İMAM HUMEYNİ (r.a)DİYOR Kİ:
MAZLUMLARIN SESİ OLUN
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ.13
1. BÖLÜM
İNKILABIN İHRACI, İSLAM İNKILABININ KAÇINILMAZ ÖZELLİĞİDİR.31
Bütün Müslümanlar İran 'daki Mukaddes Hareketten
Etkilenmekte..33
İslam Hareketi Bir Ülkeyle Mahsur Değildir.33
Okulumuzu Yayacağız.34
Zulüm Altındaki Kitlelerde Muazzam Patlayış..34
Düşmanların Bunca Muhalefetlerinin Nedeni İran'ın Diğer
Ülkelere Örnek Olmasıdır..35
Bağımsızlık ve Hürriyet Işığı Bütün Dünyaya Yayılacaktır 36
2. BÖLÜM
İSLAMİNKILABININ İHRACI YOLUNDA YILMAZ İRADE VE DÜŞÜNCE. 37
İran Milleti İslam Sancağını Heryerde Dalgalandıracaktır39
Gaye, İslamın Cihanşumül Hükümlerini Diriltmektir...39
İslam Herkesin Hakkıdır.40
İslam Bayrağı Dünyanın Dört Bir yanında Dalgalanır İnşaallah..40
Adaleti Uygulayacağımızı Ümid Etmekteyiz...40
İslam Devletinin Temeli Sevgi ve Kardeşliktir..41
Dünyanın Bütün Kesimlerinde İslam Bayrağı..41
Tevhid Bayrağını Diğer Ülkelerde de Dalgalandıralım.42
Biz İnkılabımızı Bütün Dünyaya İhraç Edeceğiz.42
Güç Sahipleriyle Hesaplaşmalıyız.42
İslamı Bütün Dünyada Uygulama Safhasına Geçirmeliyiz 43
İslamın Gücünü Bütün Süper Güçlere Göstermeliyiz...43
İslamı Heryerde Hayata Geçirmeliyiz...44
İslam Bayrağını Dünyanın Bütün Kutuplarında Dalgalandıralım...44
Hareketin Diğer Beldelere İhracı..47
Dünya Mustaz'afları Hakkın Verilir Değil, Alınır Olduğunu Bilmelidirler.47
İslam Yayılacaktır.48
İslamı Başka Yerlere de Taşıyalım..48
Bütün Dünya İnsanlarını Bağımsızlaştıralım..48
İslam İnkılabının Nihâi Amacı.49
İslam Nuru Her Yerde Parlıyor.49
İslamı İhrac Edelim..49
Umarım Bütün Dünyayı İslamın Tezahürleriyle Doldururuz 50
İnkılâbın İhracı, Dünyayı Kurtaracak Olan Müncî'nın İnkılabına Ortam Hazırlar..54
Süper Güçler Şunu Bilsinler ki Biz Son Nefesimize Kadar Direneceğiz...55
İslâmî Adaletin Her Yana Yayılması..56
Süper Güçlerin Uykularını Kaçıracak, Rahatlarını Bozacağız..56
İran İslam İnkılâbı Zulüm Saraylarının Yıkılışının Başlangıcı..59
Biz Tecrübelerimizi İhraç Edeceğiz...59
İslam Milletleri Arasında İslamın Tahakkuk Bulması İçin Kesin Kararlılık.60
Saldırganların Zulüm Elini Kıracağız...60
Siyonizm, Kapitalizm ve Komunizmin Kokuşmuş Kökünü Kurutmak Azmindeyiz..61
Bizim Asıl Vazifemiz İslamı Dünyaya Yaymaktır..62
3. BÖLÜM
ZULÜM ALTINDAKİ İNSANLARIN DEĞERLERİNİN ÖRNEĞİ: İSLAM İNKILABI.65
İran İnkılabı Milletlerin Doğu'yla Batı'dan Kurtulmayı Düşünmesini Sağlıyor..67
Hareketimiz Giderek Yayılmaktadır..67
Umarım Bütün İslam Ülkelerinin Başındakiler Bizzat Halkın Kendi Çocuklarından Olur..68
İnşaallah İslamın Çehresine Gerilen Örtüler Kalkar...69
Hükumetler Milletlerin Değişime Uğramasından Korkuyor 70
İslamın Güneş Misali Işıması Dünyanın Baştanbaşa Doğusuna ve Batısına Vurur İnşaallah.70
Örnek İran Milleti Bütün Dünyaya Numune...71
4. BÖLÜM
"İNKILABIN İHRACI" DERKEN NEYİ KASTEDİYOR UZ? 73
Biz Bu Maneviyatı İhraç Etmek İstiyoruz..75
Biz Milletlerle Devletleri Barıştırmak İstiyoruz..76
Adaleti Dünyada Yürürlüğe Koyarız İnşaallah..47
Biz Süper Güçlerin Ellerinin Müslümanların Servetlerinden Kesilmesini İstiyoruz.79
Doğru Usullerle Tebliğatta Bulunmak İnkılabın İhracında Önemli Bir Etkendir...79
Fars Körfezi Devletleri İslam İnkılabının İhracını Engellemek Niyetindeler.80
İslamı Olduğu Gibi Tanıtalım..80
Biz Sözlerimizi Dünyaya Duyurmak İstiyoruz..81
5. BÖLÜM
İNKILABIN İHRAÇ ŞARTLARI, YÖNTEMLERİ VE FAKTÖRLERİ.83
Milletler İran'a İlgi Duyuyor...85
İslama Uygun Davranmak, İnkılabın İhracı Demektir.86
İnkılabı, Bizzat Kendi Davranış ve Ahlakınızla İhraç Edin..89
Milletler Bizimle Muvafıktır..90
İslam Cumhuriyeti 'ni, Güzel Ahlakınızla İhraç Edin..91
Meseleleri Dünya İnsanlarına İletin!.92
İnkılabımızı Dünyaya Tanıtmalıyız!...93
Mazlumların Sesini Dünyaya Duyurma Yolunda Ciddiyet Gösterin.93
İran İnkılabının Sâiklerini Gerçek Haliyle Tanıtın...94
Milletler İnsânî Değerlerle Muvafıktır..95
Toplumları İslama Davet Edin..96
Bizim Tebliğatımız Fazla Olmalıdır...96
Yurtdışına Yönelik Tebliğatın Özel Bir Önemi Var..97
İslâmî Ahlâk ve Davranış, İnkılabın En Önemli Tebliğidir 97
Büyükelçilikler İslamı Tebliğle Vazifelidirler.99
İslamın İhracının Şartı, Vahdetin Korunmasıdır..99
İnsânî Değerleri Seçmemiz Gerekir.100
İnsânî Değerlerin İhracı.100
Niyet İhlaslı Olursa İnkılabın Dalgası Dört Bir Yana Ulaşacaktır..101
Dünyayı Islah Etmeye Kararlıyız.101
Diğer Milletlerin Etkilenmesini Sağlayacak Şekilde Çalışmalıyız.102
Dünya Mustaz'aflarını İslamın Adalet Devletiyle Âşina Kılın..103
İslamı Diğer Yerlere de Ulaştırın..104
