da sağ ellerinizin malik olduğu (cariye) ile (yetinin). Bu sapmamanıza daha yakındır. (NİSA SURESİ / 3)
        * İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir. (NUR SURESİ / 32)
        * Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır görüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir. (NUR SURESİ / 33)
        * Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (NUR SURESİ / 58)
        * Ey Peygamber, gerçekten biz sana ücretlerini (mehirlerini) verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri (savaş esirleri)nden sağ elinin malik olduğu (cariyeler) ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzere- (senin için helal kıldık). Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) konusunda onlar (mü'minler) üzerine neyi farz kıldığımızı bildik (size bildirdik). Böylelikle senin için hiç bir güçlük olmasın. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (AHZAB SURESİ / 50)
        * Bundan sonra (başka) kadınlar ve bunları başka eşlerle değiştirmek -güzellikleri senin hoşuna gitse bile- sana helal olmaz; ancak sağ elinin malik olduğu (cariyeler) başka. Allah her şeyi gözetleyip denetleyendir. (AHZAB SURESİ / 52)
        * Onlar için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında bir sakınca yoktur. (Ey müslüman kadınlar) Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah, her şeye şahid olandır. (AHZAB SURESİ / 55)
        * Ancak kendi eşleri ya da sağ ellerinin malik olduğu başka; çünkü onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar. (MEARIC SURESİ / 30 )
        [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
        Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
        Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

        Yorum


          #5
          Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

          CEHENNEM KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


          Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

          * İnkâr edenlere de ki: "Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz." Ne kötü yataktır o. (AL-İ İMRAN SURESİ / 12)
          * Bazı yüzlerin ağaracağı, bazı yüzlerin de kararacağı gün... Yüzleri kapkara-kesilecek olanlara: "İmanınızdan sonra inkar ettiniz, öyle mi? Öyleyse inkar etmenize karşılık olarak azabı tadın" (denilir). (AL-İ İMRAN SURESİ / 106)
          * Ayetlerimize karşı inkâra sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (NİSA SURESİ / 56)
          * Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." (EN'AM SURESİ / 27)
          * Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen: (Allah "Bu, gerçek değil mi?" dedi. Onlar: "Evet, Rabbimiz hakkı için" dediler. (Allah "Öyleyse inkâr edegeldikleriniz nedeniyle azabı tadın" dedi. (EN'AM SURESİ / 30)
          * Onların tümünü toplayacağı gün: "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tesbit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki: "Allah'ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir. (EN'AM SURESİ / 128)
          * (Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmış bir azab ver diyecekler. (Allah da "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (A'RAF SURESİ / 38)
          * (Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer alanlara diyecekler ki: "Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak azabı tadın." (A'RAF SURESİ / 39)
          * Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız. (A'RAF SURESİ / 40)
          * Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız. (A'RAF SURESİ / 41)
          * Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: "Bize Rabbimizin vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun." (A'RAF SURESİ / 44)
          * Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: "Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler. (A'RAF SURESİ / 47)
          * Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı." (A'RAF SURESİ / 48)
          * Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah'ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları inkâr edenlere haram (yasak) kılmıştır." (A'RAF SURESİ / 50)
          * Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, biz de bugün onları unutacağız. (A'RAF SURESİ / 51)
          * Gerçek şu ki, inkâr edenler, (insanları) Allah'ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkâr edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır. (ENFAL SURESİ / 36)
          * Bu, Allah'ın murdar olanı temizden ayırdetmesi; murdarı, bir kısmını bir kısmı üzerinde kılıp tümünü biriktirerek cehenneme atması içindir. İşte bunlar hüsrana uğrayanlardır. (ENFAL SURESİ / 37)
          * Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek). (TEVBE SURESİ / 35)
          * (Böylesinin) Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir. (İBRAHİM SURESİ / 16)
          * Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramıyacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azab olacak. (İBRAHİM SURESİ / 17)
          * Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler: "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz? (İBRAHİM SURESİ / 44)
          * "Ve hiç şüphe yok, onların tümünün buluşma yeri cehennemdir." (HİCR SURESİ / 43)
          * Onun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır. (HİCR SURESİ / 44)
          * Ki melekler, kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, "Biz hiç bir kötülük yapmıyorduk" diye teslim olurlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir. (NAHL SURESİ / 28)
          * Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür. (NAHL SURESİ / 29)
          * Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider. (İSRA SURESİ / 18)
          * Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Şüphesiz biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir. (KEHF SURESİ / 29)
          * Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur'a da üfürülmüştür, artık onların tümünü bir arada toparlamışız. (KEHF SURESİ / 99)
          * Ve o gün, cehennemi, inkâr edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz. (KEHF SURESİ / 100)
          * İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız. (KEHF SURESİ / 102)
          * De ki: "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va'dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir. (MERYEM SURESİ / 75)
          * Suçlu-günahkarları susamışlar olarak cehenneme süreceğiz. (MERYEM SURESİ / 86)
          * Gerçekten siz de, Allah'ın dışında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız. (ENBİYA SURESİ / 98)
          * Orda kendileri için, 'kemikleri çatırdatan inlemeler' vardır. Onlar orda işitmezler de. (ENBİYA SURESİ / 100)
          * İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkâr edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. (HAC SURESİ / 19)
          * Ne zaman ordan, sarsıcı-üzüntüden çıkmak isterlerse, oraya geri çevrilirler ve (onlara "Yakıcı azabı tadın" (denir). (HAC SURESİ / 22)
          * Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (MÜ'MİNUN SURESİ / 102)
          * Kimin tartısı hafif gelirse, işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak olanlardır. (MÜ'MİNUN SURESİ / 103)
          * Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. (MÜ'MİNUN SURESİ / 104)
          * Ayetlerim size okunuyorken, yalanlayanlar sizler değil miydiniz? (MÜ'MİNUN SURESİ / 105)
