Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmamların masumluğu meselesi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: İmamların masumluğu meselesi

    tamam alimlerinizin ölçüsünü verin onlara uygun hadis verelim.. yani onlarda şianın getirdiği hadisler uydurmadır hangisi olursa olsun diye bir şey yoktur her halde.. bu kriterleri merak ettim..

    sizn kaynaklarda o halde çelişki var demektir. bu çelişkide o halde sizin en sağlam olanı seçme konusundaki kriteriniz nedir. Şianın sahiplenmesi midir tek kriter?

    hadis konusunda çok tepkisel ve objektif değilsiniz çifte standartla sistem kurulmaz..


    bu meseleyi uzatmanın mantığı yok.bu konuda beni köşeye şıkıştıramayacaksınız çünkü ben sizin kendi inancınızı sunni hadislerden isbatlama yönteminizi çok iyi biliyorum.ve bu isbatlama işinde işinize gelen hadislerin hangileri olduğunu da.ilk defa şiayla karşılaşan biri değilim. şianın içine girmiş yanlışlarını görmüş çıkmış biriyim.bu durumda olan birinin kendi inancını ve şianın inancını ne kadar yakından takibe aldığını ve incelediğini takdir edersiniz.yani bu konuların cahili değilim.
    bu konuda son sözüm: sizin hadisleriniz size,bizimkiler bize.

    Yorum


      Ynt: İmamların masumluğu meselesi

      "1.peygamberler masumsalar -ki masumlar- ve size göre masumluk hiç günah işlememekse ve yine size göre günah işlemek zulüm sahibi olmak ise bu ayet nedir peki:
      ''Balık sahibi (Yunus’u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: Senden başka ilah yoktur, sen yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum diye çağrıda bulunmuştu.''Enbiya-87
      burda Yunus a.s. peygamber yada masum değilmidir.hayır peygamber ve masumdur.peki nasıl oluyorda hem masum hemde zulmeden oluyor? sizin masumluk ve imamet anlayışınızda bir sorun var.


      cevaplar gecenin geç vaktinde geldiği için kısa yazmak zorunda kaldım açık nokta kalırsa yeniden yazarım inşaAllah

      bu konuları başlığın başında halletmemiz gerekir sonra imamete geçmemiz gerekir derken konuyu çok uzattığımızı söylemiştiniz. oysa biz buna döneceğinizi biliyorduk. şimdi de tartışmanın bu noktasında aynı şeyi yapıyorsunuz İmamet tanımında ve imamların vasıflarında anlaşmadan 12 imam kim sorusuna geçiyorsunuz. sizce hangisi önce gelmeli ayetlere göre...

      biz yine de cevaplayalım. bu ayetler müteşabi ayetlerdir. Çünkü peygamberlerin asla yanlış yapmayacağı belirttiğimiz gerekçe ve ayetler nedeniyle çok açık muhkem ayetlerdir. Bu ayetler ise muhkem ayetler ışığında tevil edilir. Yunus a.s.'ın zulüm tabiri bizdeki, Allah'ın haramını işleme anlamındaki bir zulüm değildir. Öyle olsa bu örnek olamaz.. bunu daha önce tartıştık. burdaki zulüm Onun bize oranla seviyesi hakkında değil. Peygamberler sıfırın altına düşmezler hiç bir zaman. Onların hedefi yüze kadardır tabiri caizse. ve yetmiş ayarında bir peygamberken eğer elliye düşmüşse ve bunda da kendi payı varsa o zaman ben kendime zulmettim demesi çok normaldir. Nitekim çok çalışkan bir öğrenci yüz alabileceği bir sınavda sonradan sorular çözerken ne kadar basit soruları kaçırdığını görüp ya ben bunu neden düşünememişim bu kadar bildiğim soru kaçar mı kendime (yüz almamakla) yazık ettim (zulmettim benim seviyem seksen değil) demesi gibi bir şeydir bu. Yoksa bizim gibi sıfırın altına inmiş eksilerde gezen günahkar anlamında değil.. Tevbe haşa...

      2.emir sahiplerinin mutlak masum olması gerekir diye ayetle belirtilen bir kural yok.nitekim nisa suresindeki ayette de açıklamıştım.''bir anlaşmazlığa düşerseniz onu Allaha ve Resulüne götürün'' diyor ama içinizde emir sahiplerine götürün demiyor.çünkü içimizdeki emir sahipleri masum değiller.e peki bu ayet bizi kapsamıyormu? öyle ya Allahın karşısına geçip soru sorma imkanımız olmadığı gibi peygamberde yaşamıyor.bir konuda anlaşmazlığa düşersek bunu kime götüreceğiz.?


      ayette tartıştığınızda Allah ve Resulüne götürün demeyip emir sahiplerine götürün dememesi Emir sahiplerinin masum olmaması şeklinde anlaşılmaz. Çünkü Allah gaybı bilen sonsuz ilim sahibidir. Şii ve sünni tartışmalarının doğacağını bildiği için sünnilerin imameti reddedeceklerini biliyordu . Onların kaynaklarında imametle ilgili hadsileri korudu. şimdi şii ve sünni imametle Emir sahipleri hakkında tartıştık. Allah'ın emri ne bu durumda.. ortak kyanaklara götürün. Yani benim burda size önerdiğim konu. Gelin bu emir sahipleri kimlerdir Kur'an ve hadislere göre çözelim. ama siz bu ayeti eksik uyguluyor Allaha yani Kur'ana götürme bölümünü kabul edip diğerini reddediyorsunuz... Hadisler kendi inandığınız sünni hadisçilerce bile rivayet edilmiş olsa hadislere bakmayalım demekle siz bu ayetteki: çekiştiğiniz konuları Resulüne götürün bölümünü uygulamamaktan dolayı doğruyu bulma imkanınız ihtimaliniz var mı? Ve hadislere müracaat emrini reddettiğinizden dolayı aslında Kur'an'a da götürmüş olmuyorsunuz ihtilaf konusunu çünkü ayetleri hadislerle açıklamayıp bizzat kendi re'yinizle açıklamış oluyorsunuz.. Bu durum zaten bizim anlaşamadığımız ana noktayı oluşturmakta...

      "siz kime götürüyorsunuz? taklit mercilerine..peki taklit mercileri masummudur? hayır.."

      bizim taklit merciine götürmemiz emredilmiyor. Sizinle ilgili sorunumuzu. Çünkü sizilerin bizim sistemimize inanmadığınızdan dolayı bu ilahi mucize böyle bir şeyi emretmemiş. Demiş Allah ve Resulüne götürün. şu halde Ulul emrin kimler olduğu konusunda anlaşamayan birileri şu anki zamanın imamı kim ona nasıl ulaşılır gibi konularda birbirlerini ikna etmesi akıl dışıdır. Sırayı bozmak birinin açıklanması diğerine bağlı olan konularda sondan başlamak tartışma kurallarına aykırıdır. Önce İmametin gerekliliği ve her devirde bir imamın olacağıyla ilgili net naslara/ayet hadislere yanıt vermeniz gerekmekte. Sorduğum her devrin imamı ve imamların atanması ile masumiyeti hakkındaki delillerimize yanıtlar gelmedi biizm delillerimizin geçersiz olduğunu, buralardan çıkacak sonuçlarla kanıtı bunlara bağlı olan ileriki zincir halkalarıyla (zamanın İmamının kim olduğu konusu) çözmek mümkün değildir.

      biz kime götürüyoruz.;? islami ilimler konusunda güvendiğimiz ve kendimize ''imam'' seçtiğimiz birine..peki bunlar masummudur? hayır..
      demekki imamet mutlak masumluğu gerektirmediği gibi sizin her devrin bir imamı vardır tezinizde suya düşmüş oluyor."


      ihtilaf konusunu sizin gibi günah işleyip yanlış sonuca ulaşabilecek birine götürmekle sizin sonuca ulaştırmanız arasında hiç bir fark mı var ki Allah alimlere götürün desin. burdaki ulul emre götürme emredilmiyor. Allah ve resulüne diyor siz alimlere götürüyoruz onlar masum değil diyorsunuz..

      Yorum


        Ynt: İmamların masumluğu meselesi

        "şu hadis meselesinde söyleyeceğimi söyledim bir de o konuyu enine boyuna tartışmak istemiyorum.hadis konusundaki son sözlerim:
        1.herkesin kendi hadisi olduğu için hadisler bağlayıcı değildir.çünkü sizde benim kabul etmediğim hadisler olduğu gibi bizim kaynaklardada sizin kabul etmediğiniz hadisler mevcut.dolayısıyla hadis yarıştırmanın bir mantığı yok."


        mantık oyununu gördünüz mü? Bizi kandıracağınızı mı sanıyorsunuz.? burda dediğiniz şey sanki karşılıklı ödeşmiş gibi görünüyor oysa dediğiniz şu:

        a) sünni kaynaklarda şiilerin kabul etmediğiniz hadisler

        b) şii kaynaklarda sünnilerin kabul etmediğimiz hadisler.

        biz bu kabul edilmeyen hadislerle konuşalım demiyoruz. bu iki maddedeki hadisleri ele almayacağız. bunlar yerine:

        a) sünni kaynaklardan sünnilere hadisler göstereceğiz

        b) şii kaynaklardan da şiilere hadis göstereceğiz.

        bizim teklif ettiğimiz yöntem bu. Dolayısıyla 1. maddenizde hadisler konusunda son sözü söylememiş oluyorsunuz..

        "2.hadislere inanmıyorum diye bir şey yok.ve sizin benim inandığım kaynaklardan beni susturacak hadisler söylemenizdende bir çekincem yok.çünkü ben kendi hadisimi bir derecelendirme ve sınıflandırmaya tabi tutmuşumdur.hangi hadisimi nasıl anlamam gerektiğini alimlerim bana öğretmişler.sizin hangi hadisi nasıl anlamam gerektiği konusunda gereksiz açıklamalarınız beni bağlamıyor.

        tamam biz size hangi hadisi alacağınız konusunda elbette bir şey söyleme hakkını kendimizde görmeyeceğiz. ancak siz bize alimlerinizin öğrettiği ilkeleri gösterin biz size onlara göre sizin kaynaklarınızdan hadis göstereceğiz. Bu da kabul..

        bizde her tür yöntem var. Ehlibeyt mektebi her tür tutarlı düşünen insanlara deliller sunar Elhamdülillah.. Yeter ki samimi olun..

        "gelelim 12 imam meselesine"

        imamların vasıfları üzerine anlaşamayan iki kişi imamların kimler olduğu konusunu konuşmaları mantıklı mıdır? Bu acele ederek ya tartışmadan kaçmak ya da işin gidişatını kötü görüp tartışmayı baltalamak anlamı taşımaz mı.. Bunlara gelmeden önce ayetlerden gösterdiğimiz delillerimizle ilgili sorularımıza yanıtlarınızı bekliyoruz. bakara 124te geçen imam kılacağım deyişinden atama değilse ne anlaşılır, İbrahim a.s.'ın nebiyken sınava alınması ne sebepledir, imam yapacağım denmeden sınavıları başarı ile geçildiği bilgisi niçin verilmiştir, neden ibrahim soyu kabul edilmiştir imamlık kriterinde, ibrahim soyu dışından imam atanması mümkün müdür, zalimler derken neden genel ifade kullanılmıştır kişinin nefsine karşı günahının zulüm olarak nitelendiği ayetler bu ayetteki imam kriteri olan zalimlerden olmama vasfını, masumluk anlamına zorunlu olarak götürmez mi, Niçin..

        bu sorular hiç değinmediğiniz yanıtlar. bunlar dururken 12 imama geçmeniz mantıklı değil..

        "şu sorulara bir cevap arıyorum:
        1.12 imam neden masumdur.peygamber dini eksikmi getirmişde imamlar onu tamamlamışlarmıdır.?eksik bırakmamışsa imamların dini tamamlama görevinin gereği olan yada dini Allahtan alıp insanlara ulaştırma görevinde gerekli olan masumluğunun sebebi nedir.?"


        bu soruya genel olarak nübüvvet imamet ilişkisi içinde yanıt vermemiz gerekir. Din tamamlanmıştır ama ne zaman ve hangi anlamda. Dini tamamladım ayeti gelmezden bir önceki ayet:

        "[color=blue] Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O'nun (bütün bir) elçiliğini yapmamış olursun. Al­lah seni (buna muhalefet edecek) insanlardan korur. Doğrusu Allah (zaten bu) küfre sapanlar topluluğunu hidayete erdirmez."

        bu ayette tebliği emredilen ilan yapılmazsa Peygamberlik görevi hiçe sayılacak ve din hiç tebliğ edilmemiş olacaktı. Ancak Peygamber s.a.a. bunu ilan etti ve din tamamlandı.. Oysa bu ayetten sonra ne bir ahkam ayeti indi ne de bu ayetten önce inmemiş bir ahkam ya da inanç konusu kalmıştı. Peki bu durumda din hemen birden mi olgulaşıverdi. Ya da, bir dinin tamamlanmış olması onun kutsal kitabının tamamlanmış olmasıyla mıdır? O halde tevrat tamam olduğu halde Musa a.s.'dan sonra gelen nice peygamberler hiç yeni kitap almadan neyi tamamlıyorlar ne içi gönderiliyorlardı?

        bu ayet (dinin tamamlandığına dair Maide 3. ayet) indiğinde:

        1- Kur'an toplu olark bile bir arada değildi ve yok olma tehdidi hala mevcuttu. Peygamber s.a.a. Kur'an'ı bir araya toplamamış işte sizin dininiz tamam dememişti

        2- Kur'an hadi diyelim ki vahiy katiplerince yazıldı herkeste olmasa da ortadaydı, ihtilaflar olsa da sonradan kitaplaştırılacaktı, peki yeterli mi Kur'an dinin bilgileri için, bu ayet indiği zaman hadisler ortada değildi toplanmamıştı ve Peygamber s.a.a. adına uydurulan bir sürü hadis vardı. Hadisleri dinden saymıyor musunuz da Peygamber zamanında din tamamlandı ayetiyle her şeyi bitiriyorsunuz

        3- Kur'an'ın kendi mücdelediği bir çok ayet bu kitabın tamamlandığı zaman, (hatta günümüzde bile gerçekleşmiş değildir.) Örneğin dinin tüm dinler üzerine çıkması, yeryüzünde dinin tamamen Allah'ın olması kafirler istemese de Allah'ın nurunun tüm dünyayı sarması gibi global İslami hakimiyet gerçekleşmiş değildi.

        Şimdi bunlar ortada iken dinin artık yapılacak bir şeyi kalmadı peygamber her şeyi bitirdi denilebilir mi?