İslamın Gayelerini Dünya Çapında Gerçekleştirmek.105
6. BÖLÜM
İSLAM İNKILABININ DOSTLARI VE TARAFTARLARI.107
Müslümanların Kıyamının Zaferinin Garantisi: Söz Birliği.109
İslam Devletinin Diğer Milletlerde de Oluşması..110
Bu Zafer Diğer İslam Ülkelerine de Sıçrayacaktır.113
Umarım Mustaz'aflar Müstekbirlere Galib Olurlar...113
Hastalığı Olmayanlar İnkılâbın Mesajını Aldılar...114
İslamın Nuru Mustaz'aflar Dünyasına Vurdu.114
İran İnkılabı Dünya Mustaz'aflarının Ümit Kaynağıdır. 115
Milletlerin İslam Alimlerinden Beklentisi..115
Hacılar İslam İnkılabının Mesajını Götüren Elçilerdir.. 116
İslam İnkılabının İhracının Panoraması..116
İslam Milletleri, Başlarında Bulunanları İslamın Haysiyetine Saygı Gösterir Hale Getirmelidirler.117
Tüm İnsanlığın İslam İnkılabına İlgi Duyması.118
Nur ve Ümid Kapısının Müslümanlara Açılması..122
7. BÖLÜM
İSLAM DÜŞMANLARI, İSLAM İNKILABININ İHRACINDAN DEHŞET DUYMAKTA.124
İslâmî Hareket Yobaz Rejimler İçin Bir Tehdittir...126
İslam Düşmanları Bu Hareketi Ortadan Kaldırmaya Uğraşıyorlar..127
İslamdan Korkanlar, İslam Cumhuriyeti 'nin İhracından Endişe Duymaktalar.127
İnkılabımızı Yurtdışında Kötü Gösteriyorlar..128
İnkılab Başka Yerlere de Geçer Korkusuyla
Düşmanların Borazanları Ötmeye Başladı..128
Süper Güçler Bu Hareketin Merkezî Çekirdeğini Ezmek İstiyorlar..129
Başka Yerlere de Geçer Korkusuyla İnkılaba Karşı Çıkıyorlar..129
İslam Ülkelerinin Uyanması Amerika İçin Bir Tehlikedir 129
İslam Gelişecek Olursa Hainlere Engel Olacaktır.130
İslam Hükumetlerinin Sükutu.131
Batıyla Doğu, Çıkarlarının Tehlikeye Düşmesinden Korkuyorlar.132
İslam Düşmanlarının İnkılab Aleyhine Yalanlar Uydurması.132
8. BÖLÜM
İNKILÂBIN İHRACI, GERÇEKLEŞMİŞBİR FİKİRDİR . 136
İslam Ülkelerinde İnkılabın Sesi Çınlamada..138
İnkılâbımız İhraç Oldu Bile!..138
Dünyayı Sömürenlere Karşı Genel ve Köklü Bir İnkılab Gerçekleşir İnşaallah.139
İran Heryerde Gündemde.139
İslamın Nüfuz Ve Etkinliği Bölgeyi de Aşmış Durumda. 140
Milletler İran'a Aşıktır..140
Bu Hareketin Dalgası Heryere Ulaşmış Durumda.141
İslam Dünyanın Dört Bir Yanına İhraç Oldu.141
İslam Bütün Dünyada Tecelli Etmiştir.144
Heryerde İslamın Tecellisi..144
İslamın Işığı İran'dan Tüm Dünyaya Ulaşmış Durumda.. 145
İslamın Sesi Dünyanın En Uzak Noktalarında bile Yankı Uyandırmıştır..148
Mekke Hadisesi İslam Dünyasında Büyük Değişimlerin Menşei Oldu..149
12
ÖNSÖZ
Bismillahirrahmanirrahim
Kitlelerin inanç ve ülkülerinin tehlikeye düştüğü ve egemen rejimin, halkın istek ve yönelişlerini idrak ve ka-bule hazır olmadığı şartlarda inkılapların vuku bulduğu şeklinde genel bir kanı ve sosyal bir tecrübe vardır insa-noğlunda. Bu inkılaplar, sözkonusu rejimin mevcut dünya toplumlarıyla çok sağlam ilişkilerde bulunduğu şartlarda o rejime karşı hasmane tepkilerin başlamasının neticesidir. İşte bundan sonradır ki o inkılabın tecrübelerinin yakın ve uzak bütün dünya toplumlarında yankı yaratması ve ihracı merhalesi gelir ki, bu da o inkılabın kendisi gibi kaçınıl-mazdır. İran İslam İnkılabı da bu genel kanuna paralel gerçekleşmiş ve Muhammed Rıza Pehlevi'nin zulme daya-lı şehinşahlık düzenini yıktıktan sonra; taşıdığı çok güçlü ve çarpıcı gaye ve derin mesajlar nedeniyle "gerçekleştiği ülkenin topraklarından taşma ve kendi kendini ihraç ede-rek dünya toplumlarına ulaşma merhalesini ciddi bir şekil-de yaşamıştır. İşte bu şartlar altında; inkılabın ideolojisiyle yakın veya uzak alâkalar taşıyan fikir ve düşünceler kendi-lerine mahsus bir söylem elde etmiş oldular. Bu düşünce-leri üç ana başlık ve üç görüş altında değerlendirmek
15
mümkündür: Birinci görüşün taraftarları nasyonalistler veya milliyetçilerdi. Milliyetçiliğin İran tarihinde de uzun bir geçmişi vardır. Ne var ki meşrutiyet yıllarından1 itiba-ren yeni bir milliyetçi kesim oluştu ki, bunlar, batı kültü-rünün İran'daki hayranlarıydılar. Genellikle Rıza Han re-jiminin hizmetinde bulunan bu batı yanlısı milliyetçiler 20 Şehriverden sonra2 giderek "yabancıların ülkeye
1 - Meşrutiyet Dönemi: 19. yy'ın sonlarıyla 20. yy. başlarında İran'ın yaşadığı karışıklık ve siyasal otorite yokluğu, zorba iktidarla uşaklarının halka yaptığı dayanılmaz baskılar, Muzaffereddin şahın iktidar liyakatsizliği ve halkın günden güne daha da bilinçleşip ule-manın kıyamına kadar gidilmesi gibi gelişmeler "Meşrutiyet Hareketi" adıyla tarihe geçen bir inkılaba ortam hazırlamış oldu. Halkın uzun ve çetin bir mücadele sınavı vermesinin ardından nihayet hş. 1324'e musadıf 1906'da meşrutiyet hareketi zaferle sonuçlandı.
