Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Eşinin Dilinden İmam Hamenei

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Eşinin Dilinden İmam Hamenei

    BİSMİHİ TEALA
    HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAMI HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHL-İ BEYT (A.S)'A OLSUN
    RABB'İMDEN ECİRLERİNİZİN YÜCE OLMASINI DUA EDRİM

    Selamun Aleykum Ey Aziz Canlar;






    Eşinin Dilinden İmam Hamenei
    İMAM HAMANEİ
    Allah'ın adıyla

    Elli yıllık bir birliktelik. İmam Hamenei’nin muhterem eşi bu zaman zarfında kendisiyle omuz omuza mücadele etmiş ve bir an dahi İmam Hamenei’nin yanından ayrılmamıştır. İnkılab öncesi şahlık rejimine karşı mücadelede İmam Humeyni (r.a) önderliğinde gerçekleşecek İnkılaba katkıları sürecinde eşini yanlız bırakmamıştır. Dindar bir ailenin kızı olan muhterem eşi evlenmeden önce de iman ve takva misali bir kadındı. Gençlik yıllarında çok değer verdiği Kur'an öğretmeni hanım Purrencberi örnek alır. Birçok dini öğretileri ondan öğrenir. İmam Hamenei ile evlendikten sonra da mücadelesini eşiyle birlikte sürdürür.

    İmam Hamenei ile evlenmelerini şöyle anlatıyor: “1343 h. Şemsi(1964) tarihinde kendisiyle evlendim. Evliliğimiz o zamanda dindar aileler arasında yaygın olan gelenek şeklinde gerçekleşti. Annesi bize gelerek beni istedi, evlilikle ilgili konular konuşulduktan sonra evlenmeye karar verdik ve sade bir merasimle evlendik.”

    Bu evlilikten 4 erkek iki kız çocukları olur; erkekler inkılab öncesi kızlar ise inkılab sonrası dünyaya gelirler. Hali hazırda hayatta olan erkek çocukları ve kızlarının eşleri olan damatlarından hiç biri herhangi bir resmi veya yarı resmi organda,dairede görev almamışlardır, daha doğrusu İmam Hamenei buna izin vermemiştir.

    İmam Hamenei’nin eşi inkılab öncesi şahlık rejimine karşı mücadele hayatlarını şöyle anlatır: “ O dönemler çok zor dönemlerdi, ilahi imtihandan geçiyorduk, ben kendimi bütün zorluklara hazırlamıştım, mücadele hayatımız boyunca asla hiçbir şeyden şikayet etmedim. Çok iyi hatırlıyorum evliliğimizin ilk aylarıydı birgün eşim ( İmam Hamenei) bana sordu:” Eğer ben tutuklanırsam nasıl bir duygu içinde olursun?”. Bu soru beklemediğim bir soruydu; ilk önce çok rahatsızlık ve üzüntü duydum ama İslami mücadele, ilahi vazifemiz ve müslümanların görevleri hakkında öyle şeyler anlattı ki tamamen ikna oldum ve kalbime huzur geldi.

    Kendisi bu soruyu İmam Humeyni (r.a) yakalanıp Kum’dan Tahran’a ve daha sonra Türkiye’ye sürgüne gönderildiği günlerde sormuştu. Seyyid Ali Hamenei ve diğer mücadele arkadaşları o dönemde Meşhed’de idiler. İmam’ın (r.a) tutuklanmasına karşı tepkilerini ortaya koymaya hazırlanıyorlardı. İşte bu dönemde bana tutuklandığı takdirde ne düşündüğümü sormuştu. Ben o günlerden itibaren kendimi kocamın mücadelesinde öne çıkabilecek olaylar karşısında fikri ve imani olarak hazırlıyordum. O dönemden sonra Sayın Hamenei’nin tutuklanmaları başladı; zindana düştüğü, sürgüne gönderildiği veya gizli mücadele vermesi gerektiği dönmelerde bütün zorluklara rahtaca tahammül ve sabr edebiliyordum. Çocuklar dünyaya geldikten sonra hayat daha da zorlaşıyordu ama ilahi yardımlar sayesinde asla ümitsizliğe düşmüyorduk.”

    İmam Hamenei’nin mücadelesinde ona nasıl yardımcı olduğunu şöyle anlatıyor: “ Sayın Hamenei’nin mücadele hayatında benim en büyük fonkisyonum ev ortamını huzurlu ve maneviyatlı tutmak oluyordu. Böylece o, işlerini ve mücadelesini rahat bir kafayla sürdürüyordu. Ben elimden geldiğince eşimi evin sorunlarından ve çocukların problemlerinden uzak tutmaya çalışıyordum. Bazen zindana ziyaretine gittiğimde yaşantımızdaki zorluklardan kendisine bahs etmezdim; evin durumu, çocukların durum ve problem ve zorluklarla ilgili soruduklarında hep iyi yönlerini anlatırdım, olumsuzlukları söylemezdim. Örneğin zindana gittiğimde veya sürgünde olduğu dönemde mektuplaştığımızda çocukların hastalığından dahi söz etmezdim.