        Hayır bu ayette dinin tamamlanması imametle birlikte olmuş kıyamete kadar insanları yönetecek ve din işlerini yürütecek kadro açıklanmış nübüvvet görevini tamamlamış dini imamete devretmiştir. söz konusu olan budur.

        yoksa bir dini tamamlamak demek: sadece o dine ait üstelik dinin tüm boyutlarına dair hükümleri ihtiva etmeyen bir kitabın tamamlanması demek değildir. onun geçerlilik süresine kadar durumunu güvenceye alıp kurala bağlamak demektir.

        Peygamber s.a.a.'in dini vefatına yakın imamete devrettiğini görecek bir sürü delillerimiz var. hem akli hem (sünni) nakli. bunları isterseniz açarız.. tüm bu tedbirler onun yapması gerekli olanlardı ve yaptı. Çünkü bir dini ortaya koymak kadar onun devamını garanti altına almak da hatta belki daha da önemlidir.

        "2.eğer masumluk dinin yorumu için gerekli ise dinin yorumunda 12 imam inancının dışında kalan herkesin kafir olması gerekir.çünkü Allah imamlara dini yorumlamada masumluk yani tek otorite görevi vermiştir.bu durumda imamların dışında kalan herkes kafirdir.oysa biz biliyoruz ki şia kendi dışındaki müslümanları kafirlikle itham etmiyor.bu durumda iki seçenek var
        a)imamlar masum değildir
        b)imamların peşinden gitmeyen bütün müslümanlar kafirdir.
        hangisi.?


        size göre Peygamber varken bile dini yorumlayan hatta Peygamberin s.a.a. 'in akıl öğrendiği (haşa) kimseler yok mu?..Onlarla övünüyorsunuz kafir görmek yerine..

        imamet inancında olmayan müslümanları şianın kafir ilan etmeyişi tıpkı örneğin şerrin Allah'tan olduğuna inanmayan mutezli ya da şiileri, sünnilerin tekfir etmemesi gibidir. hiç bir farkı yoktur. inanç esasları arasındaki farklılıklardan dolayı tüm mezhep mektepler tevhid nübüvvet meadda birleşmişler bunlara inananları tekfir etmeme konusunu uygulamışlardır şia da buna uymaktadır.

        "3.12 imamın sonuncusu olan imam mehdi gayba çekildiğine göre yani insanlar içinden alındığına göre sizin imamet inancınızda bir sorun oluşuyor.

        siz açık mı arıyorsunuz yoksa delilleri mi tartışıyorsunuz? daha imamın vafısları ve 12 imamı halletmeden masumiyete nasıl geçeceğiz? eğer açık aramak şeklinde bu tartışma sürecekse o zaman ben de sizin sisteminizin açıklarını sayayım ve konuşmayı bitiriverelim.. ancak bu şianın hiç bir inanç ilkesinin açığı olduğu anlamına gelmez. Bu sözümle sizin delilleri incelemedeki samimiyetsizliğinizi vurgulamak amacındayım.. Eğer samimi iseniz dediğimzi bir konuyu halletmeden diğerine geçmeme prensibine sadık kalmanız gerekir.

        "ya insanlara görüp biat edecekleri bir masum imam göstermek zorundasinız yada bu imamın güvenilir vekileri olacak
        bu durumda
        a)imamın vekillerinin de masum olması gerekmezmi?
        b)taklit mercileri masum imamın vekilliğini yapıyorsa bunun delili nedir? yapmıyorsa insanlar neden onların peşinden gidiyor ve onların sözünü dinliyor.?"


        vekiller ve taklit merciileri çok sonranın işidir.. dediğimiz gibi..

        "c)taklit mercilerinin dört mezhe imamından farkı nedir.?"

        taklit mercii ne ki?

        Yorum


          Ynt: İmamların masumluğu meselesi

          bu konuları başlığın başında halletmemiz gerekir sonra imamete geçmemiz gerekir derken konuyu çok uzattığımızı söylemiştiniz. oysa biz buna döneceğinizi biliyorduk. şimdi de tartışmanın bu noktasında aynı şeyi yapıyorsunuz İmamet tanımında ve imamların vasıflarında anlaşmadan 12 imam kim sorusuna geçiyorsunuz. sizce hangisi önce gelmeli ayetlere göre...

          biz yine de cevaplayalım. bu ayetler müteşabi ayetlerdir. Çünkü peygamberlerin asla yanlış yapmayacağı belirttiğimiz gerekçe ve ayetler nedeniyle çok açık muhkem ayetlerdir. Bu ayetler ise muhkem ayetler ışığında tevil edilir. Yunus a.s.'ın zulüm tabiri bizdeki, Allah'ın haramını işleme anlamındaki bir zulüm değildir. Öyle olsa bu örnek olamaz.. bunu daha önce tartıştık. burdaki zulüm Onun bize oranla seviyesi hakkında değil. Peygamberler sıfırın altına düşmezler hiç bir zaman. Onların hedefi yüze kadardır tabiri caizse. ve yetmiş ayarında bir peygamberken eğer elliye düşmüşse ve bunda da kendi payı varsa o zaman ben kendime zulmettim demesi çok normaldir. Nitekim çok çalışkan bir öğrenci yüz alabileceği bir sınavda sonradan sorular çözerken ne kadar basit soruları kaçırdığını görüp ya ben bunu neden düşünememişim bu kadar bildiğim soru kaçar mı kendime (yüz almamakla) yazık ettim (zulmettim benim seviyem seksen değil) demesi gibi bir şeydir bu. Yoksa bizim gibi sıfırın altına inmiş eksilerde gezen günahkar anlamında değil.. Tevbe haşa...


          bu ayetin nesi müteşabih? ayette açıkça ''inni kuntü minezzalimin'' diyor.ben zalimlerden oldum.bu açık beyan ortadayken bunu müteşabih diye kaale almamak ayetteki işinize gelmeyen yönleri görmezlikten gelmektir.yada topu başka tarafa atıp cevap vermekten kaçınmaktır.bu ayet ve daha önce tartıştığımız bir çok ayet bizim yani ehlisünneytin zelle inancını destekler nitelikte açık beyanlara sahiptir.ama siz kendi inancınızı destekleyecek hiçbir açık beyana sahip ayeti getiremediğiniz gibi bir ayeti başka bir ayetle yorumlama kaçaklığıyla inancınızı sağamlaştırdığınızı sanıyorsunuz.
          kaldıki peygamberlerinde imametinde vasıfları yeterince açıktır.sen bu konuları halletmeden sonrakilere geçmeyelim diyorsun ama ''halletmekten'' kastın benim sizin inancınızı benimsememse ikna edemiyorsunki benimseyeyim.sorunlu olan ve sakat yönleri bulunan bir konuda aşırı yoruma kaçarak işin içinden sıyrıldığınzı sanıyorsunuz ve cevap verdiğinizi sanıyorsunuz.

          ayette tartıştığınızda Allah ve Resulüne götürün demeyip emir sahiplerine götürün dememesi Emir sahiplerinin masum olmaması şeklinde anlaşılmaz. Çünkü Allah gaybı bilen sonsuz ilim sahibidir. Şii ve sünni tartışmalarının doğacağını bildiği için sünnilerin imameti reddedeceklerini biliyordu . Onların kaynaklarında imametle ilgili hadsileri korudu. şimdi şii ve sünni imametle Emir sahipleri hakkında tartıştık. Allah'ın emri ne bu durumda.. ortak kyanaklara götürün. Yani benim burda size önerdiğim konu. Gelin bu emir sahipleri kimlerdir Kur'an ve hadislere göre çözelim. ama siz bu ayeti eksik uyguluyor Allaha yani Kur'ana götürme bölümünü kabul edip diğerini reddediyorsunuz... Hadisler kendi inandığınız sünni hadisçilerce bile rivayet edilmiş olsa hadislere bakmayalım demekle siz bu ayetteki: çekiştiğiniz konuları Resulüne götürün bölümünü uygulamamaktan dolayı doğruyu bulma imkanınız ihtimaliniz var mı? Ve hadislere müracaat emrini reddettiğinizden dolayı aslında Kur'an'a da götürmüş olmuyorsunuz ihtilaf konusunu çünkü ayetleri hadislerle açıklamayıp bizzat kendi re'yinizle açıklamış oluyorsunuz.. Bu durum zaten bizim anlaşamadığımız ana noktayı oluşturmakta...


          şimdi Allaha ve Resulüne giden tarafını bırak.benim sorduğum soruya bir cevap ver. bugün itibariyle anlaşmazlığa düştüğün bir konu ile karşılaşırsan onu kime götürürsün.? atıyorum bankalardaki krediler ile ilgili bir şeye kafan takıldı bu konuda kime danışacaksın? işte burda senin kime danışacağın meselesi konuyu Allaha ve Resulüne nasıl götürdüğünün meselesidir.senin baş vurduğun merci Allah ve Resulünden gelen bir şey ile sana cevap vereceği için konuyu anlamsız uzatmalarla, yok hadisti yok Kurandı gibi yerlere çekmenin bir mantığı yok.hayali şeylerle tartışma olmaz.
          işte bu noktada benim öğrenmek istediğim şey bu konunun kime götürüleceği değil sizin her devrin bir imamı vardır tezinizin içinin boş olan bir tez olduğunu vurglamamdı.her devrin birimamı vardır ama siz bir sorunla karşılaştığınızda onu imama değil sıradan sizin gibi günahkar bir kula götürüyorsunuz.ve burda kendi kendinizle çelişiyorsunuz.

          bizim taklit merciine götürmemiz emredilmiyor. Sizinle ilgili sorunumuzu. Çünkü sizilerin bizim sistemimize inanmadığınızdan dolayı bu ilahi mucize böyle bir şeyi emretmemiş. Demiş Allah ve Resulüne götürün. şu halde Ulul emrin kimler olduğu konusunda anlaşamayan birileri şu anki zamanın imamı kim ona nasıl ulaşılır gibi konularda birbirlerini ikna etmesi akıl dışıdır. Sırayı bozmak birinin açıklanması diğerine bağlı olan konularda sondan başlamak tartışma kurallarına aykırıdır. Önce İmametin gerekliliği ve her devirde bir imamın olacağıyla ilgili net naslara/ayet hadislere yanıt vermeniz gerekmekte. Sorduğum her devrin imamı ve imamların atanması ile masumiyeti hakkındaki delillerimize yanıtlar gelmedi biizm delillerimizin geçersiz olduğunu, buralardan çıkacak sonuçlarla kanıtı bunlara bağlı olan ileriki zincir halkalarıyla (zamanın İmamının kim olduğu konusu) çözmek mümkün değildir.



          burda sırayı bozmak diye bir şey yok. herşeyi sırası ile tartıştık, hatta fazlasıyla.. aynı şeyleri defaarca tekrar ettik ama sen hala peygamberlerin masumluğu meselesinde takılıp kalmışsın.şimidye kadar tartıştığımız konularda, kendi inacınıza Kuranın açık beyanlarından bir delil getiremediğiniz halde ''sırası ile'' dediğiniz şey benim sizin inancınızı benimsemem ise kusura bakmayın bu sıra gerçekleşmeyecek.

          benim için sıra şudur:
          -Allah; her iki tarafında bildiği ve vasıflarında mutabık olduğu yaratıcıdır
          -peygamber; sözü Allahın sözü olan yani o oranda müslümanlar için geçerli ve delil olan masum kılınmış fakat ne masumluğunda nede sözün geçerliliğinin mutlaklığında Allah ile karşılaştırılamayacak olan elçidir.
          -ulul emr; Allahın ve Resulünün beyan ettiklerine kendisinin dışındaki insanlara göre daha çok vakıf olan ve bu vukufiyeti itibariyle müslümanlar üzerinde söz sahibi olan ama hatadan ve günahtan masum olmayan kişilerdir.
          öyle olmazsa hiçbir alimin yada müslümanların hiçbir yöneticisinin müslümanlar üzerinde sözünün geçerliliği olmazdı.imam humeyni devrim yapmak için irandaki müslümanlara bir emir ve talimat verdiğinde ordaki müslümanların imam humeyniye uyma zorunluluğu olmadığından (yani sizin mantığınızla) imam humeyni ne devrim yapabilirdi nede herhangi başka bir faaliyet.burda imam humeyni ululemrdir.sunnilerin diğer yöneticileri gibi.

          ihtilaf konusunu sizin gibi günah işleyip yanlış sonuca ulaşabilecek birine götürmekle sizin sonuca ulaştırmanız arasında hiç bir fark mı var ki Allah alimlere götürün desin. burdaki ulul emre götürme emredilmiyor. Allah ve resulüne diyor siz alimlere götürüyoruz onlar masum değil diyorsunuz..


          bahsettiğim banka kredisi olayında siz neden taklit mercilerine götürüyorsunuz peki? bu mantıkla ne alim kalır ne sorunlar çözülür.

          Yorum


            Ynt: İmamların masumluğu meselesi

            a) sünni kaynaklarda şiilerin kabul etmediğiniz hadisler

            b) şii kaynaklarda sünnilerin kabul etmediğimiz hadisler.

            biz bu kabul edilmeyen hadislerle konuşalım demiyoruz. bu iki maddedeki hadisleri ele almayacağız. bunlar yerine:


            iyide kardeşim aynı sahabenin bir rivayetini kabul ederken başka rivayetlerini kabul etmiyorsunuz.kabul etmediğiniz konuda size göre o sahabe yalancıdır ama işinize gelen konuda doğru rivayet etmiştir.yalancı diye bildiğiniz birinin neden sizin inancınızla uyuşan tarafını alıyorusnuz.yalancının doğru bir konuda dahi şahitliği kabul edilmez.


            a) sünni kaynaklardan sünnilere hadisler göstereceğiz

            b) şii kaynaklardan da şiilere hadis göstereceğiz.

            bizim teklif ettiğimiz yöntem bu. Dolayısıyla 1. maddenizde hadisler konusunda son sözü söylememiş oluyorsunuz..


            sunni kaynaklarda senin gördğün hadisi bende görüyorum.ama başka hadisleride görüyorum fakat benim gördüğüm başka hadisler senin işine gelmeyeceği için sadece işine geleni kabul edeceksin.diğerlerini kabul etmeyeceksin.
            mesela: sunni kaynaklardan Alinin hilafeti ile ilgili hadis getirsem hemen kabul edersin ama halifeliğin ilk üçü ile ilgili hadis getirsem kabul etmeyeceksin.dolayasıyla sunnilere sunni kaynaklardan delil getireceğiz mantığı basit ve çocukça bir mantıktır.

            imamların vasıfları üzerine anlaşamayan iki kişi imamların kimler olduğu konusunu konuşmaları mantıklı mıdır? Bu acele ederek ya tartışmadan kaçmak ya da işin gidişatını kötü görüp tartışmayı baltalamak anlamı taşımaz mı..

            mübarek! sen benim yazdıklarımı okumuyorsun herhalde.ben ahmetmi imam olacak yoksa mehmetmi gibi bir mantıkmı yürütüyorum ki sen böyle bir şey söylüyorsun.burda yaptığım zaten imamların ve imametin vasıflarını tartışmak.