Bu hareket her ne kadar doğru bir şekilde yönlendirilip sürdürüle-mediyse de İran'ın sosyal yapısında köklü değişiklikler yaratması, sınıf ayrıcalıklarını yıkması, saray erkanıyla toprak ağalarının sultasını parçalaması, kanun, disiplin ve adaleti gündeme getirmesi açısından çok önemli gelişme olmuştur. Batı hayranı yerli uşakların sızması ve din alimlerini yönetimden dışlayarak lâik bir yönetim sistemi kurul-ması neticesinde meşrutiyet hareketi istenilen sonuca ulaştırılamadı ve sabık İran şahının babası "Zorba Rıza Han"ın ingiliz güdümlü ihtila-liyle babadan oğula geçen krallık düzeni yeniden İran'a hakim oldu.
2 - Rıza Han Devleti ve 20 Şehriver: İran'da Pehlevi saltanatının kurucusu olan Rıza Han, hş. 1299'da İngilizlerin planlarıyla gerçekle-şen bir ihtilalle yönetimi ele geçirip 1304'te resmen tahta oturdu. Bu ihtilalden önce Rıza Han Kazvin şehrindeki bir kazak birliğinin komu-tanıydı. Hş. 25 Şehriver 1320'de İran müttefikler tarafından işgal edilince İngilizlerin emriyle Rıza Han tahtı terketmeye zorlandı ve onun yerine, müttefiklerin kulağı küpeli uşağı olan oğlu Muhammed Rıza tahta oturtuldu. Bu değişimlerin oluşturduğu ortam birtakım hak ve hürriyetlerin elde edilmesi için uygundu, ama bu suni serbesti de 5
16
müdahelesi"ne karşı çıkan siyasi bir akım oluşturmuş ve bu akım Musaddık3 zamanında doruğa ulaşarak reaksiyonel ve infiâli bir yaklaşımla "uluslararası etkenleri nazara almaksızın sırf milli kalkınma, ilmî ve teknolojik ilerleme ve dünya platformunda fazlaca hassasiyet yarat-
yıldan fazla sürmedi. Bütün bu senaryoların ardında İngiltere vardı ve bütün bu oyunlar İngilizlerin İran'daki yerli uşakları vasıtasıyla ger-çekleştirilmedeydi. Rıza Han'ın Hint Okyanusu'ndaki Madagaskar adasının doğusunda yer alan Moris adasına sürülmesi de yine İngilizlerin emriyle gerçekleştirilmişti. Nihayet hş. 1323'te Rıza Han Güney Afrika'nın Johansburg kentinde sefil bir halde öldü.
3 - Musaddık: Dönemin tanınmış siyasetçilerinden Mirza Hidayet-'in oğlu olan dr. Muhammed Musaddık (1261-1346 hş.) Paris siyasal Bilimler Okulu'nu bitirdikten sonra İsviçre'ye giderek No-Şatol Üni-versitesinde hukuk doktorasını tamamladı. Hş. 1299'da Fars illeri valiliğine, h.ş. 1301'de de -Rıza Han döneminde- Azerbaycan illeri valiliğine atandı. 5,6,14 ve 16. dönemlerde Milli Şûrâ Meclisi'nde milletvekilliği yaptı. 16. Meclis döneminde bir grup siyasi partiyle birleşerek "Milli Cephe"yi oluşturdu. Petrolün millileştirilmesine ilişkin kanun taslağının meclisten geçmesi üzerine şah Musaddık'ı başbakanlığa atamak sorunda kaldı. Başta merhum Ayetullah Kâşâni gelmek üzere birçok seçkin alimin ve bu nedenle de müslüman halkın geniş desteğini alarak işbaşına gelen Musaddık şahın yetkilerini önemli ölçüde azaltan bir poitika izliyordu, hş. 1330'da şah tarafından görevinden uzaklaştırıldıysa da halkın yoğun tepkisiyle karşılaştığın-dan onu tekrar hükumeti kurmakla görevlendirmek zorunda kaldı. Bu sırada, laik bir zihniyet taşıyan Musaddık'la, islamın hayatın sosyal, siyasi vb. bütün boyutlarına egemen olması gerektiğine inanan Ayetullah Kâşâni -ra- arasında başgösteren ihtilaf giderek büyüdü. Çok geçmeden Amerikalıların gerçekleştirdiği bir darbeyle (hş. 28 Mordad 1332) Musaddık devrilmiş oldu. Musaddık tutuklanarak 3 yıl hapse atıldı ve ömrünün geri kalan kısmını Tahran-Kazvin yolu arasındaki Ahmedabad köyünde sürgünde geçirdi.
