Ynt: KIRK HADİS ŞERHİ..
Birinci Bölüm: Nifakın Aşamalarına Dair
Bil ki nifak ve iki yüzlülüğün de sair kötü ve iyi özellikler gibi şid-det ve zayıflığı bakımından kimi derece ve aşamaları vardır.
İnsanın tedavi etmeye kalkışmadığı ve ona olan bağımlılığını sür-dürdüğü her rezil özellik, gitgide şiddetlenir ve faziletlerde olduğu gibi rezilliklerde de şiddetlenme oranı sonsuzdur.
Eğer insanın nefs-i emmaresini kendi haline terk ederse, nefsin kö-tülüğe olan eğiliminden, nefsin acil uyumsuzluklarından, şeytanın ve vesvas-ı hannas’ın yardımından ötürü fesada daha çok yönelir ve gün geçtikçe rezaletleri şiddetini artırır; derken bu rezil özellik, nefsin töz-sel (cevheri) sureti ve son faslı (ayrımı) haline gelir ve bütün zahirî ve batının kuvvelerini egemenliği altına alır.
O halde eğer rezillik, o mel’un şeytanın huylarından olan nifak ve ikiyüzlülük gibi şeytani bir rezillikse -ki Kur’an-ı Kerim tersi bir halet içinde olmasına rağmen şeytanın Adem ve Havva’ya, “ “Elbette ben size öğüt verenlerdenim” diye yemin ettiğini bildirmektedir- mem-leket şeytana teslim olur, nefsin son sureti ile zatın batını ve cevheri şeytani bir suret olur, zahirî suretinin de her ne kadar bu dünyada insan şeklindeyse de o alemde şeytan suretinde olması da mümkündür.
O halde eğer insan bu sıfatı dizginlemez ve nefsi kendi haline bıra-kırsa, kısa bir süre zarfında öyle bir hal alır ki, insan bütün himmet ve çabasını bu rezillik için harcar, konuştuğu herkesle iki yüzlü ve iki dilli konuşur, karıştığı her topluluğa nifak tohumları eker; şahsi menfaat, bencillik ve kendine tapmaktan başka bir şey düşünemez olur; sadakat, samimiyet, himmet ve mertliği tümüyle ayaklar altına alır; bütün işleri, hareket ve duruşları iki yüzlülük kokar ve hiç bir fesat, kabahat ve küstahlıktan çekinmez.
Böyle bir şahıs beşeriyet ve insanlık zümresinden uzaktır ve şeytanla birlikte haşrolacaktır.
Bu söylenenler, bizatihi nifakın cevherlerindeki şiddet ve zaafla il-gilidir ve bu ilgili hususlar açısından da farklılıklar arz etmektedir. Çünkü nifak bazen Allah’ın dininde, bazen güzel melekeler ve ahlakî faziletlerde, bazen salih ameller ve ilahî ibadetlerde, bazen sıradan işler ve geleneksel platformda olur. Aynı şekilde bazen Resulullah’a (s.a.a) ve Hidayet İmamları’na, bazen evliyaya, alimlere ve müminlere, bazen de müslümanlara ve Allah’ın diğer dinlere mensup kullarına karşı nifakları söz konusudur. Şüphesiz bu zikredilenler, çirkinlik, küstahlık ve kabahat açısından birbirlerinden farklılık içindedirler; ama aslında bunların hepsi de iğrençlik ve çirkinlikte ortaktır ve bir tek pislik ağacının dalları ve yapraklarıdırlar.
Birinci Bölüm: Nifakın Aşamalarına Dair
Bil ki nifak ve iki yüzlülüğün de sair kötü ve iyi özellikler gibi şid-det ve zayıflığı bakımından kimi derece ve aşamaları vardır.
İnsanın tedavi etmeye kalkışmadığı ve ona olan bağımlılığını sür-dürdüğü her rezil özellik, gitgide şiddetlenir ve faziletlerde olduğu gibi rezilliklerde de şiddetlenme oranı sonsuzdur.
Eğer insanın nefs-i emmaresini kendi haline terk ederse, nefsin kö-tülüğe olan eğiliminden, nefsin acil uyumsuzluklarından, şeytanın ve vesvas-ı hannas’ın yardımından ötürü fesada daha çok yönelir ve gün geçtikçe rezaletleri şiddetini artırır; derken bu rezil özellik, nefsin töz-sel (cevheri) sureti ve son faslı (ayrımı) haline gelir ve bütün zahirî ve batının kuvvelerini egemenliği altına alır.
O halde eğer rezillik, o mel’un şeytanın huylarından olan nifak ve ikiyüzlülük gibi şeytani bir rezillikse -ki Kur’an-ı Kerim tersi bir halet içinde olmasına rağmen şeytanın Adem ve Havva’ya, “ “Elbette ben size öğüt verenlerdenim” diye yemin ettiğini bildirmektedir- mem-leket şeytana teslim olur, nefsin son sureti ile zatın batını ve cevheri şeytani bir suret olur, zahirî suretinin de her ne kadar bu dünyada insan şeklindeyse de o alemde şeytan suretinde olması da mümkündür.
O halde eğer insan bu sıfatı dizginlemez ve nefsi kendi haline bıra-kırsa, kısa bir süre zarfında öyle bir hal alır ki, insan bütün himmet ve çabasını bu rezillik için harcar, konuştuğu herkesle iki yüzlü ve iki dilli konuşur, karıştığı her topluluğa nifak tohumları eker; şahsi menfaat, bencillik ve kendine tapmaktan başka bir şey düşünemez olur; sadakat, samimiyet, himmet ve mertliği tümüyle ayaklar altına alır; bütün işleri, hareket ve duruşları iki yüzlülük kokar ve hiç bir fesat, kabahat ve küstahlıktan çekinmez.
Böyle bir şahıs beşeriyet ve insanlık zümresinden uzaktır ve şeytanla birlikte haşrolacaktır.
Bu söylenenler, bizatihi nifakın cevherlerindeki şiddet ve zaafla il-gilidir ve bu ilgili hususlar açısından da farklılıklar arz etmektedir. Çünkü nifak bazen Allah’ın dininde, bazen güzel melekeler ve ahlakî faziletlerde, bazen salih ameller ve ilahî ibadetlerde, bazen sıradan işler ve geleneksel platformda olur. Aynı şekilde bazen Resulullah’a (s.a.a) ve Hidayet İmamları’na, bazen evliyaya, alimlere ve müminlere, bazen de müslümanlara ve Allah’ın diğer dinlere mensup kullarına karşı nifakları söz konusudur. Şüphesiz bu zikredilenler, çirkinlik, küstahlık ve kabahat açısından birbirlerinden farklılık içindedirler; ama aslında bunların hepsi de iğrençlik ve çirkinlikte ortaktır ve bir tek pislik ağacının dalları ve yapraklarıdırlar.
Yorum