Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

    Bismillahirrahmanirrahim
    Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR
    (Ayetullah Mekarim Şirazi)
    Son zamanlarda Sistan Beluçistan eyaletinde (İran Sünnilerinin yoğunlukta yaşadığı eyalet) sahih İslam tarihinden habersiz biri çıkmış Peygamber efendimizin değerli kızı Hz. Fatıma (s.a) hakkında bir makale yazmış adını da “Hz. Fatımatu’z Zehra’nın (s.a) şahadet hikayesi” koymuş.
    Bu makalede Hz. Fatıma’nın menkıbe ve faziletleri zikredildikten sonra, Hz. Fatıma’nın şehadetini ve ona karşı yapılan saygısızlığı inkar etme eğilimine gidilmiştir. Bazıları da yaptıkları konuşmalarda bunu onaylamıştır! Bu makalenin bazı yerlerinde açık ve net olan İslam tarihinin tahrif edilmesi, bizi bu tahrifi açıklamaya ve bu hakikatlerin bazılarını beyan etmeye mecbur bırakmıştır. Böylelikle İslam’ın hanımefendisi olan Hz. Fatımatu’z Zehra’nın şahadetinin asılsız bir hikaye olmadığı, tam tersi şüphe götürmez tarihi bir gerçek olduğu anlaşılmış olsun. Yoksa eğer onlar bu konuyu açmamış olsalardı, bizler bu şartlar altında konunun takipçisi olmazdık.

    Umudumuz, bu makalenin yazarının bu yazıyla birlikte hakikat karşısında teslim olması ve yazdıklarından pişmanlık duyarak bunu telafi etmesidir.

    Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise bu yazıda getirilecek kaynakların tamamı Ehli sünnetin meşhur kitaplarından alıntı olmasıdır.

    Hz. Peygamberin (s.a.a) Diliyle Hz. Fatıma (s.a) Resulullah’ın değerli kızı çok yüce makamlara sahipti. Allah Resulünün açıklamaları, Hz. Fatıma’nın her türlü günahtan beri ve masum olduğunu göstermektedir. Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur:
    فاطِمَةُ بَضْعَةٌ مِنّي فَمَنْ أَغْضَبَها أَغْضَبَني”
    “Fatıma, benim bir parçamdır, her kim onu öfkelendirirse beni öfkelendirmiştir.” [1]
    Söylenmeden açıktır ki Allah Resulünün öfkelenmesi onun incinmesi ve üzülmesi neticesinde oluşmaktadır. Böyle birinin cezası Kuran-ı Kerim’e göre şöyledir:

    “وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللهِ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

    “Allah'ın Resulünü incitip, eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır.” [2]

    Hz. Fatıma’nın fazilet ve masumluğunu anlatan hadisten daha sağlam bir delil var mıdır? Bu hadiste Hz. Fatıma’nın hoşnutluğunun, Allah’ın hoşnutluğuna, onun öfkelenmesinin Allah’ın öfkelenmesine sebep olduğu anlatılmaktadır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Fatıma! Kuşkusuz Allah senin öfkelenmenle öfkelenir ve senin hoşnutluğunla hoşnut olur.” [3]

    Hz. Fatıma, böyle yüce makama sahip olduğundan âlemlerin kadınlarının efendisidir. Hz. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Fatıma! Âlemlerin kadınlarının efendisi, bu ümmetin kadınlarının efendisi ve mümine kadınların efendisi olmağa razı değil misin?” [4]

    Kur’an ve Sünnette Hz. Fatıma’nın Evinin Saygınlığı “(Allah’ın bu nuru) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir.” [5] ayeti nazil olduğunda, Peygamber bu ayeti camide okudu. Bu sırada birisi yerinden kalkarak “Bu özellikteki evler hangi evlerdir ya Resulullah?!” diye sordu. Allah Resulü (s.a.a) “Peygamberlerin evidir” diye buyurdu. O esnada Ebu Bekir yerinden kalkarak Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın evlerine işaret ederek “Ya Resulallah, dedi, acaba bu evde onlardan mıdır?” diye sordu. Resulullah: “Evet, onların en üstünüdür.” [6] buyurdu.

    قرأ رسول الله هذه الآية (في بُيُوتِ أَذِنَ اللهُ أَنْ تُرْفَعَ وَ يُذْكَرَ فيها اِسْمُهُ) فقام إلَيْهِ رَجُلٌ: فَقالَ: أَيُّ بُيُوت هذِهِ يا رَسُولَ اللهِ(صلى الله عليه وآله)؟ قالَ: بُيُوتُ الأنْبِياءِ، فَقامَ إِلَيْهِ أَبُوبَكْرُ، فَقالَ يا رَسُولَ اللهِ(صلى الله عليه وآله) : أَهذَا الْبَيْتُ مِنْها، ـ مُشيراً إلى بَيْتِ عَلِىٍّ وَ فاطِمَةَ(عليهما السلام) ـ قالَ: نَعَمْ، مِنْ أَفاضِلِها

    Hz. Fatıma’nın Evine Karşı Hürmetsizliğin Anlamı

    Değerli İslam peygamberi (s.a.a) dokuz ay boyunca bu eve gelerek Hz. Fatıma ve aziz eşine selam vererek [7] bu ayeti okudu: “إِنَّمَا يُرِيدُ اللهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيراً” Ancak ve ancak Allah, ey Ehl-i Beyt, sizden her çeşit çirkinliği-kötülüğü uzaklaştırmayı ve sizi tertemiz kılmayı diler.” [8] Evet İlahi nur merkezi olan ve Allah’ın yüceltilmesini istediği bu evin saygınlığı çok yüceydi.

    Evet, öyle bir ev ki “Ehl-i Aba” ve “Ehl-i Kisa” olanları kuşatmıştır. Allah bu evi azamet ve yücelikle anmıştır. Böyle bir evin tüm Müslümanların tam bir hürmetine mazhar olması gerekmektedir.

    Şimdi bakalım acaba, Peygamber (s.a.a) bu dünyadan göçtükten sonra bu evin saygınlık ve hürmeti ne kadar korunmuştur?! Peşinen söylemek gerekirse bu saygınlık birileri tarafından ayaklar altına alınmış ve hiçbir şekilde korunmamıştır. İleride göreceğimiz üzere bunu yapanların kendileri bu hürmetsizliği itiraf etmişlerdir. Şimdi bunlar kimler olduğunu ve bu olaydan neyi hedeflediklerini idelemeye çalışacağız.

    Hz. Fatıma’nın Evine Karşı Hürmetsizlik!

