Ynt: SIRRI SALAT - Namazın sırrı ...
DÖRDÜNCÜ FASIL
Kalbin hazır bulunması ve mertebelerinin beyanı
Bu makamda; tabibler, hekimler, arifler, şeriat ve Kur'an lisanı ehli kimseler nezdinde kullanımda olan kalble ilgili ıstılahları açıklamanın münasebeti bulunsa da, bu görüşleri sıralamanın fazlaca bir yaran olmayacağı ve sözün de yeterince uzayacağı mülahazasıyla kalemin dizginini bundan çevirmeyi ve kalbin hazır bulunması ve bunun mertebelerine yöneltmeyi öncelikli görüyorum.
Hiçbir ibadetin o olmaksızın ehadiyyet dergâhıncamakbul görülmeyeceği ve lütuf ve rahmet konusu olama-yacağı, itibar derecesinden de sakıt olacağı ibadetin ruhunun ve onun kemal ve tamamlığmın, kalbin hazır bulunması ve yönelmesi ile sağlanacağı gerçeği; basiret ve ma'rifet ustalarına ve masum, temiz Ehl-i Beyt'in (onlara selam olsun) haberlerindeki sırlara muttali olanlara gizli değildir. Biz bundan sonra, gelecek bölümde, bu iddiaya ilişkin haberleri ve hadisleri münasip olacak kadarıyla zikredeceğiz.
Herbir varlığın, kemal, eksiklik, nuraniyyet ve bulanıklığının, O'nun nev'inin sureti ve kemalinin son noktasıyla olması; insanm kemali, eksikliği, saadet ve şekaveti konusundaki ölçünün de, O'nun işinin mücerred ruhu ve ilahî nefha olan konuşan nefsin kemal ve eksikliği olması gibi, mutlak olarak ibadetlerin, özellikle de celal ve cemalin eliyle hazırlanıp hâlis kılınmış kudsî terkiblerden biri olan namazın kemal, eksiklik, nuraniyyet ve zulmaniyyeti, insanın konuşan nefsi tarafından üflenen gaybî ruha ve ilahî nefhasına bağlıdır.
ibadetlerin iki esaslı temeli olan ihlas ve kalbin hazır bulunması ve mertebesi ne kadar kâmil olursa ondaki üfürülmüş ruh o kadar temiz, saadet kemali o kadar çok ve melekûtî gaybî sureti de o kadar münevver ve kâmil olacaktır. Nitekim evliyanın (onlara selam olsun) amelinin kemali, onun bâtınî cihetleri vasıtasıyla olmaktadır, yoksa amelin sureti o kadar Önemli değildir.
Örneğin mübarek "hel etâ" suresinde Ali (O'na selam olsun) ve temiz Ehl-i Beyt'inin (onlara selam olsun) methedildiği birkaç ayet-i şerifenin gelmesi, bir lokma ekmek ve onun bağışlanması vesilesiyle değil; amelin suretinin bâtınî ve nuranî cihetleri nedeniyle olmuştur. Nitekimayet-i şeri'fede buna işaret edilerek şöyle buyurulmuştur: "Biz size, ancak Allah (in rızası) için yedirmekteyiz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne de bir teşekkür." (20).
Hatta Ali'nin, (O'na selam olsun) sekaleynin (insanların ve cinlerin -K.Ç) ibadetinden daha faziletli olan bir vuruşu (21), bu amelin dünyevî sureti vesilesiyle faziletli değildir, bir başkası da bu vuruşu yapsaydı amel yine faziletli olurdu. Küfürle islam'ın karşılaşması hali ve belki de İslam ordusunun şirazesinin dağılmak üzere olduğu mülahaza edildiğinde bu amelin gerçekleştirilmesinin ne denli önemli olduğu teslim edilse bile, Hazret'in bu amelinin fazilet ve kemalinin esası, bu ilahî vazifeyi yerine getirirken, taşıdığı ihlasınm hakikati ve kalbinin hazır bulunmasıdır. Bunun için, o Mel'un'un cür'eti vesilesiyle Hazret'i gazap istila ettiğinde, amelin hiçbir şekilde benlik şaibesi taşımaması ve 'halk kahramanı' yönü bulunmaması için O'nu öldürmekten kaçındığı; bu mutlak Ve-liyyullah'm gazabı ilahî gazap olmasına rağmen yine de amelini kesrete yönelmekten hâlis kıldığı, kendini baştan ayağa Hakk'da fânî hale getirdiği ve amelin de Hakk eliyle gerçekleştiği meşhurdur. Böyle bir amel, değerlendirme mizanında ölçülemeyecek kadar yücedir ve onun karşılığı hiçbirşeyle ifade edilemez. Biz de niyet babında, in-şaallah bu konuda bir açıklama serdedeceğiz.