17
madan ülkeyi kalkındırma" eğilimini gündeme getirmiştir. İran'da İmam Humeyni -ks- liderliğinde başlayan islami hareketin gelişmeye başladığı 1960'lı yıllardan itibaren ülkenin siyasi arenasında net olarak kendisini hissettiren bu akım, yeri geldiğinde islamî kılıflara bürünmeyi de ihmal etmemesine rağmen, gerçekte tamamen milliyetçi ve nasyonalist bir eksen ve çizgide cereyan etmekteydi. İslam inkılabının zaferi belli bir grup, örgüt, kuruluş veya partinin adıyla gerçekleşmiş olmadığından, bu fikir ve akımın var gücüyle sahneye çıkması için uygun bir fırsat yakalanmış oluyordu. Pehlevi hanedanının şehinşahlık rejimine karşı meşrutiyet dönemi anayasasından hareketle birtakım muhalefetler oluşturan ve 30 yıla yakın bu muha-lefetlerini hep millî eksenlerde gündeme getiren orta ve orta yaşın üzerindeki teknokratlarla kurt politikacılar "herşeyin henüz tam netleşmediği "bu ortamı, kendi fikir-lerinin tahakkuku için en mükemmel fırsat olarak değer-lendirmekte ve inkılâbî şartları hiç önemsemeksizin "islam nizamıyla koordineli ve mevcut beynelmilel kaideler çer-çevesinde bir millî kalkınma" sloganıyla sahneye çıkarak ilk sentezlerini gerçekleştirmekteydiler. Bu akımın öncü ve taraftarları "islam inkılâbının ihracı" bahsi gündeme gelir gelmez dolaylı ve telvihen muhalefet göstermekte ve "önce memleketin iç durumunun düzeltilmesi ve milli kal-kınmanın sağlanması gerektiği"ni can simidi gibi öne sür-mekteydiler. Savundukları görüş şuydu: Yönetici ve yetki-liler kendilerini sadece İran milleti karşısında sorumlu bilmeli ve bütün devlet projeleriyle kalkınma planları sırf İran milletinin milli çıkarları doğrultusunda tanzim edil-meli, diğer milletlerin kaderiyle ilgilenilmemeliydi! Bu
18
kalkınma önerisinin ana ekseni de tabii ki salt "İranlılık ve "İran milliyetçiliği"nden ibaretti. Bu akımın dünyadaki değişiklik ve tahavvüllere karşı bakış açısı tamamen infiâli ve nötrdü; bu nedenle de gösterdiği tepkilerin sahası sade-ce beynelmilel antlaşma ve sözleşmelerle ülkenin yazılı kanun ve tescilli sözleşmeleri çerçevesinden ibaret kalma-da ve bunun ötesinde hiç bir reaksiyon göstermemedeydi. Dış ve iç dünyaya karşı ideal ve değersel bir yaklaşım bu akımın olumsuz karşıladığı bir tavırdı. Sözkonusu akımın sloganlarının sınırları "Bayındır, bağımsız ve hür bir İran kuralım, diğer bütün ülkelerle karşılıklı çıkarlara dayalı ilişkiler kuralım ve mevcut dünya düzeni ve yapılanması içinde biz de kendimize bir yer bulalım!"dan ibaretti ve gözleri, İran ufkunun ötesinde bir ufuk göremiyordu. On-lara göre inkılabın getirdiği yüce değerler sadece bu ülke-nin milli sınırları içinde kabul edilebilir değerlerdi ve bu inkılabı gerçekleştiren İran'ın, etrafındaki ülkelere, dünya-daki yapılanmaya ve kısacası kendisini kuşatan ortama karşı tamamen ılımlı olması ve çağın yerleşik değer, düzen ve fikrî yapısına karşı çıkmamaya özen göstermesi gereki-yordu. Bu nedenle de bu millîyetçi görüşü savunanlar, islam inkılabının ihracına ve inkılap değerlerinin sınır öte-lerine taşmasına kesinlikle karşıydılar ve bunun mevcut beynelmilel konvansiyon ve uluslararası anlaşmalara mu-gayir olacağı görüşündeydiler*.
* - Bazergan, rahmetli İmam'la -ks- kendisinin bakış açısı arasında sadece bir tek fark bulunduğunu söylerken sözkonusu çizgi ve akımı da bir tek cümleyle özetlemiş ve safların netleşmesine yardımcı ol-muştu aslında. Salt milliyetçi düşünceyle "cihanşumül islami düşünce ve ilahî vahyin devlet anlayışını" ibret verici bir beyanla ortaya koyan
19
İkinci akım ve görüş ise; mevcut milli sınırları sömürü-nün egemenliği döneminde çizilmiş sınırlar olarak gör-mekte ve islam dünyasının bir zamanlar bir bütünden iba-ret olduğuna, batı kültürünün iki kutbunun, yani nasyona-lizm ve sömürünün istilaları neticesinde parçalanarak süper güçlerin menfaatleri çerçevesinde milli sınır ve bay-rakların oluşturulduğuna ve böylece millî ve ırkî asabiyet-lerin islâmî kültür ve değerleri yerine ikame ettirildiğine inanan "inkılabî" görünümlü kesimin görüşüydü. Bu görüş açısına sahip olanların mezkur düşünceleri "komplo teori-si"ne inanmalarından kaynaklanıyordu. Onlara göre ülke ve dünyadaki bütün bozulmalar, kargaşalıklar, geri kal-mışlıklar, kültürel dogmalar, yobazlık ve milli sınırlar hep sömürücü devletlerin planlâdıkları komplolarla entrikacı hesapların bir ürünüydü. Bu kesimin en güçlü silahı "islam sınır tanımazdır!" şeklindeki gayet cazip slogandı, bu slogan çerçevesinde kendilerine toplumda önemli bir meşrui-yet de edinmişlerdi. Mevcut milli sınırları resmen tanıyıp bu sınırlar içinde kalmak ve iç kalkınmaya yönelik adım-lar atmak onlara göre bir nevi komplo ve uzlaşmacı bir "ılımlılık"tı ki dünyadaki mevcut diğer güçlerin el ele ve-rerek inkılâbî değerlere karşı saldırıya geçmesiyle birlikte yok olacak ve gerçekleşmiş bulunan inkılab olgusu böyle-ce yenilgiye uğrayacaktı. Bu görüşün temel gayesi mevcut durumun yerleşik değerlerine karşı sürekli ve aralıksız bir saldırı başlatmak ve çevredeki rejimleri ortadan kaldırmak