    Bu evin hürmeti hakkında bu kadar kesin buyruklar olmasına rağmen bazıları maalesef bu eve karşı saygısızlıkta bulunmuş ve hürmetini ayaklar altına almışlardır. Bu, üzerinden öylesine geçilecek ve saklanacak kadar basit bir konu değildir.

    Hz. Fatıma’nın (s.a) evine karşı hürmetsizlik yapıldığının anlaşılması ve ondan sonra yaşanan olayların, kesin ve kati tarihi gerçekler olduğunun ortaya çıkması için Sünni kaynaklarda geçen belgeleri burada zikrederek bunun bir hikaye olmadığını ortaya koyacağız. Bilinmelidir ki halifeler döneminde Ehl-i Beyt’in (a.s) menkıbe ve faziletlerinin yazılmasına olağanüstü bir kısıtlama getirilmişti; buna rağmen “bir şeyin hakikati onun koruyucusudur” gerçeğinden hareketle bu hakikat de zinde bir şekilde tarih ve hadis kaynaklarında kaydedilmiştir.

    Belgeleri, ilk yüzyıldan başlamak suretiyle sırasıyla aktarıp çağdaş kaynaklara kadar vermeye çalışacağız.

    1- Ehli Sünnet'in meşhur hadisçilerinden İbn-i Ebi Şeybe (159-235), “el-Musannef” adlı kitabında sahih senetle şöyle rivayet etmiştir:

    «إِنَّهُ حينَ بُويِعَ لاِبي بَكْر بَعْدَ رَسُولَ اللهِ(صلى الله عليه وآله) كانَ عَليٌّ وَ الزُّبَيْرُ يَدْخُلانِ عَلى فاطِمَةَ بِنْتِ رَسُولِ الله، فَيُشاوِرُونَها وَ يَرْتَجِعُونَ في أَمْرِهِمْ. فَلَمّا بَلَغَ ذلِكَ عُمَرُ بنُ الْخَطّابِ خَرَجَ وَ دَخَلَ عَلى فاطِمَةَ، فَقالَ: يا بِنْتَ رَسُولِ الله(صلى الله عليه وآله) وَ اللهِ ما أَحَدٌ أَحَبَّ إِلَيْنا مِنْ أَبِيكِ وَ ما مِنْ أَحَد أَحَّبَ إِلَيْنا بَعْدَ أَبيكِ مِنْكِ، وَ أيْمُ اللهِ ما ذاكَ بِمانِعي إِنِ اجْتَمَعَ هؤلاءِ النَّفَرُ عِنْدَكِ أَنْ أَمرْتُهُمْ أَنْ يُحْرَقَ عَلَيْهِمُ الْبَيْتَ.
    قالَ: فَلَمّا خَرَجَ عُمَرُ جاؤُوها، فَقالَتْ: تَعْلَمُونَ أنَّ عَمَرَ قَدْ جاءَني، وَ قَدْ حَلَفَ بِاللهِ لَئِنْ عُدْتُم لَيَحرِقَنَّ عَلَيْكُمُ الْبَيْتَ، وَ أيْمُ اللهِ لَيْمِضَيَّن لِما حَلَفَ عَلَيْهِ
    .

    Resulullah’tan (s.a.a) sonra halk Ebu Bekir’e biat ettiği sırada Hz. Ali ve Zübeyr, Hz. Fatıma’nın evinde oturup konu hakkında istişarelerde bulunmaktaydılar. Bunu duyan Ömer bin Hattab, dışarı çıkarak doğru Fatıma’nın yanına geldi ve ona şöyle dedi ki:
    “Ey Allah Resulünün kızı! Vallahi insanlar arasında bize en sevgili kişi babandır. Babandan sonra ise bize en sevgili kişi sensin. Allah’a yemin ederim ki bu sevgi, bu kişilerin (Hz. Ali ve taraftarlarının) senin evinde bir araya gelerek toplandıkları sırada evinin yakılmasına emretmeme engel değildir!”
    Ömer bunları deyip gittikten sonra Hz. Ali ve Zübeyr, Hz. Fatıma’nın yanına geldiler. Hz. Fatıma (s.a) Hz. Ali ve Zübeyr’e hitaben şöyle söyledi: “Biliyor musunuz? Ömer buraya gelerek eğer siz, bir daha burada bir araya gelecek olursanız siz içinde olduğunuz sırada evi yakacağına dair Allah’a yemin edip gitti. Allah’a yemin ederim ki! Yemin ettiği şeyi yerine getirecektir!” [9]

    Tekrar diyorum bu olay Musennef adlı kitapta sahih senetle nakledilmiştir.

    2- Ehl-i Sünnetin bir diğer büyük hadisçi ve tarihçisi olan “Ahmed b. Yahya b. Cabir Belazuri” (ö. 270) “Ensabu’l- Eşraf” adlı kitabında bu konuyu şöyle aktarmaktadır:

    “Ebu Bekir, Ali’ye biat etmesi için birini gönderdi, ama Ali ona biat etmedi. Sonra Ömer meşale ile birlikte Hz. Fatıma’nın kapısına dayandı. Kapının önünde Hz. Fatıma’yla karşılaştı. Hz. Fatıma, Ömer’e “Ey Hattab’ın oğlu! Evimi mi yakmak istiyorsun?!” Ömer: “Evet, bunun kendisi babanın gönderildiği şeye yardımcı olacaktır…” [10]

    3- Ehl-i Sünnetin çok meşhur tarihçilerinden ve ediplerinden olan “Abdullah b. Müslim İbn-i Kuteybe Dineveri (212- 276) “el-İmametu ves-Siyase” isimli kitabında şöyle yazmıştır:

    «إنّ أبابَكْر(رض) تَفَقَّدَ قَوْماً تَخَلَّفُوا عَنْ بَيْعَتِهِ عِنْدَ عَليّ كَرَّمَ اللهُ وَجْهَهُ فَبَعَثَ إِلَيْهِمْ عُمَرُ فَجاءَ فَناداهُمْ وَ هُمْ في دارِ عَليٍّ، فَأَبَوْا أَنْ يَخْرُجُوا فَدَعا بِالْحَطَبِ وَ قالَ: وَالَّذي نَفْسُ عُمَرَ بِيَدِهِ لَتَخْرُجَنَّ أَوْ لأَحْرَقَنَّها عَلى مَنْ فيها، فَقيلَ لَهُ: يا أبا حَفص إِنَّ فيها فاطِمَةَ فَقالَ، وَإِنْ
    !