          * Dediler ki: "Rabbimiz, mutsuzluğumuz bize karşı üstün geldi, biz sapan bir topluluk imişiz." (MÜ'MİNUN SURESİ / 106)
          * "Rabbimiz, bizi (ateşin) içinden çıkar, eğer yine (inkâra) dönersek, artık gerçekten zalim kimseler oluruz." (MÜ'MİNUN SURESİ / 107)
          * Der ki: "Onun içine sinin ve benimle söyleşmeyin." (MÜ'MİNUN SURESİ / 108)
          * Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (FURKAN SURESİ / 11)
          * (Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler. (FURKAN SURESİ / 12)
          * Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. (FURKAN SURESİ / 13)
          * Bugün bir yok oluşu çağırmayın, bir çok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (FURKAN SURESİ / 14)
          * De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır." (FURKAN SURESİ / 15)
          * "İşte (ilahlarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab taddırırız." (FURKAN SURESİ / 19)
          * Melekleri görecekleri gün, suçlu-günahkarlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler ki: "(Size sevinçli haber) Yasaktır, yasak." (FURKAN SURESİ / 22)
          * Onların yaptıkları her işin önüne geçtik, böylece onu savurulmuş toz zerreleri kılıverdik. (FURKAN SURESİ / 23)
          * O yüzükoyun cehenneme doğru sürülüp-toplanacak olanlar; işte onlar, yer bakımından çok kötü, yol bakımından sapmış olanlardır. (FURKAN SURESİ / 34)
          * (İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiç bir yardımcınız yoktur." (ANKEBUT SURESİ / 25)
          * Ancak inkâr edip ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar ise; artık onlar da azab için hazır bulundurulurlar. (RUM SURESİ / 16)
          * Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir. (SECDE SURESİ / 20)
          * İnkar edenlere gelince, onlar için de cehennem ateşi vardır. Onlar için ne, karar verilir, ki böylece ölüversinler, ne de kendilerine onun azabından (bir şey) hafifletilir. İşte biz, her nankör olanı böyle cezalandırırız. (FATIR SURESİ / 36)
          * İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. (FATIR SURESİ / 37)
          * Kıyamet günü o kötü azabtan kendini yüzü ile kim koruyabilecek? Ve zalimlere "Kazandığınızı tadın" denmiştir. (ZÜMER SURESİ / 24)
          * Kıyamet günü, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok? (ZÜMER SURESİ / 60)
          * İnkâr edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet." dediler. Ancak azab kelimesi kâfirlerin üzerine hak oldu. (ZÜMER SURESİ / 71)
          * Dediler ki: "İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından (içeri) girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür." (ZÜMER SURESİ / 72)
          * İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Artık mütekebbirlerin konaklama yeri ne kötüdür. (MÜ'MİN SURESİ / 76)
          * "Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz." (TUR SURESİ / 16)
          * İşte bu, suçlu-günahkarların kendisini yalanladıkları cehennemdir. (RAHMAN SURESİ / 43)
          * Onlar, kendisiyle alabildiğine kaynar hale getirilmiş su arasında dönüp-dolaşırlar. (RAHMAN SURESİ / 44)
          * İşte bu, onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir. (VAKIA SURESİ / 56)
          * O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır. (HADİD SURESİ / 13)
          * Ey inkâr edenler, bugün özür beyan etmeyin. Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz. (TAHRİM SURESİ / 7)
          * Öfkesinin-şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: "Size bir uyarıcı gelmedi mi?" (MÜLK SURESİ / Karizmatik
          * Onlar: "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve: "Allah hiç bir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik." (MÜLK SURESİ / 9)
          * Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık." (MÜLK SURESİ / 10)
          * Böylece kendi günahlarını itiraf ettiler. Çılgınca yanan ateşin halkına (Allah'ın rahmetinden) uzaklık olsun. (MÜLK SURESİ / 11)
          * Onu Ben, cehenneme sürükleyip-atacağım. (MÜDDESSİR SURESİ / 26)
          * "Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?" (MÜDDESSİR SURESİ / 42)
          * Doğrusu biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (İNSAN SURESİ / 4)
          * Gerçekten cehennem, bir gözetleme yeridir. (NEBE' SURESİ / 21)
          * Şimdi tadın. Size artık azabtan başkasını arttırmayacağız; (NEBE' SURESİ / 30)
          * (Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi? (ĞAŞİYE SURESİ / 1)
          * O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.' (ĞAŞİYE SURESİ / 2)
          * Çalışmış, boşuna yorulmuştur. (ĞAŞİYE SURESİ / 3)
          * Kızgın bir ateşe yollanırlar. (ĞAŞİYE SURESİ / 4)
          * Kaynar bir kaynaktan içirilirler. (ĞAŞİYE SURESİ / 5)
          * Onlar için (zehirli olan) dari' dikeninden başka bir yiyecek yoktur. (ĞAŞİYE SURESİ / 6)
          * Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur. (ĞAŞİYE SURESİ / 7)
          * Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş'eme). (BELED SURESİ / 19)
          * "Kapıları kilitlenmiş" bir ateş onların üzerinedir. (BELED SURESİ / 20)
          * Artık sizi, 'alevleri kabardıkça kabaran' bir ateşle uyardım. (LEYL SURESİ / 14)
          * Ona, ancak en bedbaht olandan başkası yollanmaz; (LEYL SURESİ / 15)
          * Şüphesiz, kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir. (BEYYİNE SURESİ / 6)
          * Kimin tartıları hafif kalırsa, (KAARİ'A SURESİ / Karizmatik
          * Artık onun da anası (son durağı) "haviye"dir (uçurum). (KAARİ'A SURESİ / 9)
          * Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir? (KAARİ'A SURESİ / 10)
          * O, kızgın bir ateştir. (KAARİ'A SURESİ / 11)
          * Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline; (HÜMEZE SURESİ / 1)
          * Ki o, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır. (HÜMEZE SURESİ / 2)
          * Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını sanıyor. (HÜMEZE SURESİ / 3)
          * Hayır; andolsun o, 'hutame'ye atılacaktır. (HÜMEZE SURESİ / 4)
          * "Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir? (HÜMEZE SURESİ / 5)
          * Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir. (HÜMEZE SURESİ / 6)
          * Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar. (HÜMEZE SURESİ / 7)
          * O, onların üzerine kilitlenecektir; (HÜMEZE SURESİ / Karizmatik
          * (Kendileri de) Dikilip-yükseltilmiş sütunlarda (bağlanacaklardır). (HÜMEZE SURESİ / 9)
          * Hayır; eğer siz kesin bir bilgiyle bilmiş olsaydınız, (TEKASÜR SURESİ / 5)
          * Andolsun, o çılgınca yanan ateşi de elbette görecektiniz. (TEKASÜR SURESİ / 6)
          * Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne'l Yakîn) görmüş olacaksınız. (TEKASÜR SURESİ / 7)
          * Ebu Leheb'in iki eli kurusun; kurudu ya. (MESED SURESİ / 1)
          * Malı ve kazandıkları kendisine bir yarar sağlamadı. (MESED SURESİ / 2)
          * Alevi olan bir ateşe girecektir. (MESED SURESİ / 3)
          * Eşi de; odun hamalı (ve) (MESED SURESİ / 4)
          * Boynuna bükülmüş bir ip (bağlanmış) olarak. (MESED SURESİ / 5 )
          [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
          Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
          Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

