Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmam Hamanei'nin Hayatı (3)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    İmam Hamanei'nin Hayatı (3)

    Bismillahirrahmanirrahim


    3. BÖLÜM
    İnkılab Sonrası Mücadelesi
    İslam İnkılab Şurası (İslam Devrim Konseyi)


    İslam İnkılabı’nın zafere ulaşması, sürdürülmesi ve korunmasında, İmam (r.a)’dan sonra en büyük rolü hiç kuşkusuz “İslam İnkılab Şurası” ifa etmiştir. Şehid Ayetullah Beheşti bu konuda şöyle buyuruyor: “İmam’ın Paris’te bulunduğu sırada tasvip ettiği ilk İnkılab Şurası çekirdeği şu isimlerden oluşuyordu: Şehid Mutahhari, Musevi Erdebili, Haşimi Rafsancani, Dr. Bahoner ve ben.”
    Haşimi Rafsancani ise şöyle diyor: “İmam Paris’te bulunduğu dönemde gelecekte kurulacak devletin idare mekanizmasını oluşturmaları için 5 kişiyi tayın etmişti; bunlardan biri bendim, Şehid Mutahhari, Şehid Beheşti, Musevi Erdebili, Bahoner ve o sıralar Meşhed’de bulunan ve bize daha sonra katılan Ayetullah Hamenei idi. “
    Ayetullah Hamenei kendisi şöyle anlatıyor: “O sıralar Meşhed’de bir grup arkadaşla birlikte bir takım faaliyetlerle meşguldük ve geniş çaplı halk hareketinin içindeydik. Şehid Mutahhari defalarca doğrudan ve detaylı olarak bana telefon ederek Tahran’a gitmemi bildirdi. Ben ise o zamana kadar birlikte devam ettiğimiz normal bilimsel, ideolojik ve sosyal faliyetler için beni çağırdığını sanıyordum ve her defasında gelirim cevabını veremiyordum. Çünkü Meşhed’de bir takım sıkıntılar vardı ve ağır sorumluluklar üstlenmiştim. İnkılab Şurası için çağırdığını da bilmediğim için Tahran’a gitmeyi erteliyordum. Sonunda Paris’ten İmam’ın Tahran’a gitmem için emrettiği mesajını aldım. Ve özellikle de Şehid Mutahhari bir telefon temasında sinirli bir şekilde niçin Tahran’a gitmiyorsun, ne bekliyorsun?, deyince konunun ciddiyetini anladım. Tahran’a vardığımda Şehid Mutahhari’nin evinde bir toplantıya katılmam gerektiği söylendi. O toplantıya İnkılab Şurası üyelerinin hepsi katılmıştı ve ben o toplantıda İnkılab Şurası üyesi olduğumu öğrendim ve o zamana kadar bilmiyordum.”