    “Ebu Bekir, kendisine biat etmeyip Hz. Ali’nin evinde toplananları aramaya koyulmuş ve Ömer’i bu iş için onların peşi sıra göndermişti. Ömer, onlar Hz. Ali’nin evinde olduğu sırada oraya gelerek dışarı çıkmaları için bağırdı. Ancak onlar dışarı çıkmaktan kaçındı. Bunun üzerine Ömer odun getirmelerini isteyerek şöyle dedi: “Ömer’in canı elinde olana andolsun ki dışarı çıkın, yoksa içindekilerle birlikte ateşe vereceğim!” Birisi “Ey Ebu Hafs! (Ömer’in Künyesi) Peygamberin kızı Fatıma da buradadır.” dedi. Ömer: “O da olsa fark etmez!” dedi. [11]

    İbn Kuteybe, bu hadisenin geri kalanını daha acıklı ve yürek sızlatan bir şekilde şöyle nakletmektedir:

    «ثُمَّ قامَ عَمُرُ فَمَشى مَعَهُ جَماعَةٌ حَتّى أَتَوْا فاطِمَةَ فَدقُّوا الْبابَ فَلَمّا سَمِعَتْ أصْواتَهُم نادَتْ بِأَعْلى صَوْتِها يا أَبَتاهُ يا رَسُولَ الله ماذا لَقينا بَعْدَكَ مِنْ ابنِ الْخَطّابِ وَ ابنِ أبي الْقُحافة فَلَمّا سَمِعَ الْقَوْمُ صَوْتَها وَ بُكائَها انْصَرَفُوا وَ بَقِيَ عُمَرُ وَ مَعَهُ قَوْمٌ فَأَخْرَجُوا عَلَيّاً فَمَضَوْا بِهِ إلى أبي بَكْر فَقالُوا لَهُ بايِعْ، فَقالَ: إنْ أَنَا لَمْ أَفْعَلْ فَمَه؟ فَقالُوا: إِذاً وَاللهِ الَّذي لا إلهَ إِلاّ هُوَ نَضْرِبُ عُنُقَكَ...!

    “Daha sonra Ömer, bir grupla birlikte Fatıma’nın evinin önüne gelerek kapıyı çaldı. Hz. Fatıma onların seslerini duyunca, en yüksek sesle “Ey babacığım! ey Allah'ın Resulü! Senden sonra Hattab’ın oğlu (Ömer) ve Ebu Kuhafe’nin oğlu (Ebu Bekir)den nedir bu çektiklerimiz!” diye feryat etti. Hz. Fatıma’nın bu feryadını ve çığlık sesini duyan bir grup, bu işten vazgeçip ayrıldılar. Ancak Ömer ve başka bir grup orada kaldı. Sonra Hz. Ali’yi dışarı çıkarıp Ebu Bekir’in yanına götürerek biat et dediler. Hz. Ali (a.s) “eğer biat etmezsem ne olacak?” deyince, “Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a and olsun ki boynunu vuracağız…!” dediler. [12]

    Tarihteki bu kesit, kesinlikle Şeyheyn’e (Ebu Bekir ve Ömer) sevgi besleyenlere ağır gelmekte ve üzüntü vermektedir.
    Dolayısıyla bazıları İbn Kuteybe’nin bu kitabından şüpheye düşme eğilimine gitmişlerdir! Halbuki tarih konusunda uzman olan İbn Ebi’l Hadid, bu eserin ona ait olduğunu söyleyerek o kitaptan bilgi ve belgeler nakletmektedir. Maalesef bu kitabı basarken tahrif etme eğilimine gidilmiş ve kitaptaki bazı tarihi gerçekler makaslanmıştır! Oysa İbn-i Ebi'l-Hadid, şu anda İbn-i Kuteybe'nin kitabında bulunmayan bir çok gerçeği aynı kitaptan nakledilerek “Nehcü’l Belaga” kitabının şerhinde yer vermiştir!

    Zerakli, “El-E’lam” kitabında bu eserin İbn Kuteybe’ye ait olduğunu bildirmiş ve eklemiştir: “Bazı alimler, bu kitabın İbn-i Kuteybe'ye ait olduğunda şüphe etmişlerdir.” Görüldüğü gibi, o şüphe ve tereddütü başkalarına isnad etmektedir.” İlyas Serkis de kitabın ona ait olduğunu bildirmiştir.

    4- Ehl-i Sünnet'in önemli alimlerinden ve tarihçilerinden Muhammed b. Cerir Taberi (ö. 310) meşhur tarih kitabında Hz. Fatıma’nın evine karşı yapılan saygısızlığı şöyle nakletmiştir:

    أتى عُمَرُ بنُ الْخَطّابِ مَنْزِلَ عَليٍّ وَ فيهِ طَلْحَةٌ وَ الزُّبَيْرُ وَ رِجالٌ مِنَ الْمُهاجِرِينَ، فَقالَ وَاللهِ لاََحْرِقَنَّ عَلَيْكُمْ أَوْ لَتَخْرُجَنَّ إلى الْبَيْعَةِ، فَخَرَج عَلَيْهِ الزُّبيرُ مُصْلِتاً بِالسَّيْفِ فَعَثَرَ فَسَقَطَ السَّيْفُ مِنْ يَدِهِ، فَوَثَبُوا عَلَيْهِ فَأَخَذُوهُ
    .

    “Ömer bin Hattab, Hz. Ali’nin evine geldiğinde Talha, Zübeyr ve muhacirden bir grup da orada idi. Ömer onlara hitaben şöyle seslendi: “Allah’a and olsun ki ya dışarı çıkıp biat edersiniz ya da evi yakarım!” O sırada Zübeyr elinde kılıcıyla dışarı çıktı. Ansızın ayağı kayarak elinden kılıcı yere düştü. Oradakiler ona saldırarak onu tuttular.” [13]

    Bu tarihi belgeler, Ebu Bekir’e tehdit ve zorla biat alındığını göstermektedir; böyle bir biatin de ne kadar değerinin olup olmadığını okuyucuların feraset ve basiretine bırakıyoruz.

    5- İbn-u Abdi Rabbih-i Endülüsi olarak meşhur olan Şahabuddin Ahmed, (ö. 463) el-İkdü’l Ferid kitabında “Sakife” olayına yer vermiş, Ebu Bekir’e biat etmekten kimlerin kaçındığı konusuna ayrı bir başlık açarak şöyle yazmıştır:

    فَأمّا عَليٌّ وَ الْعَبّاسُ وَ الزُّبَيرُ فَقَعَدُوا فِي بَيْتِ فاطِمَةَ حَتّى بَعَثَ إِلَيْهِمْ أَبُوبَكْرُ، عُمَرَ بْنَ الْخَطّابِ لِيُخْرِجَهُمْ مِنْ بَيْتِ فاطِمَةَ وَ قالَ لَهُ: إنْ أَبَوْا فَقاتِلْهُمْ، فَأَقْبَلَ بِقَبَس مِنْ نار أَنْ يُضرِمَ عَلَيْهِمُ الدّارَ، فَلَقِيَتْهُ فاطِمَةُ فَقالَ: يا ابْنَ الْخَطّابِ أَجِئْتَ لِتَحْرِقَ دارَنا؟! قالَ: نِعَمْ، أوْ تَدْخُلُوا فيما دَخَلَتْ فيهِ الأُمَّةُ!.