ve kendisi gibilerin islamı anlayamamış olduklarını da böylece zım-nen itiraf etmiş olan geçici hükumet başbakanı Mehdi Bazergan şöyle demişti: "Biz de islamı istiyoruz, ama, islamı İran için istiyoruz; İmam Humeyni ise İran'ı islam için istiyor!" -çev-
MAZLUMLARIN SESİ OLUN
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ.13
1. BÖLÜM
İNKILABIN İHRACI, İSLAM İNKILABININ KAÇINILMAZ ÖZELLİĞİDİR.31
Bütün Müslümanlar İran 'daki Mukaddes Hareketten
Etkilenmekte..33
İslam Hareketi Bir Ülkeyle Mahsur Değildir.33
Okulumuzu Yayacağız.34
Zulüm Altındaki Kitlelerde Muazzam Patlayış..34
Düşmanların Bunca Muhalefetlerinin Nedeni İran'ın Diğer
Ülkelere Örnek Olmasıdır..35
Bağımsızlık ve Hürriyet Işığı Bütün Dünyaya Yayılacaktır 36
2. BÖLÜM
İSLAMİNKILABININ İHRACI YOLUNDA YILMAZ İRADE VE DÜŞÜNCE. 37
İran Milleti İslam Sancağını Heryerde Dalgalandıracaktır39
Gaye, İslamın Cihanşumül Hükümlerini Diriltmektir...39
İslam Herkesin Hakkıdır.40
İslam Bayrağı Dünyanın Dört Bir yanında Dalgalanır İnşaallah..40
Adaleti Uygulayacağımızı Ümid Etmekteyiz...40
İslam Devletinin Temeli Sevgi ve Kardeşliktir..41
Dünyanın Bütün Kesimlerinde İslam Bayrağı..41
Tevhid Bayrağını Diğer Ülkelerde de Dalgalandıralım.42
Biz İnkılabımızı Bütün Dünyaya İhraç Edeceğiz.42
Güç Sahipleriyle Hesaplaşmalıyız.42
İslamı Bütün Dünyada Uygulama Safhasına Geçirmeliyiz 43
İslamın Gücünü Bütün Süper Güçlere Göstermeliyiz...43
İslamı Heryerde Hayata Geçirmeliyiz...44
İslam Bayrağını Dünyanın Bütün Kutuplarında Dalgalandıralım...44
Hareketin Diğer Beldelere İhracı..47
Dünya Mustaz'afları Hakkın Verilir Değil, Alınır Olduğunu Bilmelidirler.47
İslam Yayılacaktır.48
İslamı Başka Yerlere de Taşıyalım..48
Bütün Dünya İnsanlarını Bağımsızlaştıralım..48
İslam İnkılabının Nihâi Amacı.49
İslam Nuru Her Yerde Parlıyor.49
İslamı İhrac Edelim..49
Umarım Bütün Dünyayı İslamın Tezahürleriyle Doldururuz 50
İnkılâbın İhracı, Dünyayı Kurtaracak Olan Müncî'nın İnkılabına Ortam Hazırlar..54
Süper Güçler Şunu Bilsinler ki Biz Son Nefesimize Kadar Direneceğiz...55
İslâmî Adaletin Her Yana Yayılması..56
Süper Güçlerin Uykularını Kaçıracak, Rahatlarını Bozacağız..56
İran İslam İnkılâbı Zulüm Saraylarının Yıkılışının Başlangıcı..59
Biz Tecrübelerimizi İhraç Edeceğiz...59
İslam Milletleri Arasında İslamın Tahakkuk Bulması İçin Kesin Kararlılık.60
Saldırganların Zulüm Elini Kıracağız...60
Siyonizm, Kapitalizm ve Komunizmin Kokuşmuş Kökünü Kurutmak Azmindeyiz..61
Bizim Asıl Vazifemiz İslamı Dünyaya Yaymaktır..62
3. BÖLÜM
ZULÜM ALTINDAKİ İNSANLARIN DEĞERLERİNİN ÖRNEĞİ: İSLAM İNKILABI.65
İran İnkılabı Milletlerin Doğu'yla Batı'dan Kurtulmayı Düşünmesini Sağlıyor..67
Hareketimiz Giderek Yayılmaktadır..67
Umarım Bütün İslam Ülkelerinin Başındakiler Bizzat Halkın Kendi Çocuklarından Olur..68
İnşaallah İslamın Çehresine Gerilen Örtüler Kalkar...69
Hükumetler Milletlerin Değişime Uğramasından Korkuyor 70
İslamın Güneş Misali Işıması Dünyanın Baştanbaşa Doğusuna ve Batısına Vurur İnşaallah.70
Örnek İran Milleti Bütün Dünyaya Numune...71
4. BÖLÜM
"İNKILABIN İHRACI" DERKEN NEYİ KASTEDİYOR UZ? 73
Biz Bu Maneviyatı İhraç Etmek İstiyoruz..75
Biz Milletlerle Devletleri Barıştırmak İstiyoruz..76
Adaleti Dünyada Yürürlüğe Koyarız İnşaallah..47
Biz Süper Güçlerin Ellerinin Müslümanların Servetlerinden Kesilmesini İstiyoruz.79
Doğru Usullerle Tebliğatta Bulunmak İnkılabın İhracında Önemli Bir Etkendir...79
Fars Körfezi Devletleri İslam İnkılabının İhracını Engellemek Niyetindeler.80
İslamı Olduğu Gibi Tanıtalım..80
Biz Sözlerimizi Dünyaya Duyurmak İstiyoruz..81
5. BÖLÜM
İNKILABIN İHRAÇ ŞARTLARI, YÖNTEMLERİ VE FAKTÖRLERİ.83
Milletler İran'a İlgi Duyuyor...85
İslama Uygun Davranmak, İnkılabın İhracı Demektir.86
İnkılabı, Bizzat Kendi Davranış ve Ahlakınızla İhraç Edin..89
Milletler Bizimle Muvafıktır..90
İslam Cumhuriyeti 'ni, Güzel Ahlakınızla İhraç Edin..91
Meseleleri Dünya İnsanlarına İletin!.92
İnkılabımızı Dünyaya Tanıtmalıyız!...93
Mazlumların Sesini Dünyaya Duyurma Yolunda Ciddiyet Gösterin.93
İran İnkılabının Sâiklerini Gerçek Haliyle Tanıtın...94
Milletler İnsânî Değerlerle Muvafıktır..95
Toplumları İslama Davet Edin..96
Bizim Tebliğatımız Fazla Olmalıdır...96
Yurtdışına Yönelik Tebliğatın Özel Bir Önemi Var..97
İslâmî Ahlâk ve Davranış, İnkılabın En Önemli Tebliğidir 97
Büyükelçilikler İslamı Tebliğle Vazifelidirler.99
İslamın İhracının Şartı, Vahdetin Korunmasıdır..99
İnsânî Değerleri Seçmemiz Gerekir.100
İnsânî Değerlerin İhracı.100