20) Dehr (insan) 9
21) Çeşitli tariklerle ve pek çok ibarelerle rivayet edilen ha-dis-i şerife işaret edilmektedir. İbare şöyledir:
"Ali'nin bir vuruşu, sekaleynin ibadetinden hayırlıdır." Biharu'l-Envar, C. 39, Sh. 2, Tarihu Emiri'l-Mü'minîn, Bab 70, Hadis 1.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Kalbin hazır bulunması ve mertebelerinin beyanı
Bu makamda; tabibler, hekimler, arifler, şeriat ve Kur'an lisanı ehli kimseler nezdinde kullanımda olan kalble ilgili ıstılahları açıklamanın münasebeti bulunsa da, bu görüşleri sıralamanın fazlaca bir yaran olmayacağı ve sözün de yeterince uzayacağı mülahazasıyla kalemin dizginini bundan çevirmeyi ve kalbin hazır bulunması ve bunun mertebelerine yöneltmeyi öncelikli görüyorum.
Hiçbir ibadetin o olmaksızın ehadiyyet dergâhıncamakbul görülmeyeceği ve lütuf ve rahmet konusu olama-yacağı, itibar derecesinden de sakıt olacağı ibadetin ruhunun ve onun kemal ve tamamlığmın, kalbin hazır bulunması ve yönelmesi ile sağlanacağı gerçeği; basiret ve ma'rifet ustalarına ve masum, temiz Ehl-i Beyt'in (onlara selam olsun) haberlerindeki sırlara muttali olanlara gizli değildir. Biz bundan sonra, gelecek bölümde, bu iddiaya ilişkin haberleri ve hadisleri münasip olacak kadarıyla zikredeceğiz.
Herbir varlığın, kemal, eksiklik, nuraniyyet ve bulanıklığının, O'nun nev'inin sureti ve kemalinin son noktasıyla olması; insanm kemali, eksikliği, saadet ve şekaveti konusundaki ölçünün de, O'nun işinin mücerred ruhu ve ilahî nefha olan konuşan nefsin kemal ve eksikliği olması gibi, mutlak olarak ibadetlerin, özellikle de celal ve cemalin eliyle hazırlanıp hâlis kılınmış kudsî terkiblerden biri olan namazın kemal, eksiklik, nuraniyyet ve zulmaniyyeti, insanın konuşan nefsi tarafından üflenen gaybî ruha ve ilahî nefhasına bağlıdır.
ibadetlerin iki esaslı temeli olan ihlas ve kalbin hazır bulunması ve mertebesi ne kadar kâmil olursa ondaki üfürülmüş ruh o kadar temiz, saadet kemali o kadar çok ve melekûtî gaybî sureti de o kadar münevver ve kâmil olacaktır. Nitekim evliyanın (onlara selam olsun) amelinin kemali, onun bâtınî cihetleri vasıtasıyla olmaktadır, yoksa amelin sureti o kadar Önemli değildir.
Örneğin mübarek "hel etâ" suresinde Ali (O'na selam olsun) ve temiz Ehl-i Beyt'inin (onlara selam olsun) methedildiği birkaç ayet-i şerifenin gelmesi, bir lokma ekmek ve onun bağışlanması vesilesiyle değil; amelin suretinin bâtınî ve nuranî cihetleri nedeniyle olmuştur. Nitekimayet-i şeri'fede buna işaret edilerek şöyle buyurulmuştur: "Biz size, ancak Allah (in rızası) için yedirmekteyiz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne de bir teşekkür." (20).
Hatta Ali'nin, (O'na selam olsun) sekaleynin (insanların ve cinlerin -K.Ç) ibadetinden daha faziletli olan bir vuruşu (21), bu amelin dünyevî sureti vesilesiyle faziletli değildir, bir başkası da bu vuruşu yapsaydı amel yine faziletli olurdu. Küfürle islam'ın karşılaşması hali ve belki de İslam ordusunun şirazesinin dağılmak üzere olduğu mülahaza edildiğinde bu amelin gerçekleştirilmesinin ne denli önemli olduğu teslim edilse bile, Hazret'in bu amelinin fazilet ve kemalinin esası, bu ilahî vazifeyi yerine getirirken, taşıdığı ihlasınm hakikati ve kalbinin hazır bulunmasıdır. Bunun için, o Mel'un'un cür'eti vesilesiyle Hazret'i gazap istila ettiğinde, amelin hiçbir şekilde benlik şaibesi taşımaması ve 'halk kahramanı' yönü bulunmaması için O'nu öldürmekten kaçındığı; bu mutlak Ve-liyyullah'm gazabı ilahî gazap olmasına rağmen yine de amelini kesrete yönelmekten hâlis kıldığı, kendini baştan ayağa Hakk'da fânî hale getirdiği ve amelin de Hakk eliyle gerçekleştiği meşhurdur. Böyle bir amel, değerlendirme mizanında ölçülemeyecek kadar yücedir ve onun karşılığı hiçbirşeyle ifade edilemez. Biz de niyet babında, in-şaallah bu konuda bir açıklama serdedeceğiz.
20) Dehr (insan) 9
21) Çeşitli tariklerle ve pek çok ibarelerle rivayet edilen ha-dis-i şerife işaret edilmektedir. İbare şöyledir:
"Ali'nin bir vuruşu, sekaleynin ibadetinden hayırlıdır." Biharu'l-Envar, C. 39, Sh. 2, Tarihu Emiri'l-Mü'minîn, Bab 70, Hadis 1.
Yorum