            Bunlara gelmeden önce ayetlerden gösterdiğimiz delillerimizle ilgili sorularımıza yanıtlarınızı bekliyoruz. bakara 124te geçen imam kılacağım deyişinden atama değilse ne anlaşılır, İbrahim a.s.'ın nebiyken sınava alınması ne sebepledir, imam yapacağım denmeden sınavıları başarı ile geçildiği bilgisi niçin verilmiştir, neden ibrahim soyu kabul edilmiştir imamlık kriterinde, ibrahim soyu dışından imam atanması mümkün müdür, zalimler derken neden genel ifade kullanılmıştır kişinin nefsine karşı günahının zulüm olarak nitelendiği ayetler bu ayetteki imam kriteri olan zalimlerden olmama vasfını, masumluk anlamına zorunlu olarak götürmez mi, Niçin..

            bu sorular hiç değinmediğiniz yanıtlar. bunlar dururken 12 imama geçmeniz mantıklı değil..

            senin benim cevaplarımı işine gelmediği için okumadığın kanaati oluşmaya başladı bende.ya okumuyorsun yada görmezlikten geliyorsun.

            yukarıda bu konuyu açıkladım:
            işte tanım bu olunca atanma olayıda otomatikman yerini buluyor.nasılmı?
            bu ayetin İbrahima.s.ın ömrünün sonunu konu edindiğini belirtmiştik.İbrahim a.s.bu tanıma göre bir ömür boyu hakyolun öncülüğünü yapmadıda bu imamet makamı kendisine verilince mi bu görevi yaptı.?hayır..
            biz biliyoruzki İbrahim a.s.kendisine peygamberlik verildiğinden bu yana hakyolun öncülüğünü ve liderliğini yaptı.bu durumda kendisine ömrünün sonunda imamet verilmesi onun sadece ömrünün sonunda imamet yani öncülük ve liderlik yaptığınımı gösterir?oysa ondan önceki peygamberliğindede bu görevi icra ediyordu.fakat İbrahim a.s. bir ömür boyu verdiği mücadele sonucunda şu ayetin mazharı oldu: ''İbrahim tek başına bir ümmetti''
            yani bu demektirki hak yolda insanlara öncü ve lider olmak yani imam olmak için bütün hayatının her yönüyle insanlara örnek ve yol gösterici olma vasfına ulaşmış olmak gerekir.ve bunu eksiksiz bir şekilde yapmak gerekir.bu her peygamber için geçerli olan bir şey değildir.mesela şuayb peygamberin hayatı ve yaşadıkları ile İbrahim peygamberin hayatı ve hakyolda örnekliğini aynı kefeye koyabilirmiyiz.hayır..ama şuayb peygamber insanlara hak yolda örnek ve lider olmadı diyebilirmiyiz? yine hayır..fakat şuayb peygamberin hayatının ayrıntıları ve küfre ve şirke karşı mücadelesi ile ibrahim peygamberin hayatının ayrıntıları ve küfre ve şirke karşı mücadelesi aynı değildir.ibrahim peygamber küfür ve şirk ile nasıl mücadele edileceği konusunda çok çetin mücadeleler sonucu küfür-iman kavramlarını her yönüyle ortaya koymuştur.ama bu ayrıntıları şuayb peygamberin hayatında görememekteyiz yada çok az görmekteyiz.
            mesela Kuran da her yönüyle iman-küfür müvanezesini ortaya koyduğu için Kuranda imamdır.bizim peygamberimizde bir imamdır.ve ululazm dediğimiz peygamberlerde bir imamdır.

            yukarıda verdiğim tanım ve burda yaptığım açıklamalardan şu sonuca ulaşmak istiyorum.

            -imamet insanı hak yola ileten ve hak yolda kişiye öncü olan şeydir.
            -bu imamete bir insan sahip olabileceği gibi bir kitap yada kişiye hak yolda öncü olan herhangi birş eyde sahip olabilir.
            -imametin mutlaklığı olmakla birlikte birde bu yolgöstericilik vafsı itibariyle hak yolda insanlara önder olan herkes imamdır.imam humeyni yada hamaney olabileceği gibi imam hasan el benna da olabilir.
            -bütün bunların sonucu olarak imamların masum olması gerekmez çünkü: '' Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin.'' ayetinde emir sahipleride varken devamında: ''Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin.'' başvurulması gereken merci olarak emir sahipleri çıkarılmış sadece Allah ve Resulü kalmıştır.buda emir sahiplerinin masum olması gerektiği tezini yalanlamaktadır.

            Yorum


              Ynt: İmamların masumluğu meselesi

              bu ayette tebliği emredilen ilan yapılmazsa Peygamberlik görevi hiçe sayılacak ve din hiç tebliğ edilmemiş olacaktı. Ancak Peygamber s.a.a. bunu ilan etti ve din tamamlandı.. Oysa bu ayetten sonra ne bir ahkam ayeti indi ne de bu ayetten önce inmemiş bir ahkam ya da inanç konusu kalmıştı. Peki bu durumda din hemen birden mi olgulaşıverdi. Ya da, bir dinin tamamlanmış olması onun kutsal kitabının tamamlanmış olmasıyla mıdır? O halde tevrat tamam olduğu halde Musa a.s.'dan sonra gelen nice peygamberler hiç yeni kitap almadan neyi tamamlıyorlar ne içi gönderiliyorlardı?


              tamam o zaman.peygamberin eksik bıraktığını imamların tamamladığı şeylerden bir örnek ver?

              1- Kur'an toplu olark bile bir arada değildi ve yok olma tehdidi hala mevcuttu. Peygamber s.a.a. Kur'an'ı bir araya toplamamış işte sizin dininiz tamam dememişti

              2- Kur'an hadi diyelim ki vahiy katiplerince yazıldı herkeste olmasa da ortadaydı, ihtilaflar olsa da sonradan kitaplaştırılacaktı, peki yeterli mi Kur'an dinin bilgileri için, bu ayet indiği zaman hadisler ortada değildi toplanmamıştı ve Peygamber s.a.a. adına uydurulan bir sürü hadis vardı. Hadisleri dinden saymıyor musunuz da Peygamber zamanında din tamamlandı ayetiyle her şeyi bitiriyorsunuz


              toplanmamıştı yada yazılmamıştı gibi şeyleri geç.varmıydı yokmuydu.? vardı e sorun ne ozaman.?
              Kuran toplanmamıştı ama Ebubekir topladı siz Ebubekirin topladığı Kuranı kabul ediyorsunuz ama Ebubekire lanet okuyorsunuz.her ne ise bu görev Ebubekirde değilde imamlarda ise neden imamlar değilde Ebubekir topladı.

              ikinci husus: dinin tamamlanması demek yazıya geçirilmeyen hadislerin yazıya ve kayda geçirilmesimi demektir.?eğer öyleyse Alinin rivayet ettiği ve kaydettiği hadisler bütün hadisleri kapsamıyor.diğer sahabelerde hadis rivayeti ve kaydı ile uğraşmış.şimdi bu diğer sahabeler imamların yapması gereken şeyimi yapmış oldu.? öyle yaptılarda biz neden bu hadisleri kabul ediyoruz.yapmadılarsa demekki hadislerin toplanması masum olmayı gerektirmediği gibi imamların yapması gerekn bir görevde değildir.

              Yorum


                Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                3- Kur'an'ın kendi mücdelediği bir çok ayet bu kitabın tamamlandığı zaman, (hatta günümüzde bile gerçekleşmiş değildir.) Örneğin dinin tüm dinler üzerine çıkması, yeryüzünde dinin tamamen Allah'ın olması kafirler istemese de Allah'ın nurunun tüm dünyayı sarması gibi global İslami hakimiyet gerçekleşmiş değildi.

                şu mantık çıkıyor: Allahın dininin yeryüzündeki hakimiyeti için imamlar gerekiyor.ama imamlar bu görevi icra edememişler demekki ya imam değiller yada görevlerini eksik bırakmışlar.
                ha bundan gelecek olan imam mehdiyi kastediyorsan bu gelecek içindir geçmiş için değil.bu 11 imamın imametine delil olamaz.

                Şimdi bunlar ortada iken dinin artık yapılacak bir şeyi kalmadı peygamber her şeyi bitirdi denilebilir mi?

                tabiki peygamber dini eksiksiz bir şekilde Allahtan aldığı gibi insanlra tebliğ etti ve dini tamamladı.gerisi dinin tamamlanması için gerekli olan şeyler değildir.din için mücadeleyi gerektiren şeylerdir bunu yapmak içinde masum omaya gerek yok.

                Hayır bu ayette dinin tamamlanması imametle birlikte olmuş kıyamete kadar insanları yönetecek ve din işlerini yürütecek kadro açıklanmış nübüvvet görevini tamamlamış dini imamete devretmiştir. söz konusu olan budur.


                iyide kardeşim bu imamlar ne yapmışlar onlara bir örnek ver.
                -hangi eksiği tamamlamışlar.
                -yorumdan başka ne yapmışlar
                -hangi ihtilafı gideripte ümmeti bir çatı altında toplamışlar.
                -Kuranın ve peygamberin söylediğini açıklamak ve onları insanlara aktarmaktan başka kendi nefislerinden yada masumluklarından dolayı dine hangi hükümde katkıda bulunmuşlar.
                -peygamberin verdiği hangi hükmü iptal etmişler.
                -hangi hükümde peygamberin hayatından ve sözlerinden bir delile ulaşamayınca kendi nefislerinden hüküm vermişler.

                kıyamete kadar imamet diyorsun.bin defa tekrar ettim ama net bir cevap yok bana bu zamandaki imamı göster?

                yoksa bir dini tamamlamak demek: sadece o dine ait üstelik dinin tüm boyutlarına dair hükümleri ihtiva etmeyen bir kitabın tamamlanması demek değildir. onun geçerlilik süresine kadar durumunu güvenceye alıp kurala bağlamak demektir.

                dini tamamlamak demek o kitabın eksik bıraktığı yer var ise onu elçisinden öğrenmek demektir.bu elçinin eksik bıraktığı ise söz konusu değildir.varsa böyle bir şey örnek ver?

                Peygamber s.a.a.'in dini vefatına yakın imamete devrettiğini görecek bir sürü delillerimiz var. hem akli hem (sünni) nakli. bunları isterseniz açarız.. tüm bu tedbirler onun yapması gerekli olanlardı ve yaptı. Çünkü bir dini ortaya koymak kadar onun devamını garanti altına almak da hatta belki daha da önemlidir.


                akli deliller varsada siz beyan edemiyorsunuz.
                nakli delillere gelince senin için 12 imam hadisi geçerlidir.benim için 4 halife hadisi.hani benim kaynaklarımdan bana delil getiriyorusnya.bu durumda benim sahih kabul ettiğimi kabul ediyorsun demektir.madem sahihse 4 halife hadiside sahihtir.değilse senin getirdiğin hadisin hiçbir geçerliliği ve bağlayıcılığı yoktur.

                size göre Peygamber varken bile dini yorumlayan hatta Peygamberin s.a.a. 'in akıl öğrendiği (haşa) kimseler yok mu?..Onlarla övünüyorsunuz kafir görmek yerine..

                imamet inancında olmayan müslümanları şianın kafir ilan etmeyişi tıpkı örneğin şerrin Allah'tan olduğuna inanmayan mutezli ya da şiileri, sünnilerin tekfir etmemesi gibidir. hiç bir farkı yoktur. inanç esasları arasındaki farklılıklardan dolayı tüm mezhep mektepler tevhid nübüvvet meadda birleşmişler bunlara inananları tekfir etmeme konusunu uygulamışlardır şia da buna uymaktadır.


                bu konuyu getirip mezhep farklılığı kalıbında yarumlaman çok komik ve kaçamak olmuş.soru açık cevabınıda açıkça istiyorum:
                eğer 12 imam allah tarafından masum kılınmış ve dini tamamlama görevi verilmiş ise bu dindeki tek otoritenin onlar olması gerektiği içindir.madem dinde tek otorite olarak onlar var çünkü onlara bu görevi Allah ve Resulü vermiş, ozaman onlara inanmayanların hepsi kafirdir.(mi?)
                diğer müslümanlar kafir değilse onlarda tek otorite değildir.yani masum değildir.

                siz açık mı arıyorsunuz yoksa delilleri mi tartışıyorsunuz? daha imamın vafısları ve 12 imamı halletmeden masumiyete nasıl geçeceğiz? eğer açık aramak şeklinde bu tartışma sürecekse o zaman ben de sizin sisteminizin açıklarını sayayım ve konuşmayı bitiriverelim.. ancak bu şianın hiç bir inanç ilkesinin açığı olduğu anlamına gelmez. Bu sözümle sizin delilleri incelemedeki samimiyetsizliğinizi vurgulamak amacındayım.. Eğer samimi iseniz dediğimzi bir konuyu halletmeden diğerine geçmeme prensibine sadık kalmanız gerekir.


                bunun açık aramakla bir ilgisi yok. bu konuların hepsi birbirini açıklayan ve birbiriyle bağlantılı olan konulardır.ve birbirinin anlaşılmasına yardımcı olan konulardır.eğer deliliniz ve akli mantıki yorumunuz varsa yaparsınız yoksa bu cevabı kaçamak ve zorda kalınca belaltı vurmak şeklinde anlıyorum.

                vekiller ve taklit merciileri çok sonranın işidir.. dediğimiz gibi..


                bu mesele bu konunun tam ortasında olan bir meseledir.sonrasında değil.

                taklit mercii ne ki?

                masum olmayan ama senin ululemre itaat noktasında ayetten kendi anladığını yine kendin yalanlayarak taklit ettiğin merci.

                Yorum


                  Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                  "tamam o zaman.peygamberin eksik bıraktığını imamların tamamladığı şeylerden bir örnek ver?"

                  Müslümanlar çatıştıklarında savaştıklarında esirlere nasıl davranılacak ...

