İMAM HUMEYNİ’NİN GENÇLERE VASİYET VE NASİHATLERİ
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA
Kardeşler,bu satırları benim ölümümden önce okumayacaksınız.ben öldükten sonra okumanız mümkündür.O zaman da ben sizin aranızda olmayacağım ki,kendi menfaatime ve makam ve kudret elde edebilmek için genç kalplerinizle oynamak isteyeyim.Sizler liyakat sahibi gençler olduğunuzdan her iki cihanında saadetini kazanabilmeniz için gençliğinizi Allah’ın yolunda aziz İslam için harcamanızı isterim.Ve gafur Allah’tan sizleri insaniyetin doğru yoluna hidayet etmesini ben ve sizin geçmişinizi geniş rahmetiyle affetmesini niyaz ederim.Tüm Müslüman gençliğine nasihatim şudur ki;bugünün ve geleceğin nesli gaflete kapılmasın,üniversiteler ve iffet sahibi aziz gençlerimiz,din adamları ve İslami bilimleri tahsil eden din talebeleriyle dostluk ve fikir beraberliği bağlarını alabildiğine güçlendirip sağlamlaştırsınlar.Dünya ülkeleri ve İslam ülkelerinde maalesef büyük tesirler bırakmış olan ve izleri bugün bile büyük ölçüde mevcut bulunan planlardan biri de,sömürüye uğramış ülkeleri kendi özlerine yabancılaştırarak onları batı veya doğu çarpılmışı haline getirmektir.Öyle ki,kendilerini,kendi güç ve kültürlerini hiç yerine koydular.Batı ve Doğu’yu iki güçlü kutbu üstün ırk ve onların kültürünü daha yüce ve bu iki gücü cihanın kıblegahı bildiler ve –bu- iki kutuptan birine bağımlı olmayı vazgeçilmez farzlardan biriymiş gibi tanıttılar.Daha da üzücü olanı,sulta altındaki zulüm görmüş milletleri her hususta geri kalmış tuttular ve onları tüketici ülkeler haline getirdiler.Bizleri kendi terakki ve şeytani kudretlerinden o kadar korkuttular ki,kendiliğimizden bir şeyler yapacak ve bir buluşta bulunacak cüretimiz bile yok.Her şeyimizi onlara teslim etmişiz,gözler kapalı,kulaklar tıkalı vaziyette emre hazır olmuşuz.Bu kofluk ve suni beyinsizlik hiçbir işte kendi bilgi ve fikrimize güvenmememize,doğu ve batıyı körü körüne taklide kapılmamıza sebep oldu.Sahip olduğumuz kültür,edebiyat,sanat ve teknik de doğu ve batı çarpılmışı kültürsüz yazar ve hatipler tarafından eleştiri ve alay kasırgasına tutuldu.Yerli fikir ve gücümüz ezilerek ümitsizliğe düşürüldü ve düşürülmekte.Batı gelenek ve görenekleriyse ne kadar rezil ve kepaze de olsa söz,yazı ve davranışlarıyla yayarak süslü övgülerle milletlere yutturdular ve yutturmaktalar da.Mesela,bir kitap,bir yazı veya bir konuşmada birkaç batı kavramı bulunacak olsa,muhtevasına bakmaksızın hayranca bir vaziyette kabul eder ve onu söyleyen veya yazanı bilim adamı ve aydın kişi sayarlar.Beşikten mezara kadar,neye bakarsanız bakın,eğer bir batı veya doğu kavramıyla isimlendirilmişse ilgi görüp beğeniyle karşılanmakta,medeniyet ve ilericiliğin bir belirtisi sayılmaktadır.Ancak eğer yerli öz kelimeler kullanılmışsa dışlanacak,köhne ve artakalmış telakki edilecektir.