    Tebliğ Sorumlusu


    1977-1978 yılları boyunca Tahran’da düzenlenen yürüyüş ve mitingler, çekirdeğini Şehid Beheşti, Şehid Mutahhari ve şehid Bahoner’in oluşturduğu müdüriyete bağlı gruplar tarafından gerçekleştiriliyordu, öteki önemli şehirlerdeki çekirdek kadroyu ise başını Şehid Ayetullah Saduki, Şehid Ayetullah Destigayb gibi ulemanın ileri gelenleri oluşturuyordu. Horasan eyaletindeki gösteri ve mitingler ise Ayetullah Hamenei önderliğinde sürdürülüyordu. Ülke çapında sürdürülen bu halk hareketi meyvasını vermiş, Şah ülkeden kaçmak zorunda bırakılmış ve İmam ülkeye dönmüştü. İmam’ın dönmesiyle “Refah” ve “Alevi” liselerinde İmam’ı karşılama komitesine ilaveten yeni faaliyet komiteleri kuruldu. Ayetullah Hamenei, İmam’ın bürosunda tebliğat bölümü sorumluluğunu üstlenerek ülkenin çeşitli bölgelerine mübelliğ gönderme, mesajları halka ulaştırma gibi faaliyetlerin yanı sıra İmam’la yapılan görüşmeleri koordina etme, görüşmecileri ağırlama, yeni gelişmelerle ilgili haberleri kitle iletişim araçlarına ulaştırma, müstekbir güçler ve onların içerideki yandaşlarının haber yayma komplolarına karşı koyma gibi ağır bir yükü göğüslemekteydi. Müslüman-mümin kitlelerin zahmeti sonucu zafer aşamasına gelmiş İnkılab’ın, zahmet çekmeden meyvelerini toplamaya yeltenen fırsatcı kesimler, bu cümleden olarak kominist gruplar dış güçlerin de yardımıyla her gün yeni bir komploya başvuruyor, İslam İnkılabı’nın yönünü sosyalist bir inkılaba saptırmak için fabrikalar ve işci kesiminin kalabalık olduğu merkezlerde faaliyetlerini yoğunlaştırıyorlardı. Bu amaçla fabrikalar bölgesi Tahran ile Kerec şehirleri arasında yeralan General Motors fabrikasını seçen koministler, üniversite öğrencilerinden oluşan yandaşlarını gazeteler aracılığıyla fabrikaya toplanmaya çağırıyorlardı. Koministlerin bu halk hareketi karşısında birşey yapacakaları yokdu ancak bu gibi eylemler sadece çökmekte olan Şah rejiminin yıkılmasını bir süre daha geciktirebilirdi ve müstekbir güçlere komplolar hazırlamak için yeni fırsat kazandırabilirdi. Bu haber İmam’ın bürosuna ulaşınca ulemanın ileri gelenlerinden bazıları bölgeye giderek koministleri bu eylemlerinden caydırmak istediyse de başarı elde edemedi.

    9 Şubat 1979’ da beşyüz kadar koministe ilaveten sekizyüz işçi silahlanma çalışmalarını yoğunlaştırarak kıyam halindeki müslüman halka ihanet etmek ve iç savaş çıkarmak suretiyle İnkılab için ciddi bir tehlike oluşturmak üzereyken Ayetullah Hamenei tek başına bu fabrikaya doğru yola koyulur ve “Refah Lisesi” öğrencilerinden bir grup da ona destek amacıyla arkasından gönderilir. İkindi vakti oraya varan Ayetullah Hamenei binbir zahmetle kürsüye ulaşıp mikrofonu ele geçirerek konuşmaya ve yöneltilen soruları cavaplamaya koyulur. İddia ve tezlerinin etkisiz hale getirildiğini gören koministler topluca marşlar okumak ve alkış tutmak suretiyle konuşmasını engellemek istediyseler de başarılı olamaz ve sonunda elektriği kesmek yoluna başvururlar. Karşılıklı tartışmalar akşam namazına kadar devam eder. İşçileri koministlerden koparmanın en uygun yolunun cemaat namazı olduğunu düşüncesiyle akşam ezanı okunarak işçiler fabrika bahçesine davet edilir. Bütün engellemelere rağmen ezan okunduktan ikibuçuk saat sonra Ayetullah Hamenei’nin imametinde fabrika bahçesinde düzenlenen cemaat namazına işçiler katılır ve koministler salonda kalırlar. Ayetullah Hamenei o gece fabrikada kalarak yedi saat süreyle ayakta işçilerle konuşma yapar ve ertesi gün işçiler, koministleri fabrikadan zorla çıkarırlar ve böylece İslam İnkılabı önündeki ciddi bir tehlike kaldırılmış olur.
    Ayetullah Hamenei tebliğ sorumluluğu görevi sırasında “İmam” adlı bir kaç sayılık bir dergi çıkarılmış ve kendisinin de bu dergide makaleleri yayınlanmıştır. İnkılab’ın zafere ulaştığı 11 Şubat 1979 tarihinde radyo, televizyon kurumu halkın eline geçince “İslam Nizamı” adında radyodan yayınlanan “İlk Zaferin Ardından” başlıklı uzunca makalenın yazarı da Ayetullah Hamenei idi.