Niyet İhlaslı Olursa İnkılabın Dalgası Dört Bir Yana Ulaşacaktır..101
Dünyayı Islah Etmeye Kararlıyız.101
Diğer Milletlerin Etkilenmesini Sağlayacak Şekilde Çalışmalıyız.102
Dünya Mustaz'aflarını İslamın Adalet Devletiyle Âşina Kılın..103
İslamı Diğer Yerlere de Ulaştırın..104
İslamın Gayelerini Dünya Çapında Gerçekleştirmek.105
6. BÖLÜM
İSLAM İNKILABININ DOSTLARI VE TARAFTARLARI.107
Müslümanların Kıyamının Zaferinin Garantisi: Söz Birliği.109
İslam Devletinin Diğer Milletlerde de Oluşması..110
Bu Zafer Diğer İslam Ülkelerine de Sıçrayacaktır.113
Umarım Mustaz'aflar Müstekbirlere Galib Olurlar...113
Hastalığı Olmayanlar İnkılâbın Mesajını Aldılar...114
İslamın Nuru Mustaz'aflar Dünyasına Vurdu.114
İran İnkılabı Dünya Mustaz'aflarının Ümit Kaynağıdır. 115
Milletlerin İslam Alimlerinden Beklentisi..115
Hacılar İslam İnkılabının Mesajını Götüren Elçilerdir.. 116
İslam İnkılabının İhracının Panoraması..116
İslam Milletleri, Başlarında Bulunanları İslamın Haysiyetine Saygı Gösterir Hale Getirmelidirler.117
Tüm İnsanlığın İslam İnkılabına İlgi Duyması.118
Nur ve Ümid Kapısının Müslümanlara Açılması..122
7. BÖLÜM
İSLAM DÜŞMANLARI, İSLAM İNKILABININ İHRACINDAN DEHŞET DUYMAKTA.124
İslâmî Hareket Yobaz Rejimler İçin Bir Tehdittir...126
İslam Düşmanları Bu Hareketi Ortadan Kaldırmaya Uğraşıyorlar..127
İslamdan Korkanlar, İslam Cumhuriyeti 'nin İhracından Endişe Duymaktalar.127
İnkılabımızı Yurtdışında Kötü Gösteriyorlar..128
İnkılab Başka Yerlere de Geçer Korkusuyla
Düşmanların Borazanları Ötmeye Başladı..128
Süper Güçler Bu Hareketin Merkezî Çekirdeğini Ezmek İstiyorlar..129
Başka Yerlere de Geçer Korkusuyla İnkılaba Karşı Çıkıyorlar..129
İslam Ülkelerinin Uyanması Amerika İçin Bir Tehlikedir 129
İslam Gelişecek Olursa Hainlere Engel Olacaktır.130
İslam Hükumetlerinin Sükutu.131
Batıyla Doğu, Çıkarlarının Tehlikeye Düşmesinden Korkuyorlar.132
İslam Düşmanlarının İnkılab Aleyhine Yalanlar Uydurması.132
8. BÖLÜM
İNKILÂBIN İHRACI, GERÇEKLEŞMİŞBİR FİKİRDİR . 136
İslam Ülkelerinde İnkılabın Sesi Çınlamada..138
İnkılâbımız İhraç Oldu Bile!..138
Dünyayı Sömürenlere Karşı Genel ve Köklü Bir İnkılab Gerçekleşir İnşaallah.139
İran Heryerde Gündemde.139
İslamın Nüfuz Ve Etkinliği Bölgeyi de Aşmış Durumda. 140
Milletler İran'a Aşıktır..140
Bu Hareketin Dalgası Heryere Ulaşmış Durumda.141
İslam Dünyanın Dört Bir Yanına İhraç Oldu.141
İslam Bütün Dünyada Tecelli Etmiştir.144
Heryerde İslamın Tecellisi..144
İslamın Işığı İran'dan Tüm Dünyaya Ulaşmış Durumda.. 145
İslamın Sesi Dünyanın En Uzak Noktalarında bile Yankı Uyandırmıştır..148
Mekke Hadisesi İslam Dünyasında Büyük Değişimlerin Menşei Oldu..149
12
ÖNSÖZ
Bismillahirrahmanirrahim
Kitlelerin inanç ve ülkülerinin tehlikeye düştüğü ve egemen rejimin, halkın istek ve yönelişlerini idrak ve ka-bule hazır olmadığı şartlarda inkılapların vuku bulduğu şeklinde genel bir kanı ve sosyal bir tecrübe vardır insa-noğlunda. Bu inkılaplar, sözkonusu rejimin mevcut dünya toplumlarıyla çok sağlam ilişkilerde bulunduğu şartlarda o rejime karşı hasmane tepkilerin başlamasının neticesidir. İşte bundan sonradır ki o inkılabın tecrübelerinin yakın ve uzak bütün dünya toplumlarında yankı yaratması ve ihracı merhalesi gelir ki, bu da o inkılabın kendisi gibi kaçınıl-mazdır. İran İslam İnkılabı da bu genel kanuna paralel gerçekleşmiş ve Muhammed Rıza Pehlevi'nin zulme daya-lı şehinşahlık düzenini yıktıktan sonra; taşıdığı çok güçlü ve çarpıcı gaye ve derin mesajlar nedeniyle "gerçekleştiği ülkenin topraklarından taşma ve kendi kendini ihraç ede-rek dünya toplumlarına ulaşma merhalesini ciddi bir şekil-de yaşamıştır. İşte bu şartlar altında; inkılabın ideolojisiyle yakın veya uzak alâkalar taşıyan fikir ve düşünceler kendi-lerine mahsus bir söylem elde etmiş oldular. Bu düşünce-leri üç ana başlık ve üç görüş altında değerlendirmek
15
mümkündür: Birinci görüşün taraftarları nasyonalistler veya milliyetçilerdi. Milliyetçiliğin İran tarihinde de uzun bir geçmişi vardır. Ne var ki meşrutiyet yıllarından1 itiba-ren yeni bir milliyetçi kesim oluştu ki, bunlar, batı kültü-rünün İran'daki hayranlarıydılar. Genellikle Rıza Han re-jiminin hizmetinde bulunan bu batı yanlısı milliyetçiler 20 Şehriverden sonra2 giderek "yabancıların ülkeye
1 - Meşrutiyet Dönemi: 19. yy'ın sonlarıyla 20. yy. başlarında İran'ın yaşadığı karışıklık ve siyasal otorite yokluğu, zorba iktidarla uşaklarının halka yaptığı dayanılmaz baskılar, Muzaffereddin şahın iktidar liyakatsizliği ve halkın günden güne daha da bilinçleşip ule-manın kıyamına kadar gidilmesi gibi gelişmeler "Meşrutiyet Hareketi" adıyla tarihe geçen bir inkılaba ortam hazırlamış oldu. Halkın uzun ve çetin bir mücadele sınavı vermesinin ardından nihayet hş. 1324'e musadıf 1906'da meşrutiyet hareketi zaferle sonuçlandı.
