SALAVATIN FAYDALARI
"Allah ve mellekleri Peygamber'e salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve içtenlikle ona selam verin." [1]
"Ant olsun, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar için Allah'ın Resulü'nde güzel bir örnek vardır." [2]
Salâvat, Kur'an ve sünnette önemli bir yere sahip olan ve her Müslüman'ın günlük namazlarının teşehhüdünde sürekli olarak tekrarladığı bir zikirdir. Salâvatla ilgili olarak bir makalemizde salâvatın önemi üzerinde durduk ve onun Umeyye oğulları tarafından tahrife uğradığını ve günümüzde de ne yazık ki bazı Müslümanların salavatı tahrife uğramış şekliyle söylemeye adet ettiklerini açıkladık ve salavatın doğru şeklinin "Allahumme salli ala Muhammed ve Âl-i Muhammed" olduğuna değindik.
Şimdi ise ilk önce Kur'an ve hadisler ışığında salâvatın faydalarına değineceğiz ve sonra da Ehl-i Sünnet kaynaklarında salâvatla ilgili olarak var olan hadislere yer vereceğiz.
Konuya girmeden önce salâvat getirmenin Resulullah (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'i için de manevî bir faydasının olup olmadığı üzerinde duracağız.
Acaba salavatın sadece salavat getirene mi faydası var, yoksa Hz. Peygamber (s.a.a.) ve onun Ehl-i Beyt'ine de faydası olur mu? Bu konuda âlimlerin görüşleri farklıdır.
Şehid-i Sanî, Şerh-i Lüm'a adlı kitabında şöyle der:
"Peygamber (s.a.a)'e salavat getirmenin faydası salavat getirenedir. Çünkü Allah Teala Peygamber (s.a.a)'e o kadar yüksek bir makam ve mevki vermiştir ki, artık onun makamını yüceltecek bir şey yoktur. Hadislerde ve alimlerin sözlerinde Peygamber'in o yüce makamı açıklanmıştır."[3]
Muhammed Taki Meclisî'den şöyle nakledilmiştir:
"Ümmetinin dua ve salavatı sonucu Peygamber'in (s.a.a) kemali artacak olursa, kâmil nâkıstan faydalanmıştır demektir. Bu ise, aklen muhaldir." [4]
Bunların karşısında Cemaleddin Hansarî (r.a) Şerh-i Lüm'a kitabının hamişinde şöyle der:
"Salavat getirmenin, Peygamber ve Ehl-i Beyt'inin derecelerinin yükselmesinde etkili olması uzak bir ihtimal değildir. Çünkü Allah Teala'ya yakınlık dereceleri ve O'nun yanında makam sahibi olmak sınırsızdır. Dolayısıyla Peygamber (s.a.a)'e gönderilen salavatın, onu olduğu dereceden daha yüksek dereceye yükseltmesi mümkündür."[5]
Allame Seyyid Ali Han, Sahife-i Seccadiye'nin şerhinde bu konu hakkında şöyle der:
"Salavatın mânası, dünyada İslam'ın yayılıp yerleşmesini ve böylece Resulullah'ın şanının yücelmesini istemektir; ahirette ise onun manevî mevki ve derecesinin yükselmesini talep etmektir."
Sözünün devamında ise şöyle der:
"Bazıları derler ki: "Salavatın faydası sadece salavat getirenedir. Çünkü Allah Teala, ona öyle yüce bir makam vermiştir ki salavat getirenin salavatı ve dua edenin duasının artık bir etkisi olmaz."
Bazları da derler ki: "Salavattan amaç, onun kemalinin çoğalmasını talep etmektir. Bu da onun Allah'a daha fazla yakınlaşmasına sebep olur. Çünkü Allah'ın nimetlerine layık olmanın mertebeleri sonsuzdur."[6]
Her halükârda, salavatın salavat gönderene faydası olmasında hiçbir şüphe yoktur. Dolayısıyla Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'inin dostluğunu kazanabilmemiz ve onların pâk nefeslerinden yardım alabilmemiz için melekutî bir zikir olan salavatı sürekli söylememiz gerekir.
Bizim Peygamber ve Ehl-i Beyt'ine salavat getirmemiz, Allah ve meleklerinin bize salat etmelerine sebep olur. Allah ve meleklerinin salatı ise, bizi karanlılardan nura çıkarır. Nitekim Allah Teala şöyle buyuruyor:
"Öyle bir mâbuttur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için O ve melekleri size salat ederler." [7]
el-Camiat'ul-Kebîre ziyaretinde salavatla ilgili olarak şöyle geçer: "Allah Teala, bizim size salavat getirmemizi, fıtratımız için güzellik, nefsimiz için temizlik kılmıştır."
Yorum