    Zaferden Sonra...

    İnkılab’ın zaferinden hemen sonra iç ve dış komplolara karşı koyabilmek için güçlü bir teşkilatın gerekliliği ortaya çıkınca, Ayetullah Hamenei’nin de içinde bulunduğu önder ulemadan beş kişi “İslam Cumhuriyeti Partisini” kurdular.
    Zaferden iki ay sonra Nisan 1979 tarihinde İmam tarafından ülkenin doğusundaki Sistan-Belucistan eyaletindeki karışıklıkları etkisiz hale getirmek ve işleri düzene koymakla görevlendirilen Ayetullah Hamenei bölgenin mahrum halkına değerli hizmetlerde bulunmuştur. Aynı yıl İnkılab Şurası’nın savunma bakanlığındaki temsilcisi görevine getirilen Ayetullah Hamenei, bir süre sonra bakan yardımcılığını da kabul etmiş, Amerikalı ve Amerika yanlısı askeri müsteşarların İran ordusundan tamamen temizlenmesi yönünde önemli girişimlerde bulunmuş ve 1980 yılında “Yüksek Savunma Konseyinde” İmam’ın danışmanlığı görevine tayin edilmiştir.
    İslam Devrim Muhafızları Ordusunun içerisinde 1979 yılı sonlarında ortaya çıkan ihtilafları çözüme kavuşturmak amacıyla bu ordunun başkanlığını geçici olarak üstlenen Ayetullah Hamenei, bu önemli merkeze yeniden düzen kazandırmıştır.
    Genç nesiller ve özellikle üniversite öğrencileriyle eskiden beri samimi ilşkileri olan Ayetullah Hamenei, İnkılab’ın zaferinden sonra da İmam’ın yönlendirmeleriyle öğrenci teşkilatlarının ilgi ve başvurma odağı haline gelmiş olarak öğrencileri irşad ve yönlendirmede kalıcı hizmetler de bulunmuştur.

    Tahran Cuma İmamlığı


    Ayetullah Talagani’nin 1980 yılında vefatından sonra İslam İnkılabı nizamının önemli makamlarından olan Tahran Cuma imamlığına tayın edilir, İmam Humeyni tarafından yayınlanan fermanın bir bölümünde şöyle kaydedilir: “İlim ve amelde elhamdulillah parlak bir geçmişe sahip olan sizi Tahran Cuma İmamlığına tayın ediyorum. Allah-u Teala’dan halkı irşad ve hidayet vazifesinde sizi başarılı kılmasını temenni ederim.”

    İslami Şura Meclisi İlk Genel Sekreteri

    İnkılab’ın zafere ulaşmasından sonra düzenlenecek olan ilk genel seçimler bir çok açıdan önemliydi. Çünkü casusluk yuvası “Amerika Elçiliği” öğrenciler tarafından ele geçirilmiş, geçici hükümet istifa etmiş, cumhurbaşkanlığına seçilmiş Beni Sadr ülkenin yönetimini hepten tekeline geçirme çabalarını başlatmış, münafıklar ( Halkın Mücahidleri ), ülke sathında faaliyetlerini artırmış, doğu ve batı emperyalizmine bağımlı kominist, liberal ve Şahlık rejimi taraftarı gruplar komplo üzerine komplo düzenlerken meclis genel seçimleri oldukça önemliydi.
    İmam ve mücadeleci ulemanın çizgisindeki çevrelerin bir cephede toplanmasının İnkılab’ın geleceği açısından kaçınılmaz bir zaruret olarak görüldüğü bu şartlarda büyük çaba sarfeden ulemanın önde gelenleriyle birlikte Ayetullah Hamenei Tahran’da en yüksek oyu aldığı gibi Meclisin büyük çoğunluğu İmam’ın çizgisindeki güçlerin kontrolüne geçti. Cumhurbaskanı Beni Sadr, münafıklar ve solcu çevreler seçimlerden büyük bir yenilgi almış olarak çıktılar.