          Yorum


            #6
            Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

            CENİN KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


            Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

            * Ki onlar, ufak tefek günahlar dışında, günahın büyük olanından ve çirkin utanmazlıklardan kaçınırlar. Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi daha iyi bilendir; hem sizi topraktan inşa ettiği (yarattığı) ve siz daha annelerinizin karnında cenin halinde bulunduğunuz zaman da. Öyleyse kendinizi temize çıkarıp-durmayın. O, sakınanı daha iyi bilendir. (NECM SURESİ / 32 )
            [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
            Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
            Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

            Yorum


              #7
              Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

              CENNET KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


              Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

              * (Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır. (BAKARA SURESİ / 25)
              * De ki: "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir." (AL-İ İMRAN SURESİ / 15)
              * Yüzleri ağaranlar ise, artık onlar Allah'ın rahmeti içindedirler, içinde de temelli kalacaklardır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 107)
              * İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var.) (AL-İ İMRAN SURESİ / 136)
              * Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için Allah katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah'ın katında olanlar daha hayırlıdır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 198)
              * İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır. Ve onları, 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe' sokacağız. (NİSA SURESİ / 57)
              * İman edip salih amellerde bulunanlar, biz onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, Allah'ın gerçek olan va'didir. Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır? (NİSA SURESİ / 122)
              * Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları 'nimetlerle donatılmış' cennetlere sokardık. (MAİDE SURESİ / 65)
              * Böylelikle Allah, dediklerine karşılık olarak içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyilik yapanların karşılığıdır. (MAİDE SURESİ / 85)
              * Allah dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur." (MAİDE SURESİ / 119)
              * İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır. (A'RAF SURESİ / 42)
              * Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimizin elçileri hak ile geldiler." Onlara: "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek. (A'RAF SURESİ / 43)
              * Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: "Bize Rabbimizin vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun." (A'RAF SURESİ / 44)
              * İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A'raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: "Selam size" derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) 'şiddetle arzu edip umanlardır.' (A'RAF SURESİ / 46)
              * Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: "Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler. (A'RAF SURESİ / 47)
              * "Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız." (A'RAF SURESİ / 49)
              * Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah'ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları inkâr edenlere haram (yasak) kılmıştır." (A'RAF SURESİ / 50)
              * İşte gerçek mü'minler bunlardır. Rableri katında onlar için dereceler, bağışlanma ve üstün bir rızık vardır. (ENFAL SURESİ / 4)
              * Rableri onlara katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler. (TEVBE SURESİ / 21)
              * Onda ebedi kalıcıdırlar. Şüphesiz Allah, büyük mükafaat katında olandır. (TEVBE SURESİ / 22)
              * Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (TEVBE SURESİ / 72)
              * Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (TEVBE SURESİ / 89)
              * Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar; Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır ve (Allah) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (TEVBE SURESİ / 100)
              * İman edenler ve salih amellerde bulunanlar da, Rableri onları imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yöneltip-iletir (hidayet eder). (YUNUS SURESİ / 9)

              * İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır. (HUD SURESİ / 23)
              * Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır. (HUD SURESİ / 108)
              * Onlar, Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından 'salih davranışlarda' bulunanlar da (Adn cennetlerine girer). Melekler onlara her bir kapıdan girip (şöyle derler (RA'D SURESİ / 23)
              * "Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel." (RA'D SURESİ / 24)
              * İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır). (RA'D SURESİ / 29)
              * Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir. (RA'D SURESİ / 35)
              * İman edip salih amellerde bulunanlar, Rablerinin izniyle altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere konulmuşlardır. Orada birbirlerine olan dirlik temennileri: "Selam"dır. (İBRAHİM SURESİ / 23)
              * Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır. (HİCR SURESİ / 45)
              * Oraya esenlikle ve güvenlikle girin. (HİCR SURESİ / 46)
              * Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. (HİCR SURESİ / 47)
              * Orda onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler. (HİCR SURESİ / 48)
              * Adn cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir. (NAHL SURESİ / 31)
              * Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (NAHL SURESİ / 32)
              * Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne güzel sevap ve ne güzel destek. (KEHF SURESİ / 31)
              * İman edip salih amellerde bulunanlar... Firdevs cennetleri onlar için bir 'konaklama yeridir.' (KEHF SURESİ / 107)
              * Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler. (KEHF SURESİ / 108)
              * Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiç bir şeyle zulme uğratılmayacaklar. (MERYEM SURESİ / 60)
              * Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O'nun va'di yerine gelecektir. (MERYEM SURESİ / 61)
              * Onda 'boş bir söz' işitmezler; sadece selam (ı işitirler). Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır. (MERYEM SURESİ / 62)
              * O cennet; biz, kullarımızdan takva sahibi olanları (ona) varisçi kılacağız. (MERYEM SURESİ / 63)
              * "İçlerinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan Adn cennetleri de (onlarındır). Ve işte bu, arınmış olanın karşılığıdır." (TAHA SURESİ / 76)
              * Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." (TAHA SURESİ / 117)
              * Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı. (TAHA SURESİ / 121)
              * Onun uğultusunu bile duymazlar. Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar. (ENBİYA SURESİ / 102)
              * Onları, o en büyük korku hüzne kaptırmaz ve: "İşte bu sizin gününüzdür, size va'dedilmişti" diye melekler onları karşılayacaklardır. (ENBİYA SURESİ / 103)
              * Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; ordaki elbiseleri ipek(ten)tir. (HAC SURESİ / 23)
              * Onlar, sözün en güzeline iletilmişlerdir ve övülen doğru yola iletilmişlerdir. (HAC SURESİ / 24)
              * İşte (yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine) varis olacak onlardır. (MÜ'MİNUN SURESİ / 10)
              * Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır; içinde de ebedi olarak kalacaklardır. (MÜ'MİNUN SURESİ / 11)
              * Dilediği takdirde, sana bundan daha hayırlısı olarak altından ırmaklar akan cennetler veren ve senin için köşkler kılan (Allah) ne yücedir. (FURKAN SURESİ / 10)
              * De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır." (FURKAN SURESİ / 15)
              * "İçinde ebedi kalıcılar olarak, orada her istedikleri onlarındır; bu, Rabbinin üzerine aldığı, istenen bir vaaddir." (FURKAN SURESİ / 16)
              * O gün, cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer çok daha güzeldir. (FURKAN SURESİ / 24)
              * İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar. (FURKAN SURESİ / 75)
              * Orda ebedi olarak kalıcıdırlar; o, ne güzel bir karargah ve ne güzel bir konaklama yeridir. (FURKAN SURESİ / 76)
              * (O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır. (ŞUARA SURESİ / 90)
              * İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (ANKEBUT SURESİ / 58)
              * Böylece iman edip salih amellerde bulunanlar; artık onlar 'bir cennet bahçesinde' 'sevinç içinde ağırlanırlar'. (RUM SURESİ / 15)
              * Kim inkâr ederse, artık onun inkârı kendi aleyhinedir; kim salih bir amelde bulunursa, artık onlar kendi lehlerine olarak (cennetteki yerlerini) döşeyip hazırlamaktadırlar. (RUM SURESİ / 44)
              * (Ancak) Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır. (LOKMAN SURESİ / Karizmatik
              * Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Allah'ın va'di haktır. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (LOKMAN SURESİ / 9)
              * İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar için, yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır. (SECDE SURESİ / 19)
              * Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler. Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir. (FATIR SURESİ / 33)
              * Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir." (FATIR SURESİ / 34)
              * "Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz." (FATIR SURESİ / 35)
              * Gerçek şu ki, bugün cennet halkı, 'sevinç ve mutluluk dolu' bir meşguliyet içindedirler. (YASİN SURESİ / 55)
              * Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. (YASİN SURESİ / 56)
              * Orada taptaze-meyveler onların ve istek duydukları her şey onlarındır. (YASİN SURESİ / 57)
              * Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır). (YASİN SURESİ / 58)
              * İşte onlar; onlar için bilinen bir rızık vardır. (SAFFAT SURESİ / 41)
              * Çeşitli-meyveler. Onlar ikram görenlerdir. (SAFFAT SURESİ / 42)
              * Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde. (SAFFAT SURESİ / 43)
              * Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (otururlar). (SAFFAT SURESİ / 44)
              * Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır. (SAFFAT SURESİ / 45)
              * Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki). (SAFFAT SURESİ / 46)
              * Onda ne bir gaile vardır, ne de kendilerinden geçip, akılları çelinir. (SAFFAT SURESİ / 47)
              * Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır. (SAFFAT SURESİ / 48)
              * Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz). (SAFFAT SURESİ / 49)
              * Böylece çalışanlar da bunun bir benzeri için çalışmalıdır. (SAFFAT SURESİ / 61)
              * Adn cennetleri; kapılar onlara açılmıştır. (SAD SURESİ / 50)
              * İçinde yaslanıp-dayanmışlardır; orda birçok meyve ve şarap istemektedirler. (SAD SURESİ / 51)
              * Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş yaşıt kadınlar vardır. (SAD SURESİ / 52)
              * İşte hesap günü size va'dedilen budur. (SAD SURESİ / 53)
              * Şüphesiz bu, Bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok. (SAD SURESİ / 54)
              * Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah'ın va'didir. Allah, va'dinden dönmez. (ZÜMER SURESİ / 20)
              * Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin." (ZÜMER SURESİ / 73)
              * (Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (ZÜMER SURESİ / 74)
              * "Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki onlara (bunu) va'dettin; babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları da. Gerçekten Sen, üstün ve güçlü olansın, hüküm ve hikmet sahibisin." (MÜ'MİN SURESİ / Karizmatik
              * "Kim bir kötülük işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza görmez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mü'min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler." (MÜ'MİN SURESİ / 40)
              * Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin." (FUSSİLET SURESİ / 30)
              * (O gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine çöküvermiştir. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahçelerindedirler. Rableri katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur. (ŞURA SURESİ / 22)
              * "Siz ve eşleriniz cennete girin; 'sevinç içinde ağırlanacaksınız." (ZUHRUF SURESİ / 70)
              * "Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı her şey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız." (ZUHRUF SURESİ / 71)
              * "İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur." (ZUHRUF SURESİ / 72)
              * "Orda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz." (ZUHRUF SURESİ / 73)
              * Muttakilere gelince; muhakkak onlar, güvenli bir makamdadırlar. (DUHAN SURESİ / 51)
              * Cennetlerde ve pınarlarda, (DUHAN SURESİ / 52)
              * Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler, karşılıklı (otururlar). (DUHAN SURESİ / 53)
              * İşte böyle; ve biz onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir. (DUHAN SURESİ / 54)
              * Orda, güvenlik içinde her türlü meyveyi istiyorlar; (DUHAN SURESİ / 55)
              * Orda, ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur. (DUHAN SURESİ / 56)
              * Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu? (MUHAMMED SURESİ / 15)
              * Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır. (KAF SURESİ / 31)
              * "Ona 'esenlik ve barış (selam)la' girin. Bu, ebedilik günüdür." (KAF SURESİ / 34)
              * Orda diledikleri her şey onlarındır; katımızda daha fazlası da var. (KAF SURESİ / 35)
              * Şüphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar; (ZARİYAT SURESİ / 15)
              * Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı. (ZARİYAT SURESİ / 16)
              * Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler; (TUR SURESİ / 17)
              * Rablerinin verdikleriyle 'sevinçli ve mutludurlar'. Rableri, kendilerini 'çılgınca yanan cehennemin' azabından korumuştur. (TUR SURESİ / 18)
              * "Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için." (TUR SURESİ / 19)
              * Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz. (TUR SURESİ / 20)
              * Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik. (TUR SURESİ / 22)
              * Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki, onda ne 'boş ve saçma bir söz', ne günaha sokma yoktur. (TUR SURESİ / 23)
              * Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.' (TUR SURESİ / 24)
              * Kimi kimine dönüp sorarlar; (TUR SURESİ / 25)
              * Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık." (TUR SURESİ / 26)
              * "Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve 'hücrelere kadar işleyen kavurucu' azabdan korudu." (TUR SURESİ / 27)
              * Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır. (NECM SURESİ / 15)
              * Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır. (RAHMAN SURESİ / 46)
              * Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler. (RAHMAN SURESİ / 48)
              * İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır. (RAHMAN SURESİ / 50)
              * İkisinde de her meyveden iki çift vardır. (RAHMAN SURESİ / 52)
              * Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay)dır. (RAHMAN SURESİ / 54)
              * Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. (RAHMAN SURESİ / 56)
              * Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler. (RAHMAN SURESİ / 58)
              * İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır? (RAHMAN SURESİ / 60)
              * Bu-ikisinin ötesinde iki cennet daha var. (RAHMAN SURESİ / 62)
              * Alabildiğine yemyeşildirler. (RAHMAN SURESİ / 64)
              * İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır. (RAHMAN SURESİ / 66)
              * İçlerinde (her türden) meyve, eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır. (RAHMAN SURESİ / 68)
              * Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır. (RAHMAN SURESİ / 70)
              * Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar. (RAHMAN SURESİ / 72)
              * Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. (RAHMAN SURESİ / 74)
              * Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar. (RAHMAN SURESİ / 76)
              * Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir. (VAKIA SURESİ / 10)
              * İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır. (VAKIA SURESİ / 11)
              * Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde; (VAKIA SURESİ / 12)
              * Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden, (VAKIA SURESİ / 13)
              * Birazı da sonrakilerden. (VAKIA SURESİ / 14)
              * 'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler. (VAKIA SURESİ / 15)
              * Karşılıklı yaslanmışlardır. (VAKIA SURESİ / 16)
              * Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır; (VAKIA SURESİ / 17)
              * Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler, (VAKIA SURESİ / 18)
              * Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir. (VAKIA SURESİ / 19)
              * Arzulayıp-seçecekleri meyveler, (VAKIA SURESİ / 20)
              * Canlarının çektiği kuş eti. (VAKIA SURESİ / 21)
              * Ve iri gözlü huriler, (VAKIA SURESİ / 22)
              * Sanki saklı inciler gibi; (VAKIA SURESİ / 23)
              * Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur); (VAKIA SURESİ / 24)
              * Orada, ne 'saçma ve boş bir söz' işitirler, ne günaha sokma. (VAKIA SURESİ / 25)
              * Yalnızca bir söz (işitirler "Selam, selam." (VAKIA SURESİ / 26)
              * "Ashab-ı Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-ı Yemin." (VAKIA SURESİ / 27)
              * Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), (VAKIA SURESİ / 28)
              * Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları, (VAKIA SURESİ / 29)
              * Yayılıp-uzanmış gölgeler, (VAKIA SURESİ / 30)
              * Durmaksızın akan su(lar); (VAKIA SURESİ / 31)
              * Ve (daha) birçok meyveler arasında, (VAKIA SURESİ / 32)
              * Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler). (VAKIA SURESİ / 33)
              * Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler). (VAKIA SURESİ / 34)
              * Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık. (VAKIA SURESİ / 35)
              * Onları hep bakireler olarak kıldık, (VAKIA SURESİ / 36)
              * Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt, (VAKIA SURESİ / 37)
              * "Ashab-ı Yemin" olanlar için. (VAKIA SURESİ / 38)
              * (Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden, (VAKIA SURESİ / 39)
              * Birçoğu da sonrakilerdendir. (VAKIA SURESİ / 40)
              * Eğer o (ölecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise, (VAKIA SURESİ / 88)
              * Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur). (VAKIA SURESİ / 89)
              * Ve eğer "Ashab-ı Yemin"den ise, (VAKIA SURESİ / 90)
              * Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana. (VAKIA SURESİ / 91)
              * O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur. (HADİD SURESİ / 12)
              * Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiç bir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (MÜCADELE SURESİ / 22)
              * Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı 'umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.' (HAŞR SURESİ / 20)
              * O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur. (SAFF SURESİ / 12)
              * Sizi toplanma günü için bir arada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah'a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş (fevz)' budur. (TEĞABÜN SURESİ / 9)
              * İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir. (TALAK SURESİ / 11)
              * Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını örnek verdi. Hani demişti ki: "Rabbim bana kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar." (TAHRİM SURESİ / 11)
              * Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler. (MUTAFFİFİN SURESİ / 23)
              * Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır" derlerdi. (MUTAFFİFİN SURESİ / 32)
              * Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (BÜRUC SURESİ / 11)
              * O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler. (ĞAŞİYE SURESİ / Karizmatik
              * Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur. (ĞAŞİYE SURESİ / 9)
              * Yüksek bir cennettedir. (ĞAŞİYE SURESİ / 10)
              * Orda anlamsız bir söz işitmez. (ĞAŞİYE SURESİ / 11)
              * Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır. (ĞAŞİYE SURESİ / 12)
              * Orda 'yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır; (ĞAŞİYE SURESİ / 13)
              * Konulmuş (içecek dolu) kaplar, (ĞAŞİYE SURESİ / 14)
              * Dizi dizi yastıklar, (ĞAŞİYE SURESİ / 15)
              * Ve serilmiş yaygılar. (ĞAŞİYE SURESİ / 16)
              * Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, (FECR SURESİ / 27)
              * Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. (FECR SURESİ / 28)
              * Artık kullarımın arasına gir. (FECR SURESİ / 29)
              * Cennetime gir. (FECR SURESİ / 30)
              * İman edip salih amellerde bulunanlar ise; işte onlar da, yaratılmışların en hayırlılarıdır. (BEYYİNE SURESİ / 7)
              * Rableri katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir. (BEYYİNE SURESİ / 8 )
              [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
              Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
              Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

