Ynt: CUNUD-Akıl ve Cehalet Askerleri
Beşinci Bölüm
Bu Konudaki Hadis-i Şerifler
Kafi’de yer aldığına göre İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’nın Davud’a vahyettiği şeylerden biri de şuydu: “Ey Davud! Şüphesiz insanlardan, Allah’a en yakın olanları, tevazu sahip-leri ve aynı şekilde Allah’tan uzak olanları ise Allah’a karşı tekebbürde bulunanlardır.”
Bu hadis-i şerif, uyanıklık ehli ve marifet ashabı için yeterli ko-numdadır. Allah-u Teala’ya yakınlaşmak, bütün saadetlerin kaynağı ve o mukaddes dergahından uzaklık ise bütün şekavetlerin nedenidir. Allah’ı isteyen, Allah’ı taleb eden, kendilerini Allah’ın askerlerinden sayan, ilim ehli olduğunu kabullenen, ve Allah-u Teala’ya yakınlaşmak için ibadetlere koyulan kimseler, kendilerini tam bir şekilde kontrol etmelidir ve insan tevazu sahibi olmadıkça ve tekebbürden sakın-madıkça da istenilen sonucu elde edemez.
Biz, ilim ve ameli dünyayı talep için isteyenler hakkında şu anda konuşmak istemiyoruz. Zira onların hesabı cebbar olan Allah’a kal-mıştır, ama Allah’ı talep ettiğini ve Hakk’ı istediklerini iddia eden kimseler, bu hadisle kendilerini hesaba çekmelidirler. Bu hadis nefs-i emmarelerini imtihana çekmek için bir mihenk taşı olmalıdır. Eğer yine de kalplerinde kibir var ise ve amellerin de tekebbüre kapılıyorlarsa, anlamalıdırlar ki amelleri ve ilimleri Allah için değildir, aksine nefs-i emmare içindir. Zira eğer bu Allah’a yakınlaşmak için olsaydı, tevazu sahibi olmaları gerekirdi ki her şeyden daha çok insanı Allah’a yaklaştırmaktadır.
Kafi’de şöyle yer almıştır: “İsa b. Meryem, Havarilere şöyle dedi: “Benim size bir ihtiyacım vardır, bu ihtiyacımı giderin.” Onlar şöyle dediler: “Hacetin giderilmiştir, ey Ruhullah!” Bunun üzerine Hz. İsa ayağa kalktı, onların ayağını yıkadı, onlar şöyle dediler: “Biz bu işe senden daha layıkız.” Hz. İsa şöyle buyurdu: “Yaratıklara hizmet hu-susunda insanların en layık olanı alim kimsedir. Ben sizler için böyle tevazu ettim ki sizler de insanlar için benden sonra bu şekilde alçak gönüllü olasınız.” İsa (a.s) daha sonra şöyle buyurdu: “Hikmet, tevazu ile imar olur; tekebbür ile değil, nitekim sizler, yumuşak toprakta ekin ekmektesiniz, dağlarda değil.”
Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde zikredilen enbiya, evliya ve büyük insanların hallerini anmak, sadece tarihi bir bilgi edinmek için değildir. Aksine insanın kemale erdirilmesi içindir. Zira insanın alem-deki büyük insanların haletlerinden ibret alması ve onların yüce sıfat-ları ve üstün ahlakı ile nitelenmesi amaçlanmıştır.
Beşinci Bölüm
Bu Konudaki Hadis-i Şerifler
Kafi’de yer aldığına göre İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’nın Davud’a vahyettiği şeylerden biri de şuydu: “Ey Davud! Şüphesiz insanlardan, Allah’a en yakın olanları, tevazu sahip-leri ve aynı şekilde Allah’tan uzak olanları ise Allah’a karşı tekebbürde bulunanlardır.”
Bu hadis-i şerif, uyanıklık ehli ve marifet ashabı için yeterli ko-numdadır. Allah-u Teala’ya yakınlaşmak, bütün saadetlerin kaynağı ve o mukaddes dergahından uzaklık ise bütün şekavetlerin nedenidir. Allah’ı isteyen, Allah’ı taleb eden, kendilerini Allah’ın askerlerinden sayan, ilim ehli olduğunu kabullenen, ve Allah-u Teala’ya yakınlaşmak için ibadetlere koyulan kimseler, kendilerini tam bir şekilde kontrol etmelidir ve insan tevazu sahibi olmadıkça ve tekebbürden sakın-madıkça da istenilen sonucu elde edemez.
Biz, ilim ve ameli dünyayı talep için isteyenler hakkında şu anda konuşmak istemiyoruz. Zira onların hesabı cebbar olan Allah’a kal-mıştır, ama Allah’ı talep ettiğini ve Hakk’ı istediklerini iddia eden kimseler, bu hadisle kendilerini hesaba çekmelidirler. Bu hadis nefs-i emmarelerini imtihana çekmek için bir mihenk taşı olmalıdır. Eğer yine de kalplerinde kibir var ise ve amellerin de tekebbüre kapılıyorlarsa, anlamalıdırlar ki amelleri ve ilimleri Allah için değildir, aksine nefs-i emmare içindir. Zira eğer bu Allah’a yakınlaşmak için olsaydı, tevazu sahibi olmaları gerekirdi ki her şeyden daha çok insanı Allah’a yaklaştırmaktadır.
Kafi’de şöyle yer almıştır: “İsa b. Meryem, Havarilere şöyle dedi: “Benim size bir ihtiyacım vardır, bu ihtiyacımı giderin.” Onlar şöyle dediler: “Hacetin giderilmiştir, ey Ruhullah!” Bunun üzerine Hz. İsa ayağa kalktı, onların ayağını yıkadı, onlar şöyle dediler: “Biz bu işe senden daha layıkız.” Hz. İsa şöyle buyurdu: “Yaratıklara hizmet hu-susunda insanların en layık olanı alim kimsedir. Ben sizler için böyle tevazu ettim ki sizler de insanlar için benden sonra bu şekilde alçak gönüllü olasınız.” İsa (a.s) daha sonra şöyle buyurdu: “Hikmet, tevazu ile imar olur; tekebbür ile değil, nitekim sizler, yumuşak toprakta ekin ekmektesiniz, dağlarda değil.”
Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde zikredilen enbiya, evliya ve büyük insanların hallerini anmak, sadece tarihi bir bilgi edinmek için değildir. Aksine insanın kemale erdirilmesi içindir. Zira insanın alem-deki büyük insanların haletlerinden ibret alması ve onların yüce sıfat-ları ve üstün ahlakı ile nitelenmesi amaçlanmıştır.
Yorum