    Elbette ailevi görevimin yanısıra benim kendim de bildiriler dağıtmada, mesajları yerine ulaştırmada ve gizli belgeleri saklamada üzerime düşen görevi yerine getiriyordum. Sayın Hamenei ve mücadelecilerin yaptıklarının yanında benim yaptıklarım pek birşey sayılmaz.

    Şahlık rejimine karşı mücadelenin son yıllarında Sayın Hamenei, İmam Humeyni’nin (r.a) Paris’ten gönderdiği yazılı ve sözlü mesajları alıyor ve ben onları çoğaltıp Meşhed ve etrafındaki şehirlere gönderiyordum. Meşhed ve etrafındaki şehirlerle ilgili haberleri topluyor ve Paris’e gönderiyorduk. Ama sanırım o zamanlar mücadeleci kadınların en önemli görevi manevi ortamı sağlamak, eşinin dert ortağı olmak ve sırdaşı olmaktı.”

    İmam Hamenei’nin evde kendisine yardım edip etmediği hakkında bir soruya eşi şöyle cevap veriyor: “ Bu durumda ne onun böyle bir fırsatı var, ne de bizim böyle bir beklentimiz var. Genellikle kendisi yorgun olarak eve gelirler, ailede herkese örnek olacak en büyük özelliği görevi alanındaki zorlukları ve problemleri eve yansıtmaz ve evin manevi ortamını müşkülatlarla bozmaz. Bizden en büyük beklentisi aile yapısının sağlam, ev ortamının huzurlu ve esenlikli olmasını sağlamamızdı.”

    İmam Hamenei'nin, kendi aile fertleri ve akrabalarının devlet kademelerinde görev almaları konusundaki hassasiyeti ve buna asla izin vermediği bilinmektedir. Eşinin İnkılab öncesi mücadelesi ve İmam Hamenei ile omuz omuza inkılabın zafere ulaşmasındaki çabası gözönünde bulundurulduğunda İnkılab sonrası kendisinden bazı makamlarda yararlanılması gerektiği veya herhangi bir makamı hakettiği gündeme geldiğinde Rehber’in eşi şöyle cevap veriyor: “ İslam Cumhuriyetinde müslüman bir kadın olarak, diğer bütün müslüman bacılarım gibi birtakım vazifelerim olduğuna inanıyorum. Bütün gücümle bu alanda çalışıyorum ama herhangi bir resmi görevim yok, devlet kademelerinde hiçbir yetki ve göreve sahip değilim.”

    İmam Hamenei’nin özel hayatında maddiyata önem vermediği ve İnkılab öncesi tecammülat ve lüks hayattan uzak bir ailede yetiştiği ve devamlı sade bir hayat sürdüğü bilinmektedir. İslam İnkılabından sonra üstlenmiş olduğu yüksek makamlara rağmen hayat tarzı değişmeyen ve İslam ümmetinin İmamı/lideri olduğunu ameliyle de göstermektedir. Muhterem eşi evlerinin durumu hakkında şöyle diyor: “Yıllardır evimizde lüks eşyalar bulundurmayız. Güzellik iyidir ama ömrümüzü lüks yaşamaya adamak doğru değildir. Evimizde, halılar, pahalı perdeler, mobilya gibi eşyalardan oluşan dekorasyonumuz yoktur ve olmadı, yıllar önce kendimiz bu gibi tecemmülattan arındırdık. Sayın Hamenei’nin anne-babası bu alanda bizim için örnek insanlardı; annesi evde böyle lüks eşyaları bulundurmayı onaylamaz, devamlı eleştirirdi, ben de aynı görüşteyim. Biz de çocuklarımıza özel hayatlarında buna dikkat etmelerini tavsiye ediyoruz, çünkü lüks eşyalar yaşamın temel zaruretlerinden değildir.”

    İmam Hamenei hayatının her alanını, ömrünün her döneminde üstlenmiş olduğu misyon gereği hayat tarzını hidayet önderlerinin hayatına göre tanzim etmştir. İnkılab öncesi alim olması hasebiyle yaşamını halkın yaşamından daha üst seviyede tutmamış, halkın derdini yakından hissedip onların acılarına ortak olmuştur. İman ve takvayı sadece sözde değil ameliyle de gösteren İmam Hamenei İslam inkılabından sonra da üstlendiği görevlerde de hayat standardını değiştirmemiştir. İslam devletinde İmam Humeyni (r.a) fevatından sonra üstlenmiş olduğu müslümanların liderlik görevinde de hidayet önderlerinin hayat tarzını, siretini takip etmiştir. Bütün maddi imkanlara sahip olmasına rağmen Resul-u Ekrem (s.a.a) ve hz. Ali (a.s) gibi hayat sürmeye özen göstermektedir.

    Hazırlayan : Sabahattin Türkyılmaz
    (Rasthaber)


    Allah'a emanet olun...
YUKARI ÇIK
Çalışıyor...
X