              Yorum


                #8
                Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

                CESET KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


                Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

                * Derken, Allah, ona, yeri eşiyerek kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösteren bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun" dedi. "Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?" Artık o, pişman olmuştu. (MAİDE SURESİ / 31)
                * Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, bizim ayetlerimizden habersizdirler. (YUNUS SURESİ / 92)
                * Biz onları, yemek yemez cesetler kılmadık ve onlar ölümsüz değillerdi. (ENBİYA SURESİ / Karizmatik
                * Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü. (SAD SURESİ / 34 )
                [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                Yorum


                  #9
                  Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

                  CEZA KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


                  Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

                  * Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara 'ibret verici bir ceza', takva sahipleri için de bir öğüt kıldık. (BAKARA SURESİ / 66)
                  * Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz. Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, Kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. (BAKARA SURESİ / 85)
                  * Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. (BAKARA SURESİ / 191)
                  * Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, hacc'da üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır. (BAKARA SURESİ / 196)
                  * İsrailoğullarına sor, onlara nice açık ayet(ler) verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah'ın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) şüphesiz Allah, cezası pek şiddetli olandır. (BAKARA SURESİ / 211)
                  * İşte bunların cezası, Allah'ın meleklerin ve bütün insanların lanetlerinin üzerine olmasıdır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 87)
                  * İçinizden özgür mü'min kadınları nikahlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir. Öyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) maruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, özgür kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın.) Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (NİSA SURESİ / 25)
                  * Kim bir mü'mini kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazaplanmış, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azab hazırlamıştır. (NİSA SURESİ / 93)
                  * Ne sizin kuruntularınızla, ne de Kitap Ehlinin kuruntularıyla değil. Kim kötülük yaparsa, onunla ceza görür; o, Allah'tan başka bir veli (dost) ve bir yardımcı bulamaz. (NİSA SURESİ / 123)
                  * Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. (NİSA SURESİ / 157)
                  * "Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin halkından olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur." (MAİDE SURESİ / 29)
                  * Allah'a ve Resûlü'ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azab vardır. (MAİDE SURESİ / 33)
                  * Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık, Allah'tan, 'tekrarı önleyen kesin bir ceza' olmak üzere ellerini kesin. Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (MAİDE SURESİ / 38)
                  * De ki: "Allah katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır." (MAİDE SURESİ / 60)
                  * Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir keffaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tadmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öc alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öc sahibidir. (MAİDE SURESİ / 95)
                  * Bilin ki, Allah gerçekten cezası pek şiddetli olandır. Ve Allah bağışlayandır, esirgeyendir. (MAİDE SURESİ / 98)
                  * Ve kendi zanlarınca dediler ki: "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O'na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah'ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir. (EN'AM SURESİ / 138)
                  * Bir de dediler ki: "Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca bizim erkeklerimize aittir, eşlerimize ise haramdır. Eğer o, ölü doğarsa onlar da bunda ortaktırlar." Allah, (bu) düzmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir. (EN'AM SURESİ / 139)
                  * Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız. (EN'AM SURESİ / 146)
                  * Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katı vardır, kim bir kötülükle gelirse, onun mislinden başkasıyla cezalandırılmaz ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. (EN'AM SURESİ / 160)
                  * Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız. (A'RAF SURESİ / 40)
                  * Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız. (A'RAF SURESİ / 41)
                  * Dediler ki: "Onu ve kardeşini şimdilik bekletiver (vereceğin cezayı ertele), şehirlere de toplayıcılar yolla"; (A'RAF SURESİ / 111)
                  * Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı? (A'RAF SURESİ / 147)
                  * Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir. İşte biz, 'yalan düzüp-uyduranları' böyle cezalandırırız. (A'RAF SURESİ / 152)
                  * İsimlerin en güzeli Allah'ındır. Öyleyse O'na bunlarla dua edin. O'nun isimlerinde 'aykırılığa (ve inkâra) sapanları' bırakın. Yapmakta oldukları dolayısıyla yakında cezalandırılacaklardır. (A'RAF SURESİ / 180)
                  * (Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkâr edenleri azablandırdı. Bu, inkârcıların cezasıdır. (TEVBE SURESİ / 26)
                  * Öyleyse kazandıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar. (TEVBE SURESİ / 82)
                  * Onlara geri döndüğünüzde kendilerinden vazgeçmeniz için Allah'a and içecekler. Artık siz onlara sırt çevirin. Onlar gerçekten pistirler. Kazanmakta olduklarının bir cezası olarak, barınma yerleri cehennemdir. (TEVBE SURESİ / 95)
                  * Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız. (YUNUS SURESİ / 13)
                  * Sonra o zulmetmekte olanlara: "Sürekli azabı tadın" denilecek. Kazandıklarınız dışında, bir başka şeyle mi cezalandırılacaktınız?" (YUNUS SURESİ / 52)
                  * Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azabtan başka cezası ne olabilir?" (YUSUF SURESİ / 25)
                  * "Öyleyse" dediler. "Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?" (YUSUF SURESİ / 74)
                  * Dediler ki: "Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir. İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız." (YUSUF SURESİ / 75)
                  * Onlar, iyilikten önce kötülüğü çabuklaştırmak istiyorlar; oysa onlardan önce nice örnekler gelip-geçmiştir. Ve şüphesiz, senin Rabbin, zulümlerine karşılık insanlar için bağışlama sahibidir ve şüphesiz senin Rabbin, cezası çok şiddetli olandır. (RA'D SURESİ / 6)
                  * Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır. (RA'D SURESİ / 13)
                  * (Bu azab,) Allah'ın her nefsi kendi kazandığıyla cezalandırması içindir. Şüphesiz Allah, hesabı pek çabuk görendir. (İBRAHİM SURESİ / 51)
                  * Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır. (NAHL SURESİ / 126)
                  * Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık. (İSRA SURESİ / Karizmatik
                  * Demişti ki: "Git, onlardan kim sana uyarsa, şüphesiz sizin cezanız cehennemdir; eksiksiz bir ceza." (İSRA SURESİ / 63)
                  * Bu, şüphesiz, onların ayetlerimizi inkar etmelerine ve: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" demelerine karşılık cezalarıdır. (İSRA SURESİ / 98)
                  * İşte, inkâr etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir. (KEHF SURESİ / 106)
                  * Sonra onların arkasından öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı kaybettiler ve şehvetlerine kapılıp-uydular. Böylece bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. (MERYEM SURESİ / 59)
                  * Dedi ki: "Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: "Bana dokunulmasın&quot deyip yerinmendir." Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız." (TAHA SURESİ / 97)
                  * İşte biz ölçüsüzce davrananları ve Rabbinin ayetlerine inanmayanları böyle cezalandırırız; ahiretin azabı ise gerçekten daha şiddetli ve daha süreklidir. (TAHA SURESİ / 127)
                  * Onlardan her kim: "Gerçekten ben, O'nun dışında bir ilahım" diyecek olsa, bu durumda biz onu cehennemle cezalandırırız. Zalimleri biz böyle cezalandırırız. (ENBİYA SURESİ / 29)
                  * Dediler ki: "Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar." (ENBİYA SURESİ / 61)
                  * Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun. (MÜ'MİNUN SURESİ / 41)
                  * Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit bulunsun. (NUR SURESİ / 2)
                  * Onun (kadının) da dört kere Allah adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır. (NUR SURESİ / Karizmatik
                  * Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azab vardır. (NUR SURESİ / 11)
                  * O gün, Allah hak ettikleri cezayı eksiksiz verecektir ve onlar da Allah'ın hiç şüphesiz hak olduğunu bileceklerdir. (NUR SURESİ / 25)
                  * Ve onlar, Allah ile beraber başka bir ilah'a tapmazlar. Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa 'ağır bir ceza ile' karşılaşır. (FURKAN SURESİ / 68)
                  * Kim bir kötülükle gelirse, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılır (ve onlara "Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?" (denir). (NEML SURESİ / 90)
                  * Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık. Biz (nimete) nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız? (SEBE' SURESİ / 17)
                  * Za'fa uğratılanlar da büyüklük taslayanlara: "Hayır, siz gece ve gündüz hileli düzenler (kurup) bizim Allah'ı inkar etmemizi ve O'na eşler koşmamızı bize emrediyordunuz" dediler. Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını saklarlar; biz de inkâr edenlerin boyunlarına halkalar geçirdik. Onlar, yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı? (SEBE' SURESİ / 33)
                  * İnkar edenlere gelince, onlar için de cehennem ateşi vardır. Onlar için ne, karar verilir, ki böylece ölüversinler, ne de kendilerine onun azabından (bir şey) hafifletilir. İşte biz, her nankör olanı böyle cezalandırırız. (FATIR SURESİ / 36)
                  * Yaptıklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız. (SAFFAT SURESİ / 39)
                  * Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası pek şiddetli olan ve lütuf sahibi (Allah'tan). O'ndan başka ilah yoktur. Dönüş O'nadır. (MÜ'MİN SURESİ / 3)
                  * Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra (sayısı çok) fırkalar da. Her ümmet, kendi elçilerini (susturmak için) yakalamaya yeltendi. Hakkı, onunla yürürlükten kaldırmak için, 'batıla-dayanarak' mücadeleye giriştiler. Ben de onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış? (MÜ'MİN SURESİ / 5)
                  * Çünkü gerçekten onlar, Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar inkâr ederlerdi. Bu yüzden Allah, onları (azabla) yakalayıverdi. Şüphesiz O, kuvvetli olandır, cezalandırması şiddetlidir. (MÜ'MİN SURESİ / 22)
                  * "Kim bir kötülük işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza görmez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mü'min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler." (MÜ'MİN SURESİ / 40)
                  * Artık gerçekten o inkar edenlere şiddetli bir azap taddıracağız ve yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız. (FUSSİLET SURESİ / 27)
                  * Bu, Allah'ın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkar etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için ebedilik yurdu vardır. (FUSSİLET SURESİ / 28)
                  * Bu, Allah'ın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkar etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için ebedilik yurdu vardır. (FUSSİLET SURESİ / 28)
                  * İman edenlere de ki: "(Allah'ın) Onları kazandıklarıyla cezalandırması için, Allah'ın günlerini ummayanları (şimdilik) bağışlasınlar." (CASİYE SURESİ / 14)
                  * İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız." (AHKAF SURESİ / 20)
                  * Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eder. Böylece meskenlerinden başka, hiç bir şey(leri) görünemez duruma düştüler. İşte biz, suçlu-günahkar bir kavmi böyle cezalandırırız. (AHKAF SURESİ / 25)
                  * Şüphesiz din (hesap ve ceza) da mutlaka gerçekleşecektir. (ZARİYAT SURESİ / 6)
                  * "Hesap ve ceza (din) günü ne zaman?" diye sorarlar. (ZARİYAT SURESİ / 12)
                  * "Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz." (TUR SURESİ / 16)
                  * Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır; öyle ki, kötülükte bulunanları, yaptıkları dolayısıyla cezalandırır, güzel davranışta bulunanları da daha güzeliyle ödüllendirir. (NECM SURESİ / 31)
                  * İşte bu, onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir. (VAKIA SURESİ / 56)
                  * İşte o vakit, eğer ceza görmeyecek iseniz, (VAKIA SURESİ / 86)
                  * Bu, onların Allah'a ve O'nun Resûlü'ne 'başkaldırıp ayrılık çıkarmaları' dolayısıyladır. Kim Allah'a başkaldırıp-ayrılık çıkarırsa, muhakkak Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır. (HAŞR SURESİ / 4)
                  * Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü'ne verdiği fey, Allah'a, Resûl'e, (ve Resûl'e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır. (HAŞR SURESİ / 7)
                  * Sonunda onların akibetleri, şüphesiz ateşin içinde ikisinin de süresiz olarak kalıcı olmalarıdır. İşte zalim olanların cezası budur. (HAŞR SURESİ / 17)
                  * Ey inkâr edenler, bugün özür beyan etmeyin. Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz. (TAHRİM SURESİ / 7)
                  * "Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk." (MÜDDESSİR SURESİ / 46)
                  * (İşlediklerine) Uygun olan bir ceza olarak, (NEBE' SURESİ / 26 )
                  [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                  Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                  Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

