Bismillahirrahmanirrahim
S.1: İnsanın bilmesi ve dikkat etmesi gereken beş asıl (temel ilke) nelerdir?
C.1: İnsanın bilmesi ve dikkat etmesi gereken en önemli şey, dinin beş aslıdır. Bunları doğru anlamak ve doğru anladığından emin olmak gerekir. O beş asıl (temel ilke) şunlardır:
a) Tevhid
b) Adalet
c) Nübüvvet
d) İmamet
e) Mead
S.2: Dinin asılları (temel ilkeleri) olmalarının manası nedir?
C.2: Dinin asılları (temel ilkeleri) olmalarının manası şudur ki, din işlerinden olan her şey, bu beş asla itikat edildiği takdirde sahih ve kabul olur. İnsan bunlara veya bunlardan bazılarına itikat etmezse, ahirette büyük bir tehlike ile karşılaşır.
S.3: Bu beş asla itikat ve bunların doğruluğuna yakin etmenin faydaları nelerdir?
C.3: Bu beş asla itikat ve bunların doğruluğuna yakin etmenin faydaları şunlardır:
a) Bu beş asla itikat etmek, farzlara bağlılığı ve haramları terk ermeyi insana kolaylaştırır. Bu asıllara (temel ilkelere) itikat etmeyen bir kimseyi, farzlara bağlanmaya ve Allah'a itaat etmeye itecek bir sebebin bulamadığını görüyoruz.
b) Bu beş asla itikat etmek, cennetin anahtarı ve cennete girmenin asıl sebebidir. Bu asıllara itikat etmek, itikat edeni mutlaka cennete götürür.
c) Bu asıllara itikat etmeyen kimse, büyük bir tehlike kenarındadır. Bu durum onu ebedî olarak veya kusuruna uygun bir süreliğine cehenneme götürür.
d) Bütün insanlar arasında ortak ve gerçeğe uygun olan tek inanç, insanları birleştirir; aralarında ülfet, ilişkilerinde sevgi oluşturur; onları aynı amellere yönlendirir; verdiği kader birliği duygusuyla onları birbirine bağlar. Böylece toplumun fertlerini kaynaşmaya, yardımlaşmaya ve ortak mesaiye sevk eder.
e) Sağlam ve net bir itikat, insanı hurafeler ve vehimlerden uzaklaştırır; ortaya atılan her düşünceye değil, doğru ve açık bir delili olan şeylere inanmaya iter.
S.4: Tevhid nedir?
C.4: Tevhid ıstılahta; Allah’ı ve varlığın kaynağını bir bilmek anlamındadır. İslâm’da tevhid dini yani; bir, eşsiz ve tek olan Allah’a inanmak O’ndan başka tapılmaya lâyık birinin (mabudun) olmadığını kabullenmektir.
S.5: Tevhid inancı nasıl kâmil olur?
C.5: Tevhid inancımız, ancak şu hususları dikkate alarak kâmil olur:
a) Zatta tevhid
b) Sıfatta tevhid
c) Fiillerde tevhid
d) İbadette tevhid
Eğer bu dört yönde Allah Teâlâ'nın tevhidine (tekliğine) mültezim olursak, ancak o zaman bizden istenen tevhidi gerçekleştirmiş oluruz. İnanmamız ve üzerine davranışlarımızı bina etmemiz gereken tevhid işte budur. İnsan bazen diliyle tevhidi itiraf eder, ama hareket ve davranışları onun tevhide iman etmediğini, Allah’a ortak koştuğunu veya şirk şaibesi olan bir itikada sahip olduğunu veya en azından gizli bir şirke düşmüş olduğunu gösterir.
S.6: Zatta tevhid nedir?
C.6: Zatta tevhid yani; varlık âleminin kaynağının yalnızca bir varlık olduğuna inanmaktır. Yani bütün varlıkları vasıta veya vasıtasız O’nun yarattığına, O’nu ise başka bir varlığın yaratmadığına inanmaktır.
Başka bir deyimle, zatta tevhid yani; bütün varlıkların sadece bir yaratanı olduğuna, varlık âlemini, bütün azamet ve büyüklüğüyle, çokluk ve çeşitliğiyle bir kaynağı (mebde ve menşei) olduğuna inanmaktır.
S.7: Sıfatta tevhid nedir?
C.7: Sıfatta tevhid yani; Allah’ın zati sıfatlarının –ilim, kudret, hayat gibi- zatının özü (kendisi) olduğuna inanmaktır. Allah’ın zati sıfatları kavram açısından çeşitli ve farklıdır. Ama mistak açısından hepsi bir ve Allah’ın zatının kendisi olup bir şeyden fazla değillerdir.
S.8: Fiilde tevhid nedir?
C.8: Fiilde tevhid yani; âlemdeki varlıkların zatları bağımsız olmayıp, Allah’ın yaratığı ve O’na bağımlı olmakla beraber, onların fiilleri (eylemleri) de Allah’ın gücü ve kuvvetiyledir. Yani fiilde de, zatlarında oldukları gibi bağımsız değillerdir.
Başka bir deyimle; zatta tevhid yani; Allah’ın zatta ortağı yoktur. fiilde tevhid yani; Allah etkenlikte (failiyyet) ve tesirde birdir.
S.9:- İbadette tevhid nedir?
C.9: İbadette tevhid, yani; İnsan hiçbir şeyi ve hiç kimseyi yüce Allah’la birlikte tapmaya lâyık görmemeli, O’ndan başkasına boyun eğmemelidir.