Bu hareket her ne kadar doğru bir şekilde yönlendirilip sürdürüle-mediyse de İran'ın sosyal yapısında köklü değişiklikler yaratması, sınıf ayrıcalıklarını yıkması, saray erkanıyla toprak ağalarının sultasını parçalaması, kanun, disiplin ve adaleti gündeme getirmesi açısından çok önemli gelişme olmuştur. Batı hayranı yerli uşakların sızması ve din alimlerini yönetimden dışlayarak lâik bir yönetim sistemi kurul-ması neticesinde meşrutiyet hareketi istenilen sonuca ulaştırılamadı ve sabık İran şahının babası "Zorba Rıza Han"ın ingiliz güdümlü ihtila-liyle babadan oğula geçen krallık düzeni yeniden İran'a hakim oldu.
2 - Rıza Han Devleti ve 20 Şehriver: İran'da Pehlevi saltanatının kurucusu olan Rıza Han, hş. 1299'da İngilizlerin planlarıyla gerçekle-şen bir ihtilalle yönetimi ele geçirip 1304'te resmen tahta oturdu. Bu ihtilalden önce Rıza Han Kazvin şehrindeki bir kazak birliğinin komu-tanıydı. Hş. 25 Şehriver 1320'de İran müttefikler tarafından işgal edilince İngilizlerin emriyle Rıza Han tahtı terketmeye zorlandı ve onun yerine, müttefiklerin kulağı küpeli uşağı olan oğlu Muhammed Rıza tahta oturtuldu. Bu değişimlerin oluşturduğu ortam birtakım hak ve hürriyetlerin elde edilmesi için uygundu, ama bu suni serbesti de 5
16
müdahelesi"ne karşı çıkan siyasi bir akım oluşturmuş ve bu akım Musaddık3 zamanında doruğa ulaşarak reaksiyonel ve infiâli bir yaklaşımla "uluslararası etkenleri nazara almaksızın sırf milli kalkınma, ilmî ve teknolojik ilerleme ve dünya platformunda fazlaca hassasiyet yarat-
yıldan fazla sürmedi. Bütün bu senaryoların ardında İngiltere vardı ve bütün bu oyunlar İngilizlerin İran'daki yerli uşakları vasıtasıyla ger-çekleştirilmedeydi. Rıza Han'ın Hint Okyanusu'ndaki Madagaskar adasının doğusunda yer alan Moris adasına sürülmesi de yine İngilizlerin emriyle gerçekleştirilmişti. Nihayet hş. 1323'te Rıza Han Güney Afrika'nın Johansburg kentinde sefil bir halde öldü.
3 - Musaddık: Dönemin tanınmış siyasetçilerinden Mirza Hidayet-'in oğlu olan dr. Muhammed Musaddık (1261-1346 hş.) Paris siyasal Bilimler Okulu'nu bitirdikten sonra İsviçre'ye giderek No-Şatol Üni-versitesinde hukuk doktorasını tamamladı. Hş. 1299'da Fars illeri valiliğine, h.ş. 1301'de de -Rıza Han döneminde- Azerbaycan illeri valiliğine atandı. 5,6,14 ve 16. dönemlerde Milli Şûrâ Meclisi'nde milletvekilliği yaptı. 16. Meclis döneminde bir grup siyasi partiyle birleşerek "Milli Cephe"yi oluşturdu. Petrolün millileştirilmesine ilişkin kanun taslağının meclisten geçmesi üzerine şah Musaddık'ı başbakanlığa atamak sorunda kaldı. Başta merhum Ayetullah Kâşâni gelmek üzere birçok seçkin alimin ve bu nedenle de müslüman halkın geniş desteğini alarak işbaşına gelen Musaddık şahın yetkilerini önemli ölçüde azaltan bir poitika izliyordu, hş. 1330'da şah tarafından görevinden uzaklaştırıldıysa da halkın yoğun tepkisiyle karşılaştığın-dan onu tekrar hükumeti kurmakla görevlendirmek zorunda kaldı. Bu sırada, laik bir zihniyet taşıyan Musaddık'la, islamın hayatın sosyal, siyasi vb. bütün boyutlarına egemen olması gerektiğine inanan Ayetullah Kâşâni -ra- arasında başgösteren ihtilaf giderek büyüdü. Çok geçmeden Amerikalıların gerçekleştirdiği bir darbeyle (hş. 28 Mordad 1332) Musaddık devrilmiş oldu. Musaddık tutuklanarak 3 yıl hapse atıldı ve ömrünün geri kalan kısmını Tahran-Kazvin yolu arasındaki Ahmedabad köyünde sürgünde geçirdi.