    “Ali, Abbas ve Zübeyr, Fatıma’nın evinde oturmuştu. Ebu Bekir, Ömer’i onlara göndererek dışarı çıkmamaları halinde onlarla savaşmasını istedi! Ömer ibn Hattab, evi yakmak için bir meşaleyle birlikte Fatıma’nın evinin yolunu tuttu. Evin önünde Fatıma ile karşılaştılar. Hz. Fatıma ona “Ey Hattab’ın oğlu! Evimizi yıkmaya mı geldin?” dedi. Ömer: “Evet, yakacağım. Veya siz de ümmetin dahil olduğuna dahil olun!” [14]

    Buraya kadar eve karşı girişilen saygısızlıklara yer verildi. Şimdi de Hz. Ali ve yarenlerini biate mecbur bırakmak için yapılan bu tehditlerin, sadece lafta kalmadığını, alınan bu uğursuz kararın uygulamaya konulduğunu gösteren bilgi ve belgelere yer vereceğiz.

    Saldırı Gerçekleşmiştir!

    Gerçi buraya kadar bazı tarihçiler halife ve yandaşlarının niyetlerine yer vermekle yetinerek bu facianın sonrasına açıktan değinmemişlerdir. Ama diğer bazıları, bu elim facianın devamına değinmeyi de ihmal etmemişlerdir. Şimdi de bu konuda açıklama yapmış tarihçilerin görüşlerine en eskilerinden başlayarak yer vermeye çalışacağız:

    6- Ebu Ubeyd Kasım b. Selam (ö. 224), Ehl-i Sünnet fakihleri tarafından güvendiği “el- Emval” isimli kitabında şöyle yazmaktadır: “Abdurrahman bin Avf, şöyle demekte: “Ebu Bekir hastalandığında ziyareti için evine gittim. Aramızda geçen uzun konuşmaların ardından şöyle söyledi: “Keşke yaptığım üç şeyi yapmamış olsaydım. O üç şey şunlardı: “....” Ebu Ubeyd bu üç şeyden ikisini zikrettikten sonra, diğer kaynaklarda da geçen üçüncüyü, yani:

    وَدَدْتُ أنّي لَمْ أكْشِفْ بَيْتَ فاطِمَةَ وَ تَرَكْتُهُ وَ إنْ أُغْلِقَ عَلَى الْحَرْبِ

    “Keşke Fatıma’nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım ve onu kendi haline bıraksaydım. Savaş için kapanmasına rağmen...” [15] cümlesini “keza ve keza” diyerek es geçiyor ve “bu üçüncüyü zikretmeye gönlüm varmıyor!” diyor.

    Ebu Ubeyd, mezhebi taassubu veya başka sebeplerden dolayı bu hakikati zikretmemiştir, ancak “el-Emval” kitabının muhakkikleri kitabın dip notuna şöyle yazmışlardır: “Burada silinen cümle “Mizanü’l-İ’tidal” kitabında, aynı şekilde Taberani'nin “Mu’cem” kitabında ve İbn-u Abdi Rabbih'in “İkdü’l-Ferid” kitabında olduğu gibi nakledilmiştir.” (Dikkat ediniz!)

    7- Zehebi'nin, “Mizanu’l-İ’tidal” kitabında, Muteber birisi diye övdüğü Ebu’l Kasım Süleyman b. Ahmed Teberani (260–360), defalarca basılan Mu’cemu’l-Kebir kitabında Ebu Bekir’den, hutbelerinden ve vefatından bahsettiği yerde şöyle diyor: “Ebu Bekir, ölüm anında bazı şeyleri temenni ederek şöyle söyledi: “Keşke yaptığım şeylerden üç tanesini yapmasaydım ve Allah Resulü'nden onları sorsaydım.

    أمّا الثَّلاثُ اللاّئي وَدَدْتُ أنّى لَمْ أَفْعَلْهُنَّ، فَوَدَدْتُ أنّي لَمْ أَكُنْ أكْشِفَ بَيْتَ فاطِمَةَ وَ تَرَكْتُهُ...

    “Keşke Fatıma’nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım ve onu kendi haline bıraksaydım…”[16]

    Bu cümleler, Ömer’in tehditlerinin pratiğe döküldüğünü net olarak ortaya koymaktadır. Evet, evin kapısını zorla (veya yakarak) açtılar.

    8- İbn-u Abd-i Rabbih Endülisi (463) “İkdü’l-Ferid” kitabında Abdurrahman bin Avf'tan yukarıdaki rivayeti Ebu Bekir hakkında eksiksiz nakletmiştir.

    9- İbrahim b. Seyyar-i Nezzam Mu’tezili (160-231), nazım ve nesirdeki sözlerinin güzelliğinden dolayı kendisine Nezzam olarak lakap takmışlardır. Nezzam, çeşitli kitaplarında Hz. Fatıma’nın evine karşı yapılan baskını anlatmıştır. Nezzam şöyle yazmaktadır:

    إِنَّ عُمَرَ ضَرَبَ بَطْنَ فاطِمَةَ يَوْمَ الْبَيْعَةِ حَتّى ألْقَتِ الْمُحْسِنَ مِنْ بَطْنِها


    “Ömer, biat günü Hz. Fatıma’nın karnına vurdu! Ömer’in bu darbesi sonucu adını “Muhsin” koydukları karnındaki çocuğunu düşürdü!” [17]

    10- Müberred ve “el-Kamil” kitabı:

    İbn-i Ebi’l-Hadid, şöyle yazmakta: “Ünlü yazar, edip ve meşhur eserleri olan Muhammed b. Yezid b. Abdulekber Bağdadi (210- 285), “el-Kamil” kitabında Abdurrahman b. Avf’dan şöyle nakletmektedir:
    “Keşke Fatıma’nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım ve onu kendi haline bıraksaydım. Savaş için (halifeye itiraz ve biat etmemek için ) kapanmış olmasına rağmen…”


    11- Mes’udi ve “Murucu Zeheb” kitabı:

    Mes’udi (ö. 325) Murucu’z-Zeheb adlı kitabında şöyle yazmaktadır:

    فَوَدَدْتُ أنّي لَمْ أَكُنْ فَتَّشْتُ بَيْتَ فاطِمَةَ وَ ذَكَرَ في ذلِكَ كَلاماً كَثيراً!