                  Peygamber s.a.a. zamanında hiç olmamış bir mesele. Humus siyasilerce gasbedilirse sadakanın haram olduu Peygamber s.a.a. ailesi ne yapacak geçimleri ne olacak. İmamet gasbedilir müslümanlar birbirlerinin boynunu vuran fitne zamanı sapmışları olursa bunların arasındaki sorunlar nasıl çözülecek

                  Peygamber s.a.a Ali a.s.'a: Ey Ali! ben Kur'an'ın nuzulü (nü kabul ettirmek) için savaştım sense onun (doğru) tevili için savaşacaksın buyurduğu gibi, müslüman görünüp tahtı için Kur'an'ı mızraklar ucuna takanlara karşı nasıl mücadele edileceği dini kendilerine çıkar malzemesi yapanlara karşı nasıl davranılacağı onlarla savaşılıp savaşılmayacağı hukuklarının ne olacağı müslüman görünen zalim kıralların zulmü karşısında İslam'ın nasıl yayılacağı.. vs daha bir sürü konuda Peygamber s.a.a. zamanından bir tane bile örnek gösteremezsiniz. Çünkü Peygamberin tüm mücadelesi Kur'an'ın varlığını ihdas ve kabul ettirmek içindi. Bu uğurda o hep müşrik yahudi ve hiristiyan gibi gayri müslimlerle savaştı..

                  Seyyid Kutup Yoldaki İşaretlerde bu toplumu cahiliye toplumu diye ilan eder ve Peygamber Mekke'de müşriklere karşı hangi stratejiyi uyguladıysa biz de aynısını uygulamalıyz diye savunurdu. Özellikle Yoldaki İşaretleri bu amaç için yazmıştı. Ancak biz bu kitabda geçenleri bir türlü topluma uyuşturamazdık. pratik bir yaşam çıkaramazdık. Hiç bir şekilde tekfirciliğe dönüşmeyen pratik metot üretemezdik yoldaki işaretlerden. Zaten şu an kutupçuların mısırda tekfirci bir vahhabi selefi akıma dönüşmesi de Ehlibeytten kopuk olmalarından değil mi..

                  Daha buna dair Peygamber s.a.a zamanında olmayıp müslümanların çok acil sorunları olan bir sürü sorunu yok sayamayız. Bir kadının kocasından yakınmasını ve çözümünü ele alan din müslümanların iç çatışmalarında görüş bildirmemiş hüküm idirmemiş olamaz, ama Peygamber s.a.a. zamanından bunlara örnek olabilecek bi tek örnek yok. Çünkü müslümanların birbirine düştüğü böyle bir çatışma olmamış. Ehlibeytten kopuk, Ebubekir zamandında olduğu gibi kendimizi müslüman karşıdakileri ridde ehli/irtidat etmiş kimseler olarak ilan etmemiz çözüm mü.. Bu gün bizler müslüman olarak en çok kafirlerle mi sorun yaşıyoruz yoksa müslümanlarla mı... İslam aleminde yığınla tağut ve işbirlikçisine karşı nasıl sistem uygulanacak. Peygamber hiç müslüman görünüp kafirlerle işbirliği yapmış tağuti sistemde yaşamış mı nasıl çözüm bulacağız Peygamber hayatından bunlara örnekleri...

                  "toplanmamıştı yada yazılmamıştı gibi şeyleri geç.varmıydı yokmuydu.? vardı e sorun ne ozaman.?"


                  toplanmıştı da en sahih kitaplarınızda gelen sorunlar, farklı Kur'an nüshaları, yakılanlar... neler. recim ayeti, muavvezeteynin kur'an'dan olmayıp sonra dahil edildiği.. Toplayan siz eksik diyen yine siz.. Kur'an hakkında hakimiyet sizdeydi de neden böyle sorunlar oldu.. Peygamberin s.a.a. Ebubekirin yaptığını yapması kaç günün alırdı ki.. Allah düşünememiş mi (haşa) Kur'anı toplayasıya kadar Peygamberini s.a.a. yaşatmayı da böyle olaylar olmuş..

                  "Kuran toplanmamıştı ama Ebubekir topladı siz Ebubekirin topladığı Kuranı kabul ediyorsunuz ama Ebubekire lanet okuyorsunuz.her ne ise bu görev Ebubekirde değilde imamlarda ise neden imamlar değilde Ebubekir topladı.


                  Bizim rivayetlerimizi bildiğinizi iddia ediyorsunuz ama bu soruların cevaplarını bize soruyorsunuz. Rivayetlerimizde halkın arasındaki en meşhur Kur'an'ın takip edilmesi emrini, çünkü Allah'ın koruduğu nüshanın ve kıraatın o olduğunu görüyoruz.

                  İmam Ali a.s. da topladı ve hadislerle tefsiri de bulunan bu nüshayı yönetime arz etti ama kabul etmediler o da bir daha asla bunu göremeyeceksiniz dedi. Ebubekire nerede lanet etmişiz! Bu bize apaçık iftiradır.. Hiç bir temel kaynağımız ve hadisimizde Ebubekire hakarete izin verildiği yazmaz. Bireysel aşırıklar ve kendini bilmezlikler ise mektebe mal edilemez. Tıpkı bizim, Ali a.s.'ın içkili sarhoşken kıldırdığı namazda yanılınca, içkiliyken ne dediğinizi blene kadar.. ayetinin indiğine yönelik sünni kitaplarda yer alan bu ve benzeri hadislerden sünniliği sorumlu tutmadığımız gibi.. Çünkü bunlar bireysel yanlışlardır..

                  "ikinci husus: dinin tamamlanması demek yazıya geçirilmeyen hadislerin yazıya ve kayda geçirilmesimi demektir.?eğer öyleyse Alinin rivayet ettiği ve kaydettiği hadisler bütün hadisleri kapsamıyor.diğer sahabelerde hadis rivayeti ve kaydı ile uğraşmış.şimdi bu diğer sahabeler imamların yapması gereken şeyimi yapmış oldu.? öyle yaptılarda biz neden bu hadisleri kabul ediyoruz.yapmadılarsa demekki hadislerin toplanması masum olmayı gerektirmediği gibi imamların yapması gerekn bir görevde değildir."


                  biz dinin tamamlanmasından kastı sünni hadisler için demiyoruz ki.. sanki biz de sizin 250 yıl sonra yazılmış o zamana kadar bol bol uydurmalar eklenerek uydurmaları sahihlerinden çok olmuş rivayetlerinizi dinden sayıyormuşuz gibi demişsiiz. Sahabe hadislerini kabul eden siz, İmamların masum olduğunu kabul eden biz. Bu durumda nasıl olur da "Hadisleri sahabe topladı biz onu kabul ediyoruz eğer imamlar masumsa onlar toplamalı değil mi" diyebiliyorsunuz anlamıyorum. İmamlar hadisleri nakletmediler mi? Onlar da mı sahabe ve sonrakilerin uydurduğu hadisleri kullandılar dini onlardan anladılar!..

                  açıkçası burada yazdıklarınız anlamadım.. mantığınızı yani..

                  "şu mantık çıkıyor: Allahın dininin yeryüzündeki hakimiyeti için imamlar gerekiyor.ama imamlar bu görevi icra edememişler demekki ya imam değiller yada görevlerini eksik bırakmışlar.
                  ha bundan gelecek olan imam mehdiyi kastediyorsan bu gelecek içindir geçmiş için değil.bu 11 imamın imametine delil olamaz."


                  Nuh a.s. tebliğ görevini icra etti mi? ona bin yılda 10 kşinin iman etmemesinden dolayı hep yattı ailesinden başkasına hiç anlatmadı mı diyeceğz? İmamlar görevlerini elbette eksiksiz yaptılar. Tıpkı Muhammed s.a.a. gibi. Her biri zamanının en çetin ve sadece bir imamın yapabileceği şartlarda dini korudular. Emevi gibi lanetli bir şecere karşısında dinin İmamlar olmaksızın gleceğe taşınması mümkün değildi. böylece imamlar zinciri kopmadan İmam Mehdi a.f.'e kadar görev sürdü.

                  "tabiki peygamber dini eksiksiz bir şekilde Allahtan aldığı gibi insanlra tebliğ etti ve dini tamamladı.gerisi dinin tamamlanması için gerekli olan şeyler değildir.din için mücadeleyi gerektiren şeylerdir bunu yapmak içinde masum omaya gerek yok.


                  Biz imametin tüm hedeflerinin 12 imamla tamamlanma ya da bir imamca tamamlanma şartını koşmuyoruz hiç bir yerde böyle iddia etmedik. Her imamın farklı görevi vardır.

                  Bu dünya hakimiyetinin 12. İmam Kaim'ce tamamlanacak olması 11 imama da delildir. Çünkü imamların birbirlerinden kesintisiz olmaları gerekir. 12. İmam bu kadar bilgiyi kutsal emanetleri kimden alacak?. Yine 12 halife/emir/zat/imam hadislerinde: "benden sonra" tabiri geçer. Peygamber s.a.a fasih konuşan biri idi. ve her kelimesini özenle seçerdi. Eğer İmamların arası kesilecek olsaydı, bu durumda fetret devri (tabiri caizse)nde yaşayan biri için bu hadis havada kalırdı. Çünkü o dönem de Peygamber s.a.a.'ten sonraki bir zamandır. Bu zaman Peygamber s.a.a.'in vefatından başlayarak ta kıyamete kadar süren tüm zamanları kapsamaktadır.

                  "tabiki peygamber dini eksiksiz bir şekilde Allahtan aldığı gibi insanlra tebliğ etti ve dini tamamladı.gerisi dinin tamamlanması için gerekli olan şeyler değildir.din için mücadeleyi gerektiren şeylerdir bunu yapmak içinde masum omaya gerek yok."


                  bu düşünce ayakları yere basmayan bir zan ve slogan olup kafirlerce yayılmaya çalışlına bir tahrifattır desek bize kızmazsınız umarım.. çünkü biz bunu söylemekle siz uydurdunuz demiyoruz eskiden beri Emevilere dayanan bir olaydır bu siz de bunu sürdürdüğünüzün farkında değilsiniz. şöyle ki:

                  Aslında İmamet siyasi bir inanç ve müslümanlar için kardır. Müslümanların tek imam altında yaşaması tek liderlerinin olup toplu ve vahdet içinde olması anlamına gelmekte bu işlevi sağlamaktadır. Bundan da ancak onları parçalayarak yönetebileceğini ve sömürebileceğini bilen kafirler zararlı çıkacağını çok iyi bilmektedirler. Bu yüzden bu inancı kafirlere karşı değil müslümanlara karşı oluşturulmuş siyasi inanç diye gösterdiler. İslam'ın Rabbinin böyle bir projeyi ta İlk insan Adem a.s.dan beri uygulamakta olduğunu gizlediler unutturdular. İlk ademden itibaren insanlar dağıldıkça onlar topralamak için hep peygamber gönderildi. Onları toparlamak her okuyanın değişik inanç ve ameller üreteceği konuşmayan metin (kutsal kitaplar) ile olmayacağı açık olduğundan Allah kitapları sabit tuttu ama aynı kitapla amel eden insanları toparlayacak lider olacak peygamberleri sürekli yeniledi. Tevratı uygulamak için kim bilir kaç tane peygamber geldi. O ümmetlere denmedi ki işte kitap onu kendiniz uygulayın ve liderinizi kendiniz seçin. bunun mümkün olmadığı çünkü açıktı..

                  bir fabrikayı dşünün. Onca acımasız rekabet piyasasında bu fabrika sahibi, hadi size bir konuşmayan, denetlemeyen her okuyanın kendine göre yorumlamasına müdahale edemeyen bir fabrika kullanım talimatları kitabı bırakıyorum, samimi olan tüm işçi ve personel buna göre davransın deyip hiç bir müdür sorumlu atamadan çekip seyahata gitse.. geri geldiğinde ortada fabrika mabrika bulamaz. çünkü toplumlar en basit konularda başsız olsalar ihtilafa düşüp dağılıp dışarıya karşı birleştirecekleri güçlerini birbirlerine karşı kullanmaktadırlar. Peygamberimiz s.a.a.'ten sonra da böyle olacağı açıktı ve öyle de oldu. İmamete bağlanmayan insanlar bir süre sonra zalim kıralların ağına düştüler.. Oysa İmam Ali a.s.'ın imametine biatta (Gadir-i Hum) sabit kalınsaydı, şu an dünya üzerinde birbiriyle ihtilaf halinde iki mü'min bile bulumayacaktı...

                  Şimdi çok şefkatli, onların en ufak bir sıkıntıya bile uğraması kendisine çok ağır gelen (yaklaşık anlama gelen ayet) Peygamber ümmetini düşünmedi alın okuyun uygulayın Kur'an size ne haliniz varsa görün aranızdan bir başkan seçin.. dedi Ondan daha hikmetli ve şefkatli Allah da imameti ihdas etmeyerek dini bırak kafir ve desisecilere karşı savunmak kendi başına bile kalsa uygulama konusunda aciz kalan insana bıraktı öyle mi...

                  bu gün eğer islam ülkelerinde kafirler kirli ellerini çekseler sanki sanıyor musunuz ki oralarda İslami düzen hakim olur! Müslümanlar birbirlerin yerler, çünkü imamet inancı yok.. O yüzden imamet inancına sahip olmayan bir çok samimi sünni müslüman, müslümanların hakimiyetindense kafilrerin laikliğini bir kurtuluş kapısı olarak görmektedirler. Bunun vebali kimedir? Türkiye'de sizin de mensubu bulunduğunuz hareket laik devlet olmasa, münafık diye hepimizi keser... Allah böyle bir düzeni mi dizayn etti hem de çok şefkatli ve her şeyi bildiği halde.. (haşa)

                  "iyide kardeşim bu imamlar ne yapmışlar onlara bir örnek ver.
                  -hangi eksiği tamamlamışlar.
                  -yorumdan başka ne yapmışlar
                  -hangi ihtilafı gideripte ümmeti bir çatı altında toplamışlar.
                  -Kuranın ve peygamberin söylediğini açıklamak ve onları insanlara aktarmaktan başka kendi nefislerinden yada masumluklarından dolayı dine hangi hükümde katkıda bulunmuşlar.
                  -peygamberin verdiği hangi hükmü iptal etmişler.
                  -hangi hükümde peygamberin hayatından ve sözlerinden bir delile ulaşamayınca kendi nefislerinden hüküm vermişler."


                  Şia kaynaklarını okusanız görürdünüz. Şiiler bu gün tek yürek tek yumruksa dünyanın zıt uçlarındaki şiilerin değil ibadet içlerinde, dışlarında bile amelleri aynıysa, dört çarpı bilmem kaç mezhep guruba bölünmemiş birbirlerine zıt hükümler ihdas etmemişlerse bu İmamet inancı sayesindedir.