17
madan ülkeyi kalkındırma" eğilimini gündeme getirmiştir. İran'da İmam Humeyni -ks- liderliğinde başlayan islami hareketin gelişmeye başladığı 1960'lı yıllardan itibaren ülkenin siyasi arenasında net olarak kendisini hissettiren bu akım, yeri geldiğinde islamî kılıflara bürünmeyi de ihmal etmemesine rağmen, gerçekte tamamen milliyetçi ve nasyonalist bir eksen ve çizgide cereyan etmekteydi. İslam inkılabının zaferi belli bir grup, örgüt, kuruluş veya partinin adıyla gerçekleşmiş olmadığından, bu fikir ve akımın var gücüyle sahneye çıkması için uygun bir fırsat yakalanmış oluyordu. Pehlevi hanedanının şehinşahlık rejimine karşı meşrutiyet dönemi anayasasından hareketle birtakım muhalefetler oluşturan ve 30 yıla yakın bu muha-lefetlerini hep millî eksenlerde gündeme getiren orta ve orta yaşın üzerindeki teknokratlarla kurt politikacılar "herşeyin henüz tam netleşmediği "bu ortamı, kendi fikir-lerinin tahakkuku için en mükemmel fırsat olarak değer-lendirmekte ve inkılâbî şartları hiç önemsemeksizin "islam nizamıyla koordineli ve mevcut beynelmilel kaideler çer-çevesinde bir millî kalkınma" sloganıyla sahneye çıkarak ilk sentezlerini gerçekleştirmekteydiler. Bu akımın öncü ve taraftarları "islam inkılâbının ihracı" bahsi gündeme gelir gelmez dolaylı ve telvihen muhalefet göstermekte ve "önce memleketin iç durumunun düzeltilmesi ve milli kal-kınmanın sağlanması gerektiği"ni can simidi gibi öne sür-mekteydiler. Savundukları görüş şuydu: Yönetici ve yetki-liler kendilerini sadece İran milleti karşısında sorumlu bilmeli ve bütün devlet projeleriyle kalkınma planları sırf İran milletinin milli çıkarları doğrultusunda tanzim edil-meli, diğer milletlerin kaderiyle ilgilenilmemeliydi! Bu
18
kalkınma önerisinin ana ekseni de tabii ki salt "İranlılık ve "İran milliyetçiliği"nden ibaretti. Bu akımın dünyadaki değişiklik ve tahavvüllere karşı bakış açısı tamamen infiâli ve nötrdü; bu nedenle de gösterdiği tepkilerin sahası sade-ce beynelmilel antlaşma ve sözleşmelerle ülkenin yazılı kanun ve tescilli sözleşmeleri çerçevesinden ibaret kalma-da ve bunun ötesinde hiç bir reaksiyon göstermemedeydi. Dış ve iç dünyaya karşı ideal ve değersel bir yaklaşım bu akımın olumsuz karşıladığı bir tavırdı. Sözkonusu akımın sloganlarının sınırları "Bayındır, bağımsız ve hür bir İran kuralım, diğer bütün ülkelerle karşılıklı çıkarlara dayalı ilişkiler kuralım ve mevcut dünya düzeni ve yapılanması içinde biz de kendimize bir yer bulalım!"dan ibaretti ve gözleri, İran ufkunun ötesinde bir ufuk göremiyordu. On-lara göre inkılabın getirdiği yüce değerler sadece bu ülke-nin milli sınırları içinde kabul edilebilir değerlerdi ve bu inkılabı gerçekleştiren İran'ın, etrafındaki ülkelere, dünya-daki yapılanmaya ve kısacası kendisini kuşatan ortama karşı tamamen ılımlı olması ve çağın yerleşik değer, düzen ve fikrî yapısına karşı çıkmamaya özen göstermesi gereki-yordu. Bu nedenle de bu millîyetçi görüşü savunanlar, islam inkılabının ihracına ve inkılap değerlerinin sınır öte-lerine taşmasına kesinlikle karşıydılar ve bunun mevcut beynelmilel konvansiyon ve uluslararası anlaşmalara mu-gayir olacağı görüşündeydiler*.
* - Bazergan, rahmetli İmam'la -ks- kendisinin bakış açısı arasında sadece bir tek fark bulunduğunu söylerken sözkonusu çizgi ve akımı da bir tek cümleyle özetlemiş ve safların netleşmesine yardımcı ol-muştu aslında. Salt milliyetçi düşünceyle "cihanşumül islami düşünce ve ilahî vahyin devlet anlayışını" ibret verici bir beyanla ortaya koyan
19
İkinci akım ve görüş ise; mevcut milli sınırları sömürü-nün egemenliği döneminde çizilmiş sınırlar olarak gör-mekte ve islam dünyasının bir zamanlar bir bütünden iba-ret olduğuna, batı kültürünün iki kutbunun, yani nasyona-lizm ve sömürünün istilaları neticesinde parçalanarak süper güçlerin menfaatleri çerçevesinde milli sınır ve bay-rakların oluşturulduğuna ve böylece millî ve ırkî asabiyet-lerin islâmî kültür ve değerleri yerine ikame ettirildiğine inanan "inkılabî" görünümlü kesimin görüşüydü. Bu görüş açısına sahip olanların mezkur düşünceleri "komplo teori-si"ne inanmalarından kaynaklanıyordu. Onlara göre ülke ve dünyadaki bütün bozulmalar, kargaşalıklar, geri kal-mışlıklar, kültürel dogmalar, yobazlık ve milli sınırlar hep sömürücü devletlerin planlâdıkları komplolarla entrikacı hesapların bir ürünüydü. Bu kesimin en güçlü silahı "islam sınır tanımazdır!" şeklindeki gayet cazip slogandı, bu slogan çerçevesinde kendilerine toplumda önemli bir meşrui-yet de edinmişlerdi. Mevcut milli sınırları resmen tanıyıp bu sınırlar içinde kalmak ve iç kalkınmaya yönelik adım-lar atmak onlara göre bir nevi komplo ve uzlaşmacı bir "ılımlılık"tı ki dünyadaki mevcut diğer güçlerin el ele ve-rerek inkılâbî değerlere karşı saldırıya geçmesiyle birlikte yok olacak ve gerçekleşmiş bulunan inkılab olgusu böyle-ce yenilgiye uğrayacaktı. Bu görüşün temel gayesi mevcut durumun yerleşik değerlerine karşı sürekli ve aralıksız bir saldırı başlatmak ve çevredeki rejimleri ortadan kaldırmak
ve kendisi gibilerin islamı anlayamamış olduklarını da böylece zım-nen itiraf etmiş olan geçici hükumet başbakanı Mehdi Bazergan şöyle demişti: "Biz de islamı istiyoruz, ama, islamı İran için istiyoruz; İmam Humeyni ise İran'ı islam için istiyor!" -çev-
Yorum