    “Ebu Bekir ölüm döşeğinde iken şöyle söyledi: “Dilerdim ki keşke Hz. Fatıma’nın evinin hürmet perdesini yırtmasaydım. Kendisi bu konu hakkında daha birçok şey söyledi.” [18]

    Mes’udi, Ehl-i Beyt’e muvafık temayülü olmasına rağmen halife Ebu Bekir’in sözlerini nakletmeyerek kinayeli bir biçimde olayı örtbas etmiştir. Elbette sebebini Allah bilir ve elbette Allah kulları da icmali olarak bilmektedirler!

    12- Zehebi ve “Mizanu’l-İ’tidal” kitabı:

    Zehebi, Mizanu’l-İ’tidal kitabında, Muhammed b. Ahmet Kufi Hafız’dan nakletmektedir ki İbn-i Ebu Darim adıyla meşhur olan Ahmed b. Muhammed Muhaddis-i Kufi (ö. 357) şu haberi söylemiştir:

    إنّ عُمَرَ رَفَسَ فاطِمَةَ حَتّى أسْقَطَتْ بِمُحْسِن

    Kuşkusuz, Ömer Hz. Fatıma’ya bir tekme vurarak, Muhsin adındaki çocuğunu düşürdü!”
    [19]

    13- Abdulfettah Abdulmaksud ve “el-İmam Ali” kitabı:

    Abdulfettah, vahiy evine baskın konusunu, kitabının iki yerinde işlemiştir. Biz burada sadece birisini zikretmekle yetineceğiz:

    وَالّذي نَفْسُ عُمَرَ بِيَدِهِ، لَيَخْرُجَنَّ أَوْ لاَحْرَقَنّها عَلى مَنْ فيها...! قالَتْ له طائفة خافت اللهَ ورَعَتِ الرَّسولَ في عقبه: يا أباحَفْص، إِنَّ فيها فاطِمَةَ...»! فَصاحَ: لايُبالي وَ إن...! وَ اقْتَرَبَ وَ قَرَعَ الْبابَ، ثُمَّ ضَرَبَهُ وَ اقْتَحَمَهُ... وَ بَدالَهُ عَليّ... وَ رَنَّ حينَذاكَ صَوْتُ الزَّهْراءِ عِنْدَ مَدْخَلِ الدّارِ... فَإنْ هِيَ إلاّ طَنينَ اسْتِغاثَة...

    “Ömer, dedi ki: “Ömer’in canı elinde olana and olsun ki ya dışarı çıkarsınız ya da içindekilerle birlikte yakacağım…! Allah’tan korkan ve Resulullah’tan sonra neslinin hürmetini koruyan bir grup dedi ki: “Ey Ebu Hafs! Fatıma bu evdedir.” Ömer pervasızca bağırarak “O da olsa fark etmez…!” dedi. Sonra eve yaklaştı ve kapıyı çaldı. Sonra kapıyı vurarak içeri girdi… Sonra Hz. Ali ortaya çıktı… Daha sonra Hz. Fatıma’nın sesi evde yankılandı… Bu ses yardım isteme sesinden başka bir şey değildi…” [20]

    Bu konuyu “Mukatil İbn-i Atiyye”nin “el-İmametu vel-Hilafe” isimli kitabında geçen bir hadisle kapatıyoruz. (Bu konuda söylenecek daha birçok şey olmasına rağmen):

    Bu kitabında şöyle yazmaktadır:

    إنّ أبابكر بَعْدَ ما أَخَذَ الْبَيْعَةَ لِنَفْسِهِ مِنَ النّاسِ بِالإرْهابِ وَ السَّيْفِ وَ الْقُوَّةِ أرْسَلَ عُمَرَ وَ قُنْفُذاً وَ جَماعَةً إلى دارِ عَلىّ وَ فاطِمَةَ(عليهما السلام) وَ جَمَعَ عُمَرُ الْحَطَبَ عَلى دارِ فاطِمَةَ وَ أَحْرَق بابَ الدّارِ

    “Ebu Bekir, kendisi için halktan tehdit, kılıç ve zorla biat aldıktan sonra Ömer, Kunfuz ve bir grubu Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın evine gönderdi. Ömer odun toplayarak evin kapısını yaktı!...” Bu rivayetin devamında bazı tabirler kullanılmıştır ki kalem onları beyan etmekten acizdir! Bizi mazur görün! [21]

    Sonuç:

    Acep bazıları, bizzat Ehl-i Sünnet kaynaklarından naklettiğimiz bu açık ve net belgelere rağmen yine de sıkılmadan bu acı hadiseyi “Şehadet Hikayesi” olarak adlandırma cüreti gösterebilecek mi?! Aslında onların bu hakikatleri yok sayma girişimi olmasaydı biz de konuyu bu kadar uzatmayacaktık.

    Ümidimiz, uykuda olan insanların uyanması ve tarihin köşe bucağında zikredilen hakikatlerin saklanmaması ve inkar edilmemesidir.

    “Vema aleyna ille’l belağ.” (Bize düşen ancak bir tebliğdir.) (Yasin Suresi, 17. Ayet)

    --------------------------------------------------------------------------------
    [1] Fethu’l Bari, Şerh-i Sahihi Buhari, c. 7, s. 84 ve ayrıca Buhari bu hadisi Nübüvvet alametleri bölümünde, c. 6, s. 491 ve “evahiru mağazi, c. 8, s. 110’da bu hadisi zikretmiştir.
    [2] Tövbe Suresi, 61. Ayet.
    [3] Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 154; Mecmeu’z Zevaid, c. 9, s. 203 ve Hakim “Müstedrek” adlı kitabında Buhari ve Müslim’in hadisin sıhhatinde gerekli gördüğü şartlarda hadisler zikretmiştir.
    [4] Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 156
    [5] Nur Suresi, 36. Ayet
    [6] Durru’l- Mensur, c. 6, s. 203 (Nur Suresinin tefsiri) ve Ruhu’l Meani, c. 18, s. 174
    [7] Durru’l- Mensur, c. 6, s. 606
    [8] Ahzap Suresi, 33. Ayet
    [9] Müsennef, İbn Ebu Şeybe, c. 8, s. 572, Kitabu’l- Meğazi.
    [10] Ensabu’l Eşraf, c. 1, s. 586 Kahire baskısı.
    [11] el-İ’lam Zerkuli, c. 4, s. 137
    [12] el-İmamet ve’l Siyaset, İbn Kuteybe, s. 12, Mısır baskısı.
    [13] Taberi Tarihi, c. 2, s. 443 Beyrut baskısı.
    [14] Akdü’l Ferid, c. 4, s. 93
    [15] el- Emval, dördüncü dipnot. Ayrıca 144. Sayfa. Akdü’l Ferid, c. 4, s. 93.
    [16] Mü’cemu’l Kebir, c. 1, s. 62 h. 34
    [17] el- Vafi Bilvefiyyat, c. 6, s. 17, 2444. Sayı. Milel ve Nihel, Şehristani, c. 1, s. 57 Beyrut baskısı.
    [18] Murucu Zeheb, c. 2, s 301 Beyrut baskısı.
    [19] Mizanu’l İ’tidal, c. 1, s. 139 552. Sayı.
    [20] Abdulfettah Abdulmaksud, Ali ibn Ebu Talib, c. 4, s. 276-277
    [21] el- İmamet ve’l Hilafet, s. 160-161