                  "kıyamete kadar imamet diyorsun.bin defa tekrar ettim ama net bir cevap yok bana bu zamandaki imamı göster?"


                  ben de size sizin imamınız kim kim size şahitlik yapacak, her ümmeti imamıyla çağırdığımız zaman denilen ayet gereği bu zamanın imamı kim diye sormuştum.. ama sadece kendi sorduklarınızı görüyorsunuz..

                  "dini tamamlamak demek o kitabın eksik bıraktığı yer var ise onu elçisinden öğrenmek demektir.bu elçinin eksik bıraktığı ise söz konusu değildir.varsa böyle bir şey örnek ver?"


                  o halde hadisleri: Kur'an bize yeter deyip dağıtan yaktıran halifelerle, hadisler sizin dininizdir dininizi kimden aldığınıza bakın diyerek senet ihdas eden, bir hadis için km'lerce yol kateden bunu din yok olmasın diye yapan ama hepsi hataya açık olduğundan sizin ya da başkasının şahsi görüşlerince yine de güveninizi sağlayaman sisteminizi bize açıklayın.. madem hadisler dindendi neden halifeler daha hadisler tazeyken kitaplaştırmadı. hepsi sünni olan ve sizce de sahih sayılıan böyle bir sistemin tüm bu birbirine ve hakikatte değil İslam gibi hikmetli hak bir dinin, basit insani oluşumun bile kabul edemeyeceği bir kurumda bile uygulanmayacağı açıktır. Yeter ki beyinler tarihin şartlanmışlığından özgür kapılara girebilsin..

                  " akli deliller varsada siz beyan edemiyorsunuz."

                  yukarıda bir tanesini sunduk akli delillerin. Ancak hadisleri kabul etmeyen sizin akli delillere uymayacağını onlar bi şekilde tevil edeceğiniz açıktır. Doğrudur biz bu mektebe sonradan girdik ve hiç bir iddiamız yok bu mektebin bizim anlatabildiğimi kadar sahih olduğunu da hiç bir zaman iddia etmedik, bizim getirebildiğimiz delilleden çok daha ilerdir bu mektebin sıhhati ve tutarlılığı.

                  "nakli delillere gelince senin için 12 imam hadisi geçerlidir.benim için 4 halife hadisi.hani benim kaynaklarımdan bana delil getiriyorusnya.bu durumda benim sahih kabul ettiğimi kabul ediyorsun demektir.madem sahihse 4 halife hadiside sahihtir.değilse senin getirdiğin hadisin hiçbir geçerliliği ve bağlayıcılığı yoktur."


                  ben ilk kez 12 halife hadislerine alternatif olarak 4 halife hadislerinin çıkarıldığını görüyorum.. Bu çok temelsiz ve çürük bir olaydı. Çünkü 4 halife geldi geçti. gelip geçici halifelerin olmasıyla olmaması din açısından eşittir. Bunlar her devirde bir imama olacağı konusundaki ayetlere açıklama olamayacağı gibi imametin gerekliliğine dair hiç bir hastalığa da derman olmaz ki bu 12 imam hadislerine alternatif olsun.. hiç bir senetsel incelemeye gitmeyen biri bile bunları çok rahat görür. ki görmüşler ve bunu 12 halife hadislerine alternatif olarak sunup 4 halife hadisi sahihtir diğerleri uydurma diyen ciddi kimse olmamıştır. Varsa siz bize gösterin. Ya da siz, bizim 12 imam gereklilik işlev ve meşhurluğuna karşın 4 halife hadisini savunun..

                  "bu konuyu getirip mezhep farklılığı kalıbında yarumlaman çok komik ve kaçamak olmuş.soru açık cevabınıda açıkça istiyorum:
                  eğer 12 imam allah tarafından masum kılınmış ve dini tamamlama görevi verilmiş ise bu dindeki tek otoritenin onlar olması gerektiği içindir.madem dinde tek otorite olarak onlar var çünkü onlara bu görevi Allah ve Resulü vermiş, ozaman onlara inanmayanların hepsi kafirdir.(mi?)
                  diğer müslümanlar kafir değilse onlarda tek otorite değildir.yani masum değildir."


                  bizim de cevaplarımız net olmasına karşın sizin şartlanmışlığını ve şiada açık arayıp aynı soruları kendi tarafınıza sormama yönteminiz size bu durumu böyle göstermekte.. bir kere burda şiayı biliyorsanız cevabı da bilmeiz gerekir hani dediniz ya şiilr arasında çok kaldım diye.. ama biz tekrar edelim.. şiada mustaz'af kavramı vardır. Yani güçleri yetmeyen zayıflar. Eğer şianın imamet anlayışı kendilerine ulaşmamış kendilerinin de o inanca ulaşacak durumu olmayanların durumu Allah'a kalmıştır. Allah'ın onları bağışlaması kesin olmamakla birlikte umulur. Ancak imameti bilerek inkar edenler Kur'an'dan bizim de naklettiğimiz imametle ilgili ayetlere kayıtsız kalanların durumları da bellidir. Kur'an'ın bir hükmünü inkarın ne demek olduğu açıktır.

                  Eğer Kur'an'da 12 imam yoktur ki 12 imama inamanın Kur'an'daki imametle ilgili ayetlere inanmakla bir tutuyorsunuz derseniz buna da biz: Kur'an'da olmamasına rağmen namaz rekatlarını, vakitlerini, hatta şeklini, inkar edene siz hangi gözle bakıyorsanız biz de 12 imamı bilerek inkar edene öyle bakarız.. Çünkü bu iki konunun da delilleri aynı kat'ilik ve yerdedir.

                  vekiller ve taklit merciileri çok sonranın işidir.. dediğimiz gibi..(Qom_u_aşk)


                  "bu mesele bu konunun tam ortasında olan bir meseledir.sonrasında değil."

                  ben desem ki masumlardan yararlanan onlarca kontrole dilen dini otoritelerdir, masum ve onların kontrol sıfatları hakkında anlaşmış mıydık ki? nasıl konunun ortasında oluyor..

                  "taklit mercii ne ki?"

                  "masum olmayan ama senin ululemre itaat noktasında ayetten kendi anladığını yine kendin yalanlayarak taklit ettiğin merci."


                  Siz Ebu hanifeye mi uyuyorsunuz? Yıllar geçmiş kendisinden bir tane bile kitap sahih olarak nakledilememiş, ya da ondan çok da farklı olmayan şafiye.. dinde hiç bir yetkileri olmayan masum olmayan sizin gibi hataya açık kişilere. ya da sizce ulul emr nedir?..Siz nasıl anlıyorsunuz bu ayeti.. Gerçi Peygamberin masumiyetine inanmayanların ululemrein masumiyetine inanmları hiç gerekmez..

                  Allah bu dönem için ulul emr var olmayacağını düşünememiş (haşa) bu durumda sizin ayeti uygulama konusunda:

                  Allah: sözleri herkesçe farklı yorumlanabilen ayetlerin emirleri

                  Resul, sözleri uydurmalarla karışık ve yer yer kendisi bile hata yaptığından uygulanması yine uygulayıcının takdiri ve şekline bırakılmış emirler

                  ululemr: masum olmayan hata yapmayan ve hatta günümüzde var olmayan bir hayali makam/kişi..

                  bu sistemin neresinde Allah'ın insanları birleştirmek için gönderdiği (Nahl 64) dinin ve amacı var. nasıl yansımış bu ayetteki itaat edilecek otoritelere.. Bu şekilde vahdet mümkün mü..

                  Ancak şiada böyle değil Elhamdülillah. Allah kitabıyla doğruları ilkesel olarak bulabileceğimiz temel kitabını göndermiş, Peygamberini masum kılmış bu dini ilk ondan uygulamış, sonra da bu dini yine her devirde olacak masumlara emanet etmiş ve insanların da bunlara itaatini farz/imani mesele kılmış..

                  Elhamdülillah...

                  Yorum


                    Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                    Müslümanlar çatıştıklarında savaştıklarında esirlere nasıl davranılacak ...

                    Peygamber s.a.a. zamanında hiç olmamış bir mesele. Humus siyasilerce gasbedilirse sadakanın haram olduu Peygamber s.a.a. ailesi ne yapacak geçimleri ne olacak. İmamet gasbedilir müslümanlar birbirlerinin boynunu vuran fitne zamanı sapmışları olursa bunların arasındaki sorunlar nasıl çözülecek

                    Peygamber s.a.a Ali a.s.'a: Ey Ali! ben Kur'an'ın nuzulü (nü kabul ettirmek) için savaştım sense onun (doğru) tevili için savaşacaksın buyurduğu gibi, müslüman görünüp tahtı için Kur'an'ı mızraklar ucuna takanlara karşı nasıl mücadele edileceği dini kendilerine çıkar malzemesi yapanlara karşı nasıl davranılacağı onlarla savaşılıp savaşılmayacağı hukuklarının ne olacağı müslüman görünen zalim kıralların zulmü karşısında İslam'ın nasıl yayılacağı.. vs daha bir sürü konuda Peygamber s.a.a. zamanından bir tane bile örnek gösteremezsiniz. Çünkü Peygamberin tüm mücadelesi Kur'an'ın varlığını ihdas ve kabul ettirmek içindi. Bu uğurda o hep müşrik yahudi ve hiristiyan gibi gayri müslimlerle savaştı..


                    esirler yada humus meselesi gibi füruudan olan şeylerin açıklanması için masumlara mı ihtiyaç var.? yani bunlar dinde insanların imanlarına tesir eden çok önemli meselelermi ki bunların açıklayıcısının masum olması gereksin.?

                    ama islamın gerçek yorumunun kim tarafından yapıldığı ve bu tarihsel süreç içerisinde kimin haklı ve Allahın rızasını gözeten ve kimin haksız ve islamı kendi nefsine alet eden olduğu meselesi çok önemlidir.
                    ben bu konuda ehlisünnet gibi düşünmüyorum ve ehlisünnetin en allemeside gelse bana muaviyenin ve yanındakilerin islami bir amaç güttüğünü ve hele hele ''içtihad'' ettiği saçmalığını kabul ettiremez.
                    sadece muaviyenin değil onun zamanında onun yanında yer alanlar ve ondan sonra emevi saltanatını sürdürenler ve bunların çanak yalayıcılarının islami bir konumlarının olduğunu ve yorumlarının kendilerince makul olduğu fikrini kabul ettiremez.
                    hatta daha da öncesine gidelim; muaviye ve onun gibi münafık islam düşmanlarının islami yönetim içine sızıp kendi emevi saltanatı hayalleri için planlar yapmasına zemin hazırlayan ve onların bu alçak siyasetine alet olan,onlara fırsat veren,onları vali atayan ve ümmetin başına bela eden ilk üç halifeninde bu konuda suçsuz olduğunu ve doğru yaptığını kabul edemem.

                    bu konuda nefis meselesi yapmayıp hakkını teslim ediyorum.insanlar kesinlikle ehlibeytin yolunu tutmalı ve takip etmelidirler.
                    fakat bu 12 imam teorisini ve onların masumluğunun kabul edilebilir olması açısından yeterli değildir.

                    Seyyid Kutup Yoldaki İşaretlerde bu toplumu cahiliye toplumu diye ilan eder ve Peygamber Mekke'de müşriklere karşı hangi stratejiyi uyguladıysa biz de aynısını uygulamalıyz diye savunurdu. Özellikle Yoldaki İşaretleri bu amaç için yazmıştı. Ancak biz bu kitabda geçenleri bir türlü topluma uyuşturamazdık. pratik bir yaşam çıkaramazdık. Hiç bir şekilde tekfirciliğe dönüşmeyen pratik metot üretemezdik yoldaki işaretlerden. Zaten şu an kutupçuların mısırda tekfirci bir vahhabi selefi akıma dönüşmesi de Ehlibeytten kopuk olmalarından değil mi..


                    seyyid kutubun etkisini siz görmemiş ve pratize edememiş olabilirsiniz ama biz bunu çok iyi yaptık ve pratize ettik.
                    o kitapta ve fizilalde sadece mümin müşrik ayrımı yapılmıyorki insanlar ya mümin olsunlar yada müşrik ve bu şekilde biz karşımızda müşrik bulamayınca teori suya düşmüş olsun.
                    orda müşrük tabiri üzerinde fazla durmayıp cahiliyye tabiri üzerinden müslümanlarında yani kendini müslüman addedenlerinde bu cahiliyye sınıfında olabileceğini ve Kuranın ipine sarılmayan herkesin cahiliyyyeden olduğu konusunu işliyor ve bu çok etkili ve pratiği olan bir teori.

                    Daha buna dair Peygamber s.a.a zamanında olmayıp müslümanların çok acil sorunları olan bir sürü sorunu yok sayamayız. Bir kadının kocasından yakınmasını ve çözümünü ele alan din müslümanların iç çatışmalarında görüş bildirmemiş hüküm idirmemiş olamaz, ama Peygamber s.a.a. zamanından bunlara örnek olabilecek bi tek örnek yok. Çünkü müslümanların birbirine düştüğü böyle bir çatışma olmamış. Ehlibeytten kopuk, Ebubekir zamandında olduğu gibi kendimizi müslüman karşıdakileri ridde ehli/irtidat etmiş kimseler olarak ilan etmemiz çözüm mü.. Bu gün bizler müslüman olarak en çok kafirlerle mi sorun yaşıyoruz yoksa müslümanlarla mı... İslam aleminde yığınla tağut ve işbirlikçisine karşı nasıl sistem uygulanacak. Peygamber hiç müslüman görünüp kafirlerle işbirliği yapmış tağuti sistemde yaşamış mı nasıl çözüm bulacağız Peygamber hayatından bunlara örnekleri...


                    şimdi nasıl bulacağız peki? hayali bir gaib imam teorisiylemi?

                    toplanmıştı da en sahih kitaplarınızda gelen sorunlar, farklı Kur'an nüshaları, yakılanlar... neler. recim ayeti, muavvezeteynin kur'an'dan olmayıp sonra dahil edildiği.. Toplayan siz eksik diyen yine siz.. Kur'an hakkında hakimiyet sizdeydi de neden böyle sorunlar oldu.. Peygamberin s.a.a. Ebubekirin yaptığını yapması kaç günün alırdı ki.. Allah düşünememiş mi (haşa) Kur'anı toplayasıya kadar Peygamberini s.a.a. yaşatmayı da böyle olaylar olmuş..


                    bizde sorun yok.tarih sayfalarında kalmış sorunlarlada boğuluyor ve kendimize bir yol bulamıyor değiliz.
                    peki peygambere Kuranı toplatmayı düşünen Allah neden bugün ümmetin elinde okuduğu Kuran mushafı olan bir ehlibeyt mushafını imamlar eliyle sağlamış değil.? bugün böyle bir mushaf yok.imam Alinin mushafı ise dediğin gibi tarihte kaybolup gitti.ve bugün ümmetin elinde olan Kuran Ebubekirin mushafı olup ümmet bunun tahrif edilmediği ve sağsalim bize ulaştığı konusunda ittifak sahibi.