Çocuklarımız eğer bir batı ismi taşıyorlarsa övünçlü,yerli bir isim taşıyorlarsa mahcup ve geri kalmış oluvermektedirler.Caddeler,sokaklar,mağazalar,şirk etler,eczaneler,kütüphaneler,kumaşlar ve her ne kadar içeride üretilmiş olsa dahi bütün mallar,halk tarafından beğeni ve kabul görebilmek için yabancı isim taşımalıdırlar..oturup kalkmalarda,bütün görüşme ve muaşeretlerde ve hayatın her boyutun da tepeden tırnağa Avrupai olmak iftihar vesilesi,yüz akı,medeniyet ve ilerleme,buna karşılık kendi örf ve adetlerine bağlı kalmak,eski kafalılık ve geri kalmışlıktır.Önemsiz ve yurt içinde tedavisi mümkün de olsa her hastalık ve rahatsızlık için yurt dışına gitmeli ve kendi doktor ve tıp uzmanlarımı kınayıp ümitsizliğe düşürmelidir.Din ve maneviyatla ilgili şeylere kayıtsız davranmak,aydın fikirlilik ve medeniyet belirtisi,buna karşılık,bu gibi meselelere sadakat göstermekse eski kafalılık ve geri kalmışlık sayılır.Batı’nın ekmiş olduğu nifak tohumları,keza kendini küçük görme veya aşağılık duygusuna kapılmalar bizi ilerleme yolunda yapılabilecek bütün faaliyetlerden alıkoydu.Türlü malların ithali,bayanları ve erkekleri özellikle de genç kesimi makyaj,süs ve konfor malzemeleri gibi ithal malları ve çocukça oyunlarla oyalama,aileleri yarışa sokma ve alabildiğine tüketicileştirme –ki,bunun da pek acı hikayeleri vardır-ve faal üyeler olan gençleri fuhuş ve ayYaşlık merkezleriyle oyalayıp mahvına sebep olma… Ve inceden inceye hesaplanmış bu gibi onlarca felaket, ülkeleri hep geri kalmış bir halde tutmak içindir. Müslüman millete dostça ve hizmetkâr bir vasiyette bulunuyorum. İster bugünün ister geleceğin nesillerinde olsun, gençlerden, kız ve erkeklerden zahmet ve sıkıntıya katlanma pahasına da olsa istiklal, hürriyet ve insani değerleri, konfor ve süslere, zevk ve eğlencelere, kayıtsızlıklara feda etmemelerini isterim. Nitekim tecrübenin de göstermiş olduğu gibi onlar sizin servetlerinizi talan etmekten, sizi sömürü zincirlerine vurup bağımlılık zilletine düşürmekten ülkeniz ve milletinizi tüketici haline getirmekten başka bir şey düşünmemekte, bu ve benzeri vesilelerle sizleri geri kalmış ve onların deyişiyle “yarı vahşi” bir halde bırakmak istemektedirler. Onların büyük komplolardan biride, daha önce değindiğim gibi defalarca hatırlattığım üzere eğitim ve öğretim merkezlerini, özellikle de ülkelerin kaderinin orada yetişecek elemanlara bağlı üniversiteleri ele geçirmektir. Üniversite de burada uygulanan plan gençleri yerli kültür, örf ve öz değerlerinden saptırmak, onları doğu veya batıya itmek ve devlet adamlarını bunların arasından seçerek onları ülkelerin kaderine hükmettirmek ve böylece onların eliyle her istediklerini yapabilmektir. Sulta halindeki ülkeleri sürekli geri kalmış bir halde tutmak ve talan etmek için en iyi yoldur bu. Üniversitelerin sapmadan kurtuluşu, memleket ve milletin kurtuluşudur. Bu hayati iş ilk merhalede bizzat üniversite ve yüksekokul öğrencilerinin güçlü elleriyle yapılmalıdır. Gelecek bütün nesillere tavsiyem o dur ki, “aziz yetiştirici” İslam’ın kurtuluşu için üniversiteleri sapma ve doğu veya batı çarpılmışlığına uğramaktan koruyup gözetiniz ve bu sayede büyük güçleri ülkenizden el çektirerek onları ümitsizliğe düşürünüz. Rabbiniz yardımcınız ve koruyucunuz olsun.