    #2
    Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

    "...bu Cevâb Üzerine Rasûlullah'ın Kızı Fâtıma Öfkelendi Ve Ebû Bekr'den Ayrıldı. Onun Ebû Bekr'den Ayrılıp Uzaklaşması Tâ Ölünce­ye Kadar Devam Etti. Ve Fâtıma, Rasûlullah'tan Sonra Altı Ay Yaşadı." Sahihi Buhari, Ötüken Yayınların 6. Cilt, Sayfa 2881de Kitabul Humus Bölümünde 2 Nolu Hadis."

    buharide geçen bu hadisle, diğer kitaplarda geçen buna benzer hadisler, yukarıdaki makalenin doğruluğuna şahittir...

    Yorum


      #3
      Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

      [quote author=Qom u aşk link=topic=23204.msg150014#msg150014 date=1336301678]
      "...bu Cevâb Üzerine Rasûlullah'ın Kızı Fâtıma Öfkelendi Ve Ebû Bekr'den Ayrıldı. Onun Ebû Bekr'den Ayrılıp Uzaklaşması Tâ Ölünce­ye Kadar Devam Etti. Ve Fâtıma, Rasûlullah'tan Sonra Altı Ay Yaşadı." Sahihi Buhari, Ötüken Yayınların 6. Cilt, Sayfa 2881de Kitabul Humus Bölümünde 2 Nolu Hadis."

      buharide geçen bu hadisle, diğer kitaplarda geçen buna benzer hadisler, yukarıdaki makalenin doğruluğuna şahittir...
      [/quote]

      Kesinlikle Öyle...Ama keşke inat edenler anlamak istemeyenler anlamak istese...

      Yorum


        #4
        Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

        ...edit...
        Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

        Yorum


          #5
          Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

          konu ile ilgili Şii ve Sünni kaynaklarda geçen bazı hadislerin sened açısından incelenmesi ve bazı alimlerin görüşleri, bkz: vahiy evine hücum « velayet

          Yorum


            #6
            Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

            [quote author=Elmeddin link=topic=23204.msg150020#msg150020 date=1336302369]
            konu ile ilgili Şii ve Sünni kaynaklarda geçen bazı hadislerin sened açısından incelenmesi ve bazı alimlerin görüşleri, bkz: vahiy evine hücum « velayet
            [/quote]

            Evet! Bilgi ve belge dolu. Allah razı olsun gardaş...

            Yorum


              #7
              Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

              Hz.Fatıma, Hz.Ebubekir'e Fedek arazisinin verilmemesinden dolayı kırgındı. Bu doğru ancak Hz.Ömerin tekme attığı vs. gibi ifadeler hepsi uydurmadır. Şia bile kendi içinde ittifak etmemiş bu olaya.

              Evet hilafet konusunda ihtilafları vardı. Ancak bu olayda siyasidir. İmamiyyenin zannettiği gibi İLAHİ BİR EMİRDEN dolayı değil "ilmi ve peygamberliğe yakınlığından dolayı" Hz.Ali ve çevresi hilafete en layık kişinin Hz.Ali olduğunu düşünüyordu. (Haşimiler, Ammar, Mikdat, Selman, Ebu Zerr vs. gibi bir kısım sahabi böyle düşünüyordu)

              Hz.Ali geç biat etmiştir bu ihtilaftan dolayı. Ebubekirin evine adamlar gönderttiği doğrudur ama Hz.Fatımaya tekme atmak, vurmak vs. bunlar uydurmadır. Evin yakılmakla tehdit edildiği doğru kabul edilsede böyle bir olay gerçekleşmemiştir. Tehdit etme oldu dersekde Hz.Ömer'e en fazla hatalı ve yanlış yapmıştır denilir. Ama devamında anlatılanlar iftiradır. Şii alimlerinden(caferilerden hatta) bu olayı reddedenler vardır. Seyid Fadlullah bunlardan biriydi. İranlı bir kısım mollanın bu uydurmaları gerçek diye anlatması insanlar arasında kuşku ve ihtilafa sebep olur sadece.

              Bütün sıkıntı bazı siyasi olayların iman ve inanç gibi görülmesinden kaynaklı. Şia mezhebi ittifakla Hz.Ali'nin en üstün ve hilafete en layık kişi olduğuna inanır. Bundada bir sıkıntı yoktur zaten. Ama devamında ihtilaflara düşmüşlerdir. Bunun sadece 1 kolu olan isnaaşeriyye bütün Şiayı kapsayamaz. Aynı şey Sünnilik içinde geçerli. Sünnilikte aslında sadece 4 mezhepten ibaret değil. Pekçok farklı görüşler var Sünnilik içinde de.

              Yorum


                #8
                Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

                bu yazdıklarınız hakikat olmayan sünnilerden öğrendiğin ve şiayla alakası olmayan malumatlar.

                şianın inançlarını şiilerden öğrenseydiniz böyle yazamazdınız. Burdakileri ispatlamanız gerekir kaynaklarıyla.

                Allame Fadlallahın dediği bu sitede daha önce açıklandı, ve inkar etmiyor, bu araştırılmalı diyor. yani iyice ortaya konmalı diyor olmadı demiyor.. bu inkar etmediği sözü bile şiaya yetmiş ve şiadan güçlü tepki toplamıştı ki bu sizin dediğinize zıttır.