                    Bizim rivayetlerimizi bildiğinizi iddia ediyorsunuz ama bu soruların cevaplarını bize soruyorsunuz. Rivayetlerimizde halkın arasındaki en meşhur Kur'an'ın takip edilmesi emrini, çünkü Allah'ın koruduğu nüshanın ve kıraatın o olduğunu görüyoruz.

                    İmam Ali a.s. da topladı ve hadislerle tefsiri de bulunan bu nüshayı yönetime arz etti ama kabul etmediler o da bir daha asla bunu göremeyeceksiniz dedi.


                    peki neyi tartışıyoruz? ozaman en meşhur olan mushaf hangisiydi ve bugün hangisi?

                    biz dinin tamamlanmasından kastı sünni hadisler için demiyoruz ki.. sanki biz de sizin 250 yıl sonra yazılmış o zamana kadar bol bol uydurmalar eklenerek uydurmaları sahihlerinden çok olmuş rivayetlerinizi dinden sayıyormuşuz gibi demişsiiz. Sahabe hadislerini kabul eden siz, İmamların masum olduğunu kabul eden biz. Bu durumda nasıl olur da "Hadisleri sahabe topladı biz onu kabul ediyoruz eğer imamlar masumsa onlar toplamalı değil mi" diyebiliyorsunuz anlamıyorum. İmamlar hadisleri nakletmediler mi? Onlar da mı sahabe ve sonrakilerin uydurduğu hadisleri kullandılar dini onlardan anladılar!..

                    açıkçası burada yazdıklarınız anlamadım.. mantığınızı yani..


                    sahabe derken ehlisünnetin benimsediği şahıslar olarak sahabeleri kasdetmemiştim.sizin kendi sahabe anlayışınızla kabul ettiğiniz sahabeleri kasdetmiştim.ibni abbas,ammar bin yasir,selmanı farisi gibi..
                    bu şahıslar sizin kaynaklarınızda Resulullahtan hiç hadis nakletmemişlermidir.? Resulullahın bütün sözlerini ve hadislerini tek başına imam Alimi nakletti?
                    eğer tek başına imam Ali naklettiyse buna kimin takati ve zamanı yeter? eğer etmdiyse ve sizin sahabe dediğiniz şahıslar da nakilde bulundaysa demekki hadis nakletme işi masum imamlara verilmiş bir görev değildir.

                    Nuh a.s. tebliğ görevini icra etti mi? ona bin yılda 10 kşinin iman etmemesinden dolayı hep yattı ailesinden başkasına hiç anlatmadı mı diyeceğz? İmamlar görevlerini elbette eksiksiz yaptılar. Tıpkı Muhammed s.a.a. gibi. Her biri zamanının en çetin ve sadece bir imamın yapabileceği şartlarda dini korudular. Emevi gibi lanetli bir şecere karşısında dinin İmamlar olmaksızın gleceğe taşınması mümkün değildi. böylece imamlar zinciri kopmadan İmam Mehdi a.f.'e kadar görev sürdü.


                    daha öncede belirtmiştim ama görmezden geldin demek.görev ayrı bir şeydir.mükellefiyet ayrı birşey.
                    Allah Nuh a.s.a dini bütün insanlara kabul ettirme görevi vermemiştiki ondan bunu beklesin.ona sadece dini tebliğ etme görevi vermişti.
                    ama siz dinin yorumu meselesinde Allahın masum imamlara görev vermiş ve onları tek otorite kılmıştır diyorsunuz.ama madem bu görev verilmişse imamlar neden bu görevi yerine getirememiş.? ve eksik bırakmış?

                    Yorum


                      Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                      Biz imametin tüm hedeflerinin 12 imamla tamamlanma ya da bir imamca tamamlanma şartını koşmuyoruz hiç bir yerde böyle iddia etmedik. Her imamın farklı görevi vardır.

                      Bu dünya hakimiyetinin 12. İmam Kaim'ce tamamlanacak olması 11 imama da delildir. Çünkü imamların birbirlerinden kesintisiz olmaları gerekir. 12. İmam bu kadar bilgiyi kutsal emanetleri kimden alacak?. Yine 12 halife/emir/zat/imam hadislerinde: "benden sonra" tabiri geçer. Peygamber s.a.a fasih konuşan biri idi. ve her kelimesini özenle seçerdi. Eğer İmamların arası kesilecek olsaydı, bu durumda fetret devri (tabiri caizse)nde yaşayan biri için bu hadis havada kalırdı. Çünkü o dönem de Peygamber s.a.a.'ten sonraki bir zamandır. Bu zaman Peygamber s.a.a.'in vefatından başlayarak ta kıyamete kadar süren tüm zamanları kapsamaktadır.


                      iyide neden 12 o zaman ?
                      her zamanı kapsayacak şekilde imamlar silsilesinin devam etmesi gerekmezmiydi.? ehlibeytin içinde imam olabilicek şahıs mı tükendi.? de 12de bitti.

                      hem bu 12. imam diğer 11. imam ile nasıl irtibat halinde oluyor.? Allah sevdiği ve masum kıldığı kullar için zaman ve mekan mefhumunu kaldırır,ve 12.imamı gaibte yaşatır diyorsanız bunun gerçek dünyada bir hayal olmadığını ve Allahın yaratılış kurallarına ters bir durum olmadığını nasıl kabul ediyorsunuz.? biz insanlara gerçek ve ortada olan şeyleri kabul ettiremezken nasıl olacakda gaibteki imamı kabul ettireceğiz.?

                      bir fabrikayı dşünün. Onca acımasız rekabet piyasasında bu fabrika sahibi, hadi size bir konuşmayan, denetlemeyen her okuyanın kendine göre yorumlamasına müdahale edemeyen bir fabrika kullanım talimatları kitabı bırakıyorum, samimi olan tüm işçi ve personel buna göre davransın deyip hiç bir müdür sorumlu atamadan çekip seyahata gitse.. geri geldiğinde ortada fabrika mabrika bulamaz. çünkü toplumlar en basit konularda başsız olsalar ihtilafa düşüp dağılıp dışarıya karşı birleştirecekleri güçlerini birbirlerine karşı kullanmaktadırlar. Peygamberimiz s.a.a.'ten sonra da böyle olacağı açıktı ve öyle de oldu. İmamete bağlanmayan insanlar bir süre sonra zalim kıralların ağına düştüler.. Oysa İmam Ali a.s.'ın imametine biatta (Gadir-i Hum) sabit kalınsaydı, şu an dünya üzerinde birbiriyle ihtilaf halinde iki mü'min bile bulumayacaktı...

                      iyide bu fabrikanın sahibi beni işe aldığında bana ''işte bu senin müdüründür onun emrinden çıkmayacaksın'' demesi gerekmiyormu?hani nerde benim müdürüm?
                      dolaylı yollardan bunu söylemiş bunu sizin anlamanız gerekir diyorsanız.bu fabrika sahibi bizimle oyunmu oynuyor?niye açıkça bana müdürümüm kim olduğunu ve ona itaat etmem gerektiğini söylemiyor?

                      Şia kaynaklarını okusanız görürdünüz. Şiiler bu gün tek yürek tek yumruksa dünyanın zıt uçlarındaki şiilerin değil ibadet içlerinde, dışlarında bile amelleri aynıysa, dört çarpı bilmem kaç mezhep guruba bölünmemiş birbirlerine zıt hükümler ihdas etmemişlerse bu İmamet inancı sayesindedir.


                      kusura bakmayın ama ben şiilerin tek vücut olduğunu göremiyorum.benim bakış açımda bir sorun varsa onu bilemem.ama bence sizin tarafgirlik duygusunda aşırılığa kaçtığınız ve ''aşığın gözü kör'' misali bir duyguyla baktığınız daha doğru.

                      ben ilk kez 12 halife hadislerine alternatif olarak 4 halife hadislerinin çıkarıldığını görüyorum.. Bu çok temelsiz ve çürük bir olaydı. Çünkü 4 halife geldi geçti. gelip geçici halifelerin olmasıyla olmaması din açısından eşittir. Bunlar her devirde bir imama olacağı konusundaki ayetlere açıklama olamayacağı gibi imametin gerekliliğine dair hiç bir hastalığa da derman olmaz ki bu 12 imam hadislerine alternatif olsun.. hiç bir senetsel incelemeye gitmeyen biri bile bunları çok rahat görür. ki görmüşler ve bunu 12 halife hadislerine alternatif olarak sunup 4 halife hadisi sahihtir diğerleri uydurma diyen ciddi kimse olmamıştır. Varsa siz bize gösterin. Ya da siz, bizim 12 imam gereklilik işlev ve meşhurluğuna karşın 4 halife hadisini savunun..


                      işte bu mantıktan dolayı hadislerle tartışma konusunu reddediyorum.çünkü benim sahih dediğime sen uydurma diyeceksin.

                      bizim de cevaplarımız net olmasına karşın sizin şartlanmışlığını ve şiada açık arayıp aynı soruları kendi tarafınıza sormama yönteminiz size bu durumu böyle göstermekte.. bir kere burda şiayı biliyorsanız cevabı da bilmeiz gerekir hani dediniz ya şiilr arasında çok kaldım diye.. ama biz tekrar edelim.. şiada mustaz'af kavramı vardır. Yani güçleri yetmeyen zayıflar. Eğer şianın imamet anlayışı kendilerine ulaşmamış kendilerinin de o inanca ulaşacak durumu olmayanların durumu Allah'a kalmıştır. Allah'ın onları bağışlaması kesin olmamakla birlikte umulur. Ancak imameti bilerek inkar edenler Kur'an'dan bizim de naklettiğimiz imametle ilgili ayetlere kayıtsız kalanların durumları da bellidir. Kur'an'ın bir hükmünü inkarın ne demek olduğu açıktır.


                      bu durumda iyi olan yada islamın delillerinin kendilerine ulaşmadığı hrıstiyan ve yahudilerin cennete gideceğini düşünen fetullah gülenle aynı düşünceyi savunuyorsunuz diyebilirmiyiz?

                      bizim gördüğümüz Kuranda 12 imamla ilgili açık bir nas yok.hadislere gelince sizin hadislerinizde var ama diyecekseniz.bunlarda mütevatir değiller olsalar bile olması gerektiği gibi apaçık değiller.oysa Allah kulunu bir şeyle mükellef tutmuşsa bunu açıkça bildirmesi gerekmezmi? yada Resulullahın önemle belirtmesi gerekmezmi? evet bizim hadislerimizde 12 imam hadisi geçiyor ama bu ''12 imam masumdur ve mutlak surette onlara inanmanız ve biat etmeniz gerekir'' şeklinde bir bağlayıcılık şeklinde değil.

                      kaldı ki 12 imam meselesinde ''delilleri ulaşan kişi bunları bile bile inkar ederse cahiliyye ölümüyle ölmüş olur'' diyorsunuz.ve sonra bunun delilleri sizin kaynaklarınızda vardır okuyorsunuz diyorsunuz.sonrada bize açıkça siz kafirsiniz diyemiyorsunuz.
                      madem biz kendi kaynağımızda bunları okuyorsak ve bunlardan haberdar isek demekki bize delilleri ulaşmış ve sizde bunu biliyorsunuz.ozaman neden bizi küfürle itham etmiyorusunuz.bu durumda size göre biz kafir olmuyormuyuz.?

                      ayrıca namazla sizin kasdettiğiniz aynı şeymi? namaz sizde füruudandır imamet ise usülden ikisinin de ayrıntılarının hadislerle açıklanması noktasında bir olması çelişki değilmi?

                      Yorum


                        Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                        ben desem ki masumlardan yararlanan onlarca kontrole dilen dini otoritelerdir, masum ve onların kontrol sıfatları hakkında anlaşmış mıydık ki? nasıl konunun ortasında oluyor..


                        islamda herşeyin açık bir cevabı vardır.
                        bu konuda imamların vasıflarıyla alakalı bir konudur.ve bizim yaptığımız şeyde tam olaak budur yani imamların vasıflarını tartışamk.
                        bu taklit mercilerinin ''masumlardan yararlanma'' olayı nasıl oluyor.? buna bir cevap bekliyorum.

                        Siz Ebu hanifeye mi uyuyorsunuz? Yıllar geçmiş kendisinden bir tane bile kitap sahih olarak nakledilememiş, ya da ondan çok da farklı olmayan şafiye.. dinde hiç bir yetkileri olmayan masum olmayan sizin gibi hataya açık kişilere. ya da sizce ulul emr nedir?..Siz nasıl anlıyorsunuz bu ayeti.. Gerçi Peygamberin masumiyetine inanmayanların ululemrein masumiyetine inanmları hiç gerekmez..



                        bizim zamanın imamı diye bir inancımız yokki ebu hanifeye yada imam şafiye uymada sorunumuz olsun.
                        ben ululemr ayetinden şunu anlıyorum: her müslüman kendi başındaki yöneticinin Allahın rızasını gözeten bir yönetici olduğuna kanaat getirdikten sonra ona uymakla mükelleftir.
                        senin için bu: imam Ali hamaneydir
                        benim için: h.velioğlu

                        ben peygamberlerin masumiyetine inanmıyorum değil.inanıyorum ama sizin gibi değil yada sizin masumiyete yüklediğiniz anlam şeklinde bir anlam ile değil.

                        Allah bu dönem için ulul emr var olmayacağını düşünememiş (haşa) bu durumda sizin ayeti uygulama konusunda:

                        Allah: sözleri herkesçe farklı yorumlanabilen ayetlerin emirleri

                        Resul, sözleri uydurmalarla karışık ve yer yer kendisi bile hata yaptığından uygulanması yine uygulayıcının takdiri ve şekline bırakılmış emirler

                        ululemr: masum olmayan hata yapmayan ve hatta günümüzde var olmayan bir hayali makam/kişi..

                        bu sistemin neresinde Allah'ın insanları birleştirmek için gönderdiği (Nahl 64) dinin ve amacı var. nasıl yansımış bu ayetteki itaat edilecek otoritelere.. Bu şekilde vahdet mümkün mü..


                        yahu kardeşim benzin vardı da benmi içtim
                        siz bana masum olan bir canlı şahıs gösterdinizde biz itaat etmedikmi?
                        ayrıca nahl-64 ile sizin mantığınızın alakası yok.