Bütün varlık âleminde Allah Teâlâ'dan başka ibadete layık olan birinin olmadığına kesin olarak inanmamız gerekir. Çünkü her şeyin yaratıcısı, her şeyin rızkını veren ve her şeyin maliki olan, yüce Allah'tır. Varlığın aslı, varlığın müdebbiri ve varlık âleminde bulunan her şeye ihsanda bulunan O'dur. Dolayısıyla varlık âleminde Allah’tan başka itaatimize, ibadetimize ve sevgimize layık olan bir kimse yoktur.
S.10: Sıfat-ı Sübutiyye nedir?
C.10: Varlıklar ve yaratılış kanunları üzerinde düşündüğümüzde, birtakım sıfatların Allah için sabit olduğu sonucuna ulaşırız. Allah Teâlâ da Kur'ân-ı Kerim'de bu sıfatların kendisi için sabit olduğunu tekit eder. Peygamberler ve masum vasiler (Ehl-i Beyt İmamları) de onların Allah için sabit olduğunu vurgularlar.
Sıfat-ı Sübutiyye’de asl olan, her kemalin ve her güzel sıfatın en yüksek derecesini Allah Teâlâ için ispat etmektir.
Allah için sabit olan sıfatlar şunlardır:
a) Hayat: Allah Teâlâ daima diridir.
b) Kudret: Allah Teâlâ her şeye kadirdir.
c) İlim: Allah Teâlâ her şeye alimdir.
d) Gına: Allah Teâlâ her şeyden ganidir, hiç kimseye veya hiçbir şeye asla muhtaç olmaz.
e) Sermedîlik: Allah Teâlâ ezelî ve ebedîdir; evveli ve sonu yoktur, ebedî ve daimî olarak vardır.
f) Adalet: Allah Teâlâ adildir, kimseye zulmetmez.
g) Duymak ve görmek (idrak): Allah Teâlâ her şeyi duymakta ve görmektedir. Yani Allah Teâlâ her şeyi idrak etmektedir. İster küçük olsun, ister büyük, hiçbir şey O'na gizli değildir.
h) Tekellüm: Allah Teâlâ mütekellimdir (konuşandır), ama insanda olduğu gibi dil ve ağız gibi bir duyu organı vasıtasıyla değil.
i) İrade ve kerahet: Allah Teâlâ’nın iradesi (istemesi) ve keraheti (istememesi) vardır. Bundan dolayı kullarına emretmekte ve nehyetmektedir.
j) Sıdk: Allah Teâlâ daima sadıktır; kelamı gerçekle mutabıktır, kesinlikle gerçeğe aykırı değildir.
S.11: Sıfat-ı Selbiyye nedir?
C.11: Sıfat-ı selbiyye, Allah Teâlâ'dan nefyettiğimiz ve Allah'ı onlardan tenzih ettiğimiz sıfatlardır. Zira bu sıfatlar, yaratılmışlara uygun olsalar bile, Allah'a nispet noksan (eksiklik) sıfatlarıdır.
Bu tenzihin gerçekliğine akıl delâlet eder; Kur'ân ve sünnet de bunu teyit eder.
Sıfat-ı Selbiyye şunlardır:
a) Allah Teâlâ cisim değildir.
b) Allah Teâlâ'nın dünya veya ahirette görülme olasılığı yoktur.
c) Allah Teâlâ bir mekânda değildir. Yani Allah Teâlâ yer kaplayan bir varlık değildir.
d) Allah Teâlâ, başkasında hulul eden bir varlık değildir. Sahih İslam inancına cahil olan bazı sapkınlar, Allah'ın hululüne inanırlar. Bunlar, kendileri için birtakım yalan makamlar iddia eden bazı Sofîlerdir.
e) Allah Teâlâ, bir şeyle ittihat etmiş (bir olmuş) değil. Bütün peygamberlerin çizgisi olan tevhid çizgisinden sapan Hıristiyanlar, ittihada (Allah’ın bazı kullarıyla bir olduğuna) inanmışlar. Oysa Hz. İsa ve annesi Meryem, sadece Allah'a itaat eden iki kul idiler. Allah Teâlâ Hz. İsa'yı nübüvvetle, Meryem'i de eşi olmaksızın İsa'yı doğramakla onurlandırmıştır. Onlar, insanlık sınırından çıkmadılar. Onların en büyük iftiharı, yüce Allah'a kul olmalarıydı.
f) Allah Teâlâ mürekkep (bileşik) değildir.
g) Allah Teâlâ değişken değildir.
h) Allah Teâlâ'nın şeriki ve ortağı yoktur.
Sıfat-ı Selbiyye konusunda temel ilke, Allah Teâlâ’dan her eksikliği ve Allah ile kulları arasında her türlü benzerliği nefyetmektir.
S.12: "Sıfat-ı Cemaliyye” nedir?
C.12: Allah Teâlâ’nın bütün kemal ve cemal sıfatlarına, “Sıfat-ı Cemaliyye” veya “Sıfat-ı Sübutiyye” veya “Sıfat-ı Kemaliyye” denir.
S.13: "Sıfat-ı Celaliyye" nedir?
C.13: Allah Teâlâ’yı bütün noksan sıfatlarından tenzih etmemiz ve Allah Teâlâ'nın bu sıfatlara sahip olmadığına kesin olarak inanmamız gerekir. Bu sıfatlara "Sıfat-ı Celaliyye" veya "Sıfat-ı Selbiyye" denir.