                Ömerin yapmadı dediklerini, o bir kaç günü 24 saat güvenlik kameralarından bize izletmedikçe olmamıştır diye ispatlayamazsınız. çünkü olduğuna dair söylenen rivayetler hem şii hem sünni kaynaklarda var. bu rivayetleri ancak dediğim şekilde çürütebilirsiniz. bu konuyu da sitede açıklamıştık ve sizden önceki muhalifler kabul etmek ya da susmak zorunda kalmışlardı... siteden araştırabilirsinz

                Siyaseti dinden ve inançtan ayrı düşünmeniz sizde laik düşünce izlerini ele vermekte. ki laikliğin de dinle alaksız olduğu ve ona zıt bulunduğu açıktır. Yönetme işi denen siyaset dinin müdahale alanı olmayacak da kafirlerin mi kontrolünde olacak? Eğer yönetimle ilgili o dönemleri şia imamet inancı bünyesinde ele almış, ayetler ve hadislerle yönetim işini inanç disiplini içinde sistemleştirmişse bu yapılması gerekendir. Aslında sünniler de yönetim işinin inanç konusu bünyesinde ele alınmasını şart koşmuşlar ve bu konuyu hilafet imamet, diye sistemleştirmişlerdir. Örneğn Maturidi akadinde konu karara bağlanarak itikadi olarak görülüp İmamın zulüm ve cevri durumunda bile azledilmeyeceği ve ona itaat edileceği yazılmıştır.

                Şia parça parça deildir. şia ile imameye isna aşeriye caferiye farklı değildir. böyle yazan biri hiç bir şii kitap olumadığını ve şiayı sünni müfterilerden öğrendiğini ele vermiş oluyor bilmiş olun...

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

                  Kaynaklara değinmiyicem...İster inanırsın ister ise kendi kendini bu konuda teselli bulur durursun. Nitekim kaynaklar yukarıda fazlası ile var...
                  [quote author=Tanrı_kulu link=topic=23204.msg150023#msg150023 date=1336306157]
                  Hz.Fatıma, Hz.Ebubekir'e Fedek arazisinin verilmemesinden dolayı kırgındı. [/quote]
                  Sadece buna inanıyor isen en azından bu olayın içinde ki fırtınalara şahitlik et. Ve bak bakalım bu olayda bile Fatıma s.a'nın başına neler geldi...Ne olduda ölünceye kadar küs kaldı...Ölümüne küs kalmasına sebep olan bu olayda ki fırtına ne idi? Kırgın idi diyerekten olayı basitleştirmenin anlamı yok. Halife Ömer Hz. Fatıma s.a'nın yüreğinde ciddi yaralar açmıştır. Fedek meselesinde bile bu durum böyle oldu hiç değişmedi...
                  [quote author=Tanrı_kulu link=topic=23204.msg150023#msg150023 date=1336306157]
                  ....ancak Hz.Ömerin tekme attığı vs. gibi ifadeler hepsi uydurmadır. Şia bile kendi içinde ittifak etmemiş bu olaya.[/quote]
                  Bunu kabul etmeyen Şia alimi kim? Alimden kastınız kimler? Biz hamdolsun bu güne kadar bu konuda Şia'nın ittifakla bunu kabul ettiğini ve buna hem kendi kaynaklarından hemde sizin müthiş eserlerinizden deliller sunmayı bilmiştir... Halife Ömer'in Hal dosyası isimli başlığı ve Halife Ömer ile ilgili diğer başlığı incelerseniz Onun tekme atmaya, bağırmaya, çağırmaya, tehdide, vurmaya, kırmaya, muhalefete alışkın olduğunu görürsünüz. Biz demedik sizin kaynaklar yazdı bizlerde naklettik.
                  [quote author=Tanrı_kulu link=topic=23204.msg150023#msg150023 date=1336306157]
                  ...İmamiyyenin zannettiği gibi İLAHİ BİR EMİRDEN dolayı değil...[/quote]
                  Bu konu çok önemli. Forumumuzda İmamet bölümünde ve Münazara bölümünde bu konuda çok ciddi ve bol kaynaklı ve bol izahlı çalışmalar mevcuttur. Zahmet edip okursanız takıldığınız veya kabul etmediğiniz noktayı oraya yazın orda devam edelim. Bilmediğinize düşman kesilmeyin...
                  [quote author=Tanrı_kulu link=topic=23204.msg150023#msg150023 date=1336306157]
                  Ebubekirin evine adamlar gönderttiği doğrudur ama Hz.Fatımaya tekme atmak, vurmak vs. bunlar uydurmadır. Evin yakılmakla tehdit edildiği doğru kabul edilsede böyle bir olay gerçekleşmemiştir. Tehdit etme oldu dersekde Hz.Ömer'e en fazla hatalı ve yanlış yapmıştır denilir. Ama devamında anlatılanlar iftiradır. Şii alimlerinden(caferilerden hatta) bu olayı reddedenler vardır. Seyid Fadlullah bunlardan biriydi. İranlı bir kısım mollanın bu uydurmaları gerçek diye anlatması insanlar arasında kuşku ve ihtilafa sebep olur sadece....[/quote]
                  En basiti şu anlattıklarını ve inandığınız kadarı, Karınızın, Annenizin başına gelse dünyaları yıkarsınız. Ama iş Namus-u Ekber Hz. Fatıma s.a olunca, Olayların sebebi olan Halife Ömer için Avukatlığa soyunuyor ve narin kelimeler kuruyorsunuz. Aman efendim, şöyleydi, aman böyleydi... Aklınızda ölümüne küs kalmayı tutun ve Allah'dan korkun. Çünkü Hz. Fatıma, Peygamber kızı olan Fatıma, bir kuru Toprak parçası için bir dünya malı için ölümüne küs kalmadı... Hz. Fatıma s.a bundan münezzehtir.
                  İranlı bir takım molla dediğin insan senin ülkende ki bir cami mollası gibi değildir. Olayı yerinde dakik görmüş ve belgeleri sunmuşlardır. Kaynaklarınız bunu itiraf eder. Ama sizlerde ki kuru taassup bu gerçeği görmenize engel olur. Çünkü sizler hatakar, günahkar dahi olsa sahabe denilen bazı şahısları, ölümüne, masumlaştırırcasına seversiniz...Muaviyeye toz kondurmayan hatta bazı bölgelerde yezide toz kondurmayanlar misali...

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

                    Fatıma s.a. 18 yaşında şehid oldu. bu Ehlibeytin tek bayan ferdiydi. Alemlerin ve cennet kadınlarının efendisinin uzun yıllar yaşaması ve kıyamete kadar saliha kadınlara örnek olması Allah'ın en çok isteyeceği durumdur. Ancak bu tek bir yolla aksi olurdu. o da şehadetinin yaşamasından daha büyük hayra neden olması.

                    İşte Allah ikinci yolu takdir etti. Fatıma s.a.'nın çok değerli, dünyalara değen ömrünü feda etti ki sadece düşmanlarının kara yüzü ortaya konsun ve hiç unutulmasın diye.

                    tıpkı İmam Hüseyn a.s.'ın mübarek bedeninin kurban edilerek dinin ayakta tutulması gibi.