                        Yorum


                          Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                          Türkiye'de sizin de mensubu bulunduğunuz hareket laik devlet olmasa, münafık diye hepimizi keser...



                          buna gülmeden geçemeyeceğim.
                          sizin gibi imamete inanmış insanlar nasıl oluyorda müslümanları kafirlerin medyasından öğrendikleriyle tanımlıyorlar.bumudur sizin imamet inancınız?
                          sizin masum imam dediğiniz şahıs yada onun temsilcileri ne diyorlar bu konuda? yada ne kadar bilgi sahibiler?

                          Yorum


                            Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                            "esirler yada humus meselesi gibi füruudan olan şeylerin açıklanması için masumlara mı ihtiyaç var.? yani bunlar dinde insanların imanlarına tesir eden çok önemli meselelermi ki bunların açıklayıcısının masum olması gereksin.?

                            furuudan olan bir konunun ilahi açıklamasını inkarın hükmü nedir? Mesela namaz da furu'dur. yanlış yapılsa olur mu? Kur'an'da iman amel konusunda kaynaklık edecek bilginin niteliği ve geliş yöntemi açısından bir farklılık gözetiliyor mu? Yani usulü dinden olan konuları Kur'an'dan alacaksınız çünkü o kesinlik arzeder ama furudan olanları hadislerden alabilir hatta kendi kafanızdan masum olmayanlar da çözebilir mi.. diyor mu herhangi bir ayette böyle bir ayırımdan söz ediyor mu?

                            Tabi ki dinde her şeyin masumlarca açıklanması gerekir. Yoksa "isteyen de istenen de muhtaç" hükmü devreye girer. Yani kendi himmete muhtaç olanın himmeti caiz olur mu?..

                            "ama islamın gerçek yorumunun kim tarafından yapıldığı ve bu tarihsel süreç içerisinde kimin haklı ve Allahın rızasını gözeten ve kimin haksız ve islamı kendi nefsine alet eden olduğu meselesi çok önemlidir.
                            ben bu konuda ehlisünnet gibi düşünmüyorum ve ehlisünnetin en allemeside gelse bana muaviyenin ve yanındakilerin islami bir amaç güttüğünü ve hele hele ''içtihad'' ettiği saçmalığını kabul ettiremez.
                            sadece muaviyenin değil onun zamanında onun yanında yer alanlar ve ondan sonra emevi saltanatını sürdürenler ve bunların çanak yalayıcılarının islami bir konumlarının olduğunu ve yorumlarının kendilerince makul olduğu fikrini kabul ettiremez."


                            peki bu konular Peygamber s.a.a zamanında olmayan sorunlar içeriyor. Bunların hükümleri, imani durumları, savaş esnasında mızrak uçlarındaki Kur'anları nasıl karşılanacak.. Bu konular masum olmadan çözülecek konular mı?.. Sizce bir karıkoca arasındaki sorunları çözüme ele alıp çözümleyen önemseyen ve hüküm gönderen bir dinin, müslümanların masum olmaksızın asla çözemeyecekleri bu ihtilaflarını ve çatışmalarını unutmuş hesaba katamamış mı? Ve malumdur ki müslümanın müslümanla çatışması, hiç de müslümanın kafirle çatışması gibi değil ondan daha karışık ve zor çözümü olan bir konudur. Müşriklerle ilişkileri düzenleyen Kur'an'ın onca ayetine karşın müslümanla savaşma durumunda herhangi bir hükmü yok bunun için masuma gerek yok demesi sizce doğru bir sistemin ürünü mü?


                            "hatta daha da öncesine gidelim; muaviye ve onun gibi münafık islam düşmanlarının islami yönetim içine sızıp kendi emevi saltanatı hayalleri için planlar yapmasına zemin hazırlayan ve onların bu alçak siyasetine alet olan,onlara fırsat veren,onları vali atayan ve ümmetin başına bela eden ilk üç halifeninde bu konuda suçsuz olduğunu ve doğru yaptığını kabul edemem."


                            Sizde küfrün ve emperyalizmin belinin kırılması onların tuzaklarının hissedilmesi için güzel bir basiret olduğunu hep fakettim. İnşaAllah bu konudaki iyimser bakışınız ve bizi buluşturan ortak yönlerimiz daha da gelişir. İslamın hakimiyetinin sadece İmamet inancıyla mümkün olduğu gerçeğinde birleşiriz..

                            Üç halife hakkında dedikleriniz sünni sistemi altüst eder.. Ebubekirin ne suçu vardı merak ettim.

                            "bu konuda nefis meselesi yapmayıp hakkını teslim ediyorum.insanlar kesinlikle ehlibeytin yolunu tutmalı ve takip etmelidirler.
                            fakat bu 12 imam teorisini ve onların masumluğunun kabul edilebilir olması açısından yeterli değildir."


                            ya neyi gösterir?

                            bu apaçık delildir. ÇÜnkü

                            1 özellikle ilk iki halife asla kişisel çıkr peşinde değillerdi, ve kendi çocuklarını yerlerine bırakmadılar. buna rağmen sizin suçlamanıza maruz kalıyorlar.

                            2- bunlar Peygamberin eğitimde yetişmiş size göre Kur'an'ın ki dinin tek ilahi metin kitabıdır inişine ve terbiyesine direk muhatap olmuş kişilerdir. buna rağmen bunlar bu affedilmez büyük hataları yapmışlarsa sonrakilerin yapmayacağının garantisi nedir. Sizin şimdiki güvendiklerinizin yapmayacakları ne malum.

                            Ali a.s. gibi imamet bilgisine sahip biri dururken ilimce düşük olanın başa gelme yetkisi olmadığı imamet inancının içeriklerinden bir tanesidir. Çünkü dediğiniz tehlikeleri onlar imamet bilgisinden yoksun kaldıklarından oluşturdular. Yoksa onlara hain mi diyorsunuz..

                            "seyyid kutubun etkisini siz görmemiş ve pratize edememiş olabilirsiniz ama biz bunu çok iyi yaptık ve pratize ettik.
                            o kitapta ve fizilalde sadece mümin müşrik ayrımı yapılmıyorki insanlar ya mümin olsunlar yada müşrik ve bu şekilde biz karşımızda müşrik bulamayınca teori suya düşmüş olsun."

                            biz yıllar yılı onu yaşamaya çalıştık o kitaplardan özel dersler yaptık. onlara benzer bi sürü yan kitaplar okuduk. ama şu toplumda halledemediğimiz çok sayıda pratik vardı. her şey darmadağın oluyor insan tekfirci olmaması işten değil.. çünkü topluma cahiliye dediği zaman üzerindekileri İslamsız görüyor ve kafir ilan ediyor.

                            "orda müşrük tabiri üzerinde fazla durmayıp cahiliyye tabiri üzerinden müslümanlarında yani kendini müslüman addedenlerinde bu cahiliyye sınıfında olabileceğini ve Kuranın ipine sarılmayan herkesin cahiliyyyeden olduğu konusunu işliyor ve bu çok etkili ve pratiği olan bir teori."


                            siz yoldaki işaretlerin uygulanabileceğini düşünüyor musunuz? öncü bir toplum cahiliyeden her şeyiyle soyutlanma ve İslam'ı bir pratikte temsil etme. örnek toplum oluşturma.. ve bunlar Ehlibeyt ve masum lidersiz ya da onlarla irtibatsız olacak..

                            bize de yolunu gösterin..

                            "şimdi nasıl bulacağız peki? hayali bir gaib imam teorisiylemi?

                            İmam Ali a.s. uygulayarak göstrmiş ya.. her imamın a.s. farklı şartları olmuş ve farklı yöntemlr içeriyor mücadeleleri Bize baş edemeyeceğimiz hiç bir ortam ve sorun bırakmamışlar. kıyamete kadar karşılaşılacak tüm örneklikler var..

                            "bizde sorun yok.tarih sayfalarında kalmış sorunlarlada boğuluyor ve kendimize bir yol bulamıyor değiliz.
                            peki peygambere Kuranı toplatmayı düşünen Allah neden bugün ümmetin elinde okuduğu Kuran mushafı olan bir ehlibeyt mushafını imamlar eliyle sağlamış değil.? bugün böyle bir mushaf yok.imam Alinin mushafı ise dediğin gibi tarihte kaybolup gitti.ve bugün ümmetin elinde olan Kuran Ebubekirin mushafı olup ümmet bunun tahrif edilmediği ve sağsalim bize ulaştığı konusunda ittifak sahibi."


                            nerde Ali a.s.'ın mushafı kayboldu gitti dedim.. tahrif elbette yok. Zaten Kur'an'ın inişi için savaşan Peygamberdi dedik ve onun bu görevi hakkıyla yerine getirdiğini söyledik.

                            ama iş sadece iniş değil doğru anlam ve tvil. İşte bu iş İMmaların işi idi. Çünkü Peygamber Kur'an'ı tevil edecek gibi menfaati bu sahtekar müslümanlıkta bulan kimselerle muhatap değildi ki.. İmam Ali a.s.'ın topladığı Kur'an işte bu tevil bakımından ve doğru yorum bakımından açıklamalar içeriyordu. Ali a.s. her inen ayetin ne için indiğni yazı mı kışın mı indiğini, orda geçen mecaz istisna nesh ve mensuhunu her şeyini bildiğini Peygamberin s.a. sabah akşam iki özel saatte ona her şeyi anlattığını söylüyor.. bu yüzden o ilim şehrinin kapısı. dine onunla girmenin şartı var. O halde bu imamet bilgisi değil de nedir? İmam olması dışında ona neden bu ilim verildi.. farkı neydi.

                            "sahabe derken ehlisünnetin benimsediği şahıslar olarak sahabeleri kasdetmemiştim.sizin kendi sahabe anlayışınızla kabul ettiğiniz sahabeleri kasdetmiştim.ibni abbas,ammar bin yasir,selmanı farisi gibi..
                            bu şahıslar sizin kaynaklarınızda Resulullahtan hiç hadis nakletmemişlermidir.? Resulullahın bütün sözlerini ve hadislerini tek başına imam Alimi nakletti?
                            eğer tek başına imam Ali naklettiyse buna kimin takati ve zamanı yeter? eğer etmdiyse ve sizin sahabe dediğiniz şahıslar da nakilde bulundaysa demekki hadis nakletme işi masum imamlara verilmiş bir görev değildir."



                            tabi ki nakletmişler
                            Ama İmamlarsız değil. onlardan İmamlarımız aldılar hadisleri ve doğrusunu yanlışını ayırdılar doğru olarak oğullarına aktardılar..

                            İmam Ali a.s.'ın ilim şehrinin kapısı olmasının nedeni nedir? Ömerin 60 yrde Ali olmasaydı Ömer helak olduydu demesi neyi gösterir. İmamet bilgisine sahip olan Ali a.s.'ın masum ve yanılmaz olduğunu değil mi..

                            tüm sahabenin yanıdığına dair rivayetler varken Ehlibyt nerede nasıl yanılmış bunlar neyin göstergesidir? Tüm sahabe hakkında cahiliye dönemi var ama Elhibeyt için yok.. bunlar bi şeylere zorunlu olarak götürmüyor mu bizleri?..

                            "daha öncede belirtmiştim ama görmezden geldin demek.görev ayrı bir şeydir.mükellefiyet ayrı birşey.
                            Allah Nuh a.s.a dini bütün insanlara kabul ettirme görevi vermemiştiki ondan bunu beklesin.ona sadece dini tebliğ etme görevi vermişti.
                            ama siz dinin yorumu meselesinde Allahın masum imamlara görev vermiş ve onları tek otorite kılmıştır diyorsunuz.ama madem bu görev verilmişse imamlar neden bu görevi yerine getirememiş.? ve eksik bırakmış?"


                            tek otorite bir zamanda bir imam olur kimse ondn öne geçemez dini temsil edemez imamlara bir şey öğretilemez onlar bizden daha bilgilidirler. insanların onlara tabi olması ile olmaması onlarda kayıp ya da kazanç oluşturmaz. imamlar görevlerini yerine getirdiler. her biri değişk ortamda ayrı görev sahibi idi. bu gün şianın hala ayakta ve en ciddi ekol olmasının kökeninde ne vardır?.. 11 imama da tüm dünyaya bu dini yayma görevi verilmiş değildir. Örneğin 6. imaam ilimleri yayma görevi verilmş o da bunu hakkıyla yapmıştır..

                            Sizce 12 imam die bir imamlar yok mu?

                            Yorum


                              Ynt: İmamların masumluğu meselesi

                              "islamda herşeyin açık bir cevabı vardır.
                              bu konuda imamların vasıflarıyla alakalı bir konudur.ve bizim yaptığımız şeyde tam olaak budur yani imamların vasıflarını tartışamk.
                              bu taklit mercilerinin ''masumlardan yararlanma'' olayı nasıl oluyor.? buna bir cevap bekliyorum."


                              bizim bu konuda Taklit Merciilerimize yüklediğimiz fonksiyon ve ilim kaynağıyla ilişki konusu siizn Peygamberlere yüklediğiniz gibidir. Yani peygamberler yanldığında uyarılıyorlar taklit mercileri de aynı.. ictihad ederler ama yanıldıklarında İmam Zaman a.f. onları uyarır..

                              "bizim zamanın imamı diye bir inancımız yokki ebu hanifeye yada imam şafiye uymada sorunumuz olsun."


                              namazı kime göre kılıyorsunuz? Peygambere göre mi velioğluna göre mi hanefiye göre mi...

                              Ya abdesti nasıl alıyorsunuz?


                              "ben ululemr ayetinden şunu anlıyorum: her müslüman kendi başındaki yöneticinin Allahın rızasını gözeten bir yönetici olduğuna kanaat getirdikten sonra ona uymakla mükelleftir.
                              senin için bu: imam Ali hamaneydir
                              benim için: h.velioğlu"


                              o zaman bu din insanları parçalamak için gelmiştir. Müslüman sayısı kadar ulul emr olur.. ki şu an olan da oldur sünni dünyada..

                              ve kimse kimseyi suçlayamaz kimse kimseden daha hak olamaz. Peki her ümmeti imamıyla çağırdığımız zaman ayeti ile zamanın imamına biat etmeden ölen .. hadisi ne anlama geliyor bu durumda.

                              "ben peygamberlerin masumiyetine inanmıyorum değil.inanıyorum ama sizin gibi değil yada sizin masumiyete yüklediğiniz anlam şeklinde bir anlam ile değil.