                    CİHAD KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


                    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

                    * Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. (BAKARA SURESİ / 190)
                    * Haram ay, haram aya karşılıktır; hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa, onun saldırdığı gibi siz de ona saldırın. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki Allah, muhakkak ki korkup-sakınanlarla beraberdir. (BAKARA SURESİ / 194)
                    * Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (BAKARA SURESİ / 216)
                    * Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. (BAKARA SURESİ / 218)
                    * Musa'dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine: "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi, O: "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir. (BAKARA SURESİ / 246)
                    * Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, Allah'tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 157)
                    * Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır." (AL-İ İMRAN SURESİ / 195)
                    * Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz. (AL-İ İMRAN SURESİ / 200)
                    * Ey iman edenler, (düşmanlarınıza karşı) tedbirinizi alın da savaşa bölük bölük çıkın ya da topluca çıkın. (NİSA SURESİ / 71)
                    * Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz. (NİSA SURESİ / 74)
                    * Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (NİSA SURESİ / 75)
                    * İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır. (NİSA SURESİ / 76)
                    * Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve: "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz 'bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar' bile haksızlığa uğratılmayacaksınız." (NİSA SURESİ / 77)
                    * Artık sen Allah yolunda savaş, kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın. Mü'minleri hazırlayıp-teşvik et. Umulur ki Allah, küfredenlerin ağır-baskılarını geri püskürtür. Allah, 'kahredici baskısıyla' daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur. (NİSA SURESİ / 84)
                    * Onlar, kendilerinin inkâra sapmaları gibi sizin de inkâra sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine yüz çevirirlerse, artık onları tutun ve her nerede ele geçirirseniz öldürün. Onlardan ne bir veli (dost) edinin, ne de bir yardımcı. (NİSA SURESİ / 89)
                    * Mü'minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va'detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (NİSA SURESİ / 95)
                    * Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır. (NİSA SURESİ / 101)
                    * İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır. (NİSA SURESİ / 102)
                    * (Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (NİSA SURESİ / 104)
                    * Ey iman edenler, toplu olarak kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onlara arka çevirmeyin (savaştan kaçmayın). (ENFAL SURESİ / 15)
                    * Kim onlara böyle bir günde -yine savaşmak için bir yana çekilen ya da bir başka bölüğe katılmak için yer tutanın dışında- arkasını çevirirse, gerçekten o, Allah'tan bir gazaba uğramıştır ve onun barınma yeri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o. (ENFAL SURESİ / 16)
                    * Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir. (ENFAL SURESİ / 39)
                    * Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız. (ENFAL SURESİ / 45)
                    * Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. (ENFAL SURESİ / 60)
                    * Ey Peygamber, mü'minleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlub edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kâfirlerden binini yener. Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur. (ENFAL SURESİ / 65)
                    * Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir za'f olduğunu bildi. Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah'ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir. (ENFAL SURESİ / 66)
                    * Hiç bir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya kadar esir alması yakışmaz. Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size) ahireti istemektedir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (ENFAL SURESİ / 67)
                    * Onlarla çarpışınız. Allah, onları sizin ellerinizle azablandırsın, hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin, mü'minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun. (TEVBE SURESİ / 14)
                    * Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan ve Resûlü'nden ve mü'minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah 'bilip (ortaya) çıkarmadan' bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (TEVBE SURESİ / 16)
                    * Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez. (TEVBE SURESİ / 19)
                    * İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (TEVBE SURESİ / 20)
                    * De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (TEVBE SURESİ / 24)
                    * Andolsun, Allah birçok yerlerde ve Huneyn gününde size yardım etti. Hani çok sayıda oluşunuz sizi böbürlendirip-gururlandırmıştı, fakat size bir şey de sağlayamamıştı. Yer ise, bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonra arkanıza dönüp gerisin geri gitmiştiniz. (TEVBE SURESİ / 25)
                    * (Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkâr edenleri azablandırdı. Bu, inkârcıların cezasıdır. (TEVBE SURESİ / 26)
                    * Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resûlü'nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın. (TEVBE SURESİ / 29)
                    * Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır. (TEVBE SURESİ / 38)
                    * Eğer savaşa kuşanıp-çıkmazsanız, O sizi pek acı bir azabla azablandıracak ve yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir. Siz O'na hiç bir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, her şeye güç yetirendir. (TEVBE SURESİ / 39)
                    * Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (TEVBE SURESİ / 41)
                    * Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık." diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor. (TEVBE SURESİ / 42)
                    * Eğer (savaşa) çıkmak isteselerdi, herhalde ona bir hazırlık yaparlardı. Ancak Allah, (savaşa) gönderilmelerini çirkin gördü de ayaklarını doladı ve; "(Onlara) Siz de oturanlarla birlikte oturun" denildi. (TEVBE SURESİ / 46)
                    * Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır. Allah, zulmedenleri bilir. (TEVBE SURESİ / 47)
                    * Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş açılana (mü'minlere, savaşma) izni verildi. Şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye güç yetirendir. (HAC SURESİ / 39)
                    * Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır. (HAC SURESİ / 40)
                    * Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur'an'da) da sizi "müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı. (HAC SURESİ / 78)
                    * Bizim uğrumuzda cihad edenlere, şüphesiz yollarımızı gösteririz. Gerçeten Allah, ihsan edenlerle beraberdir. (ANKEBUT SURESİ / 69)
                    * Öyleyse, inkâr edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları 'iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da' artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmaz. (MUHAMMED SURESİ / 4)
                    * Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslama ve müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. (MUHAMMED SURESİ / 7)
                    * İman edenler, derler ki: "(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan): (MUHAMMED SURESİ / 20)
                    * Öyleyse, siz üstün (bir durumda) iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Allah, sizinle beraberdir; O, sizin amellerinizi asla eksiltmez. (MUHAMMED SURESİ / 35)
                    * Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: "Siz yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acı bir azab ile azablandırır." (FETİH SURESİ / 16)
                    * Kör olana güçlük (sorumluluk) yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederse, (Allah) onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de sırt çevirirse, onu acı bir azab ile azablandırır. (FETİH SURESİ / 17)
                    * Kafir olanlar, sizinle savaşmış olsalardı, arkalarını dönüp kaçarlardı; sonra, ne bir veli (koruyucu dost), ne bir yardımcı bulamazlardı. (FETİH SURESİ / 22)
                    * Ki onlar, inkâr ettiler, sizi Mescid-i Haram'dan ve durdurulmakta (bekletilmekte) olan hediyeleri (kurbanları), yerlerine varmaktan alıkoydular. Eğer kendilerini bilmediğiniz mü'min erkekler ve mü'min kadınları, bilgisizlik dolayısıyla darmadağın edip de bu yüzden size 'dayanılmaz bir sıkıntı' dokunmayacak olsaydı (o zaman durum farklı olurdu. Durumunun böyle olması,) Allah'ın dilediğini rahmetine sokması içindir. Eğer (karışık yaşayan mü'minler), seçilip ayrılmış olsalardı, muhakkak içlerinden inkâr edenleri acı bir azab ile azablandırırdık. (FETİH SURESİ / 25)
                    * Mü'minlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah'ın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever. (HUCURAT SURESİ / 9)
                    * Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (MÜMTEHİNE SURESİ / Karizmatik
                    * Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir. (MÜMTEHİNE SURESİ / 9)
                    * Ve eğer eşlerinizden (kafirlere kaçmalarından dolayı) herhangi bir şey kafirlere geçer, böylece siz de (savaşta onları yenip) ganimete kavuşursanız, eşleri (kaçıp) gidenlere (mehir olarak) harcama yaptıklarının bir mislini verin. Kendisine iman ettiğiniz Allah'tan sakının. (MÜMTEHİNE SURESİ / 11)
                    * Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (SAFF SURESİ / 4)
                    * Allah'a ve O'nun Resulü'ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. (SAFF SURESİ / 11)
                    * Ey Peygamber, kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı 'sert ve caydırıcı' davran. Onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü bir dönüş yeridir o. (TAHRİM SURESİ / 9 )
                    [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                    Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                    Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

                      CİMRİLİK KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


                      Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

                      * Allah'ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 180)
                      * Onlar, cimrilikte bulunurlar, insanlara da cimriliği emreder (önerir)ler. Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini gizli tutarlar. Biz o kafirlere aşağılatıcı bir azab hazırlamışızdır. (NİSA SURESİ / 37)
                      * Ey iman edenler, gerçek şu ki, (yahudi) bilginlerinden ve (hristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. (TEVBE SURESİ / 34)
                      * Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek). (TEVBE SURESİ / 35)
                      * Elini boynunda bağlanmış olarak kılma, büsbütün de açık tutma. Sonra kınanır, hasret (pişmanlık) içinde kalakalırsın. (İSRA SURESİ / 29)
                      * De ki: "Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine malik olsaydınız, bu durumda harcama endişesiyle gerçekten (cimrilik edip elinizde) tutardınız. İnsan pek cimridir. (İSRA SURESİ / 100)
                      * Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne kısarlar; (harcamaları,) ikisi arasında orta bir yoldur. (FURKAN SURESİ / 67)
                      * Ki onlar, cimrilik ederler ve insanlara cimriliği emr (tavsiye) ederler. Her kim yüz çevirirse, artık şüphesiz Allah, Ğaniy (hiç bir şeye muhtaç olmayan), Hamid (övülmeye layık olan) O'dur. (HADİD SURESİ / 24)
                      * Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından korunursa; işte onlar, felah bulanlardır. (TEĞABÜN SURESİ / 16)
                      * (Durmaksızın mal ve servet) Toplayıp bir yerde (üstüste) yığmakta olanı. (MEARIC SURESİ / 18)
                      * Eğer sizden onları(n tümünü) isteyip sizi çıplak bırakacak olursa, cimrilik edersiniz ve sizin kinlerinizi de ortaya çıkarmış olur. (MUHAMMED SURESİ / 37)
                      * İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar. (MUHAMMED SURESİ / 38)
                      * Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi. (KALEM SURESİ / 17)
                      * (Bu konuda) Hiç bir istisna yapmıyorlardı. (KALEM SURESİ / 18)
                      * Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela' onun üstünü sarıp-kuşatıverdi. (KALEM SURESİ / 19)
                      * Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup-kapkara kesildi. (KALEM SURESİ / 20)
                      * Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler. (KALEM SURESİ / 21)
                      * "Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın." (KALEM SURESİ / 22)
                      * Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler: (KALEM SURESİ / 23)
                      * "Bugün sakın oraya hiç bir yoksul girip de karşınıza çıkmasın." (KALEM SURESİ / 24)
                      * (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler. (KALEM SURESİ / 25)
                      * Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler. (KALEM SURESİ / 26)
                      * "Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık." (KALEM SURESİ / 27)
                      * ki: "Rabbimiz seni tesbih eder, yüceltiriz; gerçekten bizler zalim imişiz." (KALEM SURESİ / 29)
                      * Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar. (KALEM SURESİ / 30)
                      * "Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınmışız" dediler. (KALEM SURESİ / 31)
                      * "Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimize rağbet eden kimseleriz." (KALEM SURESİ / 32)
                      * İşte azab böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler. (KALEM SURESİ / 33)
                      * "Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı." (HAKKA SURESİ / 34)
                      * O, gayb (haberlerin)e karşı (söylediklerinden dolayı) suçlanamaz (ya da cimrilikte bulunup kıskançlık yapmaz.) (TEKVİR SURESİ / 24)
                      * Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. (FECR SURESİ / 18)
                      * Kim de cimrilik eder, kendini müstağni görürse, (LEYL SURESİ / Karizmatik
                      * Ve en güzel olanı yalan sayarsa, (LEYL SURESİ / 9)
                      * Biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız. (LEYL SURESİ / 10)
                      * Tereddi edeceği (başaşağı düşüşe uğrayacağı) zaman, malı ona hiç yarar sağlamaz. (LEYL SURESİ / 11)
                      * Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur. (MA'UN SURESİ / 3 )
                      [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                      Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                      Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