                    Fatıma s.a.ya yapılan zulümler anlatan rivayetler, hem şii hem de sünni kaynaklarda mütevatir ve ittifak halindedir. bu ittifakı bozmak ve şiilerle sünnilerin bu konuda ihtilaf içinde olduğunu iddia etmek bir fitnedir. Şii sünni ittifakını bozmaya yönelik bir harekettir. şia ve sünnilik arasında olmayan iftiraları atarak ihtilaf üretmeye çalışanlar ne şii ne sünnidir, onlar sadece ABD oyununa gelmiş hakikati örterek zalimlerin diktatörlüğünü sağlayan maşalardır,

                    veya cahillerdir. ne şii kitaplardan ne sünni kitaplardan haberleri vardır..

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

                      [quote author=Tanrı_kulu link=topic=23204.msg150023#msg150023 date=1336306157]
                      Seyid Fadlullah bunlardan biriydi. İranlı bir kısım mollanın bu uydurmaları gerçek diye anlatması insanlar arasında kuşku ve ihtilafa sebep olur sadece.


                      [/quote]

                      Elemeddin kardeşin seyyid fadlullah hakkındaki bi araştırması var :

                      http://velayet.wordpress.com/2011/08...i-yalanladimi/
                      Haktır Allahım Muhammed mahım
                      Ali'dir şahım efendim Allah eyvallah

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

                        Bide Sibel Eraslanın CanFeda Hz.Fatıma kitabını okudunuz mu ?
                        Haktır Allahım Muhammed mahım
                        Ali'dir şahım efendim Allah eyvallah

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

                          ömerin İmam Ali a.s'a biat etmesi gerekiyor muydu cihandar, etmeyip İmamı ve taraftarlarını Ebubekire biata zorlamasına ne diyorsun? Fatımanın evine saldırı yapmaları affedilecek bi olay mı? Ömerin kahraman olduğuna mı inanıyorsun? tarihte kime karşı kahramanlık yapmış? mesela Uhud'da, Huneyn'de kahramanlık yapmış mı? nasıl?

                          Ömerin Peygambere s.a.a. suikast düzenlemesi (Taif dönüşü) ve Onu sorgular gibi onunla konuşması (Hudeybiyede) Vasiyetini engellemesi (Vefatı sırasında) hakkında neler düşünüyorsun? Ömerin nesini seviyorsun?

                          bu ve daha pek çok sorularla ilgili bizi aydınlatırsan seviniriz

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

                            ...edit...
                            Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Hz. FATIMA'NIN (s.a) ŞEHADETİ HİKAYE DEĞİL GERÇEKTİR

                              "Tanrı kulu" nicki ile yazan kardeşim, söylediğin sözlerin hiç birisi bir kaynağa, delile dayanmayan sözlerdir ve her kes çıkıp delil olmadan senin söylediklerinin aksini söyleye bilir. ben yazdıklarının hepsini değil sadece bir cümleni ele alacak ve asılsızlığını göstereceğim. diyorsun ki:

                              [quote author=Tanrı_kulu link=topic=23204.msg150023#msg150023 date=1336306157]
                              Ebubekirin evine adamlar gönderttiği doğrudur ama Hz.Fatımaya tekme atmak, vurmak vs. bunlar uydurmadır. Evin yakılmakla tehdit edildiği doğru kabul edilsede böyle bir olay gerçekleşmemiştir. Tehdit etme oldu dersekde Hz.Ömer'e en fazla hatalı ve yanlış yapmıştır denilir. Ama devamında anlatılanlar iftiradır. Şii alimlerinden(caferilerden hatta) bu olayı reddedenler vardır. Seyid Fadlullah bunlardan biriydi. İranlı bir kısım mollanın bu uydurmaları gerçek diye anlatması insanlar arasında kuşku ve ihtilafa sebep olur sadece.[/quote]

                              bende diyorum ki, tamam, biran için senin sözlerini kabul ederek bugün konu hakkında yapılan araştırmaları, yazılan makaleleri ve tahlilleri "İran mollalarının uydurmaları" olarak kabul ediyorum ama sorun yine bitmiyor. zira:

                              1. İran'da Şiilik Safeviler döneminden itibaren geniş şekilde yayılmaya başlamıştır ki, bu 16-cı yüzyılda olmuştur. fakat Şia'nın temel kitapları imamlarımız a.s döneminde yazılmaya başlamıştır. bugün elimizde imamların a.s sahabeleri tarafından yazılmış olan kitaplar vardır. mesela örnek olarak: "Mesaili Ali b. Cafer", "Kurbul İsnad", "Mehasin", "Ricali Berki", "Besair ed-Derecat"

                              yani konu hakkında bilgilerin geçtiği kaynaklar yazıldığında -sizin mantığınıza göre- ortada İran veya İran mollaları yoktu, o yüzden bunu "İran mollalarının uydurmaları" olarak kabul etmek mümkün değildir.

                              2. zaten biz konu hakkındaki delilleri Şia kaynaklarından sunuyor değiliz, delillerimizi bizzat nasibilerin kaynaklarından gösteriyoruz. Taberi, Belazuri, ibni Asakir, ibni Kuteybe, ibni Ebi Şeybe ve bu gibi tarih ve hadis alanında sizin en büyük alimlerinizi delil getiriyoruz. onlardan sunduğumuz delillerin her birini de yine sened açısından incelemeye tabi tutuyor ve ancak sahih olanlarını ortaya koyyoruz. eğer siz bu hadisleri hadis ilmine göre redd ede biliyorsanız o zaman buyrun konu üzerine munazara edelim. yok eğer siz bu hadisleri hadis ilmine göre değil, sırf kendi nefsinize göre redd ediyorsanız o zaman:

                              2-1. muhaliflerinizin de size karşı nefsi istek ile delil getirmesine yol açmış olursunuz.
                              2-2. bu taktik ile hareket ettiğinizde ortada ne bir siyer, ne fıkıh ve ne de akaid kalır. zira bunlarda büyük ölçüde hadise dayanmaktadır. hatta sahabeler bile kalmaz. mesela ben bu yöntem ile "Ebu Bekir" adlı bir adamın yaşamış olduğunu inkar ediyorum. bana Ebu Bekir'in gerçekten yaşamış olduğunu ıspat ede bilir misin? eğer hadis sunacak olursan aynı senin yaptığın gibi hadis ilmine göre değil keyfi isteğime göre "uydurma"dır diyeceğim.

                              3. Allame Seyyid Fadlallah r.a sizin söylediğiniz gibi bu olay için "uydurma", "iftira" ve s. demiyor. aksine eve hücumu ve evi yakacakları ile tehdidi kabul ediyor ama Hz. Fatıma s.a'ın vurulmasını, çocuğun düşmesini ve Hz. Fatıma s.a'nın şehadeti konusunda soru işareti bırakıyor ve "araştırılması gerekiyor" diyor.

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X