                              yukarıda geçti ama siz Allah gibi masum değl diyerek kapalı dil kullandınız. neyse.. Abesede amadan yüz çevirdiine inanılan bir peygamber günahkar değl midir? ya da hakkında Allah'ın azabı dokunacaktı denen peygamber...(haşa)

                              "yahu kardeşim benzin vardı da benmi içtim Gülümseme
                              siz bana masum olan bir canlı şahıs gösterdinizde biz itaat etmedikmi?


                              her ümmeti mamıyla .. her ümmetten bir şahit çıkardığımız, zamanın imamına.. gibi aytler her devirde imam olduğu anlamına gelmiyor mu? Ehlibeyt emanetini bırakıyorum diyor Peygamber. Kur'anla beraber. Kur'an elimizde.. bu gün elimizde ehlibeytten kimse yoksa bu durumda Peygamberin hadisi bu gün bize seslenmemş mi oluyor niçin, nereye kadar sesleniyor?..

                              Size göre masum biri olmaksızın İslam tüm dünyaya hakim olur mu? Siz mehdi a.f.'e hiç mi inanmıyorsunuz?

                              "ayrıca nahl-64 ile sizin mantığınızın alakası yok."

                              o halde şunları açıklayın:

                              Allah bu dönem için ulul emr var olmayacağını düşünememiş (haşa) bu durumda sizin ayeti uygulama konusunda:

                              Allah: sözleri herkesçe farklı yorumlanabilen ayetlerin emirleri

                              Resul, sözleri uydurmalarla karışık ve yer yer kendisi bile hata yaptığından uygulanması yine uygulayıcının takdiri ve şekline bırakılmış emirler

                              ululemr: masum olmayan hata yapmayan ve hatta günümüzde var olmayan bir hayali makam/kişi..

                              bu sistemin neresinde Allah'ın insanları birleştirmek için gönderdiği (Nahl 64) dinin ve amacı var. nasıl yansımış bu ayetteki itaat edilecek otoritelere.. Bu şekilde vahdet mümkün mü..

                              sizin gibi imamete inanmış insanlar nasıl oluyorda müslümanları kafirlerin medyasından öğrendikleriyle tanımlıyorlar.bumudur sizin imamet inancınız?
                              sizin masum imam dediğiniz şahıs yada onun temsilcileri ne diyorlar bu konuda? yada ne kadar bilgi sahibiler?"


                              çünkü sizin gibi sünni şeriatçilerin Ehlibeyti nasıl kestiklerini Ehlibeytin yanında olmayanların mecburen nasıl karşıda olduklarının örnekleriyle doludur tarih..bu anlamda bir şia mazlumiyti doludur tarihin her sayfası.

                              önce münafık denir sonra vahhabiler gibi katliam başlatılır.. bunu yakın geçmişte acı bir tecrübe olarak gördük malesef.. Peygamberin münafıkları bile öldürtmediği filistinde onca ihanetlere rağmen iç çatışmanın çıkmadığı halde.. türkiyede insanla birbirlerini kestiler.. Allah korusun..

                              Yorum


                                İmamların masumluğu meselesi



                                furuudan olan bir konunun ilahi açıklamasını inkarın hükmü nedir? Mesela namaz da furu'dur. yanlış yapılsa olur mu? Kur'an'da iman amel konusunda kaynaklık edecek bilginin niteliği ve geliş yöntemi açısından bir farklılık gözetiliyor mu? Yani usulü dinden olan konuları Kur'an'dan alacaksınız çünkü o kesinlik arzeder ama furudan olanları hadislerden alabilir hatta kendi kafanızdan masum olmayanlar da çözebilir mi.. diyor mu herhangi bir ayette böyle bir ayırımdan söz ediyor mu?

                                Tabi ki dinde her şeyin masumlarca açıklanması gerekir. Yoksa "isteyen de istenen de muhtaç" hükmü devreye girer. Yani kendi himmete muhtaç olanın himmeti caiz olur mu?..


                                yani namazda,mesela; el bağlanmalımı yoksa salınmalımı gibi basit bir şeyi belirlemek için masumlaramı ihtiyaç vardır diyorsun.namaz gibi furuudan olan bir konunun inkarının hükmü ise zaten bellidir.
                                yani bu tür füruu konularda belirleryici olacak olan şey bir masumun sözümüdür.
                                e madem masumluk bu tür basit konular için vardır.peki siz neden masumları peygamberlerden üstün görüyorsunuz? oysa peygamberler aslolan şeyleri getirmiş ve onlar için mücadele etmişler ama siz füruu olan şeyler için mücadele eden masumları peygamberlerden üstün görüyorsunuz.

                                peki bu konular Peygamber s.a.a zamanında olmayan sorunlar içeriyor. Bunların hükümleri, imani durumları, savaş esnasında mızrak uçlarındaki Kur'anları nasıl karşılanacak.. Bu konular masum olmadan çözülecek konular mı?.. Sizce bir karıkoca arasındaki sorunları çözüme ele alıp çözümleyen önemseyen ve hüküm gönderen bir dinin, müslümanların masum olmaksızın asla çözemeyecekleri bu ihtilaflarını ve çatışmalarını unutmuş hesaba katamamış mı? Ve malumdur ki müslümanın müslümanla çatışması, hiç de müslümanın kafirle çatışması gibi değil ondan daha karışık ve zor çözümü olan bir konudur. Müşriklerle ilişkileri düzenleyen Kur'an'ın onca ayetine karşın müslümanla savaşma durumunda herhangi bir hükmü yok bunun için masuma gerek yok demesi sizce doğru bir sistemin ürünü mü?


                                aynı soruyu ben sana sorayım: bir karıkoca arasındaki sorunları dahi konu edecek derecede en basit şeylerle dahi ilgilenen Kuran Ayetleri neden masum imamlara açıktan değinmemiş.? iki seçenek var:
                                1.masum imamlık teorisi Kuranda olmayan sonradan uydurulmuş bir şeydir.(ki bence öyledir.)
                                2.Kuran eksiktir.(haşa)
                                bu soruyu kaç defa sordumsa açık bir cevap alamadım: Kuranda çok önemli bir konu olan masum imamlar meselesine neden açıkça değinmemiş.?

                                paragraftaki başka bir soru: müslümanın müslümanla savaşı hakkında masum imamlar, diğer ehlisünnet imamlarından farklı olarak ne demişlerdir.?

                                Sizde küfrün ve emperyalizmin belinin kırılması onların tuzaklarının hissedilmesi için güzel bir basiret olduğunu hep fakettim. İnşaAllah bu konudaki iyimser bakışınız ve bizi buluşturan ortak yönlerimiz daha da gelişir.

                                ben şunu her zaman söylemişim ve hep söylerimde: içinde yaşadığımız bu çağda ben türkiyedeki hizbullahilerdeki basiret ve ferasete hiçbir mezhep, cemaat ve harekette şahid olmadım..

                                İslamın hakimiyetinin sadece İmamet inancıyla mümkün olduğu gerçeğinde birleşiriz..

                                evet islamın hakimiyeti ancak bir imam önderliğinde olabilir ama bu imam:
                                1.hayali yani gaib değildir.
                                2.masum değildir.evet kirlerden ve günahlardan azami derecede arınmıştır ama peygamberlerin masumiyeti gibi bir masumiyete sahip değildir.
                                3.bu imam peygamberlerden üstün değildir.
                                4.bu imam ancak imam mehdi zuhur ettiğinde olacaktır.yok iken varmış gibi algılamak yada bu algıdan diğer 11 imama paye çıkarmak yanlıştır.


                                Üç halife hakkında dedikleriniz sünni sistemi altüst eder..

                                yukarıdada dediğim gibi biz Allahın ayeti ve Resulullahs.a.vın sünneti hariceinde hiçkimseyi kutsamayacak bir basirete ve ferasete sahibizdir.ama bu demek değildirki insanlar hata yapmışlar diye onları münafıklıkla suçlayacağız ve onlara zemmedeceğiz.

                                Ebubekirin ne suçu vardı merak ettim.
                                kalıp jargon olarak ilk üç haife dedim yoksa Ebubekirin suçu olduğundan değil.


                                1 özellikle ilk iki halife asla kişisel çıkr peşinde değillerdi, ve kendi çocuklarını yerlerine bırakmadılar. buna rağmen sizin suçlamanıza maruz kalıyorlar.

                                dediğim gibi biz Allah ve Resulü dışında kimseyi kutsamıyoruz.hata yapmışlarsa hata ve yanlış olduğunu söyleriz.doğru yapmışlarsa bunuda takdir ederiz.
                                biz ehlisünnet olarak peygamberlerin masum olmakla birlikte küçük hatalardan beri olduğuna inanırız.onların dışındaki her insan hata ve yanlış yapar imamlar bile.imamlarda hata yapıyorlarsa Ebubekir ve Ömerin hata yapmalarıda bırakın normal bir şey olsun.

                                2- bunlar Peygamberin eğitimde yetişmiş size göre Kur'an'ın ki dinin tek ilahi metin kitabıdır inişine ve terbiyesine direk muhatap olmuş kişilerdir. buna rağmen bunlar bu affedilmez büyük hataları yapmışlarsa sonrakilerin yapmayacağının garantisi nedir. Sizin şimdiki güvendiklerinizin yapmayacakları ne malum.

                                1.bu bize hatada tolerans tanındığını gösterir.
                                2.demekki peygamberin dizinin dibinde yetişen insanlar hata yapabiliyorlarsa.sonradan gelen imamlarda hata yapabilirler.fakat imamlar hep mazlum kaldıkları için,yönetim tecrübesi yaşamadıkları için onların hata yapamayacakları konusunda bir şey bilemiyoruz.yönetime geçmeyi bırak imam Rızanın halife Memunun veliahdlığının meşru göstermek için siz bir filmle bunu anlatma ihtiyacı duymuşsunuz.burda insanlar yanlış anlamasın diye.
                                daha zorunlu bir veliahtlık meselesinde bile hata gibi görünen bazı şeyleri siz uzun uzadıya anlatma zorunluluğu duyuyorsanız demekki imamlar yönetimi ellerine alsaydılar ne hata yapacaklardı.

                                Ali a.s. gibi imamet bilgisine sahip biri dururken ilimce düşük olanın başa gelme yetkisi olmadığı imamet inancının içeriklerinden bir tanesidir. Çünkü dediğiniz tehlikeleri onlar imamet bilgisinden yoksun kaldıklarından oluşturdular. Yoksa onlara hain mi diyorsunuz.

                                madem öyleydi neden bir sürü karışıklık ve müslümanların birbirini katletmesi olayları Ebubekir ve Ömer döneminde değilde İmam Ali döneminde oldu.?
                                İmam Aliye soruyorlar:
                                -neden ilk iki halife döneminde değide senin döneminde karışıklıklar oldu?
                                İmam cevap verir:
                                -onların döneminde biz vardık bizim dönemimizde kim var.? (sırtımızı dayayacağımız)
                                karışıklık ve hataysa Ali döneminde daha çok oldu.
                                kaldıki ilk üç halife geleceği göremezlerdi.hal'de zararlı olmayan bir şeyi yapmışlardır.ama kendileri göçüp gittikten sonra yaptıklarının sonucu zararlı hale gelmiş.bundan dolayı onlara hain diyemeyiz tabiki.

                                biz yıllar yılı onu yaşamaya çalıştık o kitaplardan özel dersler yaptık. onlara benzer bi sürü yan kitaplar okuduk. ama şu toplumda halledemediğimiz çok sayıda pratik vardı. her şey darmadağın oluyor insan tekfirci olmaması işten değil.. çünkü topluma cahiliye dediği zaman üzerindekileri İslamsız görüyor ve kafir ilan ediyor.
                                siz yoldaki işaretlerin uygulanabileceğini düşünüyor musunuz? öncü bir toplum cahiliyeden her şeyiyle soyutlanma ve İslam'ı bir pratikte temsil etme. örnek toplum oluşturma.. ve bunlar Ehlibeyt ve masum lidersiz ya da onlarla irtibatsız olacak..

                                bize de yolunu gösterin..


                                Muhammded ikbal: '' bilgi ve teori, doğru bir metod ve hareketle birleşmezse hiçbir işe yaramaz'' der.siz demekki metod sıkıntısı çektiğinizden şimdi kitapları suçluyorsunuz.
                                ben size bunun yolunu göstereyim; hizbullahi hareketi küfrün medyasından değilde kendi öz kaynaklarından yakından inceleyin bunun nasıl pratize edildiğini ağzınız açık kalarak göreceksiniz.

                                İmam Ali a.s. uygulayarak göstrmiş ya.. her imamın a.s. farklı şartları olmuş ve farklı yöntemlr içeriyor mücadeleleri Bize baş edemeyeceğimiz hiç bir ortam ve sorun bırakmamışlar. kıyamete kadar karşılaşılacak tüm örneklikler var.

                                madem var ve şia bunu uyguladığını iddia ediyor neden başarılı olamıyor ve ümmeti bir çatı altında toplayamıyor.?

                                nerde Ali a.s.'ın mushafı kayboldu gitti dedim.. tahrif elbette yok. Zaten Kur'an'ın inişi için savaşan Peygamberdi dedik ve onun bu görevi hakkıyla yerine getirdiğini söyledik.

                                ama iş sadece iniş değil doğru anlam ve tvil. İşte bu iş İMmaların işi idi. Çünkü Peygamber Kur'an'ı tevil edecek gibi menfaati bu sahtekar müslümanlıkta bulan kimselerle muhatap değildi ki.. İmam Ali a.s.'ın topladığı Kur'an işte bu tevil bakımından ve doğru yorum bakımından açıklamalar içeriyordu. Ali a.s. her inen ayetin ne için indiğni yazı mı kışın mı indiğini, orda geçen mecaz istisna nesh ve mensuhunu her şeyini bildiğini Peygamberin s.a. sabah akşam iki özel saatte ona her şeyi anlattığını söylüyor.. bu yüzden o ilim şehrinin kapısı. dine onunla girmenin şartı var. O halde bu imamet bilgisi değil de nedir? İmam olması dışında ona neden bu ilim verildi.. farkı neydi

                                Kuranın tahrif edilmesinde sorun yoksa tevilinde farklılığın olmasının hiçbir önemi ve anlamı yoktur.Kuran tahrif edilmeden bugüne gelmişse ve bunu ehlisünnet kaynakları sağlamışsa demekki Kuranın korunması konusunda masum imamlara ihtiyaç yoktur.

                                tevile gelince: benim odamın penceresi mavidir.dışarıya baktığımda herşeyi mavi görürüm.seninki kırmızı.bu renkleri veren Allahtır ve Allahın yarattığı farklılık sebebiyle bu böyle oluyor.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X