                        CİNLER KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


                        Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

                        * Cinleri Allah'a ortak koştular. Oysa onları O yaratmıştır. Bir de hiç bir bilgiye dayanmaksızın O'na oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular. O ise nitelendiregeldikleri şeylerden yücedir, uzaktır. (EN'AM SURESİ / 100)
                        * Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak. (EN'AM SURESİ / 112)
                        * Onların tümünü toplayacağı gün: "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki: "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tesbit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki: "Allah'ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir. (EN'AM SURESİ / 128)
                        * Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve size bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar: "Nefislerimize karşı şehadet ederiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler. (EN'AM SURESİ / 130)
                        * (Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmış bir azab ver diyecekler. (Allah da "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (A'RAF SURESİ / 38)
                        * Rabbinin rahmet ettikleri dışında. Onları bunun için yarattı. Böylece Rabbinin (şu) sözü tamamlanıp gerçekleşmiştir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan, (kafirlerin) tümüyle dolduracağım." (HUD SURESİ / 119)
                        * Ve Cann'ı da daha önce 'nüfuz eden kavurucu' ateşten yaratmıştık. (HİCR SURESİ / 27)
                        * De ki: "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile- onun bir benzerini getiremezler." (İSRA SURESİ / 88)
                        * Hani meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik; İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir. (KEHF SURESİ / 50)
                        * Süleyman'a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı. (NEML SURESİ / 17)
                        * Cinlerden ifrit: "Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim." dedi. (NEML SURESİ / 39)
                        * Böylece onun (Süleymanın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara, asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o, yere yıkılıp-düşünce, açıkca ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azab içinde kalıp-yaşamazlardı. (SEBE' SURESİ / 14)
                        * (Melekler) Derler ki: "Sen yücesin, bizim velimiz sensin, onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapıyordu ve çoğu onlara iman etmişlerdi." (SEBE' SURESİ / 41)
                        * Onlar, kendisiyle (Allah ile) cinler arasında bir soy-bağı kurdular. Oysa andolsun, cinler de onların gerçekten (azab için getirilip) hazır bulundurulacaklarını bilmişlerdir. (SAFFAT SURESİ / 158)
                        * İnkâr edenler dediler ki: "Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster, ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar." (FUSSİLET SURESİ / 29)
                        * İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde (azab) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır. (AHKAF SURESİ / 18)
                        * Hani cinlerden birkaçını, Kur'an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: "Kulak verin;" sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler. (AHKAF SURESİ / 29)
                        * Dediler ki: "Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan bir kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip-iletmektedir." (AHKAF SURESİ / 30)
                        * Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. (ZARİYAT SURESİ / 56)
                        * Cann'ı (cinni) da 'yalın-dumansız bir ateşten' yarattı. (RAHMAN SURESİ / 15)
                        * Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaksızın aşamazsınız. (RAHMAN SURESİ / 33)
                        * İkinizin de üzerine ateşten yalın bir alev ve (bakır gibi erimiş) kıpkızıl bir duman salıverilir de 'kurtulup-başaramazsınız.' (RAHMAN SURESİ / 35)
                        * İşte o gün, ne insana, ne cinne günahından sorulmaz. (RAHMAN SURESİ / 39)
                        * Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. (RAHMAN SURESİ / 56)
                        * Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. (RAHMAN SURESİ / 74)
                        * De ki: "Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler: -Doğrusu biz, (büyük) hayranlık uyandıran bir Kur'an dinledik" (CİN SURESİ / 1)
                        * "O (Kur'an), 'gerçeğe ve doğruya' yöneltip-iletiyor. Bu yüzden ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız." (CİN SURESİ / 2)
                        * Elbette, Rabbimizin şanı yücedir. O, ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk." (CİN SURESİ / 3)
                        * "Doğrusu şu: Bizim beyinsizlerimiz, Allah'a karşı 'bir sürü saçma şeyler' söylemişler." (CİN SURESİ / 4)
                        * "Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemiyeceklerini sanmıştık." (CİN SURESİ / 5)
                        * "Bir de şu gerçek var: İnsanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı." (CİN SURESİ / 6)
                        * "Ve onlar, sizin de sandığınız gibi Allah'ın hiç kimseyi kesin olarak diriltmeyeceğini sanmışlardı." (CİN SURESİ / 7)
                        * "Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk." (CİN SURESİ / Karizmatik
                        * "Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur." (CİN SURESİ / 9)
                        * "Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?" (CİN SURESİ / 10)
                        * "Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz." (CİN SURESİ / 11)
                        * "Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiç bir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık." (CİN SURESİ / 12)
                        * "Elbette biz, o yol gösterici (Kur'an'ı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından." (CİN SURESİ / 13)
                        * "Ve elbette bizden müslüman olanlar da var, zulmedenler de. İşte (Allah'a) teslim olanlar, artık onlar 'gerçeği ve doğruyu' araştırıp-bulanlardır." (CİN SURESİ / 14)
                        * Zulmedenler ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır. (CİN SURESİ / 15)
                        * Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar); (NAS SURESİ / 5)
                        * Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olan her hannas'tan Allah'a sığınırım). (NAS SURESİ / 6 )
                        [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                        Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                        Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

                          CİNSİ SAPIKLAR KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


                          Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

                          * "Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz? (ŞUARA SURESİ / 165)
                          * "Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz." (ŞUARA SURESİ / 166)
                          * Dediler ki: "Ey Lut, eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten (burdan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın." (ŞUARA SURESİ / 167)
                          * Lut da; hani kavmine demişti ki: "Siz, açıkça gördüğünüz halde, yine de o çirkin utanmazlığı yapacak mısınız?" (NEML SURESİ / 54)
                          * "Siz gerçekten, kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Hayır, siz (yaptığı şeyi) bilmeyen bir kavimsiniz." (NEML SURESİ / 55)
                          * "Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve bir araya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah'ın azabını getir" demek oldu. (ANKEBUT SURESİ / 29 )
                          [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                          Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                          Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

                            CİVAN KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


                            Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

                            * Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.' (TUR SURESİ / 24)
                            * Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın. (İNSAN SURESİ / 19 )
                            [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                            Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                            Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: C Harfi ile başlayan ayetler

                              CİZYE KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER


                              Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

                              * Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resûlü'nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam'ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın. (TEVBE SURESİ 29
                              [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                              Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                              Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X