    Suikast Komplosu

    İslam İnkılabı’nı yenilgiye uğratmak için askeri saldırı, darbe girişimi ve savaş gibi her yola ve yönteme baş vuran uluslararası müstekbir güçler, İslam nizamının, asıl çisgisine oturmaya başladığını ve dış güçlere bağımlı liberal, ulusalcı ve solcu hainleri devre dışı bıraktığını görünce İnkılab’ın önderlerine yönelik terör eylemlerini başlattılar. Ayetullah Murtaza Mutahhari, Merhum İraki ve Ayetullah Mufettih gibi ulemanın seçkinlerini daha önce şehid etmişlerdi. Şehid Ayetullah Beheşti ile birlikte bakanlar ve milletvekillerinin de içinde bulunduğu 72 seçkin şahsiyetin 28 Haziran 1981 tarihinde İslam Partisi binasının havaya uçurulmasıyla şehid edilmelerinden bir gün önce 27 Haziran 1981 tarihinde Ayetullah Hamenei’ye Tahran Ebuzer camiinde konuşma yaparken suikast düzenleyen münafıklar onu ağır şekilde yaraladılar.
    Bu suikasten hemen sonra bir mesaj yayınlayan İmam Humeyni (r.a), Ayetullah Hamenei’ye hitaben şöyle buyuruyordu: “Resulullah (s.a.a) soyundan, İmam Hüseyin bin Ali’nin (a.s) evlatlarından, İslam ülkesine hizmet eden, savaş cephelerinde fedakar bir asker, mihrabda eğitici bir öğretmen, Cuma ve cemaatte güçlü bir hatip ve İnkılab sahnesinde yönlendirici bir rehber olmaktan başka bir suçu olmayan size karşı İslam ve İnkılab düşmanlarının düzenlemiş oldukları şu suikast, onların çirkin yüzlerini ortaya koymuş, sizin hak ve halktan yana, zalimlere karşı olduğunuzu ispatlamış bulunuyor. Biz, Allah’ın (c.c) ve Velisi İmam-ı Zaman’ın (a.f) huzurunda gündüzleri savaş cephelerinde hizmet eden, geceleri Allah yolunda mihrapta ibadete koyulan mücahitlerle iftihar ediyoruz. Aziz Hamanei! Savaş cephesinde bir asker ve cephe arkasında alim elbisesiyle bu zulüm görmüş halka ettiğiniz hizmetlerden dolayı size teşekkür eder, hizmetinizin devamı için Allah-u Teala’dan bir an önce sağlığınıza kavuşmanızı niyaz ederim.”

    Cumhurbaşkanlığı


    İslam düşmanları 1981 yılı yazında İslam İnkılabı’nın gerçek önderlerine karşı bir biri ardından suikastler düzenleyerek ulema ve yönetici kadrodan onlarcasını şehid ettiler. Başbakanlık binasına münafıklar tarafından yerleştirilen bombanın infilak etmesi sonucu 30 Ağustos 1981 tarihinde cumhurbaşkanı Muhammed Ali Recai ile Başbakan dr. Bahoner şehid oldular. Bu facia ardından düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday gösterilen Ayetullah Hamenei halkın tamamına yakınının oyuyla İran İslam Cumhuriyeti’nin üçüncü cumhurbaşkanı seçiliyordu.


    Hüccet-ul İslam vel-Müslimin Sabahattin Türkyılmaz
    Tevekkülle elde edilen sırlar; bir tek yakîn haddini bilenlere mahsustur.

    Hakikî Şialarımız da yakîn sınırını koruyanlardır, ki onlardan «Allah'ın varlığı sayesinde hiçbir şeyden korkmamaları»nı bekleriz!


    İmam Cafer-i Sadık (a.s)
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X