Şia mezhebinin zaruriyatından biri de amellerin kabul şartının Ehl-i Beytin velayetini tanımaktır. Bu hususta o kadar hadis ve rivayet vardır ki, burada hepsini nakletmek imkansızdır. Ve bu hadisler mütevattirdir. Biz sadece teberrü-ken bazısını nakletmek istiyoruz. Ebi Cafer (A) şöyle buyuruyor: "İşin hakikati, yücesi, anahtarı, eşyaların kapısı ve Al-lah-u Teala'nın rızası İmamı tanıdıktan sonra ona itaat etmektir. Bilki birisi geceleri ibadet etse, bütün ömrü boyunca gündüz oruç tutsa tüm malını sadaka verse her yıl hacc'a gitse ama Allah'ın velisinin velayetini kabul etmediği takdirde ve tüm amelleri onun yol göstericiliği sayesinde olmayınca Allah'ın üzerinde sevap açısından hiç bir hakkı yoktur. Ve o iman ehlinden değildir."
Hakeza Ebi Abdillah (A) şöyle buyuruyor: "Kıyamette Al-lah-u Teala'nın huzuruna sizlere inanmadan gelen kimsenin ne bir iyiliği kabul edilir. Ne de bir kötülüğü bağışlanır. (Ve-sail'uş Şiac.l s.91 Kitab'ut Tehare 3. Hadis)
Hakeza Ebi Abdillah (A) hadiste şöyle buyuruyor: 'Vallahi, eğer şeytan, günah ve tekebbürden sonra Allah (c.c.) için secde de etseydi Allah (c.c.)'ın emrettiği üzere Adem (A)'a secde etmediği müddetçe onun hiç bir ameli kabul edilmezdi. Hakeza ümmetin asileri de Resulullah'ın kendileri tayin ettiği imamı terk ettiği müddetçe aynı durumdadır. Allah (c.c.) onların hiç bir amelini kabul etmez ve onların hiç bir iyiliği Allah (c.c.)'un katına yücelmez. Allah'ın emrettiği şekilde davranmazlarsa Allah-u Teala'nm velayetini emrettiği imama itaat etmezlerse ve Allah'ın ve Resulullah'ın kendileri için açtağı kapıdan girmezlerse onların hiç bir ameli kabul edilmez ve onların hiç bir iyiliği Allah (c.c.)'un katma yüksel-mez. Bu babtaki hadisler oldukça çoktur. Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki, velayet amellerin kabul şartıdır. Hatta Allah (c.c.)'a ve Resulü Ekremin nübüvvetine imanında kabul şartıdır. Ama bazı alimlerin buyurduğu üzere velayetin sıhhat şartı olması kesin değlidir. Zahire bakılırsa velayeti kabul etmek amellerin sıhhat şartı değildir. Bu bir çok hadisten de anlaşılmaktadır. Nitekim imamların velayeti altına girerse daha önceki amellerinden (ehlisinden gayrisine verdiği zekat dışında) hiç bir ameleni kaza etmez. Ve Allah-u Tea-la ona ecir verecektir. Başka bir rivayette ise şöyle yer almıştır: "Namaz, oruç, hacc ve sadakanız size mülhak olur ve sizinle gelir. Ama zekatı ehli olmayana verdiğin için onu mahalline vermen gerekir."
Başka bir rivayette yer aldığına göre "Ameller perşembe günü Resulullah'a arzedilir ve arefe günü Allah-u Teala amellere teveccüh eder. Bunları darmadağın eder." "Bu ameller kimin amelleridir?" diye sorulduğunda ise şöyle denir: "Bu ameller biz Ehli Beyt'i ve şiilerimizi (taraftarîarımızı) sevmeyenlerin amelidir." Ve bu hadis amellerin sıhhatine, ama kabul edilmediğine delalet etmektedir. Velhasıl bu bahis görevimizin dışında kalmaktadır. Başta da sonda da Hamd Allah (c.c.)'a dır.
Hakeza Ebi Abdillah (A) şöyle buyuruyor: "Kıyamette Al-lah-u Teala'nın huzuruna sizlere inanmadan gelen kimsenin ne bir iyiliği kabul edilir. Ne de bir kötülüğü bağışlanır. (Ve-sail'uş Şiac.l s.91 Kitab'ut Tehare 3. Hadis)
Hakeza Ebi Abdillah (A) hadiste şöyle buyuruyor: 'Vallahi, eğer şeytan, günah ve tekebbürden sonra Allah (c.c.) için secde de etseydi Allah (c.c.)'ın emrettiği üzere Adem (A)'a secde etmediği müddetçe onun hiç bir ameli kabul edilmezdi. Hakeza ümmetin asileri de Resulullah'ın kendileri tayin ettiği imamı terk ettiği müddetçe aynı durumdadır. Allah (c.c.) onların hiç bir amelini kabul etmez ve onların hiç bir iyiliği Allah (c.c.)'un katına yücelmez. Allah'ın emrettiği şekilde davranmazlarsa Allah-u Teala'nm velayetini emrettiği imama itaat etmezlerse ve Allah'ın ve Resulullah'ın kendileri için açtağı kapıdan girmezlerse onların hiç bir ameli kabul edilmez ve onların hiç bir iyiliği Allah (c.c.)'un katma yüksel-mez. Bu babtaki hadisler oldukça çoktur. Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki, velayet amellerin kabul şartıdır. Hatta Allah (c.c.)'a ve Resulü Ekremin nübüvvetine imanında kabul şartıdır. Ama bazı alimlerin buyurduğu üzere velayetin sıhhat şartı olması kesin değlidir. Zahire bakılırsa velayeti kabul etmek amellerin sıhhat şartı değildir. Bu bir çok hadisten de anlaşılmaktadır. Nitekim imamların velayeti altına girerse daha önceki amellerinden (ehlisinden gayrisine verdiği zekat dışında) hiç bir ameleni kaza etmez. Ve Allah-u Tea-la ona ecir verecektir. Başka bir rivayette ise şöyle yer almıştır: "Namaz, oruç, hacc ve sadakanız size mülhak olur ve sizinle gelir. Ama zekatı ehli olmayana verdiğin için onu mahalline vermen gerekir."
Başka bir rivayette yer aldığına göre "Ameller perşembe günü Resulullah'a arzedilir ve arefe günü Allah-u Teala amellere teveccüh eder. Bunları darmadağın eder." "Bu ameller kimin amelleridir?" diye sorulduğunda ise şöyle denir: "Bu ameller biz Ehli Beyt'i ve şiilerimizi (taraftarîarımızı) sevmeyenlerin amelidir." Ve bu hadis amellerin sıhhatine, ama kabul edilmediğine delalet etmektedir. Velhasıl bu bahis görevimizin dışında kalmaktadır. Başta da sonda da Hamd Allah (c.c.)'a dır.